TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BOB ROSS INCORPORATED BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/14347)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
Heysem KOCAÇİNAR
|
Başvurucu
|
:
|
Bob Ross Incorporated
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa UTKUSEVEN
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, karar düzeltme isteği hakkında olumlu ya da olumsuz
bir değerlendirme yapılmamış olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal
edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
8. Başvurucu, yağlı boya ve boyama malzemeleri alanında
kullanılan ve dünyaca bilinen Bob Roos
markasının sahibi ve Amerika Birleşik Devletlerinde mukim olan bir şirkettir. Bob Ross markası ayrıca Türk
Patent Enstitüsünde (TPE) de tescillidir.
9. Başvurucu; davalı şirketin Bob Roos markasını taşıyan ürün ve eğitim programlarını taklit
ederek ya da başka ülkelerden hukuka aykırı şekilde ithal ederek yurt içinde
satışa sunduğunu ileri sürmüş ve markaya yönelik tecavüzün önlenmesi, markayı
taşıyan ürünlerin imha edilmesi ile maddi ve manevi tazminata karar verilmesi
talebiyle dava açmıştır.
10. İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 5/12/2013
tarihli karar ile davalı şirketin herhangi bir hakkı bulunmamasına rağmen
başvurucuya ait markayı taşıyan ürünler ile başvurucuya ait eğitim CD'lerini
ticari amaçlı olarak işyerinde kullanarak markaya tecavüzde bulunduğu ve haksız
rekabet fiilini gerçekleştirdiği saptamasında bulunmuştur. Mahkeme bu
saptamadan hareketle bilirkişi raporu doğrultusunda davalının markayı
kullanmasının menine, bu markayı taşıyan ürünlerinin imhasına, başvurucuya
10.000 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminat ödemesine karar vermiş, ''BOB ROSS+şekil'' ibareli
markanın tanınmış marka olduğunun tespitini ise reddetmiştir.
11. Karar, başvurucu ve davalı şirket tarafından temyiz
edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 22/9/2014 tarihinde hükmün onanmasına
karar vermiştir.
12. Başvurucu ve davalı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Başvurucu 5/12/2014 tarihli karar düzeltme isteğinde özellikle eser üzerinde
mali hak sahibi olması nedeniyle manevi tazminat hakkı bulunmadığı yönündeki
kabulünün Yargıtayın yerleşik içtihatlarına aykırı
olduğunu ve hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya içeriği ile bağdaşmayan
afaki yorumlardan ibaret olduğunu, anılan hususların temyiz dilekçesinde açıkça
belirtilmesine rağmen dikkate alınmadığını ileri sürmüştür.
13. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 26/5/2015 tarihinde onama
kararına karşı davalı vekilinin karar düzeltme isteğinde bulunduğunu belirterek
koşulları bulunmadığından isteğin reddine karar vermiş, buna karşılık
başvurucunun karar düzeltme isteği hususunda herhangi bir değerlendirme
yapmamıştır.
14. Nihai karar 15/7/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş
ve başvurucu 13/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
15. Karar düzeltme isteği incelemesinin yapıldığı tarihte
yürürlükte bulunan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"I. Yargıtay kararlarına karşı tefhim
veya tebliğden itibaren 15 gün içinde aşağıdaki sebeplerden dolayı karar
düzeltilmesi istenebilir:
1 – (Değişik: 16/7/1981 - 2494/31 md.) Temyiz dilekçesi ve kanuni süresi içinde verilmiş
olması şartiyle- karşı tarafın cevap dilekçesinde
ileri sürülüp hükme etkisi olan itirazların kısmen veya tamamen cevapsız
bırakılmış olması,
...
4 – Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı
bulunması,…"
B. Uluslararası Hukuk
16. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 6. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes davasının, ... esası konusunda
karar verecek olan, ... bir mahkeme tarafından ... görülmesini isteme hakkına
sahiptir..."
17. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Sözleşme'nin 6.
maddesinin (1) numaralı fıkrasında ifade edilen hakkın kurucu unsurlarından
birinin mahkemeye erişim hakkı olduğunu belirtmiştir (Golder/Birleşik Krallık,[GK], B.
No: 4451/70, 21/2/1975, § 36).
Mahkemeye erişim hakkı Sözleşme'nin 6. maddesinde yerini bulan güvencelerin
doğal bir parçası olup (Lawyer Partners A.S./Slovakya, B.
No: 54252/07, 3274/08, 3377/08..., 16/6/2009, § 52) bu kapsamda (1) numaralı
fıkra, herkesin kişisel hakları ve yükümlülükleriyle ilgili her türlü iddiasını
bir mahkeme veya bir yargı yeri önüne çıkarma hakkını güvence altına alır (Golder/Birleşik Krallık, § 36).
18. Mahkemeye erişim hakkı, niteliği gereği devlet tarafından
düzenleme yapılmayı gerektirdiğinden mutlak bir hak olmayıp sınırlamalara
tabidir. AİHM'e göre bu hak, Sözleşme'nin
tanımlamaksızın kabul ettiği bir hak olduğundan bir hakkın kapsamını belirleyen
(çerçevesini çizen) sınırlardan başka sınırlamalara da tabi olabilir. Ancak
hiçbir durumda bu sınırlamalar hakkın özünü zedelememelidir (Golder/Birleşik Krallık, § 38).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 3/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
ve Bakanlık Görüşü
20. Başvurucu, ilk derece mahkemesi kararının Yargıtayca onanması üzerine gerekli harç ve giderleri
yatırıp karar düzeltme isteğinde bulunmasına rağmen bu hususta herhangi bir
inceleme yapılmadan yalnızca davalı tarafın karar düzeltme isteğinin karara
bağlanmasının silahların eşitliği ilkesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.
21. Bakanlık görüşünde; başvurucunun 5/12/2014 tarihinde harcını
yatırmak suretiyle karar düzeltme isteğinde bulunduğu, hâl böyle iken 26/5/2015
tarihli Yargıtay kararının gerekçe ve sonuç bölümünde bu hususa ilişkin bir
değerlendirme yapılmadığı ve bu hususun karar düzeltme nedenlerini içerir
dilekçenin fiziki olarak Yargıtaya ulaşmamasından
kaynaklanmış olabileceğine vurgu yapılarak takdirin Anayasa Mahkemesine ait
olduğu belirtilmiştir.
B. Değerlendirme
22. Anayasa’nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu ilk derece mahkemesi kararının
temyizinden sonra karar düzeltme isteğinde bulunmasına rağmen Yargıtay tarafından
bu yönde bir inceleme yapılmamasından şikâyet etmektedir. Başvurucunun
şikâyetlerinin özü Yargıtayın Kanun ile yapmakla
yükümlü olduğu bir incelemeyi yapmaması ve dolayısıyla karar düzeltme isteğinde
bulunma hakkının anlamsız hale getirilmiş olması nedeniyle mahkemeye erişim
hakkı kapsamında değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
25. Mahkemeye erişim hakkı, mahkemeye başvuru konusunda etkili
bir sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada
açık, pratik ve yeterli fırsatlara sahip olmasını gerektirir. Özellikle hukuki
ya da uygulamadaki belirsizlikler kişilerin mahkemeye erişim hakkını ihlal
edebilir (Aktif Elektrik Müh. İnş. San. ve
Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855, 26/6/2014, § 34). Bu nedenle
mahkemelerin, usul kurallarını uygularken yargılamanın hakkaniyetine zarar
getirecek ölçüde katı şekilcilikten kaçınmaları gerektiği gibi kanunla
öngörülmüş usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde aşırı
esneklikten de kaçınmaları gerekir (Kamil
Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65).
26. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma
hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı,
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir
unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine "adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin
gerekçede, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence
altına alınan adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği
vurgulanmıştır. Sözleşme'yi yorumlayan AİHM,
Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim hakkını
içerdiğini belirtmektedir (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur.
San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017,§ 34).
27. Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen,
B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).
28. Öte yandan mahkemeye erişim hakkı ilk derece mahkemesine
dava açma hakkının yanı sıra itiraz, istinaf veya temyiz gibi kanun yollarına
başvurma imkânı tanınmış ise anılan yollara başvurma hakkını da içerir (Ali Atlı, B. No: 2013/500, 20/3/2014, §
49).
29. Anayasa’da
"mahkemelerin kuruluşunun, görev ve yetkilerinin, işleyişinin ve yargılama
usullerinin" kanunla düzenlenmesi öngörülmüştür. Buna göre usul
kanunlarının Anayasa’ya uygun olmak koşuluyla düzenlenmesi kanun koyucunun
takdirine bırakılmıştır. Anayasa’da tüm mahkeme kararlarına karşı karar
düzeltme yoluna başvurulabilmesi hakkını içeren bir kurala yer verilmemiştir (Tufan Şahin, B. No: 2012/799, 26/3/2013, §
19).
30. Bununla birlikte, usul kanunlarının taraflara karar düzeltme
yoluna başvurma hakkını tanıdığı hâllerde temyiz incelemesi sonucu verilen
kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvuru hakkının Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında olduğunun
kabulü gereklidir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, karar düzeltme yolunun
açık olduğu hallerde kişilere bu aşamada ileri sürülen iddiaların ilgili yargı
merci tarafından incelenmesi yönünde pozitif bir yükümlülük içermektedir.
b. İlkelerin Olaya
Uygulanması
31. Temyiz itirazlarının Yargıtay tarafından karşılanmadığı
iddiasıyla karar düzeltme isteğinde bulunan başvurucu, davalının karar düzeltme
isteğinin değerlendirilerek bir sonuca bağlanmış olmasına rağmen kendisi
tarafından ileri sürülen karar düzeltme itirazlarının esasına yönelik bir
inceleme yapılmadığından şikâyet etmektedir.
32. Somut olayda Yargıtay 11. Hukuk dairesinin 22/9/2014 tarihli
onama kararının taraflara tebliği üzerine başvurucunun 5/12/2014 tarihinde
karar düzeltme isteğinde bulunduğu, ne var ki dosya içinde karar düzeltme
dilekçesi ve buna ilişkin sayman mutemedi alındı belgesi olmasına rağmen Yargıtaya dosya gönderme formunda başvurucunun karar
düzeltme dilekçesine yönelik herhangi bir ibare bulunmadığı saptanmıştır. Hâl
böyle iken Yargıtay 11. Hukuk Dairesi evrak üzerinde yapmış olduğu inceleme
sonucunda koşulları bulunmadığından davalı tarafın karar düzelme isteğinin
reddine karar vermiş ancak başvurucunun talebi hakkında herhangi bir
değerlendirme yapmamıştır.
33. Başvurucunun temyiz aşamasında cevapsız bırakıldığını
düşündüğü hususları dile getirdiği ve hukuk yargılamasında olağan bir kanun
yolu olarak kabul edilen karar düzeltme isteği hakkında ilgili yargı yerinden
bir değerlendirme yapılmasını isteme hakkı bulunmaktadır. Öte yandan,
başvurucunun bu hakkına paralel olarak Yargıtayın da
başvurucunun kararın düzeltilmesi talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar
verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Yargıtayın karar
düzeltme istemini karara bağlama ödevi başvurucunun mahkemeye erişim hakkından
gereği gibi yararlanmasını temin eden bir pozitif yükümlülüktür. Bununla
birlikte Yargıtayın bu yükümlülüğü, her durumda karar
düzeltme isteğinin esasını incelemesi gerektiği şeklinde anlaşılmamalıdır.
Kuşkusuz ki Yargıtay usule dair şartları taşımayan taleplerin esasını incelemek
mecburiyeti altında değildir. Ancak bu halde dahi Yargıtayın
başvurucunun talebini neden incelemediğinin gerekçesini kararında göstermesi
gerekir.
34. Somut olayda başvurucunun karar düzeltme dilekçesinde dile
getirdiği esasa etkili olabilecek iddiaları hakkında bir değerlendirme yapmak
suretiyle olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Öte yandan başvurucunun
karar düzeltme talebinin incelenmemesinin usule ilişkin bir eksiklik nedeniyle
olup olmadığı hususu da Yargıtay kararından anlaşılamamaktadır.
35. Yargıtayın başvurucunun karar
düzeltme isteğine ilişkin bu hareketsizliği sonucu olarak başvurucu, karar
düzeltme kanun yolundan tam manasıyla yararlanamamıştır. Bu durumda mahkemeye
erişim hakkının gereklerinden olan karar düzeltme isteğinin karara bağlanma
yükümlülüğünün ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
36. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine
karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
37. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) numaralı
fıkrasının ilgili kısmı ve (2) numaralı fıkrası şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
38. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018) kararında, ihlal sonucuna
varıldığında ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda
genel ilkeler belirlenmiştir.
39. Buna göre bireysel başvuru kapsamında bir temel hak ve
hürriyetin ihlal edildiğine karar verildiği takdirde ihlalin ve sonuçlarının
ortadan kaldırıldığından söz edilebilmesi için temel kural, mümkün olduğunca
eski hâle getirmenin yani ihlalden önceki duruma dönülmesinin sağlanmasıdır.
Bunun için ise öncelikle devam eden ihlalin durdurulması, ihlale konu kararın
veya işlemin ve bunların yol açtığı sonuçların ortadan kaldırılması, varsa
ihlalin sebep olduğu maddi ve manevi zararların giderilmesi, ayrıca bu bağlamda
uygun görülen diğer tedbirlerin alınması gerekmektedir (Mehmet Doğan, § 55).
40. Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının nasıl
giderileceğine hükmederken idarenin, yargısal makamların veya yasama organının
yerine geçerek işlem tesis edemez. Anayasa Mahkemesi, ihlalin ve sonuçlarının
nasıl giderileceğine hükmederek gerekli işlemlerin tesis edilmesi için kararı
ilgili mercilere gönderir (Mehmet Doğan, §
56).
41. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilmeden önce ihlalin kaynağının belirlenmesi gerekir. Buna
göre ihlal idari eylem ve işlemler, yargısal işlemler veya yasama işlemlerinden
kaynaklanabilir. İhlalin kaynağının belirlenmesi uygun giderim yolunun
belirlenebilmesi bakımından önem taşımaktadır (Mehmet
Doğan, § 57).
42. İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda 6216
sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 79. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a)
bendi uyarınca kural olarak ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için
yeniden yargılama yapılmak üzere kararın bir örneğinin ilgili mahkemeye
gönderilmesine hükmedilir (Mehmet Doğan, §
58).
43. Buna göre Anayasa Mahkemesince ihlalin tespit edildiği
hâllerde yargılamanın yenilenmesinin gerekliliği hususundaki takdir derece
mahkemelerine değil ihlalin varlığını tespit eden Anayasa Mahkemesine
bırakılmıştır. Derece mahkemeleri ise Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında
belirttiği doğrultuda ihlalin sonuçlarını gidermek üzere gereken işlemleri
yapmakla yükümlüdür (Mehmet Doğan,
§ 59).
44. Bu bağlamda derece mahkemesinin öncelikle yapması gereken
şey, bir temel hak veya özgürlüğü ihlal ettiği veya idari makamlar tarafından
bir temel hak veya özgürlüğe yönelik olarak gerçekleştirilen ihlali
gideremediği tespit edilen önceki kararını kaldırmaktır. Derece mahkemesi,
kararın kaldırılmasından sonraki aşamada ise Anayasa Mahkemesi kararında tespit
edilen ihlalin sonuçlarını gidermek için gereken işlemleri yapmak durumundadır
(Mehmet Doğan, § 60).
45. Başvurucu, ihlalin tespiti ile ilgili Yargıtay dairesince
karar düzeltme isteğinin incelenmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
46. Anayasa Mahkemesi, başvurucunun karar düzeltme isteği
hakkında Yargıtayca bir inceleme yapılmaması
nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna varmıştır.
Dolayısıyla somut başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı
anlaşılmaktadır.
47. Bu durumda mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının
ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un
50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, başvurucunun karar
düzeltme dilekçesi doğrultusunda Yargıtayca bir
inceleme yapılmasından ibarettir. Bu amaçla kararının bir örneğinin karar
düzeltme nedenlerini inceleyecek Yargıtaya göndermek
üzere İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar
verilmesi gerekir.
48. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.701.90 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için dosyanın Yargıtaya
gönderilmesinin sağlanması amacıyla İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk
Mahkemesine (E.2006/280) GÖNDERİLMESİNE,
D. 226,90 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.701.90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
3/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.