|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
RAİF YILMAZ BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/6983)
|
Karar Tarihi: 22/11/2017
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Gülbin AYNUR
|
Başvurucu
|
:
|
Raif YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Nazım
ATA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idare aleyhine açılan tazminat davasının kararın
icra aşamasıyla birlikte makul sürede sonuçlanmadığı; davada hükmedilen
tazminat miktarının yetersiz olması nedeniyle yargılamanın sonucu itibarıyla
adil olmadığı belirtilerek adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6.Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvurucu, görev yaptığı idarece yürütülen yol onarım
çalışmaları sırasında meydana gelen dinamit patlaması neticesinde 19/1/2004
tarihinde yüzünde sabit iz meydana gelecek şekilde yaralanmıştır.
8. Başvurucu, olay sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararların
tazmini istemiyle 16/2/2004 tarihinde Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava
açmıştır.
9. Dava, anılan Mahkemenin 19/10/2004 tarihli kararıyla idarenin
hizmet kusuru ilkesine dayalı olarak açılan davanın idari yargının görev
alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle reddedilmiştir.
10. Başvurucu, adli yargıdaki görevsizlik kararının 3/2/2005
tarihinde kesinleşmesi üzerine 13/4/2005 tarihinde idari yargıda tazminat
davası açmıştır.
11. Samsun 1. İdare Mahkemesi 4/12/2008 tarihli kararıyla
başvurucu adına 15.000 TL manevi tazminata adli yargıda davanın açıldığı
16/2/2004 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte hükmetmiştir.
12. Davalı idare tarafından temyiz edilen karar, Danıştay Onuncu
Dairesinin 12/12/2013 tarihli kararıyla onanarak kesinleşmiştir.
13. Nihai karar 10/2/2014 tarihinde davalı idareye, 14/2/2014
tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu, hükmedilen tazminatın tahsili amacıyla 14/2/2014
tarihinde Ankara 20. İcra Dairesinin 2014/3500 sayılı dosyasında takip
başlatmıştır.
15. İcra takibi süreci devam ederken daha önce 12/11/2012
tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe
Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun uyarınca tüzel kişiliği kaldırılmış olan Samsun İl Özel
İdaresinin (davalı idarenin) borçları Samsun İli Devir, Tasfiye ve Paylaştırma
Komisyonunun 27/3/2014 tarihli kararı ile Samsun Büyükşehir Belediyesine
devredilmiştir.
16. Başvurucu 16/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
17. Bireysel başvurunun incelenmesi sürecinde 18/7/2014
tarihinde, Samsun Büyükşehir Belediyesi Ankara 20. İcra Dairesindeki icra takip
dosyasına başvurucu adına hükmedilen tazminatı yasal faiziyle birlikte
yatırmıştır. Söz konusu tutar 21/7/2014 tarihinde İcra Müdürlüğünce başvurucuya
ödenmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 22/11/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, yargılama sonucunda hükmedilen tazminat
miktarının gerçek zararını karşılamayacak kadar düşük olduğunu ifade etmiştir.
Başvurucu ayrıca, idarenin kesinleşmiş yargı kararının gereğini yerine
getirmediğini ve tazminatı ödemediğini belirtmiştir. On yılı aşan yargılama
süresinin makul olmadığını ifade eden başvurucu, ilk derece mahkemesince 2008
yılında hükmedilen tazminatın aradan çok uzun bir süre geçtikten sonra
kesinleşerek icraya konulabilir aşamaya gelmesi nedeniyle de paranın reel
değerinin düştüğünden şikâyet etmiştir. Başvurucu bu sebeplerle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, tazminattalebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
20. Başvurucu, açtığı dava sonunda lehine hükmedilen tazminatın
icra yolu ile takip edilmesine rağmen kendisine ödenmediğini ve mahkeme
kararının yerine getirilmediğini ileri sürmüştür. Bununla birlikte gerek
başvurucunun 15/6/2017 tarihinde gerekse Samsun Büyükşehir Belediyesinin
11/7/2017 tarihinde Anayasa Mahkemesine sundukları dilekçelerden başvurucunun,
lehine hükmedilen tazminat tutarını bireysel başvurunun incelenmesi sürecinde
21/7/2014 tarihi itibarıyla borçlu idareden tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Bu
nedenle başvurucunun, lehine hükmedilen tazminat miktarının ödenmediği,
dolayısıyla yargı kararının icra edilmediği şikâyeti yönünden ayrıca
değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiştir. Bununla birlikte başvurucunun
yargılamanın makul sürede tamamlanmadığı yönünde de ihlal iddiası
bulunmaktadır. Başvurucunun belirtilen şikâyetini yargı kararının icra
aşamasını da kapsayacak şekilde dile getirdiği görülmektedir. Bu nedenle yargı
kararının icra aşamasına yönelik şikâyetler de mahiyeti itibarıyla makul sürede
yargılanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
1. Yargılamanın Sonucu
İtibarıyla Adil Olmadığına İlişkin İddia
21.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı
fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluna başvurabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, § 16).
22. Somut olayda başvurucunun bireysel başvuruya konu davada
15.000 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, ilk derece mahkemesince de bu
talebinin kabul edildiği ve lehine 15.000 TL manevi tazminata hükmedildiği
görülmektedir. Başvurucunun, dava dilekçesindeki söz konusu talebinden sonra,
uğradığı zararın gerçekte daha fazla olduğu iddiasına dair ilk derece
mahkemesine herhangi bir beyanda bulunmadığı dikkate alındığında, olağan kanun
yolunu tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu sonucuna varılmıştır.
23.Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
24. Bireysel başvuruya dayanak davadaki nihai kararın
başvurucuya 14/2/2014 tarihinde tebliğ edildiği, bireysel başvurunun ise
16/5/2014 tarihinde yapıldığı görülmekte ise de başvurucunun makul süre
şikâyetini yargı kararının icra aşamasını da kapsayacak şekilde dile getirdiği,
öte yandan bireysel başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla henüz kararın icra
edilmemiş olduğu gözetildiğinde devam eden ihlal iddiasına dayalı olarak
yapıldığı anlaşılan başvurunun süresinde olduğu kabul edilmiştir.
25. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
26. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak
davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Selahattin Akyıl, B. No: 2012/1198,
7/11/2013, §§ 45, 47).
27. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
idari yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Selahattin Akyıl, § 41).
28. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine ilişkin şikâyete konu edilen ve davalının/borçlunun bir kamu kurumu
(Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Samsun İl Özel İdaresi ve devir sonrasında
Samsun Büyükşehir Belediyesi) olduğu yargılamanın konusu, başvurucununyaralanma
nedeniyle uğradığı manevi zararın tazmini talebidir. Başvurucunun belirtilen
taleple ilk olarak 16/2/2004 tarihinde adli yargıda dava açtığı, bu davanın
idari yargının görevli olduğu belirtilerek görevsizlik nedeniyle reddedilmesi
üzerine 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9.
maddesinde öngörülen yasal süre içinde idari yargıda dava açtığı anlaşılmaktadır.
Buna göre uyuşmazlığın nihai olarak çözüme kavuşturulduğu başvuruya dayanak
idari yargıdaki davanın, aynı uyuşmazlık konusuna yönelik adli yargıda açılan
davanın devamı niteliğinde olduğu görüldüğünden adli ve idari yargıdaki
belirtilen yargılama sürecinin bir bütün olarak değerlendirilmesi
gerekmektedir. Keza idarenin,kesinleşmiş
bir yargı kararını ilgilisinin ayrıca bir başvuru yapmasına ya da icra
takibinde bulunmasına gerek olmaksızın icra etmekle yükümlü olduğu
gözetildiğinde nihai kararın icra aşamasında geçen sürenin de yargılama
süresine dâhil edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla yargılama
süresinin başlangıç tarihi olarak adli yargıda davanın açıldığı 16/2/2004
tarihi; sona erdiği tarih olarak ise yargı kararının icra edildiği, bir başka
ifadeyle lehine hükmedilen tazminatın İcra Müdürlüğünce başvurucuya ödendiği
21/7/2014 tarihi esas alınmalıdır.
29. Yukarıda yer verilen ilkeler, Anayasa Mahkemesinin benzer
başvurularda verdiği kararlar ve somut başvuruya konu yargılama sürecinin
niteliği dikkate alındığındaicra süreciyle birlikte
toplam 10 yıl 5 ay 5 günlük yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak
gerekir.
30. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
31. 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası
şöyledir:
"Esas inceleme sonunda,
başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal
kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için
yapılması gerekenlere hükmedilir…"
32. Başvurucu, 10.000 TLmanevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
33. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
34. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya talebiyle bağlı kalınarak net 10.000 TL manevi
tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.006,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net10.000TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.006,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Samsun 1. İdare Mahkemesine
(E.2005/848, K.2008/1754)GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
22/11/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.