İKİNCİ
BÖLÜM
KARAR
Başkan : Engin
YILDIRIM
Üyeler : Recep
KÖMÜRCÜ
Celal
Mümtaz AKINCI
Rıdvan
GÜLEÇ
Yıldız
SEFERİNOĞLU
Raportör : Hüseyin
MECEK
Başvurucu : Eylem
KARADAĞ
Vekili : Av.
Deniz ÖZBİLGİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltında cinsel saldırı, hakaret ve tehdit
nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/7/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin
kabulüne karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik
incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul
edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde
beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve
Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden (UYAP) elde edilen bilgi ve belgeler
çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Olarak
10. Başvurucu Gezi Parkı olayları kapsamında Ankara Dikmen
Semti’nde 26/6/2013’te yapılan gösteriye katılmıştır.
11. Saat 23.00 sıralarında TOMA ve AKREP olarak tabir
edilen zırhlı araçlarla yapılan müdahalede kullanılan basınçlı su ve biber
gazından etkilenerek olay yerinden uzaklaşmaya çalışan başvurucu, ara
sokaklardaki polis müdahalesinden korunmak için bir kıraathanenin önünde
beklemeye başlamıştır. Başvurucunun yanında, arkadaşının on yedi yaşındaki oğlu
olan D.K. isimli bir gösterici vardır.
12. Başvurucunun beyanına göre göstericiler dağıldıktan
sonra başvurucunun beklediği yere gelen polis, başvurucuyu gözaltına almıştır.
Başvurucu; polislerin ekip aracına bindirirken ve araç içinde göğüs, kalça ve
cinsel organına dokunmak suretiyle kendisine cinsel saldırıda bulunduklarını,
araç içinde ellerini kelepçelediklerini, başına vurduklarını, kucağına bir
polisin oturarak cinsel saldırıyı sürdürdüğünü öne sürmüştür. Bir saat kadar
sonra AKREP olarak tabir edilen başka bir araca bindirildiğini, kendisine
sigara ve su verilmediğini, tehdit edildiğini öne sürmüştür.
13. 27/6/2013 günü saat 01.30’da yakalanan başvurucu
hakkında Yakalama Tutanağı düzenlenmiştir.
14. Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinin
27/6/2013 tarihli raporuna göre başvurucunun sol dirsek iç yüzünde 6 cm2lik ekimotik
alan mevcuttur.
15. 27/6/2013 günü saat 08.00’de on beş polis memuru ve
amiri tarafından Olay Tutanağı tanzim edilmiştir. Tutanakta olay günü
Ankara’nın çeşitli bölgelerinde yapılan gösterilerle ilgili bilgiler yer
almaktadır. Dikmen Caddesi Polisevi Kavşağı'nda meydana gelen olaylarla ilgili
açıklamalar şöyledir:
“Saat:
23.30’da Dikmen-Sinan Caddesi Mimar Sokak üzerinde toplanan ve aralarında
Halkevlerine müzahir şahısların bulunduğu yaklaşık (400) kişilik grup yolu araç
trafiğine kapatmış ve yola barikat kurarak beklemeye başlamıştır.
Saat
00.10'da Sinan Caddesi ve Mimar Sokak üzerinde bulunan herkesin duyabileceği
şekilde ses yayın aracı vasıtasıyla görevlilerimiz tarafından yolu araç
trafiğine kapatan gruba hitaben “Yaptığınız eylem 2911 sayılı Toplantı ve
Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırıdır. Yolu Trafiğe Açınız ve dağılınız.
Lütfen Çevreyi Rahatsız Etmeden buradan ayrılınız. Aksi takdirde su ve gaz
kullanılmak suretiyle ve gerekirse zor kullanılarak dağıtılacaksınız."
şeklinde ikazda bulunulmuştur.
Yapılan
ikazlara rağmen dağılmamakta direnen gruba Çevik Kuvvet Personeli tarafından
orantılı olarak ve grubun dağılmasını sağlayacak ölçüde gaz ve TOMA aracı
vasıtası ile su sıkılmak suretiyle müdahale edilerek grubun büyük kısmının
dağılması sağlanmıştır.
Yapılan
ikazlara ve kendilerine verilen makul süreye rağmen dağılmamakta direnen ve
polis ekiplerine taşlarla saldıran [Eylem
Karadağ ve D.K.] isimli şahıslar ise saat: 01.30 da Dikmen Caddesi Üzerinden
zor kullanılarak ve dirençlerini kıracak ölçüde müdahale edilerek Asayiş Şube Müdürlüğü
ekipleri tarafından yakalanmış,grubun diğer kısmı ise saat 01.45’te cadde
üzerinden çeşitli yönlere ayrılmıştır. Yakalanan şahısların yüzlerine karşı
"2559 Sayılı PVSK 23. ve Yakalama, Gözaltına alma ve İfade alma
yönetmeliğinin 6. maddesi" hükümlerinde belirtilen yasal hakları
okunmuştur.
Yukarıda
kimlik bilgileri bulunan şüpheli şahıslar hakkında gerekli adli işlemlerin
yapılabilmesi amacıyla Ankara Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilmişlerdir.”
16. Kolluk tarafından 27/6/2013 günü saat 02.45’te Adli
Kolluk-Cumhuriyet Savcısı Görüşme Tutanağı düzenlenmiştir. Anılan tutanağın
İhbar Edilen Olay kısmında Gezi Parkı eylemleri sırasında Dikmen Caddesi
üzerinde saat 10.30 sıralarında barikat kurup yolu kapatarak trafiği engelleyen
ve güvenlik kuvvetlerine taş vb. sert cisimlerle saldırmak suretiyle 6/10/1983
tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet
suçundan yakalanan on kişi hakkında savcının talimatlarının alındığı
kaydedilmiştir. Şüphelilerin yakalanıp Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilerek
gözaltına alınması, görüntülerin incelenerek Tespit ve Teşhis Tutanağı tanzim
edilmesi, şüphelilerin savunmalarının alınması savcının talimatları arasında
yer almaktadır.
17. 27/6/2013 günü saat 10.00’da ikinci kez Adli
Kolluk-Cumhuriyet Savcısı Görüşme Tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanakta
görüntü kayıtlarının detaylı biçimde izlenmesi, olaya aktif olarak karıştığı
görüntülerden tespit edilen şüphelilerle ilgili olarak tekrar talimat alınması,
olaya karıştığı tespit edilemeyen şüphelilerin ifadeleri alınarak serbest
bırakılması talimatı verilmiştir.
18. 28/6/2013 tarihinde Emniyet Müdürlüğü 2911 sayılı
Kanun’a muhalefet suçundan fezleke hazırlayarak Savcılığa göndermiştir.
19. Başvurucu, savcının talimatıyla 27/6/2013 günü saat
01.30’da 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan gözaltına alınmıştır. Aynı gece
müdafi huzurunda başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında
yakalama sırasındaki cinsel saldırı, hakaret ve tehdit iddialarını gündeme
getirerek şikâyetçi olmuştur. Başvurucu vekili ayrıca 2/7/2013 tarihinde yazılı
olarak suç ihbarında bulunmuştur. Bu dilekçe üzerine Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının 2013/87564 numarası üzerinden soruşturma başlatılmıştır.
20. Başvurucunun şikâyet dilekçesi üzerine açılan soruşturma
kapsamında Savcılık 5/7/2013 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğüne şu
talimatları vermiştir:
“1-
27/06/2013 gecesi saat 01:30 sıralarında Dikmen Caddesi ve civarında meydana
geldiği iddia edilen olayla ilgili olarak polis tarafından herhangi bir toplumsal
olaya müdahale edilip edilmediği, müşteki hakkında herhangi bir adli evrak
tanzim edilip edilmediği, edilmiş ise onaylı bir suretinin Başsavcılığımıza
gönderilmesi,
2-
Olay tarih ve saatinde olay mahalline ilişkin kurumunuzda kamera kaydı var ise
buna ilişkin örneğin CD ortamında gönderilmesi,
3-
Olay tarih ve saatinde olay mahallini kapsayacak diğer kamu kurumları ile özel
işyerlerine ait kamera görüntüleri var ise (özellikle şikayet dilekçesinde
belirtilen olayın meydana geldiği yer olarak açıklanan 'kıraathane' civarının)
temin edilerek CD ortamında Başsavcılığımıza gönderilmesi,
4-
Emniyet Müdürlüğü bahçesinde bekletildikleri sırada kendisine polis memurları tarafından
hakaret ve tehdit edildiğinin müşteki tarafından ileri sürülmüş olması
karşısında, anılan olayı gösteren kamera kaydı varsa buna ilişkin örneğin CD
ortamında gönderilmesi,
5-
Müşteki Eylem KARADAĞ hakkında yakalama işlemini yapan polis görevlilerinin,
müştekinin gözaltına alındığı akrep tabir edilen araçta ve ardından
bindirildiği polis aracında görevli polis memurlarının kimlik ve telefon
bilgilerinin gönderilmesi.”
21. Başvurucunun cinsel saldırı iddiaları basında yer
alınca Ankara Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü
1/7/2013 tarihinde basın açıklaması yapmıştır. Açıklama metni şöyledir:
“Son
günlerde bazı yazılı basın organlarında Gazi Parkı sebebiyle kanunsuz
gösterilerde, gözaltı işlemleri esnasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli
Polis Memurları hakkında asılsız iftiralarda bulunan Eylem K. isimli
eylemcinin, 16.05.2013 günü 'Hatay İli Reyhanlı İlçesinde meydana gelen
olayları protesto etmek' amacıyla gerçekleştirilen kanuna aykırı eylemlerde
bulunduğu, 26.06.2013 günü 'Gezi Parkı’nda Meydana Gelen Olaylara Destek
Vermek' amacıyla Çankaya İlçesi Dikmen Caddesi üzerinde toplanan ve yolun her
iki yönünü de araç trafiğine kapattıktan sonra barikat kurmak ve barikatı ateşe
vermek suretiyle gerçekleştirilen kanuna aykırı eylemlerde bulunan 400 kişilik
grup arasında da bulunduğu tespit edilmiştir.
Cumhuriyet
Savcısının talimatları doğrultusunda gözaltına alınan 6 şüpheliden biri olan
Eylem K.’nın belirtilen olaylarla ilgili 3 defa gözaltına alındığı, her 3
ifadesinde de benzer taciz iddialarında bulunması hususu oldukça manidar olup,
bahse konu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.
Ankara
Emniyet Müdürlüğü olarak vatandaşın ırz, can ve mal güvenliğini korumakla
görevli teşkilatımız Gezi Parkı protestoları nedeniyle gözaltına alınan
eylemciler içerisinde daha öncede bayanlar olmasına rağmen bu tarz iddialarla
ilk kez karşılaşılmaktadır.
Kamuoyuna
ve Basınımıza duyurulur.”
22. Basın açıklaması üzerine başvurucu vekili 22/8/2013
tarihinde Ankara İl Emniyet Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma, iftira ve
adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsten suç ihbarında bulunmuştur. Savcılığın
2013/107071 numarası üzerinden başlatılan soruşturma 12/9/2013 tarihinde
2013/87564 No.lu soruşturmayla birleştirilerek tüm soruşturmalar birlikte
sürdürülmüştür.
23. Emniyet Müdürlüğünden temin edilen üç DVD üzerinde
yaptırılan bilirkişi incelemesinde başvurucunun iddiasına konu eylemlerle
ilgili herhangi bir görüntü ve ses kaydı tespit edilememiştir.
B. Başvurucunun Beyanları
24. Başvurucu 27/6/2013 günü saat 13.30’da şüpheli
sıfatıyla kollukta, 15/7/2013 tarihinde Savcılıkta müşteki olarak ifade
vermiştir. Başvurucunun dilekçeleri ve ifadelerindeki iddiaları şöyledir:
- 26/6/2013 tarihinde Topçu Kışlası’nın
yapılmasını protesto etmek amacıyla Gezi Parkı olayları kapsamında Ankara
Dikmen Ziraat Bankası Kavşağı'nda düzenlenen protesto etkinliklerine
katılmıştır. Yanında bir arkadaşının on yedi yaşındaki
oğlu D.K. da vardır. Saat 23.00’te hiçbir uyarı yapmadan polis,
gösteriye gaz bombası ve basınçlı suyla müdahale etmiştir. Kendilerini
(başvurucu ve D.K.) korumak için İlk Adım Parkı’na yönelmişlerdir. Bu arada
ortaya çıkan karmaşa sonucunda ayrı düşmüşler, daha sonra parkın karşısındaki
bir kıraathanede bir araya gelip beklemeye başlamışlardır. Bu sırada polisler
gelmiştir. Sivil polisler kafasına, D.K.nın da sırtına vurup onları AKREP'e
götürmüştür. Araca binerken eğilmiş vaziyetteyken polislerden biri göğsüne,
diğeri cinsel organına değmiş; bir başkası da kalçasını sıkmıştır.
- Araca bindirildikten sonra eşkâlini
verdiği bir polis “A… koyun bunların, ezin, altınıza alın.” demiş,
ellerini kelepçelemiş, solunda oturan polis boyun ve göğsüne dirseğiyle
dokunmuş, kucağına oturmuştur. Yirmi sekiz yaşında olduğunu tahmin ettiği bu
polisin eşkâlini verememiştir. Yanında bulunan D.K.nın bu eylemlerden olumsuz
etkilenmemesi için sesini çıkarmamıştır.
- Ara sokaklarda araçla gezdikten sonra
başka bir polis otosuna alınmıştır. Bu araçta elleri kelepçeli, tanımadığı bir
kadın gösterici daha bulunmaktadır. Burada bir kadın polis kendisinin
fotoğrafını çekmek istemiştir ama o, buna izin vermemiştir.
- Bu araçta bir saat kadar bekledikten
sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğüne götürülmüştür. Araçta
bekledikleri sırada polislerden biri “Alanda bağırıyorsunuz, burada
korktunuz mu? Biz burada size bir şey yapmıyoruz ama TEM’e götürüldüğünüzde
neler yapacaklarını biz biliyoruz.” diyerek kendisini tehdit etmiştir.
Genel Müdürlük bahçesinde kelepçeli olarak bir süre oturmuşlardır. Burada
otururken eşkâlini verdiği polislerden biri yanındaki polise “Bunlar
şerefsiz, vatan haini, bunları erkeksiz bırakmayacaksın.” diyerek hakaret
etmiştir.
- Olaydan sonra psikolojik tedavi
görmüştür.
- Ankara Emniyet Müdürlüğünün basın
açıklamasına cevaben önceden katıldığı eylemlerle ilgili olarak alınan
ifadelerinin bir suretini ibraz etmiş; önceki ifadelerinde cinsel taciz
iddiasının yer almadığını, şüphelilerin disiplin amiri konumundaki Emniyet
Müdürlüğünün bu açıklamasının soruşturmanın bağımsız ve tarafsızlığına gölge
düşürerek etkisizleştirme amacı taşıdığını belirtmiştir. Cinsel saldırı
iddialarının gerçeği yansıtmadığının altının çizildiği Emniyet Müdürlüğü
açıklaması yargı organlarını etkileme gayesiyle yapılmıştır.
C. Tanık D.K.nın Beyanları ve Şüpheli Polislerin
Savunmaları
25. Tanık D.K. 30/5/2014 tarihinde Savcılıkta ifade
vermiştir. Polislerin kendilerini yakalamaları üzerine döverek AKREP'e
götürdüklerini, araçta karşılıklı oturttuklarını, ellerinin kelepçelendiğini,
araçta altı polis bulunduğunu, küfrettiklerini, o araçtan indirildikten sonra farklı
araçlarla emniyete götürüldüklerini söylemiştir. Cinsel saldırı iddiaları
konusunda tanığın bir anlatımı bulunmamaktadır.
26. Savcılıkta savunmaları alınan şüpheli polisler
suçlamaları kabul etmemiştir.
D. Soruşturma Neticesinde Verilen Karar
27. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 14/4/2015 tarihinde
kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili
kısımları şöyledir:
“…
Soruşturma
kapsamında müştekinin gözaltı işlemlerine ilişkin elde edilen güvenlik kamera
kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup,
yapılan inceleme sonucu düzenlenen 21/11/2013 tarihli raporda; dosya içerisinde
bulunan DVD'ler üzerinde yapılan incelemede iddia konusu eylemlerle ilgili
herhangi bir görüntü ve ses kaydının tespit edilemediği belirtilmiştir.
…
Yargıtay
içtihatlarında; cinsel saldırı suçu şüphelisinin görgü tanığı bulunmayan
olaylarda, kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olarak inkarda bulunabileceği
düşünülerek şüpheli savunması yerine, mağdurenin saptanabilen başka bir amacı
bulunmadığı, ifadelerinin çelişkili olmadığı, samimi ve inandırıcı olduğu
durumlarda, mağdurenin genç ve bekar bir kız olduğu da göz önüne alınarak,
kendi iffetine zarar verecek şekilde yalan söylemeyeceği değerlendirilerek
ifadesine itibar edileceği hususları önemle vurgulanmaktadır.
Dosyanın
bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu müştekinin gezi olayları olarak
isimlendirilen ve pek çok ilde aynı anda gerçekleştirilen şiddet eylemlerine
dönüşen gösterilerden biri olan Dikmen Caddesindeki izinsiz gösteriler
sırasında yakalandığı, müştekinin kendisini yakalayan polislere karşı cinsel
içerikli suçlayıcı beyanlarda bulunarak savunmaya dönük olarak olayı başka yöne
çekmeye çalıştığı, ifadesinin bu nedenle samimi, tutarlı ve inandırıcı kabul edilemeyeceği
değerlendirilmiştir.
Diğer
taraftan Ankara Emniyet Müdürü [K.A.]
hakkında atılı olayla ilgili olarak basın açıklaması yapmak suretiyle
iftira, görevi kötüye kullanma ve adil yargılamayı etkileme suçlarından dolayı
da şikayet dilekçesi verilmiş ve bu dosya ile birleştirilmişse de;
Müşteki
vekilinin ibraz ettiği basın açıklaması çıktısından da açıkça görüleceği üzere
söz konusu basın açıklamasının şüpheli emniyet müdürü tarafından yapılmayıp
Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğünce yapıldığı, basın açıklamasının
içeriğinde ise müşteki Eylem Karadağ'ın karıştığı olaylarla ilgili olarak
kamuoyuna bilgi verildiği, bildirinin herhangi bir suç unsuru içermediğinin
tespit edildiği,
Yürütülen
soruşturma kapsamında toplanan deliller ve dosya kapsamı nazara alındığında
şüpheliler hakkında kamu davasının açılması için gerekli, yeterli ve inandırıcı
maddi delil elde edilemediği ve atılı suçların unsurlarının oluşmadığı
anlaşılmakla, şüpheliler hakkında KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA [karar verilmiştir.]”
28. Bu karara başvurucunun yaptığı itiraz, Ankara 5. Sulh
Ceza Hâkimliğince 4/6/2015 tarihinde kararın usul ve yasaya uygun olduğu
gerekçesiyle reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
29. Anayasa Mahkemesinin Özge Özgürengin (B. No:
2014/5218, 19/4/2018, §§ 22-38) ve Ali Ulvi Altunelli (B. No:
2014/11172, 12/6/2018, §§ 23-27, 29-45) kararlarında ilgili ulusal ve
uluslararası mevzuat ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) uygulaması
açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 23/10/2019 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucu;
i. Katıldığı gösterinin barışçıllığını
bozacak bir davranışı yokken polisin gaz ve basınçlı suyla müdahalesi sonucu
gözaltına alındığını, AKREP tabir edilen araca bindirilirken ve araçta cinsel
saldırıya maruz kaldığını, ikinci kez bindirildiği araçta da polislerin “TEM
Şube Müdürlüğünde neler yapılacağını biz biliyoruz.” diyerek kendisini
tehdit ettiklerini,
ii. Olay sonrasında ruh sağılığının
bozulduğunu, cinsel suçlarda ruh sağlığı raporlarının hayati önem taşıdığını,
iii. Hakaret suçu işlendiği sırada aynı
araçta gözaltına alınmak üzere götürülen arkadaşının oğlu, tanık D.K.nın
ifadelerinin dikkate alınmadığını,
iv. Yakalama Tutanağı'nda sicil
numaraları bulunan polislerin tespit edilmesi talepleri konusunda bir adım
atılmadığını, eylemi işleyen diğer polislerin belirlenmesinde de aynı tutumun
sürdürüldüğünü, bütün bu tespitlerin etkili soruşturma yürütme arzusunun bulunmadığını
gösterdiğini,
v. Kolluk amirleri hakkında hiçbir
işlem yapılmamasının onlara fiilen suçtan bağışıklık kazandırdığını,
vi. Olayla ilgili MOBESE, kamu ve özel
işyerlerine ait güvenlik kamerası, araç içi kamera görüntülerinin, telsiz
kayıtlarının temin edilmediğini,
vii. Bütün bu eksikliklerin kolluğun
güç kullanmasının gereklilik ve orantılılık değerlendirmesinde kullanılacak
verilerin elde edilmemesine yol açtığını,
viii. Şüpheli K.A.nın söz konusu basın
açıklamasıyla adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, iftira ve görevi kötüye
kullanma suçunu işlediğinin sabit olduğunu,
ix. Olayların çarpıtılarak delillerin
değerlendirildiğini, gösterinin barışçıl niteliğine zarar vermemesine karşın
temel haklarının korunmasını sağlamaktan kaçınıldığını gösterdiğini belirterek
kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal
edildiğini öne sürmüştür.
32. Bakanlık görüşünde Anayasa Mahkemesinin bazı
içtihatlarına gönderme yapılarak bu içtihatlarında dikkate alınması gerektiği
ifade edilmiştir.
33. Başvurucu, Bakanlık görüşüne başvuru formundaki
bilgiler doğrultusunda beyanda bulunmuştur.
B. Değerlendirme
34. Anayasa’nın 17. maddesinin ilgili kısımları ve 5.
maddesi şöyledir:
“Kişinin
dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı
Madde
17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına
sahiptir.
…
Kimseye
işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya
veya muameleye tabi tutulamaz.
…
Devletin
temel amaç ve görevleri
Madde
5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve
bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak,
kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak
ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi
ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
35. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013,
§ 16). Etkili başvuru hakkına ilişkin şikâyet kötü muamele yasağının usul
yükümlülüğü kapsamında kaldığından anılan hak yönünden ayrıca bir değerlendirme
yapılmamıştır.
36. Anayasa Mahkemesinin toplantı ve gösteri sırasında güç
kullanılmasından ötürü kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkına ilişkin ilkeleri Özge Özgürengin (aynı kararda bkz.
§§46-54, 70-80) başvurusunda açıklanmıştır.
37. Başvurucunun iddiaları, katıldığı toplantı ve gösteri
yürüyüşünün barışçıl niteliğini bozacak bir davranışı bulunmamasına karşın gaz
ve basınçlı suyla müdahalesiyle yakalandığı, emniyete götürüldüğü süre içinde
hakaret, tehdit ve cinsel saldırıya maruz kaldığı iddialarıyla ilgili olarak
yapılan soruşturmadan netice alamadığı noktasındadır.
38. Cumhuriyet savcısının talimatıyla usulsüz toplantı ve
gösteri yürüyüşüne katılmak suçlamasıyla gözaltına alınan başvurucu, aynı gece
alınan ifadesinde başvuru konusu iddiaları gündeme getirmiştir. Başvurucu,
olaydan beş gün sonra da yazılı olarak şikâyette bulunmuştur. Şikâyet dilekçesi
üzerine kolluk görevlileri hakkında hakaret, tehdit, cinsel taciz ve görevi
kötüye kullanma suçundan resmî soruşturma başlatılmıştır.
39. Savcılık 5/7/2013 tarihinde, iddiaların gerçeklik boyutunun
tespiti için olayla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile özel işyerlerine ait
kamera kayıtları ve polis kamera kayıtlarının temin edilmesini, başvurucunun
yakalama ve gözaltına alınma sürecinde görevli polislerin kimlik bilgilerinin
tespitini, toplumsal olaya yapılan müdahale sırasında düzenlenen tutanakları
getirtmiştir.
40. Kamera görüntüleri üzerinde bilirkişi incelemesi
yaptırılmışsa da kayıtlara yansıyan bir görüntü bulunamamıştır. Başvurucunun
yakalanma ve gözaltı sürecinde görevli polislerin savunmaları da bizzat savcı
tarafından alınmıştır.
41. Başvurucuyla birlikte yakalanan ve gözaltına alınan,
başvurucunun arkadaşının on yedi yaşındaki çocuğu D.K. tanık olarak
dinlenmiştir. D.K. polislerin kendilerine küfrettiğini ifade etmiş fakat cinsel
saldırı ve tehdit iddialarıyla ilgili olarak bir beyanda bulunmamıştır. Adli
muayene raporunda belirtilen sol dirsek iç yüzdeki 6 cm2lik yaranın kolluk görevlileri
tarafından meydana getirildiği konusunda başvurucu bir açıklama yapmamıştır.
42. Kötü muamele konusundaki iddialar, uygun delillerle
desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her
türlü şüpheden uzak, makul kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir
kanıt, yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen
birtakım karinelerden de oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar toplanırken
tarafların takındığı tutumlar dikkate alınmalıdır. Ancak bu uygun koşulların
tespiti hâlinde kötü muamelenin varlığından bahsedilebilir (C.D., B. No:
2013/394, 6/3/2014, § 28).
43. Yukarıdaki açıklamalar da dikkate alındığında
başvurucunun kötü muamele iddialarının makul şüphe uyandıran ve savunulabilir
düzeyde olduğunu gösterecek herhangi bir unsur bulunmamaktadır.
44. Anayasa Mahkemesinin soruşturma ve kovuşturma
makamları tarafından verilen kararları maddi vakıa yönünden inceleyerek bu
mercilerin yaptıkları değerlendirmenin yerine kendisininkini ikame etme görevi
bulunmamaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, §
96). İlk derece yargı mercilerinin ulaştığı sonuçlar Anayasa Mahkemesini
bağlamamasına rağmen normal şartlar altında bu mercilerin maddi olaylara
ilişkin tespitlerinden ayrılmak için kuvvetli bir neden gösterilmelidir. Somut
olayda Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında ulaştığı sonucun
makul olduğu değerlendirilmiştir.
45. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin
üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul
edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
46. Kötü muamele iddialarıyla ilgili olarak açıkça
dayanaktan yoksunluk kararı verildiğinden Emniyet Müdürlüğünün basın
açıklamasının soruşturmanın bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürdüğüne
yönelen iddianın ele alınmasına lüzum görülmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/10/2019 tarihinde karar verildi.