logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ahmet Yarımkaş [1.B.], B. No: 2015/12844, 4/7/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHMET YARIMKAŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/12844)

 

Karar Tarihi: 4/7/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Gülbin AYNUR

Başvurucu

:

Ahmet YARIMKAŞ

Vekili

:

Av. Altan ULUTAŞ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idari eylemden doğan manevi zararın tazmini istemiyle açılan tam yargı davasında aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile davanın hatalı değerlendirme sonucu reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 27/7/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) emrinde sözleşmeli piyade uzman çavuş olarak görev yapmaktayken bağlı olduğu birlik tarafından terörle mücadele faaliyetleri kapsamında Hakkari Çukurca'da yürütülen operasyona katılmış ve 27/9/2012 tarihinde teröristlerle girdiği çatışma esnasında karın boşluğuna şarapnel parçası isabet etmesi sonucunda yaralanmıştır.

7. Hakkari Asker Hastanesinde ameliyat edilen başvurucu, ameliyatının akabinde verilen otuz günlük istirahat raporunun bitiminde Kayseri'de bulunan birliğine katılmış ve görevine başlamıştır.

8. 31/12/2012 tarihi itibarıyla sözleşme süresi bitecek olan başvurucu, sözleşmesinin yenilenmesi amacıyla sağlık kurulu raporu alması için görev yaptığı birlik komutanlığı tarafından6/12/2012 tarihinde hastaneye sevk edilmiştir.

9. Etimesgut Asker Hastanesi tarafından düzenlenen 19/12/2012 tarihli sağlık kurulu raporu ile başvurucu hakkında piyade uzman çavuş görevine devam eder, komando olur, paraşütle atlayamaz kararı verilmiştir.

10. Başvurucu 31/12/2012 tarihinde kendi isteği ile sözleşmesini feshetmiştir.

11. Başvurucu 6/5/2013 tarihinde Millî Savunma Bakanlığına başvurmuş ve 27/9/2012 tarihinde teröristlerle girdiği çatışma sırasında yaralanması nedeniyle uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Söz konusu başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine 8/7/2013 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) tam yargı davası açan başvurucu, dava dilekçesinde olay nedeniyle uğradığı zarara karşılık 20.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

12. AYİM'deki dava süreci devam ederken Jandarma Genel Komutanlığı Nakdî Tazminat Komisyonu (Komisyon) 17/1/2014 tarihinde, olay nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlara karşılık başvurucuya 14.629,62 TL nakdî tazminat ödenmesine karar vermiştir. Söz konusu nakdî tazminat tutarı 20/2/2014 tarihinde başvurucuya ödenmiştir.

13. AYİM İkinci Dairesi (Mahkeme), en son sağlık durumunun tespiti için başvurucuyu Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığına sevk etmiştir. GATA Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 17/11/2014 tarihli raporda özetle başvurucunun yaralanmasının yaşamını tehlikeye düşüren bir durum olmadığı, vücutta kemik kırığı ve çıkığına neden olmadığı, yüzde sabit ize ya da yüzün sürekli değişimine sebebiyet vermediği, duyu veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesine neden olmadığı, konuşmasında sürekli zorluğa neden olmadığı tespitlerine yer verilmiştir. Aynı raporda başvurucunun çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespitine mahal arızasının bulunmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun anılan rapora itiraz etmesi üzerine Mahkeme tarafından yapılan ara karara cevaben GATA Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 19/1/2015 tarihli ek raporda; kişinin paraşütle atlayamama durumunun TSK Sağlık Yönetmeliği hükümlerine göre belirlenen bir husus olduğu, olayın başvurucunun yaşamını tehlikeye düşüren bir durum olmakla birlikte oganlardan birinin işlevini zayıflatan veya yitirilmesine neden olabilecek herhangi bir anatomik/fonksiyonel kayıp saptanmadığı, ilgili mevzuata göre meslekte kazanma gücü kayıp oranı tespitine mahal arızasının olmadığı açıklamalarına yer verilmiştir.

14. Mahkeme 4/2/2015 tarihinde oybirliğiyle verdiği kararla davayı reddetmiştir. Kararın gerekçesinde öncelikle GATA Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 17/11/2014 ve 19/1/2015 tarihli raporlardaki tespitler aktarılmış; bu raporlara göre başvurucuda maddi zarar oluşturacak iş gücü kaybı bulunmadığına, gerekli tedavisi yapıldığından başvurucunun maddi zararının olmadığına dikkat çekilmiştir. 17/1/2014 tarihli Komisyon kararına istinaden başvurucuya 14.629,62 TL nakdî tazminat ödemesi yapıldığı, ilgili yasa hükmüne göre bu ödemenin tazminat hesabında gözönünde bulundurulması gerektiği hatırlatılan kararda; söz konusu miktarın emsal olaylarda Mahkeme tarafından takdir edilen manevi tazminat miktarından fazla olduğu, bu itibarla tazminata hükmedilemeyeceği belirtilerek ret hükmü oluşturulmuştur. Kararda ayrıca, davalı idare lehine maktu vekâlet ücretine (1.500 TL) hükmedilmiştir.

15. Başvurucunun karar düzeltme istemi aynı Mahkemenin 10/6/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

16. Nihai karar 29/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

17. Başvurucu 27/7/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

18. 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un Nakdi tazminat ve aylığın etkisi kenar başlıklı 6. maddesi şöyledir:

"Bu Kanun hükümlerine göre ödenecek nakdi tazminat ile bağlanacak emekli aylığı uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığıdır.

Yargı mercilerinde maddi ve manevi zararlar karşılığı olarak kurumların ödemekle yükümlü tutulacakları tazminatın hesabında bu kanun hükümlerine göre ödenen nakdi tazminat ile bağlanmış bulunan aylıklar gözönünde tutulur."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 4/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvurucu, yargılama sonucunda aleyhine vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle kendisine ağır bir külfet yüklendiğini belirterek mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ilerisürmüştür.

21. Mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesi ve uyuşmazlıkların makul sürede bitirilebilmesi amacıyla belli yükümlülükler öngörülebilir. Bu yükümlülüklerin kapsamını belirlemek kamu makamlarının takdir yetkisi içindedir. Öngörülen yükümlülükler dava açmayı imkânsız kılmadıkça ya da aşırı derecede zorlaştırmadıkça mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği söylenemez. Davanın sonucuna göre kaybeden tarafa yüklenen vekâlet ücretinin davanın açıldığı tarih itibarıyla öngörülebilir olduğu takdirde mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğinden söz edilemez (Serkan Acar, B. No: 2013/1613, 2/10/2013, §§ 38-40).

22. Vekâlet ücreti, davaya hukuki katkıda bulunan ve davası kabul edilen lehine hükmedilen bir ücrettir. Bu bağlamda bireysel başvuruya dayanak davada davalı idarenin vekille temsil edildiği, vekil tarafından dava dosyasına savunma dilekçesi sunulmak suretiyle davaya hukuki katkıda bulunulduğu, ayrıca davanın davalı idare lehine sonuçlandığı dikkate alındığında somut olayda davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi için gerekli koşulların mevcut olduğu noktasında tereddüt bulunmamaktadır. Öte yandan davanın reddedilmesi durumunda maktu vekâlet ücreti olan 1.500 TL'nin davalı idareye ödenmek durumunda kalınacağının davanın açıldığı tarihte başvurucu tarafından öngörülebilir olduğu açık olup hükmedilen maktu ücretin gözetilen meşru amaç ile korunmak istenen hak açısından orantılı olduğu ve başvurucu üzerinde ağır bir yük oluşturmadığı da görülmektedir. Dolayısıyla belirtilen şikâyet bağlamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

24. Başvurucunun ayrıca, karar düzeltme talebinin reddedilmesi nedeniyle adına para cezasına hükmedilmesinden de şikâyet ettiği görülmektedir. Bununla birlikte belirtilen şikâyet benzer nitelikteki başvurularda Anayasa Mahkemesi tarafından müteaddit defa incelenmiştir. Anayasa Mahkemesi bu incelemelerinde; mahkemelerin gereksiz yere meşgul edilmemesi ve uyuşmazlıkların makul sürede bitirilebilmesi amacıyla karar düzeltme istemlerinin reddi hâlinde uygulanan ve yüksek miktarlı olmayan söz konusu cezaların gözetilen meşru amaç ile korunmak istenen hak açısından orantılı olduğuna ve başvurucular üzerinde ağır bir yük oluşturmadığına, belirtilen cezanın bu yola başvurulmasını imkânsız kılmadığı veya aşırı derecede zorlaştırmadığına, bu itibarla söz konusu şikâyet bağlamında mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğuna istikrarlı bir şekilde karar vermiştir (Ayrıntılı bilgi için bkz. Faik Gümüş, B. No: 2012/603, 20/2/2014, §§ 32-36; İlknur Polat, B. No: 2014/816, 28/9/2016, §§ 34-37). Bu sebeple işbu bireysel başvuruda belirtilen şikâyet yönünden ayrıca inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.

B. Diğer İhlal İddiaları

25. Başvurucu; olaya bağlı olarak geçirdiği travma nedeniyle mesleğini bırakmak zorunda kaldığını, ağır psikolojik sorunlar yaşadığını, kendisine ödenen nakdî tazminatın olay nedeniyle uğradığı manevi zararı karşılamadığını, Mahkemenin bu hususu görmezden gelerek tazminata hükmetmemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirtmektedir. Süreyi kaçırmamak amacıyla idareye yaptığı başvuru üzerine dava açmak zorunda kaldığını ifade eden başvurucu, davanın açılmasından sonra ödenen nakdî tazminat nedeniyle davanın konusuz kaldığına karar verilmesi gerekirken ret hükmü kurulmasının usul kurallarına aykırı olduğunu iddia etmektedir. Başvurucu, yargılama giderlerinin zamanında ödeme yapmayarak dava açılmasına sebebiyet veren idare üzerinde bırakılması gerektiğini belirtmekte; Mahkemenin aksi yöndeki takdirinin adil olmadığını ifade etmektedir. Başvurucu, belirtilen sebeplerle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

26. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun yukarıda yer verilen şikâyetlerinin özü; idari eylemden doğan manevi zararın tazmini istemiyle açtığı davanın reddedilmesinin, bir başka ifadeyle bu husustaki yargılamanın sonucunun adil olmamasıdır. Dolayısıyla anılan iddialar bu kapsamda değerlendirilmiştir.

27.Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

28. İdari dava türlerinden biri olan tam yargı davaları en genel ifadeyle idarenin faaliyetlerinden ötürü hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Anayasa Mahkemesince daha önce benzer nitelikte başvurularda da belirtildiği üzere idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan tam yargı davalarında idarenin tazminle yükümlü tutulabilmesi için ortada bir idari eylem ve zarar olmalı, ayrıca zararla idari eylem arasında illiyet bağı bulunmalıdır (Aynı yönde karar için bkz. Hasan Oğuz ve diğerleri, B. No: 2015/2700, 7/2/2018, § 48). Dolayısıyla idari yargı mercileri bu tür davalarda öncelikle olayın maddi yönünü, bir başka ifadeyle eylemin idarilik niteliğini, oluşan zararı ve bu iki unsur arasında bir illiyet bağı bulunup bulunmadığını ortaya koymakta; daha sonra ise ortaya konulan bu olguya bağlanabilecek hukuki sonuçları tespit etmekte, bu bağlamda hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluk ilkeleri çerçevesinde tazminata hükmedilmesi için gerekli koşulların somut vakıada oluştuğu sonucuna varılması hâlindetazminat miktarının hesaplanması yoluna gitmektedir.

29. Somut olayda başvurucunun askerî görevi sırasında, görevinin sebep ve etkisiyle yaralandığı, bu olay nedeniyle manevi zarara uğradığı, idarenin ortaya çıkan bu zararıtazmin yükümlülüğünün olduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmadığı görülmektedir. Bireysel başvuruya dayanak davada başvurucu tarafından şikâyet konusu edilen ve yargılama işlemleri bakımından ihtilafın ortaya çıktığımeselelerden ilki, uğranılan manevi zararın 2330 sayılı Kanun kapsamında ödenen nakdî tazminat ile karşılanmış olduğu kabulünden hareketle ayrıca bir manevi tazminata hükmedilmesine gerek görülmemiş olması; ikincisi ise davanın açılmasına sebebiyet verdiği hâlde yargılama sonucunda kurulan hükmün davalı idare lehine olmasıdır.

30. Tazminat miktarının hesaplanmasında esas alınacak kriterlerin ne olduğunun, bu kriterlerin hangi usul ve esaslar çerçevesinde uygulanacağının ilgili mevzuat hükümleri ve tazminat hukuku ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmesi ve bu değerlendirme uyarınca somut olayın ele alınmasındaki takdir ile bu takdir sonucuna göre kurulacak hükmün niteliğini/verilecek kararın türünü belirleme yetkisi derece mahkemelerine aittir.

31. Bireysel başvuruya dayanak karar bu yönüyle irdelendiğinde derece mahkemesinin 2330 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenen nakdî tazminatın uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığı olduğu ve yargı mercilerince yapılacak tazminat hesabında gözönünde tutulacağı yönündeki yasal düzenlemeye atıf yaparak söz konusu ödemeyi tazminat miktarından mahsup edilmesi gereken bir yarar unsuru olarak değerlendirdiğigörülmektedir. Gerekçeli kararında başvurucunun olay nedeniyle uğradığıherhangi bir maddi zararı bulunmadığına, dolayısıylaödenen nakdî tazminatın manevi zarar karşılığı olduğuna dikkat çektiği görülen Mahkemenin idarenin tazminle yükümlü tutulması gereken manevi tazminat miktarı yönünden ise emsal davalara ilişkin daha önceki kararlarını ölçüt aldığı ve bu suretle yaptığı mahsup işlemine göre idarenin manevi tazminat borcunun bulunmadığı sonucuna ulaştığı anlaşılmaktadır.

32. Öte yandan derece mahkemesinin başvurucunun özellikle yargılama giderlerinden sorumluluk bağlamında önem arz eden, davanın açılmasına idarenin sebebiyet verdiği yönündeki iddiasını ise tazmin yükümlülüğünü yerine getirmiş olan idare aleyhine hüküm kurulmasını gerektirecek bir olgu olarak değerlendirmediği anlaşılmaktadır.

33. Bu bağlamda somut başvuruda, tazminat hukuku ilkelerinin ve maddi olaya ilişkin mevzuat hükümlerinin derece mahkemesince irdelendiği ve buna göre başvurucu lehine manevi tazminata hükmedilip hükmedilemeyeceği hususu dosya kapsamındaki deliller değerlendirilmek suretiyle bir karara varıldığı görülmektedir.

34. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 4/7/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ahmet Yarımkaş [1.B.], B. No: 2015/12844, 4/7/2018, § …)
   
Başvuru Adı AHMET YARIMKAŞ
Başvuru No 2015/12844
Başvuru Tarihi 27/7/2015
Karar Tarihi 4/7/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idari eylemden doğan manevi zararın tazmini istemiyle açılan tam yargı davasında aleyhe vekâlet ücretine hükmedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkı ile davanın hatalı değerlendirme sonucu reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Mahkemeye erişim hakkı (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Kanun yolu şikâyeti (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 2330 Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun 6
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi