TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
EYLEM KARADAĞ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/12060)
Karar Tarihi: 23/10/2019
Başkan : Engin YILDIRIM
Üyeler : Recep KÖMÜRCÜ
Celal Mümtaz AKINCI
Rıdvan GÜLEÇ
Yıldız SEFERİNOĞLU
Raportör : Hüseyin MECEK
Başvurucu : Eylem KARADAĞ
Vekili : Av. Deniz ÖZBİLGİN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltında cinsel saldırı, hakaret ve tehdit nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/7/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
7. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
8. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi’nden (UYAP) elde edilen bilgi ve belgeler çerçevesinde olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Olarak
10. Başvurucu Gezi Parkı olayları kapsamında Ankara Dikmen Semti’nde 26/6/2013’te yapılan gösteriye katılmıştır.
11. Saat 23.00 sıralarında TOMA ve AKREP olarak tabir edilen zırhlı araçlarla yapılan müdahalede kullanılan basınçlı su ve biber gazından etkilenerek olay yerinden uzaklaşmaya çalışan başvurucu, ara sokaklardaki polis müdahalesinden korunmak için bir kıraathanenin önünde beklemeye başlamıştır. Başvurucunun yanında, arkadaşının on yedi yaşındaki oğlu olan D.K. isimli bir gösterici vardır.
12. Başvurucunun beyanına göre göstericiler dağıldıktan sonra başvurucunun beklediği yere gelen polis, başvurucuyu gözaltına almıştır. Başvurucu; polislerin ekip aracına bindirirken ve araç içinde göğüs, kalça ve cinsel organına dokunmak suretiyle kendisine cinsel saldırıda bulunduklarını, araç içinde ellerini kelepçelediklerini, başına vurduklarını, kucağına bir polisin oturarak cinsel saldırıyı sürdürdüğünü öne sürmüştür. Bir saat kadar sonra AKREP olarak tabir edilen başka bir araca bindirildiğini, kendisine sigara ve su verilmediğini, tehdit edildiğini öne sürmüştür.
13. 27/6/2013 günü saat 01.30’da yakalanan başvurucu hakkında Yakalama Tutanağı düzenlenmiştir.
14. Ankara Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesinin 27/6/2013 tarihli raporuna göre başvurucunun sol dirsek iç yüzünde 6 cm2lik ekimotik alan mevcuttur.
15. 27/6/2013 günü saat 08.00’de on beş polis memuru ve amiri tarafından Olay Tutanağı tanzim edilmiştir. Tutanakta olay günü Ankara’nın çeşitli bölgelerinde yapılan gösterilerle ilgili bilgiler yer almaktadır. Dikmen Caddesi Polisevi Kavşağı'nda meydana gelen olaylarla ilgili açıklamalar şöyledir:
“Saat: 23.30’da Dikmen-Sinan Caddesi Mimar Sokak üzerinde toplanan ve aralarında Halkevlerine müzahir şahısların bulunduğu yaklaşık (400) kişilik grup yolu araç trafiğine kapatmış ve yola barikat kurarak beklemeye başlamıştır.
Saat 00.10'da Sinan Caddesi ve Mimar Sokak üzerinde bulunan herkesin duyabileceği şekilde ses yayın aracı vasıtasıyla görevlilerimiz tarafından yolu araç trafiğine kapatan gruba hitaben “Yaptığınız eylem 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırıdır. Yolu Trafiğe Açınız ve dağılınız. Lütfen Çevreyi Rahatsız Etmeden buradan ayrılınız. Aksi takdirde su ve gaz kullanılmak suretiyle ve gerekirse zor kullanılarak dağıtılacaksınız." şeklinde ikazda bulunulmuştur.
Yapılan ikazlara rağmen dağılmamakta direnen gruba Çevik Kuvvet Personeli tarafından orantılı olarak ve grubun dağılmasını sağlayacak ölçüde gaz ve TOMA aracı vasıtası ile su sıkılmak suretiyle müdahale edilerek grubun büyük kısmının dağılması sağlanmıştır.
Yapılan ikazlara ve kendilerine verilen makul süreye rağmen dağılmamakta direnen ve polis ekiplerine taşlarla saldıran [Eylem Karadağ ve D.K.] isimli şahıslar ise saat: 01.30 da Dikmen Caddesi Üzerinden zor kullanılarak ve dirençlerini kıracak ölçüde müdahale edilerek Asayiş Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından yakalanmış,grubun diğer kısmı ise saat 01.45’te cadde üzerinden çeşitli yönlere ayrılmıştır. Yakalanan şahısların yüzlerine karşı "2559 Sayılı PVSK 23. ve Yakalama, Gözaltına alma ve İfade alma yönetmeliğinin 6. maddesi" hükümlerinde belirtilen yasal hakları okunmuştur.
Yukarıda kimlik bilgileri bulunan şüpheli şahıslar hakkında gerekli adli işlemlerin yapılabilmesi amacıyla Ankara Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilmişlerdir.”
16. Kolluk tarafından 27/6/2013 günü saat 02.45’te Adli Kolluk-Cumhuriyet Savcısı Görüşme Tutanağı düzenlenmiştir. Anılan tutanağın İhbar Edilen Olay kısmında Gezi Parkı eylemleri sırasında Dikmen Caddesi üzerinde saat 10.30 sıralarında barikat kurup yolu kapatarak trafiği engelleyen ve güvenlik kuvvetlerine taş vb. sert cisimlerle saldırmak suretiyle 6/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçundan yakalanan on kişi hakkında savcının talimatlarının alındığı kaydedilmiştir. Şüphelilerin yakalanıp Emniyet Müdürlüğüne intikal ettirilerek gözaltına alınması, görüntülerin incelenerek Tespit ve Teşhis Tutanağı tanzim edilmesi, şüphelilerin savunmalarının alınması savcının talimatları arasında yer almaktadır.
17. 27/6/2013 günü saat 10.00’da ikinci kez Adli Kolluk-Cumhuriyet Savcısı Görüşme Tutanağı düzenlenmiştir. Bu tutanakta görüntü kayıtlarının detaylı biçimde izlenmesi, olaya aktif olarak karıştığı görüntülerden tespit edilen şüphelilerle ilgili olarak tekrar talimat alınması, olaya karıştığı tespit edilemeyen şüphelilerin ifadeleri alınarak serbest bırakılması talimatı verilmiştir.
18. 28/6/2013 tarihinde Emniyet Müdürlüğü 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan fezleke hazırlayarak Savcılığa göndermiştir.
19. Başvurucu, savcının talimatıyla 27/6/2013 günü saat 01.30’da 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan gözaltına alınmıştır. Aynı gece müdafi huzurunda başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında yakalama sırasındaki cinsel saldırı, hakaret ve tehdit iddialarını gündeme getirerek şikâyetçi olmuştur. Başvurucu vekili ayrıca 2/7/2013 tarihinde yazılı olarak suç ihbarında bulunmuştur. Bu dilekçe üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/87564 numarası üzerinden soruşturma başlatılmıştır.
20. Başvurucunun şikâyet dilekçesi üzerine açılan soruşturma kapsamında Savcılık 5/7/2013 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğüne şu talimatları vermiştir:
“1- 27/06/2013 gecesi saat 01:30 sıralarında Dikmen Caddesi ve civarında meydana geldiği iddia edilen olayla ilgili olarak polis tarafından herhangi bir toplumsal olaya müdahale edilip edilmediği, müşteki hakkında herhangi bir adli evrak tanzim edilip edilmediği, edilmiş ise onaylı bir suretinin Başsavcılığımıza gönderilmesi,
2- Olay tarih ve saatinde olay mahalline ilişkin kurumunuzda kamera kaydı var ise buna ilişkin örneğin CD ortamında gönderilmesi,
3- Olay tarih ve saatinde olay mahallini kapsayacak diğer kamu kurumları ile özel işyerlerine ait kamera görüntüleri var ise (özellikle şikayet dilekçesinde belirtilen olayın meydana geldiği yer olarak açıklanan 'kıraathane' civarının) temin edilerek CD ortamında Başsavcılığımıza gönderilmesi,
4- Emniyet Müdürlüğü bahçesinde bekletildikleri sırada kendisine polis memurları tarafından hakaret ve tehdit edildiğinin müşteki tarafından ileri sürülmüş olması karşısında, anılan olayı gösteren kamera kaydı varsa buna ilişkin örneğin CD ortamında gönderilmesi,
5- Müşteki Eylem KARADAĞ hakkında yakalama işlemini yapan polis görevlilerinin, müştekinin gözaltına alındığı akrep tabir edilen araçta ve ardından bindirildiği polis aracında görevli polis memurlarının kimlik ve telefon bilgilerinin gönderilmesi.”
21. Başvurucunun cinsel saldırı iddiaları basında yer alınca Ankara Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü 1/7/2013 tarihinde basın açıklaması yapmıştır. Açıklama metni şöyledir:
“Son günlerde bazı yazılı basın organlarında Gazi Parkı sebebiyle kanunsuz gösterilerde, gözaltı işlemleri esnasında Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Polis Memurları hakkında asılsız iftiralarda bulunan Eylem K. isimli eylemcinin, 16.05.2013 günü 'Hatay İli Reyhanlı İlçesinde meydana gelen olayları protesto etmek' amacıyla gerçekleştirilen kanuna aykırı eylemlerde bulunduğu, 26.06.2013 günü 'Gezi Parkı’nda Meydana Gelen Olaylara Destek Vermek' amacıyla Çankaya İlçesi Dikmen Caddesi üzerinde toplanan ve yolun her iki yönünü de araç trafiğine kapattıktan sonra barikat kurmak ve barikatı ateşe vermek suretiyle gerçekleştirilen kanuna aykırı eylemlerde bulunan 400 kişilik grup arasında da bulunduğu tespit edilmiştir.
Cumhuriyet Savcısının talimatları doğrultusunda gözaltına alınan 6 şüpheliden biri olan Eylem K.’nın belirtilen olaylarla ilgili 3 defa gözaltına alındığı, her 3 ifadesinde de benzer taciz iddialarında bulunması hususu oldukça manidar olup, bahse konu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.
Ankara Emniyet Müdürlüğü olarak vatandaşın ırz, can ve mal güvenliğini korumakla görevli teşkilatımız Gezi Parkı protestoları nedeniyle gözaltına alınan eylemciler içerisinde daha öncede bayanlar olmasına rağmen bu tarz iddialarla ilk kez karşılaşılmaktadır.
Kamuoyuna ve Basınımıza duyurulur.”
22. Basın açıklaması üzerine başvurucu vekili 22/8/2013 tarihinde Ankara İl Emniyet Müdürü hakkında görevi kötüye kullanma, iftira ve adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsten suç ihbarında bulunmuştur. Savcılığın 2013/107071 numarası üzerinden başlatılan soruşturma 12/9/2013 tarihinde 2013/87564 No.lu soruşturmayla birleştirilerek tüm soruşturmalar birlikte sürdürülmüştür.
23. Emniyet Müdürlüğünden temin edilen üç DVD üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesinde başvurucunun iddiasına konu eylemlerle ilgili herhangi bir görüntü ve ses kaydı tespit edilememiştir.
B. Başvurucunun Beyanları
24. Başvurucu 27/6/2013 günü saat 13.30’da şüpheli sıfatıyla kollukta, 15/7/2013 tarihinde Savcılıkta müşteki olarak ifade vermiştir. Başvurucunun dilekçeleri ve ifadelerindeki iddiaları şöyledir:
- 26/6/2013 tarihinde Topçu Kışlası’nın yapılmasını protesto etmek amacıyla Gezi Parkı olayları kapsamında Ankara Dikmen Ziraat Bankası Kavşağı'nda düzenlenen protesto etkinliklerine katılmıştır. Yanında bir arkadaşının on yedi yaşındaki oğlu D.K. da vardır. Saat 23.00’te hiçbir uyarı yapmadan polis, gösteriye gaz bombası ve basınçlı suyla müdahale etmiştir. Kendilerini (başvurucu ve D.K.) korumak için İlk Adım Parkı’na yönelmişlerdir. Bu arada ortaya çıkan karmaşa sonucunda ayrı düşmüşler, daha sonra parkın karşısındaki bir kıraathanede bir araya gelip beklemeye başlamışlardır. Bu sırada polisler gelmiştir. Sivil polisler kafasına, D.K.nın da sırtına vurup onları AKREP'e götürmüştür. Araca binerken eğilmiş vaziyetteyken polislerden biri göğsüne, diğeri cinsel organına değmiş; bir başkası da kalçasını sıkmıştır.
- Araca bindirildikten sonra eşkâlini verdiği bir polis “A… koyun bunların, ezin, altınıza alın.” demiş, ellerini kelepçelemiş, solunda oturan polis boyun ve göğsüne dirseğiyle dokunmuş, kucağına oturmuştur. Yirmi sekiz yaşında olduğunu tahmin ettiği bu polisin eşkâlini verememiştir. Yanında bulunan D.K.nın bu eylemlerden olumsuz etkilenmemesi için sesini çıkarmamıştır.
- Ara sokaklarda araçla gezdikten sonra başka bir polis otosuna alınmıştır. Bu araçta elleri kelepçeli, tanımadığı bir kadın gösterici daha bulunmaktadır. Burada bir kadın polis kendisinin fotoğrafını çekmek istemiştir ama o, buna izin vermemiştir.
- Bu araçta bir saat kadar bekledikten sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğüne götürülmüştür. Araçta bekledikleri sırada polislerden biri “Alanda bağırıyorsunuz, burada korktunuz mu? Biz burada size bir şey yapmıyoruz ama TEM’e götürüldüğünüzde neler yapacaklarını biz biliyoruz.” diyerek kendisini tehdit etmiştir. Genel Müdürlük bahçesinde kelepçeli olarak bir süre oturmuşlardır. Burada otururken eşkâlini verdiği polislerden biri yanındaki polise “Bunlar şerefsiz, vatan haini, bunları erkeksiz bırakmayacaksın.” diyerek hakaret etmiştir.
- Olaydan sonra psikolojik tedavi görmüştür.
- Ankara Emniyet Müdürlüğünün basın açıklamasına cevaben önceden katıldığı eylemlerle ilgili olarak alınan ifadelerinin bir suretini ibraz etmiş; önceki ifadelerinde cinsel taciz iddiasının yer almadığını, şüphelilerin disiplin amiri konumundaki Emniyet Müdürlüğünün bu açıklamasının soruşturmanın bağımsız ve tarafsızlığına gölge düşürerek etkisizleştirme amacı taşıdığını belirtmiştir. Cinsel saldırı iddialarının gerçeği yansıtmadığının altının çizildiği Emniyet Müdürlüğü açıklaması yargı organlarını etkileme gayesiyle yapılmıştır.
C. Tanık D.K.nın Beyanları ve Şüpheli Polislerin Savunmaları
25. Tanık D.K. 30/5/2014 tarihinde Savcılıkta ifade vermiştir. Polislerin kendilerini yakalamaları üzerine döverek AKREP'e götürdüklerini, araçta karşılıklı oturttuklarını, ellerinin kelepçelendiğini, araçta altı polis bulunduğunu, küfrettiklerini, o araçtan indirildikten sonra farklı araçlarla emniyete götürüldüklerini söylemiştir. Cinsel saldırı iddiaları konusunda tanığın bir anlatımı bulunmamaktadır.
26. Savcılıkta savunmaları alınan şüpheli polisler suçlamaları kabul etmemiştir.
D. Soruşturma Neticesinde Verilen Karar
27. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı 14/4/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
“…
Soruşturma kapsamında müştekinin gözaltı işlemlerine ilişkin elde edilen güvenlik kamera kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş olup, yapılan inceleme sonucu düzenlenen 21/11/2013 tarihli raporda; dosya içerisinde bulunan DVD'ler üzerinde yapılan incelemede iddia konusu eylemlerle ilgili herhangi bir görüntü ve ses kaydının tespit edilemediği belirtilmiştir.
…
Yargıtay içtihatlarında; cinsel saldırı suçu şüphelisinin görgü tanığı bulunmayan olaylarda, kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olarak inkarda bulunabileceği düşünülerek şüpheli savunması yerine, mağdurenin saptanabilen başka bir amacı bulunmadığı, ifadelerinin çelişkili olmadığı, samimi ve inandırıcı olduğu durumlarda, mağdurenin genç ve bekar bir kız olduğu da göz önüne alınarak, kendi iffetine zarar verecek şekilde yalan söylemeyeceği değerlendirilerek ifadesine itibar edileceği hususları önemle vurgulanmaktadır.
Dosyanın bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu müştekinin gezi olayları olarak isimlendirilen ve pek çok ilde aynı anda gerçekleştirilen şiddet eylemlerine dönüşen gösterilerden biri olan Dikmen Caddesindeki izinsiz gösteriler sırasında yakalandığı, müştekinin kendisini yakalayan polislere karşı cinsel içerikli suçlayıcı beyanlarda bulunarak savunmaya dönük olarak olayı başka yöne çekmeye çalıştığı, ifadesinin bu nedenle samimi, tutarlı ve inandırıcı kabul edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Diğer taraftan Ankara Emniyet Müdürü [K.A.] hakkında atılı olayla ilgili olarak basın açıklaması yapmak suretiyle iftira, görevi kötüye kullanma ve adil yargılamayı etkileme suçlarından dolayı da şikayet dilekçesi verilmiş ve bu dosya ile birleştirilmişse de;
Müşteki vekilinin ibraz ettiği basın açıklaması çıktısından da açıkça görüleceği üzere söz konusu basın açıklamasının şüpheli emniyet müdürü tarafından yapılmayıp Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğünce yapıldığı, basın açıklamasının içeriğinde ise müşteki Eylem Karadağ'ın karıştığı olaylarla ilgili olarak kamuoyuna bilgi verildiği, bildirinin herhangi bir suç unsuru içermediğinin tespit edildiği,
Yürütülen soruşturma kapsamında toplanan deliller ve dosya kapsamı nazara alındığında şüpheliler hakkında kamu davasının açılması için gerekli, yeterli ve inandırıcı maddi delil elde edilemediği ve atılı suçların unsurlarının oluşmadığı anlaşılmakla, şüpheliler hakkında KOVUŞTURMA YAPILMASINA YER OLMADIĞINA [karar verilmiştir.]”
28. Bu karara başvurucunun yaptığı itiraz, Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğince 4/6/2015 tarihinde kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
IV. İLGİLİ HUKUK
29. Anayasa Mahkemesinin Özge Özgürengin (B. No: 2014/5218, 19/4/2018, §§ 22-38) ve Ali Ulvi Altunelli (B. No: 2014/11172, 12/6/2018, §§ 23-27, 29-45) kararlarında ilgili ulusal ve uluslararası mevzuat ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) uygulaması açıklanmıştır.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 23/10/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
31. Başvurucu;
i. Katıldığı gösterinin barışçıllığını bozacak bir davranışı yokken polisin gaz ve basınçlı suyla müdahalesi sonucu gözaltına alındığını, AKREP tabir edilen araca bindirilirken ve araçta cinsel saldırıya maruz kaldığını, ikinci kez bindirildiği araçta da polislerin “TEM Şube Müdürlüğünde neler yapılacağını biz biliyoruz.” diyerek kendisini tehdit ettiklerini,
ii. Olay sonrasında ruh sağılığının bozulduğunu, cinsel suçlarda ruh sağlığı raporlarının hayati önem taşıdığını,
iii. Hakaret suçu işlendiği sırada aynı araçta gözaltına alınmak üzere götürülen arkadaşının oğlu, tanık D.K.nın ifadelerinin dikkate alınmadığını,
iv. Yakalama Tutanağı'nda sicil numaraları bulunan polislerin tespit edilmesi talepleri konusunda bir adım atılmadığını, eylemi işleyen diğer polislerin belirlenmesinde de aynı tutumun sürdürüldüğünü, bütün bu tespitlerin etkili soruşturma yürütme arzusunun bulunmadığını gösterdiğini,
v. Kolluk amirleri hakkında hiçbir işlem yapılmamasının onlara fiilen suçtan bağışıklık kazandırdığını,
vi. Olayla ilgili MOBESE, kamu ve özel işyerlerine ait güvenlik kamerası, araç içi kamera görüntülerinin, telsiz kayıtlarının temin edilmediğini,
vii. Bütün bu eksikliklerin kolluğun güç kullanmasının gereklilik ve orantılılık değerlendirmesinde kullanılacak verilerin elde edilmemesine yol açtığını,
viii. Şüpheli K.A.nın söz konusu basın açıklamasıyla adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs, iftira ve görevi kötüye kullanma suçunu işlediğinin sabit olduğunu,
ix. Olayların çarpıtılarak delillerin değerlendirildiğini, gösterinin barışçıl niteliğine zarar vermemesine karşın temel haklarının korunmasını sağlamaktan kaçınıldığını gösterdiğini belirterek kötü muamele yasağı ve bununla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştür.
32. Bakanlık görüşünde Anayasa Mahkemesinin bazı içtihatlarına gönderme yapılarak bu içtihatlarında dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.
33. Başvurucu, Bakanlık görüşüne başvuru formundaki bilgiler doğrultusunda beyanda bulunmuştur.
B. Değerlendirme
34. Anayasa’nın 17. maddesinin ilgili kısımları ve 5. maddesi şöyledir:
“Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı
Madde 17 – Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.
Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.
Devletin temel amaç ve görevleri
Madde 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
35. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Etkili başvuru hakkına ilişkin şikâyet kötü muamele yasağının usul yükümlülüğü kapsamında kaldığından anılan hak yönünden ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
36. Anayasa Mahkemesinin toplantı ve gösteri sırasında güç kullanılmasından ötürü kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına ilişkin ilkeleri Özge Özgürengin (aynı kararda bkz. §§46-54, 70-80) başvurusunda açıklanmıştır.
37. Başvurucunun iddiaları, katıldığı toplantı ve gösteri yürüyüşünün barışçıl niteliğini bozacak bir davranışı bulunmamasına karşın gaz ve basınçlı suyla müdahalesiyle yakalandığı, emniyete götürüldüğü süre içinde hakaret, tehdit ve cinsel saldırıya maruz kaldığı iddialarıyla ilgili olarak yapılan soruşturmadan netice alamadığı noktasındadır.
38. Cumhuriyet savcısının talimatıyla usulsüz toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak suçlamasıyla gözaltına alınan başvurucu, aynı gece alınan ifadesinde başvuru konusu iddiaları gündeme getirmiştir. Başvurucu, olaydan beş gün sonra da yazılı olarak şikâyette bulunmuştur. Şikâyet dilekçesi üzerine kolluk görevlileri hakkında hakaret, tehdit, cinsel taciz ve görevi kötüye kullanma suçundan resmî soruşturma başlatılmıştır.
39. Savcılık 5/7/2013 tarihinde, iddiaların gerçeklik boyutunun tespiti için olayla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile özel işyerlerine ait kamera kayıtları ve polis kamera kayıtlarının temin edilmesini, başvurucunun yakalama ve gözaltına alınma sürecinde görevli polislerin kimlik bilgilerinin tespitini, toplumsal olaya yapılan müdahale sırasında düzenlenen tutanakları getirtmiştir.
40. Kamera görüntüleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa da kayıtlara yansıyan bir görüntü bulunamamıştır. Başvurucunun yakalanma ve gözaltı sürecinde görevli polislerin savunmaları da bizzat savcı tarafından alınmıştır.
41. Başvurucuyla birlikte yakalanan ve gözaltına alınan, başvurucunun arkadaşının on yedi yaşındaki çocuğu D.K. tanık olarak dinlenmiştir. D.K. polislerin kendilerine küfrettiğini ifade etmiş fakat cinsel saldırı ve tehdit iddialarıyla ilgili olarak bir beyanda bulunmamıştır. Adli muayene raporunda belirtilen sol dirsek iç yüzdeki 6 cm2lik yaranın kolluk görevlileri tarafından meydana getirildiği konusunda başvurucu bir açıklama yapmamıştır.
42. Kötü muamele konusundaki iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. İddia edilen olayların gerçekliğini tespit etmek için her türlü şüpheden uzak, makul kanıtların varlığı gerekir. Bu nitelikteki bir kanıt, yeterince ciddi, açık ve tutarlı emarelerden ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karinelerden de oluşabilir. Bu bağlamda kanıtlar toplanırken tarafların takındığı tutumlar dikkate alınmalıdır. Ancak bu uygun koşulların tespiti hâlinde kötü muamelenin varlığından bahsedilebilir (C.D., B. No: 2013/394, 6/3/2014, § 28).
43. Yukarıdaki açıklamalar da dikkate alındığında başvurucunun kötü muamele iddialarının makul şüphe uyandıran ve savunulabilir düzeyde olduğunu gösterecek herhangi bir unsur bulunmamaktadır.
44. Anayasa Mahkemesinin soruşturma ve kovuşturma makamları tarafından verilen kararları maddi vakıa yönünden inceleyerek bu mercilerin yaptıkları değerlendirmenin yerine kendisininkini ikame etme görevi bulunmamaktadır (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 96). İlk derece yargı mercilerinin ulaştığı sonuçlar Anayasa Mahkemesini bağlamamasına rağmen normal şartlar altında bu mercilerin maddi olaylara ilişkin tespitlerinden ayrılmak için kuvvetli bir neden gösterilmelidir. Somut olayda Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında ulaştığı sonucun makul olduğu değerlendirilmiştir.
45. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
46. Kötü muamele iddialarıyla ilgili olarak açıkça dayanaktan yoksunluk kararı verildiğinden Emniyet Müdürlüğünün basın açıklamasının soruşturmanın bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürdüğüne yönelen iddianın ele alınmasına lüzum görülmemiştir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 23/10/2019 tarihinde karar verildi.