TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
FERHAT TUNÇ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/6762)
Karar Tarihi: 10/3/2015
Başkan
:
Alparslan ALTAN
Üyeler
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Engin YILDIRIM
Celal Mümtaz AKINCI
Raportör Yrd.
Derya ATAKUL
Başvurucu
Ferhat TUNÇ
Vekili
Av. Hüseyin ÇALİŞCİ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, "kasten öldürme ve nitelikli yağma" suçlarını işlediği iddiasıyla hakkında açılan kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 15/5/2014 tarihinde İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca, 24/11/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilir olduğuna ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 9/1/2015 tarihinde, başvurunun esas incelemesinin yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 21/1/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Başsavcılığın talebi üzerine, Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesince, 9/1/2008 tarih ve 2008/49 Değişik İş sayılı karar ile başvurucu hakkında yakalama emri çıkarılmıştır.
8. Başvurucu ve diğer şüpheli hakkında, "kasten öldürme ve nitelikli yağma" suçlarını işledikleri iddiasıyla Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 14/1/2008 tarih ve 2007/5972 Soruşturma sayılı fezleke, kamu davası açılmak üzere görevli ve yetkili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
9. Başvurucu ve diğer şüpheli hakkında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17/1/2008 tarih ve E.2008/2406 sayılı iddianamesi ile "kasten öldürme ve nitelikli yağma" suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış, dava, Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin E.2008/41 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
10. Başvurucu ve diğer şüpheli hakkında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 16/1/2008 tarih ve E.2008/2311 sayılı iddianamesi ile "nitelikli yağma" suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış, dava, Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin E.2008/40 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
11. Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, E.2008/40, K.2008/156 sayılı kararı ile E.2008/40 sayılı dava dosyasının, E.2008/41 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın E.2008/41 sayılı dava dosyası üzerinden devam etmesine karar vermiştir.
12. Başvurucu, 23/3/2008 tarihinde yakalanmış ve Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesince 23/3/2008 tarihinde, Mahkemesine sevk edilmek üzere başvurucunun yol tutuklaması yapılmıştır.
13. Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince 2/4/2008 tarihli duruşmada başvurucunun savunması alınmış ve tutuklanmasına karar verilmiştir.
14. Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 13/1/2011 tarih ve E.2008/41, K.2011/4 sayılı karar ile başvurucunun mahkûmiyetine ve tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.
15. Temyiz üzerine karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 24/4/2012 tarih ve E.2011/8256, K.2012/3143 sayılı ilâmıyla ceza miktarının yanlış hesaplandığı ve eksik kovuşturma yapılarak karar verildiği gerekçesi ile bozulmuştur.
16. Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda, 18/12/2012 tarih ve E.2012/175, K.2012/442 sayılı karar ile başvurucunun "yağma" suçundan 6 yıl 1 ay 10 gün hapis, "kasten öldürme" suçundan 15 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
17. Temyiz üzerine karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 25/3/2014 tarih ve E.2014/1112, K.2014/1891 sayılı ilâmı ile onanmıştır.
18. Başvurucu, 8/5/2014 tarihinde kararı öğrendiğini bildirmiştir.
19. Başvurucu, 15/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
20. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) bendi ile 149. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 15/5/2014 tarih ve 2014/6762 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu, “kasten öldürme ve nitelikli yağma” suçlarını işlediği iddiasıyla Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
23. Başvurucu, “kasten öldürme ve nitelikli yağma” suçlarından hakkında açılan kamu davasında makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
24. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
25. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
26. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "kasten öldürme ve nitelikli yağma" suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 5237 sayılı Kanun’un 82. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (h) bendi ile 149. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
27. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, başvurucunun yakalanarak Mahkemesine sevk edilmek üzere yol tutuklamasının yapıldığı 23/3/2008 tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara bağlandığı tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin kararını onadığı 25/3/2014 tarihidir (B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
28. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, Küçükçekmece 3. Sulh Ceza Mahkemesince, 9/1/2008 tarihinde yakalama emri çıkarılan başvurucu ile diğer şüpheli hakkında, "kasten öldürme ve nitelikli yağma" suçlarını işledikleri iddiasıyla Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 14/1/2008 tarihli fezlekenin, kamu davası açılmak üzere görevli ve yetkili Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği tespit edilmiştir. Başvurucu ve diğer şüpheli hakkında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17/1/2008 tarihli iddianamesi ile "kasten öldürme ve nitelikli yağma" suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı, davanın, Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin E.2008/41 sayılı dosyasına kaydedildiği, yine başvurucu ve diğer şüpheli hakkında, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 16/1/2008 tarihli iddianamesi ile "nitelikli yağma" suçunu işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı, davanın, Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin E.2008/40 sayılı dosyasına kaydedildiği, Mahkemece, E.2008/40 sayılı dava dosyasının, E.2008/41 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine, yargılamanın E.2008/41 sayılı dava dosyası üzerinden devam etmesine karar verildiği belirlenmiştir. Başvurucunun, 23/3/2008 tarihinde yakalanarak Kayseri 2. Sulh Ceza Mahkemesince aynı tarihte, Mahkemesine sevk edilmek üzere yol tutuklamasının yapıldığı, Bakırköy 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince 2/4/2008 tarihli ilk duruşmada başvurucunun savunmasının alınarak tutuklanmasına karar verildiği, 13/1/2011 tarihli karar ile başvurucunun mahkûmiyetine hükmedildiği görülmüştür. Temyiz üzerine kararın, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 24/4/2012 tarihli ilâmıyla bozulduğu, Mahkemece bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonunda, 18/12/2012 tarihli karar ile başvurucunun "yağma" suçundan 6 yıl 1 ay 10 gün hapis, "kasten öldürme" suçundan 15 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve tutukluluk halinin devamına karar verildiği, temyiz üzerine hükmün, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 25/3/2014 tarihli ilâmı ile onandığı anlaşılmıştır.
29. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B. No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
30. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu altı yıl iki günlük yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
31. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
32. Başvurucu, makul sürede yargılama yapılmadığı için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
33. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
34. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin altı yıl iki günlük yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 4.150,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 4.150,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.