TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ RIZA AKGÜN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6723)
|
|
Karar Tarihi: 20/7/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Yakup MACİT
|
Başvurucu
|
:
|
Ali Rıza
AKGÜN
|
Vekili
|
:
|
Av. Muhsin
PEHLİVANOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, işçilik alacağından kaynaklanan tazminat davasında
bir kısım alacak talebinin zamanaşımından dolayı reddedilmesi ve yargılamanın
uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 11/3/2015 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atıfta
bulunarak başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, 26/5/1998-2/2/2007 tarihleriarasında
Z. Özel Sağlık Hizmetleri Tic. A.Ş. isimli işyerinde elektirik
teknisyeni olarak çalışmıştır.
9. Başvurucu bir kısım haklarının ödenmediğini belirterek iş
akdini feshetmiş ve 23/8/2007 tarihinde Üsküdar 2. İş Mahkemesinde açtığı
davada çalıştığı döneme yönelik ücret alacağı için 1.000 TL, kıdem tazminatı ve
fazla çalışma ücreti için ayrı ayrı 200 TL, genel tatil ve yıllık izin ücreti
için ayrı ayrı 100 TL tazminattalebinde bulunmuştur.
10. Yargılama sırasında alınan 16/9/2009 tarihli bilirkişi
raporunda başvurucunun 5.602,62 TL kıdem tazminatı, 1.443,24 TL yıllık izin
ücreti, 519,08 TL ücret alacağı, 2.794,47 TL fazla çalışma ücreti alacağının
bulunduğu belirtilmiş, alınan ek raporda ise başvurucunun 300,01 TL genel tatil
ücreti alacağının bulunduğu tespit edilmiştir.
11. Üsküdar 2. İş Mahkemesi 9/10/2009 tarihli kararında
başvurucunun istifa etmek suretiyle iş akdini sonlandırdığını, bu nedenle kıdem
tazminatı hakkının doğmadığını, fazla mesai ücreti alacağı talebini
ispatlayamadığını, bilirkişi raporunda belirlenen miktarlar ve takdiri indirime
göre genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve ücret alacak taleplerinin sübuta
erdiğini belirterek davayı kısmen kabul etmiştir.
12. Temyiz üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12/9/2012
tarihli kararında başvurucunun fazla mesai alacağı olup olmadığı hususunda
sağlıklı bir değerlendirme yapılmadığı, başvurucunun 24/1/2007 tarihinde Bölge
Çalışma Müdürlüğüne verdiği dilekçe ile bir kısım işçilik alacaklarının
ödenmediği, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) primlerinin gerçek ücret üzerinden
yatırılmadığından bahisle inceleme talebinde bulunduğu, buna göre istifanın
yalnızca işten ayrılmak isteği ile yapılmadığı, fazla mesai ücretlerinin de
olup olmadığı belirlendikten sonra Mahkemece kabul edilen genel tatil
alacağının da ödenmediği gözönünde bulundurularak
akdin feshinde 22/5/2003 tarihli ve4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinin
ikinci fıkrası gereği haklı neden bulunup bulunmadığının tartışılarak karar
verilmesi gerektiğinden bahisle hüküm bozulmuştur.
13. Bu süreçte Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 7/11/2012
tarihli kararı ile Üsküdar Adliyesi kapatılmış, dosya İstanbul Anadolu 6. İş
Mahkemesine (Mahkeme) gönderilmiştir.
14. Bozma ilamına uyan Mahkemenin aldırdığı 14/5/2013 tarihli
bilirkişi raporunda başvurucunun 2.272,89 TL fazla mesai alacağı bulunduğu
belirtilmiştir.
15. Bu arada başvurucu 15/5/2013 tarihinde İstanbul Anadolu 10.
İş Mahkemesinde açtığı davada ve 14/5/2013 tarihli bilirkişi raporu ve ek rapor
ile tespit edilen miktarlara göre saklı tutulan bakiye işçilik alacaklarının
tahsilini talep etmiştir.
16. Davalı, bakiye alacak talebi ile ilgili cevap dilekçesi ve
4/7/2013 tarihli duruşmada zamanaşımı defiileri
sürmüştür.
17. İstanbul Anadolu 10. İş Mahkemesi 4/7/2013 tarihli kararında
dosyayı Mahkemenin E.2012/649 sayılı dosyasında birleştirmiştir.
18. Mahkeme,birleşen
davaya konu olacak talepleri ile ilgili bilirkişiden 4/11/2013 tarihinde ek
rapor aldırmıştır.
19. Mahkeme 14/11/2013 tarihli kararında başvurucunun iş akdini
haklı nedenle feshettiğini, 8 yıl 19 gün kıdeminin bulunduğunu, en son brüt
ücretinin 570 TL olduğunu, yasal çalışma süresi olan 45 saatten 5 saat daha
fazla mesai yaptığını, birleştirilen dosyaya konu genel tatil ücreti, yıllık
izin ücreti ve fazla mesai ücreti alacak taleplerinin zamanaşımına uğradığını
belirterek bu alacak taleplerini reddetmiş, diğer talepleri ise kısmen kabul
etmiştir.
20. Temyiz üzerine karar Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 13/2/2014
tarihli kararıyla onanmıştır.
21. Onama kararı 10/4/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş
ve 12/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.
IV.İNCELEME VE GEREKÇE
22.Mahkemenin 20/7/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
.
A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
23.Başvurucu yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle birleştirilen
dosyadaki bakiye alacak taleplerinin bir kısmının zamanaşımına uğradığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Uzun süren yargılama nedeniyle bir kısım alacak kalemlerinin
birleştirilen dosyanın dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğradığına yönelik
ihlal iddialarının, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
25. Anayasa Mahkemesi; bireysel başvuru kapsamında yaptığı
değerlendirmelerde mahkemeye erişim hakkının bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına geldiğini, kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya
mahkeme kararını anlamsız hâle getiren bir başka ifadeyle mahkeme kararını
önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamaların mahkemeye erişim hakkını ihlal
edebileceğini (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52), mutlak nitelikteolmayan
bu hakkın sınırlandırılması hususunda devletlerin takdir hakkı gereği bazı
düzenlemeler yapabileceğini, bununla birlikte getirilecek sınırlandırmaların
hakkın özünü zedeleyecek nitelikte olmaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve
ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerektiğini
belirtmiştir (Mesut Güzel, B. No:
2014/5876, 22/9/2016, § 31).
26. Somut davaya benzer bir başvuruda, bir işverenin yanında
çalışan başvurucunun iş akdinin 1/11/2003 tarihinde feshedilmesi üzerine
başvurucu açtığı davada ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ücret alacağı ve
fazla mesai kalemlerinin her biri için 100’er TL alacak talebinde bulunmuş,
yargılama sırasında 10/10/2011 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen alacak
miktarlarına istinaden 18/10/2011 tarihinde davayı ıslah ederek talep
miktarlarını artırmış,davalı taraf ise 4/11/2011
tarihli dilekçesi ile ıslah edilen kısma ilişkin zamanaşımı def’i ileri
sürmüştür. Mahkeme; yıllık izin, ücret alacağı ve fazla mesai alacaklarının,
ıslah tarihine göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek bu
talepler açısından davayı kısmen kabul etmiş, dava dilekçesindeki talep
miktarlarını esas alarak karar vermiştir. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle ıslaha konu alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Anayasa Mahkemesi bu başvuruda; Yargıtay içtihatlarında işçi
alacaklarının miktar olarak davanın açıldığı tarihte tam ve kesin olarak
tespitinin mümkün olup olmadığının somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi
gerektiğinin belirtildiğini, her durumda teknik ve hukuki uzmanlık gerektiren
hesaplamalar yapılması beklenmemekle birlikte başvurucunun hizmet akdi ile ne
kadar süre ile çalıştığını bilmesi gerektiğini, somut davaya konu alacağın dava
açıldığı tarih itibarıyla ilgili mevzuata göre en azından hukuken altında ücret
kabul edilmeyen asgari ücret rakamları üzerinden hesaplanmasının mümkün
olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve iş davalarına bakan Yargıtay
dairesinin ıslah edilen alacakla ilgili olarak zamanaşımı def’inin ileri
sürülebileceği yönündeki içtihatlarının avukatla temsil edilen başvurucu için öngörülebillir olduğunu ve hukuki belirsizlik taşımadığını,
5 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinde en büyük payın başvurucuya ait
olduğunu, başvurucunun iş akdi 1/11/2003 tarihinde feshedildiği hâlde alacak
davasını 25/4/2006 tarihinde yaklaşık 2 yıl 6 ay sonra açarak zamanaşımı
süresinin yarısının geçmesine neden olduğunu belirterek zamanaşımı nedeniyle
ıslah edilen miktarlara yönelik ret kararı verilmesinin mahkemeye erişim
hakkının ihlali sonucunu doğurmayacağını ifade etmiştir (Hüseyin Gönel,
B. No: 2013/2491, 17/7/2014, §§ 47-49 ).
28. Başvuru konusu olayda ise başvurucunun iş akdi 2/2/2007
tarihinde sona ermiş, başvurucu 23/8/2007 tarihinde İş Mahkemesine açtığı
davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000 TL ücret alacağı, ayrı
ayrı 200 TL kıdem tazminatı ve fazla çalışma ücreti, ayrı ayrı 100 TL genel
tatil ve yıllık izin ücreti talebinde bulunmuştur.
29. Yargılama sırasında alınan 16/9/2009 tarihli bilirkişi
raporu ve ek rapora göre başvurucunun 5.602,62 TL kıdem tazminatı, 1.443,24 TL
yıllık izin ücreti, 519,08 TL ücret alacağı, 2.794,47 TL fazla çalışma ücretive 300,01 TL genel tatil ücreti alacağının bulunduğu
tespit edilmiştir.
30. Başvurucu 16/9/2009 ve 14/5/2013 tarihli bilirkişi raporu ve
ek rapor ile tespit edilen miktarlara göre saklı tuttuğu bakiye işçilik
alacaklarının tahsili amacıyla 15/5/2013 tarihinde ek dava açmış, Mahkeme
birleştirilen dosyaya konu genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti ve fazla
mesai ücreti alacak talepleri için Kanun'da öngörülen 5 yıllıkzamanaşımı
süresinin dolduğunu belirterek bu talepleri reddetmiştir.
31. Başvuru konusu davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 1086
sayılı Kanun hükümleri ile yargısal uygulamalarda fazlaya ilişkin hakların
saklı tutulması suretiyle açılan kısmi davalarda yargılama sırasında bilirkişi
raporuyla tespit edilen dava değerine göre bakiye alacağın ek dava ya daıslah yoluyla talep edilebileceği anlaşılmaktadır.
32. Nitekim somut başvuruya konu davanın temyiz incelemesini
yapan Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin içtihatlarında fazla çalışma, genel tatil
alacakları için ek dava (veya ıslah) tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için
alacak talebinde bulunulabileceği, yıllık izin ücreti alacağının iş akdinin
feshinden itibaren 5 yıllık süre içerisinde talep edilebileceği,zamanaşımı
süresi içerisinde kısmi dava açılması hâlinde alacağın yalnız talep edilen
kısmı için zamanaşımı süresinin kesileceği, dava dışı kalan bölüm hakkında
zamanaşımı süresinin işlemeye devam edeceği belirtilmiştir (Yargıtay 9. Hukuk
Dairesinin 28/1/2010 tarihli ve E.2008/14691, K.2010/1522 sayılı; aynı Dairenin
13/6/2008 tarihli ve E.2007/19340, K.2008/15577 sayılı;aynı
Dairenin 5/2/2007 tarihli ve E.2007/2643, K.2007/1895 sayılı; aynı Dairenin
12/9/2006 tarihli ve E.2006/15939, K.2006/22114 sayılı; aynı Dairenin
12/11/2009 tarihli ve E.2008/12009, K.2009/31391 sayılı kararları).
33. Başvurucunun hizmet akdi ile ne kadar süre çalıştığının
tespiti ile işçilik alacağının asıl davanın açıldığı tarih itibarıyla ilgili
mevzuata göre en azından hukuken altında ücret kabul edilmeyen asgari ücret
rakamları üzerinden hesaplanmasının mümkün olduğu, başvuru konusu iş davalarına
bakan Yargıtay dairesinin kısmi davada saklı tutulan bakiye işçilik alacağına
karşı zamanaşımı def’inin sonradan açılacak ek davada ileri sürülebileceği
hususundaki içtihatlarının avukatla temsil edilen başvurucu açısından
öngörülmeyecek nitelikte bir hukuki belirsizlik taşımadığı, başvurucunun iş
akdinin 2/2/2007 tarihinde sona ermesi üzerine 23/8/2008 tarihinde kısmi davayı
açtığı, 16/9/2009 tarihli bilirkişi raporu ve hemen akabinde alınan ek raporda
saklı tutulan fazlaya ilişkin alacak kalemleri tespit edilmesine rağmen
15/5/2013 tarihinde ek davayı açtığı bu durumun 5 yıllık zamanaşımı süresinin
geçmesinde önemli etkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
34. Buna göre başvurucunun ek davaya konu alacak talebinin
zamanaşımı nedeniyle reddedilmesinin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri
bağlamında öngörülebilirlik sınırları içinde ve ölçülü olduğu, yapılan yorumun
başvurucunun mahkemeye erişim hakkını zedelemediği sonucuna ulaşılmıştır.
35. Açıklanan nedenle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması
nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
36.Başvurucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
37. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri
nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç
tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı tarih; sürenin
sona erdiği tarih olarak yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No:2013/772, 7/11/2013 § 69), yargılaması
devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas
alınır (Mehmet Salih Ayyıldız, B.
No:2012/397, 17/11/2014, § 25).
38. İş mahkemeleri nezdinde görülen davalarda yargılama
süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve
kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki
tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin
niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin
Kılıç, § 58).
39. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 6 yıl 5 aylık
yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
40. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
41. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonund
a, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir.
İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
42. Başvurucu ihlalin tespitine, 6.332 TL maddi zararı ile
manevi zararın giderilmesi talebinde bulunmuştur.
43. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
44. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir. Bunun yanında ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
45. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç, 1.800 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 2006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2.Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 6.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, diğer
tazminat taleplerinin REDDİNE,
D. 206,10 TL harç, 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen
süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesine
(E.2012/649, K.2013/444) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/7/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.