logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Mehmet Kadir Tunç [1.B.], B. No: 2015/1433, 8/3/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MEHMET KADİR TUNÇ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/1433)

 

Karar Tarihi: 8/3/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Serruh KALELİ

 

 

Nuri NECİPOĞLU

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

Raportör

:

Volkan ÇAKMAK

Başvurucu

:

Mehmet Kadir TUNÇ

Vekili

:

Av. Levent ÖZÇELİK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, meslekten ayırma işleminin iptali istemiyle açılan davada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ceza yargılamasına konu suçun dikkate alınması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 23/1/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

6. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde astsubay olarak görev yapmaktadır. 2007 ile 2012 yılları arasında yedi farklı disiplin suçu nedeniyle 13 gün göz hapsi ve iki uyarı cezası alan başvurucu, astından borç para almak suçu nedeniyle Çıkarma Filosu Komutanlığı Disiplin Mahkemesinin 10/10/2006 tarihli kararı uyarınca 20 gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmıştır.

7. Asta müessir fiil suçu isnadıyla hakkında ceza davası açılan başvurucu Güney Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 20/5/2008 tarihli kararıyla iki ayrı kez 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

8. Banka kartını kötüye kullanmak ve memuriyet görevini kötüye kullanmak suçlarından da hakkında ceza davası açılan başvurucunun Güney Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesinin 12/4/2011 tarihli kararıyla iki ayrı suçtan hapis cezası ile cezalandırılmasına ve Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmasına hükmedilmiş ise de bu yargılama sonucunda da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

9. Söz konusu kararlar (bkz.§§ 7, 8 ) kesinleşmiştir.

10. Bu sürecin ardından başvurucu hakkında disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle meslekten ayrılması yönünde komutanı tarafından getirilen öneri uygun görülerek 14/2/2014 tarihli Genel Kurmay Başkanlığı oluru ve Milli Savunma Bakanlığı işlemi ile başvurucu Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmıştır.

11. Başvurucu, ayırma işlemine karşı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM)nezdinde iptal davası açmıştır.

12. AYİM Birinci Dairesi (Mahkeme) 3/12/2014 tarihli kararıyla davayı reddetmiştir.

13. Mahkeme gerekçesinde öncelikle dava konusu işlemin yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka uygun olduğunu belirlemiştir. Kamu hizmetinin iyi bir şekilde sunulabilmesi adına gerekli tedbirleri almak ve kendisinden verim alınamayacak olan personeli ayırma hususunda idarenin görevli ve yetkili olduğunu ifade eden Mahkeme idarenin bu yolu işletirken dikkatli olması ve yetkisini kamu yararına uygun kullanması gerektiğini vurgulamıştır. Mahkeme, alınan disiplin cezaları ve ceza yargılamasına konu olan suçların mahiyeti dikkate alındığında başvurucunun hizmetin gerektirdiği tavırları ve güveni sağlamaktan uzak olduğu yönündeki idarece yapılan tespitin temelsiz olmadığını ifade etmiştir. Bu bağlamda Mahkeme, başvurucunun meslekten ayrılmasına yönelik işlemin kamu yararı ile kişisel yarar arasındaki dengenin gözetilmesi, ölçülü ve nesnel takdir yetkisine dayanılmasısuretiyle tesis edildiği sonucuna vararak işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı yönündeki gerekçesini oluşturmuştur.

14. Başvurucu ret hükmünü 5/12/2015 tarihinde tebellüğ etmesinin ardından 23/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

15. 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 94. maddesinin (b) bendinin işlem tarihinde yürürlükte bulunan hali şöyledir:

 "Disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle ayırma:

 Disiplinsizlik veya ahlaki durumları sebebiyle Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmiyen astsubayların hizmet sürelerine bakılmaksızın haklarında T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır."

16. 28/12/1998 tarihli ve 23567 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Astsubay Sicil Yönetmeliğinin "Disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle ayırma usulleri" kenar başlıklı 60. maddesi şöyledir:

"Aşağıdaki sebeplerden biri ile disiplinsizlik veya ahlaki durumları gereği Silahlı Kuvvetlerde kalmaları, son rütbelerine ait bir veya birkaç belge ile anlaşılıp uygun görülmeyen astsubaylar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın emeklilik işlemi yapılır:

a) Disiplin bozucu hareketlerde bulunması, ikaz veya cezalara rağmen ıslah olmaması,

b)Hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyememesi,

c) Aşırı derecede menfaatine, içkiye, kumara veya borçlanmaya düşkün olması,

d) Silahlı Kuvvetlerin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunması,

e) Tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılanlar. "

V. İNCELEME VE GEREKÇE

17. Mahkemenin 8/3/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

18. Başvurucu, ceza yargılamasına konu fiilleri hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğini ancak ceza yargılamasına konu suçlardan hareket edilmesi suretiyle aleyhine hüküm verildiğini belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini ileri sürmektedir.

B. Değerlendirme

19. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşruluğunun açık olduğu başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

20. Masumiyet karinesi, kişinin suç işlediğine dair kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu olarak kabul edilmemesini güvence altına alır. Bunun sonucu olarak kişinin masumiyeti “asıl” olduğundan suçluluğu ispat külfeti iddia makamına ait olup kimseye suçsuzluğunu ispat mükellefiyeti yüklenemez. Ayrıca hiç kimse, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar yargılama makamları ve kamu otoriteleri tarafından suçlu olarak nitelendirilemez ve suçlu muamelesine tabi tutulamaz (Kürşat Eyol, B. No: 2012/665, 13/6/2013, § 26).

21. Bu çerçevede masumiyet karinesi kural olarak hakkında bir suç isnadı bulunan ve henüz mahkûmiyet kararı verilmemiş kişileri kapsayan bir ilkedir. Suç isnadı kesin hükümle mahkûmiyete dönüşen kişiler açısından ise artık “hakkında suç isnadı olan kişi” statüsünde olmadıkları için masumiyet karinesi iddiasının geçerli bir dayanağı kalmamaktadır. Ancak ceza davası sonucunda kendisine isnat edilen suçu işlemediğinin sabit olduğu veya suçu işlediğine kesin olarak kanaat getirilemediği ve bu nedenle sanık hakkında beraat kararı verilen durumlarda ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi hâlinde ise kişi hakkında masumiyet karinesinin devam ettiğinin kabulü gerekir. Çünkü böyle durumlarda Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin (2) numaralı fıkraları anlamında kişinin suçluluğu sabit olmamıştır ve bu nedenle suçlu sayılamaz (Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, § 61).

22. Masumiyet karinesi, suç isnadının karara bağlandığı yargılamalarda geçerli olduğu için Sözleşme’nin 6. maddesinde ifade edilen “medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar” çerçevesinde değerlendirilen idari davalar, kural olarak masumiyet karinesinin uygulama alanı dışında kalmaktadır. Ancak idari davada uyuşmazlık konusu olan maddi olayın tespitinde idari yargı merci, aynı maddi olayı ele alan ceza mahkemesinin daha önce verdiği karara uygun hareket etmelidir (Hüseyin Şahin [GK], B. No: 2013/1728, 12/11/2014, § 39).

23. Diğer taraftan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanığa yüklenen suça ilişkin yargılama sonunda cezaya hükmedilmesi hâlinde hükmün açıklanmasının belirli koşulların gerçekleşmesine bağlı olarak ertelenmesi anlamına gelmektedir. Kanunda belirtilen koşulların gerçekleşmesine karşın sanığın kabul etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin (6) numaralı fıkrasının son cümlesinde ifade edilmektedir. Bu kapsamda sanığın yargılamanın hukuki kesinliği ifade eden bir hükümle sonuçlanması ya da cezaya hükmedilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını tercih etme imkânı bulunmaktadır (Ali Gürsoy, B. No: 2012/833, 26/3/2013, § 19).

24. Ceza davasına konu olan eylemler nedeniyle devam eden idari uyuşmazlıklarda, açıklanması geri bırakılan mahkûmiyet kararına dayanılması masumiyet karinesi ile çelişebilir. Buna karşılık idari uyuşmazlığın çözümüne esas teşkil etmesi bakımından salt kişinin yargılanmış olmasından ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karardan söz edilmesi, masumiyet karinesinin ihlal edildiğinden söz edebilmek bakımından yeterli değildir. Bunun için kararın gerekçesinin bütün hâlinde dikkate alınması ve nihai kararın münhasıran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen fiillere dayanıp dayanmadığının incelenmesi gerekir (Hüseyin Şahin, § 40).

25. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği değerlendirilirken özellikle hukuk ve idari yargılama bakımından üzerinde durulması gereken önemli hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili kişiye suç isnat edip etmediği ve ceza yargılaması kararını sorgulayıp sorgulamadığıdır.

26.Kişinin suçluluğunu ima eden ya da kabul eden bir yargı söz konusu olmadıkça sadece soruşturma açılmış olması da disiplin veya idari yaptırım işlemlerinin başlatılması veya uygulanması için yeterli görülebilir (Ramazan Tosun, § 65).

27. Bireysel başvuruya konu olan AYİM kararında, idari işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılırken ceza davasının sonucundan bağımsız olarak ve diğer nedenlerle birlikte ortaya çıkan disiplin durumu dikkate alınarak işlem tesis edildiğine vurgu yapılmaktadır. AYİM kararında yer alan "HAGB kararına konu olan suçların vasıf ve mahiyeti dikkate alındığında dava konusu işlemin sebep unsurunun maddi gerçeklik ile uyumlu olduğu, davacının disiplin durumu dikkate alındığında TSK'nın güvenilirliğini sarsacak derecede kötü nitelik arz ettiği ve hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareket sergilemediği.." ifadesi Mahkemenin ceza davasının sonucuna değil sadece yargılanmasına neden olan eylemlerin vasıf ve mahiyeti ile davacının disiplin durumuna atıf yaptığını göstermektedir.

28. AYİM kararında isnat edilen suçların başvurucu tarafından işlendiğine ilişkin olarak bir saptamada, değerlendirmede bulunulmadığı açıktır. AYİMkararında ceza yargılamasına konu eylemlere atıfta bulunulması suretiyle başvurucunun meslekten çıkarılmasına neden olan disiplin durumu değerlendirilmiştir. Ceza yargılamasına konu olan eylemlerden olgusal olarak bahsedilmiştir. Kaldı ki Mahkemenin hukuka uygunluk gerekçesi salt ceza yargısı süreçlerine konu eylemlerin mahiyetine dayanmamakta, disiplin cezaları ve disiplin mahkemesi kararına konu eylemler ile de desteklenmektedir. Ayrıca, kararda işlemin haklı nedenlere dayanıp dayanmadığını değerlendirirken ceza yargılamasından ayrı olarak idare hukuku ilkeleri bağlamında, kamu hizmetinin niteliği ve idarenin hizmetin iyi yürütülmesi adına sahip olduğu takdir hakkı bakımından da değerlendirme yapıldığı görülmüştür.

29.Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde somut olayda bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 8/3/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Mehmet Kadir Tunç [1.B.], B. No: 2015/1433, 8/3/2018, § …)
   
Başvuru Adı MEHMET KADİR TUNÇ
Başvuru No 2015/1433
Başvuru Tarihi 23/1/2015
Karar Tarihi 8/3/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, meslekten ayırma işleminin iptali istemiyle açılan davada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen ceza yargılamasına konu suçun dikkate alınması nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Masumiyet karinesi (idare) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 926 Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu 94
Yönetmelik 28/12/1998 Astsubay Sicil Yönetmeliği 60
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi