TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
NURTEN AKSU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/6996)
|
|
Karar Tarihi: 13/9/2017
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Abuzer
YAZICIOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Nurten AKSU
|
Vekili
|
:
|
Av. Coşkun
ÖZBUDAK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; belirlenen duruşma gün ve saatinden farklı bir
zamanda duruşma yapılarak yargılamanın sonlandırılması, talep edilmemesine
rağmen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi ve beyanların
zabıtlara yanlış aktarılması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. 1962 doğumlu olan başvurucu, kamu görevlisi olduğunu ve
bireysel başvuruya konu olan yargılamadaki karşı sanığın aralarında boşanma
davası bulunan iki buçuk yıllık eşi olduğunu belirtmektedir.
10. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 5/8/2013
tarihli iddianameyle, kasten yaralama suçundan başvurucunun cezalandırılması
talebiyle aynı yer Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.
11. Ankara 17. Sulh Ceza Mahkemesi (Mahkeme), başvurucunun
savunmasını 28/1/2014 tarihli duruşmada alırken başvurucunun hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasını talep ettiğini zapta geçirmiş ve karşı sanık
hazır olmadığından duruşmayı 27/2/2014 tarihi saat 11.22’ye erteleyerek karşı
sanığın zorla hazır edilmesine yönelik ara kararı vermiştir.
12. UYAP kayıtlarından 27/2/2014 tarihinde ve 13.04 ile 13.20
saatleri arasında yapıldığı anlaşılan ikinci duruşmada başvurucu ile vekilinin
hazır olmadığı, karşı sanığın savunmasının tespit edilerek yargılamanın
sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Mahkeme 27/2/2014 tarihli kararıyla
başvurucunun 2.240 TL adli para cezası, karşı sanığın 1.500 TL adli para cezası
ile cezalandırılmalarına hükmetmiş ve her iki sanık yönünden de hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına (HAGB) karar vermiştir.
13. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, Ankara 10. Asliye
Ceza Mahkemesinin 8/5/2014 tarihli Değişik İş sayılı kararıyla reddedilmiştir.
14. Nihai karar, başvurucuya tebliğ edilmeden 15/5/2014
tarihinde başvurucu tarafından öğrenilmiştir.
15. Başvurucu 21/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
175. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, iddianamenin kabulünden sonra
duruşma gününü belirler ve duruşmada hazır bulunması gereken kişileri çağırır.”
17. 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin (5) ve (6) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)
Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki
yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler
saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında
bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(Ek: 6/12/2006-5560/23 md.)
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm
olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile
duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç
işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun
uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle
tamamen giderilmesi, gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 -
6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 13/9/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu; kasten yaralama suçundan yargılandığı davada
tanık dinlenmesi ve savunma taleplerini içeren dilekçesinin duruşma tutanağına
yanlış aktarıldığını, Mahkemece HAGB isteyip istemediği kendisine sorulmadığı
hâlde duruşma tutanağına HAGB istiyormuş gibi yazıldığını, son kararın
verildiği ikinci oturumun 27/2/2014 tarihinde saat 11.22'de yapılacağı
bildirilmesine rağmen kendisinin ve vekilinin yokluğunda saat 13.04'te
yapıldığını, duruşmaya katılmak için gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini ancak
mesai saatleri dışında öğle tatilinde duruşmalara devam edileceği konusunda
herhangi bir ikazda bulunulmadığını ve mesai saati dışında oturum yapılmasının
kendisi tarafından öngörülemeyeceğini, bu nedenle karşı tarafın savunmasını ve
isnatlarını öğrenme, karşı tarafa soru sorabilme ve yargılamaya ilişkin son
savunmayı yapabilme imkânının elinden alındığını belirterek Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
20. Bakanlık görüşünde, adil yargılanma hakkının unsurlarından
olan duruşmada hazır bulunma hakkı ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
ilgili örnek kararlarına atıflar yapılarak duruşmadaki gecikmenin bir saat
olduğu ve ülkemizde mahkemelerin iş yoğunluğu nedeniyle öğle arası duruşma
yapmasının zorunluluk olarak ortaya çıktığı, tarafların duruşmaları takip etme
sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiştir.
21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı bireysel başvuru
dilekçesindeki iddia ve açıklamalarını tekrar etmiştir.
B. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun adil yargılanma hakkı
kapsamındaki iddialarının özünün silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama
ilkeleri ile ilgili olduğu ve bu hak kapsamındaki incelemenin diğer şikâyetleri
de karşılayacağı değerlendirilmiştir.
23. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak
suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile
adil yargılanma hakkına sahiptir.”
24. Anayasa Mahkemesi Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
(Sözleşme) 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle Anayasa ve
Sözleşme'nin lafzi içeriğinde yer alan savunma hakkının hakkaniyete uygun bir
yargılamanın gerçekleştirilmesi için zorunlu bir unsur olduğunu vurgulamıştır.
Yargılamanın yürütülmesi sırasında adil bir yargılama için alınan önlemlerin
yeterince ve tam olarak kullanılması, uyumlu olması, bu hakkın etkili ve pratik
şekilde yorumlanarak soyut ve teorik seviyede kalmaması gerekmektedir (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, § 38; Erol Aydeğer,
B. No: 2013/4784, 7/3/2014, § 32).
25. Suç isnadı altındaki kişinin kendini savunma hakkından
faydalanmasının ilk koşulu ise sanığın savunmasını yapabilmesi için mahkeme
önünde hazır bulunma olanağına sahip olmasıdır. Anayasa ve Sözleşme’de
açıkça belirtilmemiş olsa da duruşmada hazır bulunma hakkı, adil yargılanma
hakkının bir parçasıdır. Bir sanığın aleyhine açılan ceza davasında duruşmada
hazır bulunması genel bir haktır ve diğer asgari sanık haklarının bir
parçasıdır (Erol Aydeğer,
§ 41).
26. Duruşmada hazır bulunma hakkı, bir yönüyle de silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama hakkını tamamlayıcı özellik taşımaktadır. Fakat
bu hakların her durumda duruşmada hazır bulunma hakkını zorunlu kılmadığı gözönünde tutulmalıdır. Başka bir ifadeyle duruşmada hazır
bulunma hakkını ilgilendiren bir ihlal iddiasının davanın taraflarının usule
dair haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin
diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını
makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına
gelen silahların eşitliği ilkesini de kapsadığı unutulmamalıdır. Yine duruşmada
hazır bulunma hakkını ilgilendiren ihlal iddiası, bir hukuk ya da ceza
davasında gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında tüm taraflara bilgi
sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı veren çelişmeli
yargılanma hakkını içinde barındırmaktadır (Erol
Aydeğer, §§ 34-36; Nevruz Bozkurt, B. No: 2013/664,
17/9/2013, § 32).
27. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi,
somut olayın usul kurallarına uygunluğunu değil adil yargılanma hakkı
kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini denetlemektir
(Aziz Ağırlı,
B. No: 2013/1377, 25/3/2015, § 39).
28. Somut olayda başvurucu 28/1/2014 tarihli duruşmada hazır
bulunmuş ve savunmasını yapmıştır. İkinci duruşma yapılmasına, diğer sanığın
tebligata rağmen ilk duruşmaya gelmemesi nedeniyle karar verilmiştir. İkinci
duruşmanın saati 11.22 olmasına rağmen oturum, 13.04 ile 13.20 saatleri
arasında yapılmıştır. Başvurucu, belirlenen duruşma saatinde hazır olduğunu
fakat mahkeme görevlisinin (mübaşir) yanlış bilgilendirmesi veya hatalı
yönlendirmesi ile bekleme salonundan ayrıldığı için daha önce belirlenmemiş ve
öğle tatiline rastlayan bir saatte yapılmış duruşmaya katılamadığını ileri
sürmektedir. UYAP kayıtlarından duruşmanın belirlenen saatten yaklaşık bir
buçuk saat sonra yapıldığı, duruşmada karşı sanığın savunmasının tespit
edildiği ve yargılamanın her iki sanık yönünden de HAGB kararı verilerek
sonlandırıldığı açıktır.
29. 5271 sayılı Kanun’un 190. maddesinin (1) numaralı fıkrasına
göre duruşmaya ara verilmeksizin devam edilerek hüküm verilir. Ancak zorunlu
hâllerde davanın makul sürede sonuçlandırılmasını mümkün kılacak surette
duruşmaya ara verilmesi mümkündür. Başka bir deyişle bir ceza davasında
yargılamanın bir celsede bitirilmesi esas olup ancak zorunlu hallerde birden
çok celse yapılması gerekmektedir. Yargılama sürecinde duruşmaların tam saatinde
başlaması arzu edilse de daha önceki dava duruşmalarının biteceği zaman tam
olarak öngörülemediğinden beklenmedik şekilde sürelerin uzaması
engellenememektedir. Bu durumda tarafların makul bir toleransla duruşmaları
gecikse veya mesai saati dışına sarksa bile beklemeleri kendilerine aşırı bir
yük yüklemeyecektir. Davadaki tarafların kendilerinden kaynaklanmayan bir
nedenle duruşmayı kaçırmaları, ancak belirlenen saatten önce duruşma yapılması
veya yanıltılmaları ile mümkün olabilecektir.
30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 47. maddesinin (3) numaralı,
48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca Anayasa Mahkemesine
başvuru konusu olaylarla ilgili delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki
iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer. Başvurucunun kamu gücünün işlem,
eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile
dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal gerekçelerini, dayanılan deliller ile
ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem veya kararların aslı ya da örneğini
başvuru dilekçesine eklemesi şarttır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).
31. Başvuruya konu ihlal iddiasıyla ilgili deliller sunarak
olaya ilişkin iddialarını kanıtlama yükümlülüğü başvurucuya ait olmasına rağmen
öğle arası duruşma yapılmayacağına ve mahkeme görevlisi tarafından yanıltılarak
duruşma saatinin kaçırıldığına ilişkin olarak başvurucu tarafından Anayasa
Mahkemesine bir delil sunulmamıştır. UYAP kayıtlarındaki dosya işlem kütüğü
bilgileri, duruşmanın belirlenen saatten daha sonraki bir zamanda ve öğle arası
yapıldığını gösterse de başvurucunun yanıltılarak duruşma saatini kaçırmasına
neden olduğunu belgelemeye yeterli görünmemektedir. Dolayısıyla başvurucu
tarafından ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır.
32. Açıklanan nedenlerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının unsurlarından olan silahların
eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yapılan yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
13/9/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.