Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Halil İbrahim Erdal [2.B.], B. No: 2015/11626, 20/9/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HALİL İBRAHİM ERDAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/11626)

 

Karar Tarihi: 20/9/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucu

:

Halil İbrahim ERDAL

Vekilleri

:

1. Av. Mervegül SAADET

 

 

2. Av. Okan ÖÇER

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; ölüm olayı ile ilgili soruşturmanın etkisiz yürütülmesi nedeniyle yaşam hakkının, ölüye ait bazı eşyanın cesetten alınarak yağma suçunun işlendiği iddiasıyla yürütülen soruşturmanın etkisizliği nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/7/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

7. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve onaylı bir örneği temin edilen Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin (Ceza Mahkemesi) E.2013/319 sayılı dava dosyasındaki belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:

9. 155 Polis İmdat hattını 18/8/2009 tarihinde saat 07.20 sıralarında arayan bir kişi,Ankara çevre yolunun Etimesgut ilçesi sınırları içinde kalan bölümünde bulunan bir köprünün altındaki mezarlığın yanında bulunan boş bir arsada yaralı bir şahsın yattığını ihbar etmiştir.

10. Olay yerine giden kolluk görevlileri yüzünde ve boynunda yara izleri bulunan biriyle karşılamışlardır. Olay yerinde bulunan başvurucu; yaralının, oğlu Y.E. olduğunu söylemiştir.

11. Cankurtaran yardımıyla Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine (Araştırma Hastanesi) götürülen ve bilincinin kapalı olması nedeniyle ifadesi alınmayan Y.E. 19/8/2009 tarihinde saat 10.00 sıralarında vefat etmiştir.

12. Araştırma Hastanesince düzenlenen emanet eşya tutanağına göre Y.E.nin üzerindeki yırtık bir pantolon ve yırtık bir gömlek ile ehliyet, öğrenci kimlik kartı, vergi kimlik kartı, çeşitli kartvizit ve banka kartları, birkaç kredi kartı, bir adet 4.000 TL miktarlı senet, üzeri boş iki senet, içinde on anahtar bulunan bir anahtarlık, tespih, cüzdan, bir poşet balık yemi, 1 YTL 20 kuruş para ve iki adet SIM kart (mobil telefonların GSM servis sağlayıcının telefon hizmetinden yararlanmasını sağlayan, abone kimlik bilgilerini ve telefon defterini barındıran mikroçip) başvurucuya teslim edilmiştir.

A. Kasten Öldürme Suçu Nedeniyle B.A., R.Ç. Ve K.A.K. HakkındaYürütülen Soruşturma

13. Y.E.nin yaralı olarak bulunmasından sonra Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Basşavcılığı) olay hakkında derhâl soruşturma başlatmıştır.

14. Kolluk görevlilerince olay yerinin bir krokisi çizilmiştir.

15. Kollukça bilgi sahibi sıfatıyla alınan 18/8/2009 tarihli ifadesinde M.Ş.; işe gitmek için boş arazide yürüdüğü esnada yerde yatan bir kişi gördüğünü, bu kişinin baygın ve darbedilmiş bir vaziyette olduğunu, olayı 155 Polis İmdat telefon hattına bildirdiğini, cankurtaran çağırdığı esnada yerde yatan kişinin babası olduğunu söyleyen bir kişinin geldiğini ve olay hakkında başkaca bir bilgisi olmadığını söylemiştir.

16. Kollukça 18/8/2009 tarihinde bilgi sahibi sıfatıyla ifadesine başvurulan H.A.; Y.E. ile bir buçuk yıldır araç alım satım işi yaptıklarını, Y.E.nin ayrıca bir şirkette elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, üç ay kadar önce Y.E.nin arkadaşı Y.A.ya 5.500 TL karşılığındabir araba sattığını, 1.000 TL'yi peşin alan Y.E.nin Y.A.dan 4.500 TL miktarlı senet aldığını, bu alışverişten yirmi gün sonra Y.A.nın vefat ettiğini, Y.A.nın kardeşi B.A.nın aracı Y.E.ye iade ettiğini, taleplerine rağmen Y.E.nin parayı ve senedi geri vermemesi üzerine B.A.nın Y.E.yi ve kendisini sürekli telefonda tehdit ettiğini beyan etmiştir. Ayrıca H.A. 17/8/2009 tarihinde saat 16.00 sıralarında kendisini telefonla arayan B.A.nın nerede olduğunu sorduğunu, Bolu'da olduğunu ve Ankara'ya geleceğini söylemesi üzerine B.A.nın "Bir saatin var. İster gel ister gelme. Ya öleceğim ya öldüreceğim. [Y.] nerede?" dediğini, bir süre sonra kendisini arayan Y.E.nin B.A.nın "20 dakikan var. Parayı verdin verdin. Vermedin hepinizi öldüreceğim." dediğinden söz ederek kendisinden Ankara'ya gelmesini istediğini, otuz dakika kadar sonra B.A.yı arayıp nerede olduğunu sorduğunu, B.A.nın araba galerisinde Y.E. ile oturduklarını söylediğini, daha sonra kendisini arayan Y.E.nin B.A.nın Şaşmaz'a gitme teklifinden söz ettiğini, Y.E.ye B.A.nın arabasına binmemesini ve B.A. ile bir yere gitmemesini söylediğini, telefonda B.A.nın sesinin alkollü, Y.E.nin sesinin ise ağlamaklı geldiğini, bu esnada saatin 18.00'e geldiğini, saat 18.30 sıralarında kendisini arayan B.A.nın kardeşinin parasını yedirtmeyeceği şeklinde sözler söylediğini, saat 19.00 sıralarında ailesini eve bıraktıktan sonra Y.E. ve B.A.yı telefonla aradığını ancak her ikisinin telefonunun da kapalı olduğunu söylemiştir. Son olarak H.A., yanına M.Ç.yi de alarak Y.E.nin evine gittiğini, Y.E.nin eniştesi K. ile karşılaştığını, Y.E.nin evde olmadığını öğrenmesi üzerine "Y.ye sahip çıkın. Başı belaya girecek." diyerek K.yı uyardığını, Y.E.nin babasının gece kendisini arayıp Y.E. ve B.A.ya ulaşılamadığından söz ettiğini ve B.A.nın evini sorduğunu, ona bilmediğini söylediğini, yirmi gün kadar önce B.A.dan Şaşmaz'da bulunan bir büfeyi aldığını, bu alışveriş nedeniyle herhangi bir borç kalmadığını, büfeye Y.E.nin ortak olmadığını, Y.E.nin sattığı araba ile bir ilgisinin de olmadığını zira Y.E.nin kendi dayısına ait arabayı Y.A.ya sattığını ifade etmiştir.

17. Kollukça bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan G.A. 18/8/2009 tarihli ifadesinde; eşi B.A.nın Sivas'a gideceğini söyleyerek 17/8/2009 tarihinde saat 16.00 sıralarında F... marka bir araçla evden çıktığını, saat 23.00 sıralarında aradığı eşinin yolda olduğunu söylediğini, eşinin kendisiyle işi hakkında konuşmadığını beyan etmiştir.

18. 18/8/2009 tarihinde kollukça bilgi sahibi sıfatıyla alınan beyanında tanık M.A. ise Y.E.nin babası B.A. ile arkadaş olduğunu, iki üç ay önce amcası Y.A.nın Y.E.den araç satın aldığını, Y.A.nın ölmesi üzerine aracın iade edildiğini, babasının telefonla Y.E. ve H.A.dan Y.A.nın araç satın alırken verdiği para ve senedi geri istediğine birçok kez tanık olduğunu ifade etmiştir.

19. Sincan İlçe Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespiti Şube Müdürlüğü görevlilerince 18/8/2009 tarihinde saat 15.00 sıralarında olay yeri incelenmiş ve fotoğraflanmıştır. İnceleme sonuçlarına ilişkin tutanakta olay yerinde herhangi bir iz ve bulguya rastlanmadığı belirtilmiştir.

20. Ankara Cumhuriyet savcısı nezaretinde adli tıp uzmanınca 19/8/2009 tarihinde ölü muayenesi yapılmıştır.

21. Olayın şüphelisi B.A.nın kullandığı F... marka araç 20/8/2009 tarihinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespiti Şube Müdürlüğü (OYİ) görevlilerince incelenmiştir. İnceleme sonuçlarına ilişkin tutanakta, aracın sağ bağaj kapağı iç yüzeyi ve sol ön kapı iç direği emniyet kemeri aparatı yüzeyinde şüpheli lekeler bulunduğu, araç içi arka taban halı döşemesinde bir miktar saç kılı olduğu ve araç dış yüzeyinden parmak izi alındığı belirtilmiştir.

22. Adli Tıp Kurumu (ATK) Ankara Şube Müdürlüğünce düzenlenen 20/8/2009 tarihli adli raporda, B.A.nın vücudunda haricî herhangi bir travmatik lezyon saptanmadığı belirtilmiştir.

23. B.A. şüpheli sıfatıyla 19/8/20009 tarihinde polis karakolunda, 20/8/2009 tarihinde ise Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vermiştir. B.A.nın kolluk ifadesiyle benzer mahiyette olan Cumhuriyet Başsavcılığındaki ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...17/8/2009 tarihinde cep telefonumdan hem H.A.yı ve Y.E.yi aradım. alacağımı istedim. Ben Y. ile telefon ile konuştuğumda evimde idim. Ona Etimesguttaki dükkanımda buluşalım dedim. Kendisi benim dükkanıma geldi. M.. marka oto ile geldi. Ben Y. dükkana gelmeden önce iki üç tane bira içmiştim. O gelince de içtim. 2-3 tane birada yanıma alarak Yakup'a da kola alarak onun kullandığı M... marka oto ile Şaşmaz'a gidip benim alacağım konusunu konuşacaktık. Arabayı Y. kullanıyordu. Y. kendisi alkol kullanmazdı. Ben elimdeki biralardan içmeye devam ediyordum. Y. cep telefonu ile birilerini arayınca ve geliyoruz diye sözler söyleyince ben beni döveceklerini düşündüm. Bu nedenle Y.ye Etimesgutta işim var önce oraya gidelim ondan sonra Şaşmaz'a geçeriz dedim. Yolda bir büfeden daha bira aldım. Bunu kon[u]şayım diye bahane etmek amacı ile durdurup büfeden bir bira dah[a] aldım yoksa biram vardı. Kendisine "senle işim var, gel, arabayı sür " dedim. Oda sürdü. Etimesgut'ta Bağlıca yoluna sap[t]ık. burada boş bir arazi de durduk. Arabanın içinde iken kendisi bana " sen bu parayı alamazsın, biz para vermeyiz alırız, adamına a... Na koyarız" dedi. Bunun üzerine ben kendisine yumrukla birkaç tane vurdum. Bir karın boşluğuna iki tanede suratına vurdum. Ben arabaad[a]n indim. Oradan ayrıldım. Kendisi araba ile orada kalmıştı. Oda araba ile oradan ayrıldı. Bu olay olduğunda hava kararmaya yakındı. Saat tahminim 19.30 sıraları idi. Ben kendisine sopa ile vurmadım.

Benim kendisine dükkan satmıştım. Karşılığında P... marka araba almıştım. Ayrıca 12500 TLve 5 tane senet ve 5 bin TL karşılığı bilgisayar almıştım. Senetlerden 3 tanesini ödemedi. Senetler 2500 TL likti.

Benim boyum 1.68 dir. Yakup benden 2-3 cm kısadır. Kendisi ufak tefektir...Y. ile H. ortaklardı. Işlerinin kötü gittiğini biliyorum. Satacak mallarıda arabaları da kalmadı.

Benim kardeşim Y.A. 60 gün kadar önce evinde kalp krizi geçirerek öldü. Kendisinin de Yakup tan alacağı vardı. Kardeşim Y., Y.[E.].den araba almıştı. Toplam 4500 TL liksenedi vardı. Arabayı geri verince kendisinin Y.ye verdiği 1000 TL yi ve 4500 TL lik senedi geri vermediler.Ben bu parayı ve senetleri iade etmesini istedim. Ben hergün kendilerini arayıp paralarımı istiyorum. Ancak vermiyorlard[ı]...

Ben arabada iken kendisine birkaç yumruk vurduktan sonra oradan ayrıldım. Ayrıldığımda hava kararmak üzere idi. Saat 19.30 sıraları idi. Kendisi ile giderken Etimesguttan Bağlıca yoluna doğru Askeri Tel örgüleri geçtikten sonra boş bir arazide durmuştuk. Ben Y.nin arabasında sopa olup olmadığını bilmiyorum. Benim yanımda da sopa yoktu. Kendisine sopa ile vurmadım."

24. B.A. 20/8/2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ek ifadesinde ise sabahleyin evden aracı ile ayrıldığını, eşini mobil telefondan aradığını ve eşi ile Y.E.yi kandırmak için Sivas'a gideceğini söylediğini, aracının hacizli olduğunu, aracının bulunmasını istemediği için yalan söylediğini, Y.E.ye vurduğunda Y.E.nin karın boşluğuna vurup kulağını tuttuğunu söylemiştir.

25. B.A. 20/8/2009 tarihinde Sincan 1. Sulh Ceza Mahkemesince yapılan sorgusunun ardından kasten öldürme suçundan tutuklanmıştır.

26. 22/8/2009 tarihinde kollukça bilgi sahibi sıfatıyla ifadesi alınan M.Ç., üç dört ay önce Y.E.nin B.A.dan büfe satın aldığını, büfeyi işletememesi ve borcunu ödeyememesi üzerine Y.E.nin büfeyi B.A.ya iade ettiğini, bunun karşılığında Y.E.nin B.A.ya devrettiği internet kafeyi de geri aldığını, üç dört ay kadar önce Y.E. ve ortağı H.A.ya araç sattığını ancak parasını alamadığını, 17/8/2009 günü saat 20.30 sıralarında işyerine gelen H.A.dan alacağını istediğini, H.A.nın Y.E. olmadan ödeme yapmak istememesi üzerine Y.E.yi telefonla aradıklarını, telefonunun kapalı olması üzerine H.A. ile birlikte Y.E.nin evine gittiklerini, evde olmadığını öğrenmeleri üzerine Y.E.yi aradıklarını ama bulamadıklarını, ertesi gün Y.E.nin darbedildiğini H.A.dan duyduğunu söylemiştir.

27. OYİ görevlilerince düzenlenen 23/8/2009 tarihli uzmanlık raporunda, B.A. tarafından kullanılan araç yüzeyinden alınan parmak izlerinin kimlik teşhisine elverişli olmadığı belirtilmiştir.

28. Cumhuriyet Başsavcılığı ölene ait telefon hattı ile şüpheli B.A.yla irtibatlı olduğu belirtilen bazı telefon hatlarının 17/8/2009 ile 19/8/2009 tarihleri arasındaki iletişimlerinin tespitine ilişkin raporların -bahse konu hatlarının takılı olduğu telefonların IMEI numaralarının ne olduğuna, söz konusu telefonlara başka telefon hattı takılıp takılmadığına ve bahse konu telefonlar başka hatlarla kullanılmış ise 17/8/2009 ila 19/8/2009 tarihleri arasındaki iletişimlerinin tespitine ilişkin raporların- gönderilmesi için 24/8/2009 tarihinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna (BTK) müzekkere yazmıştır.

29. Cumhuriyet Başsavcılığının iletişimin tespitine ilişkin kararı Sincan 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 24/8/2009 tarihli kararıyla onanmıştır.

30. BTK tarafından gönderilen iletişimin tespitine dair raporlar Cumhuriyet Başsavcılığınca incelenmiş ve bir teknik ofis sorumlusu yardımıyla çizelgeye aktarılmıştır. Elde edilen iletişim raporları dosya örneğinde yer almamaktadır.

31. B.A.ya ait araçta bulunan kıl örnekleri ile şüpheli lekeleri inceleyen Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı 1/9/2009 tarihli raporunda, kıl örnekleri ile arka bagaj sağ kapağı üzerindeki şüpheli lekenin genetik analizlere cevap vermediğini ve sol emniyet kemeri aparatı yüzeyinden alındığı bildirilen şüpheli lekenin kan örneği olup erkek DNA'sı içerdiğini belirtmiştir.

32. Cumhuriyet Başsavcılığı 9/9/2008 tarihinde başvurucu ve A.E.nin müşteki sıfatıylaifadelerini almıştır.

i. Başvurucu; olay günü saat 16.00 sıralarında işi olduğu gerekçesiyle evden çıktığını, trafoda çalışıp aynı zamanda H.A. ile birlikte araç alım satımı ile uğraşan oğlunun olay günü arabasının olup olmadığını bilmediğini ancak oğlunun kendisine ait aracı almadığını, oğlunun 23.00'te gitmesi gereken trafodaki işine gitmediğini, telefon çağrılarına cevap vermediğini, hastaneleri ve karakolları aradığını, ertesi günü Elvanköy Mezarlığı yakınında bir kalabalık gördüğünü, yaklaştığında oğlunu yaralı vaziyette gördüğünü, hastaneye cankurtaranla götürülen oğlunun ertesi gün vefat ettiğini, oğlunun daha önce tehdit edildiğini duymadığını, oğlunun H.A. ile birlikte B.A.dan bir market satın aldıklarını, satış sözleşmesinin hükümlerini bilmediğini beyan etmiştir.

ii. A.E.; Y.E.nin eşi olduğunu, eşinin hem trafoda çalıştığını hem de araç alım satım işi yaptığını, olay günü saat 11.00 ve 14.30'da ev telefonunu arayan B.A.nın Y.E.ninmobil telefonuna ulaşamadığını söylediğini, eşinin kayınbabasıyla birlikte saat 15.30 sıralarında eve geldiğini, eşinin 16.00 gibi evden ayrıldığını, eşinin bir haftadır aracı olmadığını, 18.00 sıralarında eşinin telefonunu aradığını ancak telefonun kapalı olduğunu, kayınbabasının telefonunu arayan eniştesi K.G.nin kayınbabası ile konuştuğunu, K.G.den duyduğuna göre eşi ile ortak araç alım satım işi yapan H.A.nın K.G.ye Y.E.nin yerini sorup artık Y.E. ile ortak olmadıklarını söylediğini, kayınbabasının B.A.nın telefonunu aradığını, kayınbabasının söylediğine göre B.A.nın Y.E.nin yanında olmadığını söylediğini, eşinin alacağı veya borcu olup olmadığını bilmediğini, H.A.nın ya olayı yaptığını ya da olay hakkında bilgisi olduğunu ifade etmiştir.

33. Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine Sincan 1. Sulh Ceza Mahkemesi 15/9/2009 tarihinde Y.E.ye ait biyolojik örnekler üzerinde ATK tarafından moleküler genetik inceleme yapılmasına karar vermiştir.

34. Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/9/2009 tarihinde tanık sıfatıyla ifadesi alınan G.A.; eşi B.A.nın iki büfe işlettiğini, bunlardan birisini Y.E. ile H.A.ya sattığını, bu satım nedeniyle eşine bir araç ve dört senet verildiğini, senetleri başkalarına verdiklerini, daha önce vefat eden kayınbiraderi Y.A.nın da araç alım satımı nedeniyle Y.E.den alacağı olduğunu, bu alacağı eşinin Y.E.den istediğini ve 17/8/2009 günü saat 16.00 sıralarında araçla evden ayrılan eşinin Sivas'a gideceğini söylediğini beyan etmiştir.

35. Y.E.nin annesi N.E. 16/9/2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında tanık sıfatıyla ifade vermiştir. Beyanlarından N.E.nin olay hakkında bilgi sahibi olmadığı anlaşılmıştır.

36. Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/9/2009 tarihinde ifadesi alınan tanık M.A.; babası B.A.nın Şaşmaz'da bulunan büfeyi H.A. ve Y.E.ye satması nedeniyle senede bağlı 10.000 TL alacağı olduğunu, babasının bu alacağı Y.E.den istediğini, ölen amcası Y.A.nın da aldığı aracı iade etmesi nedeniyle Y.E. ve H.A.dan alacağı olduğunu, babasının bu alacağı da Y.E.den istediğini, bir seferinde Y.E.nin H.A.ya dava açacağından söz ettiğini, H.A.nın da bir keresinde Y.E.yi döveceğinden ve öldüreceğinden söz ettiğini söylemiştir.

37. 16/9/2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca ifadesi alınan tanık K.G., Y.E.nin ablası ile evli olduğunu, 17/8/2009 tarihinde saat 21.00-21.30 sıralarında Y.E.nin kaldığı eve gittiğini, kapının önünde H.A. ile karşılaştığını, H.A.nın yanında M. isimli birisinin de olduğunu, Y.E.ye ulaşamadığını söyleyen H.A.nın Y.E.nin evde olup olmadığını sorduğunu, evde olmadığını öğrenince durumu H.A.ya söylediğini, H.A.nın kendisine "Y.E. ile en son 19.30 sıralarında görüştüğünü, Y.E.nin B.A.nın yanında olduğunu, ikisinintelefonunun da kapalı olduğunu, artık Y.E. ile ortak olmadığını" söylediğini, saat 22.30 sıralarında kayınbabasının B.A. ile telefonda görüştüğünü, B.A.nın Y.E.nin yanında olmadığını söylediğini, daha önce H.A.nın yanında gördüğü M. isimli kişinin Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde işi B.A.nın yaptığını ve B.A.nın olay gecesi H.A.yı arayıp "Bir saatin kaldı, yirmi dakikan kaldı yoksa Y.E.yi göremezsin." dediğini ve iki hafta kadar önce M.nin olay sırasında B.A.nın yanında iki kişinin daha olduğundan söz ettiğini beyan etmiştir.

38. Cumhuriyet Başsavcılığı 18/9/2009 tarihinde Etimesgut İlçe Emniyet Müdürlüğüne bir müzekkere yazmış ve olaya karışan başka şahıs olup olmadığının araştırılmasını istemiştir.

39. Başvurucu vekili 3/11/2009 tarihli dilekçesi ile Cumhuriyet Basşavcılığından Y.E. ve B.A dışındaki kişilerin olayın olduğu saatlerde olay yerinden sinyal verip vermediğinin tespitini ve ölenden Y.E.nin tırnak içinden alınan numuneler ile H.A.dan alınacak numunelerin karşılaştırılmasını talep etmiştir.

40. Kollukça 27/10/2009 tarihinde ifadesine başvurulan K.G. 16/9/2009 tarihli ifadesiyle aynı yönde beyanda bulunmuştur.

41. ATK Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığınca (ATK Grup Başkanlığı) düzenlenen 20/11/2009 tarihli raporda, Y.E.nin sağ ve sol ellerinden alınan sekiz adet tırnak parçasından elde edilen erkek karakterli DNA profillerinin Y.E.ye ait DNA profili ile uyum sağladığı, Y.E.nin sol eline ait iki tırnak parçasından düşük yoğunluktaki allelleri (aynı lokustaki -genlerin kromozom üzerindeki özgül yerleşim yerleri- alternatif genler) değerlendirilebilir olmayan, yüksek yoğunluktaki allelleri ise Y.E.ye ait DNA profili ile uyumlu karışık DNA profili tespit edildiği belirtilmiştir.

42. Kollukça bilgi sahibi sıfatıyla 21/12/2009 tarihinde beyanı alınan C.G.Ö. Y.E.den daha önce bir araç satın aldığını, kayınbiraderi Y.A.nın da Y.E.den bir araç satın aldığını, Y.A.nın ölmesi üzerine Y.E. ile telefonla görüşüp aracı iade ettiğini, Y.A.nın aracı satın alırken verdiği 1.000 TL ile senetleri Y.E.nin geri vermediğini, bu nedenle Y.E. ile telefonda görüştüğünü, kayınbiraderi B.A.nın parayı ve senetleri geri alacağını söylediğini, Y.E. ile ortağı H.A.nın B.A.dan büfe devraldığını, bunun karşılığında Y.E. ile H.A.nın araç ve 12.500 TL tutarında senet verdiğini ve B.A.nın kendisine olan borcu nedeniyle aracın satışının adına düzenlendiğini beyan etmiştir.

43. H.A. kolluk görevlilerince alınan 22/12/2009 tarihli ek ifadesinde; Y.E. ile birlikte işlettiği oto galeriyi kapattığını, işyerindeki eşyaların kira borcuna karşılık alındığını, Y.E.nin öldürülmesi ile ilgisinin bulunmadığını ve ailesiyle ilgili olarak tehdit edildiği için Y.E.nin telefonunu ve adresini değiştirdiğini beyan etmiştir.

44. Kolluk görevlileri 23/12/2009 tarihinde M.Ç.nin ifadesini almıştır. Önceki ifadeleriyle benzer yönde beyanda bulunan M.Ç. ilave olarak olay günü Y.E. ile telefonla görüştüğünü, Y.E.nin H.A.nın İstanbul'dan geleceğini söylediğini, en son telefon görüşmesinde Y.E.nin Şaşmaz'a geçeceklerinden ve H.A.nın oraya geleceğinden söz ettiğini ancak yanında kimlerin olduğunu söylemediğini, daha sonra Y.E.nin telefonuna ulaşamadığını, Y.E. hastanedeyken ziyarete gittiğini, burada H.A.nın görevlilere "B.A.nın kendisini sürekli arayıp her aradığında ödemeniz için 20 dakikanız var, 10 dakikanız var, 5 dakikanız var dediğini ve beş dakika sonra Y.E.nin telefonuna ulaşamadığını" söylediğini ifade etmiştir.

45. Kollukça ifadesi 18/1/2010 tarihinde bilgi sahibi sıfatıyla alınan K.Y. 0554 ... numaralı hat adına kayıtlı olsa da bu hattı mahalle arkadaşı K.A.K.nın kullandığını beyan etmiştir.

46. Y.E.nin tedavisine ilişkin tıbbi evrakları da inceleyen ATK Grup Başkanlığınca düzenlenen 20/1/2010 tarihli otopsi raporunda Y.E.nin başında, alnında, sağ kaşında, her iki göz çevresinde, boynunda, çenesinde, yanaklarında, dudaklarında, her iki kolunda ve dirseğinde, göğsünde, her iki diz kapağında, sağ bacağında, sırt bölgesinde ve uyluğunda pek çok ekimoz (morartı) tarif edilmiş; Y.E.nin ölümünün künt kafa travmasına bağlı beyin zarı kanaması sonucu meydana geldiği, kanda alkol ve uyuşturucu/uyutucu madde bulunmadığıbelirtilmiştir.

47. B.A.nın olay saati ve sonrasında telefonda görüştüğü tespit edilen K.A.K., R.Ç. ve K.M. 26/1/2010 tarihinde kollukça yakalanmıştır.

48. Cumhuriyet Başsavcılığı 27/1/2010 tarihinde K.M., K.A.K. ve R.Ç.nin şüpheli sıfatıyla ifadelerini almıştır.

i. K.M. ifadesinde; R.Ç.nin mahalleden arkadaşı olduğunu, R.Ç.nin işvereni B.A.yı da bu vesileyle tanıdığını, çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle ihtiyaç duyduğu parayı istemek için telefonla B.A.yı aradığını, bunun dışında B.A. ile görüşmediğini, K.A.K.yı kardeşi S.M.nin arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, B.A.nın bir kişiyi dövüp öldürdüğünü bir gün önce öğrendiğini ve B.A.nın eylemine iştirak etmediğini belirtmiştir.

ii. R.Ç. ifadesinde; B.A.nın mahalleden arkadaşı olduğunu, 2009 yılı Ağustos ayında bir gün Etimesgut ilçe merkezinde B.A. ile karşılaştığını, B.A.nın da Sincan'a gidecek olması nedeniyle B.A.nın aracına bindiğini, yol üzerindeki bir araba galerisinin önünde durduklarını, araba galerisine giren B.A.nın yanında bir kişiyle geldiğini, aracın arka koltuğuna geçtiğini, araçla K.A.K.nın yanına gittiklerini, K.A.K.nın da aracın arka koltuğuna oturduğunu, araçta R.Ç. ve B.A. ile birer bira içtiklerini, evinin bulunduğu sokakta K.A.K. ile araçtan indiklerini, Y.E.nin ölümüne neden olmadığını, kullandığı telefonun Y.E.nin yaralı olduğu yerden sinyal verdiğine dair tespiti kabul etmediğini söylemiştir. Kolluk aşamasında da aynı yönde beyanda bulunan R.Ç. ilave olarak araç içinde B.A.nın Y.E.ye parayı ne zaman vereceğini sorduğunu, taraflar arasında küfürleşme olmadığını, her ikisinin de telefonla birkaç kişiyle irtibat kurduğunu beyan etmiştir.

iii. K.A.K. ise R.Ç.yi on yıldır tanıdığını, ramazan ayından bir iki gün önce R.Ç.nin kendisini telefonla aradığını, tarif etmesi üzerine R.Ç.nin bir araçla bulunduğu yere geldiğini, aracın şoför mahallinde tanımadığı ancak ismini sonradan öğrendiği B.A.nın,ön yolcu koltuğunda ise yine tanımadığı ancak ismini sonradan öğrendiği Y.E.nin olduğunu, aracın arka koltuğunda oturan arkadaşı R.Ç.nin yanında oturduğunu, araç içerisinde K.A.K. ve R.Ç. ile bira içtiğini, R.Ç.nin evinin bulunduğu sokağın kenarında R.Ç. ile birlikte araçtan indiğini, B.A. ile Y.E.nin ise araçla gittiğini, yedi sekiz gün sonra K. adına kayıtlı olup kendisi tarafından kullanılan telefonu arayan ve kendisini polis olarak tanıtan kişinin olayla ilgili ifade vermesi gerektiğini söylediğini, B.A.nın Y.E.yi nerede ve nasıl öldürdüğünü bilmediğini, kullandığı telefonun Y.E.nin yaralı olduğu yerden sinyal verdiğine dair tespiti kabul etmediğini beyan etmiştir. Kolluk aşamasında da aynı yönde bulunan K.A.K. ilave olarak araç içinde B.A.nın Y.E. ile ticaret hakkında konuştuğunu ve taraflar arasında küfürleşme olmadığını beyan etmiştir.

49. Cumhuriyet basşavcısının talebi üzerine Sincan 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 27/1/2010 tarihli kararıyla K.A.K. ve R.Ç. kasten öldürme suçundan tutuklanmıştır.

50. Kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla K.M. hakkında kamu davası açmaya yeter delil elde edilemediği gerekçesiyle ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar veren Cumhuriyet Başsavcılığı 5/3/2010 tarihli iddianameyle, R.Ç. ve K.A.K.ın kasten öldürme suçunu, B.A.nın ise kasten öldürme suçu ile zincirleme şekilde tehdit suçunu işlediği iddiasıyla ceza mahkemesi nezdinde kamu davası açmıştır. İddianamenin ilgili kısmı şöyledir:

"Müşteki H.A. ile maktul Y.E.nin birlikte oto alım satımı işi yaptıkları, şüphelilerden B.A.nın vefat etmiş olan abisi Y.A.ya maktul Y.nin 5500 TL tutarında bir araç sattığı, bu paranın 1000 TL sini peşin alıp kalan bedel için 4500 TL tutarında senet aldığı, bu olaydan yaklaşık 20 gün sonra Y.A.nın vefat ettiği, ölümünden sonra şüpheli B.ninaracı Y.ye iade ederek ödenmiş bulunan 1000 TL para ile 4500 TL tutarındaki senedin iadesini talep ettiği, ancak maktul tarafından para ve senet iade edilmediğinden hem müşteki H.A. hemde maktul Y.E.yi telefonla ve yüz yüze sürekli olarak öldürmekle tehdit ettiği, olaydan bir gün önce 17/08/2009 tarihinde sabah saatlerinde eşine ve çocuklarına "tarlaları üzerime yazdıracağım, Sivas'a gidiyorum" diyerek kendisine ait 06 ... plakalı beyaz renkli F... marka aracı ile evden ayrıldığı, saat 16.00 sularında kullandığı 0507 ... nolu hattan müşteki H.nin kullandığı 0555 ... nolu hattı arayarak "senin bir saatin var ister gel ister gelme, ya öleceğim ya da öldüreceğim" Yakup nerede ?" şeklinde tehdit edici sözler kullandığı, aynı saatlerde Y.E., H.A.yı arayarak şüpheli B.nin kendisine de sürekli telefon edip ölümle tehdit ettiğini "20 dakikan var parayı verdin verdin, vermedin hepinizi öldüreceğim" şeklinde sözler söylediğini bildirerek çabuk gelmesini istediği, saat 16.00 sularında evinden ayrılan maktulden o saatten sonra bir daha haber alınamadığı, müşteki H., maktulün babası ve ailesinin o gece yaptıkları aramaların sonuç vermediği, ertesi gün 18/08/2009 tarihinde sabah saat 07.30 sularında Elvankent'te Ankara Çevre Yolu'nun köprü altında mezarlık yanındaki boş bir arazide darp edilmiş halde bulunduğu, kaldırılmış olduğu Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 19/08/2009 tarihinde vefat etmiş olduğu...

Bu suretle şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işledikleri kanaatine varıldığından,

Şüphelilerin yargılamasının mahkemenizce yapılarak üzerlerine atılı suçlardan eylemlerine uyan yukarıda yazılı sevk maddeleri gereğince ayrı ayrı cezalandırılmalarına ... [karar verilmesi] kamu adına iddia ve talep olunur."

51. Başvurucu 31/3/2010 tarihinde Ceza Mahkemesine bir dilekçe vermiştir. Dilekçesinde başvurucu; sanıkların Y.E.ye işkence ettiklerini, sanıkları öldürmeye H.A.nın azmettirdiğini, sanıkların Y.E.nin üzerindeki yüzük, para, sigara, telefon ve çakmağı yağmaladıklarını, daha sonra tekrar olay yerine geldiklerini, K.M.nin de yağmadan kendisine düşen payı almak için B.A.yı aradığını, bu hususların iletişimin tespitine dair raporlar ile sabit olduğunu, C.G.nin Y.E.nin ölümünden sonra kendisini arayıp elinde 10.000 TL'lik senet olduğunu söylediğini iddia etmiştir.

52. Ceza Mahkemesi, sanıklar B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın sorgularını, başvurucu ile müşteki A.E.nin beyanını ve tanıklar K.G. M.A. ve G.A.nın ifadelerini dört beş ay gibi kısa bir sürede tamamlanmıştır. Adı geçen kişiler soruşturma aşamasında verdikleri beyanlara benzer yönde ifade vermişlerdir. Sanık B.A.nın 15/4/2010 tarihinde Ceza Mahkemesince yapılan sorgusunda verdiği ifadenin ilgili kısmı şöyledir:

"Ben maktül Y.yi kardeşimin hem iş yeri arkadaşı olduğu için tanıdım. Daha sonra ben ona dükkanımı sattım. takas karşılığı onlardan araç aldım. Ayrıca bir de internet cafeve 12.500TL'lik senet aldım. Ancak daha sonra aracı üzerimize geçiremedik. Bu yüzden mahkemelik olduk. Aracı eniştemin üzerine aldığımız için akibeti ne oldu bilmiyorum. Senetteki alacağımı da kendilerinden alamadım. Bunun üzerine internet kafeyi iade ettim. Dükkanımı da geri aldım. Bu işlemlerden 20 gün sonra kardeşim vefat etti. Kardeşimin daha önceden karşı çıkmasına rağmen dükkanı ölüme üzüldüğüm için dükkanı Y. ve H.A.ya a geri verdim, ben Y.ye güvendiğim için verdim. Ancak yine alacaklarımı alamadım. Ben olayın olduğu gün Y. ile telefonla görüştüm. Bana aracının olmadığını, dükkandan kendisini almamı söyledi. Diğer sanıkların anlattığı gibi onları da gidecekleri yere götürmek üzere aracıma aldım. Daha doğrusu önce R.yi aldım. Yola çıktık. Y.E.yi aracıma aldım. Daha sonra da K.A.yı aldım. İstedikleri yerde R. Ve A.yı indirdim. Daha sonra Y. ile de tekrar geri döndük. Elvankent civarında kendisini bıraktım. Çünkü Y. benden araç temin etmek için birlikte gitmemizi söylemişti. Yakup 45-50 dakika sonra tekrar benim dükkanıma geldi. Bu gelişinde kendi Mercedes arabası ile gelmişti. Ben onun aracına bindim.Birlikte Şaşmaza gitmek üzere tekrar yola çıktık. Bu sırada saat tahmini akşam 18:30-19:00 civarıydı. Diğer sanıkları aracıma almam öğleden sonra 16:00-16:30 sıralarıydı. Y. ile yaptığım telefon görüşmeleri raporlarından bu saat belirlenir. Y.nin ortağı H.A.nın yanına gitmek için Şaşmaza gidecektik. Yukarıda da belirittiğim gibi dükkanı satıp geri almalarımız sırasında benim tekrar geri almamı engellemek için dükkanı E.K.ye satmışlardı. Daha sonra da U. isimli Yurtbeyköylü bir şahsa satmışlar. Bu U. isimli şahıs Şaşmazdaki internet kafeye gelerek benim oğlum M.A.yı darp ediyor. Bundan sonra da beni darp etmişlerdi. Olay günü de Y. ortağı H.A.nın yanına gideceğini söyleyince, bu olaylar aklıma gelip beni yeniden darp edebileceklerini düşündüm. Boş bir arazide durarak Y. ile konuştuk. Niye beni Şaşmaz'a götürdüğünü sordum. Beni darp edebileceklerini söyledim. Bunun üzerine abi sen istersen gelme dedi. H. hakkındakonuştuk ve ben daha sonra alacağımı isteyince bana küfür etti, bende kendisine2-3 tane tokat vurup aracından inerek ayrıldım. Bundan sonra ne oldu bilmiyorum dedi. Ben maktülü kardeşim gibi sever ve güvenirdim. Atılı suçlamayı kabul etmiyorum... Benim arabamın üzerinde haciz vardı. Bu nedenle kapının önüne çekemiyordum. Ben olay günü de Sivas'a gitmedim. Gece renault 9 bir araba evimin önüne gelince, polis arabası da olduğu anlaşılmadığından eşim gelen şahıslara Sivasa gitti diye bilgi vermiş. Ben bu sırada evde yoktum. Gece 23:00 - 24:00 civarında eve geldim. Alkol aldığım için şimdi saati tam olarak söyleyemiyorum... Ayrıca, H.A.yı da telefonda tehdit etmedim..."

53. Başvurucu 19/7/2010 tarihinde Ceza Mahkemesine bir dilekçe vererek oğlunun araç içinde birden fazla kişi tarafından dövülüp boş araziye bırakıldığını, olay yeri inceleme raporuna göre araç içinde şüpheli lekelerin bulunduğunu, H.A.nın da araçta olduğundan şüphelendiğini, asıl suçlunun H.A. olduğunu, H.A.nın alacaklıları oğluna yönlendirdiğini, oğlunun H.A.dan alacaklı olduğunu, içkili olan B.A.nın tek başına oğlunu ağır şekilde darbetmesinin mümkün olmadığını, beyanlarının aksine B.A.nın vücudunda yara izi olmadığını, yağma suçuyla ilgili araştırma yapılmadığını, mobil telefonlara el konulmadığı gibi konuşma detaylarının da istenmediğini ve H.A.nın sanık olarak yargılanması gerektiğini iddia etmiştir.

54. Başvurucu vekili tarafından 3/8/2010 tarihinde Ceza Mahkemesine verilen dilekçede de olaya H.A.nın da karıştığına ve sanıkların aynı zamanda yağma suçunu işlediğine dair iddialar tekrarlanmıştır.

55. Ceza Mahkemesi, başvurucunun oğluna yönelik yağma suçunun işlendiğine ve öldürme olayından H.A.nın da sorumlu olduğuna ilişkin dilekçeleri 2/2/2011 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir. Söz konusu iddialar hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmaya ilişkin bilgiler aşağıda ayrı bir başlık altında yer almaktadır.

56. Ceza Mahkemesince olayın meydana geldiği yer çevresinde baz istasyonu olup olmadığı ve 0554 ... numaralı telefon hattının olay tarihinde saat 21.57 sıralarında hangi baz istasyonundan sinyal aldığı ve bu baz istasyonuna en yakın baz istasyonlarının nerede olduğu hususlarına dair bir telekomünikasyon şirketine müzekkere yazılmıştır. Bu müzekkereye verilen 24/12/2010 tarihli cevap yazısında, eski 20. Cadde'nin 30 Ağustos Mahallesi'nde bulunan 1815. Cadde olduğu, bu caddede ve yakınlarda baz istasyonlarının olduğu belirtilmiş; en yakındaki dört baz istasyonu ismi bildirilmiş ve söz konusu baz istasyonlarının kapsama alanları konusunda net sayı söylenemeyeceği ifade edilmiştir.

57. Adresinde bulunmaması nedeniyle müşteki H.A.nın adresinin tespiti için çeşitli resmî kurumlarla yazışmalar yapan Ceza Mahkemesi, H.A.nın ifadesini istinabe suretiyle 25/4/2012 tarihinde almıştır. H.A. önceki ifadelerle benzer yönde beyanda bulunmuştur.

58. Ceza Mahkemesi 26/6/2012 tarihinde verdiği kararla H.A.ya yönelik tehdit suçunu işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle B.A.nın beraatine, Y.E.yi öldürdükleri gerekçesiyle B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmalarına hükmetmiştir. Söz konusu kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...[S]anıklardan B.A.nın vefat eden abisi Y.A.nın maktul Y.E.den vefat etmeden önce bir araç sattın aldığı, bu araçtan dolayı kalan 4.500 TL borcuna karşılık senet verdiği , 1000 TL 'yide peşin ödediği, Y.A. vefat ettikten sonra kardeşi olan sanık B.A.nınaracı maktul Y.E.ye iade ederek para ile senedi geri istediği, ancak maktulün para ve senedi iade etmeyerek sanık B.A.yı oyaladığı, maktul Y.E. ile ortağı olan H.A. ve sanık B.A. arasında bu nedenle husumet meydana geldiği, bu husumet nedeniyle sanık B.A.nın maktulün ve ortağa olan H.A.yı sık sık arayarak tehdit ettiği anlaşılmıştır. Olay tarihi olan 17/08/2009 tarihinde sanık B.A. maktul Y.E.nin çalıştığı galerisinden alarak arkadaşları olan diğer sanıklar R.Ç. Ve K.A.K.a haber vererek onları da aracına alarak maktulün Elvankent Ankara çevre yolunun köprü altındaki mezarlık yanındaki boş bir araziye götürerek hep birlikte iştirak halinde maktulü dövdükleri, darp ettikleri, dövüp darp ettikten sonra götürdükleri yerde bırakarak olay yerini terk ettikleri ... tespit edilmiştir... [S]anıkların birlikte maktülün kafasına vurarak, kafada kemik kırığı oluşacak şekilde darp etmeleri, maktülün kafasına aldığı darbeler sonucu ölmesi, maktülü bu şekilde metruk bir yerde bırakıp gitmeleri şeklindeki eylemleri ve deliller hep birlikte değerlendirdiğinde sanıkların öldürme kastı ile davrandıkları kuşkusuzdur. Sanık B.A.nınmaktuldeki alacağı için yasal yollara başvurma imkanın olması dikkate alındığında, alacağını tahsil etmek için yasal yollara başvurması yerine maktülü darp ederek öldürmesi; tahrik açısından değerlendirildiğinde: Maktülün borcunu ödememesi TCK 29. Madde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik ictihadları karşısında sanıkların eylemlerini "Haksız Tahrik" altında işlediklerini kabul etmek mümkün değildir..."

59. Ceza Mahkemesince verilen karar sanıklar B.A. ve K.A.K. müdafii, sanık R.Ç. ve müdafii ile başvurucu vekilince temyiz edilmiştir.

60. Temyiz incelemesini yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesi (Ceza Dairesi) 7/11/2013 tarihinde, sanık B.A. hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün "kıraathane ve büfenin maktul ve ortağına devredilmesine karşılık verilen arabanın hacizli çıktığına ve senetlerin ödenmediğine, yine sanığın kardeşininaldığı arabanın maktule iadesinden dolayı verilen senetlerin ödenmediğine ve maktul ile ortağının sanığı sürekli oyaladıklarına dair iddialar araştırılmadan ve yerinde olmayan gerekçeyle haksız tahrik hükmünün uygulanmadığı" gerekçesiyle, sanıklar R.Ç. ve K.A.K. hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin ise olay saatlerinde olay mahallinde oldukları anlaşılmakla birlikte sanıkların öldürme eylemine ne şekilde iştirak etikleri ve olaya katkı dereceleri ne olduğu hususları saptanmadan eyleme asli fail olarak katıldıklarının kabulü edildiği" gerekçeleriyle bozulmasına ve R.Ç. ile K.A.K.nın tahliyesine karar vermiştir.

61. Ceza Mahkemesi, Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar vermiştir.

62. Bozma sonrasında yapılan yargılama sırasında B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın nitelikli yağma, H.A.nın ise azmettirmek suretiyle kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla açılan ve aşamaları aşağıda anlatılacak dava, bu dava ile birleştirilmiştir.

63. Bozma sonrası yapılan yargılamada başvurucunun, sanıkların yeniden çağırılıp çarpraz sorguya çekilmesi ve H.A.nın sattığı araçlar ile kahve, market ve araba galerisi ile ilgili araştırma yapılmasına ilişkin talepleri yargılamaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle Ceza Mahkemesince reddedilmiştir.

64. Ceza Mahkemesi 4/6/2014 tarihli kararla;

-Yağma suçunu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın beraatine,

-Kasten öldürme suçunu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçesiyle R.Ç. ve K.A.K.nın beraatine,

-Azmettirmek suretiyle kasten öldürme ve yağma suçlarını işlediğinin sabit olmadığı gerekçesiyle H.A.nın beraatine,

-Haksız tahrik altında kasten öldürme suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesiyle B.A.nın 15 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Bahse konu kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

" ...Sanık B. tartışma sırasında maktule birkaç tokat atıp olay yerinden ayrıldığını beyan etse de; otopsi raporuna göremaktulün vücudunda ve özellikle hayati bölgesi olan baş ve göğüs bölgesinde çok sayıda yaralanmanın mevcut olması karşısında savunmaya bu yönüyle itibar edilemeyeceği, aradaki husumet ile maktule vurulan darbe sayısı ile yerleri-şiddeti ile sanığın metruk bir yerde maktulü bırakıp ayrılması karşısında öldürme kastı ile hareket ettiği vicdani kanaatine varılmıştır.

Öte yandan gerek sanık B.nin maktule ve ortağı olan H.A.ya kıraathanesini ve büfesini de devretmesi karşılığında da araba ve senet alması, takas olarak verilen arabanın hacizli çıkması sebebiyle devrin yapılamadığı gibi maktulün verdiği senetleri de ödememesi ile sanık B.nin savunmasında, yalnız kaldıklarında maktulün ".....H. hakkındakonuştuğunuve daha sonra alacağını isteyince küfür ettiğini..." beyan etmesi ve bu savunma aksine herhangi bir delil bulunmaması hususlarıbirlikte değerlendirildiğindeşüpheden sanık yararlanır ilkesi de gözetilerek maktulün hakareti üzerine sanık B.nin üzerine atılı suçu işlediği, maktulün hakaretinin sanık lehine haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmiştir.

Sanıklardan K.A.K. ve R.Ç. hakkında yapılan değerlendirmede ise; bu sanıkların olaydan önce maktulün ve sanık Bayram'ın yanından ayrıldıklarını ifade etseler de sanık K.A.nın cep telefonu iletişim özetine göre olay saatinde maktulün olduğu bölgeden sinyal aldığı hususu tartışmasız olup suçtan kurtulmaya yönelik savunmalara bu yönüyle itibar etmek mümkün değildir.

İddianamede ise bu sanıkların, sanık B. ile birlikte müsnet suçu işledikleri iddia edilmiştir...

Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; dosyada olayı aydınlatmaya müsait tanık beyanı, kamera kaydı veya başka bir delil bulunmamaktadır. Sanıklar K.A. ve R. ise suçlamayı kabul etmemektedir. Öte yandan sanık B. De savunmasında bu sanıklar aleyhine bir anlatımda bulunmamıştır. Bu durumda sanıklar K.A. ve R.nin diğer sanık B. ile beraber hareket ederek maktule vurdukları yani icra hareketlerini birlikte gerçekleştirdikleri hususu mahkumiyet hükmü kurmaya yetecek derecede ve nitelikte bir delille ispatlanmış değildir.

Bu durumda sanıklar K.A. ve R.nin TCK'nin 38. maddesinde düzenlenen "azmettiren" ve 39. maddesinde düzenlenen "yardım eden" olarak irdelenmesi gerekmektedir. Yine dosyada sanıklar K.A. ve R.nin diğer sanık B.yi azmettirdiklerine dair dosyada herhangi bir delil bulunmamaktadır.

Konu "yardım eden" kurumu çerçevesinde değerlendirildiğinde ise; yardım etme; bir suçun işlenmesinden önce veya suçun işlenildiği sırada destekleyici veya kolaylaştırıcı hareketlerde bulunularak, failin suç işleme kararının kuvvetlendirilmesi ya da suçu kolayca işlemesini sağlamaktır. Yardım eden kişi, suçun işlenişinde fiil üzerinde hakimiyet kuramayan ve bu sebeple fail ya da müşterek fail durumunda olmadığı halde, suçu kolaylaştırıcı hareketleri dolayısıyla cezalandırılan şeriktir. Kanun'un 39. maddesinin ikinci fıkrasında da hangi hallerde kişinin yardım eden sıfatıyla sorumlu olacağı tahdidi olarak sayılmıştır. Bu haller de;

"a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak." şeklinde sayılmıştır.Bununla birlikte yardım etme şeklindeki iştirak iradesinin "suçun işlenmesinden önce" veya "suçun işlenme anında" mevcut bulunması da şarttır.

Sanıklar K.A. ve R.nin hukukidurumu bu madde açısından ele alındığında; dosyada mevcut deliller gözetildiğinde; maddenin a ve b bendinde gösterilen halleringerçekleştiğine dair mahkumiyet hükmü kurmaya yetecek derecede ve nitelikte bir delil mevcut değildir.

Dosyada bu sanıklar aleyhine tek delil birlikte olan sanıklardan K.A.nın cep telefonunun maktulün bulunduğu bölgeden sinyal vermesidir. Bu delilin de maddenin c bendinde geçen "suçun işlenmesinden önce veya suçun işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak" haline uyup uymadığında değerlendirilmesigerekmektedir... [S]anıklar K.A. ve R. olay bölgesinde olmakla beraber fail B.nin suç işleme kararını bildikleri tespit edilmiş değildir. Yine sanık B. ile maktul Y. konuşmaya başladıkları ve sanık B.nin Y.ye vurduğu sırada bu sanıkların onların yanında olduğu, onları görebilecek ya da müdahale edebilecek veya engel olabilecek mesafede oldukları da tespit edilmiş değildir. Sanıklar K.A. ve R.nin sorumlu olabilmesi için en azından sanık B.nin suç işleme kararını ortaya koyacak şekilde icra hareketlerini gerçekleştirdiği yani maktul Y.ye vurduğu sırada Y.nin direncini kırmaya yarayacak veya B.yi cesaretlendirecek bir yakınlıkta olmaları gerekmektedir. Yine olay bölgesinin açık alan olması ve baz istasyonunun geniş bir alana hitap etmesi sebebiyle K.A.nın telefonunun sinyal aldığı yer ile sanık B.nin icra hareketlerinin gerçekleştiği yer arasındaki mesafede belli değildir. Bu durumda sanıklar K.A. ve R.nin maktul ve sanık B.nin hemen yanında olduğu iddia edilebileceği gibi; sanık B.nin onları geride bırakıp bir miktar uzaklaştıktan sonra maktulle yalnız kalarak ve kimse tarafından görülmeyecek şekilde de suçu işlemesi ihtimal dahilindedir. Yine bu ikinci ihtimale göre de; K.A. ve R.nin sanık B.ninuzaklaştıktansonra ne olduğunu, taraflar arasında ne yaşandığını bilemeyecek durumda oldukları da farz edilebilir.

Ceza yargılamasındaki genel ilke suçluluğun ispatlanmaya muhtaç olmasıdır. Buradan hareketle suçsuzluğun da asıl olması söylenebilir. Suçu işlemiş olması muhtemel bir kişinin suçsuz bulunması, masum bir kişiye ceza verilmesine tercih edilmelidir. Sadece aynı bölgeden sinyal alma iddiası dışında aleyhe kesin bir delille desteklenmeyen iddiaya istinadenmahkûmiyet kararı verilmesi şüphedensanık yararlanır ilkesine de aykırıdır.

...

Yine sanıklar K.A.K., B.A. ve R.Ç. hakkında maktul Y.E.ye karşı birden fazla kişi tarafından birlikte yağma suçunu işledikleri vesanık H.A. hakkında da diğer sanıklar K.A.K., B.A. ve R.Ç.yi, maktul Y.E.ye karşı birden fazla kişi tarafından birlikte yağma ve kasten öldürme suçlarını işlemeye azmettirdiği işledikleri iddiasıyla ve cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmış ise de; bu fiiller yönünden sanıkların savunmalarında suçlamaları kabul etmemeleri ve bu suçların işlendiğine dair savunmaların aksine mahkumiyet hükmü kurulmasına yetecek derecede ve nitelikte her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmaması gözetildiğinde soyut iddiadan başka delil bulunmaması sebebiyle ... beraat hükümleri kurulmuştur..."

65. Anılan karar, sanık B.A. ve müdafii ile başvurucu vekilinin temyiz talebini inceleyen Ceza Dairesinin 9/2/2015 tarihli kararıyla onanmıştır.

66. Nihai karar, başvurucu tarafından 16/6/2015 tarihinde öğrenilmiş olup yasal süresi içinde, 13/7/2015 tarihinde, bireysel başvuruda bulunulmuştur.

B. Nitelikli Yağma Suçu İle H.A.nın Azmettirmek Suretiyle Kasten Öldürme Suçunu İşlediğine İlişkin İddia Hakkında Yürütülen Soruşturma

67. Ceza Mahkemesinin başvurucunun, oğluna yönelik yağma suçunun işlendiğine ve öldürme olayından H.A.nın da sorumlu olduğuna ilişkin dilekçelerini göndermesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı derhâl soruşturma başlatmış ve Ceza Mahkemesince yargılaması yapılan davaya ilişkin dosyanın onaylı bir örneğini getirtmiştir.

68. Cumhuriyet Başsavcılığı 12/4/2011 tarihinde BTK'ya yazdığı müzekkere ile H.A.ya ait telefon hattının 8/8/2009-27/08/2009 tarihleri arasındaki iletişimlerinin tespitine dair raporları soruşturma dosyasına getirtmiştir.

69. Cumhuriyet Başsavcılığınca tanık sıfatıyla beyanı 3/8/2011 tarihinde alınan M.Ç., olay günü Y.E. ile yüz yüze görüşmediğini ancak üç kez telefonla konuştuğunu, o gün H.A.nın İstanbul'a araç satmaya gittiğini Y.E.den öğrendiğini, akşam saatlerinde Y.E.nin telefonunun kapandığını,H.A. ve Y.E.den alacağı olduğu için H.A.yı aradığını, H.A.nın yolda olduğunu söyleyip 20.00-21.00 sıralarında yanına geldiğini, Y.E. olmadan ödeme yapamayacağını söyleyen H.A.nın "telefonunun kapalı olması nedeniyle Y.E.nin tehlikede olabileceğini" söylediğini, birlikte Y.E.nin evine gittiklerini, H.A. ile Y.E.nin B.A.ya borçlu olduklarını, H.A. ile Y.E.nin ortak iş yaptıklarını ve aralarında sorun olmadığını söylemiştir.

70. Cumhuriyet Başsavcılığı 15/8/2011 tarihinde başvurucunun ifadesini almıştır. İfadesinde başvurucu, H.A.nın da oğlunun öldürülmesi olayına karışmış olabileceğini, H.A.nın ortak alacaklarına karşı oğlunu öne sürdüğünü, soruşturmada eksiklikler bulunduğunu, mobil telefonlara el konulmadığını, olay yerinin ve olay yerine gidilirken kullanılan aracın yeterince incelenmediğini, H.A.nın trafik polisi bir oğlu olduğunu, olay günü oğlunun mobil telefonunun kaybolduğunu, oğlunun üzerinden yüzük ve para da çıkmadığını, olay günü oğlunun üzerinde H.A.dan olan alacağına ilişkin senetler olduğunu düşündüğünü söylemiştir.

71. Başvurucunun, oğlunun ölümüne H.A.nın da karıştığına ve oğlunun üzerindeki keşidecisi H.A. olan senedin, paraların ve yüzüğün cesetten çıkmadığına dair iddialarının araştırılması için Cumhuriyet Başsavcılığı 26/8/2011 tarihinde Etimesgut İlçe Emniyet Müdürlüğüne müzekkere yazmıştır.

72. Cumhuriyet Başsavcılığı, Ceza Mahkemesinden B.A., K.A.K., R.Ç., H.A. ve Y.E. arasındaki iletişimlerin tespitine ilişkin raporları içeren CD'yi getirtmiş ve olay tarihinde iletişimlerin hangi baz istasyonu aracılığıyla ve hangi zamanda yapıldığı konusunda bilirkişi raporu aldırmıştır. Mezkur bilirkişi raporuna göre;

-B.A., 11.25, 11.35, 12.27, 13.11 ve 14.07'te Y.E. ile görüşmüştür. Bu görüşmeler sırasında gerek B.A. gerekse Y.E. Etimesgut sınırları içindedir.

-B.A. 16.04, 16.19, 16.20, 16.37, 16.59 , 17.06 ve 17.14'te R.Ç. ile görüşmüştür.

-B.A. 17.11, 17.17 ve 17.22'de Y.E. ile görüşmüştür. Bu görüşmelerde Y.E. Sincan ilçe sınırları içindeki bir baz istasyonu, B.A. ise Etimesgutilçe sınırları içindeki bir baz istasyonu çevresindedir.

-H.A. 17.18'de Y.E. ile görüşmüştür. Bu görüşme sırasında H.A. Düzce sınırları içindeki bir baz istasyonu çevresindedir.

-H.A. 17.20, 17.21 ve 17.34'te B.A. ile görüşmüştür. H.A. 17.34'teki görüşmeyi Bolu il sınırı içindeki bir baz istasyonu çevresinde yapmıştır.

-B.A. 17.42'de K.A.K. ile görüşmüştür.

-H.A. 17.47'de Y.E. ile görüşmüştür.

-K.A.K. 17.58 ve 18.09'da B.A. ile görüşmüştür. Bu görüşmeler sırasında B.A. Etimesgut ilçesine bağlı Elvankent'teki, K.A.K. ise Sincan'daki bir baz istasyonu çevresindedir.

-Y.E.18.10'da H.A. ile mesajlaşmış, 18.12'de ise telefonla görüşmüştür. Bu görüşmeler sırasında H.A. Bolu ili Gerede ilçesi Samsat köyünde, Y.E. ise Etimesgut ilçesine bağlı Elvankent'te bulunan bir baz istasyonu çevresindedir. 18.10 sıralarında K.A.K. da Y.E. ile aynı baz istasyonu çevresindedir.

-Y.E. 18.34'te H.A. ile görüşmüştür. Bu görüşme sırasında Y.E. Ayaş yolu 20. km'de bulunan bir baz istasyonu çevresindedir.

-H.A. 19.24 ve 19.44'te B.A. ile görüşmüştür. Bu görüşmeler sırasında H.A. ve B.A. Etimesgut'ta bulunan farklı baz istasyonu çevresindedir.

-R.Ç. ile K.A.K. 20.28'de görüşmüştür. Bu görüşme sırasında hemR.Ç. hem de K.A.K. Etimesgut'ta bulunan bir baz istasyonu çevresindedir.

73. Kollukça yapılan araştırmalardan adresi tespit edilemeyen H.A.nın ifadesi, Cumhuriyet Başsavcılığının istinabe talebi üzerine Ümraniye İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince 31/1/2012 tarihinde alınabilmiştir. İfadesinde H.A., Y.E.nin iki yıl kadar önce iş ortağı olduğu olduğunu, ortaklıklarını anlaşarak sona erdirdiklerini, bildiği kadarıyla B.A.nın da Y.E.nin iş ortağı olduğunu, Y.E.ye borçlu olmadığını, Y.E.nin öldürülmesi ile alakasının olmadığını, Y.E.nin üzerinden senet, yüzük, para veya mobil telefon aldığı iddiasının doğru olmadığını savunmuştur.

74. Y.E. tarafından kullanılan mobil telefona ait uluslararası mobil cihaz kodu (IMEI numarası) belirtilerek 17/8/2009-17/9/2009 tarihleri arasında telefonun kullanılıp kullanılmadığının tespiti Cumhuriyet Başsavcılığınca BTK'dan istenmiştir.

75. Başvurucu 26/3/2012 tarihli bir dilekçe ile Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmiştir. Başvurucu dilekçesinde şu hususları dile getirmiştir:

i. Y.E.nin üzerinden keşidecisi E.K., cirantası H.A. olan bir senet çıkmıştır. Y.E., H.A. ve alacaklılar arasındaki bağlantının ortaya çıkarılabilmesi için E.K.nın ifadesi alınmalıdır.

ii. B.A.ya ait marketin Y.E. ve H.A.ya satışına ilişkin protokolde kiracı sıfatıyla yer alan A.K.dır.

iii. Başvurucuyu telefonla arayan Y.A., Y.E. adına trafik siciline kayıtlı aracın H.A. tarafından kendisine satıldığını, Y.E. adına tescilli iki aracın daha H.A. tarafından kendisine verildiğini beyan etmiştir. Hatta Y.E. adına kayıtlı araç Sincan Yenikent Sanayi Sitesi'nden bir çekici ile bir başka yere götürülmüştür. Bu hususlar Y.E.nin H.A. tarafından öldürüldüğü veya öldürtüldüğüne işaret etmektedir.

iv. Y.E.nin çıkar elde etmek amacıyla öldürüldüğünün tespit edilmesi için Y.E ile H.A. tarafından işletilen oto galeri ve büfenin gelirlerinin araştırılması gerekmektedir.

76. 28/3/2012 tarihinde ifadelerine başvurulan R.Ç. ve K.A.K., H.A.yı tanımadıklarını beyan edip Y.E.nin üzerinden telefon veya senet almadıklarını, Y.E.nin öldürülmesi olayına da iştirak etmediklerini beyan etmişlerdir.

77. B.A. 28/3/2012 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında ifade vermiş ve H.A.nın kendisini Y.E.yi öldürmeye azmettirdiğine, Y.E.nin üzerinden senet ve mobil telefon aldığına ilişkin iddiaları kabul etmemiştir.

78. Cumhuriyet Başsavcılığı 3/4/2012 tarihinde Ankara İl Emniyet Müdürlüğüne bir müzekkere yazarak başvurucunun 26/3/2012 tarihli dilekçesinde bahsi geçen hususların araştırılmasını ve gerektiğinde dilekçede bahsi geçen E.K., A.K., Y.A. ve M.D.ninadreslerinin başvurucudan sorularak delillerin tespit edilmesini istemiştir. Bahse konu yazı üzerine Y.A., A.K. veM.D.nin ifadeleri alınmıştır.

i. Y.A. ifadesinde, Y.E. ve H.A.yı araç takası nedeniyle tanıdığını beyan etmiş; araç takası ile ilgili bilgiler vermiş ancak Y.E.nin ölümü veya Y.E. ile H.A. arasındaki ortaklığın mahiyeti konusunda herhangi bir bilgi vermemiştir.

ii. A.K., eşi E.K.nın bir süre H.A. ve Y.E.nin isteği üzerine bu kişilere ait işyerinde oto kiralama işi yapmak üzere bulunduğunu, bir süre sonra Şaşmaz'daki bir büfenin önünde eşinin yanında kimlik olmaması nedeniyle bir kira sözleşmesine imza attığını ve eşinin bu büfeyi bir süre çalıştırdığını söylemiştir.

iii. M.D., kendisini telefonla arayan halasının oğlu Y.E.nin bir polis memuru arkadaşı ile birlikte işyerine tamir için bir araç bıraktığını söylediğini, birkaç gün sonra Y.E.nin öldüğünü duyduğunu, 19 Ağustos'ta işyerinde olmadığı bir vakit kendisine telefon eden işçisinin aracı bırakan polis memurunun aracın götürüldüğünü söylediğini beyan etmiştir.

79. Cumhuriyet Başsavcılığınca 13/4/2012 tarihinde ifadesi alınan tanık K.G. 16/9/2009 tarihli ifadesi ile benzer yönde beyanda bulunmuştur.

80. Kolluk görevlilerince 13/4/2012 tarihinde beyanı alınan başvurucu ifadesinde, 26/3/2012 tarihli dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiştir.

81. Ankara Kriminal Polis Laboratuvarınca 31/10/2012-2/11/2012 tarihleri arasında yapılan incelemeye ilişkin raporda, ATK Grup Başkanlığının 3/5/2012 tarihli raporunda Y.E.ye ait olduğu belirtilen DNA profilinin BYL-2009/04660 sayılı uzmanlık raporunda belirtilen 3 No.lu kan örneğinden elde edilen DNA profili ile uyumlu olduğu belirtilmiştir.

82. Soruşturma dosyasındaki belgelere göre;

i. B.A. Bahçekapı Mahallesi'nde bulunan kıraathane ve büfeyi 2005 model bir araç, yirmi dört bilgisayarlı bir internet kafe ve her biri 2.500 TL miktarlı dört bono karşılığında H.A. ve Y.E.ye satmıştır. C.G.Ö. söz konusu satışa ilişkin protokole şahit sıfatıyla imza atmıştır.

ii. Y.E. ve H.A.ya satılan işyeri 1/7/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre A.E. tarafından A.K.ya kiralanmıştır.

iii. Y.E.nin üzerinden çıkan iki sıra numaralı bononun keşidecisi E.K., miktarı 4.000 TL, ödeme tarihi ise 6/9/2009'dur. Bonoda düzenleme tarihi ve lehtar yer almamaktadır. Bononun arkasında H.A.nın cirosu bulunmaktadır.

iv. Araç satışının trafik sicile Y.E. tarafından tescil ettirilmemesi üzerine 78... plakalı aracın tescili satıcının 26/8/2011 tarihli talebi üzerine Y.E. adına yapılmıştır.

83. Cumhuriyet Başsavcılığı 10/12/2012 tarihinde, B.A., R.Ç. ve K.A.K.nın yağma suçunu, H.A.nın ise kasten öldürme suçu ile yağma suçunuişlediği iddiasıyla kamu davası açmak için yeterli delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.

84. Bu karara başvurucu tarafından yapılan itirazın delillerin mahkemece değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı 11/2/2013 tarihinde iddianame düzenlemiştir. Söz konusu iddianamede, "şüpheli H.A.nın ölen Y.E. nin arkadaşı olduğu ve Y.E. ile harici araç alım satım işini yaptığını, borçları nedeniyle H.A.nın Y.E.ye bonolar verdiğini, H.A.nın Y.E.ye olan borcundan kurtulmak ve Y.E. ile birlikte satın aldığı araçları mal edinmek kastıyla R.Ç., B.A. ve K.A.K.yı Y.E.yi öldürme konusunda azmettirdiği, Y.E.yi aracına alan B.A.nın daha sonra R.Ç., H.A. ve K.A.K.ı da aracına aldığı, B.A.nın diğer şüphelilerle birlikte Y.E.yi Ankara ili Etimesgut ilçesinde bulunan bir mezarlığın yanındaki boş bir araziye götürdüğü, burada şüphelilerin hep birlikte Y.E.yi darp edip Y.E.nin üzerinden keşidecisi H.A. olan bonoları, paraları, yüzük ve mobil telefonu aldıkları" iddia edilerek B.A., R.Ç. ve K.A.K.nınnitelikli yağma suçundan, H.A.nın ise azmettirmek suretiyle kasten öldürme ve nitelikli yağma suçlarından cezalandırılması istenmiştir.

85. Ceza Mahkemesinin bilgi talebi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığı, 18/11/2013 tarihli yazı ile olay sonrasında ölene ait mobil telefonun veya SIM kartının kullanılmadığı, bu sebeple telefonun nerede olduğunun tespit edilemediğini bildirmiştir.

86. Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada sanıkların sorguları yapılmış; başvurucunun beyanı tespit edilmiş vetanıklar A.K., M.D., K.G., Y.A. ve M.Ç. dinlenmiştir. Sanıklar, başvuran ve tanıklar soruşturma aşamasında alınan beyanlarının ötesinde olayın aydınlatılmasına yarayabilecek somut bilgi vermemişledir. Öte yandan sanık H.A.nın adresi tespit edilemediğinden savunmasının alınması için 21/6/2013 tarihinde çıkarılmasına karar verilen yakalama emri 28/2/2014 tarihinde infaz edilmiştir. H.A.nın 28/2/2014 tarihinde Ceza Mahkemesince yapılan sorgusunda yaptığı savunmanın ilgili kısmı şöyledir:

"... Y.E. isimli şahıs benim ortağımdır. Kendisi ile iki yıl kadar birlikte ortak olarak çalıştık. Daha sonra aramızda anlaşarak ortaklığıımızı sona erdirdik. Beraber araba alım satım işi yapardık. Ortaklığımızı karşılıklı anlaşma ile bitirdik. B.A. da Y.E. ile birlikte ortak araba alır satardı. Y.E.nin öldürülme olayına ilişkin benim hiçbir bilgim yoktur ve Y.E.ninöldürülmesi ile hiçbir alakam yoktur. Eyleme hiçbir şekilde iştirak etmedim. Maktulün kimlerle arasında alacak verecek meselesi olduğunu da bilemem Ben, maktulün öldürülme anında ya da öncesinde maktulün yanında değildim. Ben o gün İstanbul'daydım. Benim maktule hiçbir borcum yoktur. Maktulden ne alacağım ne de borcum yoktur. Zaten aramızda ortaklığımızı anlaşarak sona erdirmiştik. Birbirimizden alacaklı ya da borçlu değildik. Bu nedenle birbirimize senet vermemiz de söz konusu değildir... İddianamede yazılı eylemler de doğru değildir. Ben kesinlikle maktulün üzerinden herhangi bir şey almış ya da yağma suçundan işlemiş değilim. Bu nedenle atılı yağma ve öldürmeye azmettirme suçları ile hiçbir alakam yoktur..."

87. Ceza Mahkemesi 4/3/2014 tarihinde, yargılaması yapılan dava ile sanıklarB.A., R.Ç. ve K.A.K.nın kasten öldürme suçunu işlediği iddiasıyla açılan dava arasında hukuki ve fiilî bağlantı bulunduğu gerekçesiyle davaların birleştirilmesine ve yargılamanın kasten öldürme suçu nedeniyle açılan davada yapılan yargılama üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

88. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Haksız tahrik" kenar başlıklı 29. maddesi şöyledir:

"- (1) Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir."

89. 5237 sayılı Kanun'un "Faillik" kenar başlıklı 37. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) Suçun kanunî tanımında yer alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden her biri, fail olarak sorumlu olur."

90. 5237 sayılı Kanun'un "Azmettirme" kenar başlıklı 38. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"(1) Başkasını suç işlemeye azmettiren kişi, işlenen suçun cezası ile cezalandırılır."

91. 5237 sayılı Kanun'un "Yardım etme" kenar başlıklı 39. maddesi şöyledir:

"(1) Suçun işlenmesine yardım eden kişiye, işlenen suçun ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, onbeş yıldan yirmi yıla; müebbet hapis cezasını gerektirmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde cezanın yarısı indirilir. Ancak, bu durumda verilecek ceza sekiz yılı geçemez.

(2) Aşağıdaki hâllerde kişi işlenen suçtan dolayı yardım eden sıfatıyla sorumlu olur:

a) Suç işlemeye teşvik etmek veya suç işleme kararını kuvvetlendirmek veya fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat etmek.

b) Suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek veya fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak.

c) Suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırmak."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

92. Mahkemenin 20/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

93. Başvurucu; öldürüldükten sonra oğluna ait tüm eşyaların oğlunun ortağı H.A. tarafından ortadan kaldırıldığına dair tanık beyanları bulunduğunu, oğlunun üzerinden arabasının anahtarı ve para da dâhil herhangi bir eşya çıkmadığını, oğlunun arabasının olaydan sonra ortadan kaybolduğunu ve yağma suçu nedeniyle sanıklar hakkında açılan davada herhangi bir araştırma yapılmadan beraat kararı verildiğini belirterek Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

94. Bakanlık görüşünde, başvurucunun iddialarıyla ilgili değerlendirme yapılmamıştır.

2. Değerlendirme

95. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre bireysel başvurunun incelenebilmesi için kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu Sözleşme'ye ek protokoller kapsamına da girmesi gerekir. Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan hak ihlali iddiasını içeren başvurular bireysel başvurunun kapsamında değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).

96. Sözleşme’nin 6. maddesinde adil yargılanmaya ilişkin hak ve ilkelerin medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların ve bir suç isnadının esasının karara bağlanması esnasında geçerli olduğu belirtilerek hakkın kapsamı bu konularla sınırlandırılmıştır. Bahsedilen hâller dışında kalan adil yargılanma hakkının ihlali iddiasına dayanan başvurular, Anayasa ve Sözleşme kapsamı dışında kalacağından bireysel başvuruya konu olamaz. Dolayısıyla bir ceza davasında, haklarında suç isnadı bulunmayan mağdur, suçtan zarar gören, şikâyetçi veya katılan sıfatını haiz kişiler Sözleşme’nin 6. maddesinin koruma alanı dışında kalmaktadır (Onurhan Solmaz, §§ 23, 24).

97. Somut olayda, suç isnadına ilişkin olmayan ve üçüncü kişinin cezalandırılmasına yönelik ihlal iddialarının adil yargılanma hakkının kapsamına girmediği anlaşılmaktadır.

98. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

99. Başvurucu; soruşturmanın genişletilmesine yönelik talebinin gerekçe belirtilmeksizin reddedildiğini, talebine rağmen bazı delillerin -bu delillerin ne olduğu belirtilmemiştir- toplanmadığını, olay yerinde bulunduklarına dair delillere rağmen sanıklar K.A.K. ile R.Ç. hakkında beraat kararı verildiğini, fizik yapısı itibarıyla sanık B.A.nın oğlunu tek başına öldürmesinin mümkün olmadığını, oğlunun direncinin mutlaka başkalarının yardımıylakırılmış olması gerektiğini öne sürmüştür. Ayrıca başvurucu; sanık H.A.nın en azından oğlunu öldürmek hususunda diğer sanıkları azmettirdiğini zira dosyadaki bilgi ve belgelere göre sanık H.A.nın olayla bir ilgisinin olduğunu iddia etmiştir. Son olarak başvurucu, sanık B.A. arasında alacak-borç ilişkisi bulunmadığından, oğlunun sanık B.A.ya hakaret ettiğine dair delil olmadığından, sanık B.A.nın öldürmek amacıyla oğlunu olay yerine götürdüğünden, bu nedenle haksız tahrike ilişkin normun B.A. hakkında uygulanmaması gerektiğinden ve yargılamanın makul bir sürede sonuçlandırılmadığından söz ederek Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

100. Bakanlık görüşünde, konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına ve somut olaydaki soruşturma işlemlerine yer verilmiş; soruşturma yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü olmadığı belirtilerek mağdurların olaylarla ilgili beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca ulaşılmamasının soruşturmanın etkisiz olduğu anlamına gelmeyeceği ifade edilmiştir.

101. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında yaşam hakkı kapsamında devletin yükümlülüklerinin neler olduğunu açıklayarak yaşam hakkının nasıl ihlal edildiğinin başvuru formunda ayrıntılı olarak açıklandığını ifade etmiştir.

2. Değerlendirme

102. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve ödevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

 “Devletin temel amaç ve görevleri, … Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

103. Anayasa’nın “Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı” kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, yaşama ... hakkına sahiptir."

104. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının özü, oğlunun ölümüyle ilgili soruşturmanın etkisizliğine ilişkindir. Bu nedenle söz konusu iddialar, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamında incelenmiştir.

105. Öte yandan somut olayda, ölüme bir devlet görevlisinin neden olduğu ileri sürülmediği gibi ölen kişinin yaşamına yönelik olarak devletin yetkili makamlarınca bilinen ya da bilinmesi gereken gerçek ve yakın bir tehdidin bulunduğu ancak anılan makamların yaşamı korumak için fiilî tedbirler almadıkları da iddia edilmemiştir. Bu itibarla başvurucunun şikâyetleri, sadece yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.

106. Yaşama hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvurucu, ölen Y.E.nin babası olduğundan başvuruda başvuru ehliyeti bakımından bir eksiklik bulunmamaktadır.

107. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.

108. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).

109. Devletin yaşama hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).

110. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17. maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi yüklemez (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).

111. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili olabilmesi için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya sorumlu kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).

112. Soruşturmanın delillerin toplanması açısından etkililiğini sağlayan en alt seviyedeki inceleme, başvuruya konu soruşturmanın kendine özgü koşullarına göre değişir. Bu koşullar, ilgili bütün olay ve olgular temelinde ve soruşturmanın gerçekleri gözönünde bulundurularak değerlendirilir. Bu nedenle soruşturmanın delillerin toplanmasına ilişkin etkililiği bakımında her olayda geçerli olmak üzere bir asgari soruşturma işlemler listesi veya benzeri bir asgari ölçüt belirlemek mümkün değildir (Fahriye Erkek ve diğerleri, B. No: 2013/4668, 16/9/2015, § 68).

113. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).

114. Son olarak ceza soruşturmasının etkililiği için soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30). Bu husus, hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.

115. Olaya ilişkin soruşturmada, yukarıda genel ilkeler bölümünde ifade edilen şüpheli ölüm olayından haberdar olan soruşturma makamlarının derhâl harekete geçmesi ve başvurucuların meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmalarının sağlanması konularında başvurucu tarafından herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi bu konularda bir eksikliğin de bulunmadığı görülmektedir. Gerçekten de Y.E.nin yaralı vaziyette bulunmasından haberdar olan Cumhuriyet Basşavcılığı derhâl soruşturma başlatmış, başvurucu şikâyetlerini soruşturma makamları önünde dile getirebilmiş, toplanmasını istedikleri delilleri soruşturma makamlarına iletebilmiş, soruşturma makamlarınca verilen kararlara karşı kanun yollarına başvurabilmiş ve soruşturmaya katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmamıştır.

116. Öte yandan olayın tüm yönlerinin aydınlatılması ve varsa sorumluların tespit edilebilmesi için bütün delillerin toplanması ve soruşturmaların makul bir sürat ve özenle yürütülmesi konuları yönünden de soruşturmanın etkililiğinin incelenmesi gerekmektedir.

117. Başvuruya konu soruşturmada ölü muayene ve otopsi işlemleri yapılarak ölüm nedeni tespit edilmiş, Y.E.nin yaralı vaziyette bulunduğu yerde inceleme yapılmış, olayın failinin B.A. olduğu tespit edilmiş, B.A.nın aracı incelenerek araçta ele geçen biyolojik örnekler uzmanlarca değerlendirilmiş, olaya B.A. dışındaki kişilerin de karıştığına dair iddialar araştırılmış, olaya karıştığı iddia edilen kişiler arasındaki iletişim tespit edilmiş, iletişimin tespitine dair raporlarla ilgili bilirkişi raporlar alınmış ve konu hakkında bilgi sahibi olabilecek kişilerin ifadelerine başvurulmuştur. Bunların dışında somut olayın koşullarında hangi maddi delilin veya tanık beyanının elde edilmemesinin soruşturma sonucunun farklılaşmasına neden olduğunu ortaya koyacak bir veri Anayasa Mahkemesinin elinde bulunmamaktadır.

118. Anayasa’nın 17. maddesi gereğince yürütülecek soruşturmalarda, soruşturma makamlarının olayın gelişimine ve delillerin elde edilmesine ilişkin olarak ölen kişinin yakınlarının soruşturma kapsamında her türlü iddialarını ve taleplerini karşılama zorunluluğu bulunmamaktadır. Soruşturma kapsamında yürütülecek soruşturma işlemlerinin belirleyicisi yetkili soruşturma makamlarıdır (Yavuz Durmuş ve diğerleri, B. No: 2013/6574, 16/12/2015, 62). Kaldı ki başvurucunun bu konuda ileri sürdüğü herhangi somut bir kanıt bulunmamaktadır.

119. H.A.nın yeni adresinin tespit edilmesi amacıyla Ceza Mahkemesince atılan makul adımlar için geçen zaman dışında soruşturmada, soruşturma makamlarından kaynaklanan olağan dışı gecikmeler yaşanmamıştır. Dolayısıyla başvuruya konu edilen soruşturma, olayın tüm yönlerinin aydınlatılması ve varsa sorumluların tespit edilebilmesi için bütün delillerin toplanması, soruşturmaların makul bir sürat ve özenle yürütülmesi ilkeleri yönünden de eksik değildir. Bu durumda başvurucunun yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine dair iddiası açıkça dayanaktan yoksundur.

120. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 20/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Halil İbrahim Erdal [2.B.], B. No: 2015/11626, 20/9/2018, § …)
   
Başvuru Adı HALİL İBRAHİM ERDAL
Başvuru No 2015/11626
Başvuru Tarihi 13/7/2015
Karar Tarihi 20/9/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ölüm olayı ile ilgili soruşturmanın etkisiz yürütülmesi nedeniyle yaşam hakkının, ölüye ait bazı eşyanın cesetten alınarak yağma suçunun işlendiği iddiasıyla yürütülen soruşturmanın etkisizliği nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Üçüncü kişiler arası eylemler sonucu ölüm/Ağır yaralanma - Usul yükümlülüğü Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Kanun yolu şikâyeti Konu Bakımından Yetkisizlik

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 29
37
38
39
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi