TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
AYSEL KIRALİ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/13946)
|
|
Karar Tarihi: 19/9/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
Raportör
|
:
|
M. Emin
ŞAHİNER
|
Başvurucular
|
:
|
1. Aysel
KIRALİ
|
|
|
2. Fatma
BAYRAKTAR
|
|
|
3. M. Yalçın
BAYRAKTAR
|
|
|
4. Yüksel
BAYRAKTAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Seda
ATALAY
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; taşınmazın gerçek bedeli altında kamulaştırma
yapılması nedeniyle mülkiyet hakkının, bu duruma yönelik açılan davanın uzun
sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucuların da dâhil olduğu bazı kimselere ait İstanbul
ili Maltepe ilçesi 212 ada ve 12 parselde kayıtlı taşınmazın 120,62
metrekarelik kısmına yönelik olarak Ulaştırma Bakanlığınca inşa ettirilecek
olan ve yapım ihalesi gerçekleştirilen Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı
banliyö hattının iyileştirilmesi ve Demiryolu Boğaz Tüp Geçit İnşaatı Projesi
kapsamında 12/5/2004 tarihli ve 25460 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan Bakanlar Kurulunun 2004/7255 sayılı kararı gereğince acele
kamulaştırma kararı alınmıştır.
9. Ulaştırma Bakanlığı 2007 yılında (kapatılan) Kartal 3. Asliye
Hukuk Mahkemesinden (Mahkeme) bedeli tespit edilmek kaydıyla anılan taşınmaza
acele el konulmasını talep etmiştir.
10. Mahkeme, ilgili tarihli kararı ile bilirkişi raporuna
dayanarak el koyma bedelini 885.995 TL olarak belirleyip bedelin davacılara
ödenmesine ve bahsedilen taşınmaza acele el konulmasına karar vermiştir.
11. Tarafların kamulaştırma bedelinde anlaşamamaları üzerine
idare, başvurucular ve diğer malikler adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali
ile mezkûr taşınmazın kendi adına tapuya tesciline karar verilmesi ve
kamulaştırma bedelinin tespiti talebiyle (kapatılan) Kartal 4. Asliye Hukuk
Mahkemesinde 14/1/2008 tarihinde dava açmıştır.
12. Mahkeme, dava konusu taşınmazın başında uzman bilirkişiler
ile birlikte keşif yapmıştır. Yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi
raporunda, taşınmazın kısmi olarak kamulaştırılmasının imar planına uygun
olmayacağı belirtilmiştir. Bilirkişi Kurulu emsal karşılaştırma yöntemine göre
taşınmazın metrekare değerini 4.300 TL olarak tespit etmiştir.
13. Mahkemedeki mezkûr dava devam ederken aralarında
başvurucuların da bulunduğu bazı malikler Kartal 4. Sulh Hukuk Mahkemesine
başvurarak Mahkemeden delil tespiti talebinde bulunmuşlar ve bu kapsamda
taşınmazın giriş katında kafe olarak kullanılan kendi mülkiyetlerindeki
bölümünün değerinin tespitini talep etmişlerdir. Mahkemece bilirkişilerden
görüş alınmak suretiyle yapılan inceleme neticesinde anılan kafenin değeri
5.200.000 TL olarak tespit edilmiştir.
14. (Kapatılan) Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesi (sonradan
İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi) bu defa davanın 26/6/2009 tarihli
duruşmasında ilk bilirkişi raporuna yapılan itirazlar üzerine yeniden keşif
yapılmasına karar vermiş, anılan karar doğrultusunda 7/8/2009 tarihinde yapılan
keşif sonucunda hazırlanan ve 15/10/2009 tarihinde Mahkemeye sunulan ikinci
bilirkişi raporunda taşınmazın metrekare fiyatı bu defa 6.200 TL olarak
belirlenmiştir.
15. Mahkeme bu defa da davanın 21/5/2010 tarihli duruşmasında
bilirkişi raporları arasında takdir olunan değerler arasında mübayenet
oluştuğundan yeniden keşif yapılmasına karar vermiş, anılan karar doğrultusunda
3/6/2010 tarihinde yapılan keşif sonucunda hazırlanan üçüncü ve son bilirkişi
raporunda taşınmazın metrekare fiyatı 4.500 TL olarak tespit edilmiştir. Buna
göre Bilirkişi Kurulu, arsa bedelini 2.218.725 TL ve bina bedelini de 429.975
TL olarak belirlemek suretiyle kamulaştırma bedelini toplamda 2.648.700 TL
olarak tespit etmiştir.
16. Yapılan tüm bu tespitler ışığında Mahkeme 13/10/2010 tarihli
kararı ile toplanan delillere, mahallinde yapılan keşiflere ve son bilirkişi
raporuna dayanarak taşınmaza ait kamulaştırma bedelini 2.648.700 TL olarak
belirlemiştir. Mahkeme, belirlenen kamulaştırma bedelinden daha önce ödenen
tutarın mahsubu ile idare tarafından bloke edilen 1.762.705 TL'nin davalılara
hisseleri oranında verilmesine karar vermiştir. Mahkeme ayrıca bedelin
başvurucuların da dâhil olduğu söz konusu davalılara ödenmesine ve bunlar adına
olan tapu kaydının iptali ile mezkûr taşınmazın idare adına tapuya kayıt ve
tesciline karar vermiştir.
17. Temyiz edilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 13/10/2010
tarihinde düzeltilerek onanmıştır. Onama kararında, kamulaştırılan taşınmazın
Hazine yerine davacı idare adına tescil edilmesinin doğru olmadığı belirtilerek
temyiz edilen hüküm bu yönüyle düzeltilmiştir.
18. Başvurucular, Yargıtay kararının yetkisiz temsilciye tebliğ
edilmesi nedeniyle karar düzeltme hakkını kullanamadıkları iddiasıyla bu hakkın
kullanılabilmesini teminen 20/6/2013 tarihinde eski
hâle getirme talebi ile birlikte (kapatılan) Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
yerine açılan İstanbul Anadolu 15. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde gecikmiş
karar düzeltme başvurusunda bulunmuşlardır. Mahkeme 6/9/2013 tarihli kararıyla
eski hâle getirme talebini yerinde görmeyerek talebi reddetmiştir.
19.Başvurucular bu defa anılan ret kararını temyiz etmişlerdir.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi de 3/11/2014 tarihli kararı ile yerel mahkemenin ret
kararını kaldırmış ve kendisinin 30/6/2011 tarihli kararını düzelterek onama
kararının başvuruculara yeniden usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi
gerektiğine karar vermiştir. Mezkûr karar başvurulara tebliğ edilmiştir.
20. Düzelterek onama kararına karşı başvurucularca karar
düzeltme yoluna gidilmesi üzerine aynı Dairenin 20/5/2015 tarihli kararıyla bu
defa "Gerekçeli kararın hüküm
fıkrasının a) Tescile dair 3. bendindeki (davacı) kelimesinin çıkartılmasına,
yerine (Hazine) kelimesinin yazılmasına, b)Bedelin ödenmesine ilişkin 5.
bendinin sonuna (iş bu bloke edilen toplam fark bedel (1.762.705,00) TL'dan temyiz eden davalılar Yusuf Ziya, Yüksel Mustafa
Yalçın ve Fatma Bayraktar ile Aysel Kırali
hisselerine düşen bedellere 15.05.2008 tarihinden karar tarihi olan 13.10.2010
gününe kadar yasal faiz işletilmesine) cümlesinin eklenmesine, hükmün
böylece" düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
21. Nihai karar, başvuruculara 14/7/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
22. Başvurucular 11/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
23. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun
"Kamulaştırma şartları" kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
“İdareler,
kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya
teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve
irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen
hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.
Bakanlar Kurulunca kabul olunan, büyük enerji
ve sulama projeleri ile iskan projelerinin
gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve
turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda, bir gerçek veya özel hukuk tüzelkişisine
ödenecek kamulaştırma bedelinin o yıl Genel Bütçe Kanununda gösterilen miktarı,
nakden ve peşin olarak ödenir. Bu miktar, kamulaştırma bedelinin altıda
birinden az olamaz. Bu miktarın üstünde olan kamulaştırma bedelleri, peşin
ödeme miktarından az olmamak ve en fazla beş yıl içinde faiziyle birlikte
ödenmek üzere eşit taksitlere bağlanır. Taksitlere, peşin ödeme gününü takip
eden günden itibaren, Devlet borçları için öngörülen en yüksek faiz haddi
uygulanır.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan
doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanların bedeli, her halde peşin ödenir.
(Ek: 24/4/2001 -
4650/1 md.) İdarelerce yeterli ödenek temin edilmeden
kamulaştırma işlemlerine başlanılamaz.”
24. 2942 sayılı Kanun'un "Kamulaştırma
bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili"
kenar başlıklı 10. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kamulaştırmanın satın alma usulü ile
yapılamaması halinde idare, 7 nci maddeye göre
topladığı bilgi ve belgelerle 8 inci madde uyarınca yaptırmış olduğu bedel
tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek
taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz
malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin, peşin veya kamulaştırma 3
üncü maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi
karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini ister."
25. 2942 sayılı Kanun'un "Kamulaştırma bedelinin tespiti esasları"
kenar başlıklı 11. maddesi şöyledir:
“15
inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu, kamulaştırılacak taşınmaz
mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır
bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın;
a) Cins ve nevini,
b) Yüzölçümünü.
c) Kıymetini ektileyebilecek
bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı
değerini,
d) Varsa vergi beyanını,
e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca
yapılmış kıymet takdirlerini,
f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın
mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net
gelirini,
g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki
özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini,
h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı
maliyet hesaplarını ve yıpranma payını,
ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer
objektif ölçüleri,
Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu
unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da
dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz
malın değerini tespit ederler.
...”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
26. Mahkemenin 19/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının
İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
27. Başvurucular, karar tarihi itibarıyla taşınmazın gerçek
değerinin tespit edilmemesi suretiyle kamulaştırma bedelinin düşük
belirlendiğini iddia etmişlerdir. Başvurucular, yargılamanın her aşamasında
bilirkişi kurullarınca hesaplanan şerefiye bedellerinin kamulaştırma bedeline
eklenmesi gerektiğine ilişkin talepte bulunmalarına karşın mahkemelerce bu
taleplerinin haksız olarak dikkate alınmadığından da yakınmaktadırlar.
Başvurucular, taşınmazlarının hemen yanında bulunan ve kendi taşınmazları ile
aynı özellikleri taşıyan, farklı maliklere ait bir taşınmaza ise kendilerininkine
kıyasla oldukça yüksek bir fiyat bedel biçildiğini ileri sürmüşlerdir.
Başvurucular, Kartal 4. Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan değer tespit işleminde
taşınmazların giriş katındaki kafenin değerinin bilirkişi raporlarındaki
tespitlerin çok üzerinde belirlendiğini ifade etmişlerdir. Başvurucular,
Mahkemenin ödenmesine hükmettiği bedelle o dönemde aynı şartlarda bir taşınmaza
sahip olmanın imkânı bulunmadığını ifade ederek bu durum nedeniyle mağduriyet
yaşadıklarını belirtmişlerdir. Başvurucular, bu gerekçelerle eşitlik ilkesi ile
mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
2. Değerlendirme
28. Anayasa'nın "Mülkiyet
hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına
sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz."
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucular eşitlik ilkesi ile mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının da ihlal edildiğini ileri sürmekte iseler de
başvurucuların temel şikâyetinin kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi
nedeniyle maddi kayba uğratılmaları olduğu gözetilerek belirtilen şikâyetin
mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında değerlendirilmesi uygun
görülmüştür.
30. 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan
yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar
verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını
kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya
müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama
şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
31. Kamulaştırılan taşınmazın başvurucular adına tapuda kayıtlı
olduğu dikkate alındığında mülkün varlığında tereddüt bulunmamaktadır. Kamulaştırma
yoluyla başvurucuların mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin mülkten yoksun
bırakmaya ilişkin ikinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
32. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleri uyarınca kamu yararı
bulunması, kamulaştırma kararının kanunda gösterilen esas ve usullerine
uyulması, gerçek karşılığın peşin ve nakden ödenmesi kamulaştırmanın anayasal
ögeleridir. Kamulaştırılan taşınmazın gerçek karşılığı olan bedelinin tespiti
ise uzman mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki
uzman dairelerinin yetki ve görevindedir. Mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile
ödenen bedel arasındaki ilişki yönünden Anayasa Mahkemesinin yapacağı tespit,
orantılılık incelemesinden ibarettir (Mukadder
Sağlam ve diğerleri, B. No: 2013/2511, 22/1/2015, § 49; Abdülkerim Çakmak ve diğerleri, B. No:
2014/1964, 23/2/2017, § 52).
33. Somut olayda kamulaştırılan taşınmaz yönünden emsal
karşılaştırma yöntemi esas alınarak yapılan keşifler sonucu uzman
bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre derece mahkemelerince başvurucular
yararına tazminata hükmedilmiştir. Başvurucular, taşınmazına kamulaştırma
suretiyle yapılan müdahale nedeniyle daha fazla tazminat almaları gerektiğini
iddia etseler de davada 2942 sayılı Kanun'da öngörülen bedel tespiti
prensiplerine uygun olarak kamulaştırma bedelinin hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Mahkeme bedel tespitini keşif yaparak, konusunda uzman bilirkişilerin
görüşlerini dikkate alarak ve başvurucuların her aşamada itirazlarını
sunmalarına imkân vermek suretiyle bu itirazları dikkate alarak sonuçlandırmıştır.
Dolayısıyla derece mahkemelerince hükmedilen tazminat miktarının başvurucuların
mülkiyet haklarına yapılan müdahaleyi orantılı kıldığı, müdahalenin taşıdığı
kamu yararı ile başvurucuların mülkiyet hakkının korunması arasında olması
gereken adil dengeyi bozmadığı sonucuna varılmıştır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
35. Başvurucu, makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğini
ileri sürmüştür.
36.Bireysel başvuru sonrasında 31/7/2018 tarihli ve 30495 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve
6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların
Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
37. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Komisyon)
tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
38. Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018)
kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya
da yargı kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği
iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara
ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin
yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek etkililiğini
tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 26-36).
39.Ferat Yüksel
kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması
ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş
şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden
mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün
olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel
olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda
değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel,
§§ 33-36). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi, ilk bakışta
ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgilibaşarı
şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat
Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin
bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak
başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı
vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
40. Somut başvuru yönünden de söz konusu karardan ayrılmayı
gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
41. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduklarına karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,
C. Başvurucunun makul sürede yargılanma hakkına ilişkin iddia
yönünden ilgili idari veya yargısal mercilere başvuru yapması hususunda
MUHTARİYETİNE 19/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.