TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ÖZGÜR GÜLTEKİN BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/14209)
|
|
Karar Tarihi: 8/3/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Nuri
NECİPOĞLU
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
Raportör
|
:
|
Recep KAPLAN
|
Başvurucu
|
:
|
Özgür
GÜLTEKİN
|
Vekili
|
:
|
Av. Mehmet
GÜLTEKİN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, daha sonra iptal edilen disiplin cezası nedeniyle
başvurucunun uğradığı zararın giderilmemesinin eğitim hakkını; yargılamanın
uzun sürmesinin de makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu 1981 doğumlu olup olayların yaşandığı tarihte
Pamukkale Üniversitesi (İdare) Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği
Bölümünde öğrencidir.
9. 20/3/2005 tarihinde Üniversite kampüsü dışında Denizli,
Esentepe Mahallesi pazar yerinde ilgili Valiliğine yasal bildirimi yapılmış,
Nevruz kutlamaları yapılmıştır.
10. Denizli Emniyet Müdürlüğünün 12/4/2005 tarihli yazısı ile
başvurucunun da aralarında bulunduğu bazı öğrencilerin söz konusu kutlamalar
sırasında yasa dışı örgüt bayrağını açan grubun içinde olduğu İdareye
bildirilmiştir.
11. İdare tarafından, Nevruz kutlamalarında yasa dışı örgüt
lehine eylemlerde bulunduğu gerekçesiyle başvurucu hakkında soruşturma
başlatılmış ve 10/6/2005 tarihinde başvurucuya 3/1/1985 tarihli ve 18634 sayılı
Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren
Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin (Yönetmelik), olay
tarihinde yürürlükte olan hükümlerine göre 2005-2006 güz-bahar yarıyılında
uygulanmak üzere iki yarıyıl uzaklaştırma cezası verilmiştir.
12. Başvurucu bu işleme karşı Denizli İdare Mahkemesinde dava
açmış; davada önce yürütmenin durdurulmasına, akabinde de işlemin iptaline
karar verilmiştir. Mahkeme, kararını soruşturmacının disiplin kuruluna
katılmasının hukuka aykırı olduğu gerekçesine dayandırmıştır. Bu karar Danıştay
tarafından onanmıştır.
13. Anılan karar temyiz aşamasındayken İdare, ilk derece
mahkemesi kararının gerekçesini gözönüne alarak
5/4/2006 tarihinde yeniden işlem tesis etmiş ve uzaklaştırma cezasının
2006-2007 güz-bahar yarıyılında uygulanmasına karar vermiştir. Bu karar
uygulanmıştır.
14. Başvurucu, bu karara karşı bir dizi yargısal yola başvurmuş
ve sonuç olarak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu başvurucuya isnat edilen
fiilin disiplin cezasını gerektiren bir fiil olmaktan çıkarıldığı gerekçesiyle
bozma kararı vermiştir.
15. Danıştay kararı üzerine ilk derece mahkemesi Danıştayın bozma gerekçesini kullanarak dava konusu işlemi
iptal etmiştir.
16. İptal kararı sonrasında başvurucu, davalı idare işlemi ile
uğradığı zararlara karşılık 1.000 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminata karar
verilmesi istemiyle 14/4/2014 tarihinde Denizli İdare Mahkemesinde dava
açmıştır. İlk derece mahkemesi 18/11/2014 tarihinde aşağıdaki gerekçelerle bu
davayı reddetmiştir:
"...Uyuşmazlık konusu olayda, davacının
maddi tazminat talebi bakımından; davacının disiplin cezası ile
cezalandırılmasına ilişkin açtığı davada Mahkememizce verilen iptal kararının mevzuat
değişikliği nedeniyle işlediği fiilin karşılığı cezanın değişmesi nedeniyle
olduğu, davacının eylemi bakımından bir değerlendirme yapılmadığı, davacının
tazminini talep ettiği zararla idari işlem arasındaki bağın varsayımdan ibaret
olduğu, idarenin tazmin yükümlüğünü gerektirecek doğrudan bir ilişki
varlığından bahsedilemeyeceği, idareyi bu zararı tazminle yükümlü tutma
olanağının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacının manevi tazminat talebi bakımından
ise; davacı hakkında tesis edilen işlemlerin kasten tesis edildiği yönünde
herhangi bir bilgi ve bulgu bulunmadığı, idarenin söz konusu işleminde manevi
tazminat ödemesini gerektirecek ağırlıkta hizmet kusurundan söz etmeye olanak
bulunmadığından ve yoruma dayalı bir idari tasarruf olduğundan, davacının
hukuken korunması gerekli ölçüde şeref ve haysiyet ihlalinden veya manevi
tazminat yoluyla tatmin olması gerekli acı ve üzüntüye düştüğünden söz
edilemeyeceğinden manevi tazminat ödenmesini gerektiren koşulların
gerçekleşmediği sonuç ve kanaatine varılmaktadır..."
17. İtiraz sonucunda Denizli Bölge İdare Mahkemesi kararı
23/6/2015 tarihinde onamıştır. Onama kararı başvurucuya 14/7/2015 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu 13/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
19. 6/11/1981 tarih ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun
"Öğrencilerin disiplin işleri"
başlıklı 54. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Soruşturma, yetkiler ve cezalar:
a. Yükseköğretim kurumları içinde veya dışında
... anarşik veya ideolojik olaylara katılan veya bu olayları tahrik ve teşvik
eden öğrencilere... iki yarıyıl için kurumdan uzaklaştırma ... cezaları
verilir."
20. 18/8/2012 tarihli ve 28388 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Öğrenci
Disiplin Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılan Yönetmelik'in olay tarihinde
yürürlükte bulunan "Yükseköğretim
Kurumundan bir veya iki yarıyıl için uzaklaştırma cezasını gerektirendisiplin
suçları" kenar başlıklı 9. maddesinin birinci fıkrasının (d)
bendi şöyledir:
"Yükseköğretim kurumundan bir veya iki
yarıyıl için uzaklaştırmayı gerektiren fiil ve haller şunlardır:
...
d) Dil, ırk, din ve mezhep açısından
kutuplaşmalara yol açıcı faaliyetlerde bulunmak,"
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 8/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru
incelenip gereği düşünüldü:
A. Eğitim Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu, İdarenindaha sonra
iptal edilen disiplin cezası dolayısıyla uğradığı zararların tazmini amacıyla
açtığı davanın reddi nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
a. Genel İlkeler
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (3) numaralı,
48. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 59. maddesinin (2), (3) ve (4)
numaralı fıkraları uyarınca, Anayasa Mahkemesine başvuru konusu olaylarla ilgili
delilleri sunmak suretiyle olaylar hakkındaki iddialarını ve dayanılan Anayasa
hükmünün kendilerine göre ihlal edildiğine dair açıklamalarda bulunarak hukuki
iddialarını kanıtlamak başvurucuya düşer. Zikredilen kurallara göre
başvurucunun kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlal edildiğini
ileri sürdüğü hak ve özgürlük ile dayanılan Anayasa hükümlerini, ihlal
gerekçelerini, dayanılan deliller ile ihlale neden olduğu ileri sürülen işlem
veya kararların aslı ya da örneğini başvuru dilekçesine eklemesi şarttır.
Başvuru dilekçesinde kamu gücünün ihlale neden olduğu iddia edilen işlem, eylem
ya da ihmaline dair olayların tarih sırasına göre özeti yapılmalı; bireysel
başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiği ve buna
ilişkin gerekçeler ve deliller açıklanmalıdır (Veli
Özdemir, B. No: 2013/276, 9/1/2014, §§ 19, 20; Ünal Yiğit, B. No: 2013/1075, 30/6/2014,
§§ 18, 19).
24. Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirilmediği takdirde
Anayasa Mahkemesi, başvuruyu açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle kabul
edilemez bulabilir. İddiaların dayanaktan yoksun olmadığı konusunda Anayasa
Mahkemesinin ikna edilmesi, başvurucu tarafından ortaya konulan somut bilgi ve
belgelerin niteliğine bağlıdır. Başvurucunun başlangıçta, başvuru hakkında
kabul edilemezlik kararı verilmesini önlemek için başvuru formu ve eklerinde
iddialarını destekleyici belgeleri sunması ve gerekli açıklamaları yapması
zorunludur (Veli Özdemir, § 23; Ünal Yiğit, § 22).
25. Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurularda,
başvurucuların başvurularını titizlikle hazırlama ve takip etme yükümlülükleri
vardır. Mahkeme, başvurucunun soyut şekilde birtakım Anayasa hükümlerine atıfta
bulunmasının iddiaların ispatlandığı anlamına gelmeyeceğini birçok kez vurgulamıştır.
Bundan başka Anayasa Mahkemesi; başvurucunun başvuru formunu özenle doldurmak,
ihlal iddiasının dayanağı olan tüm olayları göstermek, başvuruyu aydınlatacak
ve hükmün esasını etkileyecek argümanları destekleyici tüm belgeleri başvuru
dilekçesine eklemek yükümlülüğü olduğunu ve bir bilgi veya belge elde
edilememişse bunun da nedenlerini açıklamak yükümlülüğü olduğunu belirtmiştir
(Şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiği iddiasının
kanıtlanamadığına ilişkin bir karar için bkz.Ünal Yiğit, §§ 25, 26; özgürlük ve güvenlik hakkı ile adil
yargılanma haklarının ihlal edildiği iddialarının kanıtlanamadığına ilişkin bir
karar için bkz. Veli Özdemir, §
26; hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının
kanıtlanamadığına ilişkin bir karar için bkz. Tevfik
Tunç, B. No: 2014/11204, 8/12/2016, §§ 52, 53; Hüseyin Çiftçi, B. No: 2014/3439,
28/9/2016, §§ 43-53; haberleşmenin gizliliğinin ihlal edildiği ve ayrımcılık
iddialarının kanıtlanamadığına ilişkin bir karar için bkz. Sadullah Remzi Karagöz, B. No: 2014/8870,
8/6/2016, §§ 39-47; yasak sorgu yöntemlerine başvurulduğu iddiasının
kanıtlanamadığına ilişkin bir karar için bkz. Feyzullah
Erarslan, B. No: 2014/7226, 4/11/2014, §§ 36-39; özel hayatın
gizliliği ve konut dokunulmazlığı haklarının ihlal edildiği iddialarının
kanıtlanamadığına ilişkin kararlar için bkz. Nevzat
Albayrak ve diğerleri, B. No: 2013/9822, 22/6/2015, §§ 43-51; Zeki Rüzgar, B. No: 2013/6084, 6/4/2016,
§§ 29-33; kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının kanıtlanamadığına
ilişkin bir karar için bkz. N.A.,
B. No: 2013/5076, 6/4/2016, §§ 16-23; yargılamada kullanılan delillerin
yargılamanın adilliğini etkilediği iddiasının kanıtlanamadığına ilişkin bir
karar için bkz. Hamdullah Demirtaş,
B. No: 2013/3552, 15/12/2015, §§ 27-30; adil yargılanma ve etkili başvuru yolu
hakkının ihlal edildiği iddiasının kanıtlanamadığına ilişkin bir karar için
bkz. Murat Karayel (2), B. No:
2013/2125, 16/9/2015, §§ 23-28 ).
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
26. Başvuru konusu olayda, başvurucuya 20/3/2005 tarihinde
Üniversite kampüsü dışında yapılan Nevruz kutlamaları esnasında yasadışı örgüt
bayrağını açan grubun içerisinde yer aldığı gerekçesiyle iki yarıyıl
uzaklaştırma cezası verilmiş ve bu ceza uygulanmıştır. İlk derece mahkemesi
başvurucu tarafından anılan işleme karşı açılan iptal davasında, mevzuat
değişikliği neticesinde başvurucunun fiiline yükseköğretim kurumundan
uzaklaştırmayı gerektiren eylemler arasında yer verilmediği gerekçesiyle dava
konusu işlemi iptal etmiştir.
27. Başvurucu başvuru formunda, dava konusu işlem iptal edilmiş
olmasına rağmen açtığı tazminat davasının reddinin eğitim hakkının ihlali
anlamına geldiğini belirtmektedir. Başka bir ifadeyle, başvurucu, yalnızca ve
soyut olarak, idari işlem iptal edilmiş olmasına karşın tazminat taleplerinin
reddinin eğitim hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
28. Dava konusu işlemin iptal gerekçesi mevzuat değişikliğine
dayanmaktadır. Bir idari işlemin iptal edilmiş olması otomatik olarak bireysel
başvuru kapsamındaki temel hakların da ihlal edildiği şeklinde bir sonuç
çıkarılmasına imkan vermez.
29. Bu kapsamda, başvurucu, mevzuat değişikliğine dayalı olarak
iptal edilen işlemin eğitim hakkını nasıl ihlal ettiğini gösterebilmiş
değildir. Başvurucu, ihlal iddiasına ilişkin delillerini sunma ve bireysel
başvuru kapsamındaki haklardan hangisinin hangi nedenle ihlal edildiğine
ilişkin açıklamalarda bulunma yönündeki yükümlülüğünü yerine getirmemiş;
dolayısıyla ileri sürdüğü iddiaları temellendirememiştir.
30. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
31. Başvurucu, isnada konu eylemle ilgili bütün yargılama
süreçlerinin uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
32. Başvurucu makul sürede yargılanma hakkı bağlamında isnada
konu eylemle ilgili bütün dava süreçlerinin uzunluğundan şikâyet etmektedir.
Ancak isnada konu eylemle ilgili iptal davası ve ceza davasının tam yargı
davasından bağımsız birer dava oldukları gözönünde
bulundurularak incelemenin başvurucunun bireysel başvuru yapmasına neden olan
tam yargı davası ile sınırlı olarak yapılması gerektiği değerlendirilmiştir.
33. Anayasa'nın 36. ve 141. maddeleri bağlamında medeni hak ve
yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara bağlanması
gerektiğine dair temel ilkeler Anayasa Mahkemesince daha önce incelenmiş ve bu
konuda karar verilmiştir (Selahattin Akyıl,
B. No: 2012/1198, 7/11/2013). Başvuru konusu olayda bu ilkelerden ayrılmayı
gerektiren bir husus bulumamaktadır.
34. Somut olayda 14/4/2014 tarihinde Denizli İdare Mahkemesine
açılan dava ile başlayan yargılama sürecinin Bölge İdare Mahkemesi tarafından
hükmün onandığı 23/6/2015 tarihinde sona erdiği anlaşılmıştır.
35. Başvuruya konu yargılama süreci incelendiğinde davanın iki
dereceli bir yargılama sisteminde yaklaşık 1 yıl 2 ay sürdüğü, yargılama
sürecinin bütünü dikkate alındığında başvurucunun haklarını ihlal edecek bir
gecikme olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.