TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Y.A. BAŞVURUSU (2)
|
(Başvuru Numarası: 2015/19440)
|
|
Karar Tarihi: 11/12/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Ali KOZAN
|
Başvurucu
|
:
|
Y.A.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yurt dışı sürekli göreve atanmama işlemine ilişkin
olarak açılan davada suç isnadı niteliğinde ifadeler kullanılması nedeniyle
masumiyet karinesinin; keyfî karar verilmesi nedeniyle de adil yargılanma
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
6. Başvurucu Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) astsubay olarak
görev yapmaktadır.
7. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yurt dışı sürekli görev
kadrolarının 17/1/2014 tarihinde ilan edilmesi üzerine başvurucu, görevlendirme
için talepte bulunmuştur.
8. Başvurucu, yurt dışı sürekli görev kadrolarına seçilen
personel listesinin ilan edilmesi ile göreve seçilmediğini öğrenmiş ve Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde iptal davası açmıştır. Başvurucu, dava
dilekçesinde kendisinin kabul koşulları bağlamında diğer adaylara nazaran
öncelikli ve birinci sırada olduğunu, kendisi ve eşiyle ilgili iddiaların
asılsız olduğunu belirmiştir.
9. AYİM Üçüncü Dairesi (Mahkeme) 30/5/2015 tarihli kararıyla
davayı reddetmiştir. Ret gerekçesinde, kamu hizmetinin kamu yararına uygun
olacak şekilde yürütülmesinin esas olduğu vurgulandıktan sonra yurt dışı görev
için aday olanların temsil yeteneğine esas olmak üzere kişisel, ailevi ve
mesleki özelliklerinin mevzuattaki kriterlere göre değerlendirilmesi bakımından
idarenin takdir hakkı bulunduğunun altı çizilmiştir. Bununla birlikte yurt dışı
sürekli göreve seçilecek personelin TSK'yı temsil yeteneğine sahip olması ve
kendisi ile eşi hakkında menfi hüküm, ceza ve mahkûmiyet kararı gibi herhangi
bir kötü hâlin bulunmaması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca kararda,
başvurucunun eşinin bölücü terör örgütü mensupları ile ilişkide olduğuna dair
istihbarat kayıtları nedeniyle temsil yeteneğine sahip olmadığı vurgulanarak
idarenin takdir yetkisini kişi ve kamu yararı dengesi gözeterek objektif
kıstaslara uygun olarak kullandığı belirtilmiştir.
10. Başvurucunun karar düzeltilmesi istemi aynı Dairenin
12/11/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.
11. Nihai karar başvurucuya 26/11/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
12. Başvurucu 17/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 10/8/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı
Kuvvetleri Personel Kanunu'nun "Atamalarda
dikkate alınacak hususlar" kenar başlıklı 118. maddesi
şöyledir:
"Subayların ve astsubayların atanma ve
yer değiştirmeleri, hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esasına bağlı olarak;
memleketin ekonomik, sosyal, iklim ve ulaştırma durumları ile kültür ve sağlık
durumları ve bunlara benzer yer ve bölge şartları gözönüne
alınarak tespit edilecek bölgelere ve garnizonlara aşağıdaki esaslar da dikkat
nazara alınarak sıra ile yapılır:
a) Meslek programları, meslek içi eğitim
esasları ve kadro ihtiyacı,
b) Sağlık durumu,
c) İdari, asayiş ve zaruri sebepler,
d) İstekli bulunduğu yerler"
14. 926 sayılı Kanun'un 119. maddesi şöyledir:
"Yukardaki maddede
yazılı esaslar dahilinde bölge ve garnizonların tespiti, bölgelerin ve
garnizonların değişen şartlara göre yeniden tesbiti,
buralarda kalma süreleri, atanma ve yer değiştirmelerde dikkate alınacak sair
hususlar Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca hazırlanacak yönetmelik ile
tespit edilir."
15. 18/12/2005 tarihli ve 26027 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan
Subay ve Astsubay Atama Yönetmeliği'nin 28. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Askerî ataşeliklere ve milletlerarası
anlaşmalara göre yurt dışında açılmış kadrolara atanacak personelin seçimleri
özel yönergelere göre yapılır. Buralarda geçen hizmet süreleri 1 inci derece
garnizon hizmet sürelerinden sayılır."
16. Yurt Dışı Sürekli Görevler Yönergesi'nin
5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temsil yeteneğine sahip olmak, seçilmek
için temel esastır."
"Temsil yeteneği aileyi de kapsar."
"Personelin temsil yeteneği olup
olmadığının tespiti emsalleri arasında temayüz edip etmediğine, sicil notu
ortalamasına, özlük dosyasında olumsuz bir niteliğinin bulunup bulunmadığına ve
eşiyle birlikte hakkında tanzim edilen EK-B nitelik belgesinde haklarında
olumsuz bir kanaatin olup olmadığına bakılır."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 11/12/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu; yurt dışı göreve seçilmemesinin eşi hakkındaki
imzasız bir ihbar mektubuna ve soyut istihbarat bilgilerine dayandığını, bu
belgelerde kendisi aleyhine terör örgütü sempatizanı olduğu ve eşiyle örgüt
bağlantısı sonucu evlendiği, eşinin bölücü terör örgütü mensupları ile ilişkisi
olduğu yönünde ithamda bulunulduğunu belirtmiştir. Başvurucu bu iddialar
konusunda ilgili birimler tarafından yapılan somut bir tespit ve araştırma
bulunmadığını, kendisi ve eşiyle ilgili iddiaların temelsiz olduğunu ifade
ederek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşruluğunun açık olduğu başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul
edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
20. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş
bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır.
Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti asıl olduğundan
suçluluğu ispat külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat
mükellefiyeti yüklenemez. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya
kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak
nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B.
No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).
21. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği
değerlendirilirken özellikle hukuk ve idari yargılama bakımından üzerinde
durulması gereken önemli hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili
kişiye suç isnat edip etmediğidir (Y.A.,
B. No: 2014/6454, 18/7/2018, § 16).
22. Somut olayda Mahkeme tarafından başvurucuya ya da eşine
yönelik bir suç ya da fiil isnadında bulunulmadığı açıktır. Mahkeme,
başvurucunun eşinin terör örgütü mensupları ile ilişkisi olduğuna dair
istihbarat kayıtlarının bulunduğu yönünde idare tarafından bildirim yapıldığını
belirtmekle yetinmiş ve herhangi bir suçun varlığına yönelik bir değerlendirme
de yapmamıştır. Kararda istihbari bilgiden
bahsedilmesi ise suçun varlığına yönelik kabule imkân vermemektedir. Bu
kapsamda Mahkeme karar gerekçesinden de uyuşmazlık konusu görevin gerektirdiği
nitelikler ve başvurucunun durumu dosya kapsamına göre değerlendirilmek
suretiyle idari işlemin hukuka uygun olduğunun tespit edildiği anlaşıldığından
masumiyet karinesinin ihlal edilmediğinin açık olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
1. Başvurucunun İddiaları
24. Başvurucu; iftira niteliğinde bilgiler içeren mektup ve
temelsiz istihbarat bilgilerinin Mahkeme kararına dayanak oluşturduğunu, lehine
olan tanık ifadelerinin gözetilmediğini belirtmiştir. Başvurucu,savunmasında ve duruşmada hakkındaki
iddiaların yalan olduğunu kanıtlamasına rağmen somut bir delile dayanmayan
Mahkemenin hatalı ve keyfî bir karar verdiğini vurgulayarak hukuk devleti
ilkesinin ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
Başvurucu, kamu açık belgelerde kimliğinin gizli tutulmasını talep etmiştir.
2. Değerlendirme
25. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları dikkate alındığında
şikâyetin karar sonucuna yönelik olduğu anlaşıldığından incelemenin bu kapsamda
yapılması uygun görülmüştür.
26. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında kanun
yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda
incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava
konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin
değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile
uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu
olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil
eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).
27. Somut olayda iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı incelenerek
ilgili kısımları yukarıda belirtilen (bkz. § 9) gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
28. Mevzuatın, somut olayın ve delillerin yorumlanması, yukarıda
anılan ilkeler uyarınca uyuşmazlığı çözmekle görevli Mahkemenin takdirinde olup
bireysel başvuruda değerlendirmeye konu edilemez.
29. Bu hâle göre başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar,
delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup
kararda bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik
oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının
kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının da diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun gizlilik talebinin kabulüne ve kimlik
bilgilerinin kamuya açık belgelerde GİZLİ TUTULMASINA,
B. 1. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının
açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
11/12/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.