TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
YUSUF ÇELİK BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/7683)
Karar Tarihi: 10/3/2015
Başkan
:
Serruh KALELİ
Üyeler
Burhan ÜSTÜN
Nuri NECİPOĞLU
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Raportör Yrd.
Gökçe GÜLTEKİN
Başvurucu
Yusuf ÇELİK
Vekili
Av. Ali AYDEMİR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvurucu, 19/10/2009 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescili davasında yargılamanın makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat ödenmesini talep etmiştir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, 29/5/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Birinci Komisyonunca 15/7/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 15/9/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru konusu olay ve olgular ile başvurunun bir örneği görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir. Adalet Bakanlığının 19/9/2014 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, 19/10/2009 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde Maliye Hazinesi ve Yumrutaş Köyü tüzel kişiliği aleyhine açtığı davada, Kızıltepe ilçesi Yumrutaş köyünde bulunan yaklaşık 81 dönümlük taşınmazın kadastro yetkililerince taşlık alan olarak bırakıldığını ve kendisinin taşları atarak araziyi ıslah ettiğini, bu yeri yirmi yıldır kullandığını belirterek taşınmazın adına tescilini talep etmiştir.
8. Mahkemece, 1/12/2010 tarih ve E.2009/773, K.2010/947 sayılı ilam ile toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre taşınmazın başvurucu adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
9. Temyiz incelemesi sonucunda ise Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26/3/2012 tarih ve E.2012/1068, K.2012/2167 sayılı ilamı ile taşınmazın, dava tarihinden geriye doğru en az yirmi yıl öncesine ait iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının incelenmesi gerektiği, başvurucunun dava konusu taşınmazı imar ve ihyaya başladığı tarihte henüz yirmi yaşında olduğunu ve askerlik çağında olan bir kişinin tek başına yaklaşık seksen dört bin metre kare alanı imar ve ihya etmesinin hayatın olağan akışına uygun düşüp düşmediğinin ve bunu yapacak mali güce sahip olup olmadığının araştırılması gerektiği belirtilerek ilk derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur.
10. Başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Dairenin 19/11/2012 tarih ve E.2012/8405, K.2012/10746 sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
11. Mahkemece bozmaya uyularak Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2013/148 sayılı dosyada yapılan yargılamada başvurucu vekilinin, 30/5/2014 tarihli duruşmada davayı takip etmeyeceklerini belirtmesi üzerine dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
12. Başvurucu, 24/6/2014 tarihli dilekçeyle yenileme talebinde bulunmuştur, yargılama İlk Derece Mahkemesinde halen devam etmektedir.
13. Başvurucu, 29/5/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
14. 12/1/2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Usul ekonomisi ilkesi" kenar başlıklı 30. maddesi şöyledir:
"Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür."
15. 22/11/2001 tarih ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. ve 716. maddeleri.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 10/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 29/5/2014 tarih ve 2014/7683 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu, 19/10/2009 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescili davasında yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede sonuçlanmadığını belirterek, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda, açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Başvurucu, 19/10/2009 tarihinde Kızıltepe Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescili davasında yargılamanın halen devam ettiğini ve makul sürede tamamlanmadığını, Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
20. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36. maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında yorumlamak suretiyle, Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup, ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
21. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde göz önünde bulundurulması gereken kriterlerdir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 41–45).
22. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca, medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla tescili davasında, 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama faaliyetinin, medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda kuşku yoktur (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 49).
23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle davanın ikame edildiği tarih olup, somut başvuru açısından bu tarih 19/10/2009 tarihidir.
24. Sürenin bitiş tarihi ise, çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi olanağı bulunduğundan, değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı bireysel başvurunun karara bağlandığı tarihtir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 52).
25. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde, yargılamanın konusunun taşınmaz mülkiyetinin kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanıldığı iddiasıyla açılan tescil davası olduğu, 19/10/2009 tarihinde açılan davanın yargılama sürecinde, 1/12/2010 tarihinde İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyizi neticesinde 26/3/2012 tarihinde Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından bozulduğu, karar düzeltme isteminin aynı Dairenin 19/11/2012 tarihli ilâmıyla reddedildiği görülmektedir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada 25/3/2013 tarihinde bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, tarihli duruşmada alınan bilirkişi raporuna karşı tarafların beyanlarının alınmasına karar verildiği, başvurucu vekilinin davayı takipsiz bırakma beyanı üzerine 30/5/2014 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, başvurucunun 24/6/2014 tarihli yenileme dilekçesi üzerine yargılamaya İlk Derece Mahkemesinde devam edildiği anlaşılmaktadır.
26. 6100 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından, özellikle yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin nazara alınmadığı göz önünde bulundurularak makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde karar verilmiştir (B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-64).
27. Başvuruya konu tescil davasının incelenmesinde; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında, başvurucu tarafından Mahkemece belirlenen keşif tarihinden sonraki bir tarihte keşif ücreti yatırılmasının ve davanın takipsiz bırakılmasının da yargılamanın uzamasında etkisinin olduğu anlaşılmakla birlikte, söz konusu beş yılı aşkın yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
28. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
29. Başvurucu, yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
30. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
31. Başvurucunun tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin beş yılı aşkın yargılama süresi nazara alındığında, yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında ve başvurucunun tutumunun yargılama sürecinin uzamasındaki kısmi etkisi de nazara alınarak, başvurucuya net 2.350,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Başvurucu tarafından yapılan ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
33. Başvuruya konu yargılamanın beş yılı aşkın bir süredir devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek, anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında, hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla, yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun,
1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 2.350,00 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına; ödemede gecikme olması halinde, bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Kızıltepe 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
10/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.