|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
YUSUF İPEK BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2014/9913)
|
Karar Tarihi: 8/9/2015
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
Başkan
|
:
|
Alparslan ALTAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Engin YILDIRIM
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Yusuf İPEK
|
Vekili
|
:
|
Av.İsmail
DOĞAN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvurucu, "nitelikli
yağma, cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun
bırakma" suçlarını işlediği iddiasıyla yargılandığı davanın
hâlen devam ettiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını
belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş, maddi ve
manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Başvuru, 23/6/2014 tarihinde Anayasa Mahkemesine doğrudan
yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesi
neticesinde başvuruda, Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir durumunun
bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 29/12/2014 tarihinde;
başvurunun, makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiası yönünden kabul
edilebilir olduğuna ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına,
dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 18/3/2015 tarihinde, esas
incelemesinin yapılmasına karar verilmiştir.
5. Adalet Bakanlığına (Bakanlık),başvuru
konusu olay ve olgular bildirilmiş, başvuru evrakının bir örneği görüş için
gönderilmiştir. Bakanlığın 30/3/2015 tarihli yazısında, Anayasa Mahkemesinin
önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine
atfen, başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE
OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
UYAP aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle
şöyledir:
7. Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma
kapsamında, 3/11/2007 tarihinde başvurucunun ifadesi alınmıştır.
8. Başvurucu ve diğer beş şüpheli hakkında Kızıltepe
Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 4/5/2011 tarihli ve 2007/2981 Soruşturma
sayılı fezleke, kamu davası açılmak üzere görevli ve yetkili Mardin Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmiştir.
9. Başvurucu ve diğer beş şüpheli hakkında, Mardin
Cumhuriyet Başsavcılığının 10/5/2011 tarihli ve E.2011/1175 sayılı iddianamesi
ile "nitelikli yağma, cebir, tehdit
veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma"
suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmıştır.
10. Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2011/106 sayılı
dosyasına kaydedilen davanın yargılaması hâlen devam etmektedir.
11. Başvurucu 23/6/2014 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili
Hukuk
12. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun
109. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, (3) numaralı fıkrasının (b)
bendi ile 149. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi
IV. İNCELEME VE
GEREKÇE
13. Mahkemenin 8/9/2015 tarihinde yapmış olduğu toplantıda,
başvurucunun 23/6/2014 tarihli ve 2014/9913 numaralı bireysel başvurusu
incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
14. Başvurucu, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında, 3/11/2007 tarihinde ifadesinin alındığını, 10/5/2011
tarihinde hakkında açılan kamu davasının yargılamasının hâlen devam ettiğini ve
yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
15. Başvurucunun, yargılamanın makul süreyi
aştığına ilişkin şikâyeti açıkça
dayanaktan yoksun değildir. Ayrıca başka bir kabul edilemezlik nedeni de
bulunmadığı için başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucu, Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca 3/11/2007
tarihinde ifadesinin alınmasıyla başlayan yargılama sürecinin hâlen devam
ettiğini ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü, Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara, Anayasa’nın
36. maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan
makul sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün
olan süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın
141. maddesinin de Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği, makul sürede
yargılanma hakkının değerlendirilmesinde göz önünde bulundurulması gerektiği
açıktır (Güher Ergun ve
diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 38-39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde
bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher Ergun ve diğerleri,§§41-45).
19. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın kendiliğinden
adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B.E., B.
No: 2012/625, 9/1/2014, § 31). Başvuru konusu olayda başvurucu hakkında, "nitelikli yağma, cebir, tehdit veya hile
kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarını
işlediği iddiasıyla soruşturma başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan
suçlar, 5237 sayılı Kanun’un 109. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları, (3)
numaralı fıkrasının (b) bendi ile 149. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b)
bendinde hapis cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu çerçevede
başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36.
maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B.E., § 32).
20. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup
olmadığı değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği
iddiasının yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak
etkilendiği arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulanması anı ya da
kamu davasının açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, Kızıltepe
Cumhuriyet Başsavcılığınca başvurucunun ifadesinin alındığı 3/11/2007
tarihidir. Ceza yargılamasında sürenin sona erdiği tarih, suç isnadının nihai
olarak karara bağlandığı, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa
Mahkemesinin makul süre şikâyetiyle ilgili kararını verdiği tarihtir (Ersin Ceyhan, B. No: 2013/695, 9/1/2014, § 35).
21. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde,
Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında, 3/11/2007
tarihinde başvurucunun ifadesinin alındığı, başvurucu ve diğer beş şüpheli
hakkında Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 4/5/2011 tarihli
fezlekenin, kamu davası açılmak üzere görevli ve yetkili Mardin Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderildiği tespit edilmiştir. Başvurucu ve diğer beş şüpheli
hakkında, Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının 10/5/2011 tarihli iddianamesi ile "nitelikli yağma, cebir, tehdit veya hile
kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarını
işledikleri iddiasıyla kamu davası açıldığı belirlenmiştir. Mardin 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin E.2011/106 sayılı dosyasına kaydedilen davada, başvurucunun
savunması ile mağdur beyanlarının alındığı, uzun süredir başvurucu dışındaki
bir sanığın ifadesinin alınabilmesi için duruşmaların ertelendiği ve
yargılamanın hâlen devam ettiği anlaşılmıştır.
22. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu’nun öngördüğü yargılama usullerine tabi mahkemeler nezdindeki
yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar, daha önce
bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B.E.,, §§ 23-41;Ersin Ceyhan,
§§ 24-40).
23. Başvurunun değerlendirilmesi neticesinde, başvuruya konu
ceza davası; hukuki meselenin çözümündeki güçlük, maddi olayların karmaşıklığı,
delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller, taraf sayısı gibi kriterler
dikkate alındığında karmaşık olmaktan uzaktır. Başvurucunun, tutum ve
davranışlarıyla ve usule ilişkin haklarını kullanırken özensiz davranmasıyla
yargılamanın uzamasına önemli ölçüde sebep olduğu da söylenemez. Anılan davaya
bütün olarak bakıldığında somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini
gerektirecek bir yön bulunmadığı ve yaklaşık sekiz yıldır devam eden söz konusu
yargılama sürecinde makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
25. Başvurucu, yargılama makul
sürede sonuçlandırılamadığı için 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi
tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
26. 30/3/2011 tarihli ve 6216
sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un “Kararlar” kenar başlıklı 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrası şöyledir:
“Tespit edilen ihlal
bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak
için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden
yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine
tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu
gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
27. Başvurucunun tarafı olduğu
uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık sekiz yıldır devam eden yargılama süresi nazara
alındığında yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle, yalnızca ihlal
tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net
8.300,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
28. Başvurucu tarafından maddi
tazminat talebinde bulunulmuş olmakla beraber, tespit edilen ihlal ile iddia
edilen maddi zarar arasında illiyet bağı bulunmadığı anlaşıldığından
başvurucunun maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
29. Başvurucu tarafından yapılan
ve dosyadaki belgeler uyarınca tespit edilen 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
30. Başvuruya konu yargılamanın
yaklaşık sekiz yıldır devam ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma
hakkını ihlal ettiği gözetilerek anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan
bir yargılama dosyasında; hukuka, adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü
zararın devam etmesinin önlenmesi amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa
sürede sonuçlandırılmasını teminen, kararın bir
örneğinin ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan
gerekçelerle;
A. Başvurucunun;
1.Yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı yönündeki
iddiasının KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
B. Başvurucuya net 8.300,00TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE, başvurucunun tazminata ilişkin diğer
taleplerinin REDDİNE,
C. Başvurucu tarafından yapılan 206,10 TL harç ve 1.500,00 TL
vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.706,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA
ÖDENMESİNE,
D. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına
başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması
hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için
yasal faiz uygulanmasına,
E. Kararın bir örneğinin Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine,
8/9/2015
tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.