TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FERAMUZ BEKKAYA BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/1165)
|
|
Karar Tarihi: 10/1/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Volkan
ÇAKMAK
|
Başvurucu
|
:
|
Feramuz BEKKAYA
|
Vekili
|
:
|
Av. Doğan
ERKAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, tam yargı davasının süre aşımı yönünden reddedilmesi
nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/1/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana
Bilim Dalı bünyesinde 2006 yılı itibarıyla tedavi görmeye başlamış ve
başvurucunun son muayenesi 22/4/2011 tarihinde gerçekleştirilmiştir.
7. Başvurucu, tedavi sürecinde hata yapılması sonucu üreme
yeteneğini kaybettiğini ileri sürerek Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde
Hacettepe Üniversitesi ve tedavisini yürüten Doktor K.İ. aleyhine 28/12/2011
tarihinde tazminat davası açmıştır.
8. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 4/6/2012 tarihli kararı ile
davayı usul hükümleri yönünden reddetmiştir. Gerekçede Hacettepe Üniversitesi
yönünden uyuşmazlığın idari yargı kolunun görev alanına girdiği ifade edilmiş,
Doktor K.İ. yönünden de pasif husumet yokluğu bulunduğu belirtilmiştir.
9. 4/6/2012 tarihli karar temyiz edilmeksizin 26/9/2012
tarihinde kesinleşmiştir.
10. Başvurucu, tedavi sürecinde gerekli özeni göstermeyerek
hizmet kusuru işlediğini ileri sürdüğü Hacettepe Üniversitesi aleyhine 18/11/2012
tarihinde Ankara 14. İdare Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde tam yargı davası
açmıştır.
11. Mahkeme 9/1/2013 tarihli kararıyla davayı süre aşımı
yönünden reddetmiştir.
12. Ret gerekçesinde öncelikle 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. maddesinde, uyuşmazlık idari yargının görev
alanına girdiği hâlde adli yargı yerinde dava açılması hâlinde verilen
görevsizlik kararının kesinleşmesini takiben otuz gün içinde görevli idari
yargı yerinde dava açılması gerektiği hususunun kurala bağlandığı
hatırlatılmıştır. Hacettepe Üniversitesi aleyhine adli yargı yerinde açılan
tazminat davasında verilen görevsizlik kararının 26/9/2012 tarihinde kesinleştiğinin
altı çizilmiştir. Bu bağlamda 2577 sayılı Kanun'un9. maddesi uyarınca 26/9/2012
tarihinden itibaren otuz gün içinde dava açılması gerekirken bu süre aşılarak
18/11/2012 tarihinde açılan davanın süre aşımına uğradığı ifade edilmiş ve ret
gerekçesi oluşturulmuştur.
13. Ret hükmü Danıştay Onbeşinci
Dairesinin 5/2/2014 tarihli kararıyla onanmıştır.
14. Karar düzeltme istemi aynı Dairenin 16/10/2014 tarihli
kararıyla reddedilmiştir.
15. Karar düzeltme isteminin reddi kararı oyçokluğu ile alınmıştır.
Azınlıkta kalan üyelerin karşıoy gerekçesinde özetle
Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 4/6/2012 tarihli görevsizlik kararında
Anayasa'nın 40. maddesine aykırı olarak idari yargı yerinde açılacak davaya
ilişkin bilgi verilmediğinden 2577 sayılı Kanun'da belirtilen sürenin 26/9/2012
tarihi itibarıyla başlamayacağı ve davanın süre aşımı yönünden reddi kararında
hukuk uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir.
16. Başvurucu nihai kararı 17/12/2014 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 16/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Çözümlenmesi Danıştayın,
idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine
açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki
kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli
mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi
olarak kabul edilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 10/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; 2577 sayılı Kanun'un 9. maddesinin gereği gibi
uygulanmadığını, Anayasa'nın 40. maddesine aykırı bir biçimde Ankara 8. Asliye
Hukuk Mahkemesinin 4/6/2012 tarihli görevsizlik kararında başvurulacak yargı
yerinin ve süresinin gösterilmediğini belirterek mahkemeye erişim hakkının
ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
B. Değerlendirme
20. Anayasa’nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
22.Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı
mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına
sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın
36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.
Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "...
adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan
adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim
hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd.
Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34).
23. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelir
(Özkan Şen, B. No: 2012/791,
7/11/2013, § 52). Dava açmak isteyen kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne
zarar verecek seviyeye ulaşmadığı müddetçe dava açma koşullarına sınırlamalar
getirilebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San.
ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 36).
24. Dava açmayı imkânsız kılacak ölçüde kısa olmadıkça dava açma
ya da kanun yollarına başvuru için belli sürelerin öngörülmesi, hukuki
belirlilik ilkesinin bir gereğidir ve tek başına bu durum mahkemeye erişim
hakkına aykırılık oluşturmaz (Remzi Durmaz,
B. No: 2013/1718, 2/10/2013, § 27). Bu nedenle mahkemelerin usul kurallarını
uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar getirecek ölçüde katı şekilcilikten
kaçınmaları gerektiği gibi kanunla öngörülmüş usul şartlarının ortadan
kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
25. Diğer taraftan Sözleşme'nin adil yargılanma hakkını
düzenleyen 6. maddesinde ve etkili başvuru hakkını düzenleyen 13. maddesinde,
Anayasa'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi
kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek
zorundadır." şeklinde bir güvence öngörülmemiştir. Anılan
hükümle devlete, işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yollarına ve
mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtme yükümlüğü yüklenmiştir. Bu
itibarla Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının dışında kalan söz konusu
güvencenin bireysel başvuru kapsamında incelenemeyeceği anlaşılmaktadır (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur.
San. ve Tic. Ltd. Şti., § 32).
26. Somut olayda başvurucu, uğradığını ileri sürdüğü zararla
ilgili olarak ilk önce adli yargı yerinde tazminat davası açmış; bu davanın
görev yönünden reddi üzerine idari yargı yerinde açtığı dava ise 2577 sayılı
Kanun'un 9. maddesi uyarınca görevsizlik kararının kesinleşmesinin ardından
otuz gün içinde açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddedilmiştir.
27. Bireysel başvuruya konu kararda mahkemenin görevsiz yargı
yerine başvurulmasının ardından açılacak davalar için ayrı bir düzenleme içeren
sarih, anlaşılabilir ve ulaşılabilir nitelikteki yasa hükmünü somut olaya
uygulayarak sonuca ulaştığı görülmektedir. Mahkemenin yorumunun bariz takdir
hatası ya da açık bir keyfîlik içerdiğinden
bahsedilemeyeceği gibi öngörülemez nitelikte de olmadığı anlaşılmaktadır.
28. Başvurucunun görevsizlik kararının kesinleşme tarihine
yönelik bir itirazı da bulunmadığı dikkate alındığında 26/9/2012 itibaren yeni
bir dava açmak için yeterli süre ve imkâna sahip olduğu, süre koşulunun
gözetilen meşru amaç ile korunmak istenen hak açısından orantılı olduğu
anlaşıldığından mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık
olduğu anlaşılmaktadır.
29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir..
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.