TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AHMET TURAN POLAT BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/12142)
|
|
Karar Tarihi:10/1/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet Turan
POLAT
|
Vekili
|
:
|
Av. İsmail
KAHRAMAN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, zorunlu askerlik hizmeti sırasında aseton
zehirlenmesi sonucu meydana gelen ölüm olayına ilişkin etkili bir ceza
soruşturması yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 14/7/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ile ekindeki başvuruya konu soruşturma dosyası
içeriğinden tespit edilen olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığına bağlı 102. Topçu
Alay Komutanlığı (Komutanlık) emrinde er olarak askerliğini ifa ederken
rahatsızlanarak 8/10/2010 tarihinde yaşamını yitiren 1986 doğumlu Ç.P.nin babasıdır.
7. Olay hakkında yürütülen soruşturma dosyasındaki bilgi ve
belgelere göre Ç.P. 29/9/2010 tarihinde saat 04.00 civarlarında mide bulantısı
şikâyetiyle kışla revirine müracaat etmiştir. Kendisine bulantı giderici iğne
yapılmıştır. Ertesi sabah viziteye çıkmaması üzerine aynı gün saat 16.00'da
Albay R.A. tarafından bir kez daha muayene olması için revire yollanmıştır.
Revirde muayene edilip kendisine ilaç tedavisi uygulanmış, ertesi gün sabah
yeniden muayene edildiğinde şuurunun yerinde olmadığının anlaşılması üzerine
ambulansla Uzunköprü Devlet Hastanesi (Hastane) Acil Servisine kaldırılmıştır.
8. Hastanedeki 30/9/2010 tarihli muayenesi üzerine Ç.P.nin yoğun bakım ünitesi olan bir hastaneye sevkine
karar verilmiştir Aynı gün Ç.P. saat 14.00 civarında ambulans helikopterle
Gülhane Askerî Tıp Akademisi (GATA) Eğitim ve Araştırma Hastanesine (Araştırma
Hastanesi) getirilmiş ve Enfeksiyon Kliniğine yatırılmıştır.
9. Ardından 4/10/2010 tarihli Klinik Konseyi toplantısı
sonucunda, kendisine aseton zehirlenmesine maruz kaldığı teşhisi konulması
üzerine Ç.P. İç Hastalıkları Kliniğine sevk edilmiş, tedavisi devam ederken
8/10/2010 tarihinde saat 05.30 civarlarında hayatını kaybetmiştir.
10. 2. Kolordu Komutanlığı Gelibolu Askerî Savcılığına (Askerî
Savcılık) vefat olayının aynı gün telefonla bildirilmesi üzerine Askerî
Savcılık tarafından olay, gecikmesinde sakınca bulunan hâl kapsamında değerlendirilerek
derhâl ve resen soruşturma başlatılmıştır.
11. Askerî savcı, aynı gün saat 10.30 civarlarında Komutanlığa
giderek olayla ilgili tanık beyanlarını bizzat almış; ayrıca 1. Ordu
Komutanlığı Askerî Savcılığına talimat yazarak otopsi ve diğer gerekli
işlemlerin yapılmasını talep etmiştir.
12. Soruşturma kapsamında İstanbul Adli Tıp Kurumu (Kurum)
tarafından düzenlenen 24/12/2010 tarihli otopsi raporunda özetle müteveffanın
kanında alkol, diğer uyuşturucu maddelere ya da asetona rastlanmadığı
belirtilerek ölüm sebebi hakkında Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulundan (Kurul)
görüş talep edilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
13. Kurulun otopsi raporu, tedavi evrakı, Kurumun raporunu da
dikkate alarak hazırladığı 6/4/2011 tarihli raporda kişinin ölümünün aseton
zehirlenmesi sonucu meydana geldiği tespitinde bulunması üzerine Askerî
Savcılık, 102. Topçu Alay Komutanlığından envanterinde bulunan akaryakıt,
kimyasal madde ve türevlerinin ayrıntılı listesini istemiştir.
14. Liste Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Kimya Ana Bilim Dalında
öğretim üyesi olarak görev yapan bilirkişiye iletilmiştir. Bilirkişi tarafından
hazırlanan 4/7/2011 tarihli raporda özetle Ç.P.nin
kanında 1/10/2010 tarihinde 0.9 g, 4/10/2010 tarihinde ise 0.04 g aseton tespit
edildiği, dört günde asetonun %96'sının vücuttan atıldığı, Komutanlıkta bulunan
malzemelerin listesindeki bazı malzemelerde düşük miktarda aseton
bulunabileceği fakat bu hususun laboratuvar testleriyle ortaya konması
gerektiği, Ç.P.nin kanındaki aseton miktarı
gözetildiğinde bu miktarın solunum yoluyla vücuda alınmasının mümkün olmadığı,
direkt ağız yoluyla alınma ihtimalinin mevcut olduğu belirtilmiştir. Ayrıca
diğer zayıf bir ihtimalin de enerji ihtiyacını karşılamak üzere vücuttaki yağın
kullanılması sonucu aseton oluşabilmesi olduğu ancak vücutta tespit edilen 0.9
g aseton değerine bu yolla ulaşılıp ulaşılamayacağının uzman incelemesini gerektirdiği,
anılan değerdeki asetonun envanter listesindeki malzemeler yoluyla vücuda
alınmasının mümkün olmadığı tespitlerinde bulunulmuştur.
15. Bilirkişi raporu üzerine askerî savcı 5/7/2011 tarihinde
Komutanlığa bizzat giderek içinde aseton bulunabilecek malzemelerden örnekler
almış, alınan numuneler analiz için 6/7/2011 tarihinde Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvarına (Laboratuvar) gönderilmiştir.
16. Laboratuvar tarafından hazırlanan 6/9/2011 tarihli raporda
asetonun uçuculuğu yüksek bir madde olmasından dolayı gönderilen numunelerde
aseton tespit edilememiş olabileceği ifade edilmiştir.
17. Bunun üzerine askerî savcı tarafından bilirkişi olarak
atanan Tabip Yüzbaşı F.T.nin önerisiyle Askerî
Savcılık tarafından Çanakkale 18 Mart Üniversitesinden biyokimya,
toksikoloji-farmakoloji, dahiliye, gastroenteroloji, enfeksiyon hastalıkları ve
adli tıp uzmanlarından müteşekkil bir bilirkişi heyetinin görevlendirilmesi
talep edilmiştir.
18. Soruşturma dosyasının 13/12/2011 tarihinde incelenmek üzere
tevdi edildiği bilirkişi heyetince düzenlenen 27/11/2012 tarihli raporda özetle
ölen şahısta tespit edilen aseton miktarının kesin olarak viral
hastalığa bağlı olup olmadığını söylemenin mümkün olmadığı, şahsın belirgin bir
hastalığının bulunmadığı fakat asetonu vücuttan uzaklaştırmada önemli görevleri
bulunan organlar olan akciğerler ve böbreklerinde belirgin ölçüde fonksiyon
kaybı tespit edildiği ifade edilmiştir. Devamında mevcut bulguların
değerlendirilmesinde herhangi bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde belli bir
zehirli maddenin dışarıdan alındığının söylenemeyeceği, şahsın kanındaki aseton
miktarının birincil nedeninin tespit edilemediği, bu durumun endojen kaynaklı olduğu kanaatine varıldığı, herhangi bir
fiziksel ya da psikolojik zorlamayla ilişkilendirilemediği, tanı koyduracak
nitelikte zehirlenme verilerine rastlanmadığı belirtilmiştir. Ayrıca raporda;
bulguların şahısta gelişen akut böbrek yetmezliğinin belirtileri olabileceği,
şahsın yakınmalarının başlamasından önce ağır egzersiz yaptığı fakat bu egzersizlerin
söz konusu komplikasyona yol açacak düzeyde olup olmadığının eldeki verilerle
anlaşılamadığı, kesin ölüm nedeninin belirlenemediği, şahsa yapılan
müdahalelerin eldeki verilere göre tıp kurallarına uygun olduğu kanaatine
varıldığı tespitlerine yer verilmiştir.
19. Askerî Savcılık müteveffanın babasının çeşitli zamanlarda
ilettiği, oğluna askerliği süresince psikolojik baskı yapıldığı ve kötü
muamelede bulunulduğu iddiaları üzerine Ç.P. ile aynı dönemde askerlik yapan
erbaşların ifadelerine başvurmuştur. İfadeler neticesinde Askerî Savcılık,
bölük ve takım komutanlarının sert yönetim tarzlarından ötürü askerlerin
çekindikleri fakat erlere kötü muamelede bulunulduğuna dair bir delile
ulaşılmadığı kanaatine varmıştır.
20. Oğlu ile aynı dönemde askerlik yapan Erbaş R.Y.nin bir sosyal paylaşım sitesinde "Kardeşim affet bizi konuşamadık, hepimiz sustuk."
şeklinde bir paylaşımda bulunduğunun Ç.P.nin babası
tarafından iletilmesi üzerine askerî savcı talimatla derhâl R.Y.nin
beyanı alınmıştır. R.Y., ölüm olayıyla ilgili sorumlu tuttuğu bir kişi ya da
gizlenen bir husus olmadığını beyan etmiştir.
21. Askerî savcı tanık beyanları, otopsi raporu, bilirkişi
raporları, hastane kayıtları ile tüm dosya kapsamını değerlendirerek ve
yukarıda değinilen tüm bulguları gerekçesinde belirterek Ç.P.nin
ölümünde herhangi birinden kaynaklanan ihmalî ya da
kasıtlı bir davranışın saptanmadığı, aseton zehirlenmesine neden olan asetonun endojen kaynaklı olduğu kanaatine varmış ve 31/12/2012
tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
22. Ç.P.nin anne ve babası bu karara
itiraz etmiştir. 5. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığı tarafından dosya
kapsamında yeterli araştırmanın yapıldığı, bilirkişi raporlarının son derece
açıklayıcı ve bilimsel olduğu görüşüyle itirazın reddi yönünde görüş
bildirilmiştir.
23. 5. Kolordu Komutanlığı Çorlu Askerî Mahkemesi 28/2/2013
tarihli kararla itirazın kabulüne, soruşturmanın genişletilmesine ve itiraza
dair kesin kararın soruşturma işlemlerinin tamamlanmasının ardından verilmesine
karar vermiştir. Kararda gerekçe olarak Ç.P.ye karşı gerek erler gerekse üstler
tarafından yapılan herhangi bir maddi ya da manevi baskı bulup bulunmadığı ile
muayene ve sağlık hizmetlerine ulaşma hususlarında yeterli araştırma
yapılmadığı belirtilmiş; adı sayılan bazı erbaşın terhisinden sonra beyanının
alınması gerekliliği belirtilmiştir. Ayrıca Ç.P.nin
askerliği öncesinde herhangi bir hastalığı bulunup bulunmadığına dair resmî
kurumlardan araştırma yapılmamasının eksiklik olduğuna işaret edilmiştir. Yine
şahsın ölümünde geç, yanlış teşhis veya müdahale, takip eksikliği olabileceği
ihtimaline binaen kusur durumunun tespitinde görevli olan Yüksek Sağlık
Şûrasından (Şûra) karmaşıklık arz eden olaya dair görüş alınması gerektiği
ifade edilmiştir.
24. Askerî Savcılık 27/11/2012 tarihli raporu düzenleyen
bilirkişi heyetinden müteveffanın vücudundaki aseton yüksekliğine fiziksel ya
da psikolojik zorlanmanın neden olup olmayacağı yönünde ek rapor vermesi
talebinde bulunmuştur.
25. Bilirkişi heyetinin ek raporunda özetle şahsın askerlik
öncesinde ve sırasında aynı bulgularla seyreden, kolayca tanı konulabilecek bir
rahatsızlığının tespit edilemediği, mevcut verilerle kesin ölüm nedeninin ve
tıbbi işlemlerle ölüm olayı arasında nedensellik bağının bulunup bulunmadığının
tespit edilemediği, şahıstaki yüksek aseton düzeyinin endojen
kaynaklı olduğu kanaatine varıldığı, buna neden olan birincil etkenin tespit
edilemediği, 28/9/2010 tarihinde yapılan yoğun egzersiz ve iddia edilen psikolojik
zorlamanın olaya sebep olduğuna dair veri bulunamadığı belirtilmiştir.
26. Askerî Savcılık tarafından, ilgililerin kusur durumunun
tespiti için rapor talep edilmesi gerekliliğine işaret edilen Şûranın yalnızca
yargılama aşamasında mahkemelere görüş vermesi nedeniyle Kuruldan yeniden görüş
alınması yoluna gidilmiştir.
27. Kurulun 28/1/2015 tarihli raporunda; şahsın travmatik tesirle ya da aseton zehirlenmesi dışında bir
zehirlenme ile öldüğüne dair tıbbi delil bulunmadığı, kişiye gerekli tıbbi müdahalenin
yapıldığı, ilk gün revire yatırılmasının, ertesi gün sabah yapılan muayenedeki
tespitler üzerine ise ambulansla sevk edilmesinin uygun olduğu, ölümünde ilgili
sağlık personeline kusur atfedilemeyeceği görüşüne yer verilmiştir.
28. 5. Kolordu Komutanlığı Çorlu Askerî Mahkemesi 4/6/2015
tarihli kararla yukarıdaki tüm ek soruşturma işlemlerine de değinerek itirazın
kesin olarak reddine karar vermiştir.
29. Ret kararı 18/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiştir.
30. Başvurucu 14/7/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
31. UYAP üzerinden ulaşılan bilgilere göre başvurucunun ölüm
olayıyla ilgili olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde açtığı
tazminat davası, AYİM'in 2/7/2014 tarihli kararıyla
ölüm tarihinden bir yıl geçtikten sonra dava açıldığı gerekçesiyle süre aşımı
bulunarak reddedilmiştir. Karar düzeltme talebinin de 5/11/2014 tarihinde
reddedilmesi üzerine başvurucu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda
bulunmuştur. Söz konusu karara karşı yapılan 2015/9181 numaralı bireysel
başvuru Anayasa Mahkemesince başvuru süresinin dolmasından sonra bireysel
başvuruda bulunulduğu gerekçesiyle 16/6/2015 tarihinde idari yönden
reddedilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
32. Mahkemenin 10/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
33. Başvurucu; oğlunun ölüm olayıyla ilgili olarak beş yıl
boyunca soruşturma yürütüldüğünü, buna rağmen sorumlular tespit edilmeden
kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, hem
olayın aydınlatılmadığını hem de makul sürenin aşıldığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
B. Değerlendirme
34. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından
yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki
tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiasının özü, oğlunun
ölümüyle ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkindir. Bu
itibarla başvurucunun diğer haklarla bağlantı kurduğu iddialarının da yaşam
hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
35. Başvurucunun başvuru formunda oğlunun üçüncü kişi ya da
kişilerce kasıtlı olarak öldürüldüğü yönünde iddiası bulunmadığı gibi bu duruma
ilişkin herhangi bir bulguya da rastlanmamıştır. Bu nedenle somut başvuruda
yapılan inceleme, yaşam hakkının etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne
ilişkin usul boyutuna hasredilmiştir.
36. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını
kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı
nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013,§ 41). Başvuru konusu olayda
müteveffa, başvurucunun oğludur. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti
açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
37. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 50).
38. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin
korumaya ilişkin maddi yönü yanında usule ilişkin yönü de bulunmaktadır. Bu
yükümlülük, doğal olmayan her ölüm olayının sorumlularının belirlenmesini ve
gerekiyorsa cezalandırılmasını sağlayabilecek etkili bir soruşturma yürütmeyi
gerektirir. Bu soruşturmanın temel amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili
bir şekilde uygulanmasını ve varsa sorumluların hesap vermelerini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54).
39. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin
yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17.
maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da
cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle
sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
40. Yaşama hakkına ilişkin ceza soruşturmasının etkili
olabilmesi için öncelikle soruşturma makamlarının resen harekete geçerek ölüm
olayını aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün
delilleri tespit etmeleri gerekir. Soruşturmada ölüm olayının nedeni veya
sorumlu kişilerin belirlenmesi imkânını zayıflatan bir eksiklik, etkili
soruşturma yükümlülüğüne aykırılık oluşturabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 57).
41. Ceza soruşturmasının etkililiğini sağlayacak hususlardan
biri de fiilen hesap verilebilirliği sağlamak için soruşturma sürecinin kamu
denetimine açık olmasıdır. Ayrıca her olayda, ölen kişinin yakınlarının meşru
menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde katılmaları
sağlanmalıdır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri,
§ 58).
42. Son olarak ceza soruşturmasının etkililiği için
soruşturmanın makul bir özen ve süratle yürütülmesi gerekir (Salih Akkuş, B. No: 2012/1017, 18/9/2013,
§ 30). Bu husus, hukuk devletine bağlılığın sağlanması ve hukuka aykırı
eylemlere hoşgörü ve teşvik gösterildiği görünümü verilmesinin engellenmesi
yönünden bir gerekliliktir.
43. Bu noktada Anayasa Mahkemesinin soruşturmanın makul bir özen
ve süratle yapılıp yapılmadığına ilişkin değerlendirmelerindeki tespitin
başvuruya konu olayın kendine özgü koşullarına, soruşturmadaki davalı, şüpheli
veya sanık sayısına, suçlamaların niteliğine, olayın karmaşıklık derecesine ve
soruşturmanın ilerlemesine engel olan unsur ya da güçlüklerin bulunup
bulunmadığına göre farklılık gösterdiğinin belirtilmesi uygun olacaktır(Fahriye Erkek
ve diğerleri, 2013/4668, 16/9/2015, § 91).
44. Olaya ilişkin soruşturmada başvurucunun oğlunun ölümünde
haberdar olan Askeri Savcılık derhâl soruşturma başlatmış, askerî savcı bizzat
olay yerine giderek tanık beyanlarını almış, şahsın otopsisi Kurum tarafından
yapılmış ve kesin ölüm nedeni hakkında Kuruldan görüş alınmıştır. Yine şahsın
kanında tespit edilen aseton miktarının nedenini tespit edebilmek amacıyla
olayın gerçekleştiği Komutanlık envanterindeki aseton içerebilecek maddelerden
alınan numuneler hakkında ayrıca bilirkişi raporları temin edilmiştir. Askerî
savcı, müteveffanın babasının oğlunun baskı gördüğüne dair iddiaları üzerine
gerekli tanıkların beyanlarını alarak bu iddiayı araştırmış; verilen
kovuşturmaya yer olmadığı kararına yapılan itiraz üzerine 5. Kolordu Komutanlığı
Çorlu Askerî Mahkemesince gerekli görülen ek soruşturma işlemlerini de yerine
getirmiştir. Başvurucu soruşturma sırasında tüm iddialarını dile getirebilmiş,
Askerî Savcılıkça verilen karara itiraz edebilmiş ve soruşturmaya katılım
konusunda herhangi bir engelle karşılaşmamıştır. Başvurucu da aksi yönde bir
iddiada bulunmamıştır.
45. Tüm bu hususlar gözetildiğinde başvurucunun oğlunun ölümü
ile ilgili soruşturmada, şüpheli ölüm olayından haberdar olan soruşturma
makamlarının derhâl harekete geçmesi, olayın tüm yönlerinin aydınlatılması ve
varsa sorumluların tespit edilebilmesi için bütün delillerin toplanması ve
başvurucunun meşru menfaatlerini korumak için bu sürece gerekli olduğu ölçüde
katılmasının sağlanması ilkeleri yönünden herhangi bir eksiklik bulunmadığı
sonucuna varılmıştır.
46. Bununla birlikte soruşturmanın makul bir süratle yürütülmesi ilkesi yönünden yapılan
incelemede, yaklaşık 4 yıl 11 aylık bir sürede tamamlanan soruşturmada Askerî
Savcılığın pek çok soruşturma işlemi yaptığı, birçok bilirkişi raporu temin
ettiği ve 5. Kolordu Komutanlığı Çorlu Askerî Mahkemesince bazı ek soruşturma
işlemleri istenmesi üzerine bu işlemleri de yerine getirdiği, dolayısıyla
soruşturmanın başından sonuna kadar olayın gerçekleşme koşullarının ve varsa
sorumluların tespit edilmesi için delil topladığı anlaşılmıştır. Bu nedenle
gerek bilirkişi raporlarının hazırlanması için geçen süre gerekse toplam
soruşturma süresi, ölüm sebebinin ortaya çıkarılması yönünden karmaşık
sayılabilecek söz konusu soruşturmanın makul bir özen ve süratle
yürütülmediğinin delili olarak görülmemiştir.
47. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
10/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.