TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EKREM DUMANLI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/1032)
|
|
Karar Tarihi: 31/10/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Ömer MENCİK
|
Başvurucu
|
:
|
Ekrem
DUMANLI
|
Vekili
|
:
|
Av. Orhan
Kemal CENGİZ
|
|
|
Av. Hasan
GÜNAYDIN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltı tedbirinin hukuki olmaması ve gözaltı
süresinin aşılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının;
soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması kararının hukuki olmaması, yasak
usuller kullanılarak ifadenin alınması ve sorgunun
yapılması ile Savcılık ifadesinin adalet sarayı yerine emniyet binasında
alınması nedenleriyle adil yargılanma hakkının; yurt dışına çıkamamak şeklindeki adli kontrol tedbirinin
hukuki olmaması nedeniyle seyahat özgürlüğünün ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 16/1/2015 ve 29/6/2015 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyon tarafından 2015/11888 numaralı bireysel başvuru
dosyasının aralarında kişi yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle
2015/1032 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve
incelemenin 2015/1032 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yapılmasına
karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucu, bireysel başvurunun yapıldığı tarihte Zaman
gazetesinin genel yayın yönetmenidir.
8. Kamuoyunda bilinen ismiyle Tahşiyeciler grubuna ilişkin
yürütülen bir soruşturmada bir süre tutuklu kalan bir kişinin şikâyeti üzerine
başvurucu da dâhil olmak üzere gazeteci, yapımcı, senarist, yönetmen ve emniyet
görevlilerinin aralarında olduğu çok sayıda şüpheli hakkında iftira, sahtecilik
ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştır.
9. Bu soruşturma Tahşiyeciler grubuna yönelik soruşturma sürecinin bu
grubun görüşlerinden rahatsız olunması nedeniyle ve grubu terörle
ilişkilendirmek amacıyla Fetullah Gülen'in
talimatıyla başlatıldığı yönündeki iddialar temelindedir.
10. Başvurucu, birtakım sosyal medya hesaplarında 10/12/2014 ile
11/12/2014 tarihlerinde kendisinin de aralarında bulunduğu çok sayıda medya
mensubuna yönelik operasyon yapılacağı haberlerinin yer alması üzerine
12/12/2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bir dilekçe vererek
hakkında bir soruşturma olup olmadığını sorduğunu ifade etmiştir.
11. Başvurucu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 12/12/2014
tarihli yazısıyla kendisi hakkında bir soruşturma olmadığının bildirildiğini
belirtmiştir.
12. Başvurucu 14/12/2014 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
gözaltına alınmıştır. Başvurucunun gözaltı süresi üç gün uzatılmıştır.
13. Başvurucu, gözaltı kararına ve gözaltı süresinin
uzatılmasına dair 15/12/2014 ve 16/12/2014 tarihli kararlara itiraz etmiş ancak
başvurucunun itirazları İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.
14. Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 13/12/2014
tarihinde, başvurucunun ve diğer şüphelilerin üzerlerine atılı suçların
niteliği ve dosyada mevcut bulgular dikkate alındığında başvurucunun da içinde
bulunduğu şüpheli ve müdafileri ile diğer soruşturma sujelerinin
soruşturma dosyasını incelemelerinin ve örnek almalarının soruşturmanın
selametini tehlikeye düşüreceğini dikkate alarak 4/12/2004 tarihli ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre
şüphelinin ve müdafiinin dosya içindeki belgeleri
incelemelerinin vebu belgelerden örnek almalarının
kısıtlanmasına karar verilmesini İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliğinden talep
etmiştir. Hâkimlik 13/12/2014 tarihinde talebi kabul ederek dosya içeriğini
incelemenin veya belgelerden örnek alınmasının kısıtlanmasına karar vermiştir.
15. Başvurucu 16/12/2014 tarihli dilekçe ile kısıtlama kararına
itiraz etmiştir. İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği 17/12/2014 tarihinde itirazın
kesin olarak reddine karar vermiştir.
16. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 17/12/2014 tarihinde
başvurucunun ifadesini aldıktan sonra 18/12/2014 tarihinde tutuklanması
istemiyle başvurucuyu İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir. İfade
alma işlemi sırasında başvurucunun iki avukatı hazır bulunmuştur. İfade
tutanağında ifade alma işlemi öncesinde isnat edilen suçlamaların başvurucuya
açıklandığı belirtilmiş ve başvurucuya ifade içeriğinde kendisine yöneltilen
suçlamalara ilişkin sorular sorulmuştur.
17. Tutuklama talep yazısında başvurucuya isnat edilen
suçlamalara ilişkin açıklamalara yer verilmiştir. Anılan yazı, sorgu işlemi
öncesinde İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından başvurucuya okunmuştur.
Sorgu tutanağında başvurucuya isnat edilen suçun anlatıldığı da belirtilmiştir.
Bu sırada başvurucunun üç avukatı hazır bulunmuştur. Başvurucu ve başvurucunun
müdafileri suçlamaları kabul etmemişler ve başvurucu müdafileri yapılan
işlemlerin hukuka uygun olmadığını belirterek başvurucunun doğrudan veya gerekli
görülürse adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmasını talep
etmişlerdir.
18. Başvurucunun da aralarında bulunduğu şüphelilerin İstanbul
1. Sulh Ceza Hâkimliğindeki sorgu süreci 18/12/2014 tarihinde saat 10.34’te
başlamış, 23.30’da sona ermiştir.
19. Hâkimlik, sorgu sürecinin süresini dikkate alarak
başvurucunun da aralarında bulunduğu şüpheliler hakkında karar vermek için
19/12/2014 günü saat 14.00’e kadar sorguya ara vermiş; belirtilen gün ve saatte
kararını açıklamıştır.
20. İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 19/11/2016 tarihli kararı
ile başvurucunun tutuklanma talebinin reddine ve adli kontrol tedbiri olarak
yurt dışına çıkmasının yasaklanmasına karar verilmiştir.
21. Başvurucu 25/12/2014 tarihinde adli kontrol kararına itiraz
etmiştir. Bu talebi değerlendiren İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 31/12/2014
tarihinde itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.
22. Anılan karar 8/1/2015 tarihinde başvurucu tarafından
öğrenilmiştir.
23.Başvurucu -2015/1032 sayılı başvuru yönünden- 16/1/2015
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
24. Başvurucu 22/4/2015 tarihli dilekçesiyle hakkında verilen
adli kontrol kararının mağduriyetine neden olduğu gerekçesiyle kaldırılmasını
talep etmiştir. Bu talebi değerlendiren İstanbul 3. Sulh Ceza Hâkimliği
29/4/2015 tarihinde talebin reddine karar vermiştir.
25. Başvurucu 29/4/2015 tarihinde bu karara itiraz etmiştir. Bu
talebi değerlendiren İstanbul 2. Sulh Ceza Hâkimliği 15/5/2015 tarihinde itirazın
reddine karar vermiştir.
26. Anılan karar 2/6/2015 tarihinde başvurucu tarafından
öğrenilmiştir.
27. Başvurucu, -2015/11888 sayılı başvuru yönünden- 29/6/2015
tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
28. Başvurucu hakkındaki dosya soruşturma aşamasında derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
29. 5271 sayılı Kanun'un "Gözaltı"
kenar başlıklı 91. maddesinin (1), (2), (3) ve (5) numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Yukarıdaki maddeye göre yakalanan
kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için
gözaltına alınmasına karar verilebilir. Gözaltı süresi, yakalama yerine en
yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama
anından itibaren yirmidört saati geçemez. Yakalama
yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre oniki saatten fazla olamaz.
(2)
Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir
suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.
(3)
Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli
sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her
defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak
emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl
tebliğ edilir.
...
(5)
Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin
Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii
veya kanunî temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı,
hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh
ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmidört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır.
Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu
kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma
evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir."
30. 5271 sayılı Kanun'un "Tutuklama
nedenleri" kenar başlıklı 100. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
"(1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını
gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli
veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi
beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama
kararı verilemez.
(2)
Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması
veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
1. Delilleri yok etme, gizleme veya
değiştirme,
2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı
yapılması girişiminde bulunma,
Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.
..."
31. 5271 sayılı Kanun'un
"Adli kontrol" başlıklı 109. maddesinin ilgili bölümü
şöyledir:
"(1) Bir suç sebebiyle yürütülen
soruşturmada, 100 üncü maddede belirtilen tutuklama
sebeplerinin varlığı halinde, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol
altına alınmasına karar verilebilir.
…
(3)
Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe
tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
…"
32. 5271 sayılı Kanun’un "Adlî
kontrol kararı ve hükmedecek merciler" başlıklı 110. maddesi
şöyledir:
"(1) Şüpheli,
Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma
evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2)
Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi
bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun
içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir,
değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf
tutabilir.
(3) 109
uncu madde ile bu madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili
diğer yargı mercileri tarafından da,kovuşturma
evresinin her aşamasında uygulanır."
33. 5271 sayılı Kanun’un "Adlî
kontrol kararının kaldırılması" başlıklı 111. maddesi şöyledir:
“(1)
Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan
sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde
karar verebilir.
(2)
Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.”
34. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
istemi" kenar başlıklı 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
35. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
36. Mahkemenin 31/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Kişi Hürriyeti ve
Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu; ulusal yayın yapan bir gazetenin genel yayın
yönetmenliği görevini yürütmekte olup söz konusu gazetede yer alan iki köşe
yazısı ile bir gazete haberi nedeniyle başka somut herhangi bir bilgi ve belge
olmaksızın hukuka aykırı olarak gözaltına alındığını, kanuni gözaltı süresi
dolmasına rağmen serbest bırakılmadığını, sorgusu tamamlandıktan sonra on dört
saat boyunca tutulmasının yasal dayanağı olmayan keyfî bir uygulama olduğunu
belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile ifade ve basın özgürlüklerinin
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki
iddialarının Anayasa'nın 19. maddesi bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği
hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
39. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
40. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
41. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece
mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir
kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013, §§ 16, 17).
42. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin
aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına
ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava
sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi
gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No:
2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet
Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No:
2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim
Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47).
43. Somut olayda başvurucu hakkında verilen gözaltı kararının
hukuka uygun olup olmadığı ve kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşılıp
aşılmadığı 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada
incelenebilir. Nitekim Yargıtay uygulaması (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin
1/10/2012 tarihli ve E.2012/21752, K.2012/20353 sayılı kararı; Günay Dağ ve diğerleri, § 145) da bu
kapsamdaki taleplerle ilgili olarak davanın esasının sonuçlanmasına gerek
olmadığı yönündedir. Bu madde kapsamında açılacak dava yoluyla gözaltına
ilişkin bir hukuka aykırılık tespit edildiğinde başvurucu lehine tazminata da
hükmedilebilecektir.
44. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen
dava yolunun başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz etkili bir
hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel
başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik
niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.
45. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun gözaltına almanın hukuka
aykırı olduğuna ve gözaltı süresinin aşıldığına ilişkin iddiaları ile ilgili
olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı
anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar
1. Başvurucunun İddiaları
46. Başvurucu; Savcılık tarafından adliye sarayı yerine emniyet
binasında ifadesinin alındığını, Savcılıkça ifadesinin alınmasının ardından
adliyeye sevk edildiğini, adliye nezarethanesinde -7.
katta insan haklarına uygun olmayan bir ortamda tutulduktan sonra yorgun bir
şekilde sorguya sevk edildiğini ve ifadesinin alındığını, ifade alma ve sorgu
sırasında yasak sorgu yöntemlerinin kullanıldığını ifade etmiştir.
47. Başvurucu ayrıca gözaltı, ifade ve sorgu süreçlerinde
suçlamalara dair ayrıntılı şekilde bilgilendirilmediğini, soruşturma dosyasını
inceleme talebinin kısıtlama
kararı gerekçe gösterilerek kabul edilmediğini, bu nedenlerle kendisine yönelik
suçlamaları ve bunların delillerini öğrenemediğini, kısıtlama kararının kanunda öngörülen şartlar oluşmamasına
rağmen verildiğini, soruşturma mercilerinin bu tutumunun silahların eşitliği ilkesiyle
bağdaşmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği ile adil yargılanma
haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
48. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Başvurucu her ne kadar soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması
nedeniyle adil yargılanma hakkı yanında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının da
ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de soruşturma dosyasında başvurucu hakkında
tutuklama tedbirinin uygulanmadığı, sadece gözaltı ve adli kontrol tedbirlerine
başvurulduğu anlaşılmıştır. Başvurucunun soruşturma dosyasına erişimin
kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği
iddiasını, gözaltına itiraz bağlamında değil savunma hakkının kısıtlanması ve
adli kontrol kararına itiraz açısından silahların eşitliği ve çelişmeli
yargılama ilkelerine aykırı davranılması bağlamında ileri sürdüğü
görülmektedir. Bu itibarla başvurucuların bu bölümdeki tüm iddialarının adil
yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
49. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun
yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
50. Somut olayda başvuruya konu soruşturmanın devam ettiği
tespit edilmiştir (bkz. § 28). Başvurucunun bu başlık altındaki şikâyetlerine
ilişkin hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel
başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
51. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Seyahat Özgürlüğünün
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
52. Başvurucu; somut herhangi bir bilgi ve belge olmaksızın
hukuka aykırı olarak hakkında adli kontrole hükmedildiğini,mesleği gereği çeşitli kurum ve
kuruluşlar tarafından yurt dışında düzenlenen organizasyonlara davet edildiği
hâlde adli kontrol tedbiri nedeniyle katılım gösteremediğini, söz konusu
tedbire yönelik itirazlarının gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini belirterek
seyahat özgürlüğü, adil yargılanma ve kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
53. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Bu itibarla başvurucuların bu bölümdeki iddialarının seyahat özgürlüğü
kapsamında incelenmesi gerekir.
54. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı
Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun
incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın
Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye
ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak
koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel
başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz,
B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
55. Anayasa’nın 23. ve Sözleşme’ye ek
(4 ) numaralı Protokol’ün 2. maddesinde, ülke içinde
seyahat özgürlüğü bulunmakla birlikte kişilerin bulunduğu ülkeden ayrılma
özgürlüğü de bulunmaktadır. Ancak anılan Protokol’e Türkiye taraf olmadığından
Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan seyahat özgürlüğüne yönelik başvurular
bireysel başvuru kapsamında değildir.
56. Nitekim Anayasa Mahkemesi bir kararında yurt dışına çıkış
yasağı getiren adli kontrol tedbirinin kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına
değil seyahat hürriyetine ilişkin olduğunu belirttikten sonra başvurucunun bu
yasak nedeniyle özgürlüğünün kısıtlandığı iddiasını konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle kabul edilemez bulmuştur (Sebahat
Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, §§ 41-54).
57. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddiaların başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Seyahat özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
31/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.