|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
ABP GIDA SAN. TUR. VE TİC. LTD. ŞTİ.
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/72)
|
Karar Tarihi: 25/3/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan
ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin
YILDIRIM
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
Raportör
|
:
|
Akif
YILDIRIM
|
Başvurucu
|
:
|
ABP Gıda
San. Tur. ve Tic. Ltd. Şti.
|
Vekili
|
:
|
Av. Kemal
VURALDOĞAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, ithal edilen eşyaya ilişkin gümrük kıymetinin
eksik beyan edildiği gerekçesiyle yapılan cezalı vergi tahakkukuna karşı açılan
davanın reddedilmesi suretiyle “aynı suçtan
iki kez cezalandırılmama hakkı”nın
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 3/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde, başvurunun Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı
tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 27/1/2015 tarihinde,
kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme
gönderilmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
4. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu şirketin ithalat işlemleriyle ilgili olarak
incelenmesi sonucu, bazı gümrük beyannamelerinin gerçeğe aykırı şekilde
doldurulduğu ve bu nedenle katma değer vergisi (KDV) kaybına yol açtığı tespit
edilerek başvurucu şirket adına ek KDV ve ceza tahakkuk ettirilmiştir.
6. Başvurucu şirket tarafından ek tahakkuk ve cezaya karşı
dava açılmış, Ankara 5. Vergi Mahkemesi 30/11/2012 tarih ve E.2012/659,
K.2012/2265 sayılı kararıyla davayı esastan reddetmiştir.
7. Karar, Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 10/5/2013 tarih ve
E.2013/6313, K.2013/7897 sayılı kararıyla onanmıştır. Karar düzeltme istemi de
7/11/2013 tarih ve E.2013/28098, K.2013/21559 sayılı kararıyla reddedilmiştir.
8. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
“…
Söz
konusu raporda yer alan karşılaştırmalı fatura listesinde, dava konusu
tahakkuka esas alınan ve gümrük idaresine beyan edilen 06.09.2010 gün ve 37731
sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi eki fatura kıymetinin 500,00 Euro,
işyerinde yapılan aramada el konulan orijinal faturada yer alan kıymetin ise
17.000,00 Euro olduğu, bu haliyle 16.500,00 Euro eksik kıymet beyan edildiği
anlaşılmakta olup, davacı tarafından dilekçesinde, söz konusu faturalar içeriği
kıymetler arasındaki farkın nereden kaynaklandığına ilişkin herhangi bir
açıklamaya ya da beyan edilen fatura ile orijinal fatura arasında kıymet farkı
bulunmadığına ilişkin herhangi bir iddiaya yer verilmediği görülmüştür.
Bu
durumda; ithal edilen eşyaya ilişkin gümrük kıymetinin eksik beyan edildiği
davacı şirket hakkında düzenlenen vergilendirmeye dayanak teşkil eden raporda, aramada
ele geçirilen belgeler ile somut ve hukuken geçerli saptamalar esas alınmak
suretiyle tespiti karşısında, söz konusu eksikliğin ikmaline yönelik olarak
yapılan ek tahakkukta ve kesilen cezada hukuka aykırılık görülmemiştir.
…”
9. Gerçeğe aykırı düzenlenen beyannameler nedeniyle
başvurucu şirket yetkilileri hakkında da Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinin
E.2013/314 sayılı dosyasında ceza davası açılmıştır.
10. Nihai karar başvurucuya 4/12/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
11. Bireysel başvuru, 3/1/2014 tarihinde yapılmıştır.
B. İlgili Hukuk
12. 25/10/1984 tarih ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanunu'nun 34., 48. ve 51. maddeleri. 27/10/1999 tarih ve 4458 sayılı Gümrük
Kanunu'nun 234. maddesi.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 25/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 3/1/2014 tarih ve 2014/72 numaralı bireysel başvurusu incelenip
gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu vekili, müvekkili şirketçe ithal edilen eşyaya
ilişkin gümrük kıymetinin eksik beyan edildiği gerekçesiyle başvurucu hakkında
cezalı vergi tahakkuk ettirildiğini, şirket yetkilileri hakkında ceza davası
açıldığını, 5326 sayılı Kanun'un 15. maddesine göre fiilin hem kabahat hem de
suç olarak tanımlanması nedeniyle, sadece suçtan dolayı yaptırım
uygulanabileceğini, bu durumda Vergi Mahkemesinin Ceza Mahkemesindeki davayı
bekletici mesele yapması gerektiği halde beklemeden davayı reddettiğini, bir
suçtan iki ayrı yargılama yapılamayacağını, ceza verilemeyeceğini belirterek,
Anayasa’nın 38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (Sözleşme) ek 7 No.lu
Protokol'ün 4. maddesinde düzenlenmiş bulunan “aynı
suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı”nın ihlal edildiğini ileri
sürmüş ve yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
15. Sözleşme’ye ek 7 No.lu Protokol'ün 4.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Hiç kimse bir devletin ceza yargılaması usulüne
ve yasaya uygun olarak kesin bir hükümle mahkum
edildiği ya da beraat ettiği bir suçtan dolayı aynı devletin yargısal yetkisi
altındaki yargılama usulleri çerçevesinde yeniden yargılanamaz veya mahkum
edilemez.”
16. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrası şöyledir:
“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun
başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”
17. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkemece kabul edilemezliğine
karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü
fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen
kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel
başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.
18. Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri
önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece
mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup
olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece
mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda
bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden
bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu
çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, bariz takdir hatası
veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No:
2012/1027, 12/2/2013, § 26).
19. Başvurucu, kendisine yüklenen fiilin hem kabahat hem de
suç olarak tanımlanması nedeniyle, sadece suçtan dolayı yaptırım
uygulanabileceğini, kesilen vergi cezasının iptaline ilişkin açtığı davada,
mahkemenin ceza davası sürecini beklemeden talebini haksız olarak reddettiğini
belirtmektedir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının özü, derece mahkemesinin
mevzuata ilişkin yorumunun hatalı olduğuna ve esas itibariyle yargılamanın
sonucuna ilişkindir.
20. Başvuru dilekçesinde ifade edilen ve Anayasa’nın 2.
maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesinin gereklerinden olan "aynı suçtan iki kez yargılanmama ve
cezalandırılmama hakkı", 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun 223. maddesinin (7) numaralı fıkrasında, “Aynı fiil
nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava
varsa davanın reddine karar verilir.” biçiminde düzenlenmiştir.
21. 30/3/2005 tarih ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "İçtima" kenar başlıklı 15.
maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre de, bir fiil
hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım
uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat
dolayısıyla yaptırım uygulanabilir.
22. Ceza hukuku ve kabahatler hukukunun öngördüğü yasak ve
yaptırımlar farklı hukuki yarar, konu ve unsurlara ilişkin olabilmektedir. Bu
hallerde, "aynı suçtan iki kez
yargılanmama ve cezalandırılmama” hakkından bahsedilmez. KDV para
cezasına ilişkin vergisel kabahatin koruduğu hukuksal değer ile sahte olduğu
ileri sürülen faturalara ilişkin ceza hukuku kapsamındaki “suç”un koruduğu
hukuksal değerler farklılık arz etmektedir. Somut olayda, ilgililerin
cezalandırılması amacıyla açılmış bir ceza davası ile şirket tarafından açılmış
bir vergi davası bulunduğu, farklı iki disipline ait iki dava olması nedeniyle
aynı “suçtan” dolayı iki kez
yargılanmama ve cezalandırılmama durumunun söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır.
Derece mahkemesi kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan
herhangi bir durum da tespit edilememiştir.
23. Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen
iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemelerinin
kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfilik de içermediği
anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları
yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan
yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan nedenlerle,
başvurunun “açıkça dayanaktan yoksun olması”
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
bırakılmasına, 25/3/2015 tarihinde OY
BİRLİĞİYLE karar verildi.