logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Tacettin Pahsa [1.B.], B. No: 2014/7204, 15/10/2014, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

TACETTİN PAHSA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/7204)

 

Karar Tarihi: 15/10/2014

R.G. Tarih-Sayı: 17/12/2014-29208

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör

:

Hüseyin TURAN

Başvurucu

:

Tacettin PAHSA

Vekili

:

Av. Yasemin BAL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, örgüt kurma, yağma, hürriyetten yosun bırakma ve 6136 sayılı Kanuna Muhalefet suçlarından yargılandığı İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2007/165 sayılı dosyasında, 21/12/2006 tarihinden beri tutuklu olarak yargılandığını, tahliye taleplerinin gerekçesiz reddedildiğini, uzun süredir tutuklu bulunduğunu ve yargılamanın makul sürede bitirilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 19. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 26/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 3/7/2014 tarihinde kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 24/7/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 15/8/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve ekleri ile başvuruya konu yargılama dosyası içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında 19/12/2006 tarihinde gözaltına alınmış, Bursa 4. Sulh Ceza Mahkemesinin 21/6/2006 tarih ve 2006/683 Sorgu sayılı kararıyla tutuklanmıştır.

8. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 1/3/2007 tarihinde düzenlenen iddianame ile başvurucu ve diğer 24 şüphelilerin "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak yönetmek ve üye olmak, yağma, kişi hürriyetinden mahrum bırakmak, 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve 2521 sayılı Kanuna muhalefet" suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

9. Davanın görüldüğü İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi, 15/4/2013 tarih ve E.2007/165, K.2013/95 sayılı kararı ile başvurucuyu suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yağma, kişiyi hürriyetinde yoksun bırakmak ve 6136 sayılı Kanuna Muhalefet suçlarından toplam 75 yıl 58 ay hapis ve 375 TL adli para cezasına mahkûm etmiş ve tutukluluğun devamına ilişkin kararı tefhim etmiştir.

10. Başvurucu, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15/4/2013 tarihli tutukluluğun devamına ilişkin kararına 24/4/2013 tarihinde itiraz etmiş, itirazı inceleyen İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi 7/5/2013 tarih ve 2013/2018 Değişik iş sayılı kararıyla bu itirazı reddetmiştir.

11. Başvurucu, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını 22/4/2013 tarihinde temyiz etmiş olup, dava temyiz aşamasında derdesttir.

12. Başvurucu, 11/3/2014 tarihinde dosyası temyizde olan kararla ilgili uzun tutukluluk sebebiyle İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesine tahliye talebinde bulunmuş, Mahkeme 12/3/2014 tarihinde tahliyeye ilişkin talebin dosya Yargıtay’da olduğundan Yargıtay tarafından değerlendireceği gerekçesiyle görev yönünden ret kararı vermiştir.

13. Başvurucu, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/3/2014 tarihli ret kararına karşı İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz üzerine, itiraz merci, 17/4/2014 tarihinde aynı gerekçe ile itiraz ve tahliye talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.

14. İtiraz üzerine verilen karar başvurucuya 5/5/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu, 26/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

16. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. ve 104. maddeleri ile 26/9/2004 tarih ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 109., 149., 220. ve 6136 sayılı Kanunun 13. maddeleri.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

Mahkemenin 15/10/2014 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 26/5/2014 tarih ve 2014/7204 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

17. Başvurucu, yargılandığı davada, 21/12/2006 tarihinden beri tutuklu olduğunu, ilk derece Mahkemesince 15/4/2013 tarihinde mahkûm edildiğini, davanın temyiz aşamasında bulunduğunu, tutuklu kaldığı sürenin makul süreyi aştığını, toplam 7 yıl 160 gün tutuklu kaldığını ve yargılamanın makul sürede bitirilmediğini belirterek, Anayasa’nın 19.ve 36. maddesinde belirtilen kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tahliyesine karar verilmesini istemiştir.

B. Değerlendirme

1. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı Yönünden

18. Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

 “Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir."

19. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru usulü” kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. …”

20. Başvurucu, uzun süredir devam eden tutukluk nedeniyle mağdur olduğunu ifade etmektedir. Bu şikâyetin Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

21. Devam eden tutukluluğun hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda şikâyetlerin temel amacı, tutukluluğun hukuka aykırı olduğunun ya da devamını haklı kılan sebep veya sebeplerin bulunmadığının tespitidir. Bu tespit yapıldığı takdirde buna bağlı olarak ilgilinin tutukluluk halinin devamına gerekçe olarak gösterilen hukuki sebeplerin varlığı sona erecek ve böylece kişinin serbest kalmasının yolu açılabilecektir. Dolayısıyla belirtilen nedenlerle ve serbest bırakılmayı temin edebilecek bir karar alma amacıyla yapılacak bireysel başvuruların, olağan kanun yolları tüketilmek şartıyla, tutukluluk hali devam ettiği sürece yapılabilmesi mümkündür (B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 30).

22. Ancak başvurucu hakkında ilk derece mahkemesinde mahkûmiyet kararı verilmiş ise, bireysel başvuru açısından talep hukuka aykırılığın tespiti ve tazminatla sınırlı kalacaktır. Dolayısıyla bu tür ihlal iddiaları bakımından varsa başvuru yolları denendikten sonra bireysel başvuru yapılmalıdır (B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 31).

23. Kişi serbest bırakılmadan yargılandığı davada ilk derece mahkemesinin kararıyla mahkûm olmuşsa, mahkûmiyet tarihi itibarıyla tutukluluk hali sona erer. Çünkü bu durumda kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmaktadır. Bireysel başvuru incelemesi açısından, tutuklamanın şartları ile mahkûmiyete hükmedilmesi arasındaki esaslı fark bunu gerektirir. Zira mahkûmiyete karar verilmiş olmakla, isnat olunan suçun işlendiği, bundan failin sorumlu olduğunun sübuta erdiği kabul edilmekte ve bu nedenle sanık hakkında hürriyeti bağlayıcı cezaya ve/veya para cezasına hükmedilmektedir. Mahkûmiyetle birlikte kişinin kuvvetli suç şüphesi ve bir tutuklama nedenine bağlı olarak tutukluluk hali sona ermektedir. Bu açıdan mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması ayrıca gerekmez. Nitekim gerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), gerekse Yargıtay, mahkûmiyet kararı sonrası tutulma halini tutukluluk olarak nitelendirmemektedir. AİHM, ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm olan bir sanığın, söz konusu mahkûmiyet kararından sonraki tutulmasını Sözleşme’nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü uyarınca “mahkûmiyet sonrası tutma” olarak değerlendirmekte ve tutukluluk süresinin hesabında dikkate almamaktadır (B. No: 2012/726, 2/7/2013, § 33).

24. “Bir suç isnadına bağlı olarak” tutuklulukta geçen sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih, doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 66). Belirtilen tarihler arasında geçen süre esas alınarak “bir suç isnadına bağlı olarak” tutuklulukta geçen sürenin makul olup olmadığı değerlendirmesi yapılacaktır.

25. Bu kapsamda “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu olma” durumunda, tutukluluk süresinin makul olmadığı iddiasıyla yapılacak bireysel başvurunun ilk derece yargılaması devam ederken tutukluluğun devamına karar verilen her aşamada başvuru yolları tüketildikten sonra ve serbest bırakılma dışında, nihayet bu durumun ortadan kalktığı mahkûmiyet kararından itibaren süresi içinde yapılması gerekir. AİHM de, mahkumiyet kararından itibaren altı ay içerisinde yapılmayan “bir suç isnadına bağlı” tutma kapsamındaki başvurunun süresinde olmadığını belirtmiştir ( Bkz. Öztürk / Türkiye (KK), B. No: 54890/09, 7/1/2014, §§ 37-41).

26. Somut olayda başvurucu, isnat edilen suçlar nedeniyle 19/12/2006 tarihinde gözaltına alınmış ve 21/12/2006 tarihinde tutuklanmıştır. Başvurucu hakkında yürütülen yargılama neticesinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince 15/4/2013 tarihinde mahkumiyet hükmü kurulmuştur.

27. Başvurucunun, isnat edilen suçlarla ilgili yargılama kapsamında ilk derece mahkemesince mahkûmiyet kararının verildiği tarihe kadar geçen sürede “bir suç isnadına bağlı olarak” özgürlüğünden yoksun bırakıldığı, mahkûmiyet kararından sonra geçen sürenin “mahkûmiyet sonrası tutma” kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.

28. Bu belirlemeler karşısında, “bir suç isnadına bağlı olarak” tutuklulukla ilgili şikayetleri içeren bireysel başvurunun ilk derece mahkemesinin 15/4/2013 tarihinde verdiği nihai kararında tutukluğun devamına ilişkin karara itiraz edildiğinden İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın reddine karar verildiği 7/5/2013 tarihinden itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Dosyada, itirazın reddine ilişkin kararın tebliğ edildiği tarih anlaşılamamakta ise de başvurucu, söz konusu kararı en geç temyiz etmiş olduğu 22/4/2013 tarihinde öğrenmiş kabul edileceğinden 26/5/2014 tarihinde yapılan bireysel başvuruda süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır.

29. Açıklanan nedenlerle, başvuru yollarının tüketildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmayan bireysel başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “süre aşımı” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir

b. Yargılamanın Makul Sürede Tamamlanmadığı İddiası

30. Başvurucunun yargılamanın uzunluğuyla ilgili şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun olmadığı gibi bu şikâyet için diğer kabul edilemezlik nedenlerinden herhangi biri de bulunmamaktadır. Bu nedenle, başvurunun bu bölümüne ilişkin olarak kabul edilebilirlik kararı verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

31. Başvurucu, hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturmanın makul süre içinde sonuçlanmaması nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

32. Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, esasen Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı bir çok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, gerek Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan gerek AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de, Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).

33. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).

34. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddeleri uyarınca kişilere, medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların yanı sıra, cezai alanda yöneltilen suç isnatlarının makul sürede karara bağlanmasını talep hakkı tanınmıştır. Suç isnadı, bir kişiye suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi olup, kişiye cezai alanda yöneltilen iddianın suç isnadı niteliğinde olup olmadığının tespitinde; iddia olunan suçun pozitif düzenlemelerdeki tasnifinin, suçun gerçek niteliğinin, suç için öngörülen cezanın niteliği ile ağırlığının değerlendirilmesi gerekir. Ancak isnat olunan fiil, ceza kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun kuralları uygulanmış ise, ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın, adil yargılanma hakkının kapsamına girdiği kabul edilecektir (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 31).

35. Somut olayda, başvurucunun ve diğer 24 şüphelinin çıkar amaçlı silahlı suç örgütü kurmak, yönetmek ve üye olmak, silahlı yağma, kasten yaralama eylemlerinde bulunmak ve 6136 sayılı Kanuna Muhalefet etmek suçlarını işledikleri iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMUK 250. Maddesi ile yetkili bölümü) soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu, 19/12/2006 tarihinde yakalanmış ve gözaltına alınmış, 21/12/2006 tarihinde üzerine atılı suçlardan sorgusu yapılmış ve tutuklanmıştır (bkz. § 7). Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır (bkz. § 12). Bu çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36. maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).

36. Cezai alanda yöneltilen suç isnatları ile ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, kişiye bir suç işlediği iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirildiği veya isnattan ilk olarak etkilendiği arama veya gözaltı gibi tedbirlerin uygulandığı an olup, somut başvuru açısından bu tarih, başvurucunun bahse konu suç kapsamında ifade işlemi için yakalandığı ve böylece isnattan haberdar olduğu anlaşılan 19/12/2006 tarihidir. Sürenin bitiş tarihi ise, suç isnadına ilişkin nihai kararın verildiği tarihtir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 34; B. No: 2012/625, 9/1/2014, § 32).

37. Başvurucunun gözaltına alındığı 19/12/2006 tarihinden İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/4/2013 tarihli kararı arasında 6 yıl 3 ay 128 günlük bir sürenin geçtiği görülmektedir. 24 şüphelinin yargılandığı davada toplam 24 celse yapılmış ve başvurucu tutuklu olarak yargılanmıştır. İlk derece mahkemesince karar verildiği 15/4/2013 tarihinden bireysel başvurunun karara bağlandığı 15/10/2014 tarihi arasında ise 1 yıl 6 aylık bir sürenin geçtiği ve davanın henüz sonuçlanmamış olduğu ve temyiz aşamasında bulunduğu da dikkate alınmalıdır.

38. Yukarıda yer verilen tespitler çerçevesinde davaya bütün olarak bakıldığında, 8 yıla yakın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

39. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurucunun,

 1. Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği yönündeki şikayetinin “süre aşımı” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

 2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucu tarafından yapılan 209,90 TL başvuru harcı ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.709,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

D. Kararın bir örneğinin ilgili mahkemesine gönderilmesine,

15/10/2014 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Tacettin Pahsa [1.B.], B. No: 2014/7204, 15/10/2014, § …)
   
Başvuru Adı TACETTİN PAHSA
Başvuru No 2014/7204
Başvuru Tarihi 26/5/2014
Karar Tarihi 15/10/2014
Resmi Gazete Tarihi 17/12/2014 - 29208

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, örgüt kurma, yağma, hürriyetten yosun bırakma ve 6136 sayılı Kanuna Muhalefet suçlarından yargılandığı İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin E. 2007/165 sayılı dosyasında, 21/12/2006 tarihinden beri tutuklu olarak yargılandığını, tahliye taleplerinin gerekçesiz reddedildiğini, uzun süredir tutuklu bulunduğunu ve yargılamanın makul sürede bitirilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 19. ve 36. maddelerinde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Makul sürede yargılanma hakkı (ceza) İhlal İhlalin tespiti
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
104
5237 Türk Ceza Kanunu 109
149
220
6136 Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Kanun 13
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi