logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(İslam Şahin [2.B.], B. No: 2014/7280, 21/1/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İSLAM ŞAHİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/7280)

 

Karar Tarihi: 21/1/2016

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Osman Alifeyyaz PAKSÜT

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

Raportör

:

Özgür DUMAN

Başvurucu

:

İslam ŞAHİN

Vekili

:

Av. Mehmet Tuna KAYA

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (C) fıkrası (4/C) kapsamında çalışan sağlık personelinin döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 26/5/2014 tarihinde Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 8/12/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Bölüm Başkanı tarafından 25/5/2015 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 24/6/2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine sunmuştur.

6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş 2/7/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucu, Diyarbakır Halk Sağlığı Müdürlüğünde (Müdürlük) 4/C kapsamında geçici personel statüsünde çalışmaktadır.

9. Başvurucunun kendisine döner sermaye ek ödemesi yapılması amacıyla yaptığı başvuruya Müdürlük tarafından cevap verilmeyerek talebi zımnen reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu, kurumdaki emsalleri ile aynı unvana sahip olduğu, aynı görevi yaptığı ve döner sermaye oluşumuna katkıda bulunduğu gerekçeleriyle talebinin zımnen reddine dair idari işlemin iptali ve döner sermaye ek ödemelerinin tarafına ödenmesi istemiyle 6/9/2012 tarihinde, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.

10. Mahkeme 13/12/2012 tarihli ve E.2012/604, K.2012/1126 sayılı kararı ile davanın reddine karar vermiştir.

11. Temyiz edilen karar, Danıştay Onikinci Dairesinin 19/6/2013 tarihli ve E.2013/2583, K.2013/5502 sayılı kararı ile “mahkemece heyet halinde karar verilmesinde hukuki isabet görülmediği” gerekçesiyle bozulmuştur.

12. Bozma ilamı üzerine yapılan yargılama neticesinde Mahkeme 27/9/2013 tarihli ve E.2013/2492, K.2013/1686 sayılı kararı ile yine davanın reddine karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

“Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin incelenmesinden, 657 sayılı Yasa'da geçici personelin tanımı yapılırken "Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimseler" ibaresine yer verildiği görülmektedir. Dolayısıyla yasa uyarınca geçici personele verilecek ücretlerin tespitinde Bakanlar Kurulu yetkili olup, bu yetkiye dayanılarak çıkarılan 2009/14538 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3/5. maddesinde de; geçici personele, bu Kararda belirtilen ücretler dışında herhangi bir ad altında ücret ödenemez ve sözleşmelerine bu yolda hüküm konulamaz denilerek, geçici personele sözleşme ücretleri dışında herhangi bir ücret ödenemeyeceği açıkça kurala bağlanmıştır. Anılan Bakanlar Kurulu kararının hukuka aykırı olduğundan bahisle iptali için açılan davalarda, Danıştay 11. Dairesinin E:2009/1104 ve Danıştay 12. Dairesinin E:2009/366 sayılı dosyalarında yapılan yargılama neticesinde; Dairelerince madde hükmü hukuka uygun bulunarak iptal istemlerinin reddine karar verilmiştir.

Kaldı ki yine yukarıda hükmüne yer verilen döner sermayeden elde edilen gelirin ödenmesine ilişkin usul ve esasların belirlendiği Yönetmeliğin 2. maddesinde döner sermaye gelirinden yararlanabilecek personel tek tek sayma yoluyla belirlenmiş olup, bu personel arasında sözleşmeli personele yer verilmekle beraber, davacının istihdam şeklini oluşturan geçici personele yer verilmediği görülmektedir.

Bu durumda, geçici personelin ücretlerini belirlemeye yetkili Bakanlar Kurulu'nca, geçici personele sözleşme ücreti dışında herhangi bir ücret ödenmeyeceğinin karara bağlanmış olması ve yürürlükte bulunan mevzuat uyarınca, döner sermayeden elde edilen gelirden yararlanabilecekler arasında geçici personele yer verilmemiş olması karşısında, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”

13. Bu karara karşı yapılan itiraz, Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin 27/12/2013 tarihli ve E.2013/2124, K.2012/2161 sayılı ilamıyla reddedilerek hüküm onanmıştır.

14. Başvurucunun karar düzeltme talebi de aynı Mahkemenin 11/4/2014 tarihli ve E.2014/1043, K.2014/1280 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.

15. Bu karar, başvurucu vekiline 29/4/2014 tarihinde tebliğ edilmiştir.

16. Başvurucu 26/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. İlgili Hukuk

17. 657 sayılı Kanun’un 4. maddesi şöyledir:

“Kamu hizmetleri; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürülür.

C) Geçici personel:

Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı ve Maliye Bakanlığının görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir. ...”

18. 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun’un 5. maddesi şöyledir:

“…döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir…

Bakanlık merkez teşkilatı ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu (laboratuvarlar hariç) ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun merkez teşkilatında görev yapanlar dışındaki personele, döner sermaye gelirlerinden, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri ile teknik hizmetler sınıfı kadrolarına atanmış olup Kurumun analiz ve kontrol laboratuvarlarında fiilen görev yapan personele döner sermaye gelirlerinden dördüncü fıkra uyarınca Bakanlık döner sermaye hesabına aktarılan tutardan birinci fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde bir ayda yapılacak ek ödemenin tutarı, ilgili personelin bir ayda alacağı aylık (ek gösterge dâhil), yan ödeme ve her türlü tazminat (makam, temsil ve görev tazminatı ile yabancı dil tazminatı hariç) toplamının; eğitim görevlisi ile uzman tabip kadrosuna atanan profesör ve doçentlerde yüzde 800'ünü, uzman tabip ve tıpta uzmanlık mevzuatında belirtilen dallarda bu mevzuat hükümlerine göre uzman olanlar ile uzman diş tabiplerinde yüzde 700'ünü, pratisyen tabip ve diş tabipleri ile uzman eczacılarda yüzde 500'ünü, idarî sağlık müdür yardımcısı, idarî halk sağlığı müdür yardımcısı, hastane müdürü ve eczacılarda yüzde 250'sini, başhemşirelerde yüzde 200'ünü, diğer personelde ise yüzde 150'sini geçemez….

19. 17/8/2012 tarihli ve 28387 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Taşra Teşkilatında Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik’in (Yönetmelik) 2. maddesi şöyledir:

“Bu Yönetmelik, il sağlık müdürlükleri ile müdürlüğe bağlı birimlerde, Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna bağlı laboratuvarlar, halk sağlığı müdürlükleri ile müdürlüğe bağlı birimlerde ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunun taşra teşkilatında görevli olan memurları, sözleşmeli personeli, (11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı “Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname”nin 32 nci maddesi uyarınca birliklerde sözleşmeli statüde istihdam edilen personel hariç) açıktan vekil olarak atananları, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 38 inci maddesine göre sağlık kurum ve kuruluşlarında görevlendirilen personeli, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının kadrolarında bulunan ve haftanın belirli gün veya saatlerinde veyahut belirli vakalar ve işler için görevlendirilen sağlık personeli ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının kadrolarında bulunan ve belirli bir süre için görevlendirilen sağlık personelini kapsar.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 21/1/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu; Müdürlük bünyesinde 4/C kapsamında çalışmaktayken kendisine döner sermaye ek ödemesi yapılmaması nedeniyle idareye yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine açtığı davanın reddedildiğini ancak döner sermaye gelirlerinin oluşumuna katkı sağladığını ve kendisiyle aynı işi farklı statülerde yapanlar bu ek gelirden yararlandırılırken kendisinin yararlandırılmamasının hukuka aykırı olduğunu, farklı mahkemelerde aynı konuda açılmış davaların ise kabul edildiğini belirterek Anayasa'nın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesinin ve 35. maddesinde yer alan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılmasına hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlali iddiası yanında ayrıca aynı olaya ilişkin aynı istemle açılan davalarda aynı yargı koluna ait mahkemeler tarafından farklı kararlar verilmesi nedeniyle eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini de ileri sürmüştür. Bu iddianın ciddiye alınabilmesi için başvurucunun, kendisi ile benzer durumdaki başka kişilere yapılan muamele ile kendisine yapılan muamele arasında bir farklılığın bulunduğunu ve bu farklılığın meşru bir temeli olmaksızın sırf ırk, renk, cinsiyet, din, dil, cinsel yönelim vb. ayırımcı bir nedene dayandığını makul delillerle ortaya koyması gerekir. Somut olayda başvurucunun bu yöndeki iddialarını temellendirecek somut bulgu ve kanıtlar ortaya koyamadığı, mahkemelerce aynı konuda farklı kararlar verildiği iddiasının esas itibarıyla hukuki belirlilik ilkesi ile yargılamanın sonucunun adil olmadığı şikâyetine, dolayısıyla adil yargılanma hakkına ilişkin olduğu değerlendirilmiştir. Bu nedenle başvurucunun şikâyetlerinin mülkiyet ve adil yargılanma hakları kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

1. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucu 4/C kapsamında çalışan bir personel olarak döner sermaye ek ödemeden yararlandırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

24. Bakanlık görüş yazısında, mülkiyet hakkının mevcut mal, mülk ve varlıkları koruduğu, belli durumlarda bir ekonomik değer veya icrası mümkün bir alacağı elde etmeye yönelik meşru bir beklentinin de mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabileceği belirtilmiştir. Somut olayda ise Bakanlar Kurulunca geçici personele başka bir ücret ödenemeyeceğinin karara bağlandığı, hizmet sözleşmesine imza atarak koşulları kabul eden başvurucu bakımından korunması gereken bir meşru beklenti olup olmadığının değerlendirilmesinde takdirin Anayasa Mahkemesine ait olduğu belirtmiştir.

25. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

26. Öncelikle başvurucunun başvuruya konu olayda Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı kapsamında korunmaya değer bir menfaatinin bulunup bulunmadığının tartışılması gerekmektedir (Selçuk Emiroğlu, B. No: 2013/5660, 20/3/2014, § 25).

27. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası hükümlerine göre Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın, Anayasa'da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Sözleşme ve Türkiye'nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

28. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."

29. Belirli durumlarda, bir "ekonomik değer" veya icrası mümkün bir "alacak" iddiasıyla oluşan "meşru bir beklenti", Anayasa'nın ve Sözleşme'nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı güvencesinden yararlanabilir. Meşru beklenti, makul bir şekilde ortaya konmuş icra edilebilir bir iddianın doğurduğu, ulusal mevzuatta belirli bir kanun hükmüne veya başarılı olma şansının yüksek olduğunu gösteren yerleşik ve istikrarlı bir yargı içtihadına dayanan, yeterli somutluğa sahip nitelikteki bir beklentidir. Temelsiz bir hak kazanma beklentisi veya sadece ulusal hukukta mülkiyet hakkı kapsamında savunulabilir bir iddianın varlığı meşru beklentinin kabulü için yeterli değildir. (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi, § 37).

30. Dolayısıyla Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma kapsamında olan meşru beklentiye dayalı mülkiyet hakkının tespiti, mevcut hukuk sisteminde iddia edilen mülkiyet iddiasının tanınmasına bağlı olup bu tanıma ise mevzuat hükümleri ve yargı kararları ile yapılabilecektir (Üçgen Nakliyat Ticaret Ltd. Şti., B. No: 2013/845, 20/11/2014, § 37).

31. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğinden şikâyet eden bir kimse, önce böyle bir hakkının var olduğunu kanıtlamak zorundadır (Cemile Ünlü, B. No: 2013/382, 16/4/2013, § 26).

32. Başvuruya konu somut davada başvurucu, 4/C kapsamında geçici personel olarak bir sağlık kuruluşu olan Müdürlükte çalıştığı hâlde ve memurlar ile sözleşmeli personelin yararlandırılmasına rağmen döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmadığını belirterek Mahkemeden bu idari işlemin iptali ile döner sermaye ek ödemelerinin verilmesi yönünde talepte bulunmuştur. Başvuru konusu olayda ihtilaf konusu, 4/C kapsamında çalışan sağlık personeline döner sermaye ek ödemesi yapılıp yapılmayacağı hususuna ilişkindir. Bu durumda açıklığa kavuşturulması gereken husus; talep edilebilir bir alacağa bağlı olarak başvurucunun, Anayasa ve AİHS'in ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkı kapsamında korunmaya değer bir menfaatinin, bir diğer ifadeyle mülkiyet hakkı kapsamında meşru beklentisinin bulunup bulunmadığıdır.

33. Anayasa'nın ve Sözleşme’nin ortak koruma alanında yer alan mülkiyet hakkının “döner sermaye ek ödemesi” verilmesine ilişkin olarak bireylere bir güvence sağlamadığı açıktır. Bununla birlikte bireyler, ancak belirtilen ek ödemenin yapılması konusunda kanuni düzenleme veya içtihatlarda yeterli dayanağın olması hâlinde bu yöndeki talepleri mülkiyet hakkı kapsamında kabul edilerek güvencelerden yararlandırılabilir. Öyleyse bu aşamada değerlendirilmesi gereken husus, başvurucunun talep ettiği dönemde döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılması gerektiği iddiasının kanuni düzenlemeler veya yargısal içtihatlar ile desteklenip desteklenmediği, böylece başvurucunun iddiasının Anayasa'nın 35. maddesi kapsamındaki güvence hükmüne uygulama alanı sağlayacak yeterlilikte meşru beklenti oluşturup oluşturmadığıdır.

34. Geçici personel statüsü; belli bir vasıf gerektirmeyen, daha çok bedensel çalışmalara ağırlık veren, başlangıç ve bitişi belli olan, süreli işlerde çalışmayı öngörmektedir. Bu personel, idare ile yaptıkları bir sözleşme uyarınca idare için belirli bir iş yapan kişi konumundadır ve yaptıkları iş, geçici veya mevsimlik olup asli ve sürekli görevlerden de sayılmaz. Bu nedenle geçici personel; Anayasa'nın 128. maddesi kapsamında belirtilen memur ve diğer kamu görevlileri kavramı dışında kalan, sözleşme ile çalıştırılan, işçi de olmayan, kendine özgü istisnai bir istihdam türüdür (AYM, E.2010/46, K.2011/60, 5/6/2013).

35. Sağlık personeline döner sermaye ek ücreti ödenmesine ilişkin düzenlemeler, 209 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile ortaya konulmuştur (bkz. § 18). Söz konusu madde ile Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında çalışan memurlar ve sözleşmeli personele döner sermaye ek ödemesi yapılması öngörülmüştür. Yönetmelik’in 2. maddesinde de ek ödeme yapılacak personel kapsamı belirlenmiştir. 4/C kapsamında çalışan sağlık personeli ise anılan Kanun hükmünde ve Yönetmelik düzenlemesinde döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılacak kapsamdaki çalışanlar arasında açık olarak sayılmamıştır.

36. Ancak yine 4/C kapsamındaki sağlık personeline döner sermaye ek ödemesi yapılmaması üzerine açılan bir davada Danıştay Onikinci Dairesi 26/11/2013 tarihli ve E.2013/725, K.2013/8623 sayılı kararı ile davacıya ek ödeme yapılmamasına dair idari işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:

 “…

 … bu ödemenin prensip olarak döner sermaye gelirinin elde edilmesine katkı sağlayanlara yapılması esasının kabul edilmesine karşılık, Kanun maddesinde bu ödemeden yararlanacaklar arasında 657 sayılı Yasanın 4/C maddesi kapsamında istihdam edilen geçici personelin sayılmadığı görülmektedir.

 Öte yandan, anılan Yasa maddesiyle hangi statüdeki kişilerin bu ödemeden yararlandırıldığına bakıldığında; … neredeyse 657 sayılı Yasanın 4/C maddesi uyarınca istihdam edilen geçici personel haricinde hemen herkesin bu ödemeden Yönetmelikte sayılan esaslar dahilinde yararlandırıldığı görülmektedir.

 Konuya ilişkin Anayasa hükümleri ile yukarıda hükmüne yer verilen İnsan Haklarına ve Çalışan Haklarına dair taraf olduğumuz uluslarası sözleşme hükümleri dikkate alındığında; "hukuk devleti ilkesi", "eşitlik ilkesi", "eşit iş için eşit ücret hakkı", "adil ve (yeterli) elverişli bir ücret hakkı", "adil çalışma koşullarına sahip olma hakkı", "fazla mesai karşılığında zamlı ücret alma hakkı", "eşit muamele görme hakkı" gibi Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca kanun hükmünde olan evrensel hukuk normları ile İş Hukukunun temel prensiplerinden biri olan "Eşit davranma ilkesi" göz önüne alındığında; Sağlık Bakanlığı teşkilatında görev yapan hemen tüm çalışan grupları kendi çalışmaları ile elde edilen döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılırken, geçici personelin katkı sağlayıp sağlamadığına yahut Bakanlık Merkez teşkilatında görev yaparak dolaylı olarak katkı sağlayıp sağlamadıklarına bakılmaksızın yararlandırılmamasında ülkemiz açısından bağlayıcılığı bulunan evrensel hukuk ilkelerine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

 Nitekim, Anayasa'nın 36/2. ve 138/1. maddeleri delaletiyle Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm vermekle yükümlü olan yargı mercilerinin, öğretinin de belirttiği üzere kamu hukukunda da geçerli olan Medeni Kanun'un 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralı gereği; teorideki statünün uygulamada farklılaştırılması sonucu gerçekleşen hayat gerçekliğini görmezden gelmesi kabul edilemez.

 Buna karşılık madde metnini dava konusu işlemin tesis edildiği tarihteki haline getiren, 7.3.2006 gün ve 5471 sayılı Yasa'nın (2006 yılı değişikliği) genel gerekçesinde, madde gerekçesinde, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu ile TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunda ve 2.3.2006 günlü TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerde; döner sermaye gelirinin elde edilmesine katkı sağlayan tüm personelin bu ek ödemeden yararlandırılacağı, personele döner sermaye gelirlerinden pay verilerek kamu hizmetinin daha iyi işlemesinin sağlanması ve çalışanların teşvik edilmesi esasının kabul edildiği, geçici personel yönünden de döner sermaye gelirlerinin elde edilmesine katkı yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın hiçbir şekilde ödeme yapılmayacağına ve bu kesimin bu ödemeden mahrum bırakılacağına dair herhangi bir ifadenin yer almadığı gibi bu konuda herhangi bir tartışma da yaşanmadığı, dolayısıyla yasa koyucunun geçici personeli bu ödemeden mahrum bırakma yönünde açık bir irade ortaya koymadığı anlaşılmaktadır.

 

 …geçici personel olan davacının döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmasına statü bağlamında hukuki bir engel bulunmadığından, davacının bu dönemde fiilen yaptığı görev esas alınarak, 209 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Yönetmelikte belirtilen statü dışındaki koşulları taşıması halinde Yönetmelikte belirlenen esaslar dahilinde bu ödemeden yararlandırılması gerektiği açık olduğundan, bu konuda her hangi bir araştırma yapılmaksızın salt davacının geçici personel statüsünde olması gerekçe gösterilerek tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

…”

37. Danıştayın anılan Dairesinin 24/6/2014 tarihli ve E.2012/7307, K.2014/5306 ile 24/6/2014 tarihli ve E.2011/4806, K.2014/5305 sayılı kararları da aynı yöndedir. Öte yandan Danıştay Onbirinci Dairesi de 4/12/2014 tarihli ve E.2011/3215, K.2014/7755 sayılı kararı ile Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 209 sayılı Kanun değişikliği hakkında düzenlediği 15/4/2011 tarihli ve 2011/32 sayılı genelgenin 2. maddesinin son cümlesinde yer alan “657 sayılı Kanun’un 4/C bendine göre işçi pozisyonunda istihdam edilenler, 209 sayılı Kanun kapsamında yer almadığından bunlara döner sermaye ek ödemesi yapılması mümkün değildir.” kuralını benzer gerekçelerle iptal etmiştir.

38. Buna göre 4/C kapsamında çalışan sağlık personeli, döner sermaye ek ödemesinden yararlanılmasını düzenleyen 209 sayılı Kanun’un 5. maddesi hükmü ile Yönetmelik’in 2. maddesi kapsamında açık olarak yer almamakla beraber başvuruya konu dava ve karar tarihlerinden sonra verildiği görülen Danıştayın içtihatlarına göre ek ödemeden yararlandırılmaları kabul edilmiştir. Diğer bir deyişle Danıştay, Kanun ve Yönetmelik’te açık olarak yer almadığı belirtilen döner sermaye ek ödemelerinden geçici sağlık personelinin de yararlandırılması gerektiğine hükmetmiş ve yorum yoluyla ek ödemeden yararlananların kapsamını genişletmiştir.

39. Somut olayda ise başvurucu 6/9/2012 tarihinde dava açmış ve bu tarihten önceki döneme ait döner sermaye ek ödemelerini talep etmiştir. Dolayısıyla geçici sağlık personeli olan başvurucunun talep ettiği dönemde ve dava tarihinde kendisine döner sermeye ek ödemesi yapılacağına dair bir yasa hükmü veya yönetmelik düzenlemesi bulunmadığı, aksine ödeme yapılmamasına dair genelge bulunduğu gibi Danıştayın anılan içtihatlarının başvurucunun talep ettiği dönem ve dava tarihinden sonra verildiği gözetilmelidir. Başvurucu talep ettiği dönem için döner sermaye ek ödemesinden yararlanabileceği yönünde yerleşik bir yargı içtihadı da ortaya koymamıştır.

40. Bu durumda somut başvuru konusu olayda başvurucunun, 209 sayılı Kanun hükümlerine göre döner sermaye ek ödemesinden yararlanması yönündeki talebinin, dava açtığı tarih ve talep ettiği dönem itibarıyla yürürlükteki kanun hükümleri veya konuyla ilgili yargı içtihatları tarafından desteklenmediği ve mülkiyet hakkı kapsamında meşru beklenti olarak nitelendirmeye yetecek somutlukta olmadığı anlaşılmış dolayısıyla başvurucunun, Anayasa'nın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ilişkin korumadan yararlandırılmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

41. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 35. maddesi kapsamına giren korunmaya değer bir menfaatinin bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

42. Başvurucu, döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmamasına ilişkin idari işleme karşı açtığı davanın reddedilmesinin aynı konuda farklı mahkemelerce verilen kararlar ile çelişki oluşturduğunu ileri sürmüştür.

43. Bakanlık görüş yazısında, bu konuya ilişkin bir değerlendirmede bulunulmamıştır.

44. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:

“Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

45. 6216 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

“Mahkeme, … açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

46. 6216 sayılı Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Mahkeme tarafından kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında ise açıkça dayanaktan yoksun başvurular kapsamında değerlendirilen kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği kurala bağlanmıştır.

47. Anılan kurallar uyarınca ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermesi, bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular, derece mahkemesi kararları bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içermedikçe Anayasa Mahkemesince incelenemez (İhsan Vurucuoğlu, B. No: 2013/539, 16/5/2013, §§ 43, 44).

48. Kural olarak aynı derecedeki bağımsız yargı mercileri arasında aynı hukuki metne ilişkin yorum ve içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi temyiz mercilerinin, uyuşmazlıklara ilişkin olarak tarafların talepleri ve delilleri arasındaki yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemez (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 45).

49. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de bölgesel ve görevsel yetkilere sahip mahkemelerden oluşan her yargı sisteminin doğal olarak içtihat farklılıkları barındırabileceğini, bu tür farklılıkların aynı yargı yetkisi çevresinde bile görülebileceğini, bunun başlı başına adil yargılanma hakkına aykırı olduğunun söylenemeyeceğini, hâkimlerin karar alma özerkliğinin, aynı metnin değişik yargı kademelerinde farklı yorumlanması sonucunu doğurabileceğini ancak mahkemelerin uygulamaları arasındaki uyumu ve içtihat birliğini sağlamaya yönelik mekanizmaların hayata geçirilmesinin de önemli olduğunu belirtmektedir (Nejdet Şahin ve Perihan Şahin/Türkiye [BD], B. No: 13279/05, 20/10/2011, §§ 49-58).

50. Başvuru konusu olayda geçici sağlık personeli olan başvurucunun döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmamasına yönelik idari işlemin iptali ve ek ödeme yapılması istemiyle açtığı dava, Mahkemenin 13/12/2012 tarihli kararı ile yukarıdaki gerekçelerle ve esas itibarıyla 4/C kapsamında çalışan geçici sağlık personelinin 209 sayılı Kanun’un 5. maddesi ile Yönetmelik’in 2. maddesinde döner sermaye ek ödemelerinden yararlandırılacaklar kapsamında sayılmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir (bkz. § 12) Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz ise Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesince 27/12/2013 tarihinde reddedilerek hüküm onanmış, karar düzeltme istemi de aynı Mahkemece 11/4/2014 tarihinde reddedilmiştir (bkz. §§ 13, 14).

51. Başvurucu tarafından başvuru formuna eklenen Konya Bölge İdare Mahkemesinin 26/11/2013 tarihli, Adana Bölge İdare Mahkemesinin 1/11/2013 tarihli ve Gaziantep Bölge İdare Mahkemesinin 11/12/2013 tarihli kararlarında ise 4/C kapsamında çalışan geçici sağlık personelinin döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmaları gerektiği belirtilerek davalara konu olan idari işlemlerin iptaline ve ek ödemelerin yapılmasına karar verildiği görülmüştür.

52. Ancak başvurucunun dava açtığı tarih itibarıyla talep ettiği döneme ilişkin olarak döner sermaye ek ödemelerinden 4/C kapsamında çalışan geçici sağlık personelinin de yararlandırılacağına dair bir yargısal içtihat sunulmamıştır.

53. 209 sayılı Kanun’un 5. maddesinde 7/3/2006 tarihli ve 5471 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile değişiklikler yapılarak sağlık çalışanlarına yapılacak döner sermaye ek ödemesinin kapsamı ve mahiyeti yeniden belirlenmiştir. Bu yasal değişiklikten sonra 4/C kapsamında çalışan geçici sağlık personeline döner sermaye ek ödemesi yapılmaması üzerine başvuruya konu davada olduğu gibi idari yargı mercilerinde davaların açıldığı görülmektedir.

54. Bu durumda somut olay bakımından yapılan yasal değişikliğin ve bu yasal değişiklik uyarınca düzenlenen bir yönetmeliğin mahkemelerce ilk defa yorumlanması söz konusudur. İlgili mevzuatın ilk defa yorumlanmasında bölgesel ve görevsel yetkilere sahip mahkemeler arasında farklılıklar oluşması doğaldır. Yukarıda da değinildiği üzere böylesi bir durumda mahkemelerin uygulamaları arasındaki uyumu ve içtihat birliğini sağlamaya yönelik mekanizmalar önem taşımaktadır (bkz. § 51).

55. Yüksek mahkemelerin oynaması gereken rol tam da yargı kararlarında doğabilecek içtihat farklılıklarına bir çözüm getirmektir. Bununla birlikte yeni kabul edilmiş bir yasanın yorumlanmasında olduğu gibi bazı hâllerde içtihadın müstekar hâle gelmesinin belirli bir zamanı gerektirdiği açıktır (Türkan Bal [GK], B. No: 2013/6932, 6/1/2015, § 56).

56. Nitekim başvuruya konu dava ve karar tarihlerinden sonra idari yargı düzeninde yüksek mahkeme olan ve kararları ülke çapında tüm idari yargı makamlarınca dikkate alınması gereken Danıştayın verdiği kararlar ile geçici sağlık personeline de döner sermaye ek ödemesi yapılması yönünde kararlar verilmiş; ödeme yapılmamasına yönelik ilgili genelge maddesi iptal edilmiş ve böylece yargısal uygulama, 4/C kapsamında çalışan sağlık personeline de döner sermaye ek ödemesi yapılması yönünde gelişmiştir. Bu durumda somut olayda yeni kabul edilmiş bir yasanın yorumlanmasında Danıştayın kararları ile yargısal içtihatların zamanla geliştirildiği ve uyumlaştırıldığı görülmektedir.

57. Mahkemenin gerekçesi ve başvurucunun iddiaları incelendiğinde iddiaların özünün, Derece Mahkemesi tarafından hukuk kurallarının yorumlanmasında isabet olmadığı ve esas itibarıyla bunun yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

58. Başvurucu, yargılama sürecinde karşı tarafın sunduğu deliller ve görüşler hakkında bilgi sahibi olamadığına, kendi delillerini ve iddialarını sunma olanağı bulamadığına, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatı bulamadığına ya da uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının Derece Mahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibi Mahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan herhangi bir durum da tespit edilememiştir.

59. Açıklanan nedenlerle başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Derece Mahkemesi kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfîlik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA

21/1/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(İslam Şahin [2.B.], B. No: 2014/7280, 21/1/2016, § …)
   
Başvuru Adı İSLAM ŞAHİN
Başvuru No 2014/7280
Başvuru Tarihi 26/5/2014
Karar Tarihi 21/1/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4. maddesinin (C) fıkrası (4/C) kapsamında çalışan sağlık personelinin döner sermaye ek ödemesinden yararlandırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Hakkaniyete uygun yargılanma hakkı (bariz takdir hatası, içtihat farklılığı vs.-idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Mülkiyet hakkı Tazminat (kamu kurumlarının tarafı olduğu uyuşmazlıklar) Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 657 Devlet Memurları Kanunu 4
209 Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanun 5
Yönetmelik 17/8/2012 Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kurulu?ların Taşra Teşkilatında Görevli Personele Ek Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik 2
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi