logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sevim Metin ve diğerleri [1.B.], B. No: 2014/84, 9/6/2016, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİBÖLÜM

 

KARAR

 

SEVİM METİN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/84)

 

Karar Tarihi: 9/6/2016

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Yakup MACİT

Başvurucular

:

1. Sevim METİN

 

 

2. Aytuna KOCABIYIKOĞLU

 

 

3. Atilla CEVİZOĞLU

Vekili

:

Av. Ali KÖSE

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; kamulaştırma bedelinin artırılması davasında mahkemenin mevzuat ve yerleşik içtihatlara aykırı değerlendirme yaparak davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 31/12/2013 tarihinde Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 28/11/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için 25/3/2016 tarihinde Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucular, Kayseri ili Melikgazi ilçesinde bulunan dava konusu taşınmazda hissedar olduklarını, taşınmazın bir kısım hissesinin davalı Kayseri Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırıldığını, taşınmazın değerinin düşük hesaplandığını belirterek eksik kalan bedelin davalı idareden tahsili istemiyle 9/6/2003 tarihinde dava açmışlardır.

7. Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 10/2/2004 tarihli ve E.2003/515, K.2004/44 sayılı kararıyla davayı süre yönünden reddetmiştir.

8. Başvurucuların temyizi üzerine karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 15/3/2005 tarihli ve E.2005/1578, K.2005/2320 sayılı ilamıyla davanın süresinde açıldığı, delillerin toplanarak esas hakkında karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

9. Bozma üzerine dosya E.2005/453 sırasına kaydedilmiş, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 29/7/2005 tarihli ve 70988 sayılı kararı ile faaliyetinin dondurulması üzerine Mahkeme 28/4/2006 tarihli ve K.2006/589 sayılı kararla dosyayı Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesine devretmiştir.

10. Dosya, Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin E.2006/439 sırasına kaydedilmiş; Mahkemece 11/12/2006 tarihli ve K.2006/708 sayılı kararla davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

11. Davalı idarenin temyizi üzerine karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 1/5/2007 tarih ve E.2007/3156, K.2007/3784 sayılı ilamıyla bozulmuştur.

12. Bozma üzerine dosya, Mahkemenin E.2007/377 sırasına kaydedilmiş; Mahkemece bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edilmiştir.

13. Yargılama sırasında8/12/2009 ve 31/5/2011 tarihli celselerde, başvurucuların mazeret talebi reddedilerek davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş; 4/1/2010 ve 9/6/2011 tarihli yenileme dilekçeleri üzerine davaya kaldığı yerden devam edilmiştir.

14. HSYK'nın 10/07/2012 tarihli ve 1888 sayılı kararı ile dosya, bu defa Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesine devredilmiş ve E.2012/41 sırasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.

15. Mahkeme 6/12/2012 tarihli ve K.2012/55 sayılı kararıyla davanın üçüncü kez takipsiz bırakıldığını belirterek açılmamış sayılmasına karar vermiştir. Kararın ilgili kısımları şöyledir:

"...

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dosyanın davacılar Ahmet Murat Cevizoğlu ile Aytül Cevizoğlu tarafından takip edilmediği, diğer davacılar yönünden de 2. kez işlemden kaldırıldığı, 6/12/2012 tarihinde davacıların ve davacı vekilinin davasını takip etmediğinden, davalı vekili kendilerinin de davayı takip etmeyeceğini imzalı beyanı ile bildirdiğinden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR:

 1-Taraflarca takip edilmeyen ve daha önce 2 kez işlemden kaldırılmış olan davanın açılmamış sayılmasına,

..."

16. Başvurucuların temyizi üzerine anılan karar, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 14/11/2013 tarihli ve E.2013/16623, K.2013/15437 sayılı ilamıyla onanmıştır.

17. Onama ilamı 25/12/2013 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiş, 31/12/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

B. İlgili Hukuk

18.4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 37. maddesi şöyledir:

"Bu Kanundan doğan tüm anlaşmazlıkların adli yargıda çözümlenmesi gerekenleri, taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemelerinde basit yargılama usulü ile görülür."

19. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 150. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.

Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.

...

İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır.

..."

20. 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:

"Oturuma çağrılmış olan tarafların hiçbiri gelmediği veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.

...

...işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde beşinci fıkra hükmü uygulanır."

21.6100 sayılı Kanun'un 320. maddesinin (4) numaralı fıkrası şöyledir:

"Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır."

22.6100 sayılı Kanun'un 448. maddesi şöyledir:

"Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır."

IV.İNCELEME VE GEREKÇE

23. Mahkemenin 9/6/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

24. Başvurucular, kamulaştırma bedelinin artırılması davasının yargılaması devam ederken1/10/2011 tarihinde 6100 sayılı Kanun hükümlerinin yürürlüğe girdiğini, bu tarihten sonra davada iki kez işlemden kaldırma kararının verilmediğini, 1086 sayılı mülga Kanun hükümlerinin yürürlükte olduğu dönemde tamamlanmış işlemler yönünden 6100 sayılı Kanun hükümlerinin geriye yürümeyeceğini, Yargıtayın da bu yönde uygulamaları olduğunu, dosyanın ilk kez 8/12/2009 tarihinde işlemden kaldırıldığını, 6100 sayılı Kanun hükümleri yürürlüğe girdikten sonra 31/5/2011 tarihinde, mazeret taleplerinin hukuka aykırı bir şekilde reddedilerek davanın ikinci kez müracaata bırakıldığını, en son 6/12/2012 tarihinde bir kez daha davanın takipsiz bırakıldığı belirtilerek açılmamış sayılmasına karar verildiğini, karar ile hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin ihlal edildiğini, 6100 sayılı Kanun'un 448. maddesine göre 1086 sayılı mülga Kanun dönemindeki dosyanın işlemden kaldırmasına yönelik kararların tamamlanmış iş olması nedeniyle yeni usul hükümleri açısından değerlendirilemeyeceğini dolayısıyla 1/10/2011 tarihinden sonra iki kez işlemden kaldırma koşulu gerçekleşmediği için davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin mümkün olmadığını, kararın sonucu itibarıyla mal varlığı haklarını etkilediğini, yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde düzenlenen haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların Anayasa'nın 35. maddesindedüzenlenen haklarının ihlal edildiği iddiasının Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Buna göre başvuru, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddia ve makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiabaşlıkları altında incelenmiştir.

1- Kabul Edilebilirlik Yönünden

a. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

26. Başvurucular, 6100 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1/10/2011 tarihinden sonra davanın iki kez müracaata bırakılma koşulunun gerçekleşmediğini, 1086 sayılı mülga Kanun dönemindeki tamamlanmış işlemler açısından 6100 sayılı Kanun hükümlerinin geriye yürütülemeyeceğini, bu açıdan davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın mevzuat ve yerleşik içtihatlara aykırı olarak verildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

27. Başvurucuların, esas hakkında değerlendirme yapılmadan mevzuat hükümlerinin yanlış yorumlanması suretiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğine ilişkiniddialarının uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteme hakkına yönelik olması nedeniyle mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.

28.Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

29. Anayasa’nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2013/64, K.2013/142, 28/11/2013).

30. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen, B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).

31. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte getirilecek sınırlamaların, hakkın özünü zedeleyecek şekilde hakkı kısıtlamaması, meşru bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmaması gerekir (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38). Devletler bir davanın açılabilirliğine ilişkin olarak takdir hakları gereği bazı sınırlamalar getirebilir ve bu davalar, niteliği gereği düzenleyici işlemlere konu olabilir. Bununla birlikte bu sınırlamalar dava açmak isteyen bir kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne zarar verecek seviyeye ulaşmamalıdır (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. Edificaciones March Gallego S.A./İspanya, B. No: 28028/95, 19/2/1998, § 34; Rodríguez Valín/İspanya, B. No: 47792/99, 11/10/2001, § 22).

32. Bunun yanında bir mahkemeye başvuru hakkının yasal birtakım şartlara tabi tutulması kabul edilebilir olsa da mahkemeler usul kurallarını uygularken bir yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten, diğer yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurabilecek aşırı esneklikten kaçınmalıdır (Benzer yöndeki AİHM kararı için bkz. Walchli/Fransa, B. No: 35787/03, 26/7/2007, § 29).

33. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği mevzuatın yorumlanması ve uygulanması derece mahkemelerinin görevi olmakla birlikte bu yorum ve uygulamaların etkilerinin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ortak koruma alanında bulunan hak ve yükümlülüklerle bağdaşıp bağdaşmadığının Anayasa Mahkemesince incelenebileceği tabiidir. Mahkemeye erişim hakkı yönünden yapılacak böyle bir inceleme, somut olayın koşulları çerçevesinde olacaktır (Kemal İnan, B. No: 2013/1524, 6/10/2015, § 49).

34. Mahkemelerin usul ekonomisi gereği bireylerin hak arama özgürlüğünü güvence altına almak için verimli ve etkin çalışarak uyuşmazlıkları kısa sürede çözümlemesi gerektiği, bu nedenle yargı organlarının gereksiz yere meşgul edilmesinin önüne geçmek amacıyla bazı kuralların benimsenebileceği, bu çerçevede temel olarak tarafların iradesiyle yürüyen hukuk yargılamalarında, davasını takipsiz bırakarak sürüncemede kalmasına neden olan tarafların davasının belli koşullarda açılmamış sayılmasını kabul etmede yasama organının takdir yetkisinin bulunduğu, mahkemelerin bu amaçla getirilen kuralları somut olaya uygularken öngörülebilirlik sınırları içinde hareket etmesinin gerekli olduğu anlaşılmaktadır.

35. Başvuru konusu olaydaki temel sorunun, davanın takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi hususu ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.

36. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı mülga Kanun'un 409. maddesinin birinci fıkrasında, oturuma çağrılmış olan tarafların, hiçbirinin gelmediğini veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde davanın yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği, altıncı fıkrada ise işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan davanın ilk yenilemeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir.

37. Yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Kanun'un 150. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan tarafların, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği, (6) numaralı fıkrasında ise işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan davanın ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamayacağı, aksi hâlde davanın açılmamış sayılacağı belirtilmiştir. Bu yönüyle6100 sayılı Kanun'un, 1086 sayılı Kanun hükümlerinden farklı bir düzenleme getirmediği anlaşılmaktadır.

38. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 37. maddesinde ise kamulaştırma davalarında basit yargılama usulünün uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

39. Basit yargılama usulünün uygulandığı davalarda davanın takipsiz bırakılması hâlinde hangi yöntemin uygulanacağına ilişkin 6100 sayılı Kanun'da farklı bir düzenleme getirilmiş, Kanun'un 320. maddesinin (4) numaralı fıkrasında, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosyanın, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılması halinde davanın açılmamış sayılacağı belirtilmiştir.

40. 6100 sayılı Kanun'un 448. maddesinde belirtilen Kanun'un tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağına ilişkin hüküm çerçevesinde yargısal içtihatlara konu olan meselenin, özellikle basit yargılama usulünün uygulandığı davalarda1086 sayılı Kanun döneminde bir kezişlemden kaldırılmasına karar verilmiş dosyalar için 6100 sayılı Kanun'un 320. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususuna yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

41.Somut olayda Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen kamulaştırma bedelinin artırılması davasında, Mahkemenin 8/12/2009 ve 31/5/2011 tarihli celselerde başvurucuların mazeret talebini reddederek davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verdiği, 4/1/2010 ve 9/6/2011 tarihli yenileme dilekçeleri üzerine davaya kalındığı yerden devam edildiği, 6/12/2012 tarihli celsede başvurucuların duruşmaya katılmadıkları ve mazeret de bildirmedikleri belirtilerek davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

42. Anayasa Mahkemesi bir temyiz incelemesi yapmamakla birlikte usul kurallarının yorumlanmasının dava açmak isteyen kişinin mahkemeye ulaşmasını aşırı derecede zorlaştırmaması ya da imkânsız hâle getirmemesi gerekir (Kemal İnan, § 54).

43. Mahkemece 8/12/2009 ve 31/5/2011 tarihli celselerde, mazeret talepleri reddedilerek yenileninceye kadar işlemden kaldırılan davanın 6/12/2012 tarihli celsede de takipsiz bırakılması üzerine 6100 sayılı Kanun'un 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle ileri sürülen ihlal iddiasına konu müdahalenin yasal dayanağının bulunduğu ve meşru amaca yönelik olduğu, Mahkemece mevzuat çerçevesinde yapılan değerlendirmenin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkeleri bağlamında öngörülebilirlik sınırları içinde ve ölçülü olduğu, bu yönüyle mahkemeye ulaşmayı aşırı derecede zorlaştıran ya da imkânsız hâle getiren niteliğinin olmadığı anlaşılmış; bu açıdan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi nedeniyle başvurucuların mahkemeye erişim haklarının zedelenmediği sonucuna ulaşılmıştır.

44. Açıklanan nedenlerle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Yargılamanın Makul Sürede Tamamlanmadığına İlişkin İddia

45. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

46.Başvurucular, dava sürecinin uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

47. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamaların makul sürede sonuçlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek bir davadaki yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiş (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 34-59) ve bu kapsamda yapılan incelemeler sonucu makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik kararlar verilmiştir (Gülseren Gürdal ve diğerleri, B.No:2013/1115, 5/12/2013; Semira Babayiğit ve diğerleri, B. No: 2013/3283, 19/12/2013; Haydar İzgi, B. No: 2012/673, 19/12/2013).

48.Başvuru konusu olay, Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan kamulaştırma bedelinin artırılması davasına ilişkindir. 1086 sayılı mülga Kanun ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen ve medeni hak ve yükümlülükleri konu alan somut yargılama faaliyetinin makul süre değerlendirmesi için başlangıcı, uyuşmazlığı karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı tarih olup (Güher Ergun ve diğerleri, § 50)bu tarih, somut başvuru açısından 9/6/2003'tür.

49. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir (Güher Ergun ve diğerleri, § 52). Somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay 18. Hukuk Dairesince onama kararının verildiği 14/11/2013'tür.

50. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde başvurucular tarafından 9/6/2003 tarihinde açılan davada Mahkemece 6/12/2012 tarihinde, davanın takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle açılmamış sayılmasına karar verildiği, temyiz üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesince 14/11/2013 tarihinde hükmün onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla yargılama süreci yaklaşık 10 yıl 5 aylık sürede tamamlanmıştır.

51. Başvurunun değerlendirilmesi sonucunda başvuruya konu alacak davasının hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı, delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzak olduğu anlaşılmıştır. Başvuru dosyası ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ile erişilen bilgi çerçevesinde, her ne kadar başvurucuların yargılama sırasında 13/12/2007, 19/8/2008, 27/1/2009, 4/6/2009, 16/7/2009, 5/10/2009 ve 5/4/2011 tarihli celselerde mazeret dilekçesi verdikleri, 23/10/2007, 4/3/2008, 16/7/2009, 4/5/2010 tarihli celselerde yargılama masraflarını yatırmadıkları için duruşmaların ertelendiği, 8/12/2009 ve 31/5/2011 tarihli celselerde davanın takip edilmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırıldığı, bu suretle yargılamada gerçekleşen 2 yıl 9 aylık gecikmenin başvurucuların davranışlarından kaynaklandığı anlaşılmış ise de başvurucuların, kusurlu tutum ve davranışlarıyla yargılamanın bu kadar uzun sürmesine büyük ölçüde sebep olduklarısöylenemez. Dolayısıyla somut başvuru açısından farklı karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık 10 yıl 5 aylık sürede sonuçlanan yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.

52.Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden

53.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 "(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. ...

(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir."

54. Başvurucular, yeniden yargılama ve 25.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.

55. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

56. Yargılamanın uzamasında başvurucuların tespit edilen kusurları da dikkate alınarak makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlalin tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucular Sevim Metin, Aytuna Kocabıyıkoğlu ve Atilla Cevizoğlu'na ayrı ayrı net7.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

57. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucular Sevim Metin, Aytuna Kocabıyıkoğlu ve Atilla Cevizoğlu'na ayrı ayrı net 7.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

D. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREK OLARAK ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Kayseri 6. Asliye Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE

9/6/2016 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Sevim Metin ve diğerleri [1.B.], B. No: 2014/84, 9/6/2016, § …)
   
Başvuru Adı SEVİM METİN VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2014/84
Başvuru Tarihi 31/12/2013
Karar Tarihi 9/6/2016

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kamulaştırma bedelinin artırılması davasında mahkemenin mevzuat ve yerleşik içtihatlara aykırı değerlendirme yaparak davanın açılmamış sayılmasına karar vermesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Mahkemeye erişim hakkı (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2942 Kamulaştırma Kanunu 37
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu 150
320
448
1086 Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 409
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi