TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
NEFİZE HOCAOĞLU BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/6726)
Karar Tarihi: 9/5/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
M. Emin KUZ
Raportör
Özgür DUMAN
Başvurucu
Nefize HOCAOĞLU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, hizmet sürelerinin birleştirilmesine ilişkin olarak verilen yargı kararının uygulanmaması nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1950 doğumlu olup Bulgaristan'ın Kırcaali şehrinde doğmuştur. 1989 yılında Bulgaristan'dan göç eden başvurucu Bakanlar Kurulunun 5/5/1997 tarihli kararı ile Türk vatandaşlığını kazanmıştır. Başvurucunun Bulgaristan'da yaşadığı dönemde sosyal güvenlik ödemelerine esas 18 yıl 9 ay 12 günlük hizmet süresi bulunmaktadır.
9. Başvurucu, Kırklareli'nin Babaeski ilçesinde sınıf öğretmeni olarak görev yapmakta iken Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) -başvuru formu ve eklerinde belirtilmeyen bir tarihte- Bulgaristan'da geçen hizmetlerinin emekliliğe esas hizmet süresinde değerlendirilerek intibakının yapılması talebinde bulunmuştur.
10. Bu talebi reddedilen başvurucu 27/2/2007 tarihinde SGK aleyhine Edirne İdare Mahkemesinde iptal davası açmıştır. Mahkeme 25/9/2007 tarihinde davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiş ancak temyiz edilen hüküm Danıştay Onbirinci Dairesinin (Daire) 16/1/2008 tarihli kararıyla ilk derece mahkemesinin yetkisizlik kararı vermesi gerektiği belirtilerek yetki yönünden bozulmuştur.
11. Bozma kararına uyularak verilen yetkisizlik kararı kesinleştikten sonra yargılamaya Ankara 3. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) devam edilmiştir. Mahkeme 18/6/2008 tarihinde davanın kabulü ile dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, başvurucunun Türk soydaşı olduğu ve Bulgaristan'da öğretmen olarak çalışmakta iken zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye'ye gelip Türk vatandaşlığına geçtiği belirtilmiştir. Mahkeme, başvurucunun Bulgaristan'da öğretmen olarak geçen hizmet süresinin 12 yılı geçmemek üzere 2/3'ünün intibakında değerlendirilmemesine ilişkin işlemin hukuka uygun olmadığı sonucuna varmıştır.
12. Bu karar SGK tarafından temyiz edilmiş, Daire 18/5/2010 tarihinde dava konusu işlemin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını gerektirir bir durumun olmadığını belirterek vekil ile temsil edilmeyen başvurucu yararına vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle hükmü bozmuştur. İdarenin karar düzeltme istemi de Daire tarafından 18/3/2013 tarihinde reddedilmiştir.
13. Bozma kararına uyan Mahkeme 13/6/2013 tarihinde davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, dava konusu işlemin iptaline ilişkin daha önce verilen kararın Danıştayca onandığı belirtilerek bu sebeple sadece hükmün bozulan kısmı olan vekâlet ücreti ile sınırlı olarak değerlendirme yapıldığı belirtilmiştir.
14. Karar temyiz edilmeksizin 7/2/2014 tarihinde kesinleşmiştir.
15. Başvurucu, kararın uygulanarak Bulgaristan'da geçen yurt dışı hizmetlerinin birleştirilmesi istemiyle 2/4/2014 tarihinde SGK'dan talepte bulunmuştur. SGK 2/4/2014 tarihinde başvurucunun talebini reddetmiştir. Bu yazıda, ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi olan ve idarenin de tarafı olduğu ülkelerde sigortalı hizmeti olan Türk vatandaşlarının bu ülkelerde geçen hizmetlerinin birleştirilebileceği belirtilmiştir. Buna göre Bulgaristan ile ülkemiz arasında imzalanmış bir sosyal güvenlik sözleşmesinin bulunmadığı ve talebe konu hizmet birleştirilmesinin yapılamayacağı açıklanmıştır. Bu yazı başvurucuya 9/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
16. Başvurucu 5/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Başvurucu bireysel başvuru tarihinden sonra 15/12/2015 tarihinde 65 yaşını doldurduğundan ve Türkiye'de geçen hizmet süresi üzerinden (18 yıl 7 aylık hizmet süresi) emekli olmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
18. Konu hakkında ilgili hukuk için bkz. Mehmet Hocaoğlu, B. No: 2013/3207, 15/10/2015, §§ 21-26.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 9/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
20. Başvurucu; ilgili idare aleyhine verilmiş, ekonomik değere ilişkin ve icra edilebilir yargı kararının icra edilmemesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
A. Kabul Edilebilirlik Yönünden
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Esas Yönünden
22. Başvuru konusuna ilişkin ilkeler Anayasa Mahkemesince daha önce Mehmet Hocaoğlu kararında ortaya konulmuştur.
23. Buna göre emeklilik haklarını ilgilendiren mahkeme kararının uygulanmaması başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir. Bu şekilde başvurucunun lehine olan kesinleşmiş mahkeme kararının uygulanmaması, etkili sonuçları bakımından kararı konusuz bıraktığından mülkiyet hakkının ihlaline yol açar (Mehmet Hocaoğlu, §§ 70-74).
24. Bunun yanında kamu kurum ve kuruluşları aleyhine verilmiş, icra edilebilir bir yargı kararının icra edilmemesi ya da icranın makul süre içinde yapılmaması, kararın verildiği yargılamada sağlanmış olan mahkemeye erişim hakkı dâhil adil yargılanma hakkı güvencelerini anlamsız hâle getirir. Dolayısıyla böyle bir durum mahkemeye erişim hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurur (Mehmet Hocaoğlu, §§ 56-58; Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B. No: 2013/711, 3/4/2014, §§ 37-54).
25. Somut olayda bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu durumda yukarıda belirtilen nitelikteki yargı kararının başvurucunun mülkiyet hakkı bakımından sonuçlarını doğurduğu emekli olduğu 15/12/2015 tarihinden beri uygulanmaması nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varmak gerekir (benzer yönde karar için bkz. Mehmet Hocaoğlu, § 56).
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı ile Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
27. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
28. Başvurucu, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
29. Somut olayda mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
30. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 6.750 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
31. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
32. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Ayrıca yargı kararının mümkün olan en kısa sürede icra edilmesi ve böylece hukuk devleti ilkesi ile adalete olan güvenin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi için ihlal kararının bir örneğinin ilgili idareye gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı ile Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 6.750 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 206,10 TL harçtan oluşan yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın gereği için bir örneğinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.