logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Güngör Körkemli [1.B.], B. No: 2014/859, 11/3/2015, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜNGÖR KÖRKEMLİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2014/859)

 

Karar Tarihi: 11/3/2015

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Serruh KALELİ

Üyeler

:

Burhan ÜSTÜN

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

Raportör

:

Şükrü DURMUŞ

Başvurucu

:

Güngör KÖRKEMLİ

Vekili

:

Av. Orhan KILIÇKAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvurucu, tutukluluğun makul süreyi aşması ve tutukluluğun devamına dair kararların gerekçelerinin yetersiz olduğunu ileri sürerek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru, 21/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 28/2/2014 tarihinde, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

4. Bölüm başkanı tarafından 1/4/2014 tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve bir örneğinin görüş için Adalet Bakanlığına gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Başvuru konusu olay ve olgular 1/4/2014 tarihinde Adalet Bakanlığına bildirilmiştir. Adalet Bakanlığı, 25/4/2014 tarihli yazısı ile başvuruya ilişkin olarak görüş sunulmayacağını bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

A. Olaylar

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucu, Beyoğlu Sulh Ceza Mahkemesinin 14/11/2010 tarih ve 2010/284 sorgu sayılı kararı ile “kasten insan öldürme” suçundan tutuklanmıştır.

8. Başvurucu hakkında Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığının 24/11/2010 tarih ve 2009/21248 sayılı iddianamesi ile "kasten insan öldürme ve ruhsatsız bıçak taşımak" suçlarını işlediği iddiasıyla Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

9. Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2010/337 sırasına kaydedilen dava 23/6/2011 tarihine kadar bu mahkeme adıyla, 9/8/2011 tarihinden itibaren ise İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2010/337 sırasına kayıtlı dava olarak yargılamaya devam edilmiştir.

10. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi, 22/5/2012 tarih ve E.2010/337, K.2012/172 sayılı kararla başvurucunun kasten insan öldürme suçundan 25 yıl hapis, bıçak veya diğer aletleri izinsiz olarak bulundurma suçundan ise 5 ay hapis ve 400 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına, tutukluluk halinin devamına karar vermiştir.

11. Anılan kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi 1/10/2013 tarih ve E.2013/1990, K.2013/5730 sayılı kararla bıçak veya diğer aletleri izinsiz olarak satın alma, taşıma veya bulundurma suçundan verilen hükmün onanmasına, kasten insan öldürme suçundan verilen hükmün ise bozulmasına karar verilmiştir.

12. Bozma sonrası yargılamayı yürüten İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi, 14/11/2013 tarih ve E.2013/491 sayılı tensip kararı ile başvurucunun tutukluluk halinin "atılı suçun niteliği, suça kanunda öngörülen cezanın üst sınırı, mevcut olgular, tutukluluğun ölçülü olduğu" gerekçeleriyle devamına, tutukluluk durumunun 6/12/2013 ve 3/1/2014 tarihlerinde incelenmesine, duruşmanın 30/1/2014 tarihine bırakılmasına karar vermiştir.

13. Başvurucu, 7/1/2014 tarihli dilekçe ile 3 yılı aşkın süredir tutuklu olduğunu, salt kuvvetli suç şüphesinin tutuklama için yeterli olmadığını, suç vasfının değişme ihtimali bulunduğunu, delillerin toplanmış olması nedeniyle delil karartma ihtimalinin bulunmadığını, sabit ikametgâhı ve işi bulunduğunu, bu nedenle kaçma şüphesi bulunmadığını belirterek bihakkın veya adli kontrol hükümleri gereğince tutuksuz yargılanmasını talep etmiş, itiraz mercii olan İstanbul 19. Ağır Ceza Mahkemesinin 8/1/2014 tarih ve 2014/34 D.İş sayılı kararı ile "... isnat olunan suçun vasıf ve mahiyetine ve tüm dosya içeriğine göre, ... sanığın tutukluluk halinin devamına dair kararı usul ve yasaya uygun" olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar vermiştir.

14. Başvurucu, bu kararı 20/1/2014 tarihinde öğrendiğini beyan ederek 21/1/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur.

15. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/1/2014 tarihli 1. oturumunda başvurucu müdafisinin Yargıtay bozma ilamına karşı beyanda bulunmak üzere süre talebinde bulunması üzerine Mahkeme, başvurucu müdafisine savunması için süre verilmesine, “sanığın üzerine atılı suç yönünden sevk maddesi, mevcut delil durumuna göre tutuklamanın ölçülü olduğu dikkate alındığında CMK.nun 109/1 maddesindeki adli kontrol hükümlerinin sanık lehine uygulanmasına dosya içeriğine göre YER OLMADIĞINA, sanık ve müdafisinin tahliye taleplerinin REDDİNE, sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA,” tutukluluk durumunun 26/2/2014 günü incelenmesine, duruşmanın 21/3/2014 tarihine bırakılmasına karar verilmiştir.

16. Mahkemenin 21/3/2014 tarihli 2. oturumunda başvurucu müdafisi, başvurucunun tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak tahliyesine karar verilmesi ile esas hakkında savunmalarını hazırlamak üzere süre talebinde bulunduğu, Mahkeme, başvurucu müdafisine talep ettiği sürenin verilmesine, “sanığın üzerine atılı suç yönünden sevk maddesi, somut olguların mevcudiyetine göre tutuklamanın ölçülü olduğu dikkate alındığında CMK.nun 109/1 maddesindeki adli kontrol hükümlerinin sanık lehine uygulanmasına dosya içeriğine göre YER OLMADIĞINA, sanık ve müdafisinin tahliye taleplerinin REDDİNE, sanığın TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA”, tutukluluk durumunun 2/4/2014 ve 24/4/2014 tarihlerinde incelenmesine, duruşmanın 20/5/2014 tarihine bırakılmasına karar verilmiştir.

17. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi 20/5/2014 tarih ve E.2013/491, K.2014/182 sayılı kararla başvurucunun kasten insan öldürme suçundan 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan ceza ve tutuklu kalınan süre, ile atılı suçun CMK.100/3 maddesinde sayılan suç türlerinden olmasına göre tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Anılan kararın temyizi üzerine halen Yargıtayda derdesttir.

18. UYAP sisteminde başvurucu ile ilgili olarak yapılan incelemede başvurucunun 14/11/2011 – 22/2/2011 tarihleri arasında İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2010/337, K.2012/172 sayılı ilamla almış olduğu 5 ay hapis cezasını infaz etmiş olduğu tespit edilmiştir.

B. İlgili Hukuk

19. 4/12/2004 tarih ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesi şöyledir:

“(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

 (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:

 a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.

 b) Şüpheli veya sanığın davranışları;

 1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,

 2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,

 Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

(3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:

a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;

 ...

2. Kasten öldürme (Madde 81, 82, 83),

 ....”

20. Aynı Kanun’un 101. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir;

 “(Değişik fıkra: 02/07/2012-6352 S.K./97.md.) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;

a) Kuvvetli suç şüphesini,

b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,

c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,

gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.”

21. 26/9/2004 tarihli 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 81. maddesi şöyledir:

 “(1) Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Mahkemenin 11/3/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 21/1/2014 tarih ve 2014/859 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

 A. Başvurucunun İddiaları

23. Başvurucu, 3 yılı aşkın bir süredir tutuklu olduğunu, tüm delillerin toplanmış olduğunu, tutukluluk durumunun formül gerekçelerle devam ettirildiğini, Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının herkese makul sürede yargılamanın bitirilmesini ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmasını isteme hakkı tanıdığını, yargılamanın makul süreyi aştığını, kaçma veya delil karartma ihtimallerinin ortadan kalktığını, bu çerçevede kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

B. Değerlendirme

24. Başvurucunun şikâyetlerinin Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

25. Başvurucunun iddiaları dayanaktan yoksun olmadığı, ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

26. Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası şöyledir:

“Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.

27. Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasında bir ceza soruşturması kapsamında tutuklanan kişilerin, yargılamanın makul sürede bitirilmesini ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme haklarına sahip olduğu güvence altına alınmıştır.

28. Tutukluluk süresinin makul olup olmadığı konusunun, genel bir ilke çerçevesinde değerlendirilmesi mümkün değildir. Bir sanığın tutuklu olarak bulundurulduğu sürenin makul olup olmadığı, her davanın kendi özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Tutukluluğun devamı ancak masumiyet karinesine rağmen Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkından daha ağır basan gerçek bir kamu yararının mevcut olması durumunda haklı bulunabilir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 61).

29. Bir davada tutukluluğun belli bir süreyi aşmamasını sağlamak, öncelikle derece mahkemelerinin görevidir. Bu amaçla, yukarıda belirtilen kamu yararı gereğini etkileyen tüm olayların derece mahkemeleri tarafından incelenmesi ve serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararlarında bu olgu ve olayların ortaya konulması gerekir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 62).

30. Tutuklama tedbirine kişilerin suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunmasının yanı sıra bu kişilerin kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla başvurulabilir. Başlangıçtaki bu tutuklama nedenleri belli bir süreye kadar tutukluluğun devamı için yeterli görülebilirse de bu süre geçtikten sonra, uzatmaya ilişkin kararlarda tutuklama nedenlerinin hâlâ devam ettiğinin gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekir. Bu gerekçeler “ilgili” ve “yeterli” görüldüğü takdirde, yargılama sürecinin özenli yürütülüp yürütülmediği de incelenmelidir. Davanın karmaşıklığı, organize suçlara dair olup olmadığı veya sanık sayısı gibi faktörler sürecin işleyişinde gösterilen özenin değerlendirilmesinde dikkate alınır. Tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesiyle sürenin makul olup olmadığı konusunda bir sonuca ulaşılabilir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 63).

31. Dolayısıyla Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilip edilmediğinin değerlendirmesinde esas olarak, serbest bırakılma taleplerine ilişkin kararların gerekçelerine bakılmalı ve tutuklu bulunan kişiler tarafından yapılan tutukluluğa itiraz başvurularında sunulan belgeler çerçevesinde kararların yeterince gerekçelendirilmiş olup olmadığı göz önüne alınmalıdır (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 64).

32. Öte yandan hukuka uygun olarak tutuklanan bir kişinin, suç işlediği yönünde kuvvetli belirti ve tutuklama nedeninin varlığı devam ettiği sürece ilke olarak belli bir süreye kadar tutukluluk halinin makul kabul edilmesi gerekir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 65).

33. Makul sürenin hesaplanmasında sürenin başlangıcı, başvurucunun ilk kez yakalanıp gözaltına alındığı durumlarda bu tarih, doğrudan tutuklandığı durumlarda ise tutuklama tarihidir. Sürenin sonu ise kural olarak kişinin serbest bırakıldığı ya da ilk derece mahkemesince hüküm verildiği tarihtir (B. No: 2012/1137, 2/7/2013, § 66).

34. Tutukluluk süresinin hesabında ilk derece mahkemesi önünde yargılama aşamasında geçen sürelerin dikkate alınması gerekir. Zira kişi yargılanmakta olduğu davada ilk derece mahkemesi kararıyla mahkûm edilmişse, bu kişinin hukuki durumu “bir suç isnadına bağlı olarak tutuklu” olma kapsamından çıkmakta ve tutmanın nedeni ilk derece mahkemesince verilen “hükme bağlı olarak tutma” haline dönüşmektedir. Bu bakımdan temyiz aşamasında geçen süreler tutukluluk süresinin değerlendirmesinde göz önünde bulundurulamaz (B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 41).

35. Somut olayda başvuru konusu yargılama devam ettiği sırada, başvurucunun 14/11/2010 tarihinde başlayan tutulma hali, yargılamayı yapan mahkemece verilen ve kesinleşen başka bir kararın infaz edildiği dönemde kesintiye uğramıştır (Bkz. § 18). Bir tutukluluk kararı ile mahkûmiyet kararının kesişmesi durumunda, mahkûmiyet kapsamında infaz edilen cezalara ilişkin süreler toplam tutukluluk süresinin hesabına dâhil edilmez (B. No: 2012/348, 4/12/2013, § 49).

36. Başvurucu 14/11/2010 tarihinde tutuklanmıştır. Yapılan yargılama sonucu İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi 22/5/2012 tarih ve E.2010/337, K.2012/172 sayılı kararla başvurucunun isnat edilen suçlardan mahkûmiyetine ve tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Anılan kararın Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 1/10/2013 tarihli kararı ile bozulması üzerine yeniden başlayan yargılamada İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi 20/5/2014 tarih ve E.2013/491, K.2014/182 sayılı kararla başvurucunun isnat edilen suçtan 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve tutukluluk halinin devamına karar vermiştir. Söz konusu karar halen temyiz aşamasında derdesttir.

37. Başvurucu, 14/11/2010-22/2/2011 tarihleri arasında “ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmü”nün infazı (Bkz. § 18), 22/2/2011–22/5/2012 ve 1/10/2013-20/5/2014 tarihleri arasında bir “suç isnadına bağlı olarak”, 22/5/2012–1/10/2013 ve 20/5/2014 tarihi sonrasındaki sürede ise “hükme bağlı olarak tutma” anlamında özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır. Buna göre, başvurucunun başvuru konusu yargılama kapsamında “suç isnadına bağlı olarak” toplam tutulma süresi 1 yıl 10 ay 19 gündür.

38. Başvurucu, dava dosyası kapsamında, kasten insan öldürmek ve ruhsatsız bıçak taşımak suçlarından yargılanmıştır. Yargılama neticesinde başvurucunun kasten insan öldürme suçundan 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

39. Başvurucu hakkında isnat olunan suç için Kanun’da belirlenen ceza miktarı, yargılama sonucunda 15 yıl hapis cezasına hükmolunması, derece mahkemelerince verilen tutukluluğun devamı ve itirazın reddi kararlarının gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde, başvurucunun 1 yıl 10 ay 19 günlük tutukluluk süresi Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrası yönünden makuldür. Derece mahkemelerince verilen tutukluluğun devamı ve itirazın reddine dair kararların gerekçeleri tutukluluğun devamının hukuka uygunluğunu ve tutulmanın meşruluğunu haklı gösterecek özen ve içeriktedir. Somut olaydaki tutukluluk halinin devamına ilişkin bu gerekçeler ilgili ve yeterlidir.

40. Açıklanan nedenlerle, tutukluluğun makul süreyi aşması ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin yeterli olmaması iddiası ile ilgili olarak Anayasa’nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

 V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Tutukluluğun makul süreyi aşması ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçelerinin yeterli olmaması iddiası ile ilgili olarak Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrasının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına,

11/3/2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Güngör Körkemli [1.B.], B. No: 2014/859, 11/3/2015, § …)
   
Başvuru Adı GÜNGÖR KÖRKEMLİ
Başvuru No 2014/859
Başvuru Tarihi 21/1/2014
Karar Tarihi 11/3/2015

II. BAŞVURU KONUSU


Başvurucu, tutukluluğun makul süreyi aşması ve tutukluluğun devamına dair kararların gerekçelerinin yetersiz olduğunu ileri sürerek Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (süre) İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 100
101
5237 Türk Ceza Kanunu 81
  • pdf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi