TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HALİL İBRAHİM ERDAL BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/11626)
|
|
Karar Tarihi: 20/9/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep
KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Murat İlter
DEVECİ
|
Başvurucu
|
:
|
Halil
İbrahim ERDAL
|
Vekilleri
|
:
|
1. Av. Mervegül SAADET
|
|
|
2. Av. Okan
ÖÇER
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ölüm olayı ile ilgili soruşturmanın etkisiz
yürütülmesi nedeniyle yaşam hakkının, ölüye ait bazı eşyanın cesetten alınarak
yağma suçunun işlendiği iddiasıyla yürütülen soruşturmanın etkisizliği
nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/7/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda
bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve onaylı
bir örneği temin edilen Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ceza Mahkemesi)
E.2013/319 sayılı dava dosyasındaki belgelere göre ilgili olaylar özetle
şöyledir:
9. 155 Polis İmdat hattını 18/8/2009 tarihinde saat 07.20
sıralarında arayan bir kişi,Ankara
çevre yolunun Etimesgut ilçesi sınırları içinde kalan bölümünde bulunan bir
köprünün altındaki mezarlığın yanında bulunan boş bir arsada yaralı bir şahsın
yattığını ihbar etmiştir.
10. Olay yerine giden kolluk görevlileri yüzünde ve boynunda
yara izleri bulunan biriyle karşılamışlardır. Olay yerinde bulunan başvurucu;
yaralının, oğlu Y.E. olduğunu söylemiştir.
11. Cankurtaran yardımıyla Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma
Hastanesine (Araştırma Hastanesi) götürülen ve bilincinin kapalı olması
nedeniyle ifadesi alınmayan Y.E. 19/8/2009 tarihinde saat 10.00 sıralarında
vefat etmiştir.
12. Araştırma Hastanesince düzenlenen emanet eşya tutanağına
göre Y.E.nin üzerindeki yırtık bir pantolon ve yırtık
bir gömlek ile ehliyet, öğrenci kimlik kartı, vergi kimlik kartı, çeşitli
kartvizit ve banka kartları, birkaç kredi kartı, bir adet 4.000 TL miktarlı
senet, üzeri boş iki senet, içinde on anahtar bulunan bir anahtarlık, tespih,
cüzdan, bir poşet balık yemi, 1 YTL 20 kuruş para ve iki adet SIM kart (mobil
telefonların GSM servis sağlayıcının telefon hizmetinden yararlanmasını
sağlayan, abone kimlik bilgilerini ve telefon defterini barındıran mikroçip)
başvurucuya teslim edilmiştir.
A. Kasten Öldürme Suçu
Nedeniyle B.A., R.Ç. Ve K.A.K. HakkındaYürütülen
Soruşturma
13. Y.E.nin yaralı olarak
bulunmasından sonra Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Basşavcılığı) olay hakkında derhâl soruşturma başlatmıştır.
14. Kolluk görevlilerince olay yerinin bir krokisi çizilmiştir.
15. Kollukça bilgi sahibi sıfatıyla alınan 18/8/2009 tarihli
ifadesinde M.Ş.; işe gitmek için boş arazide yürüdüğü esnada yerde yatan bir
kişi gördüğünü, bu kişinin baygın ve darbedilmiş bir
vaziyette olduğunu, olayı 155 Polis İmdat telefon hattına bildirdiğini,
cankurtaran çağırdığı esnada yerde yatan kişinin babası olduğunu söyleyen bir
kişinin geldiğini ve olay hakkında başkaca bir bilgisi olmadığını söylemiştir.
16. Kollukça 18/8/2009 tarihinde bilgi sahibi sıfatıyla
ifadesine başvurulan H.A.; Y.E. ile bir buçuk yıldır araç alım satım işi
yaptıklarını, Y.E.nin ayrıca bir şirkette elektrik
teknisyeni olarak çalıştığını, üç ay kadar önce Y.E.nin
arkadaşı Y.A.ya 5.500 TL karşılığındabir
araba sattığını, 1.000 TL'yi peşin alan Y.E.nin Y.A.dan 4.500 TL miktarlı senet aldığını, bu alışverişten
yirmi gün sonra Y.A.nın vefat ettiğini, Y.A.nın kardeşi B.A.nın aracı
Y.E.ye iade ettiğini, taleplerine rağmen Y.E.nin
parayı ve senedi geri vermemesi üzerine B.A.nın Y.E.yi ve kendisini sürekli telefonda tehdit ettiğini beyan
etmiştir. Ayrıca H.A. 17/8/2009 tarihinde saat 16.00 sıralarında kendisini
telefonla arayan B.A.nın
nerede olduğunu sorduğunu, Bolu'da olduğunu ve Ankara'ya geleceğini söylemesi
üzerine B.A.nın "Bir
saatin var. İster gel ister gelme. Ya öleceğim ya öldüreceğim. [Y.] nerede?" dediğini, bir süre sonra
kendisini arayan Y.E.nin B.A.nın "20
dakikan var. Parayı verdin verdin. Vermedin hepinizi öldüreceğim."
dediğinden söz ederek kendisinden Ankara'ya gelmesini istediğini, otuz dakika
kadar sonra B.A.yı arayıp nerede olduğunu sorduğunu, B.A.nın araba galerisinde Y.E. ile oturduklarını
söylediğini, daha sonra kendisini arayan Y.E.nin B.A.nın Şaşmaz'a gitme teklifinden söz ettiğini, Y.E.ye B.A.nın arabasına binmemesini ve B.A. ile bir yere
gitmemesini söylediğini, telefonda B.A.nın sesinin
alkollü, Y.E.nin sesinin ise ağlamaklı geldiğini, bu
esnada saatin 18.00'e geldiğini, saat 18.30 sıralarında kendisini arayan B.A.nın kardeşinin parasını yedirtmeyeceği şeklinde sözler
söylediğini, saat 19.00 sıralarında ailesini eve bıraktıktan sonra Y.E. ve B.A.yı telefonla aradığını ancak her ikisinin telefonunun
da kapalı olduğunu söylemiştir. Son olarak H.A., yanına M.Ç.yi de alarak Y.E.nin
evine gittiğini, Y.E.nin eniştesi K. ile
karşılaştığını, Y.E.nin evde olmadığını öğrenmesi
üzerine "Y.ye sahip çıkın. Başı belaya
girecek." diyerek K.yı
uyardığını, Y.E.nin babasının gece kendisini arayıp
Y.E. ve B.A.ya ulaşılamadığından söz ettiğini ve B.A.nın evini sorduğunu, ona bilmediğini söylediğini, yirmi
gün kadar önce B.A.dan Şaşmaz'da bulunan bir büfeyi
aldığını, bu alışveriş nedeniyle herhangi bir borç kalmadığını, büfeye Y.E.nin ortak olmadığını, Y.E.nin
sattığı araba ile bir ilgisinin de olmadığını zira Y.E.nin
kendi dayısına ait arabayı Y.A.ya sattığını ifade
etmiştir.
17. Kollukça bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan G.A.
18/8/2009 tarihli ifadesinde; eşi B.A.nın
Sivas'a gideceğini söyleyerek 17/8/2009 tarihinde saat 16.00 sıralarında F...
marka bir araçla evden çıktığını, saat 23.00 sıralarında aradığı eşinin yolda
olduğunu söylediğini, eşinin kendisiyle işi hakkında konuşmadığını beyan
etmiştir.
18. 18/8/2009 tarihinde kollukça bilgi sahibi sıfatıyla alınan
beyanında tanık M.A. ise Y.E.nin babası B.A. ile
arkadaş olduğunu, iki üç ay önce amcası Y.A.nın
Y.E.den araç satın aldığını, Y.A.nın
ölmesi üzerine aracın iade edildiğini, babasının telefonla Y.E. ve H.A.dan Y.A.nın araç satın
alırken verdiği para ve senedi geri istediğine birçok kez tanık olduğunu ifade
etmiştir.
19. Sincan İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik
Tespiti Şube Müdürlüğü görevlilerince 18/8/2009 tarihinde saat 15.00
sıralarında olay yeri incelenmiş ve fotoğraflanmıştır. İnceleme sonuçlarına
ilişkin tutanakta olay yerinde herhangi bir iz ve bulguya rastlanmadığı
belirtilmiştir.
20. Ankara Cumhuriyet savcısı nezaretinde adli tıp uzmanınca
19/8/2009 tarihinde ölü muayenesi yapılmıştır.
21. Olayın şüphelisi B.A.nın
kullandığı F... marka araç 20/8/2009 tarihinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Olay
Yeri İnceleme ve Kimlik Tespiti Şube Müdürlüğü (OYİ) görevlilerince
incelenmiştir. İnceleme sonuçlarına ilişkin tutanakta, aracın sağ bağaj kapağı iç yüzeyi ve sol ön kapı iç direği emniyet
kemeri aparatı yüzeyinde şüpheli lekeler bulunduğu, araç içi arka taban halı
döşemesinde bir miktar saç kılı olduğu ve araç dış yüzeyinden parmak izi
alındığı belirtilmiştir.
22. Adli Tıp Kurumu (ATK) Ankara Şube Müdürlüğünce düzenlenen
20/8/2009 tarihli adli raporda, B.A.nın
vücudunda haricî herhangi bir travmatik lezyon
saptanmadığı belirtilmiştir.
23. B.A. şüpheli sıfatıyla 19/8/20009 tarihinde polis
karakolunda, 20/8/2009 tarihinde ise Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vermiştir.
B.A.nın kolluk ifadesiyle
benzer mahiyette olan Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinin ilgili kısmı
şöyledir:
"...17/8/2009 tarihinde cep telefonumdan
hem H.A.yı ve Y.E.yi aradım. alacağımı istedim.
Ben Y. ile telefon ile konuştuğumda evimde idim. Ona Etimesguttaki
dükkanımda buluşalım dedim. Kendisi benim dükkanıma geldi. M..
marka oto ile geldi. Ben Y. dükkana
gelmeden önce iki üç tane bira içmiştim. O gelince de içtim. 2-3 tane birada
yanıma alarak Yakup'a da kola alarak onun kullandığı M...
marka oto ile Şaşmaz'a gidip benim alacağım konusunu konuşacaktık. Arabayı Y.
kullanıyordu. Y. kendisi alkol kullanmazdı. Ben elimdeki biralardan içmeye
devam ediyordum. Y. cep telefonu ile birilerini arayınca ve geliyoruz diye
sözler söyleyince ben beni döveceklerini düşündüm. Bu nedenle Y.ye Etimesgutta işim var önce oraya gidelim ondan sonra
Şaşmaz'a geçeriz dedim. Yolda bir büfeden daha bira aldım. Bunu kon[u]şayım diye bahane etmek amacı ile durdurup büfeden bir
bira dah[a] aldım yoksa biram vardı. Kendisine "senle işim var, gel, arabayı
sür " dedim. Oda sürdü. Etimesgut'ta Bağlıca yoluna sap[t]ık.
burada boş bir arazi de durduk. Arabanın içinde iken
kendisi bana " sen bu parayı alamazsın, biz para vermeyiz alırız, adamına
a... Na koyarız" dedi. Bunun üzerine ben
kendisine yumrukla birkaç tane vurdum. Bir karın boşluğuna iki tanede suratına
vurdum. Ben arabaad[a]n indim. Oradan
ayrıldım. Kendisi araba ile orada kalmıştı. Oda araba ile oradan ayrıldı. Bu
olay olduğunda hava kararmaya yakındı. Saat tahminim 19.30 sıraları idi. Ben
kendisine sopa ile vurmadım.
Benim kendisine dükkan
satmıştım. Karşılığında P... marka araba almıştım.
Ayrıca 12500 TLve 5 tane senet ve 5 bin TL karşılığı
bilgisayar almıştım. Senetlerden 3 tanesini ödemedi. Senetler 2500 TL likti.
Benim boyum 1.68 dir.
Yakup benden 2-3 cm kısadır. Kendisi ufak tefektir...Y. ile H. ortaklardı. Işlerinin kötü gittiğini biliyorum. Satacak mallarıda arabaları da kalmadı.
Benim kardeşim Y.A. 60 gün kadar önce evinde
kalp krizi geçirerek öldü. Kendisinin de Yakup tan alacağı vardı. Kardeşim Y., Y.[E.].den araba almıştı. Toplam 4500 TL liksenedi
vardı. Arabayı geri verince kendisinin Y.ye verdiği 1000 TL yi
ve 4500 TL lik senedi geri vermediler.Ben bu parayı ve senetleri iade etmesini
istedim. Ben hergün kendilerini arayıp paralarımı
istiyorum. Ancak vermiyorlard[ı]...
Ben arabada iken kendisine birkaç yumruk
vurduktan sonra oradan ayrıldım. Ayrıldığımda hava kararmak üzere idi. Saat
19.30 sıraları idi. Kendisi ile giderken Etimesguttan
Bağlıca yoluna doğru Askeri Tel örgüleri geçtikten sonra boş bir arazide
durmuştuk. Ben Y.nin arabasında sopa olup olmadığını
bilmiyorum. Benim yanımda da sopa yoktu. Kendisine sopa ile vurmadım."
24. B.A. 20/8/2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği
ek ifadesinde ise sabahleyin evden aracı ile ayrıldığını, eşini mobil
telefondan aradığını ve eşi ile Y.E.yi
kandırmak için Sivas'a gideceğini söylediğini, aracının hacizli olduğunu,
aracının bulunmasını istemediği için yalan söylediğini, Y.E.ye vurduğunda Y.E.nin karın boşluğuna vurup kulağını tuttuğunu
söylemiştir.
25. B.A. 20/8/2009 tarihinde Sincan 1. Sulh Ceza Mahkemesince
yapılan sorgusunun ardından kasten öldürme suçundan tutuklanmıştır.
26. 22/8/2009 tarihinde kollukça bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi
alınan M.Ç., üç dört ay önce Y.E.nin B.A.dan büfe satın aldığını, büfeyi işletememesi ve borcunu
ödeyememesi üzerine Y.E.nin büfeyi B.A.ya iade ettiğini, bunun karşılığında Y.E.nin B.A.ya devrettiği
internet kafeyi de geri aldığını, üç dört ay kadar önce Y.E. ve ortağı H.A.ya araç sattığını ancak parasını alamadığını, 17/8/2009
günü saat 20.30 sıralarında işyerine gelen H.A.dan
alacağını istediğini, H.A.nın Y.E. olmadan ödeme
yapmak istememesi üzerine Y.E.yi telefonla
aradıklarını, telefonunun kapalı olması üzerine H.A. ile birlikte Y.E.nin evine gittiklerini, evde olmadığını öğrenmeleri
üzerine Y.E.yi aradıklarını ama bulamadıklarını,
ertesi gün Y.E.nin darbedildiğini
H.A.dan duyduğunu söylemiştir.
27. OYİ görevlilerince düzenlenen 23/8/2009 tarihli uzmanlık
raporunda, B.A. tarafından kullanılan araç yüzeyinden alınan parmak izlerinin
kimlik teşhisine elverişli olmadığı belirtilmiştir.
28. Cumhuriyet Başsavcılığı ölene ait telefon hattı ile şüpheli B.A.yla irtibatlı olduğu belirtilen bazı telefon hatlarının
17/8/2009 ile 19/8/2009 tarihleri arasındaki iletişimlerinin tespitine ilişkin
raporların -bahse konu hatlarının takılı olduğu telefonların IMEI numaralarının
ne olduğuna, söz konusu telefonlara başka telefon hattı takılıp takılmadığına ve
bahse konu telefonlar başka hatlarla kullanılmış ise 17/8/2009 ila 19/8/2009
tarihleri arasındaki iletişimlerinin tespitine ilişkin raporların- gönderilmesi
için 24/8/2009 tarihinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK)
müzekkere yazmıştır.
29. Cumhuriyet Başsavcılığının iletişimin tespitine ilişkin
kararı Sincan 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/8/2009 tarihli kararıyla onanmıştır.
30. BTK tarafından gönderilen iletişimin tespitine dair raporlar
Cumhuriyet Başsavcılığınca incelenmiş ve bir teknik ofis sorumlusu yardımıyla
çizelgeye aktarılmıştır. Elde edilen iletişim raporları dosya örneğinde yer
almamaktadır.
31. B.A.ya
ait araçta bulunan kıl örnekleri ile şüpheli lekeleri inceleyen Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı 1/9/2009 tarihli raporunda, kıl
örnekleri ile arka bagaj sağ kapağı üzerindeki şüpheli lekenin genetik
analizlere cevap vermediğini ve sol emniyet kemeri aparatı yüzeyinden alındığı
bildirilen şüpheli lekenin kan örneği olup erkek DNA'sı içerdiğini
belirtmiştir.
32. Cumhuriyet Başsavcılığı 9/9/2008 tarihinde başvurucu ve A.E.nin müşteki sıfatıylaifadelerini
almıştır.
i. Başvurucu; olay günü saat 16.00 sıralarında işi olduğu
gerekçesiyle evden çıktığını, trafoda çalışıp aynı zamanda H.A. ile birlikte
araç alım satımı ile uğraşan oğlunun olay günü arabasının olup olmadığını
bilmediğini ancak oğlunun kendisine ait aracı almadığını, oğlunun 23.00'te
gitmesi gereken trafodaki işine gitmediğini, telefon çağrılarına cevap
vermediğini, hastaneleri ve karakolları aradığını, ertesi günü Elvanköy Mezarlığı yakınında bir kalabalık gördüğünü,
yaklaştığında oğlunu yaralı vaziyette gördüğünü, hastaneye cankurtaranla
götürülen oğlunun ertesi gün vefat ettiğini, oğlunun daha önce tehdit
edildiğini duymadığını, oğlunun H.A. ile birlikte B.A.dan
bir market satın aldıklarını, satış sözleşmesinin hükümlerini bilmediğini beyan
etmiştir.
ii. A.E.; Y.E.nin eşi olduğunu, eşinin
hem trafoda çalıştığını hem de araç alım satım işi yaptığını, olay günü saat
11.00 ve 14.30'da ev telefonunu arayan B.A.nın Y.E.ninmobil telefonuna ulaşamadığını söylediğini, eşinin
kayınbabasıyla birlikte saat 15.30 sıralarında eve geldiğini, eşinin 16.00 gibi
evden ayrıldığını, eşinin bir haftadır aracı olmadığını, 18.00 sıralarında
eşinin telefonunu aradığını ancak telefonun kapalı olduğunu, kayınbabasının
telefonunu arayan eniştesi K.G.nin kayınbabası ile
konuştuğunu, K.G.den duyduğuna göre eşi ile ortak
araç alım satım işi yapan H.A.nın K.G.ye Y.E.nin yerini sorup artık Y.E. ile ortak olmadıklarını
söylediğini, kayınbabasının B.A.nın telefonunu
aradığını, kayınbabasının söylediğine göre B.A.nın Y.E.nin yanında olmadığını söylediğini, eşinin alacağı veya
borcu olup olmadığını bilmediğini, H.A.nın ya olayı
yaptığını ya da olay hakkında bilgisi olduğunu ifade etmiştir.
33. Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Sincan 1. Sulh
Ceza Mahkemesi 15/9/2009 tarihinde Y.E.ye ait biyolojik örnekler üzerinde ATK
tarafından moleküler genetik inceleme yapılmasına karar vermiştir.
34. Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/9/2009 tarihinde tanık
sıfatıyla ifadesi alınan G.A.; eşi B.A.nın iki büfe
işlettiğini, bunlardan birisini Y.E. ile H.A.ya
sattığını, bu satım nedeniyle eşine bir araç ve dört senet verildiğini,
senetleri başkalarına verdiklerini, daha önce vefat eden kayınbiraderi Y.A.nın da araç alım satımı nedeniyle Y.E.den
alacağı olduğunu, bu alacağı eşinin Y.E.den
istediğini ve 17/8/2009 günü saat 16.00 sıralarında araçla evden ayrılan eşinin
Sivas'a gideceğini söylediğini beyan etmiştir.
35. Y.E.nin annesi N.E. 16/9/2009
tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade vermiştir.
Beyanlarından N.E.nin olay hakkında bilgi sahibi
olmadığı anlaşılmıştır.
36. Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/9/2009 tarihinde ifadesi
alınan tanık M.A.; babası B.A.nın Şaşmaz'da bulunan
büfeyi H.A. ve Y.E.ye satması nedeniyle senede bağlı 10.000 TL alacağı
olduğunu, babasının bu alacağı Y.E.den istediğini,
ölen amcası Y.A.nın da aldığı aracı iade etmesi
nedeniyle Y.E. ve H.A.dan alacağı olduğunu, babasının
bu alacağı da Y.E.den istediğini, bir seferinde Y.E.nin H.A.ya dava açacağından
söz ettiğini, H.A.nın da bir keresinde Y.E.yi döveceğinden ve öldüreceğinden söz ettiğini
söylemiştir.
37. 16/9/2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesi
alınan tanık K.G., Y.E.nin ablası ile evli olduğunu,
17/8/2009 tarihinde saat 21.00-21.30 sıralarında Y.E.nin
kaldığı eve gittiğini, kapının önünde H.A. ile karşılaştığını, H.A.nın yanında M. isimli birisinin de olduğunu, Y.E.ye
ulaşamadığını söyleyen H.A.nın Y.E.nin
evde olup olmadığını sorduğunu, evde olmadığını öğrenince durumu H.A.ya söylediğini, H.A.nın
kendisine "Y.E. ile en son 19.30
sıralarında görüştüğünü, Y.E.nin B.A.nın
yanında olduğunu, ikisinintelefonunun da kapalı
olduğunu, artık Y.E. ile ortak olmadığını" söylediğini, saat
22.30 sıralarında kayınbabasının B.A. ile telefonda görüştüğünü, B.A.nın Y.E.nin yanında
olmadığını söylediğini, daha önce H.A.nın yanında
gördüğü M. isimli kişinin Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde işi B.A.nın yaptığını ve B.A.nın olay
gecesi H.A.yı arayıp "Bir
saatin kaldı, yirmi dakikan kaldı yoksa Y.E.yi
göremezsin." dediğini ve iki hafta kadar önce M.nin olay sırasında B.A.nın
yanında iki kişinin daha olduğundan söz ettiğini beyan etmiştir.
38. Cumhuriyet Başsavcılığı 18/9/2009 tarihinde Etimesgut İlçe
Emniyet Müdürlüğüne bir müzekkere yazmış ve olaya karışan başka şahıs olup
olmadığının araştırılmasını istemiştir.
39. Başvurucu vekili 3/11/2009 tarihli dilekçesi ile Cumhuriyet Basşavcılığından Y.E. ve B.A dışındaki kişilerin olayın
olduğu saatlerde olay yerinden sinyal verip vermediğinin tespitini ve ölenden Y.E.nin tırnak içinden alınan numuneler ile H.A.dan alınacak numunelerin karşılaştırılmasını talep
etmiştir.
40. Kollukça 27/10/2009 tarihinde ifadesine başvurulan K.G.
16/9/2009 tarihli ifadesiyle aynı yönde beyanda bulunmuştur.
41. ATK Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığınca (ATK Grup Başkanlığı)
düzenlenen 20/11/2009 tarihli raporda, Y.E.nin sağ ve
sol ellerinden alınan sekiz adet tırnak parçasından elde edilen erkek karakterli
DNA profillerinin Y.E.ye ait DNA profili ile uyum sağladığı, Y.E.nin sol eline ait iki tırnak parçasından düşük
yoğunluktaki allelleri (aynı lokustaki
-genlerin kromozom üzerindeki özgül yerleşim yerleri- alternatif genler)
değerlendirilebilir olmayan, yüksek yoğunluktaki allelleri
ise Y.E.ye ait DNA profili ile uyumlu karışık DNA profili tespit edildiği
belirtilmiştir.
42. Kollukça bilgi sahibi sıfatıyla 21/12/2009 tarihinde beyanı
alınan C.G.Ö. Y.E.den daha önce bir araç satın
aldığını, kayınbiraderi Y.A.nın da Y.E.den bir araç satın aldığını, Y.A.nın
ölmesi üzerine Y.E. ile telefonla görüşüp aracı iade ettiğini, Y.A.nın aracı satın alırken verdiği 1.000 TL ile senetleri Y.E.nin geri vermediğini, bu nedenle Y.E. ile telefonda
görüştüğünü, kayınbiraderi B.A.nın parayı ve
senetleri geri alacağını söylediğini, Y.E. ile ortağı H.A.nın
B.A.dan büfe devraldığını, bunun karşılığında Y.E.
ile H.A.nın araç ve 12.500 TL tutarında senet
verdiğini ve B.A.nın kendisine olan borcu nedeniyle
aracın satışının adına düzenlendiğini beyan etmiştir.
43. H.A. kolluk görevlilerince alınan 22/12/2009 tarihli ek
ifadesinde; Y.E. ile birlikte işlettiği oto galeriyi kapattığını, işyerindeki
eşyaların kira borcuna karşılık alındığını, Y.E.nin
öldürülmesi ile ilgisinin bulunmadığını ve ailesiyle ilgili olarak tehdit
edildiği için Y.E.nin telefonunu ve adresini
değiştirdiğini beyan etmiştir.
44. Kolluk görevlileri 23/12/2009 tarihinde M.Ç.nin
ifadesini almıştır. Önceki ifadeleriyle benzer yönde beyanda bulunan M.Ç. ilave
olarak olay günü Y.E. ile telefonla görüştüğünü, Y.E.nin
H.A.nın İstanbul'dan geleceğini söylediğini, en son
telefon görüşmesinde Y.E.nin Şaşmaz'a geçeceklerinden
ve H.A.nın oraya geleceğinden söz ettiğini ancak
yanında kimlerin olduğunu söylemediğini, daha sonra Y.E.nin
telefonuna ulaşamadığını, Y.E. hastanedeyken ziyarete gittiğini, burada H.A.nın görevlilere
"B.A.nın kendisini sürekli arayıp her aradığında
ödemeniz için 20 dakikanız var, 10 dakikanız var, 5 dakikanız var dediğini ve
beş dakika sonra Y.E.nin telefonuna
ulaşamadığını" söylediğini ifade etmiştir.
45. Kollukça ifadesi 18/1/2010 tarihinde bilgi sahibi sıfatıyla
alınan K.Y. 0554 ... numaralı hat adına kayıtlı olsa da bu hattı mahalle
arkadaşı K.A.K.nın
kullandığını beyan etmiştir.
46. Y.E.nin tedavisine ilişkin tıbbi
evrakları da inceleyen ATK Grup Başkanlığınca düzenlenen 20/1/2010 tarihli
otopsi raporunda Y.E.nin başında, alnında, sağ
kaşında, her iki göz çevresinde, boynunda, çenesinde, yanaklarında,
dudaklarında, her iki kolunda ve dirseğinde, göğsünde, her iki diz kapağında,
sağ bacağında, sırt bölgesinde ve uyluğunda pek çok ekimoz (morartı) tarif edilmiş; Y.E.nin
ölümünün künt kafa travmasına bağlı beyin zarı
kanaması sonucu meydana geldiği, kanda alkol ve uyuşturucu/uyutucu madde bulunmadığıbelirtilmiştir.
47. B.A.nın
olay saati ve sonrasında telefonda görüştüğü tespit edilen K.A.K., R.Ç. ve K.M.
26/1/2010 tarihinde kollukça yakalanmıştır.
48. Cumhuriyet Başsavcılığı 27/1/2010 tarihinde K.M., K.A.K. ve R.Ç.nin şüpheli sıfatıyla ifadelerini almıştır.
i. K.M. ifadesinde; R.Ç.nin mahalleden
arkadaşı olduğunu, R.Ç.nin işvereni B.A.yı da bu vesileyle tanıdığını,
çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle ihtiyaç duyduğu parayı istemek için telefonla B.A.yı aradığını, bunun dışında B.A. ile görüşmediğini, K.A.K.yı kardeşi S.M.nin arkadaşı
olması nedeniyle tanıdığını, B.A.nın bir kişiyi dövüp
öldürdüğünü bir gün önce öğrendiğini ve B.A.nın
eylemine iştirak etmediğini belirtmiştir.
ii. R.Ç. ifadesinde; B.A.nın
mahalleden arkadaşı olduğunu, 2009 yılı Ağustos ayında bir gün Etimesgut ilçe
merkezinde B.A. ile karşılaştığını, B.A.nın da
Sincan'a gidecek olması nedeniyle B.A.nın aracına
bindiğini, yol üzerindeki bir araba galerisinin önünde durduklarını, araba
galerisine giren B.A.nın yanında bir kişiyle
geldiğini, aracın arka koltuğuna geçtiğini, araçla K.A.K.nın
yanına gittiklerini, K.A.K.nın da aracın arka
koltuğuna oturduğunu, araçta R.Ç. ve B.A. ile birer bira içtiklerini, evinin
bulunduğu sokakta K.A.K. ile araçtan indiklerini, Y.E.nin
ölümüne neden olmadığını, kullandığı telefonun Y.E.nin
yaralı olduğu yerden sinyal verdiğine dair tespiti kabul etmediğini
söylemiştir. Kolluk aşamasında da aynı yönde beyanda bulunan R.Ç. ilave olarak
araç içinde B.A.nın Y.E.ye
parayı ne zaman vereceğini sorduğunu, taraflar arasında küfürleşme olmadığını,
her ikisinin de telefonla birkaç kişiyle irtibat kurduğunu beyan etmiştir.
iii. K.A.K. ise R.Ç.yi on yıldır
tanıdığını, ramazan ayından bir iki gün önce R.Ç.nin
kendisini telefonla aradığını, tarif etmesi üzerine R.Ç.nin
bir araçla bulunduğu yere geldiğini, aracın şoför mahallinde tanımadığı ancak
ismini sonradan öğrendiği B.A.nın,ön yolcu koltuğunda
ise yine tanımadığı ancak ismini sonradan öğrendiği Y.E.nin
olduğunu, aracın arka koltuğunda oturan arkadaşı R.Ç.nin
yanında oturduğunu, araç içerisinde K.A.K. ve R.Ç. ile bira içtiğini, R.Ç.nin evinin bulunduğu sokağın kenarında R.Ç. ile
birlikte araçtan indiğini, B.A. ile Y.E.nin ise
araçla gittiğini, yedi sekiz gün sonra K. adına kayıtlı olup kendisi tarafından
kullanılan telefonu arayan ve kendisini polis olarak tanıtan kişinin olayla
ilgili ifade vermesi gerektiğini söylediğini, B.A.nın
Y.E.yi nerede ve nasıl öldürdüğünü bilmediğini,
kullandığı telefonun Y.E.nin yaralı olduğu yerden
sinyal verdiğine dair tespiti kabul etmediğini beyan etmiştir. Kolluk
aşamasında da aynı yönde bulunan K.A.K. ilave olarak araç içinde B.A.nın Y.E. ile ticaret hakkında
konuştuğunu ve taraflar arasında küfürleşme olmadığını beyan etmiştir.
49. Cumhuriyet basşavcısının talebi
üzerine Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/1/2010 tarihli kararıyla K.A.K. ve
R.Ç. kasten öldürme suçundan tutuklanmıştır.
50. Kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla K.M. hakkında kamu
davası açmaya yeter delil elde edilemediği gerekçesiyle ek kovuşturmaya yer
olmadığına dair karar veren Cumhuriyet Başsavcılığı 5/3/2010 tarihli
iddianameyle, R.Ç. ve K.A.K.ın
kasten öldürme suçunu, B.A.nın ise kasten öldürme
suçu ile zincirleme şekilde tehdit suçunu işlediği iddiasıyla ceza mahkemesi
nezdinde kamu davası açmıştır. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:
"Müşteki H.A. ile maktul Y.E.nin birlikte oto alım satımı işi yaptıkları,
şüphelilerden B.A.nın vefat etmiş olan abisi Y.A.ya maktul Y.nin 5500 TL
tutarında bir araç sattığı, bu paranın 1000 TL sini peşin alıp kalan bedel için
4500 TL tutarında senet aldığı, bu olaydan yaklaşık 20 gün sonra Y.A.nın vefat ettiği, ölümünden sonra şüpheli B.ninaracı Y.ye iade ederek ödenmiş bulunan 1000 TL para
ile 4500 TL tutarındaki senedin iadesini talep ettiği, ancak maktul tarafından
para ve senet iade edilmediğinden hem müşteki H.A. hemde
maktul Y.E.yi telefonla ve yüz yüze sürekli olarak
öldürmekle tehdit ettiği, olaydan bir gün önce 17/08/2009 tarihinde sabah saatlerinde
eşine ve çocuklarına "tarlaları üzerime yazdıracağım, Sivas'a
gidiyorum" diyerek kendisine ait 06 ... plakalı beyaz renkli F... marka
aracı ile evden ayrıldığı, saat 16.00 sularında kullandığı 0507 ... nolu hattan müşteki H.nin
kullandığı 0555 ... nolu hattı arayarak "senin
bir saatin var ister gel ister gelme, ya öleceğim ya da öldüreceğim" Yakup
nerede ?" şeklinde tehdit edici sözler kullandığı, aynı saatlerde Y.E., H.A.yı arayarak şüpheli B.nin
kendisine de sürekli telefon edip ölümle tehdit ettiğini "20 dakikan var
parayı verdin verdin, vermedin hepinizi öldüreceğim" şeklinde sözler
söylediğini bildirerek çabuk gelmesini istediği, saat 16.00 sularında evinden
ayrılan maktulden o saatten sonra bir daha haber alınamadığı, müşteki H.,
maktulün babası ve ailesinin o gece yaptıkları aramaların sonuç vermediği,
ertesi gün 18/08/2009 tarihinde sabah saat 07.30 sularında Elvankent'te
Ankara Çevre Yolu'nun köprü altında mezarlık yanındaki boş bir arazide darp
edilmiş halde bulunduğu, kaldırılmış olduğu Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma
Hastanesinde 19/08/2009 tarihinde vefat etmiş olduğu...
Bu suretle şüphelilerin üzerlerine atılı
suçları işledikleri kanaatine varıldığından,
Şüphelilerin yargılamasının mahkemenizce
yapılarak üzerlerine atılı suçlardan eylemlerine uyan yukarıda yazılı sevk
maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına ... [karar
verilmesi] kamu adına iddia ve talep
olunur."
51. Başvurucu 31/3/2010 tarihinde Ceza Mahkemesine bir dilekçe
vermiştir. Dilekçesinde başvurucu; sanıkların Y.E.ye işkence ettiklerini,
sanıkları öldürmeye H.A.nın
azmettirdiğini, sanıkların Y.E.nin üzerindeki yüzük,
para, sigara, telefon ve çakmağı yağmaladıklarını, daha sonra tekrar olay
yerine geldiklerini, K.M.nin de yağmadan kendisine
düşen payı almak için B.A.yı aradığını, bu hususların
iletişimin tespitine dair raporlar ile sabit olduğunu, C.G.nin
Y.E.nin ölümünden sonra kendisini arayıp elinde
10.000 TL'lik senet olduğunu söylediğini iddia etmiştir.
52. Ceza Mahkemesi, sanıklar B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın sorgularını, başvurucu ile müşteki A.E.nin beyanını ve tanıklar K.G. M.A. ve G.A.nın ifadelerini dört beş ay gibi kısa bir sürede
tamamlanmıştır. Adı geçen kişiler soruşturma aşamasında verdikleri beyanlara
benzer yönde ifade vermişlerdir. Sanık B.A.nın
15/4/2010 tarihinde Ceza Mahkemesince yapılan sorgusunda verdiği ifadenin
ilgili kısmı şöyledir:
"Ben maktül Y.yi kardeşimin hem iş yeri
arkadaşı olduğu için tanıdım. Daha sonra ben ona dükkanımı sattım. takas karşılığı onlardan araç aldım. Ayrıca bir de internet cafeve 12.500TL'lik senet aldım. Ancak daha sonra aracı
üzerimize geçiremedik. Bu yüzden mahkemelik olduk. Aracı eniştemin üzerine
aldığımız için akibeti ne oldu bilmiyorum. Senetteki
alacağımı da kendilerinden alamadım. Bunun üzerine internet kafeyi iade ettim.
Dükkanımı da geri aldım. Bu işlemlerden 20 gün sonra kardeşim vefat etti.
Kardeşimin daha önceden karşı çıkmasına rağmen dükkanı ölüme üzüldüğüm için
dükkanı Y. ve H.A.ya a geri
verdim, ben Y.ye güvendiğim için verdim. Ancak yine alacaklarımı alamadım. Ben
olayın olduğu gün Y. ile telefonla görüştüm. Bana aracının olmadığını, dükkandan kendisini almamı söyledi. Diğer sanıkların
anlattığı gibi onları da gidecekleri yere götürmek üzere aracıma aldım. Daha
doğrusu önce R.yi aldım. Yola
çıktık. Y.E.yi aracıma
aldım. Daha sonra da K.A.yı
aldım. İstedikleri yerde R. Ve A.yı
indirdim. Daha sonra Y. ile de tekrar geri döndük. Elvankent
civarında kendisini bıraktım. Çünkü Y. benden araç temin etmek için birlikte
gitmemizi söylemişti. Yakup 45-50 dakika sonra tekrar benim dükkanıma geldi. Bu
gelişinde kendi Mercedes arabası ile gelmişti. Ben onun aracına bindim.Birlikte Şaşmaza gitmek
üzere tekrar yola çıktık. Bu sırada saat tahmini akşam 18:30-19:00 civarıydı.
Diğer sanıkları aracıma almam öğleden sonra 16:00-16:30 sıralarıydı. Y. ile
yaptığım telefon görüşmeleri raporlarından bu saat belirlenir. Y.nin ortağı H.A.nın
yanına gitmek için Şaşmaza gidecektik. Yukarıda da belirittiğim
gibi dükkanı satıp geri almalarımız sırasında benim
tekrar geri almamı engellemek için dükkanı E.K.ye satmışlardı. Daha sonra da U.
isimli Yurtbeyköylü bir şahsa satmışlar. Bu U. isimli
şahıs Şaşmazdaki internet kafeye gelerek benim oğlum M.A.yı darp ediyor. Bundan sonra da beni darp
etmişlerdi. Olay günü de Y. ortağı H.A.nın
yanına gideceğini söyleyince, bu olaylar aklıma gelip beni yeniden darp
edebileceklerini düşündüm. Boş bir arazide durarak Y. ile konuştuk. Niye beni
Şaşmaz'a götürdüğünü sordum. Beni darp edebileceklerini söyledim. Bunun üzerine
abi sen istersen gelme dedi. H. hakkındakonuştuk ve
ben daha sonra alacağımı isteyince bana küfür etti, bende kendisine2-3 tane
tokat vurup aracından inerek ayrıldım. Bundan sonra ne oldu bilmiyorum dedi.
Ben maktülü kardeşim gibi sever ve güvenirdim. Atılı
suçlamayı kabul etmiyorum... Benim arabamın üzerinde haciz vardı. Bu nedenle
kapının önüne çekemiyordum. Ben olay günü de Sivas'a gitmedim. Gece renault 9 bir araba evimin önüne gelince, polis arabası da
olduğu anlaşılmadığından eşim gelen şahıslara Sivasa
gitti diye bilgi vermiş. Ben bu sırada evde yoktum. Gece 23:00
- 24:00 civarında eve geldim. Alkol aldığım için şimdi saati tam olarak
söyleyemiyorum...
Ayrıca, H.A.yı da telefonda tehdit etmedim..."
53. Başvurucu 19/7/2010 tarihinde Ceza Mahkemesine bir dilekçe
vererek oğlunun araç içinde birden fazla kişi tarafından dövülüp boş araziye
bırakıldığını, olay yeri inceleme raporuna göre araç içinde şüpheli lekelerin
bulunduğunu, H.A.nın da araçta olduğundan
şüphelendiğini, asıl suçlunun H.A. olduğunu, H.A.nın
alacaklıları oğluna yönlendirdiğini, oğlunun H.A.dan
alacaklı olduğunu, içkili olan B.A.nın tek başına
oğlunu ağır şekilde darbetmesinin mümkün olmadığını,
beyanlarının aksine B.A.nın vücudunda yara izi
olmadığını, yağma suçuyla ilgili araştırma yapılmadığını, mobil telefonlara el
konulmadığı gibi konuşma detaylarının da istenmediğini ve H.A.nın
sanık olarak yargılanması gerektiğini iddia etmiştir.
54. Başvurucu vekili tarafından 3/8/2010 tarihinde Ceza
Mahkemesine verilen dilekçede de olaya H.A.nın
da karıştığına ve sanıkların aynı zamanda yağma suçunu işlediğine dair iddialar
tekrarlanmıştır.
55. Ceza Mahkemesi, başvurucunun oğluna yönelik yağma suçunun
işlendiğine ve öldürme olayından H.A.nın
da sorumlu olduğuna ilişkin dilekçeleri 2/2/2011 tarihinde Cumhuriyet
Başsavcılığına göndermiştir. Söz konusu iddialar hakkında Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen soruşturmaya ilişkin bilgiler aşağıda ayrı bir başlık
altında yer almaktadır.
56. Ceza Mahkemesince olayın meydana geldiği yer çevresinde baz
istasyonu olup olmadığı ve 0554 ... numaralı telefon hattının olay tarihinde
saat 21.57 sıralarında hangi baz istasyonundan sinyal aldığı ve bu baz
istasyonuna en yakın baz istasyonlarının nerede olduğu hususlarına dair bir
telekomünikasyon şirketine müzekkere yazılmıştır. Bu müzekkereye verilen
24/12/2010 tarihli cevap yazısında, eski 20. Cadde'nin 30 Ağustos Mahallesi'nde
bulunan 1815. Cadde olduğu, bu caddede ve yakınlarda baz istasyonlarının olduğu
belirtilmiş; en yakındaki dört baz istasyonu ismi bildirilmiş ve söz konusu baz
istasyonlarının kapsama alanları konusunda net sayı söylenemeyeceği ifade
edilmiştir.
57. Adresinde bulunmaması nedeniyle müşteki H.A.nın adresinin tespiti için çeşitli resmî kurumlarla
yazışmalar yapan Ceza Mahkemesi, H.A.nın ifadesini
istinabe suretiyle 25/4/2012 tarihinde almıştır. H.A. önceki ifadelerle benzer
yönde beyanda bulunmuştur.
58. Ceza Mahkemesi 26/6/2012 tarihinde verdiği kararla H.A.ya yönelik tehdit suçunu
işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle B.A.nın beraatine, Y.E.yi öldürdükleri
gerekçesiyle B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın 25 yıl hapis
cezasıyla cezalandırılmalarına hükmetmiştir. Söz konusu kararın gerekçesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"...[S]anıklardan B.A.nın vefat
eden abisi Y.A.nın maktul Y.E.den
vefat etmeden önce bir araç sattın aldığı, bu araçtan dolayı kalan 4.500 TL
borcuna karşılık senet verdiği , 1000 TL 'yide peşin
ödediği, Y.A. vefat ettikten sonra kardeşi olan sanık B.A.nınaracı
maktul Y.E.ye iade ederek para ile senedi geri istediği, ancak maktulün para ve
senedi iade etmeyerek sanık B.A.yı oyaladığı, maktul
Y.E. ile ortağı olan H.A. ve sanık B.A. arasında bu nedenle husumet meydana
geldiği, bu husumet nedeniyle sanık B.A.nın maktulün
ve ortağa olan H.A.yı sık sık arayarak tehdit ettiği
anlaşılmıştır. Olay tarihi olan 17/08/2009 tarihinde sanık B.A. maktul Y.E.nin çalıştığı galerisinden alarak arkadaşları olan
diğer sanıklar R.Ç. Ve K.A.K.a haber vererek onları
da aracına alarak maktulün Elvankent Ankara çevre
yolunun köprü altındaki mezarlık yanındaki boş bir araziye götürerek hep
birlikte iştirak halinde maktulü dövdükleri, darp ettikleri, dövüp darp
ettikten sonra götürdükleri yerde bırakarak olay yerini terk ettikleri ...
tespit edilmiştir... [S]anıkların
birlikte maktülün kafasına vurarak, kafada kemik
kırığı oluşacak şekilde darp etmeleri, maktülün
kafasına aldığı darbeler sonucu ölmesi, maktülü bu
şekilde metruk bir yerde bırakıp gitmeleri şeklindeki eylemleri ve deliller hep
birlikte değerlendirdiğinde sanıkların öldürme kastı ile davrandıkları
kuşkusuzdur. Sanık B.A.nınmaktuldeki
alacağı için yasal yollara başvurma imkanın olması dikkate alındığında,
alacağını tahsil etmek için yasal yollara başvurması yerine maktülü
darp ederek öldürmesi; tahrik açısından değerlendirildiğinde: Maktülün borcunu ödememesi TCK 29. Madde, Yargıtay Ceza
Genel Kurulunun yerleşik ictihadları karşısında
sanıkların eylemlerini "Haksız Tahrik" altında işlediklerini kabul
etmek mümkün değildir..."
59. Ceza Mahkemesince verilen karar sanıklar B.A. ve K.A.K. müdafii, sanık R.Ç. ve müdafii
ile başvurucu vekilince temyiz edilmiştir.
60. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi (Ceza
Dairesi) 7/11/2013 tarihinde, sanık B.A. hakkında kasten öldürme suçundan kurulan
mahkûmiyet hükmünün "kıraathane ve
büfenin maktul ve ortağına devredilmesine karşılık verilen arabanın hacizli
çıktığına ve senetlerin ödenmediğine, yine sanığın kardeşininaldığı
arabanın maktule iadesinden dolayı verilen senetlerin ödenmediğine ve maktul
ile ortağının sanığı sürekli oyaladıklarına dair iddialar araştırılmadan ve
yerinde olmayan gerekçeyle haksız tahrik hükmünün uygulanmadığı"
gerekçesiyle, sanıklar R.Ç. ve K.A.K. hakkında kasten öldürme suçundan kurulan
mahkûmiyet hükümlerinin ise olay saatlerinde olay mahallinde oldukları
anlaşılmakla birlikte sanıkların öldürme eylemine ne şekilde iştirak etikleri
ve olaya katkı dereceleri ne olduğu hususları saptanmadan eyleme asli fail
olarak katıldıklarının kabulü edildiği" gerekçeleriyle bozulmasına
ve R.Ç. ile K.A.K.nın tahliyesine karar vermiştir.
61. Ceza Mahkemesi, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar
vermiştir.
62. Bozma sonrasında yapılan yargılama sırasında B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın nitelikli yağma, H.A.nın ise azmettirmek suretiyle kasten öldürme suçunu
işlediği iddiasıyla açılan ve aşamaları aşağıda anlatılacak dava, bu dava ile
birleştirilmiştir.
63. Bozma sonrası yapılan yargılamada başvurucunun, sanıkların
yeniden çağırılıp çarpraz sorguya çekilmesi ve H.A.nın sattığı araçlar ile kahve,
market ve araba galerisi ile ilgili araştırma yapılmasına ilişkin talepleri
yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle Ceza Mahkemesince reddedilmiştir.
64. Ceza Mahkemesi 4/6/2014 tarihli kararla;
-Yağma suçunu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle B.A.,
R.Ç. ve K.A.K.nın beraatine,
-Kasten öldürme suçunu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle
R.Ç. ve K.A.K.nın beraatine,
-Azmettirmek suretiyle kasten öldürme ve yağma suçlarını
işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle H.A.nın
beraatine,
-Haksız tahrik altında kasten öldürme suçunu işlediğinin sabit
olduğu gerekçesiyle B.A.nın
15 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Bahse konu kararın
gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
" ...Sanık B. tartışma
sırasında maktule birkaç tokat atıp olay yerinden ayrıldığını beyan etse de; otopsi raporuna göremaktulün
vücudunda ve özellikle hayati bölgesi olan baş ve göğüs bölgesinde çok sayıda
yaralanmanın mevcut olması karşısında savunmaya bu yönüyle itibar
edilemeyeceği, aradaki husumet ile maktule vurulan darbe sayısı ile
yerleri-şiddeti ile sanığın metruk bir yerde maktulü bırakıp ayrılması
karşısında öldürme kastı ile hareket ettiği vicdani kanaatine varılmıştır.
Öte yandan gerek sanık B.nin
maktule ve ortağı olan H.A.ya kıraathanesini ve
büfesini de devretmesi karşılığında da araba ve senet alması, takas olarak
verilen arabanın hacizli çıkması sebebiyle devrin yapılamadığı gibi maktulün
verdiği senetleri de ödememesi ile sanık B.nin
savunmasında, yalnız kaldıklarında maktulün ".....H. hakkındakonuştuğunuve
daha sonra alacağını isteyince küfür ettiğini..." beyan etmesi ve bu
savunma aksine herhangi bir delil bulunmaması hususlarıbirlikte
değerlendirildiğindeşüpheden sanık yararlanır ilkesi
de gözetilerek maktulün hakareti üzerine sanık B.nin
üzerine atılı suçu işlediği, maktulün hakaretinin sanık lehine haksız tahrik
oluşturduğu kabul edilmiştir.
Sanıklardan K.A.K. ve R.Ç. hakkında yapılan
değerlendirmede ise; bu sanıkların olaydan önce maktulün ve sanık Bayram'ın
yanından ayrıldıklarını ifade etseler de sanık K.A.nın cep telefonu iletişim özetine göre olay saatinde
maktulün olduğu bölgeden sinyal aldığı hususu tartışmasız olup suçtan
kurtulmaya yönelik savunmalara bu yönüyle itibar etmek mümkün değildir.
İddianamede ise bu sanıkların, sanık B. ile
birlikte müsnet suçu işledikleri iddia edilmiştir...
Bu açıklamalara göre somut olay
değerlendirildiğinde; dosyada olayı aydınlatmaya müsait tanık beyanı, kamera
kaydı veya başka bir delil bulunmamaktadır. Sanıklar K.A. ve R. ise suçlamayı
kabul etmemektedir. Öte yandan sanık B. De savunmasında bu sanıklar aleyhine
bir anlatımda bulunmamıştır. Bu durumda sanıklar K.A. ve R.nin
diğer sanık B. ile beraber hareket ederek maktule vurdukları yani icra
hareketlerini birlikte gerçekleştirdikleri hususu mahkumiyet
hükmü kurmaya yetecek derecede ve nitelikte bir delille ispatlanmış değildir.
Bu durumda sanıklar K.A. ve R.nin TCK'nin 38. maddesinde düzenlenen
"azmettiren" ve 39. maddesinde düzenlenen "yardım eden"
olarak irdelenmesi gerekmektedir. Yine dosyada sanıklar K.A. ve R.nin diğer sanık B.yi
azmettirdiklerine dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır.
Konu "yardım eden" kurumu
çerçevesinde değerlendirildiğinde ise; yardım etme;
bir suçun işlenmesinden önce veya suçun işlenildiği
sırada destekleyici veya kolaylaştırıcı hareketlerde bulunularak, failin suç
işleme kararının kuvvetlendirilmesi ya da suçu kolayca işlemesini sağlamaktır.
Yardım eden kişi, suçun işlenişinde fiil üzerinde hakimiyet kuramayan ve bu
sebeple fail ya da müşterek fail durumunda olmadığı halde, suçu kolaylaştırıcı
hareketleri dolayısıyla cezalandırılan şeriktir. Kanun'un 39. maddesinin ikinci
fıkrasında da hangi hallerde kişinin yardım eden sıfatıyla sorumlu olacağı
tahdidi olarak sayılmıştır. Bu haller de;
"a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç
işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda
bulunacağını vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol
göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi
sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak." şeklinde sayılmıştır.Bununla birlikte
yardım etme şeklindeki iştirak iradesinin "suçun işlenmesinden önce" veya
"suçun işlenme anında" mevcut bulunması da şarttır.
Sanıklar K.A. ve R.nin
hukukidurumu bu madde açısından ele alındığında;
dosyada mevcut deliller gözetildiğinde; maddenin a ve
b bendinde gösterilen halleringerçekleştiğine dair
mahkumiyet hükmü kurmaya yetecek derecede ve nitelikte bir delil mevcut
değildir.
Dosyada bu sanıklar aleyhine tek delil
birlikte olan sanıklardan K.A.nın
cep telefonunun maktulün bulunduğu bölgeden sinyal vermesidir. Bu delilin de
maddenin c bendinde geçen "suçun işlenmesinden önce veya suçun işlenmesi
sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" haline uyup
uymadığında değerlendirilmesigerekmektedir... [S]anıklar K.A. ve R. olay bölgesinde olmakla beraber
fail B.nin suç işleme kararını bildikleri tespit
edilmiş değildir. Yine sanık B. ile maktul Y. konuşmaya başladıkları ve sanık B.nin Y.ye vurduğu sırada bu sanıkların onların yanında
olduğu, onları görebilecek ya da müdahale edebilecek veya engel olabilecek
mesafede oldukları da tespit edilmiş değildir. Sanıklar K.A. ve R.nin sorumlu olabilmesi için en azından sanık B.nin suç işleme kararını ortaya koyacak şekilde icra
hareketlerini gerçekleştirdiği yani maktul Y.ye vurduğu sırada Y.nin direncini kırmaya yarayacak veya B.yi cesaretlendirecek bir yakınlıkta olmaları
gerekmektedir. Yine olay bölgesinin açık alan olması ve baz istasyonunun geniş
bir alana hitap etmesi sebebiyle K.A.nın
telefonunun sinyal aldığı yer ile sanık B.nin icra
hareketlerinin gerçekleştiği yer arasındaki mesafede belli değildir. Bu durumda
sanıklar K.A. ve R.nin maktul ve sanık B.nin hemen yanında olduğu iddia edilebileceği gibi; sanık B.nin onları geride bırakıp bir miktar uzaklaştıktan sonra
maktulle yalnız kalarak ve kimse tarafından görülmeyecek şekilde de suçu
işlemesi ihtimal dahilindedir. Yine bu ikinci ihtimale göre de; K.A. ve R.nin sanık B.ninuzaklaştıktansonra
ne olduğunu, taraflar arasında ne yaşandığını bilemeyecek durumda oldukları da
farz edilebilir.
Ceza yargılamasındaki genel ilke suçluluğun
ispatlanmaya muhtaç olmasıdır. Buradan hareketle suçsuzluğun da asıl olması
söylenebilir. Suçu işlemiş olması muhtemel bir kişinin suçsuz bulunması, masum
bir kişiye ceza verilmesine tercih edilmelidir. Sadece aynı bölgeden sinyal
alma iddiası dışında aleyhe kesin bir delille desteklenmeyen iddiaya istinadenmahkûmiyet kararı verilmesi şüphedensanık
yararlanır ilkesine de aykırıdır.
...
Yine sanıklar K.A.K., B.A. ve R.Ç. hakkında maktul Y.E.ye karşı birden fazla kişi
tarafından birlikte yağma suçunu işledikleri vesanık
H.A. hakkında da diğer sanıklar K.A.K., B.A. ve R.Ç.yi,
maktul Y.E.ye karşı birden fazla kişi tarafından birlikte yağma ve kasten
öldürme suçlarını işlemeye azmettirdiği işledikleri iddiasıyla ve
cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmış ise de; bu fiiller yönünden sanıkların
savunmalarında suçlamaları kabul etmemeleri ve bu suçların işlendiğine dair
savunmaların aksine mahkumiyet hükmü kurulmasına yetecek derecede ve nitelikte
her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması gözetildiğinde
soyut iddiadan başka delil bulunmaması sebebiyle ... beraat hükümleri
kurulmuştur..."
65. Anılan karar, sanık B.A. ve müdafii
ile başvurucu vekilinin temyiz talebini inceleyen Ceza Dairesinin 9/2/2015
tarihli kararıyla onanmıştır.
66. Nihai karar, başvurucu tarafından 16/6/2015 tarihinde
öğrenilmiş olup yasal süresi içinde, 13/7/2015 tarihinde, bireysel başvuruda
bulunulmuştur.
B. Nitelikli Yağma Suçu
İle H.A.nın Azmettirmek
Suretiyle Kasten Öldürme Suçunu İşlediğine İlişkin İddia Hakkında Yürütülen
Soruşturma
67. Ceza Mahkemesinin başvurucunun, oğluna yönelik yağma suçunun
işlendiğine ve öldürme olayından H.A.nın
da sorumlu olduğuna ilişkin dilekçelerini göndermesi üzerine Cumhuriyet
Başsavcılığı derhâl soruşturma başlatmış ve Ceza Mahkemesince yargılaması
yapılan davaya ilişkin dosyanın onaylı bir örneğini getirtmiştir.
68. Cumhuriyet Başsavcılığı 12/4/2011 tarihinde BTK'ya yazdığı müzekkere ile H.A.ya ait telefon hattının 8/8/2009-27/08/2009
tarihleri arasındaki iletişimlerinin tespitine dair raporları soruşturma
dosyasına getirtmiştir.
69. Cumhuriyet Başsavcılığınca tanık sıfatıyla beyanı 3/8/2011
tarihinde alınan M.Ç., olay günü Y.E. ile yüz yüze görüşmediğini ancak üç kez
telefonla konuştuğunu, o gün H.A.nın İstanbul'a araç
satmaya gittiğini Y.E.den öğrendiğini, akşam
saatlerinde Y.E.nin telefonunun kapandığını,H.A.
ve Y.E.den alacağı olduğu için H.A.yı
aradığını, H.A.nın yolda olduğunu söyleyip
20.00-21.00 sıralarında yanına geldiğini, Y.E. olmadan ödeme yapamayacağını
söyleyen H.A.nın "telefonunun
kapalı olması nedeniyle Y.E.nin tehlikede
olabileceğini" söylediğini, birlikte Y.E.nin
evine gittiklerini, H.A. ile Y.E.nin B.A.ya borçlu olduklarını, H.A. ile Y.E.nin
ortak iş yaptıklarını ve aralarında sorun olmadığını söylemiştir.
70. Cumhuriyet Başsavcılığı 15/8/2011 tarihinde başvurucunun
ifadesini almıştır. İfadesinde başvurucu, H.A.nın da
oğlunun öldürülmesi olayına karışmış olabileceğini, H.A.nın
ortak alacaklarına karşı oğlunu öne sürdüğünü, soruşturmada eksiklikler
bulunduğunu, mobil telefonlara el konulmadığını, olay yerinin ve olay yerine
gidilirken kullanılan aracın yeterince incelenmediğini, H.A.nın
trafik polisi bir oğlu olduğunu, olay günü oğlunun mobil telefonunun
kaybolduğunu, oğlunun üzerinden yüzük ve para da çıkmadığını, olay günü oğlunun
üzerinde H.A.dan olan alacağına ilişkin senetler
olduğunu düşündüğünü söylemiştir.
71. Başvurucunun, oğlunun ölümüne H.A.nın da karıştığına ve oğlunun üzerindeki keşidecisi
H.A. olan senedin, paraların ve yüzüğün cesetten çıkmadığına dair iddialarının
araştırılması için Cumhuriyet Başsavcılığı 26/8/2011 tarihinde Etimesgut İlçe
Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazmıştır.
72. Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza Mahkemesinden B.A., K.A.K.,
R.Ç., H.A. ve Y.E. arasındaki iletişimlerin tespitine ilişkin raporları içeren
CD'yi getirtmiş ve olay tarihinde iletişimlerin hangi baz istasyonu
aracılığıyla ve hangi zamanda yapıldığı konusunda bilirkişi raporu aldırmıştır.
Mezkur bilirkişi raporuna göre;
-B.A., 11.25, 11.35, 12.27, 13.11 ve 14.07'te Y.E. ile
görüşmüştür. Bu görüşmeler sırasında gerek B.A. gerekse Y.E. Etimesgut
sınırları içindedir.
-B.A. 16.04, 16.19, 16.20, 16.37, 16.59 ,
17.06 ve 17.14'te R.Ç. ile görüşmüştür.
-B.A. 17.11, 17.17 ve 17.22'de Y.E. ile görüşmüştür. Bu
görüşmelerde Y.E. Sincan ilçe sınırları içindeki bir baz istasyonu, B.A. ise Etimesgutilçe sınırları içindeki bir baz istasyonu
çevresindedir.
-H.A. 17.18'de Y.E. ile görüşmüştür. Bu görüşme sırasında H.A.
Düzce sınırları içindeki bir baz istasyonu çevresindedir.
-H.A. 17.20, 17.21 ve 17.34'te B.A. ile görüşmüştür. H.A.
17.34'teki görüşmeyi Bolu il sınırı içindeki bir baz istasyonu çevresinde
yapmıştır.
-B.A. 17.42'de K.A.K. ile görüşmüştür.
-H.A. 17.47'de Y.E. ile görüşmüştür.
-K.A.K. 17.58 ve 18.09'da B.A. ile görüşmüştür. Bu görüşmeler
sırasında B.A. Etimesgut ilçesine bağlı Elvankent'teki,
K.A.K. ise Sincan'daki bir baz istasyonu çevresindedir.
-Y.E.18.10'da H.A. ile mesajlaşmış, 18.12'de ise telefonla
görüşmüştür. Bu görüşmeler sırasında H.A. Bolu ili Gerede ilçesi Samsat
köyünde, Y.E. ise Etimesgut ilçesine bağlı Elvankent'te
bulunan bir baz istasyonu çevresindedir. 18.10 sıralarında K.A.K. da Y.E. ile
aynı baz istasyonu çevresindedir.
-Y.E. 18.34'te H.A. ile görüşmüştür. Bu görüşme sırasında Y.E.
Ayaş yolu 20. km'de bulunan bir baz istasyonu çevresindedir.
-H.A. 19.24 ve 19.44'te B.A. ile görüşmüştür. Bu görüşmeler
sırasında H.A. ve B.A. Etimesgut'ta bulunan farklı baz istasyonu çevresindedir.
-R.Ç. ile K.A.K. 20.28'de görüşmüştür. Bu görüşme sırasında hemR.Ç. hem de K.A.K. Etimesgut'ta bulunan bir baz
istasyonu çevresindedir.
73. Kollukça yapılan araştırmalardan adresi tespit edilemeyen H.A.nın ifadesi, Cumhuriyet
Başsavcılığının istinabe talebi üzerine Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü
görevlilerince 31/1/2012 tarihinde alınabilmiştir. İfadesinde H.A., Y.E.nin iki yıl kadar önce iş ortağı olduğu olduğunu,
ortaklıklarını anlaşarak sona erdirdiklerini, bildiği kadarıyla B.A.nın da Y.E.nin
iş ortağı olduğunu, Y.E.ye borçlu olmadığını, Y.E.nin
öldürülmesi ile alakasının olmadığını, Y.E.nin
üzerinden senet, yüzük, para veya mobil telefon aldığı iddiasının doğru
olmadığını savunmuştur.
74. Y.E. tarafından kullanılan mobil telefona ait uluslararası
mobil cihaz kodu (IMEI numarası) belirtilerek 17/8/2009-17/9/2009 tarihleri
arasında telefonun kullanılıp kullanılmadığının tespiti Cumhuriyet
Başsavcılığınca BTK'dan istenmiştir.
75. Başvurucu 26/3/2012 tarihli bir dilekçe ile Cumhuriyet
Başsavcılığına müracaat etmiştir. Başvurucu dilekçesinde şu hususları dile
getirmiştir:
i. Y.E.nin üzerinden keşidecisi E.K.,
cirantası H.A. olan bir senet çıkmıştır. Y.E., H.A. ve alacaklılar arasındaki
bağlantının ortaya çıkarılabilmesi için E.K.nın
ifadesi alınmalıdır.
ii. B.A.ya
ait marketin Y.E. ve H.A.ya satışına ilişkin
protokolde kiracı sıfatıyla yer alan A.K.dır.
iii. Başvurucuyu telefonla arayan Y.A., Y.E. adına trafik
siciline kayıtlı aracın H.A. tarafından kendisine satıldığını, Y.E. adına
tescilli iki aracın daha H.A. tarafından kendisine verildiğini beyan etmiştir.
Hatta Y.E. adına kayıtlı araç Sincan Yenikent Sanayi
Sitesi'nden bir çekici ile bir başka yere götürülmüştür. Bu hususlar Y.E.nin H.A. tarafından öldürüldüğü veya öldürtüldüğüne
işaret etmektedir.
iv. Y.E.nin çıkar elde etmek amacıyla
öldürüldüğünün tespit edilmesi için Y.E ile H.A. tarafından işletilen oto
galeri ve büfenin gelirlerinin araştırılması gerekmektedir.
76. 28/3/2012 tarihinde ifadelerine başvurulan R.Ç. ve K.A.K., H.A.yı tanımadıklarını beyan edip Y.E.nin üzerinden telefon veya senet almadıklarını, Y.E.nin öldürülmesi olayına da iştirak etmediklerini beyan
etmişlerdir.
77. B.A. 28/3/2012 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında ifade
vermiş ve H.A.nın kendisini Y.E.yi öldürmeye azmettirdiğine, Y.E.nin
üzerinden senet ve mobil telefon aldığına ilişkin iddiaları kabul etmemiştir.
78. Cumhuriyet Başsavcılığı 3/4/2012 tarihinde Ankara İl Emniyet
Müdürlüğüne bir müzekkere yazarak başvurucunun 26/3/2012 tarihli dilekçesinde
bahsi geçen hususların araştırılmasını ve gerektiğinde dilekçede bahsi geçen
E.K., A.K., Y.A. ve M.D.ninadreslerinin
başvurucudan sorularak delillerin tespit edilmesini istemiştir. Bahse konu yazı
üzerine Y.A., A.K. veM.D.nin ifadeleri alınmıştır.
i. Y.A. ifadesinde, Y.E. ve H.A.yı araç takası nedeniyle tanıdığını beyan etmiş;
araç takası ile ilgili bilgiler vermiş ancak Y.E.nin
ölümü veya Y.E. ile H.A. arasındaki ortaklığın mahiyeti konusunda herhangi bir
bilgi vermemiştir.
ii. A.K., eşi E.K.nın
bir süre H.A. ve Y.E.nin isteği üzerine bu kişilere
ait işyerinde oto kiralama işi yapmak üzere bulunduğunu, bir süre sonra Şaşmaz'daki
bir büfenin önünde eşinin yanında kimlik olmaması nedeniyle bir kira
sözleşmesine imza attığını ve eşinin bu büfeyi bir süre çalıştırdığını
söylemiştir.
iii. M.D., kendisini telefonla arayan halasının oğlu Y.E.nin bir polis memuru arkadaşı ile birlikte işyerine
tamir için bir araç bıraktığını söylediğini, birkaç gün sonra Y.E.nin öldüğünü duyduğunu, 19 Ağustos'ta işyerinde
olmadığı bir vakit kendisine telefon eden işçisinin aracı bırakan polis
memurunun aracın götürüldüğünü söylediğini beyan etmiştir.
79. Cumhuriyet Başsavcılığınca 13/4/2012 tarihinde ifadesi
alınan tanık K.G. 16/9/2009 tarihli ifadesi ile benzer yönde beyanda
bulunmuştur.
80. Kolluk görevlilerince 13/4/2012 tarihinde beyanı alınan
başvurucu ifadesinde, 26/3/2012 tarihli dilekçesindeki iddialarını tekrar
etmiştir.
81. Ankara Kriminal Polis
Laboratuvarınca 31/10/2012-2/11/2012 tarihleri arasında yapılan incelemeye
ilişkin raporda, ATK Grup Başkanlığının 3/5/2012 tarihli raporunda Y.E.ye ait
olduğu belirtilen DNA profilinin BYL-2009/04660 sayılı uzmanlık raporunda
belirtilen 3 No.lu kan örneğinden elde edilen DNA profili ile uyumlu olduğu
belirtilmiştir.
82. Soruşturma dosyasındaki belgelere göre;
i. B.A. Bahçekapı Mahallesi'nde bulunan kıraathane ve büfeyi
2005 model bir araç, yirmi dört bilgisayarlı bir internet kafe ve her biri
2.500 TL miktarlı dört bono karşılığında H.A. ve Y.E.ye satmıştır. C.G.Ö. söz
konusu satışa ilişkin protokole şahit sıfatıyla imza atmıştır.
ii. Y.E. ve H.A.ya
satılan işyeri 1/7/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre A.E.
tarafından A.K.ya kiralanmıştır.
iii. Y.E.nin üzerinden çıkan iki sıra
numaralı bononun keşidecisi E.K., miktarı 4.000 TL, ödeme tarihi ise
6/9/2009'dur. Bonoda düzenleme tarihi ve lehtar yer almamaktadır. Bononun
arkasında H.A.nın cirosu
bulunmaktadır.
iv. Araç satışının trafik sicile Y.E. tarafından tescil
ettirilmemesi üzerine 78... plakalı aracın tescili satıcının 26/8/2011 tarihli
talebi üzerine Y.E. adına yapılmıştır.
83. Cumhuriyet Başsavcılığı 10/12/2012 tarihinde, B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın yağma suçunu, H.A.nın ise kasten öldürme suçu ile yağma suçunuişlediği iddiasıyla kamu davası açmak için yeterli
delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
vermiştir.
84. Bu karara başvurucu tarafından yapılan itirazın delillerin
mahkemece değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Ankara 7. Ağır Ceza
Mahkemesince kabul edilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı 11/2/2013 tarihinde
iddianame düzenlemiştir. Söz konusu iddianamede, "şüpheli H.A.nın ölen Y.E. nin arkadaşı olduğu ve Y.E. ile harici araç alım satım
işini yaptığını, borçları nedeniyle H.A.nın Y.E.ye
bonolar verdiğini, H.A.nın Y.E.ye olan borcundan
kurtulmak ve Y.E. ile birlikte satın aldığı araçları mal edinmek kastıyla R.Ç.,
B.A. ve K.A.K.yı Y.E.yi
öldürme konusunda azmettirdiği, Y.E.yi aracına alan B.A.nın daha sonra R.Ç., H.A. ve K.A.K.ı
da aracına aldığı, B.A.nın diğer şüphelilerle
birlikte Y.E.yi Ankara ili Etimesgut ilçesinde
bulunan bir mezarlığın yanındaki boş bir araziye götürdüğü, burada şüphelilerin
hep birlikte Y.E.yi darp edip Y.E.nin
üzerinden keşidecisi H.A. olan bonoları, paraları, yüzük ve mobil telefonu
aldıkları" iddia edilerek B.A., R.Ç. ve K.A.K.nınnitelikli
yağma suçundan, H.A.nın ise azmettirmek suretiyle
kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarından cezalandırılması istenmiştir.
85. Ceza Mahkemesinin bilgi talebi üzerine Cumhuriyet
Başsavcılığı, 18/11/2013 tarihli yazı ile olay sonrasında ölene ait mobil
telefonun veya SIM kartının kullanılmadığı, bu sebeple telefonun nerede
olduğunun tespit edilemediğini bildirmiştir.
86. Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada sanıkların sorguları
yapılmış; başvurucunun beyanı tespit edilmiş vetanıklar
A.K., M.D., K.G., Y.A. ve M.Ç. dinlenmiştir. Sanıklar, başvuran ve tanıklar
soruşturma aşamasında alınan beyanlarının ötesinde olayın aydınlatılmasına
yarayabilecek somut bilgi vermemişledir. Öte yandan sanık H.A.nın adresi tespit edilemediğinden savunmasının
alınması için 21/6/2013 tarihinde çıkarılmasına karar verilen yakalama emri
28/2/2014 tarihinde infaz edilmiştir. H.A.nın
28/2/2014 tarihinde Ceza Mahkemesince yapılan sorgusunda yaptığı savunmanın
ilgili kısmı şöyledir:
"... Y.E. isimli şahıs benim ortağımdır.
Kendisi ile iki yıl kadar birlikte ortak olarak çalıştık. Daha sonra aramızda
anlaşarak ortaklığıımızı sona erdirdik. Beraber araba
alım satım işi yapardık. Ortaklığımızı karşılıklı anlaşma ile bitirdik. B.A. da
Y.E. ile birlikte ortak araba alır satardı. Y.E.nin
öldürülme olayına ilişkin benim hiçbir bilgim yoktur ve Y.E.ninöldürülmesi ile hiçbir alakam yoktur. Eyleme
hiçbir şekilde iştirak etmedim. Maktulün kimlerle arasında alacak verecek
meselesi olduğunu da bilemem Ben, maktulün öldürülme
anında ya da öncesinde maktulün yanında değildim. Ben o gün İstanbul'daydım.
Benim maktule hiçbir borcum yoktur. Maktulden ne alacağım ne de borcum yoktur.
Zaten aramızda ortaklığımızı anlaşarak sona erdirmiştik. Birbirimizden alacaklı
ya da borçlu değildik. Bu nedenle birbirimize senet vermemiz de söz konusu
değildir... İddianamede yazılı eylemler de doğru değildir. Ben kesinlikle
maktulün üzerinden herhangi bir şey almış ya da yağma suçundan işlemiş değilim.
Bu nedenle atılı yağma ve öldürmeye azmettirme suçları ile hiçbir alakam
yoktur..."
87. Ceza Mahkemesi 4/3/2014 tarihinde, yargılaması yapılan dava
ile sanıklarB.A., R.Ç. ve K.A.K.nın kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla
açılan dava arasında hukuki ve fiilî bağlantı bulunduğu gerekçesiyle davaların
birleştirilmesine ve yargılamanın kasten öldürme suçu nedeniyle açılan davada
yapılan yargılama üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
88. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Haksız tahrik" kenar başlıklı 29.
maddesi şöyledir:
"- (1) Haksız bir fiilin meydana
getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye,
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz
yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar
hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte
üçüne kadarı indirilir."
89. 5237 sayılı Kanun'un "Faillik" kenar başlıklı 37.
maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Suçun kanunî tanımında yer alan
fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu
olur."
90. 5237 sayılı Kanun'un "Azmettirme"
kenar başlıklı 38. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren
kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır."
91. 5237 sayılı Kanun'un "Yardım
etme" kenar başlıklı 39. maddesi şöyledir:
"(1) Suçun işlenmesine yardım eden
kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi
hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis
cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla
kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu
durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.
(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan
dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:
a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme
kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını
vaat etmek.
b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol
göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.
c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi
sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
92. Mahkemenin 20/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adil Yargılanma
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
93. Başvurucu; öldürüldükten sonra oğluna ait tüm eşyaların oğlunun
ortağı H.A. tarafından ortadan kaldırıldığına dair tanık beyanları bulunduğunu,
oğlunun üzerinden arabasının anahtarı ve para da dâhil herhangi bir eşya
çıkmadığını, oğlunun arabasının olaydan sonra ortadan kaybolduğunu ve yağma
suçu nedeniyle sanıklar hakkında açılan davada herhangi bir araştırma
yapılmadan beraat kararı verildiğini belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
94. Bakanlık görüşünde, başvurucunun iddialarıyla ilgili
değerlendirme yapılmamıştır.
2. Değerlendirme
95. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı
fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından
ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının
yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf
olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da
girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak
ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18).
96. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve
ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile
ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç
isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu
belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Bahsedilen hâller
dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular,
Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu
olamaz. Dolayısıyla bir ceza davasında, haklarında suç isnadı bulunmayan
mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler
Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).
97. Somut olayda, suç isnadına ilişkin olmayan ve üçüncü kişinin
cezalandırılmasına yönelik ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının
kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.
98. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Yaşam Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
99. Başvurucu; soruşturmanın genişletilmesine yönelik talebinin
gerekçe belirtilmeksizin reddedildiğini, talebine rağmen bazı delillerin -bu
delillerin ne olduğu belirtilmemiştir- toplanmadığını, olay yerinde
bulunduklarına dair delillere rağmen sanıklar K.A.K. ile R.Ç. hakkında beraat
kararı verildiğini, fizik yapısı itibarıyla sanık B.A.nın oğlunu tek başına öldürmesinin mümkün
olmadığını, oğlunun direncinin mutlaka başkalarının yardımıylakırılmış
olması gerektiğini öne sürmüştür. Ayrıca başvurucu; sanık H.A.nın en azından oğlunu öldürmek hususunda diğer
sanıkları azmettirdiğini zira dosyadaki bilgi ve belgelere göre sanık H.A.nın olayla bir ilgisinin olduğunu iddia etmiştir. Son
olarak başvurucu, sanık B.A. arasında alacak-borç ilişkisi bulunmadığından,
oğlunun sanık B.A.ya hakaret
ettiğine dair delil olmadığından, sanık B.A.nın
öldürmek amacıyla oğlunu olay yerine götürdüğünden, bu nedenle haksız tahrike
ilişkin normun B.A. hakkında uygulanmaması gerektiğinden ve yargılamanın makul
bir sürede sonuçlandırılmadığından söz ederek Anayasa'nın 36. maddesinde
güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
100. Bakanlık görüşünde, konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına ve somut olaydaki soruşturma
işlemlerine yer verilmiş; soruşturma yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü olmadığı
belirtilerek mağdurların olaylarla ilgili beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca
ulaşılmamasının soruşturmanın etkisiz olduğu anlamına gelmeyeceği ifade
edilmiştir.
101. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında yaşam hakkı
kapsamında devletin yükümlülüklerinin neler olduğunu açıklayarak yaşam hakkının
nasıl ihlal edildiğinin başvuru formunda ayrıntılı olarak açıklandığını ifade
etmiştir.
2. Değerlendirme
102. Anayasa’nın "Devletin
temel amaç ve ödevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili
bölümü şöyledir:
“Devletin
temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve
toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve
hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî
ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
103. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17.
maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, yaşama ...
hakkına sahiptir."
104. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, oğlunun ölümüyle
ilgili soruşturmanın etkisizliğine ilişkindir. Bu nedenle söz konusu iddialar,
Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında
incelenmiştir.
105. Öte yandan somut olayda, ölüme bir devlet görevlisinin
neden olduğu ileri sürülmediği gibi ölen kişinin yaşamına yönelik olarak
devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın
bir tehdidin bulunduğu ancak anılan makamların yaşamı korumak için fiilî
tedbirler almadıkları da iddia edilmemiştir. Bu itibarla başvurucunun
şikâyetleri, sadece yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul
boyutu kapsamında incelenmiştir.
106. Yaşama hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden
kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle
ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvurucu, ölen Y.E.nin
babası olduğundan başvuruda başvuru ehliyeti bakımından bir eksiklik
bulunmamaktadır.
107. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik
kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
108. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).
109. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif
yükümlülüklerinin korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de
bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının
belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir
soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan
hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap
vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 54).
110. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin
yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17.
maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da
cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle
sonuçlandırma ödevi yüklemez (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
111. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili
olabilmesi için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya
sorumlu kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili
soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
112. Soruşturmanın delillerin toplanması açısından etkililiğini
sağlayan en alt seviyedeki inceleme, başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü
koşullarına göre değişir. Bu koşullar, ilgili bütün olay ve olgular temelinde
ve soruşturmanın gerçekleri gözönünde bulundurularak
değerlendirilir. Bu nedenle soruşturmanın delillerin toplanmasına ilişkin
etkililiği bakımında her olayda geçerli olmak üzere bir asgari soruşturma
işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek mümkün değildir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No:
2013/4668, 16/9/2015, § 68).
113. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan
biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu
denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru
menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları
sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
§ 58).
114. Son olarak ceza soruşturmasının etkililiği için
soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013,
§ 30). Bu husus, hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı
eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi
yönünden bir gerekliliktir.
115. Olaya ilişkin soruşturmada, yukarıda genel ilkeler
bölümünde ifade edilen şüpheli ölüm olayından haberdar olan soruşturma
makamlarının derhâl harekete geçmesi ve başvurucuların meşru menfaatlerini
korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanması
konularında başvurucu tarafından herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi bu
konularda bir eksikliğin de bulunmadığı görülmektedir. Gerçekten de Y.E.nin yaralı vaziyette bulunmasından haberdar olan
Cumhuriyet Basşavcılığı derhâl soruşturma başlatmış,
başvurucu şikâyetlerini soruşturma makamları önünde dile getirebilmiş,
toplanmasını istedikleri delilleri soruşturma makamlarına iletebilmiş,
soruşturma makamlarınca verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurabilmiş
ve soruşturmaya katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmamıştır.
116. Öte yandan olayın tüm
yönlerinin aydınlatılması ve varsa sorumluların tespit edilebilmesi için bütün
delillerin toplanması ve soruşturmaların
makul bir sürat ve özenle yürütülmesi konuları yönünden de
soruşturmanın etkililiğinin incelenmesi gerekmektedir.
117. Başvuruya konu soruşturmada ölü muayene ve otopsi işlemleri
yapılarak ölüm nedeni tespit edilmiş, Y.E.nin yaralı
vaziyette bulunduğu yerde inceleme yapılmış, olayın failinin B.A. olduğu tespit
edilmiş, B.A.nın aracı incelenerek araçta ele geçen
biyolojik örnekler uzmanlarca değerlendirilmiş, olaya B.A. dışındaki kişilerin
de karıştığına dair iddialar araştırılmış, olaya karıştığı iddia edilen kişiler
arasındaki iletişim tespit edilmiş, iletişimin tespitine dair raporlarla ilgili
bilirkişi raporlar alınmış ve konu hakkında bilgi sahibi olabilecek kişilerin ifadelerine
başvurulmuştur. Bunların dışında somut olayın koşullarında hangi maddi delilin
veya tanık beyanının elde edilmemesinin soruşturma sonucunun farklılaşmasına
neden olduğunu ortaya koyacak bir veri Anayasa Mahkemesinin elinde
bulunmamaktadır.
118. Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek
soruşturmalarda, soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde
edilmesine ilişkin olarak ölen kişinin yakınlarının soruşturma kapsamında her
türlü iddialarını ve taleplerini karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır.
Soruşturma kapsamında yürütülecek soruşturma işlemlerinin belirleyicisi yetkili
soruşturma makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve
diğerleri, B. No: 2013/6574, 16/12/2015, 62). Kaldı ki başvurucunun
bu konuda ileri sürdüğü herhangi somut bir kanıt bulunmamaktadır.
119. H.A.nın
yeni adresinin tespit edilmesi amacıyla Ceza Mahkemesince atılan makul adımlar
için geçen zaman dışında soruşturmada, soruşturma makamlarından kaynaklanan
olağan dışı gecikmeler yaşanmamıştır. Dolayısıyla başvuruya konu edilen
soruşturma, olayın tüm yönlerinin aydınlatılması ve varsa sorumluların tespit
edilebilmesi için bütün delillerin toplanması, soruşturmaların makul bir sürat
ve özenle yürütülmesi ilkeleri yönünden de eksik değildir. Bu durumda
başvurucunun yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine dair iddiası açıkça
dayanaktan yoksundur.
120. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul
boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
20/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.