TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖZİMEKS SANAYİİ ÜRÜNLERİ TİCARET LTD. ŞTİ.
BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/13851)
|
|
Karar Tarihi: 27/6/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
M. Emin
ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Özimeks Sanayii Ürünleri Ticaret
Ltd. Şti.
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, yurt dışından ithal edilen malların liman idaresince
teslim edilmemesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Dava Öncesi Süreç
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, demir-çelik sektöründe faaliyet gösteren bir
şirkettir.
9. Başvurucu Şirket, Çin'de bulunan bir şirketten akreditif
yoluyla paslanmaz çelik çubuk satın almıştır.
10. İthal konusu mal 29/6/2011 tarihinde K. Limanı'na ulaşmış ve
K. Liman Hizmetleri ve Lojistik Sanayi Ticaret A.Ş.nin
(K. A.Ş.) Ambarlı Gümrük Müdürlüğü adına işlettiği, gümrüklü saha olan geçici
eşya depolama alanına teslim edilmiştir.
11. Konşimentonun orjinali ile Ambarlı
Gümrük Müdürlüğüne meşru hak sahibi olarak yapılan başvuru üzerine Müdürlük,
anılan eşyayı başvurucu Şirket adına 10/7/2011 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Çıkış Fişi ile serbest
dolaşıma sokmuştur.
12. Gümrük işlemlerinin tamamlanması üzerine geçici antrepoya
konulan eşyanın teslimi amacıyla konşimento alıcı nüshaları ve diğer gerekli
belgeler ibraz edilmiş, gerekli kontroller sonrasında eşyanın teslimi için
kontrol fişinin düzenlenmesinin ardından konteyner ücretleri yatırılmış,
eşyanın yüklenmesi için araçlar limana getirilmiş fakat liman işletmesi
teslimden kaçınarak eşyayı araçlara yüklememiştir. Eşyanın teslim alınamaması
üzerine Gümrük İdaresine eşyanın kendilerine teslim edilmesi, aksi takdirde
sorumlu olacakları ihtar edilmiş ve bu ihtara rağmen İdarece yazıya cevap
verilmemiştir.
13. Liman idaresi, talep konusu malın tesliminden kaçınmasına
gerekçe olarak Denizcilik Müsteşarlığının 17/05/2011 tarihli yazısı gereği
tedariki zorunlu olan Yük Teslim Talimat Formu'nun
ibraz edilmemesini göstermiştir.
B. Dava Süreci
14. Başvurucu Şirket; eşyanın zaman içinde kaybedeceği değer,
eşyada meydana gelecek korozyon, fahiş rakamlara ulaşan ardiye ve demuraj bedelleri nazara alınarak malın tarafına teslimine,
tesliminin mümkün olmaması hâlinde ise emtia bedelinin yasal faizi ile birlikte
davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline
karar verilmesini talep ederek 9/9/2011 tarihinde İstanbul 52. Asliye Ticaret
Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır.
15. Mahkeme 5/2/2013 tarihli kararıyla davanın reddine karar
vermiştir. Kararın gerekçesinde özetle şu hususlara yer verilmiştir:
i. 29/6/2011 tarihinde tahliye edilen eşyanın gümrük işlemleri
tamamlandıktan sonra 4/7/2011 tarihli Serbest Dolaşıma Giriş Beyannamesi ile
ithalat işlemleri tamamlanmış, depolama yeri işletmecisi olan K. A.Ş.ye ait
geçici depolama yerinde 11/7/2011 tarihli ambar çıkış fişi tanzim edilerek
eşyanın teslim alınması için başvurucu Şirkete teslim edilmiştir. Buraya kadar
yapılanlar, ithal edilen eşyanın gümrük işlemlerinin tamamlanmasına ilişkin
işlemlerdir.
ii. Geçici depolama yerinde gümrük işlemleri tamamlanan ve
gemiden tahliye edilen yükün mevzuat hükümleri gereğince taşıyan tarafından
gönderilene teslimi ile taşıma sözleşmesi sona ermekte ve bu sürede taşıyanın
navlun ücreti ve bu ücret sebebiyle yük üzerindeki rehin hakkı devam
etmektedir. Somut olayda da ithal konusu yük, gemi donatanı tarafından taşınmış
ve taşıyan tarafından 27/6/2011 tarihli yazı ile navlun ücretinin tahsil
edilemediği, bu ücretler tahsil edilinceye kadar yük üzerinde hapis hakları
bulunduğu ve alacakları tahsil edilinceye kadar yüklerin teslim edilemeyeceği
liman işletmesi ile Ambarlı Gümrük Müdürlüğüne bildirilmiştir. Bu durumda
olayda taşıyan ile gönderilen ve taşıtan arasında gerçekleşen taşıma ilişkisi
neticesinde ödenmeyen navlun ve benzeri alacaklardan kaynaklanan hapis hakkı,
taşıyan tarafından kullanılmış olmaktadır.
iii. Mahkeme, yüklerin ancak Teslim Talimat Formu ile teslim
edilebileceğine dair Deniz Ticareti Genel Müdürlüğünün 17/5/2011 tarihli
yazısına işaret etmiştir.
iv. Taşıyan tarafından Ambarlı Gümrük Müdürlüğüne ve K. Liman
yetkililerine gönderilen yazıyla yük üzerinde hapis hakkını kullandıkları
belirtildiğinden, taşıma sözleşmesinin tarafları arasında taşıma sözleşmesinden
kaynaklanan edimlerin henüz ifa edilmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda
başvurucu Şirket konşimentoyu ibraz edip yük sahibi olduğunu taşıyan veya
acentesine belgelendirmediği için taşıyan veya acentesi tarafından gümrük
işlemleri tamamlanan yüke ilişkin Yük Teslim Talimat Formu düzenlenerek başvuru
Şirkete verilmemiştir.
v. Başvurucu Şirket de gümrük işlemlerinin tamamlandığını ve
mevzuat gereğince eşyanın kendisine tesliminin gerektiğini savunarak Yük Teslim
Talimat Formu'nu alıp K. A.Ş. yetkililerine teslim
etmediği için bahis konusu talimat gereğince yük kendisine teslim edilmemiştir.
vi. Yük Teslim Talimat Formu'nu
düzenleyip vermesi gereken kişiler, taşıyan veya yetkili acentesidir. Liman
işletmeciliği yapmak dışında yetkisi olmayan K. A.Ş., işletmecilik faaliyetini
de Denizcilik Müsteşarlığının vermiş olduğu yetkiler ve talimat doğrultusunda
yaptığından ve bahis konusu talimat doğrultusunda hareket etmiş olduğundan
eşyanın teslim edilmemesinden sorumlu değildir.
vii. Sonuç olarak liman işletmesi, taşıma sözleşmesinin tarafı
olmaması ve yük üzerinde bir tasarruf hakkının bulunmaması sebebiyle, verilen
talimat gereğince Yük Teslim Talimat Formu kendisine ibraz edilmeden yükün
teslim edilmemesinden sorumlu tutulamayacaktır.
16. Temyiz edilen hüküm, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin
21/10/2014 tarihli kararıyla onanmıştır. Daire, karar düzeltme istemlerinin de
9/6/2015 tarihinde reddine karar vermiştir.
17. Nihai karar, başvurucu Şirket vekiline 11/8/2015 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu Şirket 11/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Mevzuat Hükümleri
19. 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 4.
maddesi şöyledir:
"Gümrük idareleriyle muhatap olan kişiler
bu Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan tüzük, kararname ve yönetmelik
hükümlerine uymak; gümrük idarelerinin gerek bu Kanunda gerek diğer kanun,
tüzük ve kararnamelerde yazılı hükümlere göre yapacağı gözetim ve kontrollere
tabi olmak; bu idarelerin kendi adına veya başka idareler nam veya hesabına
tahsil edeceği her tür vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek veya bunları
teminata bağlamak; kanun, tüzük, kararname ve yönetmelik hükümlerinin uymayı
zorunlu kıldığı her tür işlemleri yerine getirmekle sorumludurlar."
20. Olay tarihi itibarıyla yürürlükte olan 20/9/1956 tarihli ve
6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu'nun 1061. maddesi
şöyledir:
"Taşıyan, malların
yükletilmesi, istifi, taşınması, elden geçirilmesi ve boşaltmasında tedbirli
bir taşıyanın dikkat ve ihtimamını göstermekle mükelleftir. Teslim alındıkları
andan teslim edildikleri ana kadar geçen müddet içinde malların zıyaı veya
hasarı yüzünden doğacak zararlardan taşıyan mesuldür; meğer ki, zıya veya
hasar, tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemiyecek sebeplerden ileri gelmiş olsun."
21. 6762 sayılı mülga Kanun'un 1069. maddesi
şöyledir:
"Gönderilen; malı teslim almakla navlun
ve navlun teferruatından olan bütün masrafları ve sürastarya
ücretini, teslim almanın dayandığı mukavele veya konişmento
hükümlerine göre ödemeye, kendi hesabına Gümrük Resmi ödenmiş ve başka
masraflar yapılmış ise bunları da vermeye ve kendine düşen diğer bütün borçları
ifaya mecbur kalır.
Taşıyan navlunun ödenmesi ve gönderilene düşen
diğer borçların yerine getirilmesi karşılığında malı teslime mecburdur."
22. 6762 sayılı mülga Kanun'un 1077. maddesi
şöyledir:
"Taşıyan, 1069 uncu maddede yazılı
alacaklarından dolayı yük üzerinde rehin hakkını haizdir.
Rehin hakkı, yük alıkonduğu veya tevdi
edildiği yerde bulunduğu müddetçe bakidir; teslimden sonra dahi, otuz gün
içinde mahkemeye müracaat olunmak ve mal henüz gönderilenin zilyedliğinde
bulunmak şartiyle devam eder.
İcra ve İflas Kanununun 145 ve mütaakıp maddeleri gereğince borçluya yapılması lazım gelen
ihbar ve tebliğler gönderilene yapılır. Gönderilen bulunmaz veya yükü teslim
almaktan imtina ederse ihbar ve tebliğlerin taşıtana yapılması lazımdır.
23. 6762 sayılı mülga Kanun'un 1098. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"Konişmento
aşağıda yazılı hususları ihtiva eder:
1. Taşıyanın ad ve soyadını veya ticaret
unvanını;
2. Kaptanın ve soyadını;
3. Geminin adı ve tabiiyetini;
4. Yükletenin ad ve soyadını veya ticaret
unvanını;
5. Gönderilenin ad ve soyadını veya ticaret
unvanını;
6. Yükleme limanını;
7. Boşaltma limanını veya buna dair talimat
alınacak yeri;
8. Gemiye yüklenen veya taşınmak üzere teslim
alınan malların cinsi, ölçüsü sayı veya tartısı, markaları ve haricen belli
olan hal ve mahiyetleri;
9. Navluna ait şartları;
10. Tanzim olunduğu yer ve günü;
11. Tanzim olunan nüshaların sayısını.
... "
24. 6762 sayılı mülga Kanun'un 1102. maddesi
şöyledir:
"Konişmento
gereğince kendisine mallar teslim edilecek olan veya konişmento
emre yazılı ise ciro ve teslim ile kendisine devredilmiş olan kimse, malları
teslim almaya salahiyetlidir.
Konişmento birden çok nüsha olarak tanzim edilmişse mallar, bir tek nüshanın
salahiyetli hamiline teslim edilir."
25. 10/8/1993 tarihli ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesinin ilgili
kısmı şöyledir:
"Denizcilik Müsteşarlığının görevleri
şunlardır:
....
(m)
(Ek: 2/3/2005 – 5310/1 md.) Deniz ve iç sularda liman
sınırlarını ve buna ilişkin koordinatları belirlemek, bu sınırlar içerisinde
faaliyette bulunan kamu kurum ve kuruluşları ile özel kişilerin yerine
getireceği denizcilik ve limancılık hizmetlerine
ilişkin tüm faaliyet izinlerini vermek, koordine etmek, denetlemek ve izinsiz
faaliyetleri durdurmak"
26. 31/5/2002 tarihli ve 24771 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan mülga Gümrük Yönetmeliği'nin 89. maddesi şöyledir:
"Gümrük işlemleri
bitirilen eşyanın serbest dolaşıma giriş rejimine tabi eşya olması halinde;
vergilerin ödendiğini gösterir vezne alındısı ve taşıma senedinin alıcı
nüshasının aslı veya kurumca onaylı örneği, eşyanın gümrükçe onaylanmış başka
bir işlem veya kullanıma tabi olması halinde ise buna ilişkin beyanname gibi
belgeleri ile, taşıma senedinin alıcı nüshası aslı veya 'aslı hükmündedir'
ibaresini içeren ve taşıyıcı tarafından onaylanan bir örneği ilgililerce geçici
depolama yerinde görevli gümrük memuruna verilir. Sözü edilen belgeler görülüp,
eşyaya ait kayıtlarla ve eşya ile karşılaştırıldıktan sonra, uygun bulunduğu
takdirde, geçici depolama yeri çıkış işlemleri tamamlanır.
Bu şekilde geçici depolama yerlerinden
çıkarılan eşya için gümrük memuru tarafından çıkış kontrol fişi düzenlenir ve
bu fişler işletme memuru ile eşyayı teslim alan yükümlü veya temsilcisi tarafından
da imzalanır. Bir gün zarfında geçici depolama yerinden çıkan eşyaya ait çıkış
kontrol fişleri bir sonraki gün yine gümrük ve işletme memurunca onaylanmış bir
liste ekinde gümrük idaresine verilir."
B. Yargı Kararları
27. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/11/2017 tarihli ve
E.2016/4787, K.2017/6644 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... Mahkemece iddia,
savunma, toplanılan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 2
ve 3 nolu davalılar TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü ve
Marward Shipping Co. Ltd. Şirketi hakkındaki davaların HMK’nın
150. m. uyarınca takipsiz bırakılması nedeniyleaçılmamış
sayılmasına, Master Deniz Acenteliği tarafından eşyanın dava dışı alıcıya
teslimi nedeniyle ordino düzenlendiği ve 1 nolu
davalı adına düzenlenmiş acentelik faturasının ibraz edildiğinden bir nolu davalının taşıyan olduğu, TCDD’nin taşıyanın ifa
yardımcısı olup, taşıyanın sorumluluğunun devam ettiği, hasarın gemiden
tahliye, liman sahasından araçlara yüklenme ve Silivri'de araçlardan
indirilmesi sırasında olduğu, hasarın ise, vinç tahliyesinde borulara takılan
sapanların takıldığı orta ve uç bölümlerdeoluştuğu,
taşıyanın mallarının yükletilmesi, istifi, taşınması, elden geçirilmesi ve
boşaltılmasında tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamını göstermekle
mükellef olduğu gerekçesiyle, davalı DHL Project & Chartering
(China) Ltd. izafeten Master Deniz Acenteliği A.Ş.
hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 16.600,00 TL’nin faiziyle işbu davalıdan
tahsiline karar verilmiştir ...
...
Yukarıda açıklanan nedenlerle, mümeyyiz davalı
vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın mümeyyiz davalı yararına
BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene
iadesine, 28/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
28. Mahkemenin 27/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
29. Başvurucu, yurt dışından ithal etmiş olduğu malların
bedelini ödeyerek konşimentosunu almış olmasına ve söz konusu konşimentoya
dayanarak K. A.Ş.ye başvurup ilgili malların kendisine teslimini talep etmesine
rağmen talebinin haksız olarak yerine getirilmediğinden yakınmaktadır.
Başvurucu Şirket; emtianın tarafına teslimi, olmadığı takdirde emtia bedelinin
ödenmesi istemiyle K. A.Ş. ve Ambarlı Gümrük Müdürlüğü aleyhinde İstanbul 52.
Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı davanın haksız olarak reddedildiğini ifade
etmektedir.
30. Başvurucu mevzuat hükümlerine göre eşyayı teslim edecek olan
Gümrük İdaresinin geçici olarak ve alıcısı adına muhafazası altında
bulundurduğu eşyayı konşimentonun kendisine ibrazı karşılığında teslim
etmesinin esas olduğunu vurgulamıştır. Başvurucuya göre taahhüdüne aykırı
olarak eşyayı yüklemeyen liman işletmesi ile gerekli uyarıları yapmayan Gümrük
İdaresi uğranılan zarardan müteselsilen sorumludur.
Başvurucu ayrıca teslimden kaçınmak gerekçesiyle öne sürülen yazının, esasen
gümrük mevzuatından yıllar önce kaldırılmış olan ordino kurumunun farklı bir
şekilde uygulamaya sokulması gayreti taşıdığından hukuka aykırı olduğu
gerekçesiyle böyle bir belgenin istenemeyeceğiniiddia
etmiştir.
31. Sonuç olarak başvurucu Şirket; idari ve yargı mercilerinin
söz konusu kararları dolayısıyla Anayasa'nın 10., 15., 35., 36., 125. ve 138.
maddelerinde düzenlenen eşitlik, yerindelik ve kanunilik ilkeleri ile adil
yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
32. Anayasa'nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz."
33. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlali iddiası
yanında ayrıca Anayasa'nın 10., 36., 125. ve 138.maddelerinde düzenlenen ilke
ve hakların da ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Ancak başvurucu Şirketin
taşıma konusu malların gümrüklü sahada kalması ve bu malların tarafına
tesliminin engellenmesi şikâyetinin mülkiyet hakkının ihlali iddiasıyla ilgili
olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucunun bütün şikâyetleri mülkiyet
hakkının ihlal edildiği iddiası çerçevesinde değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
34. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Mülkün Varlığı
35. Anayasa'nın 35. maddesi kapsamındaki mülkiyet hakkının ihlal
edildiğini ileri süren başvurucu, böyle bir hakkın varlığını kanıtlamak
zorundadır (Cemile Ünlü, B. No:
2013/382, 16/4/2013, § 26). Anayasa'nın 35. maddesiyle güvenceye bağlanan
mülkiyet hakkı, ekonomik değer ifade eden ve parayla değerlendirilebilen her
türlü mal varlığı hakkını kapsamaktadır (AYM, E.2015/39, K.2015/62, 1/7/2015, §
20). Bu bağlamda mülk olarak değerlendirilmesi gerektiğinde kuşku bulunmayan
menkul ve gayrimenkul mallar ile bunların üzerinde tesis edilen sınırlı ayni
haklar ve fikrî hakların yanı sıra icrası kabil olan her türlü alacak da
mülkiyet hakkının kapsamına dâhildir (Mahmut
Duran ve diğerleri, B. No: 2014/11441, 1/2/2017, § 60).
36. Somut olayda başvurucu Şirket, taşımaya konu malların
konşimentolarına dayanarak liman işletmesine başvurup ilgili malların kendisine
teslimini talep etmiş olmasına rağmen işletmenin söz konusu talepleri
reddetmesi nedeniyle malları zilyetliğine alamamıştır. Nitekim yükün liman
işletmesine bırakılması ve gönderilenin doğrudan zilyetliğe el atabilecek
duruma getirilmesi ile taşıyan yönünden teslim gerçekleşmiş sayılmaktadır. Bu
durumda malik olan başvurucu Şirketin zaten mülkiyetinde olan malları liman
işletmesinden teslim alması, onun zilyetliğine de el atması anlamına
gelmektedir. Ayrıca depoda tutulan emtianın mülkiyetinin başvurucu Şirkete ait
olduğu hususu, Gümrük Müdürlüğünce bu malların başvurucu Şirket adına tescil
edilmesi ve malların teslimini teminen kontrol çıkış
fişleri düzenlenmesiyle de resmî kurumlarca kabul edilmiş bulunmaktadır. Söz
konusu emtianın mülkiyetinin başvurucu Şirkete ait olduğuna ilişkin olarak dava
süreçlerinde de herhangi bir ihtilaf yaşanmamıştır.
37. Sonuç olarak başvurucu, yurt dışından konşimentoyla bedelini
ödeyerek akreditif yoluyla paslanmaz çelik çubuk satın almış, ancak taşıyan ile
yapılan sözleşmedeki edimleri yerine getirmediği gerekçesiyle taşıyanın hapis
hakkı çerçevesinde söz konusu eşya liman idaresince başvurucuya teslim
edilmemiştir. Dolayısıyla ekonomik bir değer ifade ettiği kuşkusuz olan bu
eşyanın başvurucu yönünden Anayasa'nın 35. maddesi anlamında mülk teşkil ettiğinde tereddüt
bulunmamaktadır.
b. Müdahalenin Varlığı ve
Türü
38. Somut olayda başvurucunun yurt dışından ithal ettiği eşya,
taşıyanın hapis hakkı çerçevesinde başvurucuya teslim edilmemiştir. Bu sebeple
başvurucu, teslim edilmediği müddetçe söz konusu eşyasından yararlanamamakta ve
üzerinde dilediği gibi tasarruf edememektedir. Bu durumun ise mülkiyet hakkına
müdahale teşkil ettiği kuşkusuzdur.
39. Anayasa'nın 35. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
mülkiyet hakkına sahip olduğu belirtilmek suretiyle mülkten barışçıl yararlanma hakkına yer verilmiş; ikinci
fıkrasında da mülkten barışçıl yararlanma hakkına müdahalenin çerçevesi
belirlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında genel olarak mülkiyet hakkının hangi
koşullarda sınırlanabileceği belirlenerek aynı zamanda mülkten yoksun bırakmanın şartlarının
genel çerçevesi de çizilmiştir. Maddenin son fıkrasında ise mülkiyet hakkının
kullanımının toplum yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmak suretiyle
devletin mülkiyetin kullanımını kontrol etmesine ve düzenlemesine imkân
sağlanmıştır. Anayasa'nın diğer bazı maddelerinde de devlet tarafından
mülkiyetin kontrolüne imkân tanıyan özel hükümlere yer verilmiştir. Ayrıca
belirtmek gerekir ki mülkten yoksun bırakma ve mülkiyetin düzenlenmesi,
mülkiyet hakkına müdahalenin özel biçimleridir (Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, §§
55-58).
40. İlgili idari işlem ve yargısal kararlara göre, başvurucu
tarafından sözleşmedeki edimlerin yerine getirilmesi durumunda liman idaresince
bu eşyanın başvurucuya teslim edilebileceği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucu,
mülkten yoksun bırakılmış değildir. Diğer taraftan müdahalenin mülkiyetin
kontrolü veya düzenlenmesi amacıyla da yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda
başvuruya konu müdahalenin mülkiyetten
barışçıl yararlanma ilkesine ilişkin birinci kural çerçevesinde
incelenmesi gerekir.
c. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
41. Anayasa’nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve
hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu
sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik
Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
42. Anayasa’nın 35. maddesinde, mülkiyet hakkı sınırsız bir hak
olarak düzenlenmemiş; bu hakkın kamu yararı amacıyla ve kanunla
sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken
temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri
düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinin de gözönünde
bulundurulması gerekmektedir. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin
Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı
amacı taşıması ve ayrıca ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılması gerekmektedir(Recep
Tarhan ve Afife Tarhan, § 62).
i. Kanunilik
43. Mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerde ilk incelenmesi
gereken ölçüt, kanuna dayalı olma ölçütüdür. Bu ölçütün sağlanmadığı tespit
edildiğinde diğer ölçütler bakımından inceleme yapılmaksızın mülkiyet hakkının
ihlal edildiği sonucuna varılacaktır. Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç
hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların
bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş
Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).
44. Konşimentonun koşulları 6762 sayılı mülga Kanun'un 1098. maddesinde açık olarak belirtilmiş olup bu maddeye göre
konşimento diğer hususlar yanında ayrıca geminin adı ve tabiiyetini de içermelidir.
Bu şartları içeren konşimento gereği aynı Kanun'un 1102. maddesine
göre teslimin yapılacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda konu hakkındaki Yargıtay
içtihadına göre liman işletmesi taşıyanın ifa yardımcısı sıfatını taşımakta
olup ancak yük teslim talimatına göre liman idaresi yükü alıcıya teslim
edebilir.
45. Somut olayda limandan eşya çekilmesi ile ilgili rutin
işlemlerin yerine getirilmesi hâlinde eşyanın tesliminin gerçekleşeceği ve
bunun gerçekleşmesi için gerekli belgelerin neler olduğu hususu mülga Gümrük
Yönetmeliği'nin 89. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu kapsamda Gümrük
Müdürlüğünce işlemleri tamamlanmış ve teslimatı talep edilen eşyaya ilişkin
belgeler, 4458 sayılı Kanun ile Gümrük Yönetmeliği hükümlerine istinaden
idarede bulunan kayıtlarla karşılaştırılarak kontrol edilmektedir. Bu
kontroller sonucu gemi adı ve konteyner numarası gibi bilgilerde farklılıklar
bulunması hâlinde gerekli düzenlemelerin yapılması istenmekte ve bilgilerin
uyuşması durumunda ibraz edilen belgelere kayıt verilerek tahakkuk eden işletme
alacağının tahsilini müteakip söz konusu eşyanın teslimatı
gerçekleştirilmektedir.
46. Esasında Denizcilik Müsteşarlığının 17/5/2011 tarihli ve
14765 sayılı talimatı ile açıkça "Deniz
yoluyla ithal edilen ve geçici depo veya antrepolara teslim edilen yüklerin
ancak yük teslim talimat formu alınarak alıcılarına teslim" edilebileceği
düzenlenmiştir. Bu itibarla bahis konusu antrepolardaki yüklerin ancak Yük
Teslimat Formu alınarak alıcılara teslim edilebileceği hususu yazılı bir talimata
bağlanarak uygulama şeklinin tüm alıcılarca önceden bilinebilmesi temin
edilmiştir.
47. 6762 sayılı mülga Kanun'un 1102. maddesinde
"Konşimento gereğince kendisine mallar
teslim edilecek olan veya konişmento emre yazılı ise
ciro ve teslim ile kendisine devredilmiş olan kimse malları teslim almaya
yetkilidir" denilmektedir. İlgili Kanun'da ayrıca konşimento
ibraz edilmeden yükün teslimi hâlinde taşıyanın sorumluluğu da düzenlenmiştir.
Anılan hükümler 6762 sayılı mülga Kanun'a göre yapılan ve somut olayda da
olduğu üzere deniz taşıması neticesinde yükün teslimini düzenlemektedir. Sonuç
olarak başvurucu Şirket konumundaki alıcılar, konşimentoları ibraz edip yük
sahibi olduklarını mezkûr madde hükümlerine göre taşıyanlar veya acentelerine
belgelendirmediklerinde ya da bu kapsamda taşıyanlar veya acenteleri tarafından
gümrük işlemleri tamamlanan yüklere ilişkin yük teslim talimat formları
düzenleterek liman işletmelerine sunmadıklarında bu yüklerin taraflarına teslim
edilemeyeceği hususu yasal bir zemine sahiptir.
48. Anılan mevzuat hükümlerinin ve buna dayalı Yargıtay
uygulamasının belirli, öngörülebilir ve ulaşılabilir olduğu açıktır. Bu
itibarla derece mahkemelerinin kararlarının dayandığı gerekçeler ile yukarıda
belirtilen mevzuat hükümleri dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkına
yapılan müdahalenin kanunilik ölçütünü taşıdığı değerlendirilmiştir.
ii. Meşru Amaç
49. Anayasa'nın 13. ve 35. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkı
ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılabilmektedir. Kamu yararı kavramı,
mülkiyet hakkının kamu yararının gerektirdiği durumlarda sınırlandırılması
imkânı vermekle bir sınırlandırma amacı olmasının yanı sıra mülkiyet hakkının
kamu yararı amacı dışında sınırlanamayacağını öngörerek ve bu anlamda bir
sınırlama sınırı oluşturarak mülkiyet hakkını etkin bir şekilde korumaktadır (Nusrat Külah, B. No: 2013/6151, 21/4/2016, §
53).
50. Liman işletmeleri, teslimatı talep edilen eşyaya ilişkin
belgeleri 4458 sayılı Kanun ile Gümrük Yönetmeliği hükümlerine istinaden kendisinde
bulunan kayıtlarla karşılaştırılarak kontrol etmek suretiyle ifa yardımcıları
olmaları hasebiyle taşıyanlara olan sorumluluklarını yerine getirmektedir.
İşletmelerin bu görevleri kapsamında yaptıkları kontroller sonucunda doğru
eşyanın doğru alıcılara tesliminin sağlanabilmesi için eşyanın teslimini talep
eden alıcıların idarelere ibraz ettikleri belgeler üzerinde yer alan bilgiler
ile liman kayıtlarının bire bir uyuşması gerekmektedir. Bu kontrol işleminin
önemli bir amacı da taşıyanların alacaklarını tahsil edemedikleri takdirde yük
üzerindeki hapis haklarını kullanabilmelerinin sağlanmasıdır. Liman
işletmelerinin tüm bu görev ve sorumluluklarını yerine getirebilmeleri ve
yardımcıları oldukları taşıyanların talimatlarına uygun hareket edebilmeleri için
de kendilerine sıkı belge kontrolleri yapma ve eksik belgeyle başvuru
yapanların teslim taleplerini karşılamama şeklinde kapsamlı yetkiler
verilmesinde kamu yararının bulunduğu açıktır. Nitekim emtiayı taşıyıcılarının
rızaları dışında teslim eden liman işletmelerinin hukuki ve cezai
sorumluluklarının bulunduğu gerçeği de dikkate alındığında bu yetki kapsamında
yapılan sıkı belge kontrolleri ile taşıyan sıfatına sahip gemi donatanlarının
ve onların temsilcileri olan gemi acentelerinin de taşıyan sıfatına sahip
taşıma işleri komisyoncuları, liman idareleri ve mal alıcısı firmaların da
ortak yararına bir uygulamanın gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
51. Somut olayda da taşıyan tarafından 27/6/2011 tarihli yazı
ile navlun ücretinin tahsil edilemediği, bu ücretler tahsil edilinceye kadar
yük üzerinde hapis hakkı bulunduğu ve alacakları tahsil edilinceye kadar
yüklerin teslim edilemeyeceği liman işletmesi ile Ambarlı Gümrük Müdürlüğüne
bildirilmek suretiyle hapis hakkı kullanılmıştır. Bu durumda henüz teslimi
gerçekleşmeyip antrepolarda bekletilen emtia üzerinde hapis hakkı bulunan
taşıyanların bu haklarının korunmasını teminen
alıcılardan Yük Teslim Talimat Formu talep edilmesinde ve bu belgenin temin
edilmemesi hâlinde malların tesliminden kaçınılmasındakamu
yararı mevcut olup müdahalenin meşru bir amaç taşıdığı kuşkusuzdur.
iii. Ölçülülük
(1) Genel
İlkeler
52. Son olarak kamu makamlarınca başvurucu Şirketin mülkiyet
hakkına yapılan müdahaleyle gerçekleştirilmek istenen amaç ile bu amacı
gerçekleştirmek için kullanılan araçlar arasında makul bir ölçülülük
ilişkisinin olup olmadığı değerlendirilmelidir.
53. Ölçülülük ilkesi elverişlilik,
gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden
oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen
müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç
bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale
ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık
ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul
bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111,
K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127,
22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve
diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).
54. Ölçülülük ilkesi gereği kişilerin mülkiyet hakkının
sınırlandırılması hâlinde elde edilmek istenen kamu yararı ile bireyin hakları
arasında adil bir dengenin kurulması gerekmektedir. Bu adil denge, başvurucunun
şahsi olarak aşırı bir yüke katlandığının tespit edilmesi durumunda bozulmuş
olacaktır. Müdahalenin ölçülülüğünü değerlendirirken Anayasa Mahkemesi, bir
taraftan ulaşılmak istenen meşru amacın önemini ve diğer taraftan müdahalenin
niteliğini, başvurucunun ve kamu otoritelerinin davranışlarını da gözönünde tutarak başvurucuya yüklenen külfeti dikkate
alacaktır (Arif Güven, B. No:
2014/13966, 15/2/2017, §§ 58, 60).
(2) İlkelerin
Olaya Uygulanması
55. Başvuru konusu olayda liman idaresince yapılan kontroller
sonucu ibraz edilen belgelerdeki bilgiler ile idare kayıtlarında yer alan
bilgiler arasında farklılıklar bulunması hâlinde gerekli düzenlemelerin
yapılmasının istenmesinin ve bu düzenlemelerin yapılmaması hâlinde malların
tesliminden kaçınılmasının ulaşılmak istenen kamu yararı amacını
gerçekleştirmeye elverişli ve bu amaç doğrultusunda gerekli olduğu
tartışmasızdır. Ancak bunun yanında müdahalenin orantılı olup olmadığı da
değerlendirilmelidir.
56. Somut olayda ithal konusu mal K. Limanı'na ulaşmış ve K. A.Ş.nin Gümrük Müdürlüğü adına işlettiği ve gümrüklü saha
olan geçici eşya depolama alanına teslim edilmiştir. Gümrük işlemlerinin
tamamlanması üzerine geçici antrepoya konulan emtianın teslimi amacıyla
konşimento alıcı nüshaları ve diğer gerekli belgeler ibraz edilmiş, gerekli
kontroller sonrasında eşyanın teslimi için kontrol fişinin düzenlenmesinden
sonra konteyner ücretleri yatırılmış, eşyanın yüklenmesi için araçlar limana
getirilmiş, fakat liman işletmesi teslimden kaçınarak eşyayı araçlara
yüklememiştir. Liman işletmesi, eşyayı teslim etmeme gerekçesi olarak
Denizcilik Müsteşarlığının 17/5/2011 tarihli ve 14765 sayılı yazısını
göstermiştir. Anılan yazıda, mal teslimatı için ibraz edilmesi gereken belgeler
arasındayük teslim talimat formları da sayılmıştır.
Buna mukabil başvurucu Şirket, anılan belgeyi ibraz etmemiştir. Esasında
başvurucu Şirketin bu şekilde kendisine ait olduğunu iddia ettiği emtianın
tesliminin engellenmesinin kendisi açısından bir külfete yol açtığı
kuşkusuzdur. Üstelik başvurucu Şirket, kendi iddiasına göre emtianın bedelini
ödemiş ve eşyayı temsil eden kıymetli evrak niteliğindeki konşimento ile liman
işletmesine başvuru yapmıştır.
57. Ancak liman işletmeleri, ifa yardımcıları olmaları nedeniyle
taşıyanlara karşı çeşitli sorumluluklar taşımaktadır (benzer yönde bir
değerlendirme için bkz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E:2013/15901, K:
2014/16752 sayılı kararı). Liman işletmeleri bu sorumluluklarını ise teslimatı
talep edilen eşyaya ilişkin belgeleri 4458 sayılı Kanun ile Gümrük Yönetmeliği
hükümlerine istinaden kendisinde bulunan kayıtlarla karşılaştırarak kontrol
etmek ya da talimatnameye uygun olarak alıcılardan Yük Teslim Talimat Formu gibi belgeler istemek suretiyle
yerine getirmektedir. Özellikle somut olayda olduğu gibi taşıyanca
ithal konusu mal üzerinde hapis hakkının kullanılmasının söz konusu olduğu
durumlarda bu uygulamaların varlığı daha fazla önem kazanmaktadır.
58. Bu durumda taşıyanların yardımcısı konumundaki liman
işletmesinin eşyanın gönderilene teslimini yaptığı andan itibaren sorumluluğu
sona erecektir. Bu itibarla liman işletmesi, taşıyandan aldığı talimat
doğrultusunda malı kime teslim etmesi gerekiyorsa ona teslim edecektir. Diğer
bir deyişle liman işletmesinin sıkı belge kontrolünde bulunuyor olmasının,
taşıyanın teslime yönelik rızasını tevsik eder mahiyetteki belgelerin
varlığının aranmasının ve uluslararası deniz taşımacılığı mevzuatının bu
noktada esnek olmayan hükümler içermesinin deniz ticaretinin belirli bir
güvenlik seviyesinde seyri için elzem olduğu hususunda genel geçer bir yaklaşım
bulunmaktadır.
59. Diğer yandan limandan eşya çekilebilmesi için gerekli olan
belgelerin neler olduğuna ve bu belgelerin temin edilememesi hâlinde
eksikliklerin nasıl tamamlanabileceğine ya da bu belgelerdeki hatalı kayıtların
düzeltilmesi yol ve yöntemlerine de ilgili mevzuatta ve kısmen de Denizcilik
Müsteşarlığının 14765 sayılı talimatında yer verilmiştir. Nitekim somut olayda
yapılan başvuru üzerine liman işletmesi; limandan eşya çekilmesi ile ilgili
rutin işlemlerin yerine getirilmesi hâlinde eşyanın tesliminin
gerçekleştirilebileceğini belgeleri sunan Şirket temsilcisi aracılığıyla başvurucu
Şirkete müracaat sırasında bildirmiştir. Bu kapsamda başvurucu Şirketten ithal
konusu emtiaya ilişkin Yük Teslim Talimat Formu'nu
temin etmesi talep edilmiştir.
60. Bu durumda acentesinden veya taşıyandan alınacak Yük Teslim
Talimat Formu ile malın teslimatının sağlanmasına imkân veren söz konusu hukuki
enstrümanın varlığı, başvurucu Şirkete yüklenen külfeti hafifletmekte ve bu,
ticari işlemin tüm taraflarının menfaatine olan ve gemi taşımacılığında ticari
güvenin tesisi için elzem olan mezkûr uygulamanın teşkil ettiği müdahaleyi ölçülü
kılmaktadır. Liman işletmesinin taşıyanların talimatı anlamına gelen ordino kesilmesi ya da Yük Teslim Talimat
Formu verilmesi işlemlerine rağmen malları teslimden kaçınması hâlinde ise
müdahalenin ölçüsüz olacağı açıktır. Bununla birlikte somut olayda başvurucu
Şirket, bu tür bir işlemin tesisini teminen acente
nezdinde herhangi bir girişimde bulunduğuna ilişkin bir bilgi veya belge
sunmamıştır.
61. Diğer yandan liman işletmesi 24/8/2011 tarihli yazısında
Denizcilik Müsteşarlığının mezkûr talimatı gereği teslimat için gerekli belge
olan Yük Teslim Talimat Formu'nun temin edilmemesi
nedeniyle emtianın teslim edilemediğini, emtianın hâlen geçici depolama yerinde
bulunduğunu ve anılan belgenin temini durumunda her zaman emtianın tesliminin
gerçekleşebileceğini ifade etmiştir.
62. Üstelik ithalata konu emtianın teslim alınması anına kadar
eksik olan belgeleri sunabilecek acenteler ve gümrük müşaviri gibi muhatapların
bulunduğu, eksiklikleri tamamlanması istenen belgelerin ayrım gözetilmeksizin
tüm mal ithalatçısı firmalardan talep edildiği gerçeği de dikkate alındığında
başvurucu Şirketin beklemediği bir taleple karşılaşmış olduğunu söylemek de mümkün
değildir.
63. Bunun yanı sıra liman işletmesinin Denizcilik
Müsteşarlığının 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 2. maddesi çerçevesinde
verdiği talimatlarla bağlı olduğu, anılan talimatlar aleyhine idari yargı
yoluna başvurulabileceği, nitekim başvurucu Şirketçe de mezkûr talimatın iptali
istemiyle ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay Onuncu Dairesinde dava
açıldığı dikkate alındığında liman işletmesinin talimat gereği Yük Teslim
Talimat Formu'nu istemek durumunda kaldığı hususunun
başvuru Şirketçe kabul edilip öngörüldüğü anlaşılmaktadır.
64. Ayrıca talep konusu emtia hâlihazırda depoda durduğu için
başvurucu Şirketin malik olduğunu iddia ettiği bu emtianın vasıtasız
zilyetliğine hâlâ ulaşabilmesi imkân dâhilindedir. Başvurucu Şirket, her ne
kadar emtianın teslimi için gerekli olan ordinoların artık uygulamada
geçerliliğinin kaldırıldığını belirtmiş ise de taşıyanların imzalayarak yükün
teslimine rıza gösterdiklerini ifade ettikleri ve yük teslim talimat formu,
yük teslim belgesi, etiketli
konşimento veya ordino
gibi farklı isimler verilen bu belgeler hukuki geçerliliği bulunmayan
belgelerden olmayıp ulusal ve uluslararası ticaret ve taşımacılıkta yüklerin
teslimi için geçerli ve gerekli belgeler olduğu hususunda bir uzlaşı
bulunmaktadır.
65. Bu durumda somut olayda liman idaresinin cevap yazılarında
da işaret edilen ve başvurucu Şirketin maliki olduğunu iddia ettiği mallarına
ulaşabilmesini sağlayan hukuki yolların bulunduğu, depodaki malların
tasfiyesine gidilmeyip hâlihazırda herhangi bir işleme tabi tutulmadan orada
tutulduğu dikkate alındığında başvurucu Şirkete şahsi olarak aşırı ve olağan
dışı bir külfet yüklenmediği anlaşılmaktadır. Sonuç olarak olayda başvurucunun
ithal ettiği eşya, taşıyanla yapılan sözleşmedeki edimler yerine getirilmediği
için hapis hakkı çerçevesinde liman idaresince teslim edilmemiştir. Kanuni
dayanağı ve meşru amacı bulunan müdahale yönünden ölçülülük bağlamında
başvurucunun sözleşmedeki edimlerini yerine getirerek taşıyan veya acentesinden
alacağı Yük Teslim Talimat Formu ile her zaman eşyayı teslim alabileceği
anlaşılmaktadır. Bu sebeple somut olay bakımından başvurucu Şirketin mülkiyet
hakkının korunması ile kamunun yararı arasında olması gereken adil denge
bozulmadığı için müdahale ölçülü bulunmuştur.
66. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence
altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
27/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.