TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YAŞAR TANRIYISEVEN ERGÜNSU BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/10494)
|
|
Karar Tarihi: 4/7/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
YusufŞevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Yaşar Tanrıyıseven Ergünsu
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali ASAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kesinleşmiş hükme dayalı icra emrinin iptaline karar
verilmesi ve yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, kesinleşen ilk kararın kira alacağına ve
ikinci kararın ise icra müdürü işlemininin şikâyetine
ilişkin olup konuları ve tarafları farklı olduğundan başvurucunun iddialarının
yargılamanın sonucuna yönelik olduğunu ileri sürmüştür. Bakanlık ayrıca, makul
sürede yargılanma hakkına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin önceki
kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş
sunulmayacağını bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Asıl Alacağa İlişkin
Yargılama Süreci
9. Başvurucu 10/8/2000 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli
olarak belirlenen kira sözleşmesi uyarınca ödenmesi gereken aylık kira
bedelinin eksik ödendiği iddiasıyla toplam 7.200 Amerikan doları (Dolar) kira
alacağının sözleşmede kararlaştırılan %15 faiziyle birlikte tahsili talebiyle
25/5/2006 tarihinde dava açmıştır.
10. Kadıköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 10/5/2007 tarihli kararla
kiracı ve kefil konumundaki davalıların 2004 yılının ikinci ayından itibaren
kira sözleşmesinin sona erdiği 2005 yılının yedinci ayına kadar kira bedelini
eksik olarak ödedikleri gerekçesiyle dava tarihine kadar işleyen faizi ile
birlikte toplam 8.212 Dolar karşılığı TL'nin davalılardan tahsiline karar
vermiştir.
11. Karar temyiz edilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 4/12/2007
tarihli karar ilehüküm altına alınan asıl alacağa
muaccel olduğu tarih olan 1/2/2004 tarihinden itibaren aylık %15 akdi faiz
oranı uygulanması gerektiğinden hükmün bozulmasına karar vermiştir.
12. İlk derece mahkemesi bozma kararına uymuştur. Mahkeme
24/6/2008 tarihli karar ile 7.200 Dolardan oluşan asıl alacak ile dava tarihine
kadar işleyen akdi faizden oluşan 29.932,27 Dolar olmak üzere toplam 37.132,27
Doların davalılardan tahsiline karar vermiştir.
13. Karar temyiz edilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 7/4/2009
tarihli karar ile ilk derece mahkemesi kararını onamıştır. Başvurucu karar
düzeltme isteğinde bulunmuştur. Daire, 14/9/2009 tarihinde başvurucunun karar
düzeltme isteğini haklı bularak onama kararını kaldırmıştır. Daire, onama
kararını kaldırmakla birlikte ilk derece mahkemesi kararının 1 numaralı fıkrasını ''7.200 ABD Doları alacağın 25/5/2006 dava
tarihinden itibaren aylık %15 akti faiz uygulanarak
dava tarihine kadar %15 akti faizi 29.932,27 ABD
Doları ile birlikte toplam 37.132,27 ABD Doları alacağın davalılardan alınarak davacıyaverilmesine'' şeklinde yeniden
düzenleyerek hükmün düzeltilmiş hâliyle onanmasına karar vermiştir.
B. Asıl Alacağı Hüküm
Altına Alan Kararın İcrası Süreci
14. Başvurucu Kadıköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24/6/2008
tarihli kararına dayalı olarak Üsküdar 4. İcra Müdürlüğünde 24/6/2008 tarihinde
ilamlı icra takibi başlatmıştır. Başvurucu bu takip kapsamında borçlulara
22/7/2008 tarihli icra emri göndermiştir. Başvurucu icra emrinde 37.132 Dolar
asıl alacak, 28.080 Dolargeçmiş gün faizi olmak üzere
toplam 65.212 Dolarkarşılığı 77.993 TL'nin tahsilini
istemiştir.
15. Borçlular tarafından icra dosyasına 14/8/2008 tarihinde
50.060 TL ve 26/9/2008 tarihinde 34.740 TL yatırılmıştır.
16. Borçlular icra emrine karşı şikâyet yoluna gitmiştir.
Borçluların şikâyeti üzerine başvurucu dosyaya teminat mektubu sunmuştur.
Üsküdar 2. İcra Hukuk Mahkemesi 31/12/2008 tarihli kararı ile takibe dayanak
kararda asıl alacak ve dava tarihine kadar işleyen faiz olmak üzere toplam
37.132,27 Dolara karar verildiği ve karar tarihinden sonrası için faize
hükmedilmediğinden icra emrinin iptaline karar verilmiştir.
17. Temyiz edilen karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 1/6/2009
tarihli kararıyla onanmış ve karar düzeltme isteğinin 21/12/2009 tarihinde
reddiyle kesinleşmiştir. İcra emrinin iptaline ilişkin kararın kesinleşmesi
üzerine borçlular başvurucunun sunmuş olduğu teminat mektubunu paraya çevirerek
27/8/2009 tarihinde 41.698,80 TL'yi tahsil etmişlerdir. Borçlular tahsil
ettikleri paranın 41.600 TL'sini 26/11/2009 tarihinde icra dosyasına yeniden
yatırmıştır.
18. Başvurucu aynı dosya kapsamında borçlulara 15/1/2010 tarihli
ikinci bir icra emri göndermiştir. Başvurucu bu icra emrinde 37.132 Dolar asıl
alacak, 28.080 Dolarkarardan sonra işleyen günler
faizi olmak üzere toplam 65.212 Dolar alacaktan ödemelerden sonra kalan
miktarının karşılığı olan 21.390,60 TL'nin ödenmesi talebinde bulunmuştur.
19. Borçlular icra emrinin tebliğinden önce borcun tamamen
kapatıldığı iddiasıyla takibin iptali istemiyle şikâyette bulunmuşlardır.
20. Başvurucu 15/1/2010 tarihli icra emrinin düzenlendiği tarih
itibarıyla 7.200Dolar asıl alacağa aylık %15 akdi faizin işlemeye devam ederek
borcun toplam 17.169,27 Dolar karşılığı TL olarak belirtilmesi gerektiğini
ileri sürerek eksik hesaplama nedeniyle19/2/2010 tarihinde şikâyette
bulunmuştur.
21. Üsküdar 2. İcra Hukuk Mahkemesi aralarındaki hukuki ve fiilî
irtibat nedeniyle iki davanın birleştirilmesine karar vermiştir. Mahkeme
30/3/2011 tarihli kararla, 22/7/2008 tarihli icra emrinin karar sonrasında
işletilen faizden oluşan 28.080 Dolara ilişkin kısmının iptal edildiğini ve
aşamalarda yapılan ödemelerden sonra bakiye borcun 11.540,02 Dolar olduğu
gerekçesiyle her iki davanın da kısmen kabulüyle icra emrinin bu alacak
miktarına göre düzeltilmesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca bakiye borcun
içinde bulunan 7.200 Dolaraaylık %15 akdi faiz
işletilmesine karar vermiştir.
22. Karar borçlular tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 12.
Hukuk Dairesi 26/12/2011 tarihinde ilamda hüküm altına alınsa bile faiz alacağına
faiz yürütülemeyeceği ve ilamda (takibe konu alacağa dayanak teşkil eden Asliye
Hukuk Mahkemesi kararı) faize karar verilmediğinden 7.200 Dolarasıl
alacağa karar tarihinden itibaren kamu bankalarının Dolar cinsinden açılan bir
yıllık mevduata uyguladıkları en yüksek faizin uygulanması gerektiğine işaret
etmiş ve yapılan ödemelerin bu kapsamda yeniden değerlendirilmesi amacıyla
kararı bozmuştur.
23. İstanbul Anadolu 9. İcra Hukuk Mahkemesi (Üsküdar 2. İcra
Hukuk Mahkemesi) bozma kararına uymuştur. Mahkeme 19/9/2013 tarihli kararıylayapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen
rapora göre icra emrinin düzenlendiği 15/1/2010 tarihi itibariyle borçluların
takibe konu borcu tamamen ödedikleri anlaşıldığından asıl davanın kabulüne ve
birleşen davanın reddine karar vermiştir.
24. Başvurucu tarafından temyiz edilen karar, Yargıtay 8. Hukuk
Dairesinin 3/7/2014 tarihli onama ve 21/4/2015 tarihli karar düzeltme isteğinin
reddi kararları sonucunda kesinleşmiştir.
25. Nihai karar 18/5/2015 tarihinde tebliğ edilmiş, başvurucu
15/6/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 4/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
27. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul
sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
29. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın
ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra
aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam
eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının
ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 50, 52).
30. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın
karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).
31. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda
verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda başvurucunun icra müdürlüğü
işlemini şikâyetiyle 19/2/2010 tarihinde başlayan ve yaklaşık 5 yıl 2 aylık
yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.
32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
B. Yargılamanın Sonucunun
Adil Olmadığına İlişkin İddia
33. Başvurucu, asıl davada alacağa karar tarihinden sonra faiz
uygulanmasına karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek
kesinleşmiş olmasına rağmen icra emrinin iptaline ilişkin yargılamada bu husus
dikkate alınmadan faiz isteğinin reddine karar verildiğini belirterek mülkiyet
hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun faiz isteğine ilişkin
iddialarının özünün derece mahkemeleri tarafından delillerin
değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında isabet olmadığına ve esas itibarıyla
yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
35. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması
bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru
kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya
açık keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda
değildir (Ahmet Sağlam, B. No:
2013/3351, 18/9/2013, § 42).
36. Somut olayda ilk derece mahkemesi, kararın icrası aşamasında
faize faiz yürütülemeyeceği değerlendirmesini yapmış ve borçlular tarafından
yapılan ödemeleri bu kapsamda ele alarak icra emrinin düzenlendiği tarihte
takibe konu borcun tamamen ödendiği kanaatiyle icra emrinin iptaline karar
vermiştir. Hüküm tarihine kadar işlemiş faizin geç ödenmesi durumunda faiz
işletilip işletilmeyeceğinin takdiri, ilgili hukuk kurallarını yorumlama
yetkisini haiz olan derece mahkemelerine aittir. Derece mahkemelerinin bu
yorumunda bariz takdir hatası veya keyfîlik
saptanmamıştır.
37. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik
oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında, ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
38. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
39. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…"
40. Başvurucu, aleyhine karar verilmesi nedeniyle oluşan 80.660
Dolar maddi zararının karşılığı TL'nin ve yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle
uğramış olduğu manevi zararları karşılığında 50.000.TL'nin ödenmesi talebinde
bulunmuştur.
41. Somut olayda makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
sonucuna varılmıştır.
42. İhlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları
karşılığında başvurucuya net 5.400 TL manevi tazminat ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
43. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucunun uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal
arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucunun bu konuda herhangi bir belge
sunmamış olması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi
gerekir.
44. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkına ilişkin diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net5.400 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata
ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Anadolu 9. İcra
Hukuk Mahkemesine (E.2012/545) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
4/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.