TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EŞREF DEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/14956)
|
|
Karar Tarihi: 4/4/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan y.
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Mehmet Sadık YAMLI
|
Başvurucu
|
:
|
Eşref DEMİR
|
Vekili
|
:
|
Av. Habibe DANIŞMAN DEYAR
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; terör olaylarından doğan maddi zararların eksik
tazmin edilmesi, manevi zararların ise hiç tazmin edilmemesi ve buna ilişkin
idari ve yargısal sürecin makul sürede sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil
yargılanma hakkı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/8/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. İkinci Bölüm Birinci Komisyonunca başvurunun kabul
edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Diyarbakır'ın Lice ilçesi Ziyaret köyünün 1993
yılında meydana gelen terör olayları neticesinde boşaltılması nedeniyle zarara
uğradığını belirterek zararlarının karşılanması istemiyle 7/7/2005 tarihinde
17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında başvuruda bulunmuştur. Başvuruyu
inceleyen Tunceli Valiliği Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit
Komisyonu (Komisyon) başvurucunun 1993 yılında bekâr olduğunu, babasıyla
beraber yaşadığını, babasına ise 41.777,61 TL ödeme yapıldığını belirterek
10/1/2008 tarihinde istemi reddetmiştir.
7. Başvurucu; bunun üzerine evi için 20.500 TL, ahır için 11.000
TL, yanan ve telef olan ev eşyaları için 5.000 TL, yoksun kaldığı arazi
gelirleri karşılığı 31.500 TL, bağından gelir elde edememesi nedeniyle
10.400.-TL, ağaçlarından gelir elde edememesi nedeniyle 5.000TL olmak üzere
toplam 83.400,00.-TL maddi ve 10.000,00.-TL manevi tazminata hükmedilmesi
istemiyle dava açmıştır.
8. Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi (Mahkeme) her bir tazminat
kalemi yönünden tek tek inceleme ve hesaplama yaparak 30/5/2011 tarihli
kararıyla, ev ve ahir için 31.307,60 TL, bağ için 10.400 TL, tarım zararı için
4.836 TL olmak üzere toplam 46.543,60 TL maddi tazminatın Komisyonun ret tarihi
olan 10/1/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte
başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Mahkeme, meyve ağaçları yönünden ilgili
mevzuata göre davacının tazmini gereken zararının bulunmadığı sonucuna vararak
diğer maddi tazminat istemlerini reddetmiştir. Mahkeme, manevi tazminat istemini
ise 5233 sayılı Kanun kapsamında bu istemin karşılanmasının mümkün olmadığı
gerekçesiyle reddetmiştir.
9. Başvurucu, kararı temyiz etmiştir. Başvurucu, temyiz
dilekçesinde maddi tazminat kalemlerinin hesaplanmasına ilişkin temyiz
nedenlerini ileri sürmüş ancak manevi tazminat yönünden herhangi bir husus
ileri sürmemiştir. Danıştay Onbeşinci Dairesi
16/4/2015 tarihli kararıyla ilk derece mahkemesi kararını onamıştır. Karar
29/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu karar düzeltme yoluna başvurmamıştır.
10. Başvurucu, 25/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
11. İlgili hukuk için bakınız Celal
Demir (B. No: 2013/3309, 6/2/2014, §§ 15-21) kararı.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 4/4/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1. Maddi Zararların Eksik
Tazmin Edildiğine İlişkin Şikâyet Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, arazisinin sulu arazi olmasına rağmen susuz arazi
birim fiyatından ödeme yapılması, 2008 yılı yerine 2007 yılı birim fiyatlarının
esas alınması, ev eşyaları ile ağaç gelirleri için ödeme yapılmaması
nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
14. Terör ve terörle mücadeleden doğan maddi zararların
karşılanması konusunda 5233 sayılı Kanun'da,6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinden farklı olarak özel bir giderim
usulü öngörülmektedir. Somut olayda İdare Mahkemesi tarafından 5233 sayılı
Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan düzenlemeler esas alınarak yapılan
hesaplamalar sonucu başvurucunun maddi tazminat talebinin 46.543,60-TL'lik
kısmı kabul edilmiştir. Ayrıca bu tutara, başvurunun reddine ilişkin işlemin
tarihi olan 10/1/2008 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine de karar
verilmiştir.
15. 5233 sayılı Kanun uyarınca hükmedilen maddi tazminat
miktarının yetersiz olduğu iddiası, daha önce bireysel başvuruya konu olmuştur.
Anayasa Mahkemesi bu başvuruya ilişkin verdiği kararda, 5233 sayılı Kanun
uyarınca belirlenen tazminat miktarına ve bu miktarın hesaplanma şekline
belirli bir tatmin sağladığı sürece ve açık bir orantısızlık bulunmadığı
müddetçe Anayasa Mahkemesinin müdahalesinin söz konusu olamayacağını
belirtmiştir (Mehmet Çetinkaya ve Maide
Çetinkaya, B. No: 2013/1280, 28/5/2014, §§ 71-76;Abbas Emre, B. No: 2014/5005, 6/1/2016, §§
61-65).
16. Somut olayda da başvurucu, maddi zararının daha yüksek olduğunu
iddia etmiş ise de bu iddialarına ilişkin değerlendirmede bulunan derece
mahkemesinin kararlarında keyfî bir değerlendirmede bulunduğunu söylemeyi
mümkün kılan bir durum belirlenememiştir.
17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Manevi Zararların Tazmin Edilmediğine
İlişkin Şikâyet Yönünden
a. Başvurucunun İddiaları
18. Başvurucu, manevi tazminat ödenmemesi nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
19. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
20. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru
hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
21. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş
olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının
anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak
ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle
temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların öncelikle derece
mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve
bir çözüme kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve
Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
22. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak
ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek
ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği
gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle
olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun
şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne
uygun olarak iletmesi, bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması,
aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni
göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).
23. Bireysel başvurunun ikincil niteliğinin bir sonucu olarak
olağan kanun yollarında ve mahkemeler önünde ileri sürülmeyen iddialar ile bu
mahkemelere sunulmayan bilgi ve belgeler bireysel başvuru konusu edilemez (Bayram Gök, B. No: 2012/946, 26/3/2013, §
20).
24. Başvurucunun manevi tazminat talebi ilk derece mahkemesi
tarafından reddedilmiş ancak başvurucu tarafından temyiz dilekçesinde manevi
tazminat talebinin reddine ilişkin herhangi bir husus ileri sürülmemiştir. Bir
başka deyişle başvurucu; manevi tazminat talebinin reddine ilişkin şikâyetini
temyiz mercii önünde sürdürmemiş, dile getirmemiştir. Bu nedenle usulüne uygun
şekilde başvuru yollarının tüketilmediği anlaşılan başvurunun bu kısmının
Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi mümkün değildir.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
26. Başvurucu, tazminat istemine ilişkin idari ve yargısal
sürecin uzun sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
27. Anayasa Mahkemesi, Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında
yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç
veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018
tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Adalet
Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine
ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama
kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini
tartışmıştır (Ferat Yüksel, §§ 27-36).
28. Ferat Yüksel kararında özetle
anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda
kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli
itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum
olmadığı vetazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya
bu mümkün olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle
potansiyel olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda
değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi,
ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma
ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Adalet Bakanlığı İnsan
Hakları Tazminat Komisyonuna başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun
incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna
vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik
kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35,36)
29. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren bir
durum bulunmamaktadır.
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Maddi zararların eksik tazmin edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Manevi tazminat talebinin reddedilmesine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
4/4/2019tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.