TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ABDURRAHMAN KAHRAMAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/7046)
|
|
Karar Tarihi: 10/3/2015
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Serruh
KALELİ
|
Üyeler
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Nuri NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi
DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Abdurrahman KAHRAMAN
|
Vekili
|
:
|
Av. Murat DURGAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "karşılıksız
yararlanma ve mühür bozma" suçlarını işlediği iddiasıyla
yargılandığı davanın halen devam ettiğini ve makul sürede yargılama
yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüş, manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru,
22/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. İdari yönden
yapılan ön incelemede başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir durumun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 18/7/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesi Bölüm tarafından yapılmak üzere, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm
Başkanı tarafından 2/10/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas
incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular
ile başvurunun bir örneği, görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet
Bakanlığının 24/10/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş
sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve ekleri ile
başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar
özetle şöyledir:
7. Başvurucu hakkında, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığının
31/3/2009 tarih ve E.2009/425 sayılı iddianamesi ile "elektrik enerjisi hakkında hırsızlık ve mühür bozma"
suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
8. Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesi,
14/3/2014 tarih ve E.2009/132, K.2014/191 sayılı kararı ile başvurucunun "karşılıksız yararlanma"
suçundan 1 yıl 3 ay hapis, "mühür
bozma" suçundan 3.000,00 TL adli para cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir.
9. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz
incelemesi devam etmektedir.
10. Başvurucu, 22/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
11. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 163.
maddesinin (3) numaralı fıkrası ile 203. maddesinin (1) numaralı fıkrası.
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
12. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 22/5/2014 tarih ve 2014/7046 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca "karşılıksız yararlanma ve mühür bozma" suçlarını
işlediği iddiasıyla 31/3/2009 tarihinde hakkında açılan kamu davasının halen
devam ettiğini ve makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
14. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
15. Başvurucu, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında
yürütülen soruşturma kapsamında açılan kamu davasının halen devam ettiğini ve
makul sürede yargılama yapılmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
16. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049,
26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)
kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan
alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma
hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca
inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM
içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan
ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve
haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun
dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen
ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca
davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının
görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın
bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının
değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No:
2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
17. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması
gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
18. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B. No: 2013/695,
9/1/2014, § 32). Başvuru konusu olayda, başvurucu hakkında, "karşılıksız yararlanma ve mühür bozma"
suçlarını işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında
isnat olunan suç 5237 sayılı Kanun’un mülga 142. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının (f) bendi ile 203. maddesinin (1) numaralı fıkrasında hapis cezasını
gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç
isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına
girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).
19. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi bir takım
tedbirlerin uygulanması anıdır. Somut başvuru açısından bu tarih, Kızıltepe
Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucu hakkında kamu davasının açıldığı 31/3/2009
tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai
olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa
Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (B. No:
2013/695, 9/1/2014, § 35).
20. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
başvurucu hakkında, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığının 31/3/2009 tarihli
iddianamesi ile "elektrik enerjisi
hakkında hırsızlık ve mühür bozma" suçlarını işlediği
iddiasıyla kamu davası açıldığı, Kızıltepe 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan
yargılamada, başvurucunun savunmasının alındığı, tanıkların dinlendiği,
delillerin toplandığı, Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş. İl Müdürlüğüne yazı
yazılarak suça konu tarımsal sulama aboneliğine ilişkin kayıtların istendiği,
mühürleme tutanağı ile kaçak elektrik tüketimi tutanaklarının incelendiği,
keşif yapıldığı, kaçak elektrik kullanımının ve kamu zararının tespitine
yönelik bilirkişi raporu alındığı belirlenmiştir. Mahkemece, uzun süre
başvurucunun kaçak elektrik kullanımı nedeniyle kesilen para cezasını ödeyip ödemediğinin
araştırıldığı, uzun aralıklarla duruşmalar yapıldığı, dosyanın incelemeye
alındığı duruşmaların bulunduğu ve yargılamanın uzamasında başvurucuya
atfedilebilecek önemli bir kusurun bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece,
14/3/2014 tarihli karar ile başvurucunun "karşılıksız
yararlanma" suçundan 1 yıl 3 ay hapis, "mühür bozma" suçundan 3.000,00
TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, başvurucu
tarafından temyiz edilen hükmün, temyiz incelemesinin devam ettiği
anlaşılmıştır.
21. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun
öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, §§ 23-41; B.
No: 2013/695, 9/1/2014, §§ 24-40).
22. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun tutum ve
davranışlarıyla ve usuli haklarını kullanırken
özensiz davranmasıyla yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da
söylenemez. Anılan davaya bütün olarak bakıldığında, somut başvuru açısından
farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz konusu
yaklaşık altı yıldır devam eden yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
23. Açıklanan nedenlerle,
başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
24. Başvurucu, makul sürede
yargılama yapılmadığı için 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep
etmiştir.
25. 6216 sayılı Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
26. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık altı yıldır devam eden yargılama süresi nazara
alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
4.150,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
27. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
28. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık altı yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını
ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir
yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına
alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 4.150,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin ilgili Derece Mahkemelerine
gönderilmesine,
10/3/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.