TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
EMİNE ÖZDOĞAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2014/8802)
Karar Tarihi: 9/1/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
Recep KÖMÜRCÜ
Recai AKYEL
Raportör Yrd.
İsmail Emrah PERDECİOĞLU
Başvurucular
1. Emine ÖZDOĞAN
2. Ferhat ÖZDOĞAN
3. Nejat ÖZDOĞAN
Vekili
Av. Lale İNCESU
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, iş kazası sonucu ölüm nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davasında hükmedilen tazminat miktarlarının yetersiz olması ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 12/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucular tarafından murislerinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradıkları zararın tazmini istemiyle 2/6/2006 tarihinde Ankara 5. İş Mahkemesinde işveren Şirket aleyhine dava açılmıştır. Yargılama kapsamında yapılan incelemeler doğrultusunda 28/4/2011 tarihli karar ile başvurucuların maddi zararlarının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılandığı belirtilerek maddi tazminat taleplerinin reddine, manevi tazminat yönünden ise alınan bilirkişi raporu çerçevesinde her bir başvurucu için ayrı ayrı 40.000 TL'ye hükmedilmiştir.
9. Temyiz incelememesi sonucu ilk derece mahkemesinin kararı, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 30/10/2012 tarihli ilamı ile SGK tarafından başvuruculara bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin rücu edilebilecek kısmının hesaplanması ve bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerektiği belirtilerek maddi tazminat yönünden usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Daire, manevi tazminat yönünden ise hâkimin zararın hesaplanmasında takdir hakkını kullanırken ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri gözönünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlık ve güvenlik önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığını da gözetmesi gerektiğini belirtmiş; bu kapsamda belirlenen miktarların fazla takdir edildiğini ifade ederek bozmaya hükmetmiştir.
10. Bozma ilamı üzerine dava dosyasını tekrar değerlendiren Ankara 5. İş Mahkemesi; yeniden yaptırılan bilirkişi incelemesinin ardından 23/10/2013 tarihli kararı ile bozma ilamı doğrultusunda davanın kısmen kabulüne hükmetmiş, başvurucu Emine Özdoğan yönünden 200 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın, başvurucu Ferhat Özdoğan ve Nejat Özdoğan yönünden ayrı ayrı 25.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline hükmetmiştir.
11. İlk derece mahkemesi kararı Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 17/4/2014 tarihli ilamı ile onanmış ve yargılama sona ermiştir.
12. Başvurucular, onama ilamını 14/5/2014 tarihinde öğrendiklerini beyan ederek 12/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 9/1/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucular, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan iş mahkemeleri nezdinde açılan davalarda yargılama süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak uyuşmazlığı karara bağlayacak davanın açıldığı, sürenin sona erdiği tarih olarak yargılamanın sona erdiği (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013 § 69), yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Mehmet Salih Ayyıldız, B. No: 2012/397, 17/11/2014, § 25).
17. İş mahkemelerinde görülen davalarda yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Nesrin Kılıç, §§ 57, 58).
18. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olaydaki yaklaşık 8 yıllık yargılama süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
19. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
20. Başvurucular; murislerinin iş kazası sonucu ölümü nedeniyle uğradıkları zararın tazmini istemiyle açtıkları dava sonunda hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu ve somut durumları dikkate alındığında eksik hesaplandığını belirterek adil yargılanma, sosyal güvenlik ve çalışma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu kapsamda başvurucuların şikâyetlerinin özünün derece mahkemeleri tarafından delillerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
22. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
23. Başvurucular tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
24. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…”
26. Başvurucular, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
27. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
28. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvuruculardan Emine Özdoğan ile Nejat Özdoğan'a aynı konutu paylaştıkları, ekonomik birliktelik içerisinde oldukları dikkate alınarak net 12.350 TL manevi tazminatın müştereken ödenmesine; başvurucu Ferhat Özdoğan'a ayrıca net 12.350 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
29. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için başvurucuların uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir belge sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
30. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olmaları nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvuruculardan Emine Özdoğan ile Nejat Özdoğan'a net 12.350 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE; başvurucu Ferhat Özdoğan'a net 12.350 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
D. 206,10 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.186,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Ankara 5. İş Mahkemesine (E.2012/1135, K.2013/1386) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 9/1/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.