TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMETCAN BAYDENİZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6779)
|
|
Karar Tarihi: 17/11/2014
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmetcan
BAYDENİZ
|
Vekili
|
:
|
Av. İnan AKMEŞE
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu,
“silahlı terör örgütüne üye olmak, tehlikeli
maddeleri izinsiz olarak bulundurmak, patlayıcı madde kullanmak, 2911 ve 3713
sayılı Kanunlara muhalefet” suçlarını işlediği iddiasıyla
yargılandığı davanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru,
15/5/2014 tarihinde İstanbul 25. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla
yapılmıştır. İdari yönden yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona
sunulmasına engel bir durumun bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 23/6/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4.
Bölüm başkanı tarafından 5/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve
olgular ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına
gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 19/9/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu ve diğer beş şüpheli hakkında, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığının (CMK. 250. maddesi ile yetkili) 20/3/2009 tarih ve
E.2009/323 sayılı iddianamesi ile “silahlı
terör örgütüne üye olmak, 2911 ve 3713 sayılı Kanunlara muhalefet, patlayıcı
madde kullanmak, kamu malına zarar vermek ve tehlikeli maddeleri izinsiz olarak
bulundurmak” suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmış,
dava İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK. 250. maddesi ile görevli)
E.2009/82 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
8. İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesi, 16/7/2009 tarih ve E.2009/82 sayılı kararı ile E.2009/82 sayılı dava
dosyasının, Mahkemenin E.2007/455 sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine,
yargılamaya bu dosya üzerinden devam edilmesine karar vermiştir.
9. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, başvurucu ve diğer beş
sanığın suç tarihinde 18 yaşından küçük olmaları nedeniyle dava dosyalarının
ayrılmasına, yargılamanın aynı Mahkemenin E.2010/292 sayılı dosyası üzerinden
devam etmesine karar vermiştir.
10. İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesi, 27/9/2010 tarih ve E.2010/292, K.2010/254 sayılı kararı ile
22/7/2010 tarih ve 6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 8. maddesi gereğince görevsizlik kararı
vererek, dosyayı İstanbul 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir.
11. İstanbul 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 11/3/2011 tarih ve
E.2010/131, K.2011/115 sayılı kararı ile suç yerinin Bakırköy ilçesi içinde
olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı vererek dosyayı Bakırköy 2. Çocuk Ağır
Ceza Mahkemesine göndermiştir.
12. Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, 13/5/2011 tarih ve
E.2011/145, K.2011/148 sayılı kararı ile başvurucunun da aralarında bulunduğu
sanıklara yüklenen suçların cezalarının üst sınırları dikkate alınarak
yargılama görevinin ağır ceza mahkemelerinin görev alanına girmediği
gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek dosyayı Gaziosmanpaşa Çocuk Mahkemesine
göndermiştir.
13. Gaziosmanpaşa Çocuk Mahkemesi, 31/3/2014 tarih ve
E.2011/948, K.2014/544 sayılı kararı ile başvurucunun da aralarında bulunduğu
sanıklara isnat edilen fiillerin suç tarihinin 19/8/2007 tarihi olduğu,
başvurucunun bu tarihte 18 yaşından küçük olmadığı gerekçesi ile Mahkemenin
görevsizliğine, dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Ağır Ceza
Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
14. Yargılama, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2014/184
sayılı dava dosyasında devam etmektedir.
15. Başvurucu, 15/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
16. 12/4/1991 tarih ve 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu’nun 7. maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri; 6/10/1983 tarih
ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 23. maddesinin (b)
fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası; 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu’nun 170. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendi, 174.
maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile 314. maddesinin (2) numaralı
fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
17. Mahkemenin 17/11/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 15/5/2014 tarih ve 2014/6779 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, “silahlı
terör örgütüne üye olmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurmak,
patlayıcı madde kullanmak, 2911 ve 3713 sayılı Kanunlara muhalefet” suçlarını
işlediği iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 20/3/2009 tarihinde
hakkında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
19. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
20. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
21. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
22. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
23. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/695,
9/1/2014, § 32). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, “silahlı terör örgütüne üye olmak, tehlikeli
maddeleri izinsiz olarak bulundurmak, patlayıcı madde kullanmak, 2911 ve 3713
sayılı Kanunlara muhalefet” suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 5237, 2911 ve 3713
sayılı Kanunlarda hapis ve adli para cezasını gerektirir şekilde
tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı
yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda
kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
24. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığınca iddianamenin düzenlendiği 20/3/2009 tarihidir. Ceza
yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai olarak karara
bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin
makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No: 2013/695,
9/1/2014, § 35).
25. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, başvurucu
hakkında “silahlı terör örgütüne üye olmak,
tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurmak, patlayıcı madde kullanmak, 2911
ve 3713 sayılı Kanunlara muhalefet” suçlarını işlediği iddiasıyla
20/3/2009 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan davada, İstanbul
10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27/9/2010 tarihinde, 6008 sayılı Kanun’un 8.
maddesi gereğince görevsizlik kararı vererek dosyayı İstanbul 1. Çocuk Ağır
Ceza Mahkemesine gönderdiği, İstanbul 1. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin,
11/3/2011 tarihinde suç yerinin Bakırköy ilçesi içinde olduğu gerekçesiyle
yetkisizlik kararı vererek dosyayı Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesine
gönderdiği, bu Mahkemenin de 13/5/2011 tarihli kararı ile başvurucunun da
aralarında bulunduğu sanıklara yüklenen suçların cezalarının üst sınırları
dikkate alınarak yargılama görevinin ağır ceza mahkemelerinin görev alanına
girmediği gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek dosyayı Gaziosmanpaşa Çocuk
Mahkemesine gönderdiği belirlenmiştir. Gaziosmanpaşa Çocuk Mahkemesince,
27/10/2011 tarihinde başvurucunun savunmasının alındığı, uzun süre
savunmalarının alınabilmesi amacıyla diğer sanıklar hakkında çıkarılan yakalama
emirlerinin yerine getirilmelerinin beklendiği, 31/3/2014 tarihinde
başvurucunun suçun işlendiği tarihte 18 yaşından küçük olmadığı gerekçesi ile
görevsizlik kararı verilerek, dava dosyasının görevli ve yetkili İstanbul Ağır
Ceza Mahkemesine gönderildiği tespit edilmiştir. Yargılamaya İstanbul 12. Ağır
Ceza Mahkemesinin E.2014/184 sayılı dava dosyasında devam edildiği
anlaşılmıştır.
26. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
27. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu
yaklaşık altı yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
29. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 50.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
30. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık altı yıldır devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
5.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık altı yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını
ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir
yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 5.000,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine
gönderilmesine,
17/11/2014
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.