logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ayşe Keskin [2. B.], B. No: 2015/13432, 11/12/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYŞE KESKİN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/13432)

 

Karar Tarihi: 11/12/2018

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Celal Mümtaz AKINCI

 

 

Muammer TOPAL

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Ali KOZAN

Başvurucu

:

Ayşe KESKİN

Vekili

:

Av. Rıffat ULUŞAHİN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1.Başvuru, evliliğin mutlak butlan gerekçesiyle iptal edilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının; yargılamanın makul sürede tamamlanmaması ve eksik inceleme ile hatalı bir karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/7/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu ileS.Ş. 20/8/2004 tarihinde resmî nikah yaparak evlenmişlerdir.

7. Başvurucunun eşi 25/1/2006 tarihinde şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açmıştır. Mahkeme başvurucu lehine 10/12/2007 tarihinde tedbir nafakasına hükmetmiştir.

8. Başvurucu nafakanın tahsili için Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü Nafaka Bürosuna (Nafaka Bürosu) başvurmuştur. Nafaka Bürosu Pazar Cumhuriyet Başsavcılığına 13/12/2011 tarihinde, Alman makamlarınca yapılan ekonomik ve sosyal durum araştırması sonucunda nafaka borçlusunun gelirinin nafaka yükümlülüğünü yerine getiremeyecek kadar düşük olduğunu ve dava açılsa bile sonuç alınamayacağını bildirmiştir. Aynı yazı ilebaşvurucunun dosyanın kapatılmasına itirazı olup olmadığı yönünde beyanının alınması ve bazı belgelerin tamamlanması istenmiştir. Başvurucu vekili tarihsiz dilekçesi ile alacak taleplerinin devam ettiğini belirtmiştir. Nafaka Bürosu 7/3/2012 tarihli yazısı ile başvurucunun beyanının alınması gerektiğini belirterek ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılığından eksikliğin giderilmesini istemiştir.

9. Öte yandan şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan boşanma davası, davacı eş vekilinin 18/5/2009 tarihli ıslah dilekçesi ile akıl hastalığı nedeniyle mutlak butlan davasına dönüştürülmüştür.

10. Pazar Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) aile mahkemesi sıfatıyla görülen davada, başvurucunun eşinin akıl hastalığı ile ilgili rapor alınmıştır. Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinin 30/9/2011 tarihli raporunda, davacı S.Ş.de hafif derecede zekâ geriliği tespit edildiği, bu durumun ömür boyu devam eden bir akıl zayıflığı olduğu, şifasının mümkün olmadığı ve evlilik tarihi itibarıyla da bu durumun mevcut olduğunun tıbbi bilgiye uygun olduğu belirtilerek evliliğin üzerine yüklediği görevleri yerine getirmesinin kendisinden beklenemeyeceğiyönünde kanaat bildirilmiştir.

11. Mahkeme12/2/2013 tarihli kararıyla davanın kabulüne, evliliğin mutlak butlan nedeniyle iptaline ve başvurucu lehine tedbir nafakasıilemaddi ve manevi tazminata hükmetmiştir. Karar gerekçesinde, ilgili mevzuata göre eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması hâlinde evliliğin mutlak butlanla batıl olacağı, anılan bilirkişi raporuna göre davacının evlilik tarihi itibariyle akıl hastalığı olduğunun sabit olduğu belirtilmiştir.

12. Karar başvurucutarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 8/9/2014 tarihli ilâmıyla kusur sorumluluğu olmayan eş aleyhine tazminata hükmolunamayacağı gerekçesiyle anılan kararın bu yönüyle bozulmasına, hükmün diğer yönleriyle onanmasına karar vermiştir.

13. Anılan karar, aynı Dairenin 13/5/2015 tarihli karar düzeltme talebinin reddi yönündeki ilamıyla onanan kısım yönünden kesinleşmiştir.

14. Nihai karar 8/7/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

15. Başvurucu 30/7/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

16. 18/12/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 145. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Aşağıdaki hallerde evlenme mutlak butlanla batıldır:

...

3. Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması..."

17.6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması” kenar başlıklı 13. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir.

 “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.”

18. Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 16/11/2011 tarihli 64/2 sayılı Nafaka Alacaklarının Yabancı Devletlerde Tahsili Hakkında Genelge'sinin (Genelge) "Nafaka alacaklarının yabancı devletlerde tahsili mevzuatı" kenar başlıklı düzenlemesi şöyledir:

 (1) Nafaka alacaklarının yabancı devletlerde tahsiline ilişkin Türkiye açısından yürürlükte olan konuyla ilgili uluslararası sözleşmeler şunlardır:

a) Nafaka Alacaklarının Yabancı Ülkelerde Tahsiline İlişkin 1956 tarihli New York Sözleşmesi

b) Çocuklara Karşı Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması ve Tenfizine İlişkin 1958 tarihli Lahey Sözleşmesi

c) Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması ve Tenfizine İlişkin 1973 tarihli Lahey Sözleşmesi

19. Genelge'nin "Anlaşmaların kapsamı ve uygulama" kenar başlıklı düzenlemesinin ilgili kısmı şöyledir:

 (10) Türkiye Cumhuriyeti açısından Sözleşmenin uygulanmasında “merkezî makam” Bakanlığımız Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü olup, bu görev yerel Cumhuriyet başsavcılıkları aracılığıyla yerine getirilmektedir. Cumhuriyet başsavcılıklarının bu görevleri iki bölümden oluşmaktadır:

a) Gönderici makam olarak

Alacaklısı Türkiye’de, borçlusu yabancı devlette bulunan nafaka işlemlerinde Cumhuriyet başsavcılıkları “gönderici makam” durumundadır. Cumhuriyet başsavcılıklarının bu konudaki en önemli görevleri, gerekli belgeleri Sözleşmenin öngördüğü şekilde düzenlettirerek yabancı devlet yetkili makamlarına iletilmek üzere “merkezî makam” durumundaki Bakanlığımıza göndermektir. Belgelerin nasıl düzenleneceği ayrıntılı bir şekilde ve örnekleriyle birlikte Genelgemiz ile web sitemizde mevcut olan başvuru kitapçığında açıklanmıştır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

20. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Evliliğin İptal Edilmesine İlişkin İhlal İddiaları

a. Başvurucunun İddiaları

21. Başvurucu; evlenme ehliyetinin tespitinin kamusal bir işlem olduğunu, eşinin evlenmeye mani bir hâli varsa bu durumun evlenme memuru tarafından tespit edilmesi gerektiğini, evlenme memurunun ihmalinin sabit olduğunu belirtmiştir. Başvurucu, evlenmeye engel hâlin tespit edilmeyerek nikâh işlemlerinin yapılması nedeniyle devletin ailenin korunmasına dair görevini ihmal ettiğini vurgulamıştır.

b. Değerlendirme

22. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

23. Somut olayda başvurucunun boşanma davasına münhasır olarak bireysel başvuruda bulunduğu, evliliğe engel hâlin tespitinde evlenme memurunun sorumluluğuna dair idari ya da yargısal yollara başvurduğuna dair bir açıklamada bulunmadığı görülmüştür. İdari eylemlerden dolayı hakkının ihlal edildiğini iddia eden başvurucunun, ilgili mevzuat çerçevesinde zararlarının tazmini talebiyle idareye başvurmadığı ya da bu iddiasını tazminat davası yoluyla yargıya taşımadığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda başvurucunun hukuk sisteminde mevcut idari ve yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.

24. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Nafakanın Tahsiline İlişkin İhlal İddiaları

a. Başvurucunun İddiaları

25. Başvurucu; Mahkemenin lehine tedbir nafakasına hükmettiğini, nafaka borçlusunun Almanya'da yaşadığını, Nafaka Bürosuna nafakanın tahsili için üç kez başvurmasına rağmen nafakanın tahsil edilmediğini belirterek aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

26. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3),48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca bireysel başvuruda,kamu gücünün neden olduğu iddia edilen ihlale dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı, bireysel başvuru kapsamındaki hakların ne şekilde ihlal edildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20).

27. Nafaka alacaklarının tahsilinin yabancı devletlerde ilgili uluslararası sözleşmeler kapsamında Bakanlığın Genelgesine göre yapıldığı, Cumhuriyet başsavcılıkları ve Bakanlığın ilgili müdürlüğünün -alacaklısı Türkiye'de olan nafaka borçları bağlamında- aracı kurum olduğu, somut olayda başvurucunun sunduğu belgelerden Nafaka Bürosunun ilgili uluslararası sözleşmelere ve Genelge'ye uygun işlemleri gerçekleştirdiği ve nafaka borçlusunun ödeme gücünün olmadığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.

28. Öte yandan başvurucunun, Nafaka Bürosunun eksikliklerin giderilmesi yönündeki müzekkeresinin sonucunun ne olduğu, nafaka tahsil işlemlerinin devam edip etmediği, ilgili aşamalara ilişkin bilgi ve belge sunmadığı, dolayısıyla başvurucunun temel hak ve özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin açıklamalarda bulunma ve bilgi, belge sunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmediği görülmektedir.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

30. Başvurucu 25/1/2006 tarihinde aleyhine açılan boşanma davasının 13/5/2015 tarihinde sonuçlandığını, 9 yıl 4 aydan fazla süren dava nedeniyle sağlığının ve ruhsal dengesinin onarılamaz surette bozulduğunu belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

2. Değerlendirme

31. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi; yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu, ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, § 26).

32.Ferat Yüksel kararında özetle; anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı vetazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).

33. Mevcut başvuruda da söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduklarına karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

35. Başvurucu; davayı ıslah eden tarafın mevzuat gereği karşı tarafın uğradığı zararlara karşılık olarak hâkimin takdir edeceği teminatı yatırması gerektiğini, ancak şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan davanın davacı tarafından ıslah edilmesine rağmen Mahkemenin teminat kararı vermeden ıslahı kabul edip yargılamaya devam ettiğini belirtmiştir. Başvurucu ayrıca Mahkemenin tedbir nafakasına geç karar verdiğini, karara esas aldığı bilirkişi raporunun eksik olduğunu, yeniden rapor alınmasına dair talepleri ile davaya dair itirazları gözetilmeden eksik inceleme ile keyfî bir karar verildiğini vurgulayarak adil yargılanma hakkı, mahkemeye erişim hakkıile sosyal devlet ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

36. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki nitelendirmesini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının temel olarak yargılama sürecine ve sonucuna ilişkin olduğu, bu nedenle anılan ihlal iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

37. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ileuyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

38. Somut olayda Mahkeme, başvurucu aleyhine açılanboşanma davasını Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesince tanzim olunan 30/9/2011 tarihli heyet raporunda başvurucunun eşinin evlenme akdinin yapıldığı tarihte akıl hastası olduğu, şifasının mümkün olmadığı ve evliliğin kendisine yüklediği görevleri yerine getirmesinin kendisinden beklenemeyeceği yönündeki tespitlere dayanarak kabul etmiştir. Mahkemenin kararında tarafların iddia ve savunmaları ile dosyaya sundukları deliller değerlendirilerek, ilgili hukuk kuralları da yorumlanmak suretiyle bir sonuca ulaşılmıştır. Başvurucunun temyiz aşamasında da ileri sürdüğü itirazları, Yargıtay tarafından değerlendirilerek karar kısmen onanmış ve karar düzeltme talebi de reddedilmiştir.

39. Başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup Mahkeme kararında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında, ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

40. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Evliliğin iptal edilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Nafakanın tahsil edilememesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Ayşe Keskin [2. B.], B. No: 2015/13432, 11/12/2018, § …)
   
Başvuru Adı AYŞE KESKİN
Başvuru No 2015/13432
Başvuru Tarihi 30/7/2015
Karar Tarihi 11/12/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, evliliğin mutlak butlan gerekçesiyle iptal edilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının; yargılamanın makul sürede tamamlanmaması ve eksik inceleme ile hatalı bir karar verilmesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Evlenme-Aile kurma Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4721 Türk Medeni Kanunu 145
2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 13
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi