TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
İKİNCİ BÖLÜM
KARAR
YUSUF ZİYA BAYRAKTAR BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/14290)
Karar Tarihi: 12/9/2018
Başkan
:
Engin YILDIRIM
Üyeler
Celal Mümtaz AKINCI
Muammer TOPAL
Rıdvan GÜLEÇ
Recai AKYEL
Raportör
M. Emin ŞAHİNER
Başvurucu
Yusuf Ziya BAYRAKTAR
Vekili
Av. Cemal Baykan BAYRAKTAR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi nedeniyle mülkiyet hakkının, konut hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucunun da dâhil olduğu, bazı kimselere ait İstanbul ili Maltepe ilçesi 13 pafta, 212 ada ve 12 parselde kayıtlı taşınmazın 120,62 metrekarelik kısmına yönelik olarak Ulaştırma Bakanlığınca inşa ettirilecek olan ve yapım ihalesi gerçekleştirilen Gebze-Haydarpaşa, Sirkeci-Halkalı banliyö hattının iyileştirilmesi ve Demiryolu Boğan Tüp Geçit İnşaatı Projesi kapsamında 12/5/2004 tarihli ve 25460 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulunun 2004/7255 sayılı kararı gereğince acele kamulaştırma kararı alınmıştır.
9. Ulaştırma Bakanlığı 2007 yılında Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden (Mahkeme) bedeli tespit edilmek kaydıyla anılan taşınmaza acele el konulmasını talep etmiştir.
10. Mahkeme, ilgili tarihli kararı ile bilirkişi raporuna dayanarak el koyma bedelini 885.995 TL olarak belirleyip bedelin davacılara ödenmesine ve bahsedilen taşınmaza acele el konulmasına karar vermiştir.
11. Tarafların kamulaştırma bedelinde anlaşamamaları üzerine idare, başvurucu ve diğer malikler adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile mezkûr taşınmazın kendi adına tapuya tesciline karar verilmesi ve kamulaştırma bedelinin tespiti talebiyle 14/1/2008 tarihinde dava açmıştır.
12. Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, taşınmazın değerinin saptanması için bilirkişi raporu hazırlatmış; başvuru ve eki belgelerinden tarihi anlaşılamayan bu ilk bilirkişi raporunda görülmekte olan davada taşınmazın kısmi olarak kamulaştırılması durumunda imara uygun olmayacağından tamamının kamulaştırılması yönünde görüş bildirilmiş ve yapılan değerlendirmelere göre taşınmazın metrekare fiyatı 4.300 TL olarak tespit edilmiştir. Bilirkişi Kurulu, emsal karşılaştırma yöntemini uygulayarak kamulaştırma bedelini belirlemiştir.
13. Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesindeki mezkûr dava devam ederken başvurucu ve bazı malikler Kartal 4. Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak taşınmazın giriş katında kafe olarak kullanılan kendi mülkiyetlerindeki bölümün değerinin tespitini talep etmişlerdir. Mahkemece bilirkişiler kullanılmak suretiyle yapılan inceleme neticesinde başvurucunun da hissedarı olduğu anılan kafenin değeri 5.200.000 TL olarak tespit edilmiştir. Ayrıca taşınmaz maliklerinden Y.B.nin başvurusu üzerine bir taşınmaz müşavirlik firmasınca düzenlenen değerleme raporunda mezkûr kafenin metrekare değeri 5.300 TL olarak tespit edilmiştir.
14. Kartal 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, bu defa davanın 26/6/2009 tarihli duruşmasında ilk bilirkişi raporuna yapılan itirazlar üzerine yeniden keşif yapılmasına karar vermiş; anılan karar doğrultusunda 7/8/2009 tarihinde yapılan keşif sonucunda hazırlanan ve 15/10/2009 tarihinde Mahkemeye sunulan ikinci bilirkişi raporunda taşınmazın metrekare fiyatı bu defa 6.200 TL olarak belirlenmiştir.
15. Mahkeme bu kez davanın 21/5/2010 tarihli duruşmasında bilirkişi raporlarında takdir olunan değerler arasında mübayenet oluştuğundan yeniden keşif yapılmasına karar vermiş, anılan karar doğrultusunda 3/6/2010 tarihinde yapılan keşif sonucunda hazırlanan üçüncü ve son bilirkişi raporunda taşınmazın metrekare fiyatı 4.500 TL olarak tespit edilmiştir. Buna göre Bilirkişi Kurulu, arsa bedelini 2.218.725 TL ve bina bedelini de 429.975 TL olarak belirlemek suretiyle kamulaştırma bedelini toplamda 2.648.700 TL olarak tespit etmiştir.
16. Yapılan tüm bu tespitler ışığında Mahkeme 13/10/2010 tarihli kararı iletoplanan delillere, mahallinde yapılan keşifler ve son bilirkişi raporuna dayanarak taşınmaza ait kamulaştırma bedelini 2.648.700 TL olarak belirlemiştir. Mahkeme, belirlenen kamulaştırma bedelinden daha önce ödenen tutarın mahsubu ile idare tarafından bloke edilen 1.762.705 TL'nin davalılara hisseleri oranında verilmesine de karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, bedelin başvurucunun da dâhil olduğu söz konusu davalılara ödenmesine ve bunlar adına olan tapu kaydının iptali ile mezkûr taşınmazın idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiştir.
17. Temyiz edilen karar Yargıtay 5. Hukuk Dairesince 13/10/2010 tarihinde düzeltilerek onanmıştır. Onama kararında, kamulaştırılan taşınmazın Hazine yerine davacı idare adına tescil edilmesinin doğru olmadığı belirtilerek temyiz edilen hüküm bu yönüyle düzetilmiştir.
18. Anılan karara karşı karar düzeltme yoluna gidilmesi üzerine aynı Dairenin 20/5/2015 tarihli kararı ile bu defa "Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının a) Tescile dair 3. bendindeki (davacı) kelimesinin çıkartılmasına, yerine (Hazine) kelimesinin yazılmasına, b)Bedelin ödenmesine ilişkin 5. bendinin sonuna (iş bu bloke edilen toplam fark bedel (1.762.705,00) TL'dan temyiz eden davalılar Yusuf Ziya, Yüksel Mustafa Yalçın ve Fatma Bayraktar ile Aysel Kırali hisselerine düşen bedellere 15.05.2008 tarihinden karar tarihi olan 13.10.2010 gününe kadar yasal faiz işletilmesine) cümlesinin eklenmesine, hükmün böylece" düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
19.Nihai karar, başvurucuya 14/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 13/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
21. 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kanun’un “Kamulaştırma şartları” kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
“İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.
Bakanlar Kurulunca kabul olunan, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskan projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla yapılacak kamulaştırmalarda, bir gerçek veya özel hukuk tüzelkişisine ödenecek kamulaştırma bedelinin o yıl Genel Bütçe Kanununda gösterilen miktarı, nakden ve peşin olarak ödenir. Bu miktar, kamulaştırma bedelinin altıda birinden az olamaz. Bu miktarın üstünde olan kamulaştırma bedelleri, peşin ödeme miktarından az olmamak ve en fazla beş yıl içinde faiziyle birlikte ödenmek üzere eşit taksitlere bağlanır. Taksitlere, peşin ödeme gününü takip eden günden itibaren, Devlet borçları için öngörülen en yüksek faiz haddi uygulanır.
Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanların bedeli, her halde peşin ödenir.
(Ek : 24/4/2001 - 4650/1 md.) İdarelerce yeterli ödenek temin edilmeden kamulaştırma işlemlerine başlanılamaz.”
22. 2942 sayılı Kanun'un "Kamulaştırma bedelinin mahkemece tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kamulaştırmanın satın alma usulü ile yapılamaması halinde idare, 7 nci maddeye göre topladığı bilgi ve belgelerle 8 inci madde uyarınca yaptırmış olduğu bedel tespiti ve bu husustaki diğer bilgi ve belgeleri bir dilekçeye ekleyerek taşınmaz malın bulunduğu yer asliye hukuk mahkemesine müracaat eder ve taşınmaz malın kamulaştırma bedelinin tespitiyle, bu bedelin, peşin veya kamulaştırma 3 üncü maddenin ikinci fıkrasına göre yapılmış ise taksitle ödenmesi karşılığında, idare adına tesciline karar verilmesini ister."
23. 2942 sayılı Kanun'un "Kamulaştırma bedelinin tespiti esasları" kenar başlıklı 11. maddesi şöyledir:
“15 inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın;
a) Cins ve nevini,
b) Yüzölçümünü.
c) Kıymetini ektileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini,
d) Varsa vergi beyanını,
e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini,
f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini.
g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini,
h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını,
ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri,
Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit ederler.
...”
V. İNCELEME VE GEREKÇE
24. Mahkemenin 12/9/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
25. Başvurucu, karar tarihi itibarıyla taşınmazın gerçek değerinin tespit edilmemesi suretiyle kamulaştırma bedelinin düşük belirlendiğini iddia etmiştir. Başvurucuya göre Mahkeme tarafından görevlendirilen bilirkişilerce yapılan incelemeler yeterli değildir. Başvurucu, Kartal 4. Sulh Hukuk Mahkemesince yapılan değer tespit işlemi ile bir taşınmaz müşavirlik firmasınca düzenlenen değerleme raporunda hissedarı olduğu taşınmazın giriş katındaki kafenin değerinin bilirkişi raporlarındaki tespitlerin çok üzerinde belirlendiğini ifade etmiştir. Başvurucu, Mahkemenin ödenmesine hükmettiği bedelle o dönemde aynı şartlarda bir taşınmaza sahip olmanın imkânı bulunmadığını ifade ederek bu durum nedeniyle mağduriyet yaşadığını belirtmiştir. Başvurucu; bu gerekçelerle mülkiyet, konut ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
26. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu konut ve adil yargılanma haklarının da ihlal edildiğini ileri sürmekte ise de başvurucunun temel şikâyetinin kamulaştırma bedelinin düşük belirlenmesi nedeniyle maddi kayba uğratılması olduğu gözetilerek belirtilen şikâyetin mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında değerlendirilmesiuygun görülmüştür.
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında, açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
29. Kamulaştırılan taşınmazın başvurucu adına tapuda kayıtlı olduğu dikkate alındığında mülkün varlığında tereddüt bulunmamaktadır. Kamulaştırma yoluyla başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin mülkten yoksun bırakmaya ilişkin ikinci kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.
30. Anayasa'nın 13., 35. ve 46. maddeleri uyarınca kamu yararı bulunması, kamulaştırma kararının kanunda gösterilen esas ve usullerine uyulması, gerçek karşılığın peşin ve nakden ödenmesi kamulaştırmanın anayasal ögeleridir. Kamulaştırılan taşınmazın gerçek karşılığı olan bedelinin tespiti ise uzman mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki uzman dairelerinin yetki ve görevindedir. Mülkiyet hakkına yapılan müdahale ile ödenen bedel arasındaki ilişki yönünden Anayasa Mahkemesinin yapacağı tespit, orantılılık incelemesinden ibarettir (Mukadder Sağlam ve diğerleri, B. No: 2013/2511, 22/1/2015, § 49; Abdülkerim Çakmak ve diğerleri, B. No: 2014/1964, 23/2/2017, § 52).
31. Somut olayda kamulaştırılan taşınmaz yönünden emsal karşılaştırma yöntemi esas alınarak yapılan keşifler sonucu uzman bilirkişilerce yapılan hesaplamaya göre derece mahkemelerince başvurucu yararına tazminata hükmedilmiştir. Başvurucu, taşınmazına yapılan müdahale nedeniyle daha fazla tazminat alması gerektiğini iddia etse de davada 2942 sayılı Kanun'da öngörülen bedel tespiti prensiplerine uygun olarak kamulaştırma bedelinin hesaplandığı anlaşılmaktadır. Mahkeme; bedel tespitini keşif yaparak, konusunda uzman bilirkişilerin görüşlerini dikkate alarak ve başvurucunun her aşamada itirazlarını sunmasına imkân vermek suretiyle bu itirazları dikkate alarak sonuçlandırmıştır. Dolayısıyla derece mahkemelerince hükmedilen tazminat miktarının başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleyi orantılı kıldığı, müdahalenin taşıdığı kamu yararı ile başvurucunun mülkiyet hakkının korunması arasında olması gereken adil dengeyi bozmadığı sonucuna varılmıştır.
32. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 12/9/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.