TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
KASIM ERSOY BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası:2014/8911)
Karar Tarihi: 19/4/2017
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Hicabi DURSUN
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör Yrd.
Yusuf Enes KAYA
Başvurucu
Kasım ERSOY
Vekili
Av. Süleyman BEYSÜLEN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uzun tutukluluk nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının; yargılamanın adil bir şekilde yürütülmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/6/2014 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:
8.Başvurucu; bilinçli taksir ile birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verme, tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma veya el değiştirme suçlarından hakkında yapılan soruşturma kapsamında Ankara 14. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/4/2011 tarihlikararıyla tutuklanmıştır.
9. Başvurucu hakkında, bilinçli taksir ile birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verme ile tehlikeli maddeleri izinsiz bulundurma veya el değiştirme suçlarından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 12/8/2011 tarihli iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
10. Başvurucu hakkındaki dava, Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/256 sayılı esasına kaydedilmiştir.
11.16/5/2014 tarihli ara kararı ile başvurucununtutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
12. Başvurucu 16/5/2014 tarihli ara kararına itiraz etmiş, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi 2/6/2014 tarihli kararı ile itirazı reddetmiştir.
13. Başvurucu, ret kararını 11/6/2014 tarihinde öğrenmiştir.
14. Başvurucu 13/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Başvurucu 26/9/2014 tarihinde tahliye edilmiştir.
16. Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 9/9/2015 tarihli kararıyla başvurucunun, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi suçundan beraatine; taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma suçundan 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmiş olup temyiz incelemesi devam etmektedir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 19/4/2017 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; tutukluluğu ile ilgili delil durumunun değişebileceğini, delillerin büyük ölçüde toplandığını, formül gerekçelerle tutukluluğunun devamına karar verildiğini, uzun süredir tutuklu olduğunu, bu durumun masumiyet karinesine aykırı olduğunu, tutukluluğa alternatif tedbirlerin göz ardı edildiğini, taksirli suçlardan yargılanmasına rağmen Mahkemenin yargılamayı kendisi tutukluyken sürdürmesinin suç ve cezaların kanuniliği ilkesine aykırı olduğunu, davada yargılanan diğer sanıkların çoğunun tahliye edilmesine rağmen kendisinin tahliye edilmediğini, Kanun'da öngörülen azami tutukluluk süresinin hesaplanmasının eşitlik ilkesine aykırı, yasal zemine dayanmayan bir uygulama olduğunu belirterek Anayasa'nın 10.,13., 19., 36., 38. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
19. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Somut olayda ihlal iddialarının özünün tutukluluğun uzun sürmesine, yargılamanın tutuklu devam ettirilmesine yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu şikâyetlerin kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı ile ilgili olduğu gözetilerek başvurucunun bu başlık altındaki iddiaları, Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında değerlendirilmiştir.
20. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 17).
21. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa (ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016,§§ 33-45).
22. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 26/9/2014 tarihinde tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada da incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun "ikincil niteliği" ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
23. Açıklanan nedenlerle tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu;İlk Derece Mahkemesinin iddia ve savunma makamlarının sunduğu deliller arasındaki çelişkileri gidermediğini, kendi lehine olan delillere itibar edilmediğini, soruşturma aşamasında lehine olan delillerin toplanmadığını, bilirkişi heyetinin belirlenmesine ilişkin ara kararların talimat Mahkemesince yerine getirilmediğini, bu konudaki savunmalarına itibar edilmediğini, dijital delillerin sıhhatine ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, yargılamanın bilirkişi incelemesi esas alınarak yürütüldüğünü, bilirkişinin ise aynı davada para karşılığı ifade vermek suçundan yargılanan ihbarcı tanığın anlatımlarını esas aldığını, tüm bu hususların Mahkemenin tarafsız olmadığını gösterdiğini belirterek Anayasa'nın 36. ve 37. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (bkz. § 20). Başvurucunun bu başlık altındaki iddialarının tamamının adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
26.Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin yerine getirilmemesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
27. Somut olayda başvurunun yargılandığı dava, temyiz aşamasındadır. Başvurucunun adil yargılanma hakkına ilişkin şikâyetlerini temyiz aşamasında ileri sürebilme ve bu şikâyetlerin temyiz aşamasında incelenme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevedetemyiz süreci beklenmeden yargılama sürecindeki adil yargılanma hakkı ihlaline ilişkin şikâyetlerin başvurucu tarafından bireysel başvuruya konu edildiği görülmüştür.
28. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının da başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 19/4/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.