TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
HALİL DEVRİM ULAŞ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/12590)
|
|
Karar Tarihi: 6/3/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
Yücel ARSLAN
|
Başvurucular
|
:
|
1. Halil
Devrim ULAŞ
|
|
|
2. Ataberk MEST
|
|
|
3. Cemal
ERSİN
|
|
|
4. Dilşat
AKTAŞ
|
|
|
5. Osman
Nuri ORHAN
|
|
|
6. Sıla
UZUNPINAR
|
|
|
7. Hadi
Sinan İSKİT
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Doğukan
Tonguç CANKURT
|
|
|
8. Nuri
ÖZÇELİK
|
Vekili
|
:
|
Av. Denizer
ŞANLI
|
|
|
9. Çağrı
YILMAZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Sevinç
HOCAOĞULLARI
|
|
|
10. Neslihan
UYANIK
|
Vekili
|
:
|
Av. Ender
BÜYÜKÇULHA
|
|
|
11. Nebiye
MERTTÜRK
|
Vekili
|
:
|
Av. Hacer
Filiz ORHAN
|
|
|
12. Gülşah
ÖZTÜRK
|
Vekili
|
:
|
Av. Deniz
ÖZBİLGİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ileride yapılacak toplantının duyurusunu içeren
afişlerin izinsiz asılması dolayısıyla idari para cezası kesilmesi nedeniyle
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 15/7/2015, 22/7/2015, 24/7/2015, 21/8/2015,
2/10/2015, 22/12/2015, 22/1/2016 ve 31/5/2016 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurucu Gülşah Öztürk ve Sıla Uzunpınar'ın adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
6. 2015/12325, 2015/12589, 2015/12590, 2015/12591, 2015/12493,
2015/12593, 2015/14567, 2015/16167, 2015/16314, 2015/19836, 2016/1612 ve
2016/10310 numaralı bireysel başvuru dosyaları, aralarında konu yönünden hukuki
irtibat bulunması nedeniyle 2015/12590 numaralı bireysel başvuru dosyası ile
birleştirilmiş ve incelemenin 2015/12590 numaralı bireysel başvuru dosyası
üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
7. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
8. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş verilmesine gerek görülmediğini
bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
9. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
10. Başvuruculardan Cemal Ersin, Dilşat Aktaş, Osman Nuri Orhan,
Nebiye Merttürk, Çağrı Yılmaz ve Gülşah Öztürk işsiz,
diğer başvurucular ise öğrencidir. Başvurucular Halkevleri Derneği (Dernek)
üyesi olup söz konusu Derneğin organizesinde 12/4/2015 tarihinde Kolej
Kavşağı'nda düzenlenecek olan mitingi duyurmak ve mitingin duyurusunun çeşitli
şekillerde engellenmesini protesto etmek amacıyla 6/4/2015 günü saat 12.20
sıralarında Konur Sokak üzerinde beklemeye başlamışlardır. Başvurucuların da
içinde bulunduğu on sekiz kişiden oluşan grubun üzerinde "Yürü üstüne üstüne AKP'nin
yağmacının, talancının, hırsızın 12 Nisan 2015 Ankara Halkevleri"
yazılı önlükler bulunmaktadır.
11. Başvurucuların içinde olduğu grup, saat 12.30 sıralarında
Meşrutiyet Caddesi ile Konur Sokak'ın kesiştiği yerde bulunan üst geçide
yanlarında bulunan yapıştırıcı, afiş, kova ve fırçalarla birlikte tek sıra
hâlinde yürümüşler ve üst geçidin merdivenlerine söz konusu mitinge ilişkin
afişleri yapıştırmaya başlamışlardır. Afişlerin üzerinde "Yürü üstüne üstüne 12 Nisan
Kolej Halkevleri" ifadesi yer almaktadır. Bunun üzerine emniyet
yetkilileri grubun duyup anlayabileceği ses tonuyla uyarıda bulunmuş ve grubun
eyleminin 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na göre kabahat
teşkil ettiğini, vatandaşların ortak kullanım alanlarından olan üst geçidi
kullanıma açmaları ve çevreyi kirletmemeleri yönünde uyarıda bulunmuşlardır.
12. Saat 12.35 sıralarında, yapılan uyarılara rağmen dağılmayan
ve eylemlerine devam eden grup üyeleri polis tarafından gözaltına alınmış ve
ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmışlardır. Başvurucular da dâhil
toplam on sekiz kişiye Ankara Büyükşehir Belediyesi zabıtaları tarafından 5326
sayılı Kanun'un 42. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca izinsiz afiş
astıkları gerekçesiyle kişi başı 2.000 TL idari para cezası kesilmiştir. İdari
yaptırım karar tutanaklarında kendisine ceza kesilen kişiler için 12.30 ila
13.30 saatleri arasında kabahate konu eylemlerin zamanı beşer veya onar dakika
gibi aralıklarla belirtilmiştir.
13. Başvurucular para cezalarına itiraz etmişler ve Ankara 1.,
2., 3., 4., 5., 6., 8. Sulh Ceza Hâkimlikleri (Hâkimlikler ya da SCH) değişik
tarihlerde itirazları reddetmiştir. Başvuruculardan Çağrı Yılmaz ve Gülşah
Öztürk'ün itirazları ise kamu güvenliği, kamu düzeni ve kamu sağlığı açısından
toplumda oluşabilecek zarar ve mağduriyet ile itiraz edenlerin şahsi ve sosyal
durumu, ekonomik koşullar ve paranın satın alma gücü de dikkate alınarak kısmen
kabul edilmiş ve ilgili Hâkimlikçe idari para cezası 1.000 TL'ye düşürülmüştür.
Adı geçen başvurucular anılan kararlara itiraz etmişler ve itirazları Ankara 4.
Sulh Ceza ve 5. Sulh Ceza Hâkimliklerince kesin olarak reddedilmiştir.
Hâkimlikler, ret kararlarının gerekçesinde 5326 sayılı Kanun uyarınca kesilen
idari para cezalarının usul ve yasaya uygun olduğunu belirtmişlerdir.
14. Başvurucuların itirazları kesin olarak reddedilmiş ve söz
konusu kararlar başvuruculara 17/6/2015 (Neslihan Uyanık), 26/6/2015 (Sıla Uzunpınar),1/7/2015 (Halil Devrim Ulaş ve Ataberk Mest), 8/7/2015 (Hadi Sinan İskit), 14/7/2015 (Nuri
Özçelik), 23/7/2015 (Dilşat Aktaş),15/9/2015 (Nebiye Merttürk
ve Osman Nuri Orhan),23/11/2015 (Çağrı Yılmaz), 29/12/2015 (Cemal Ersin) ve
3/5/2016 (Gülşah Öztürk) tarihlerinde tebliğ edilmiştir. Ret kararları üzerine
başvurucular süresinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
15. Başvurucular tarafından sunulan aynı olaya ilişkin ve on
sekiz kişiden oluşan grupta yer alan M.E. ve E.Ü.nün itirazı üzerine verilen Ankara 7. Sulh Ceza
Hâkimliğinin 2015/1771 ve 2015/1772 D. İş No.lu kararlarında afiş asma eylemi
Anayasa'nın 90. maddesi gereğince Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10.
maddesi kapsamında ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmiş ve para cezasına
ilişkin idari yaptırım kararları kaldırılmıştır.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
16. 5326 sayılı Kanun’un "Afiş
asma" kenar başlıklı 42. maddesinin ilgili hükümleri şöyledir:
"(1) ... cadde veya
sokak kenarlarındaki kamuya ait ... alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere
ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ... asan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Aynı
içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.
(2)
Birinci fıkra hükmü, yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı
olarak asılan afiş ve ilânlar açısından uygulanmaz...
...
(4) Bu
kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta
görevlileri karar verir.
..."
B. Uluslararası Hukuk
17. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına ilişkin genel
ilkeler bakımından uluslararası hukuk kaynakları için bkz. Anayasa Mahkemesi
Genel Kurulunun Ali Rıza Özer ve diğerleri ([GK],
B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 115-124) ve Bölüm tarafından verilen Osman Erbil (B. No: 2013/2394, 25/3/2015,
§§ 45-53) ve Rıza Gökçen Erus
ve diğerleri (B. No: 2014/17391, 19/4/2018, §§ 24-30) kararları.
Ayrıca afiş asma eylemi nedeniyle sendika üyelerine idari para cezası
verilmesinin sendika hakkının ihlali olduğu yönünde bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri (B. No: 2014/3793,
8/11/2017).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 6/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi
Yönünden
19. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama
giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucular Halil Devrim
Ulaş, Ataberk Mest, Cemal Ersin, Dilşat Aktaş, Nuri
Özçelik, Çağrı Yılmaz, Neslihan Uyanık, Hadi Sinan İskit, Nebiye Merttürk ve Osman Nuri Orhan'ın açıkça dayanaktan yoksun
olmayan adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların İddiaları
20. Başvurucular, üyesi oldukları Derneğin mitingi için yapılan
engellemeleri protesto etmek için toplandıkları ve afiş asmaya başladıkları
sırada kolluk güçleri tarafından yakalama işlemi yapıldığını belirtmişlerdir.
Ayrıca başvurucular, idari para cezası kesilmesi yanında haklarında 6/10/1983
tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefetten
dava açıldığını ifade etmişlerdir. Başvurucular, iddianameye göre afiş asma
eyleminin anılan Kanun'a muhalefet suçunun unsuru olarak değerlendirildiğini
öne sürmüşlerdir. Başvurucular eylemlerinin suç oluşturmadığını belirterek
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlal edildiğini iddia
etmişlerdir.
21. Başvurucular; afiş asma eylemini tamamlamadan kendilerine
müdahale edildiğini, eylemin teşebbüs aşamasında kaldığını ifade etmişlerdir.
Başvurucular; kabahatin işlendiği saatin tutanaklarda beşer dakika aralıklı
olarak belirtildiğini, afiş asma eyleminin aynı saatte olması nedeniyle
tutanakların usulüne göre tutulmadığını öne sürmüşlerdir. Başvurucular; derece
mahkemelerinin kararlarının gerekçesiz olduğunu, kesilen ceza tutarlarının 5326
sayılı Kanun'da belirtilen alt sınırın üzerinde ve fahiş olarak belirlendiğini,
on sekiz kişiye toplamda 36.000 TL para cezası verilmesinin hakkaniyetli
olmadığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşlerdir. Başvurucular, itirazları kabul edilen ve on sekiz kişi içinde yer
alan diğer iki kişiye ilişkin mahkeme kararlarının emsal olarak
değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
2. Değerlendirme
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların şikâyetlerinin özünün bir
toplantıya ilişkin afişlerin asılması nedeniyle yaptırım uygulanması ve bu
suretle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasına yönelik
olması nedeniyle gerekçeli karar hakkına ilişkin iddiaları da dahil
şikayetlerinin bir bütün olarak Anayasa'nın 34. maddesi kapsamında incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
23. Anayasa’nın "Toplantı
ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı" kenar başlıklı 34. maddesi
şöyledir:
"Herkes, önceden izin almadan, silahsız
ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ancak,
milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve
genel ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve
kanunla sınırlanabilir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Müdahalenin Varlığı
25. Afiş asılması sırasında müdahale edilmek ve izinsiz afiş
asılması nedeniyle idari para cezası uygulanmak suretiyle yapılacak mitingin
duyurusunun engellenmiş olması nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkına yönelik bir müdahale oluştuğu kabul edilmelidir.
ii. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
26. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 34. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ...
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
27. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
(1) Kanunilik
28. 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır.
(2)
Meşru Amaç
29. Başvurucuların idari para cezası ile cezalandırılmasına
ilişkin kararların kamu düzeninin korunması ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasına
yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna
varılmıştır.
(3) Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(a) Genel
İlkeler
(i) Demokratik
Toplumda Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının Önemi
30. Anayasa Mahkemesi daha önce pek çok kez demokratik toplum düzeninin gerekleri
ifadesinden ne anlaşılması gerektiğini açıklamıştır. Toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkı, demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer
almakta olup bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunmak ve başkalarına
duyurmak için bir araya gelebilme imkânını korumayı amaçlamaktadır. Kolektif
bir şekilde kullanılan ve düşüncelerini ifade etmek isteyen kişilere şiddeti
dışlayan yöntemlerle düşüncelerini açıklama imkânı veren bu hak; çoğulcu
demokrasilerin gelişmesinde zorunlu olan farklı düşüncelerin ortaya çıkması,
korunması ve yayılmasını güvence altına almaktadır (Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 40; Dilan Ögüz Canan
[GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 36; Ali
Rıza Özer ve diğerleri, § 115; Eğitim
ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920,
25/5/2017, § 79; Osman Erbil, § 45).
31. Bu hak, ifade özgürlüğünün özel bir biçimidir. Anayasal
haklar içinde kendine has özerk rolünün ve özel uygulama alanının varlığına
rağmen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı aynı zamanda ifade
özgürlüğünün ışığında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğünün demokratik ve
çoğulcu bir toplumdaki önemi, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı için
de geçerlidir (Dilan Ögüz
Canan, § 34; Ali Rıza Özer ve
diğerleri, § 115; Osman Erbil,
§§ 31, 45; Eğitim ve Bilim Emekçileri
Sendikası ve diğerleri, § 72; Gülşah
Öztürk ve diğerleri, B. No: 2013/3936, 17/2/2016, § 66; Ömer Faruk Akyüz, B. No: 2015/9247,
4/4/2018, § 52). Sonuç olarak toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her
türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır (Dilan Ögüz Canan, §
35; Ömer Faruk Akyüz, § 55).
(ii)Müdahalenin Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun
Olması
32. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik
toplum düzeninin gereklerine uygun
kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı
olması gerekir (toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan
müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması prensibi
hakkında anayasa mahkemesinin ortaya koyduğu ilkeler için bkz. Ferhat Üstündağ, §§ 45-48; Sevinç Hocaoğulları,
B. No: 2015/271, 15/11/2018, §§ 39-42).
(iii) Barışçıl
Toplantı Hakkı
33. Anayasa’nın 34. maddesi; fikirlerin silahsız ve saldırısız, başka bir ifade
ile barışçıl bir şekilde ortaya konabilmesi için toplantı ve gösteri yürüyüşü
düzenleme hakkını güvence altına almıştır. Dolayısıyla toplantı hakkının amacı,
şiddete başvurmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin
haklarının korunmasıdır. Demokratik bir toplumda, mevcut düzene itiraz eden ve
barışçıl yöntemlerle değiştirilmesi gerçekleştirilmesi savunulan siyasi
fikirlerin toplantı özgürlüğü ve diğer yasal araçlarla kendisini ifade edebilme
imkânı sunulmalıdır (Dilan Ögüz Canan, § 37; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 117, 118; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri,
§ 80; Osman Erbil, § 47; Gülşah Öztürk ve diğerleri, §§ 67, 68; Ömer Faruk Akyüz, § 54).
34. Eğer bir toplantı şiddet içeriyorsa veya bu toplantıda
şiddete çağrıda bulunuluyorsa bu toplantının barışçıl olduğu, dolayısıyla
Anayasa'nın 34. maddesinin sağladığı korumadan yararlanacağı söylenemez.
Barışçıl bir toplantıya müdahale etmek için genel ve muğlak bazı gerekçelere
dayanılması yeterli kabul edilemez (Ferhat
Üstündağ, § 51, 56). Bu çerçevede toplantı hakkının kullanılmasını
engelleyen ya da aşırı zorlaştıran müdahalelerin gerekçesi kamu otoritelerince
ve derece mahkemelerince somut olayın şartlarıyla ilgili ve yeterli şekilde
ortaya konulmalıdır.
(iv) Sınırlamanın
Niteliği
35. Toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan kamu
düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamlar
bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabilirler. Bununla birlikte alınan
tedbirlerin veya öngörülen cezaların barışçıl toplantı hakkına dolaylı olarak
usulsüz sınırlamalara dönüşmesine müsaade edilemez. Güvence altına alınan
toplantı hakkını kullanırken kamu otoritelerinin keyfî müdahalelerine karşı da
bireyin korunması gerekir (Dilan Ögüz Canan, § 42; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 82; Gülşah Öztürk ve diğerleri, § 76).
Barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplantı hakkını kullanırken kamu
düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına
devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir (Dilan Ögüz Canan,
§ 38; Osman Erbil, § 54).
(v) Toplantıya
Hazırlık İşlemleri
36. Toplantı hakkındaki sınırlama
kavramı; ifade özgürlüğünde olduğu gibi hakkın kullanılması öncesinde,
kullanılması sırasında veya kullanıldıktan sonra yapılan muameleleri kapsar (Ali Rıza Özer, §§ 123, 137). Yapılacak bir
toplantıya yönelik hazırlık hareketleri için de başka hukuk normlarının ihlal
edilmemesi kaydıyla yukarıda anılan ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeye
ilişkin ilkeler uygulanmalıdır. Toplantıya ilişkin bildirilerin veya
duyuruların dağıtımının engellenmesine veya duyuruların asılmasına yönelik
işlemler veya kararlar kamu otoritelerince ilgili ve yeterli gerekçe ile ortaya
konulamadığı sürece toplantı ve gösteri düzenleme hakkının ihlaline yol
açacaktır. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesi afişlerin izinsiz olarak asılması
nedeniyle idari para cezası verilmesinin başvurucuların toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına etkisine ilişkin olarak hakkın kullanımını imkaâsız kılıp kılmadığı veya ne derecede zorlaştırdığı
hususlarını derece mahkemelerinin kararlarının gerekçesiyle birlikte ve
yukarıdaki ilkeler ışığında değerlendirecektir.
(b) İlkelerin
Olaya Uygulanması
37. Somut olayda izinsiz afiş astıkları gerekçesiyle
başvurucuların her birine 2.000 TL idari para cezası verilmiştir. İki başvurucu
tarafından yapılan itirazlar ise ilgili Hâkimlikçe kısmen kabul edilerek bu
başvurucular hakkındaki idari para cezası 1.000 TL'ye düşürülmüştür.
Başvurucular tarafından icra edilen afiş asma fiilinin Halkevleri Derneği
tarafından yapılacak mitingin duyurulması kapsamında gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır.
38. İlk olarak başvuruya konu afiş içeriklerinin suç teşkil
ettiğine ilişkin olarak kamu makamlarının herhangi bir tespiti veya iddiası
bulunmamaktadır. İleri bir tarihte yapılacak bir mitinge çağrı içeren ve
herhangi bir suç unsuru içerdiği iddia edilmemiş olan afişlerin asılmasının bir
düşünce açıklaması mahiyetinde olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır. Buna
ilave olarak somut olayda afiş asma biçiminde tezahür eden fikir açıklaması,
toplantı ve gösteri düzenleme çerçevesinde icra edilmiştir.
39. İkinci olarak toplantı hakkına ilişkin Anayasa'nın 34.
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sınırlama
kavramı; ifade özgürlüğünde olduğu gibi hakkın kullanılması öncesinde,
kullanılması sırasında veya kullanıldıktan sonra yapılan muameleleri kapsar (Ali Rıza Özer, §§ 123, 137) Yapılacak bir
toplantıya yönelik hazırlık hareketleri için de başka hukuk normlarının ihlal
edilmemesi kaydıyla yukarıda anılan ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeye
ilişkin ilkeler uygulanmalıdır.
40. Anayasa Mahkemesi toplanma özgürlüğünün kullanımından
kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde
yetkili makamların bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabileceğini daha
önce ifade etmiştir (Dilan Ögüz Canan, § 40; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 81).
Bununla birlikte alınan tedbirlerin veya öngörülen cezaların barışçıl toplantı
hakkına dolaylı olarak usulsüz sınırlamalara dönüşmesine müsaade edilemez.
Güvence altına alınan toplantı hakkını kullanırken kamu otoritelerinin keyfî
müdahalelerine karşı da bireyin korunması gerekir (Dilan Ögüz Canan, § 42; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri,
§ 82; Gülşah Öztürk ve diğerleri,
§ 76). Barışçıl amaçlarla bir araya gelmek amacıyla hazırlık yapan kişilerin
kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan davranışlarına devletin sabır ve
hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir (toplantı hakkını kullanan
kişilerin davranışlarına hoşgörü gösterilmesi gerektiğine ilişkin bkz. Dilan Ögüz Canan,
§ 36; Osman Erbil, § 54).
41. Bu kapsamda toplantıya ilişkin duyuruların yapılmasına
yönelik engellemelerin zorunlu bir sosyal ihtiyaçtan kaynaklandığı ve orantılı
olduğunun kamu otoritelerince ilgili ve yeterli bir gerekçe ile ortaya
konulamadığı sürece toplantı ve gösteri düzenleme hakkının ihlaline yol
açabilecektir. Anayasa Mahkemesi somut olayda afişlerin izinsiz olarak asılması
nedeniyle idari para cezası verilmesinin başvurucuların toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına etkisine odaklanacaktır. Bu kapsamda uygulanan
yaptırımın mahiyeti ve ağırlığı, cezaların hakkın kullanımını imkansız kılıp kılmadığı veya ne derecede zorlaştırdığı ile
kamu otoritelerinin keyfî davranıp davranmadığı ve hukuka aykırılık
iddialarının öne sürülebileceği yargısal mekanizmaların var olup olmadığı
hususlarının derece mahkemelerinin kararlarının gerekçesiyle birlikte
değerlendirilecektir (benzediği ölçüde bkz. Abdulvahap Can ve diğerleri, § 54).
42. Kanun koyucu 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinde kamuya ait
alanlarda afiş asılmasını yetkili makamın, özel alanlarda ise malikinin iznine
bağlı kılmış ve izin koşulu yerine getirilmeden afiş asılmasını idari para
cezası yaptırımına tabi tutmuştur. Anılan Kanun'un gerekçesinden, kamuya ait
alanlarda afiş asmanın yetkili makamın iznine tabi kılınmasının görüntü
kirliliğinin engellenmesi amacına dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Kamuya ait
yerlere ve duvarlara afiş yapıştırılması ile ortaya çıkan görüntü kirliliğinin
önlenmesi gayesiyle kamuya ait alanlarda afiş asmanın izne bağlanmasının
gerekli bir tedbir olmadığı söylenemez. Söz konusu izin afişlerin ancak kamuya
zarar vermeksizin önceden belirlenen yerlere ve belirli usullerle asılması
amacını taşımaktadır. Bu konuda kanun koyucunun takdir yetkisini haiz olduğunun
kabulü gerekir. Bu nedenle başvuruculardan bu koşulun yerine getirilmesinin
beklenmesi makul karşılanmalıdır (Abdulvahap Can ve
diğerleri, § 54).
43. Somut olayda ileride yapılacak bir toplantının hazırlık hareketlerine
yönelik müdahalenin toplantının yapılması üzerindeki etkisi
değerlendirilmelidir. Açıktır ki kamusal mekânlara afiş asmak bir toplantı ve
gösteri yürüyüşünün yapılmasının ve duyurulmasının zorunlu koşulu değildir.
Bireylerin 5326 sayılı Kanun hükümlerini ihlal etmeksizin de bu haklarını
kullanabilecekleri açıktır. Üstelik başvurucular toplantının ilanının tümüyle
engellendiğini de iddia etmemiştir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi çevre
kirliliğini önleme amacıyla getirilen hukuk normunu ihlal etmesi sebebiyle
-somut olayın koşulları gözetildiğinde- izin alınmaksızın afiş asılmasından
dolayı idarenin para cezası kesmek suretiyle yaptığı müdahalenin zorunlu bir
sosyal ihtiyacı karşıladığı sonucuna ulaşmıştır (trafik idari para cezası
kesmek suretiyle müdahalenin gerekli olmadığı yönündeki ihlal kararı için bkz. Rıza Gökçen Erus ve
diğerleri, § 70-80).
44. 2015 yılında 5326 sayılı Kanun'un 42. maddesinde düzenlenen
idari para cezasının alt ve üst sınırlarının 208 TL ve 6.377 TL olduğu, sonuç
olarak başvuruculardan ikisine sosyal ekonomik durumları gözetilerek her birine
1.000 TL ve diğerlerinin her birine 2000 TL idari para cezası uygulanmıştır.
Orantılılık sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç ile başvurulan sınırlama
tedbiri arasında aşırı bir dengesizlik bulunmamasına işaret etmektedir. Kamu
gücünü kullanan organların toplantılara ve gösteri yürüyüşlerine müdahale
ederken toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasından
kaynaklanan yarardan daha ağır basan, korunması gereken bir menfaatin ve kişiye
yüklenen külfeti dengeleyici mekanizmaların varlığını somut olgulara dayanarak
göstermeleri gerekir (bazı farklılıklarla birlikte toplantı hakkı bağlamında Dilan Ögüz Canan
§ 33, 56; Ferhat Üstündağ, § 48;
sendika hakkı bağlamında bkz. Eğitim ve
Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 74; ifade özgürlüğü
bağlamında Bekir Coşkun, §§ 44,
47; Tansel Çölaşan, §§ 46, 49,
50).
45. Anayasa Mahkemesi başvurucuların planladıkları toplantıyı
serbestçe yapamadıklarına ilişkin bir şikayetlerinin bulunmadığını
gözlemlemektedir. İkinci olarak söz konusu idari para cezaları başvurucuların
toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarını kullanmaları nedeniyle değil
bir toplantının hazırlıkları sırasında gerekli özenin gösterilmeyerek çevreye
zarar verilmesi nedeniyle verilmiştir. Dolayısıyla başvurucuların çevreyi
koruyan kanunlarca öngörülen sınırlamalara uymaları hâlinde ileride toplantı
haklarını kullanmalarında caydırıcı etkiye neden olabileceği
değerlendirilmemiştir. Son olarak başvurucuların çevreye verdiği zarar ve
dolayısıyla kamu menfaatinin ağırlığını belirlemek konusunda idare ve derece
mahkemelerinin geniş bir takdir payı bulunmakta olup, somut olayın özellikleri
gözetildiğinde müdahalenin ulaşılmak istenen meşru amaçlarla orantılı olmadığı
söylenemez.
46. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun olduğu ve
Anayasa’nın 34. maddesinin ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvuruculardan Halil Devrim Ulaş, Ataberk
Mest, Cemal Ersin, Dilşat Aktaş, Nuri Özçelik, Çağrı Yılmaz, Neslihan Uyanık,
Hadi Sinan İskit, Nebiye Merttürk ve Osman Nuri
Orhan'ın ADLİ YARDIM TALEBİNİN KABULÜNE,
B. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri
yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
D. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetlerine neden olacağından başvurucuların yargılama giderlerini
ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
6/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.