TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
BERKO İLAÇ VE KİMYA SAN. A.Ş. BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/14612)
Karar Tarihi: 22/1/2019
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Raportör
M. Emin ŞAHİNER
Başvurucu
Berko İlaç ve Kimya San. A.Ş.
Vekili
Av. Murat SAĞSÖZ
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ithal edilen ürünlerin ilaçlara yardımcı ve ilaçları tamamlayıcı ürünler olmasına karşın parfümeri ve kozmetik olarak nitelendirilmesi sonucu fazladan özel tüketim vergisi tahsil edilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 24/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu şirket, ilaç sektöründe faaliyet gösteren ve üretim faaliyetleri yanında ilaç, ilaçlara yardımcı ve ilaçları tamamlayıcı ürünler de ithal etmekte olan bir ticari kuruluştur.
9. Başvurucu, tüzelkişiliği adına tescilli 25/3/2010 tarihli serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyanın 3307.90.00.90.19 Gümrük Tarife İstatistik pozisyonunda sınıflandırılarak ihtirazı kayıtla ödenen özel tüketim vergisinin söz konusu eşyanın 3004.90.19.30.00 Gümrük Tarife İstatistik pozisyonunda sınıflandırılması gerektiği gerekçesiyle 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 211. maddesi uyarınca ticari faizi ile birlikte iadesi talebiyle İstanbul Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne (İdare) başvuruda bulunmuştur.
10. İdarenin süresinde cevap vermemesi üzerine başvurucu şirket, mezkur ret işleminin iptali ile ödenen tutarın iadesi istemiyle İstanbul 3. Vergi Mahkemesi nezdinde dava açmıştır. Başvurucu dava dilekçesinde şu iddialarda bulunmuştur:
i. İthalatı gerçekleştirilen Tonimer Gel, Tonimer Normal, Tonimer Baby, Tonimer Single, Tonimer Dose Vials, Sprey, Tonimer Normal Sprey cinsi ürünler ana madde olarak deniz suyu ihtiva eden %0,9 oranında sodyum klorur içeren ve izotonik deniz suyu içermektedir.
ii. Anılan ürünler, burun mukozasının temizlenmesinde ve yumuşatılmasında kullanılmakta olup bebek, çocuk ve yetişkinler için önerilen ara ürün olarak isimlendirilen ilaç benzeri ürünler kategorisine girmektedirler.
iii. İdarece ithalat konusu eşyaların sınıflandırılması gerektiği iddia olunan 3307.90.00.90.19 pozisyonunun diğer parfümeri, kozmetik veya tuvalet şeklinde olması gerekmektedir.
iv. Beyanname tescil tarihi itibarıyla Sağlık Bakanlığı izni ile ruhsatlandırılarak ithaline izin verilen ürünler, parfümeri ve kozmetik olmayıp hasta şikâyetlerini giderici, ilaçlara yardımcı ve ilaçları tamamlayıcı ürünlerdendir.
v. Bu durumda tüm bu ürünlerin İdarece belirtilen pozisyonda sınıflandırılması uygun değildir.
vi. Sonuç olarak ithal edilen ürünlerin ilaçlara yardımcı ve ilaçları tamamlayıcı ürünler olmasına karşın parfümeri ve kozmetik olarak nitelendirilmesi sonucu fazladan özel tüketim vergisi tahsil edilmiştir.
11. Mahkeme 20/4/2012 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, uyuşmazlığın çözümü için başvurucu şirketçe ithal edilen eşyanın dâhil olduğu gümrük tarife ve istatistik pozisyonunun belirlenmesinin gerektiği, bu belirlemenin ise ancak eşyanın teknik özelliklerinin gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle ortaya konulması suretiyle gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir. Mahkemeye göre bu şekilde elde edilecek veriler ise tarifenin yorumu ile ilgili genel kurallar ve ilgili pozisyonların açıklama notlarının yorumunu gerektirmektedir. Mahkeme bu nedenle somut olayda yanlışlıkla fazladan tahakkuk ettirilerek tahsil edilen bir verginin söz konusu olmadığı görüşüne varmıştır.
12. Temyiz edilen karar Danıştay Yedinci Dairesince 30/10/2014 tarihinde onanmıştır. Başvurucunun karar düzeltme talebi ise aynı Dairenin 16/6/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir.
13.Nihai karar başvurucuya 24/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
14. Başvurucu 24/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. Mevzuat Hükümleri
15. 4458 sayılı Kanun'un 15. maddesi şöyledir:
"1. Gümrük vergileri, gümrük yükümlülüğünün başladığı tarihte yürürlükte olan gümrük tarifesine göre hesaplanır.
2. Eşya ticaretine ilişkin özel hükümlerle belirlenmiş diğer önlemler, gerektiği takdirde, söz konusu eşyanın tarife pozisyonuna göre uygulanır.
...
7. Gümrük Tarife Cetveli, izahnamesi ve eşya fihristi, Müsteşarlıkça hazırlanır ve Resmi Gazetede yayımlanır. Bu şekilde yayımlanan metinler idari ve kazai uygulamalarda esas tutulur."
16. 4458 sayılı Kanun'un 211. maddesi şöyledir:
"1. Kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergileri geri verilir. Kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergileri kaldırılır.
Ancak, kanunen ödenmemesi veya tahakkuk ettirilmemesi gereken gümrük vergileri ilgili kişinin kasten yaptığı bir tahrifat sonucunda ödenmiş veya tahakkuk ettirilmişse, bu vergilerin geri verilmesine veya kaldırılmasına ilişkin talepler kabul edilmez.
2. Kanunen ödenmemeleri gereken gümrük vergileri, söz konusu vergilerin yükümlüye tebliğ edilmesi ve ilgilinin üç yıl içinde gümrük idaresine müracaatı üzerine geri verilir veya kaldırılır.
..."
17. 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"1.Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.
4.İtirazınreddikararlarınakarşıişleminyapıldığıyerdekiidariyargımercilerine başvurulabilir."
18. 7/10/2009 tarihli ve 27369 mükerrer sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük Yönetmeliği'nin 32. maddesi şöyledir:
"...
g) Gümrük tarife istatistik pozisyonu: Türk Gümrük Tarife Cetvelinde, oniki rakamdan oluşan pozisyonu,
... İfade eder."
19. 13/3/2008 tarihli ve 26815 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gümrük Genel Tebliği'nin (Seri No: 10) 14. maddesi şöyledir:
"(1) BTB başvuru formunun 9 uncu kutusu başvurunun havalesinin yapıldığı muayene memurunca doldurulduktan sonra Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünde görevli, başmüdür tarafından görevlendirilecek başmüdür yardımcısı başkanlığında bir gümrük müdürü ve üç adet muayene memurundan oluşacak bir heyet tarafından yapılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde BTB konusu eşyanın sınıflandırıldığı GTİP tespit edilir ve tutanağa bağlanır.
(2) Yukarıda belirtilen heyet; sınıflandırmayı, konuya ilişkin Türk Gümrük Tarife Cetveli, Dünya Gümrük Örgütü (DGÖ) Sınıflandırma Avileri, Gümrük Tarife Cetveli İzahnamesi ve Kombine Nomanklatür İzahnamesi, DGÖ Sınıflandırma Kararları, AB Sınıflandırma Tüzükleri, Genelgeler ile daha önce verilmiş olan ve BTB veri tabanında halen geçerli olan BTB’lerindeki açıklama ve örneklerden yararlanarak yapar.
(5) Bağlayıcı Tarife Bilgisi bildirimi aşağıdaki hususları içerir.
d) Eşyanın sınıflandırıldığı Gümrük Tarife İstatistik Pozisyonu
...."
20. 7/11/2008 tarihli ve 27047 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Gümrük Genel Tebliği'nin (Seri No: 11) 11. maddesi şöyledir:
"(1) Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğünde görevli bir başmüdür yardımcısı başkanlığında en az iki muayene memurunun katılımıyla oluşacak heyet tarafından yapılacak inceleme ve değerlendirme neticesinde bilgi talebi konusu eşyanın sınıflandırıldığı GTİP tespit edilir ve tutanağa bağlanır. Bu tutanakta; eşyanın sınıflandırıldığı GTİP, eşyanın ayrıntılı tanımı, eşyanın ticari ismi ve sınıflandırma gerekçesi belirtilir. Talep sahibince, yalnızca tarife pozisyonu veya tarife alt pozisyonunun tespitinin istenilmiş olması halinde ise tespitler taleple sınırlı tutulur.
(2) Yukarıda belirtilen heyet; sınıflandırmayı, Türk Gümrük Tarife Cetvelini, Dünya Gümrük Örgütü (DGÖ) Sınıflandırma Avilerini, Gümrük Tarife Cetveli İzahnamesi ve Kombine Nomanklatür İzahnamesini, DGÖ Sınıflandırma Kararlarını, AB Sınıflandırma Tüzüklerini, Genelgeleri ve Bağlayıcı Tarife Bilgisi (BTB) veri tabanında geçerli konumda bulunan BTB’lerdeki açıklama ve örnekleri de göz önünde bulundurarak yapar.
(3) Yukarıdaki fıkra hükümlerine göre belirlenen GTİP, Ek-2’de yer alan örneğe uygun bir form ile başvuru sahibine tebliğ edilir. Düzenlenen formlara, her takvim yılı başında yeniden başlayan sıra sayısı verilir. Tasarlanan bir ithalat veya ihracat işlemine dayanmayan durumlarda bu formun bir örneği kişinin bağlı olduğu vergi dairesine de gönderilir. Bu formda; GTİP tespitinin, bilginin verildiği tarih itibarıyla güncel olduğu, başvuruda kullanılan bilgi, belge ve numune ile sınırlı olduğu, tespit edilen GTİP’in bilgi amaçlı olduğu ve mevzuat uygulamaları bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı hususları belirtilir..."
2. Danıştay İçtihadı
21. Danıştay Yedinci Dairesinin 22/5/2018 tarihli ve E.2016/7380, K.2018/2902 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...Temyiz başvurusu; davacı adına tescilli 2.9.2015 gün ve 4159 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı 'sarımsak' cinsi eşyanın, gözetim kıymeti uygulamasına tabi olduğundan bahisle, 2006/1 sayılı İthalatta Gözetim Uygulanmasına İlişkin Tebliğde öngörülen birim kıymete yükseltilmesi suretiyle ihtirazi kayıtla beyanı üzerine tahakkuk ettirilen gümrük ve katma değer vergilerinin ihtirazi kayda konu kısmına vaki itirazın reddine dair işlemin kaldırılması için Gümrük ve Ticaret Bakanlığına yapılan başvurunun reddi yolundaki işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı adına, ithale konu eşya nedeniyle ihtirazi kayıtla yapılan beyana dayalı olarak tahakkuk ettirilen vergilerin ihtirazi kayda konu kısmına vaki itirazın reddine dair davaya konu işlem; söz konusu verginin ödenmesinden sonra, 4458 sayılı Gümrük Kanununun 211'inci maddesi uyarınca iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işleme vaki itirazın reddi yolunda tesis edilen işlem olarak değerlendirip, anılan madde kapsamında hüküm kurulmuş ise de; Kanunun 242'nci maddesinde, tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin olarak tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş günlük süre içerisinde bir üst makama itiraz yoluna gidilmesi ve bu makamca tesis edilen olumsuz işlemin iptali istemiyle dava açılması mümkün kılındığından, davacı tarafından, bahsi geçen maddede öngörülen süre içerisinde idari itiraz prosedürü izlenilmek suretiyle açılan işbu davada, ihtirazi kayıtla yapılan beyana dayanılarak tahakkuk ettirilen vergilere vaki itirazın reddine ilişkin işlem davaya konu edildiğinden, Mahkemenin değerlendirmesinde isabet bulunmamıştır..."
22. Danıştay Yedinci Dairesinin 26/5/2009 tarihli ve E.2008/2681, K.2009/2588 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...4458 sayılı Gümrük Kanununun 211'inci maddesinde, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş olduğu belirlenen gümrük vergilerinin geri verileceği; kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin kaldırılacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu hüküm, anılan Kanunla yürürlükten kaldırılan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 87'nci maddesiyle paralel hükümler taşımaktadır. Söz konusu Kanunun 87'nci maddesi ile ilgili olarak, Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 2.7.1966 gün ve E:1965/13; K:1966/6 sayılı kararında da belirtildiği gibi, eşya gümrükten çekildikten sonra yanlışlıkla alındığı veya fuzulen tahsil olunduğu açıkça anlaşılan vergilerin 87'nci maddeye göre geri istenmesi mümkündür. Bu itibarla, 4458 sayılı Kanunun 211'inci maddesi uyarınca, kanunen ödenmemeleri gerektiği halde ödenmiş, kanunen tahakkuk ettirilmemeleri gerektiği halde tahakkuk ettirilmiş vergilerin, iade istemine konu olabilmesi için, yanlışlıkla alındığının veya fuzulen tahsil olunduğunun açık olması gerekir.
Olayda ise; iade istemiyle yapılan başvurunun, 211'inci maddede belirtilen şartlara uymadığından bahisle reddine ilişkin işleme vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan işbu davada; uyuşmazlığın çözümü davacı Şirketçe ithal edilen eşyanın dahil olduğu gümrük tarife ve istatistik pozisyonunun belirlenmesini gerektirmektedir. Bu belirleme ise, ancak eşyanın teknik özelliklerinin bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle ortaya konulmasına ve elde edilecek verilerin, Tarifenin Yorumu ile ilgili Genel Kurallar ve ilgili pozisyonların açıklama notlarının yorumunu gerektirmesi nedeniyle, ortada, açıkça yanlışlıkla alınan veya fuzulen tahakkuk eden veya tahsil edilen bir verginin söz konusu olmadığı sonucuna varılmakla, davacının iade isteminin 4458 sayılı Kanunun 211'inci maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yolda verilen kararda isabet görülmemiştir...."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
23. Mahkemenin 22/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
24. Başvurucu, yargılama sonucunda verilen Mahkeme kararlarında usul ve mevzuata aykırı sonuçlara ulaşıldığını belirterek vergi hukukuna hâkim ilkeler ve vergi mevzuatının gözettiği amaçlar dikkate alınmadan tamamen kanunun lafzı doğrultusunda Mahkeme kararının tesis edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucuya göre somut olayda salt lafzi yorum yöntemi kullanılmış olup amaçsal yorum yönteminin kullanılmaması hatalı sonuçlara varılmasına neden olmuştur. Başvurucu davada asıl incelenmesi gereken konunun kanunen alınması gereken bir verginin söz konusu olup olmadığı iken bu hususun göz ardı edildiğini ifade etmiştir. Başvurucu özünde 4458 sayılı Kanun'un 211. maddesinin gerek İdarece gerekse yargı merciilerince yanlış yorumlanmasına bağlı olarak oldukça yüksek meblağlar ödemek zorunda kalmış olması nedeniyle çok ciddi mali yükle karşı karşıya kaldığından yakınmaktadır. Başvurucu, bu gerekçelerle Anayasa’nın 35. ve 36. maddelerinde tanımlanan mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
25. Bakanlık, başvuru konusu gümrük işlemlerine karşı 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesi uyarınca itiraz yoluna on beş gün içerisinde başvurması gerekmekte iken bu süre içerisinde herhangi bir başvuruda bulunmadığını oysa bu şekilde yapılacak itirazın uyuşmazlığın yargıya taşınabilmesi için tüketilmesi zorunlu bir başvuru olduğunu belirtmiştir. Bakanlığa göre etkili iç hukuk yolları tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun kabul edilmemesi gerekmemektedir. Bakanlık ayrıca başvurucunun iddia ettiği gibi geri verme/kaldırma müessesesinin inceleme kapsamının itiraz yolunun inceleme kapsamı ile aynı kapsamda değerlendirilmesinin, ihtilafların üç yıllık bir süre zarfınca tartışmaya açılabileceğinin kabulü anlamına geleceğini ve bu durumun hukuki istikrar ve güven ilkelerine, hukuki işlemlerin hukuki uygunluk karinesine ve kamu düzenine aykırılık teşkil edeceğini vurgulamıştır. Bakanlık son olarak Danıştayın yerleşik içtihadına uygun olan ve avukatla temsil edilen tacir durumundaki başvurucu bakımından erişilebilir ve öngörülebilir olduğu değerlendirilen İdare Mahkemesinin hukuki yorumunun ve bu yoruma dayalı Mahkeme kararının keyfî olmadığı görüşünü bildirmiştir.
B. Değerlendirme
26. Anayasa'nın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesi şöyledir:
"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, mülkiyet hakkının ihlali iddiası yanında ayrıca adil yargılanma hakkının da ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Ancak başvurucunun özel tüketim vergisi tahsil edilmesi yönündeki şikâyetinin özü itibarıyla ilgili olduğu mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında incelenmesi uygun görülmüştür.
28. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir.
29. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun, bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
30. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden söz edilebilmesi için öncelikle hukuk sisteminde hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin başvurabileceği idari veya yargısal bir hukuki yolun öngörülmüş olması gerekmektedir. Ayrıca bu hukuki yolun iddia edilen ihlalin sonuçlarını giderici, etkili ve başvurucu açısından makul bir çabayla ulaşılabilir nitelikte olması ve sadece kâğıt üzerinde kalmayıp fiilen de işlerliğe sahip bulunması gerekmektedir. Olmayan bir hukuki yolun tüketilmesi başvurucudan beklenemeyeceği gibi hukuken veya fiilen etkili bulunmayan, ihlalin sonuçlarını düzeltici bir vasıf taşımayan veya aşırı ve olağan olmayan birtakım şeklî koşulların öngörülmesi nedeniyle fiilen erişilebilir ve kullanılabilir olmaktan uzaklaşan başvuru yollarının tüketilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39).
31. Somut olayda başvurucunun ithal ettiği ürünlerin ilaçlara yardımcı ve ilaçları tamamlayıcı ürünler olmasına karşın parfümeri ve kozmetik olarak nitelendirilmesi sonucu beyan edilenden daha fazla özel tüketim vergisi (ÖTV) tahsil edilmiştir. Vergilendirme işleminin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
32. Başvurucu vergi iadesi isteminin zımnen reddi işlemine karşı iptal davası açmıştır. Mahkeme 4458 sayılı Kanun'un 211. maddesinde öngörülen yolun ancak açık hata hâlinde işletilebileceği gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
33. Olayda başvurucunun mülkiyet hakkı kapsamında dile getirdiği iddia ve şikâyetlere ilişkin uyuşmazlığın çözümü ithal edilen eşyanın dâhil olduğu gümrük tarife ve istatistik pozisyonunun belirlenmesine bağlıdır. Başvurucunun bu iddiası tarifenin yorumu ile ilgili genel kurallar ve ilgili pozisyonların açıklama notlarının yorumunu gerektirdiğinden ancak 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesinde öngörülen usulüne uygun biçimde vergi tahakkukuna yapılan itirazın kabul edilmemesi üzerine açacağı davada incelenebilecek niteliktedir. Başvurucu ise anılan Kanun'un 211. maddesinde öngörülen ve sınırlı bir inceleme alanı bulunan yolu kullanmıştır. Hâlbuki bu yol derece mahkemelerince kabul edildiği üzere vergilerin yanlışlıkla alındığının veya fuzulen tahsil edildiğinin yorum gerektirmeyecek kadar açık olduğu durumlarda işletilebilmektedir. 4458 sayılı Kanun'un 211. maddesine ilişkin Danıştayın yerleşik içtihadı karşısında (bkz. §§ 21, 22) Mahkemenin bu yorumunun keyfî ve öngörülemez olduğu da söylenemez. Dolayısıyla başvurucunun açtığı davanın iddia ve şikâyetler bakımından etkili bir başvuru yolu olmadığı anlaşılmaktadır. Başvurucu 4458 sayılı Kanun'un 211. maddesinde öngörülen yolun şikâyetlerinin çözümü hususunda etkili olduğuna dair aksi yönde bir içtihat da sunamamıştır.
34. Sonuç olarak başvurucu, iddialarının etkili bir biçimde incelenebileceği 4458 sayılı Kanun'un 242. maddesinde öngörülen yolu tüketmemiştir. Bu sebeple mülkiyet hakkının ihlali iddiası kapsamında ileri sürülen şikâyetler yönünden başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir. Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan anılan hukuk yoluna başvurmaksızın yapılan başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 22/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.