TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
M.B. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/14876)
|
|
Karar Tarihi: 9/5/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
|
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Sinan ARMAĞAN
|
Başvurucu
|
:
|
M.B.
|
Vekili
|
:
|
Av. Abdulhalim YILMAZ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, uluslararası koruma talebinin reddedilmesinden
dolayı öldürülme veya kötü muameleye maruz kalma riski bulunan ülkeye sınır
dışı edileceği gerekçesiyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 2/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve ilgili
kurumlardan temin edilen bilgilere göre olaylar özetle şöyledir.
7. Çeçen kökenli başvurucu, Rusya Federasyonu (Rusya)
vatandaşıdır ve 1988 doğumludur.
8. Başvurucu 28/11/2011 tarihinde İstanbul Atatürk
Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yapmıştır.
9. 26/3/2014 tarihinde İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünde sahtecilik
suçu, vize ihlali ve güvenlik tahdit kaydı bulunması nedeniyle hakkında işlem
yapılmış olan başvurucu idari gözetim altına alınarak Kumkapı Geri Gönderme
Merkezine (GGM) gönderilmiştir.
10. Başvurucu hakkındaki tahdit kaydının İnterpol-Europol Daire Başkanlığının 18/9/2011 tarihli yazısı
üzerine konulduğu ve başvurucunun yurda girişi yasaklılar kapsamına alındığı
görülmüştür.
11. Başvurucu, yurda giriş yasağının silinmesi amacıyla Göç
İdaresi Genel Müdürlüğüne (GİGM) yaptığı talebin kabul edilmemesi üzerine söz
konusu işlemin iptali amacıyla Ankara İdare Mahkemesine 23/2/2015 tarihinde
dava açmıştır. Başvurucunun beyanına göre başvuru tarihi itibarıyla dava
derdesttir.
12. İdari gözetim altında bulunan başvurucu 4/4/2014 tarihinde
yaptığı uluslararası koruma talebinde ülkesinde Müslümanlara baskı yapıldığını,
namaz kılan ve başörtüsü takanların terörist olarak görüldüğünü, haksız yere
hapse atılıp işkence uygulandığını, ülkesine gönderilirse kendisinin de aynı
akıbete uğrayacağını belirtmiştir. Başvurucunun talebi GİGM tarafından uygun
bulunmadığından 25/4/2014 tarihinde reddedilmiştir.
13. Başvurucunun uluslararası koruma talebinin reddine ilişkin
işleme karşı açtığı iptal davası Ankara 1. İdare Mahkemesinin (Mahkeme)
20/5/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 80. maddesi uyarınca kesin olarak
verilen kararın ilgili kısmı şöyledir:
“…
Dava dosyasının incelenmesinden; Çeçen asıllı
Rusya Federasyonu vatandaşı olan davacının, 28.11.201 tarihinde İstanbul
Atatürk Hava Hudut kapısından giriş yaptığı, hakkında 'sahtecilik, vize ihlali
ve Bakanlık talimatı (genel güvenlik kodu) suçlarından işlem yapılırken
yerleştirildiği geri gönderme merkezinde uluslararası koruma başvurusunda
bulunduğu, davacının uluslararası koruma başvurusunun değerlendirilmesi
aşamasında düzenlenen mülakat raporunda; 'şahıs hakkında olumsuz kanaat hasıl
olduğu' şeklinde değerlendirme yapıldığı, davacının uluslararası koruma
talebinin 25.04.2014 tarih ve 48952707/(49543/71818-46311) sayılı işlem ile
reddedilmesi üzerine işbu işlemin iptali istemiyle görülmekte olan davanın
açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda 09.04.2014 tarihli İltica/Sığınma
Müracaat ve Ön Görüşme Formunda davacının, '...üzerimde bulunan pasaportu da
Suriye'de savaşan Çeçen mücahitlerinde bulunan Hüseyin adlı arkadaşım bana
verdi...' şeklinde beyanda bulunduğu, Rusya Federasyonunda gerçekleşen terör
saldırıları ile bağlantısı olduğu gerekçesi ile uluslararası bazda aranan
şahıslardan olduğuna ilişkin İnterpol-Europol Daire
Başkanlığı'nın 18.09.2011 tarihli ve 110550 sayılı yazısına istinaden
Yabancılar hudut İltica Daire Başkanlığı'nca 'Yurda girişi Yasaklanan
Yabancılar' kapsamına alındığı görülmektedir.
Bu durumda, uluslararası korumanın amacının
başvuru sahibi kişilerin ülkede yukarıda yer verilen ulusal ve uluslararası
mevzuat hükümleri uyarınca belirlenen sebepler dışında kalmalarına izin
verilmesi şeklinde değerlendirilemeyeceği ve anılan statünün amacının zulme
uğrama korkusu içinde bulunan ve gerçekten bu riski taşıyan şahısların ülkede
belirlenen statü içerisinde kalmalarına izin vermek olduğu hususları göz önünde
bulundurulduğunda; uluslararası koruma başvurusunun kabulüne olanak sağlayacak
şartların mevcut olmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığından,
davacının uluslararası koruma talebinin reddedilmesi yolunda tesis edilen dava
konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
…”
14. Başvurucu 3/8/2015 tarihinde tebliğ edilen karara karşı
2/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
15. İlgili hukuk için bkz. A.A.
ve A.A. ([GK], B. No: 2015/3941, 1/3/2017, §§ 28-38) kararı.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 9/5/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; dinî ve siyasi düşünceleri nedeniyle işkenceye
uğrama ve öldürülme tehlikesi yaşadığından 2006 yılında İspanya'da bulunan kız
kardeşinin yanına gittiğini, orada iki yıl yaşadıktan sonra Belçika'ya
geçtiğini, burada yaptığı sığınma başvurusunun kabul edildiğini fakat aynı yıl
erkek kardeşi M.B.nin Rus polisi tarafından
öldürülmesi üzerine cenazeye katılmak için ülkesine döndüğünü bildirmiştir.
Ülkesine döndükten sonra öldürülmesinden endişe eden ailesi tarafından 2009
yılında Mısır'a din eğitimi için gönderildiğini ifade eden başvurucu, Rus
makamları tarafından arandığını öğrenince daha güvende olacağı düşüncesiyle
Türkiye'ye geldiğini belirtmiştir.
18. Hakkındaki tahdit kaydı ve giriş yasağı sebebiyle idari
gözetim altına alındığını beyan eden başvurucu; GGM'de
tutulduğu sırada uluslararası koruma talebinde bulunduğunu fakat talebinin
idare tarafından reddedildiğini, buna karşı açtığı davanın da olumsuz
neticelendiğini, kişisel durumu itibarıyla uluslararası kurum ve kuruluşların
raporlarında ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında ülkesinde kötü
muamele görme riski olduğunun açıkça ortaya konduğunu, geri gönderme yasağının
dikkate alınmadığını, idarenin Mahkemeye sunduğu belgeleri istemesine rağmen
belgelerin kendisine verilmediğini, Rus devletinin siyasi amaçlarla açtığı
soruşturmaya ve İnterpol kararına itibar edilerek güvenlik gerekçesiyle davanın
reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Mahkemenin gerekçesinin somut olmadığını,
gerçekten tehlikeli biri hatta terörist bile olsa işkence göreceği yere
gönderilemeyeceğini, evli ve iki çocuğu olduğunu, sınır dışı edildiği takdirde
ailesinin parçalanacağını, ayrıca yaşam ve adil yargılanma hakları ile kötü
muamele yasağının ihlal edileceğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
1. Adli Yardım Talebi
Yönünden
19. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılama
imkânının bulunmadığını belirterek adli yardım talebinde bulunmuşlardır.
20. Anayasa Mahkemesinin Mehmet
Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler
dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini
ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve yabancı olan başvurucunun açıkça
dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi
gerekir.
2. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, verilen karar sebebiyle aile
hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş ise de eş ve çocukları
hakkında herhangi bir bilgi sunmadığı ve bu konudaki iddialarını Mahkemede dile
getirmediği anlaşıldığından bu kapsamda bir değerlendirme yapılmamıştır.
Başvurucunun sınır dışı edilmesi hâlinde öldürülebileceğine ya da kötü
muameleye maruz kalabileceğine, Mahkemece verilen kararın gerekçesinin yetersiz
ve hatalı olduğuna ilişkin iddiaları ve diğer şikâyetleri kötü muamele yasağı
kapsamında değerlendirilmiştir.
22. Öldürülme korkusuyla ülkesini terk eden ve kamu makamları
tarafından arandığını iddia eden başvurucu, sınır dışı edildiği takdirde kötü
muameleye maruz kalabileceğinin Mahkeme tarafından değerlendirilmediğini ileri
sürmüştür.
23. 6458 sayılı Kanun'un "Sınır
dışı etme kararı alınacaklar" kenar başlıklı 54. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının (i) bendinde uluslararası
koruma başvurusu reddedilenler de sayılmakta ise de aynı Kanun'un "Sınır dışı etme kararı alınmayacaklar" kenar
başlıklı 55. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinde yer alan "sınır dışı edileceği ülkede ölüm cezasına,
işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacağı konusunda
ciddi emare bulunanlar" düzenlemesi de bu noktada önem
taşımaktadır. Her iki madde birlikte incelendiğinde uluslararası koruma
talebinin reddi kararının kendiliğinden sınır dışı etme sonucunu doğurmadığı
anlaşılmaktadır (M.S.S., B. No:
2014/19690, 26/12/2018, § 30).
24. Somut olayda başvurucu, hakkında alındığını ifade ettiği
sınır dışı kararının doğuracağı sonuçları iddia konusu yapmış ise de söz konusu
kararı sunmamış; Mahkemede yapılan yargılamada da böyle bir karardan söz
etmemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında da davalı idare başvurucu
hakkında sınır dışı kararı alındığından bahsetmemiştir. Başvurucunun sınır dışı
edilme konusundaki iddiaları söz konusu işlemin gelecekte tesis edilme
olasılığı üzerine inşa edilmiştir. Bu durumda başvurucunun uluslararası koruma
talebinin reddi kararı dışında ülkesine gönderilmesi konusunda bir karar veya
işlem bulunmamaktadır. Zaten uluslararası koruma talebinin reddi kararı da
sınır dışı kararı olmadan tek başına başvurucunun ülkesine geri gönderilmesine
yol açacak icrai bir nitelik taşımamaktadır.
Yabancıların sınır dışı edilmesi her hâlükârda bu konuda verilmiş bir kararı
gerektirmektedir. Başvurucu da bu durumun aksini ortaya koyamamıştır.
25. Ülkesine geri gönderilmesi durumunda kötü muameleye maruz
kalabilecek yabancıların maddi ve manevi varlığına yönelik riske karşı
korunmasının devletin pozitif yükümlülükleri arasında yer aldığı konusunda
kuşku bulunmamaktadır. Ancak devletin bu pozitif yükümlülüğünün harekete
geçebilmesi için sınır dışı işlemlerine başlanmış olması gerekir. Oysa
uluslararası koruma talebinin reddine karar verilmesi sınır dışı işlemlerine
başlandığı anlamına gelmemektedir. Uluslararası koruma talebi reddedildiği
hâlde yabancının ilgili kanundaki gereklilikleri yerine getirmesi şartıyla
Türkiye’de kalması mümkündür. Sınır dışı süreci yabancının sınır dışı
edilmesine ilişkin idari karar ile başlamaktadır. Dolayısıyla devletin
değinilen pozitif yükümlülüğü, yetkili otoritelerin yabancının sınır dışı
edilmesine yönelik olarak karar alacakları aşamada devreye girmektedir. Bu
itibarla başvurucunun uluslararası koruma talebinin reddine ilişkin işlemin
tesis edilmesiyle kötü muamele yasağını ihlal ettiğine ilişkin iddianın
anayasal temelden yoksun olduğu sonucuna ulaşılmıştır (M.S.S., § 31).
26. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiği
iddiasının temellendirilemediği sonucuna varıldığından başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli
tutulması talebinin KABULÜNE,
C. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
D. Kararın bir örneğinin İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel
Müdürlüğüne GÖNDERİLMESİNE,
E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyete neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 9/5/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.