TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ADEM ÖZDEMİR VE MELAHAT ÖZDEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/10660)
|
|
Karar Tarihi: 18/4/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Adem
ÖZDEMİR
|
|
:
|
2. Melahat
ÖZDEMİR
|
Vekili
|
:
|
Av. Osman
ASLAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir ceza kovuşturmasının makul sürede tamamlanmadığı
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/6/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden ulaşılan yargılama dosyalarındaki
bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
6. Başvuruculardan Adem Özdemir, eşinin doğum yapacağını, bu
nedenle 112 Acil Servisi arayarak ambulans talebinde bulunduğunu ancak
ambulansın gönderilmemesi nedeniyle gecikmeli olarak özel bir otomobil ile
eşini hastaneye kaldırdıklarını ancak bebeğin anne karnında vefat ettiğini
belirterek 112 Acil Servis görevlileri hakkında Batman Cumhuriyet
Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) şikâyet dilekçesi sunmuştur.
7. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Acil Servis Hemşiresi A.Ç.
ve Tıp Teknisyeni M.YE hakkında talep edilen soruşturma izni üzerine Batman
Valiliğinin 18/4/2008 tarihli kararıyla soruşturma izni verilmemesine karar
verilmiştir.
8. Söz konusu karara karşı müşteki tarafından yapılan itiraz
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesinin 18/06/2008 tarihli kararı ile kabul edilmiş
ve şüphelilerin atılı suçu işledikleri kanısını doğrulayacak ve haklarında adli
soruşturma açılmasını gerekli kılacak yeterli belge ve bilgi bulunduğu
gerekçesi ile soruşturma izni verilmemesine dair kararın bozulmasına karar
verilmiştir.
9. Bunun üzerine Cumhuriyet Başsavcılığının 4/11/2008 tarihli
iddianamesiyle şüpheliler hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kamu davası
açılmıştır.
10. Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 24/5/2010 tarihli
kararıyla sanıkların müsnet suçtan beraatlerine karar vermiştir.
11. Karar, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30/1/2013 tarihli
kararıyla bozulmuştur. Bozma gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"...Katılanın, olay günü sabah 06.30
sularında eşinin rahatsızlanması nedeniyle araç bulamadığını belirterek
ambulans talep etmesine rağmen, sanık [A.Ç.nin], 'doğumlara 112
gelmiyor, bir şekilde götürmeye çalışın' diyerek ambulans göndermediği,
katılanın eşini kendi imkanları ile hastaneye götürdüğü ancak bebeğin ölü
doğduğu, olay tarihinde de 112 komuta kontrol merkezinde nöbetçi doktor
bulunmadığının anlaşılması karşısında; görevli tabip bulunmadığı durumlardaki uygulamanın
ne olduğu ve sanıkların aynı tarihte başkaca talepler nedeniyle ambulans
görevlendirip görevlendirmediği belirlenerek, sonucuna göre sanıkların hukuki
durumlarının değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe
ile beraat kararı verilmesi..."
12. Bozma üzerine yapılan yargılamada Mahkemenin 22/1/2015
tarihli kararıyla sanıkların müsnet suçtan neticeten
5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ve hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilmiştir. Gerekçenin ilgili kısmı şöyledir:
"...her durumda komuta kontrol merkezinde
tıbbi çağrıları karşılayacak nöbetçi doktorun bulunması gerektiği, sağlık
personelinin katılanın eşinin herhangi bir anormal durumu bulunmadığı, doğumun
normal doğum olduğu, bulundukları yerin merkeze yakın olması gerekçesiyle
ambulans göndermemesi durumunun öncelikle Anayasa'nın sosyal devlet ilkesine
aykırı olduğu, Anayasamızın 17. ve 60. maddelerini de ihlal eder nitelikte
olduğu açıktır. Kaldı ki mevcut yönergelerden ve yasal prosedürden söz konusu
tıbbi çağrıyı değerlendirme yetkisi olay tarihinde 112 komuta merkezinde
çalışan sanıklara ait de değildir. Sanıkların savunmalarına göre o tarihte
çağrıları cevaplandırıp gerektiğinde ambulans sevk etmeye yetkili olan nöbetçi
doktor tıpta uzmanlık sınavına çalışmak için komuta merkezinde bulunmamaktadır.
Bu durumda sanıkların daha önce kendilerine verilen hukuksuz talimata binaen
olay yerine ambulans sevk etmeyerek görevlerini kötüye kullandıkları
açıktır..."
13. Karara karşı sanıklar tarafından yapılan itiraz, Batman 1.
Ağır Ceza Mahkemesinin 16/3/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
14. Ret kararı başvuruculara 18/6/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
15. Başvurucular 22/6/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 18/4/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
17. Başvurucular, bebeklerinin ölü doğmasıyla sonuçlanan olayın
sorumluları hakkında yürütülen yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle maddi ve
manevi olarak mağdur olduklarını belirterek makul sürede yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
18. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların başvuru formunda iddialarını
dile getiriş biçimler gözetildiğinde iddialarının münhasıran yargılamanın uzun
sürmesine yönelik olduğu ve başka haklar yönünden bir şikâyetlerinin
bulunmadığı anlaşıldığından başvurunun adil yargılanma hakkı kapsamında
incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından
ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının
yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf
olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da
girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak
ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18).
20. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve
ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile
ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç
isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu
belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Dolayısıyla
bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına
dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel
başvuruya konu olamaz. Bir ceza davasında üçüncü kişilerin cezalandırılmasını
talep eden mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz
kişiler Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).
21. Somut olayda başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesine dayanan
ihlal iddialarının konusunun Anayasa’da güvence altına alınmış ve Sözleşme
kapsamında olan temel hak ve özgürlüklerin ortak koruma alanı dışında kaldığı
anlaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ olduğuna,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
18/4/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.