TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
AHMET TURAN POLAT BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/12142)
Karar Tarihi:10/1/2019
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucu
Ahmet Turan POLAT
Vekili
Av. İsmail KAHRAMAN
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, zorunlu askerlik hizmeti sırasında aseton zehirlenmesi sonucu meydana gelen ölüm olayına ilişkin etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/7/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ile ekindeki başvuruya konu soruşturma dosyası içeriğinden tespit edilen olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığına bağlı 102. Topçu Alay Komutanlığı (Komutanlık) emrinde er olarak askerliğini ifa ederken rahatsızlanarak 8/10/2010 tarihinde yaşamını yitiren 1986 doğumlu Ç.P.nin babasıdır.
7. Olay hakkında yürütülen soruşturma dosyasındaki bilgi ve belgelere göre Ç.P. 29/9/2010 tarihinde saat 04.00 civarlarında mide bulantısı şikâyetiyle kışla revirine müracaat etmiştir. Kendisine bulantı giderici iğne yapılmıştır. Ertesi sabah viziteye çıkmaması üzerine aynı gün saat 16.00'da Albay R.A. tarafından bir kez daha muayene olması için revire yollanmıştır. Revirde muayene edilip kendisine ilaç tedavisi uygulanmış, ertesi gün sabah yeniden muayene edildiğinde şuurunun yerinde olmadığının anlaşılması üzerine ambulansla Uzunköprü Devlet Hastanesi (Hastane) Acil Servisine kaldırılmıştır.
8. Hastanedeki 30/9/2010 tarihli muayenesi üzerine Ç.P.nin yoğun bakım ünitesi olan bir hastaneye sevkine karar verilmiştir Aynı gün Ç.P. saat 14.00 civarında ambulans helikopterle Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Eğitim ve Araştırma Hastanesine (Araştırma Hastanesi) getirilmiş ve Enfeksiyon Kliniğine yatırılmıştır.
9. Ardından 4/10/2010 tarihli Klinik Konseyi toplantısı sonucunda, kendisine aseton zehirlenmesine maruz kaldığı teşhisi konulması üzerine Ç.P. İç Hastalıkları Kliniğine sevk edilmiş, tedavisi devam ederken 8/10/2010 tarihinde saat 05.30 civarlarında hayatını kaybetmiştir.
10. 2. Kolordu Komutanlığı Gelibolu Askerî Savcılığına (Askerî Savcılık) vefat olayının aynı gün telefonla bildirilmesi üzerine Askerî Savcılık tarafından olay, gecikmesinde sakınca bulunan hâl kapsamında değerlendirilerek derhâl ve resen soruşturma başlatılmıştır.
11. Askerî savcı, aynı gün saat 10.30 civarlarında Komutanlığa giderek olayla ilgili tanık beyanlarını bizzat almış; ayrıca 1. Ordu Komutanlığı Askerî Savcılığına talimat yazarak otopsi ve diğer gerekli işlemlerin yapılmasını talep etmiştir.
12. Soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu (Kurum) tarafından düzenlenen 24/12/2010 tarihli otopsi raporunda özetle müteveffanın kanında alkol, diğer uyuşturucu maddelere ya da asetona rastlanmadığı belirtilerek ölüm sebebi hakkında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan (Kurul) görüş talep edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
13. Kurulun otopsi raporu, tedavi evrakı, Kurumun raporunu da dikkate alarak hazırladığı 6/4/2011 tarihli raporda kişinin ölümünün aseton zehirlenmesi sonucu meydana geldiği tespitinde bulunması üzerine Askerî Savcılık, 102. Topçu Alay Komutanlığından envanterinde bulunan akaryakıt, kimyasal madde ve türevlerinin ayrıntılı listesini istemiştir.
14. Liste Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Kimya Ana Bilim Dalında öğretim üyesi olarak görev yapan bilirkişiye iletilmiştir. Bilirkişi tarafından hazırlanan 4/7/2011 tarihli raporda özetle Ç.P.nin kanında 1/10/2010 tarihinde 0.9 g, 4/10/2010 tarihinde ise 0.04 g aseton tespit edildiği, dört günde asetonun %96'sının vücuttan atıldığı, Komutanlıkta bulunan malzemelerin listesindeki bazı malzemelerde düşük miktarda aseton bulunabileceği fakat bu hususun laboratuvar testleriyle ortaya konması gerektiği, Ç.P.nin kanındaki aseton miktarı gözetildiğinde bu miktarın solunum yoluyla vücuda alınmasının mümkün olmadığı, direkt ağız yoluyla alınma ihtimalinin mevcut olduğu belirtilmiştir. Ayrıca diğer zayıf bir ihtimalin de enerji ihtiyacını karşılamak üzere vücuttaki yağın kullanılması sonucu aseton oluşabilmesi olduğu ancak vücutta tespit edilen 0.9 g aseton değerine bu yolla ulaşılıp ulaşılamayacağının uzman incelemesini gerektirdiği, anılan değerdeki asetonun envanter listesindeki malzemeler yoluyla vücuda alınmasının mümkün olmadığı tespitlerinde bulunulmuştur.
15. Bilirkişi raporu üzerine askerî savcı 5/7/2011 tarihinde Komutanlığa bizzat giderek içinde aseton bulunabilecek malzemelerden örnekler almış, alınan numuneler analiz için 6/7/2011 tarihinde Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvarına (Laboratuvar) gönderilmiştir.
16. Laboratuvar tarafından hazırlanan 6/9/2011 tarihli raporda asetonun uçuculuğu yüksek bir madde olmasından dolayı gönderilen numunelerde aseton tespit edilememiş olabileceği ifade edilmiştir.
17. Bunun üzerine askerî savcı tarafından bilirkişi olarak atanan Tabip Yüzbaşı F.T.nin önerisiyle Askerî Savcılık tarafından Çanakkale 18 Mart Üniversitesinden biyokimya, toksikoloji-farmakoloji, dahiliye, gastroenteroloji, enfeksiyon hastalıkları ve adli tıp uzmanlarından müteşekkil bir bilirkişi heyetinin görevlendirilmesi talep edilmiştir.
18. Soruşturma dosyasının 13/12/2011 tarihinde incelenmek üzere tevdi edildiği bilirkişi heyetince düzenlenen 27/11/2012 tarihli raporda özetle ölen şahısta tespit edilen aseton miktarının kesin olarak viral hastalığa bağlı olup olmadığını söylemenin mümkün olmadığı, şahsın belirgin bir hastalığının bulunmadığı fakat asetonu vücuttan uzaklaştırmada önemli görevleri bulunan organlar olan akciğerler ve böbreklerinde belirgin ölçüde fonksiyon kaybı tespit edildiği ifade edilmiştir. Devamında mevcut bulguların değerlendirilmesinde herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde belli bir zehirli maddenin dışarıdan alındığının söylenemeyeceği, şahsın kanındaki aseton miktarının birincil nedeninin tespit edilemediği, bu durumun endojen kaynaklı olduğu kanaatine varıldığı, herhangi bir fiziksel ya da psikolojik zorlamayla ilişkilendirilemediği, tanı koyduracak nitelikte zehirlenme verilerine rastlanmadığı belirtilmiştir. Ayrıca raporda; bulguların şahısta gelişen akut böbrek yetmezliğinin belirtileri olabileceği, şahsın yakınmalarının başlamasından önce ağır egzersiz yaptığı fakat bu egzersizlerin söz konusu komplikasyona yol açacak düzeyde olup olmadığının eldeki verilerle anlaşılamadığı, kesin ölüm nedeninin belirlenemediği, şahsa yapılan müdahalelerin eldeki verilere göre tıp kurallarına uygun olduğu kanaatine varıldığı tespitlerine yer verilmiştir.
19. Askerî Savcılık müteveffanın babasının çeşitli zamanlarda ilettiği, oğluna askerliği süresince psikolojik baskı yapıldığı ve kötü muamelede bulunulduğu iddiaları üzerine Ç.P. ile aynı dönemde askerlik yapan erbaşların ifadelerine başvurmuştur. İfadeler neticesinde Askerî Savcılık, bölük ve takım komutanlarının sert yönetim tarzlarından ötürü askerlerin çekindikleri fakat erlere kötü muamelede bulunulduğuna dair bir delile ulaşılmadığı kanaatine varmıştır.
20. Oğlu ile aynı dönemde askerlik yapan Erbaş R.Y.nin bir sosyal paylaşım sitesinde "Kardeşim affet bizi konuşamadık, hepimiz sustuk." şeklinde bir paylaşımda bulunduğunun Ç.P.nin babası tarafından iletilmesi üzerine askerî savcı talimatla derhâl R.Y.nin beyanı alınmıştır. R.Y., ölüm olayıyla ilgili sorumlu tuttuğu bir kişi ya da gizlenen bir husus olmadığını beyan etmiştir.
21. Askerî savcı tanık beyanları, otopsi raporu, bilirkişi raporları, hastane kayıtları ile tüm dosya kapsamını değerlendirerek ve yukarıda değinilen tüm bulguları gerekçesinde belirterek Ç.P.nin ölümünde herhangi birinden kaynaklanan ihmalî ya da kasıtlı bir davranışın saptanmadığı, aseton zehirlenmesine neden olan asetonun endojen kaynaklı olduğu kanaatine varmış ve 31/12/2012 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
22. Ç.P.nin anne ve babası bu karara itiraz etmiştir. 5. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı tarafından dosya kapsamında yeterli araştırmanın yapıldığı, bilirkişi raporlarının son derece açıklayıcı ve bilimsel olduğu görüşüyle itirazın reddi yönünde görüş bildirilmiştir.
23. 5. Kolordu Komutanlığı Çorlu Askerî Mahkemesi 28/2/2013 tarihli kararla itirazın kabulüne, soruşturmanın genişletilmesine ve itiraza dair kesin kararın soruşturma işlemlerinin tamamlanmasının ardından verilmesine karar vermiştir. Kararda gerekçe olarak Ç.P.ye karşı gerek erler gerekse üstler tarafından yapılan herhangi bir maddi ya da manevi baskı bulup bulunmadığı ile muayene ve sağlık hizmetlerine ulaşma hususlarında yeterli araştırma yapılmadığı belirtilmiş; adı sayılan bazı erbaşın terhisinden sonra beyanının alınması gerekliliği belirtilmiştir. Ayrıca Ç.P.nin askerliği öncesinde herhangi bir hastalığı bulunup bulunmadığına dair resmî kurumlardan araştırma yapılmamasının eksiklik olduğuna işaret edilmiştir. Yine şahsın ölümünde geç, yanlış teşhis veya müdahale, takip eksikliği olabileceği ihtimaline binaen kusur durumunun tespitinde görevli olan Yüksek Sağlık Şûrasından (Şûra) karmaşıklık arz eden olaya dair görüş alınması gerektiği ifade edilmiştir.
24. Askerî Savcılık 27/11/2012 tarihli raporu düzenleyen bilirkişi heyetinden müteveffanın vücudundaki aseton yüksekliğine fiziksel ya da psikolojik zorlanmanın neden olup olmayacağı yönünde ek rapor vermesi talebinde bulunmuştur.
25. Bilirkişi heyetinin ek raporunda özetle şahsın askerlik öncesinde ve sırasında aynı bulgularla seyreden, kolayca tanı konulabilecek bir rahatsızlığının tespit edilemediği, mevcut verilerle kesin ölüm nedeninin ve tıbbi işlemlerle ölüm olayı arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığının tespit edilemediği, şahıstaki yüksek aseton düzeyinin endojen kaynaklı olduğu kanaatine varıldığı, buna neden olan birincil etkenin tespit edilemediği, 28/9/2010 tarihinde yapılan yoğun egzersiz ve iddia edilen psikolojik zorlamanın olaya sebep olduğuna dair veri bulunamadığı belirtilmiştir.
26. Askerî Savcılık tarafından, ilgililerin kusur durumunun tespiti için rapor talep edilmesi gerekliliğine işaret edilen Şûranın yalnızca yargılama aşamasında mahkemelere görüş vermesi nedeniyle Kuruldan yeniden görüş alınması yoluna gidilmiştir.
27. Kurulun 28/1/2015 tarihli raporunda; şahsın travmatik tesirle ya da aseton zehirlenmesi dışında bir zehirlenme ile öldüğüne dair tıbbi delil bulunmadığı, kişiye gerekli tıbbi müdahalenin yapıldığı, ilk gün revire yatırılmasının, ertesi gün sabah yapılan muayenedeki tespitler üzerine ise ambulansla sevk edilmesinin uygun olduğu, ölümünde ilgili sağlık personeline kusur atfedilemeyeceği görüşüne yer verilmiştir.
28. 5. Kolordu Komutanlığı Çorlu Askerî Mahkemesi 4/6/2015 tarihli kararla yukarıdaki tüm ek soruşturma işlemlerine de değinerek itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.
29. Ret kararı 18/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
30. Başvurucu 14/7/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
31. UYAP üzerinden ulaşılan bilgilere göre başvurucunun ölüm olayıyla ilgili olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde açtığı tazminat davası, AYİM'in 2/7/2014 tarihli kararıyla ölüm tarihinden bir yıl geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle süre aşımı bulunarak reddedilmiştir. Karar düzeltme talebinin de 5/11/2014 tarihinde reddedilmesi üzerine başvurucu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Söz konusu karara karşı yapılan 2015/9181 numaralı bireysel başvuru Anayasa Mahkemesince başvuru süresinin dolmasından sonra bireysel başvuruda bulunulduğu gerekçesiyle 16/6/2015 tarihinde idari yönden reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 10/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu; oğlunun ölüm olayıyla ilgili olarak beş yıl boyunca soruşturma yürütüldüğünü, buna rağmen sorumlular tespit edilmeden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, hem olayın aydınlatılmadığını hem de makul sürenin aşıldığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının özü, oğlunun ölümüyle ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkindir. Bu itibarla başvurucunun diğer haklarla bağlantı kurduğu iddialarının da yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
35. Başvurucunun başvuru formunda oğlunun üçüncü kişi ya da kişilerce kasıtlı olarak öldürüldüğü yönünde iddiası bulunmadığı gibi bu duruma ilişkin herhangi bir bulguya da rastlanmamıştır. Bu nedenle somut başvuruda yapılan inceleme, yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin usul boyutuna hasredilmiştir.
36. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, başvurucunun oğludur. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
37. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50).
38. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
39. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17. maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
40. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili olabilmesi için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delilleri tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya sorumlu kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
41. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 58).
42. Son olarak ceza soruşturmasının etkililiği için soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013, § 30). Bu husus, hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi yönünden bir gerekliliktir.
43. Bu noktada Anayasa Mahkemesinin soruşturmanın makul bir özen ve süratle yapılıp yapılmadığına ilişkin değerlendirmelerindeki tespitin başvuruya konu olayın kendine özgü koşullarına, soruşturmadaki davalı, şüpheli veya sanık sayısına, suçlamaların niteliğine, olayın karmaşıklık derecesine ve soruşturmanın ilerlemesine engel olan unsur ya da güçlüklerin bulunup bulunmadığına göre farklılık gösterdiğinin belirtilmesi uygun olacaktır(Fahriye Erkek ve diğerleri, 2013/4668, 16/9/2015, § 91).
44. Olaya ilişkin soruşturmada başvurucunun oğlunun ölümünde haberdar olan Askeri Savcılık derhâl soruşturma başlatmış, askerî savcı bizzat olay yerine giderek tanık beyanlarını almış, şahsın otopsisi Kurum tarafından yapılmış ve kesin ölüm nedeni hakkında Kuruldan görüş alınmıştır. Yine şahsın kanında tespit edilen aseton miktarının nedenini tespit edebilmek amacıyla olayın gerçekleştiği Komutanlık envanterindeki aseton içerebilecek maddelerden alınan numuneler hakkında ayrıca bilirkişi raporları temin edilmiştir. Askerî savcı, müteveffanın babasının oğlunun baskı gördüğüne dair iddiaları üzerine gerekli tanıkların beyanlarını alarak bu iddiayı araştırmış; verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına yapılan itiraz üzerine 5. Kolordu Komutanlığı Çorlu Askerî Mahkemesince gerekli görülen ek soruşturma işlemlerini de yerine getirmiştir. Başvurucu soruşturma sırasında tüm iddialarını dile getirebilmiş, Askerî Savcılıkça verilen karara itiraz edebilmiş ve soruşturmaya katılım konusunda herhangi bir engelle karşılaşmamıştır. Başvurucu da aksi yönde bir iddiada bulunmamıştır.
45. Tüm bu hususlar gözetildiğinde başvurucunun oğlunun ölümü ile ilgili soruşturmada, şüpheli ölüm olayından haberdar olan soruşturma makamlarının derhâl harekete geçmesi, olayın tüm yönlerinin aydınlatılması ve varsa sorumluların tespit edilebilmesi için bütün delillerin toplanması ve başvurucunun meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmasının sağlanması ilkeleri yönünden herhangi bir eksiklik bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
46. Bununla birlikte soruşturmanın makul bir süratle yürütülmesi ilkesi yönünden yapılan incelemede, yaklaşık 4 yıl 11 aylık bir sürede tamamlanan soruşturmada Askerî Savcılığın pek çok soruşturma işlemi yaptığı, birçok bilirkişi raporu temin ettiği ve 5. Kolordu Komutanlığı Çorlu Askerî Mahkemesince bazı ek soruşturma işlemleri istenmesi üzerine bu işlemleri de yerine getirdiği, dolayısıyla soruşturmanın başından sonuna kadar olayın gerçekleşme koşullarının ve varsa sorumluların tespit edilmesi için delil topladığı anlaşılmıştır. Bu nedenle gerek bilirkişi raporlarının hazırlanması için geçen süre gerekse toplam soruşturma süresi, ölüm sebebinin ortaya çıkarılması yönünden karmaşık sayılabilecek söz konusu soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmediğinin delili olarak görülmemiştir.
47. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.