TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
İBRAHİM AKKAN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2014/7146)
|
|
Karar Tarihi: 26/2/2015
|
R.G. Tarih-Sayı : 16/4/2015-29328
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan y.
|
:
|
Burhan
ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Erdal
TERCAN
|
|
|
Hasan
Tahsin GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
İbrahim
AKKAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, işlendiği zaman yürürlükte olmayan bir kanun
maddesine istinaden hakkında idari para cezası uygulandığını, bu cezaya karşı
yaptığı itiraz başvurusunu inceleyen mahkemenin yürürlükteki mevzuatı dikkate
almadan karar verdiğini belirterek, Anayasa'nın 2., 36. ve 38. maddelerinde
güvence altına alınan haklarının ihlal edildiği ileri sürmüş ve yeniden
yargılama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 21/5/2014 tarihinde İzmir 13. Sulh Ceza Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 11/11/2014 tarihinde, kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 5/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş
için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş
için Bakanlığa bildirilmiştir. Bakanlığın 23/12/2014 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen,
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAYLAR VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. İzmir Trafik Denetleme Şube Müdürlüğüne bağlı polisler
tarafından 22/2/2014 tarihinde yapılan yol kontrolü sonucunda, sürücü belgesi
olmaksızın araç kullandığı için başvurucunun oğlu ve trafik ihlali yapan
sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması nedeniyle de araç sahibi olan
başvurucu hakkında ayrı ayrı 1.462 TL idari para cezası verilmiştir.
8. Başvurucu hakkındaki HD 750579 seri numaralı trafik idari para
cezası karar tutanağı 28/2/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
9. Başvurucu, Anayasa Mahkemesince iptal edilen hükme istinaden
kendisine idari para cezası verildiğini belirterek, İzmir 15. Sulh Ceza
Mahkemesine süresinde itiraz etmiştir.
10. Anılan yaptırıma yapılan itiraz, İzmir 15. Sulh Ceza Mahkemesi,
17/4/2014 tarih ve 2014/122 D. İş sayılı kararıyla reddedilmiştir.
11. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"…İzmir Trafik Denetleme Şube
Müdürlüğü'nün 22/02/2014 tarih ve HD 750579 nolu
trafik suç tutanağı gereğince 2918 sayılı yasanın 36/3-a maddesine muhalefet
ettiğinden dolayı 1.462 TL idari para cezası kesildiği, Karayolları Trafik
Kanununun 36. maddesinde; 'Motorlu araçların sürücü belgesi sahibi olmayan
kişiler tarafından karayollarında sürülmesi ve sürülmesine izin vermek
yasaktır. Sürücü aynı zamanda araç sahibi
değilse ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.' denildiği, bu nedenle itiraz edenin itirazında haksız
olduğu ve kesilen idari para
cezasının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla;
… itirazının reddine … karar verildi.”
12. Anılan karar, başvurucuya 22/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. Bireysel başvuru, 21/5/2014 tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili
Hukuk
14. 30/3/2005 tarih ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 4. maddesi
şöyledir:
“(1) Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça
tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği
çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de
doldurulabilir.
(2) Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve
miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.”
15. Aynı Kanun’un “Zaman
bakımından uygulama” kenar başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
“26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk
Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler
bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî
yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama
kuralı geçerlidir.”
16. 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“İşlendiği zaman
yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza
verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz...”
17. 13/10/1983 tarih ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun
36. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Motorlu araçların, sürücü belgesi sahibi olmayan kişiler
tarafından karayollarında sürülmesi ve sürülmesine izin verilmesi yasaktır.
...
Buna göre;
a) Sürücü belgesi olmayanların,
…
araç kullanarak trafiğe çıktıklarının tespiti
hâlinde, bu kişilere 1.407 Türk Lirası idari para cezası verilir. Ayrıca, aracın sürücü belgesiz kişilerce sürülmesine
izin veren araç sahibine de tescil plakası üzerinden aynı miktarda
idari para cezası verilir.”
18. Aynı Kanun’un 36. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 29/11/2012
tarih ve E.2012/106, K.2012/190 sayılı kararı ile iptal edilen üçüncü
fıkrasının dördüncü cümlesi şöyledir:
“… Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca tescil
plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.”
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 26/2/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 21/5/2014 tarih ve 2014/7146 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları
20. Başvurucu, trafik kuralı ihlali yaptığı gerekçesi ile hakkında
tesis edilen idari para cezasının yürürlükteki mevzuat dikkate alınmadan
kesildiğini, cezaya dayanak olan 2918 sayılı kanunun 36. maddesinde yer alan 'Sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca
tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir.'
tümcesinin, Anayasa Mahkemesinin 29/11/2012 tarih ve E.2012/106, K.2012/190
sayılı kararı ile iptal edildiğini, bunun üzerine kanun koyucu tarafından,
11/6/2013 tarih ve 6487 sayılı Kanun ile "Ayrıca,
aracın sürücü belgesiz kişilerce sürülmesine izin veren araç sahibine de tescil
plakası üzerinden aynı miktarda idari para cezası verilir." tümcesinin
madde metnine eklediğini, eylem tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükmünün bu
düzenleme olduğunu, ancak itirazı inceleyen Mahkemenin bu değişikliği dikkate
almadan ve yeni madde kapsamında ceza için gerekli şart olan, sürücü belgesiz
kişinin aracı kullanmasında, araç sahibinin izninin olup olmadığı hususunu
incelemeksizin itirazını reddettiğini belirterek, Anayasa'nın 2., 36. ve 38.
maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve
yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
21. Başvurucu her ne kadar Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerinin de
ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de başvuru formu ve ekleri incelendiğinde,
başvurucunun iddialarının özünün, idarenin ve İlk Derece Mahkemesinin eylemin
yeni kanun döneminde gerçekleşmesine rağmen yürürlükte olmayan kanunu
uygulaması ve İlk Derece Mahkemesinin olay tarihinde yürürlükte olan kanunda
öngörülen kabahatin önceki kanun hükmünden farklı olan unsurlarını kararda
değerlendirmemesi hususu ile ilgilidir. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu
tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı değildir. Bu sebeple başvurucunun
iddiaları, adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerden biri olan gerekçeli
karar hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
22. Başvurucunun “gerekçeli karar
hakkı”na
ilişkin iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek bir neden de bulunmadığı anlaşıldığından,
başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas
Yönünden
23. Anayasa’nın “Hak arama
hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil
yargılanma hakkına sahiptir.”
24. Anayasa’nın “Duruşmaların
açık ve kararların gerekçeli olması” kenar başlıklı 141. maddesinin
üçüncü fıkrası şöyledir:
“Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak
yazılır.”
25. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili
uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda
karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından
davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini
isteme hakkına sahiptir.”
26. Gerekçeli karar hakkı da makul sürede yargılanma hakkı gibi,
adil yargılanma hakkının somut görünümleridir. Anayasa Mahkemesi de Anayasa'nın
36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü
Sözleşme'nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle,
Sözleşme’nin lâfzî içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar hakkı ve silahların eşitliği ilkesi
gibi ilke ve haklara, Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (B.
No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).
27. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı
organlarına davacı veya davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak
da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle
güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği
taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde
yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden
birisidir. Bu bağlamda Anayasa’nın, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının
gerekçeli olarak yazılmasını ifade eden 141. maddesinin de,
hak arama hürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır
(B. No: 2013/307, 16/5/2013, § 30).
28. Mahkeme kararlarının gerekçeli olması adil yargılanma hakkının
unsurlarından birisi olmakla beraber, bu hak yargılamada ileri sürülen her
türlü iddia ve savunmaya ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi şeklinde
anlaşılamaz. Bu nedenle, gerekçe gösterme zorunluluğunun kapsamı kararın
niteliğine göre değişebilir. Bununla birlikte başvurucunun ayrı ve açık bir
yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddialarının cevapsız
bırakılmış olması bir hak ihlaline neden olacaktır (B. No: 2013/1213,
4/12/2013, § 26).
29. Anayasa Mahkemesinin 6/3/2013 tarih ve 28579 sayılı Resmî Gazete’de (R.G.) yayımlanan 29/11/2012 tarih ve E.2012/106,
K.2012/190 sayılı kararı ile 2918 sayılı Kanun’un 36. maddesinin üçüncü
fıkrasının "Sürücü aynı zamanda araç
sahibi değilse, ayrıca tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı
düzenlenir." biçimindeki dördüncü cümlesi iptal edilmiştir.
Kanun koyucu, 1/6/2013 tarih ve 28674 sayılı R.G.’de
yayımlanan, 24/5/2013 tarih ve 6487 sayılı Kanun’un 18. maddesi ile 2918 sayılı
Kanun 36. maddesini yeniden düzenleyerek, aracının sürücü belgesiz kişilerce
sürülmesine izin veren araç sahibine de tescil plakası üzerinden idari para
cezası verilmesini öngörmüştür.
30. Somut olayda, kolluk görevlileri tarafından, trafik ihlali yapan
sürücünün aynı zamanda araç sahibi olmaması nedeniyle başvurucuya (tescil
plakası sahibine) da 1.462,00 TL idari para cezası verilmiştir. Başvurucu
hakkındaki HD 750579 seri numaralı trafik idari para cezası tutanağında her ne
kadar kabahatliye uygulanan yasa maddesi olarak “36/3-a” hükmü gösterilmiş ise de,
Emniyet Müdürlüğünce Mahkemeye gönderilen cevabi yazıda, idari para cezasının ‘sürücü aynı zamanda araç sahibi değilse, ayrıca
tescil plakasına da aynı miktar için ceza tutanağı düzenlenir’
hükmüne istinaden kesildiği bildirilmiştir.
31. Başvurucunun eylemine temas eden önceki kanun hükmünü ortadan
kaldıran Anayasa Mahkemesinin iptal kararı 6/3/2013 tarihinde, başvurucunun
eylemine temas eden yeni kanun hükmü ise 1/6/2013 tarihinde R.G.’de
yayımlanmıştır. Başvuruya konu idari para cezası bu tarihlerden sonra 22/2/2014
tarihinde kesilmiştir. Dolayısıyla isnat edilen eylem gerçekleştiğinde ve idari
para cezası verildiğinde yeni kanun yürürlüktedir.
32. Başvurucu, idarenin ve İlk Derece Mahkemesinin, eylem yeni kanun
döneminde gerçekleşmesine rağmen eski kanunu uygulamasını ve İlk Derece
Mahkemesinin olay tarihinde yürürlükte olan kanunda öngörülen kabahatin önceki
kanun hükmünden farklı olan unsurlarını kararda değerlendirmemesini şikâyet
etmiştir. Başvurucu tarafından, yürürlükte olmayan ve aleyhine olan bir hükme
istinaden cezalandırıldığı itirazı İlk Derece Mahkemesi nezdinde de ileri
sürülmüş olmasına rağmen, idari yaptırımın iptali isteminin reddine dair
kararda da bu hususa ilişkin bir gerekçeye yer verilmediği görülmektedir (bkz.
§ 11).
33. Bu durumda, başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini
gerektiren, uyuşmazlığın çözümü için esaslı bir iddia olan, yürürlükte olmayan
ve aleyhine olan bir hükme istinaden cezalandırıldığı iddiası, İlk Derece
Mahkemesi kararında tartışılmamış ve karşılanmamıştır. Bu nedenle, yargılama
süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
34. Belirtilen nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
35. Başvurucu, anayasal haklarının ihlal edildiğini belirterek ve
ihlalin ortadan kaldırılması yönünde karar verilmesini talep etmektedir.
36. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Kararlar”
kenar başlıklı 50. maddesi şöyledir:
“(1) Esas
inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine
karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi
yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit
edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye
gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde
başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması
yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
37. Başvuru konusu olayda tespit edilen ihlal, adil yargılanma
hakkının unsurlarından olan gerekçeli karar hakkının ihlal edilmesinden
kaynaklandığından ve ihlalin yeniden yargılama yapılarak ortadan
kaldırılmasında hukuki yarar bulunduğundan, 6216 sayılı Kanun’un (1) ve (2)
numaralı fıkraları gereğince ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
38. Başvurucu tarafından yatırılan 206,10 TL harç tutarının
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. İhlal ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin İzmir 15. Sulh Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
C. 206,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede
gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
26/2/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar
verildi.