TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
S.N. D.P. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/10583)
|
|
Karar Tarihi: 19/4/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucu
|
:
|
S.N.D.P.
Ltd. Şti.
|
Temsilcisi
|
:
|
S.N.
|
Vekili
|
:
|
Av. Kenan
AŞŞIK
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, idari para cezasının iptaline ilişkin başvuru
sürecinde cezanın zamanaşımına uğradığının başvuruyu inceleyen merci tarafından
gözetilmeyerek başvurunun reddine karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan bilgi ve belgelere göre
ilgili olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu Şirkete ait araçların istiap haddi fazlası yük
taşıdıkları gerekçesiyle başvurucu hakkında 28/3/2011, 6/9/2011 ve 3/10/2011
tarihlerinde sırasıyla 6.462 TL, 3.230 TL ve2.154 TL idari para cezası
kesilmiştir.
10. Söz konusu cezalar başvurucuya tebliğ için gönderilmiş,
tebliğ edilememeleri üzerine ilanen tebliğe çıkarılmış ve sırasıyla 21/11/2011,
29/10/2011 ve 25/11/2011 tarihlerinde kesinleşmiştir. Başvurucu tarafından ayrı
ayrı yapılan iptal başvurularının da İskenderun 3. Sulh Ceza Hâkimliğince
reddine karar verilmiştir.
11. Sonrasında Hatay İdare Mahkemesinin 1/10/2014 tarihli
kararıyla idari para cezalarının usulsüz biçimde tebliğe çıkarıldığı
gerekçesiyle anılan cezalara ilişkin ödeme emrinin iptaline karar verilmiş,
yapılan itiraz ise reddedilmiştir.
12. Usulüne uygun tebliğe çıkarılan her üç idari para cezası
başvurucu tarafından 13/3/2015 tarihinde tebellüğ edilmiştir.
13. Başvurucunun 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler
Kanunu'nun 20. maddesinin ikinci fıkrasındaki ek cümle uyarınca anılan
cezaların kanuni süre içinde tebliğ edilmemeleri nedeniyle düştükleri
iddiasıyla yaptığı iptal başvurusu, İskenderun Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/5/2015
tarihli kararıyla kesin olarak reddedilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı
şöyledir:
" (...) idari para cezası tutanaklarının
tebliğ işlemlerine 2011 yılında başlandığı, tebliğ edilememesi üzerine ilanen
tebliğ edildiği, kesinleşen idari para cezaları ile ilgili ödeme emri tebliği
üzerine başvuranın idare mahkemesinde dava açtığı, idare mahkemesince idari
para cezalarının usule uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile ödeme emrinin
iptaline karar verildiği, bunun üzerine idari para cezalarının yeniden tebliğe
çıkarıldığı, idari para cezalarının 2011 yılında düzenlendiği ve süresi içinde
tebligat işlemlerinin başladığı, verilen idari para cezalarında hukuka aykırı
bir husus tespit edildiği anlaşılmakla
itirazın reddine (...)"
14. Ret kararı 1/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
15. Başvurucu 22/6/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. İlgili Mevzuat
16. 5326 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ilgili fıkraları
şöyledir:
“(1) Soruşturma zamanaşımının dolması halinde
kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez.
(2) (Değişik: 6/12/2006-5560/33 md.) Soruşturma zamanaşımı süresi;
(...)
c) Ellibin Türk
Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç,
yıldır.
(Ek cümle: 13/2/2011-6111/22 md.) Ancak, (...) 4925
sayılı Karayolu Taşıma Kanunu[nda] (...) belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi
takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari
yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer.”
2. Yargı Kararları
17. Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 12/5/2016 tarihli ve E.2016/52,
K.2016/17918 sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
"5326
sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Soruşturma zamanaşımı” kenar başlıklı 20.
maddesinin, 5560 sayılı Kanun’un 33. maddesi ve 6111 sayılı Kanun'un 22.
maddesi ile değişik 1 ve 2. fıkralarında; (...) 2918 sayılı Karayolları Trafik
Kanunu, (...) belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği
tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası
verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş
olanlar düşer.” şeklindeki düzenlemeler karşısında,(...) Sultangazi
İlçe Emniyet Müdürlüğünün 8/11/2010 tarihli ve FU-277640 sıra nolu idari yaptırım kararının kabahatliye posta yolu ile
tebliğ edilemediği gerekçesi ile ilanen tebliğ edildiğinin anlaşılması
karşısında, 8/11/2010 tarihinde işlenen fiil nedeniyle verilen idari para
cezasının takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar kabahatliye
öncelikle 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğinin gerektiği,
somut olayda ise kabahatli şirketin resmi tebligat adresine tebligat
yapılmaksızın ilanen tebliğ işleminin geçerli olmayacağı gibi, kabahatliye
usulüne uygun tebligat yapıldığına dair delil de bulunmadığı gözetilerek
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan
ihbarname içeriği bu nedenlerle yerinde görül[müştür.]"
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 19/4/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
19. Başvurucu, 2011 yılında kesilen idari para cezalarının usulüne
uygun biçimde 13/3/2015 tarihinde tebliğ edildiğini, dolayısıyla 5326 sayılı
Kanun'un 20. maddesindeki düzenleme uyarınca cezaların düştüğü gözetilmeden
hatalı gerekçeyle iptal başvurusunun reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ve tazminat
taleplerinde bulunmuştur.
20. Bakanlık görüşünde idari para cezasına ilişkin uyuşmazlık
konusu Kanun hükmünün mahkemece yanlış yorumlanmasının bir ihlal
oluşturmadığını belirtmiştir.
21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında tebliğ
işleminin gerçekleşmemesi hâlinde idari para cezasının ortadan kalkacağına dair
düzenlemenin gözetilmemesinin hak ihlaline yol açtığını iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
22. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasışöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeninin de bulunmadığı anlaşılan
gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
24. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil
yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından
açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 36. maddesine "adil
yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin taraf
olduğu uluslararası sözleşmelerde de güvence altına alınan adil yargılanma
hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki hakkaniyete
uygun yargılanma hakkının kapsamına gerekçeli karar hakkının da dâhil olduğu
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin birçok kararında vurgulanmıştır. Dolayısıyla
Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının gerekçeli karar
hakkı güvencesini de kapsadığının kabul edilmesi gerekir (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868,
19/4/2017, § 75).
25. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında da “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli
olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma
yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa
kuralı da gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu,
§ 76).
26. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde
yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların
muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde
incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına
verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de
gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri
[GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
27. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen
her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt
verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine
sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013,
§ 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan
anlaşılmalıdır.
28. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği,
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve
diğerleri, § 35).
29. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu
kabul ettiği bir husus hakkında “ilgili ve yeterli bir yanıt” vermemesi veya
yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız
bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
ii. Genel İlkelerin Somut
Olaya Uygulanması
30. Somut olayda başvurucu tarafından idari para cezalarının
ilgili mevzuat uyarınca düştüğü iddia edildiği hâlde İskenderun Sulh Ceza
Hâkimliğinin başvurunun reddine dair gerekçeli kararında bu hususa ilişkin bir
gerekçeye yer verilmediği görülmektedir (bkz. § 13).
31. Bu durumda başvurucunun ayrı ve açık bir yanıt verilmesini
gerektiren ve hakkındaki idari para cezasının düşmesine neden olabilecek
nitelikte olan iddiası tartışılmamış ve karşılanmamıştır. Bu nedenle yargılama
süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar
hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli
karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
33. Başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar
verildiğinden adil yargılanma hakkı kapsamındaki aynı nitelikteki diğer idari
para cezalarına ilişkin başvurusunun farklı mahkemece kabul edildiğine ilişkin
diğer şikâyetleri hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir
inceleme yapılmasına gerek görülmemiştir.
C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden
34. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
35. Başvurucu, ihlalin tespiti ve tazminat taleplerinde
bulunmuştur.
36. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
37. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için kararın yeniden yargılama yapılmak üzere İskenderun Sulh Ceza
Hâkimliğine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
38. Gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılması gerektiği sonucuna varıldığından
tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
39. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206,90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun kamuya açık belgelerde kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için İskenderun Sulh Ceza Hâkimliğine
(2015/1530 Değişik İş) GÖNDERİLMESİNE,
E. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
F. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.206,90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
19/4/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.