logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Behcet Cingöz ve diğerleri [1.B.], B. No: 2015/15096, 11/9/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BEHCET CİNGÖZ VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/15096)

 

Karar Tarihi: 11/9/2019

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Serdar ÖZGÜLDÜR

 

 

Hicabi DURSUN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Selahaddin MENTEŞ

Raportör

:

Hasan SARAÇ

Başvurucular

:

1. Behcet CİNGÖZ

 

 

2. Hanife TANRİVERDİ

 

 

3. Remziye CİNGÖZ

Vekilleri

:

Av. Rehşan BATARAY SAMAN

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, 1994 yılında meydana gelen ölüm olayı hakkında etkin soruşturma yürütülmediği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 28/8/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvuruculardan Remziye Cingöz ve Behcet Cingöz 1994 yılında öldürülen F.C.nin annesi ve babası, diğer başvurucu Hanife Tanriverdi ise aynı olayda öldürülen E.T.nin annesidir.

8. Başvurucuların beyan ve iddialarına göre 21/3/1994 yılında Diyarbakır'ın Lice ilçesi Zengi köyüne gelen çok sayıda asker tarafından başvurucuların oğulları gözaltına alınmıştır.

9. Askerler tarafından gözaltına alınan kişilerin cesetleri Yolçatı köyüne bağlı Hanyat mezrasında köylüler tarafından bulunmuştur. Ölenler, kolluk birimlerine bildirilmeksizin köylüler tarafından aynı tarihte defnedilmiştir.

10. Bu olayla ilgili başvuruculardan Behcet Cingöz 4/9/2001 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile Lice Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık)şikâyette bulunmuştur. Başvurucu aynı zamanda 30/11/2001 tarihinde Başsavcılıkta ifade vermiştir. Başvurucu ifadesinde; olay tarihinde operasyon yürüten askerlerle geçici köy korucularının köylerine geldiğini, oğluna geçici köy korucularından R.B.nin tokat attığını, ardından olay tarihinde 17-18 yaşlarında olan oğlunun rütbeli askerlerin beyanına göre serbest bırakılmak üzere götürüldüğünü, daha sonra oğlunu aramaya çıktığını fakat bulamadığını, iki gün sonra oğlunun diğer köylüler tarafından ölü olarak bulunduğunu, cesette üç kurşun izi olduğunu, öleni köye defnettiklerini, korkularından dolayı hiçbir yere şikâyette bulunamadıklarını beyan etmiştir.

11. Başvurucu Hanife Tanriverdi verdiği ifadesinde köylerine gelen askerlerin evlerine baskın yaptığını, evlerinde yaptıkları aramanın ardından askerden yeni dönen oğlu F.T. ile köy sakinlerinden 5-6 kişiyi götürdüklerini, diğerlerinin serbest bırakılmasına rağmen oğlunun serbest bırakılmadığını, birkaç gün sonra oğlunun cesedinin diğer başvurucuların oğlu ile birlikte başka bir mezrada bulunduğunu, otopsi yapılmaksızın cenazeleri defnettiklerini, olayla ilgili olarak herhangi bir yere müracaat etmediklerini ifade etmiştir.

12. Başsavcılık yapılan müracaat üzerine 28/5/2002 tarihinde, ölen F.C.nin mezarında fethikabir (mezar açma) işlemi gerçekleştirerek bulunan kemik parçalarını Adli Tıp Kurumu Başkanlığına göndermiştir.

13. Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu Başkanlığının raporuna göre F.C.nin ölümünün '' ..6. boyun omurunda orpus sağ alt kısmında defekt olduğu, processus spinosusun kırılarak ikiye yarılmış olduğu, sağ arkus vertebraliste kırık olduğu, 7. boyun omuruna ait kırık 3 adet parça bulunduğu, korpus sağ kısmında defekt olduğu, 1. sırt omurunun sağ preocessus spinosunda ve sağ arkus vertabliste kırık olduğu, ...kişinin [bu bulgular karşısında] ölümünün mandibula kırığı ve servikal 6-7. (boyun omurları) ve torakal bir (göğüs omuru) vertabra kırıklarına neden olan ateşli silah yaralanması sonucu meydana geldiği'' anlaşılmıştır.

14. Başsavcılık olayla ilgili olarak başta başvurucunun ifadesinde geçen ve oğluna tokat attığı iddia edilen R.B. olmak üzere çok sayıda kişinin tanık sıfatıyla ifadesine başvurmuştur. Genel olarak bu kişiler, başvurucuların yakınlarının askerler tarafından götürüldüğü yolunda beyanlarda bulunmuşlardır.

15. Başsavcılık 5/1/2004 tarihinde olayın faillerinin asker olması nedeniyle görevsizlik kararı vererek dosyayı 7. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığına (Askerî Savcılık) göndermiştir. Görevsizlik kararında suç, adam öldürmek olarak nitelendirilmiştir.

16. Askerî Savcılık dosyasına fiziksel olarak ulaşılamamakla birlikte Başsavcılık dosyasının içindeki belgelerden Askerî Savcılığın Jandarma Bölge Komutanlığı ile çok sayıda yazışmanın yaptığı anlaşılmıştır. Bu belgelere göre ''güvenlik kuvvetlerince Lice ilçesinde 1993 yılı Haziran ayında Güldiken Köyünde, 31 Mayıs 1993 tarihinde Çeper köyünde, 1993 yılı Mart ayında ve sonbahar aylarında Dolunay, Yalaza, Kabakaya ve Yolaçtı köylerinde operasyon icra edilip edilmediği, operasyonicra edilmişse tarihler ile katılan birliklerin belirtilmesi, F.C. isimli şahsın gözaltına alınıp alınmadığı'' sorulmuştur.

17. Komutanlık tarafından düzenlenen 29/4/2004 tarihli yazıdan anılan tarihlerde planlı bir faaliyetin olmadığı, F.C. isimli şahsın gözaltına alınmadığı, F.Ö.nün ölümü ile ilgili olarak herhangi bir belgenin olmadığı, 1993 yılında terör faaliyetlerinin yoğun olması nedeniyle Lice ilçesi haricinde bulunan birliklerden de görevlendirme yapıldığı ancak hangi birliklerin söz konusu köylere gittiğinin resmî olarak tespit edilemeyeceği anlaşılmıştır.

18. Askerî Savcılık ayrıca çok sayıda kişinin ifadesine başvurulmak üzere ilgili Cumhuriyet savcılıkları ve askerî savcılıklarla yazışmalar yapmıştır. Bu kapsamda olay tarihinde muhtarlık görevini ifa eden İ.Ç. 27/7/2004 tarihinde, aynı köyde bulunan Ş.P. 9/2/2005, korucu olarak görev yapan A.B. 8/3/2005 tarihinde ifade vermiştir. Askerî Savcılık 1993 yılında görev yapan tüm personel ile ilgili birlik ve komutanlıkların yetkililerinin tespit edilmesini de istemiştir.

19. Askerî Savcılığın 1993 yılında görev yapan bazı askerî personelin ifadesine başvurduğu ve bu kapsamda 4/7/2005 ila 12/11/2008 tarihlerinde bu kişilerin ifadelerini aldığı anlaşılmıştır. İfadelerinde bu kişiler, olaya ilişkin bilgilerinin olmadığını ve ölenleri tanımadıklarını söylemişlerdir.

20. Askerî Savcılık 30/30/2009 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararın gerekçesi şöyledir:

''...[Ş]ikayetçinin 1998 yılında Nüfus Müdürlüğüne başvurarak oğlunun 21/3/1994 tarihinde öldüğüne dair tescil yaptırdığı anlaşılmıştır.

Yasanın amir hükmü gereğince fail lehine olan dava zamanaşımı süresi gözönünde bulundurulmalı ve olay(suç) tarihinden itibaren dava zamanaşımının kesintiye uğramasını veya durmasını gerektiren herhangi bir işlem yapılmadığı takdirde bu sürenin bitiminde soruşturmaya son verilmelidir. Bu itibarla her ne kadar olayın 1993 yılında gerçekleştiğine dair anlatımlar mevcut ise de resmi belge niteliğindeki ''nüfus kaydı'' esas alınıp, olayın (suçun) 21/3/1994 günü gerçekleştiğinin kabulüyle hesap yapılaral onbeş yıllık dava zamanaşımı süresinin kesintiye uğramasını veya durmasını gerektiren herhangi bir işlem icra edilmediği dikkate alınıp 21/3/2009 tarihinde dava zamanaşımı süresinin dolduğu kanısına varılmıştır. ''

21. Askerî Savcılığın son kararı ile dosya içinde yer alan belgelerde soruşturmanın sadece F.C. isimli kişinin ölümüne hasredildiği görülmüş, diğer başvurucunun oğlu olan E.T.nin ölümüne ilişkin olarak herhangi bir araştırma yürütüldüğüne dair bir belgeye rastlanmamıştır.

22. Askerî Savcılığın anılan kararına yapılan itiraz 2'nci Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askerî Mahkemesinin kararı ile reddedilmiştir.

23. Başvurucular, vekilleri aracılığı ile 20/6/2013 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına (TMK 10. madde ile görevli) (özel yetkili Başsavcılık) şikâyet dilekçesi vermişlerdir. Başvurucular verdikleri dilekçelerinde F.Ö. ve E.T.nin 1994 yılında askerler tarafından yakalandıktan iki gün sonra ölü olarak bulunduğunu, ayrıca olay tarihinde er olarak görev yapan bir tanıklarının da bulunduğunu ifade etmişlerdir.

24. Özel yetkili Başsavcılık başvuruculardan Hanife Tanriverdi'nin ifadesine başvurmuştur. Başvurucu ifadesinde köylerine gelen askerlerin evlerinin yakınlarında yangın çıkardığını, evlerinde arama yaptıklarını, oğlu ile birlikte 5-6 köylünün askerler tarafından tutulduğunu, altı kişinin bırakılmasına rağmen iki yıllık evli ve 6 aylık kızı olan oğlunun serbest bırakılmadığını, askerler gittikten sonra oğlunu aramaya başladıklarını, iki gencin öldürüldüğü bilgisi kendilerine ulaştıktan sonra Henyat köyü yakınlarında önce F.C.nin, ardından oğlunun cenazelerine ulaştıklarını, her ikisinin de otopsileri yapılmaksızın köy mezarlıklarına defnedildiğini beyan etmiştir.

25. Gizli tanık, özel yetkili Başsavcılıkta 11/3/2013 günü ifade vermiştir. Gizli tanık ifadelerinde özetle Hazro ilçesinde bulundukları sırada Lice ilçesine sık sık gittiklerini, olay tarihinde operasyon için gittikleri köyden iki gencin önce dövüldüğünü, ardından köyden bu gençleri alarak ayrıldıklarını, Tabur Komutanı İ.E. ile Binbaşı A.nın telsizle görüştüğünü, Binbaşı'nın Tabur Komutanı'na ''Bu çocukları ne yapacağız?'' diye sorduğunu, Tabur Komutanı İ.E.nin ise ''Gereğini yapın.'' dediğini, akşama yakın bir saatte Binbaşı A.nın gençlerden birinin başına silah doğrultarak ona arkadaşlarının nerede olduğunu sorduğunu, gencin cevap vermemesi üzerine çocuğu başından vurarak öldürdüğünü, silah sesleri üzerine Üsteğmen E.nin koşarak geldiğini, Binbaşı ile tartışmaya başladığını hatta Üsteğmen E.nin askerlere ''Çocuklar beni koruyun.'' diye çağrıda bulunduğunu, Binbaşı'nın Tabur Komutanı ile askerlerin isyan ettiğine dair bir konuşma yaptığını, ardından Binbaşı A.nın diğer genci de ölen gencin yanına yolladığını, PKK'lı arkadaşlarının nerede olduğu sorusu üzerine bilmediğini beyan eden ve gözleri kapatılan gencin de göğüs bölgesinden Binbaşı A. tarafından vurulduğunu, Tim Komutanı Teğmen T.nin de "Çorbada bizim de bulunsun." diyerek kafasına ateş ettiğini, bu olaylar nedeniyle bazı tutanakların düzenlenmesinde de sorunlar çıktığını, Üsteğmen'in imza atmadığını öğrendiğini beyan etmiştir.

26. Ayrıca bir gazetede çıkan haberde yer alan fotoğrafların kendisine gösterilmesi üzerine gizli tanık, başvuruculardan Hanife Tanriverdi'nin oğlu olan E.T.nin öldürülen ilk kişi olduğunu beyan etmiştir.

27. Başvurucu Hanife Tanriverdi'nin ifadesi üzerine gizli tanığın ifadesine yeniden başvurulmuştur. Bu ifadesinde gizli tanık, başvurucunun ifadesinde geçen ve çelişkili gibi görünen bazı hususlara dair beyanlarda bulunmuştur. Gizli tanık, başvurucunun torunlarının asker ve polis olduğu, bu kişilerin zarar görmemesi için doğruyu söylemediğini iddia etmiştir. Gizli tanığın ifadesi sırasında olay tarihinde kendisi gibi asker olan iki kişiyi aradığı ve bu kişilerin de hoparlör vasıtası ile telefonda benzer şekilde beyanlarda bulunduğu ifade tutanağına yansıtılmıştır. Gizli tanık ayrıca kendisine gösterilen bazı fotoğraflardan Binbaşı ile bazı kişileri teşhis ederek ad ve soyadlarını da vermiştir.

28. Özel yetkili Başsavcılık, ifadelerde isimleri geçen kişilerden İ.E., Teğmen T. ve Binbaşı A.nın açık kimlikleri ile hizmet bilgilerinin tespiti için 15/7/2013 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına (Komutanlık) yazı yazmış; Komutanlık 6/8/2013 tarihinde İ.E.nin 30/8/2008 tarihinde tuğgeneral olarak emekli olduğunu, Teğmen T.nin T.G. olabileceğini ve hâlen görev yaptığını, Binbaşı A. hakkında ise bir bilgi ve belge bulunmadığını bildirmiştir.

29. Özel yetkili Başsavcılık ayrıca 16/9/2013 tarihli yazısı ile Komutanlığa 1994 yılında İstanbul 66. Zırhlı Tugay Komutanlığında görev yapan ve aynı yıl mart ayında geçici görevle Diyarbakır'ın ilçelerine gönderilen yüzbaşı ve üzeri rütbeye sahip personelin kimlik bilgilerini sormuştur. Başsavcılık bunun yanında 1994 yılı Şubat-Mart aylarında geçici görevle Diyarbakır'ın ilçelerine gönderilen er ve erbaşların açık kimlik bilgilerinin gönderilmesini de 21/1/2014 tarihinde talep etmiştir. Komutanlık son yazıya 12/2/2014 tarihinde, herhangi bir bilgiye veya belgenin bulunmadığı şeklinde cevap vermiştir.

30. Özel yetkili Başsavcılık, başvuruculardan Behçet Cingöz'ün dilekçesi üzerine 2001 yılında Başsavcılık tarafından başlatılan fakat görevsizlik kararı ile Askerî Savcılığa gönderilen dosyayı incelemek için Başsavcılıktan 15/7/2013 ve 16/9/2013 tarihinde olmak üzere iki kez talep etmiştir. Bunun yanında Başsavcılık 17/9/2013 tarihinde başvuruculardan Hanife Tanriverdi'nin oğlunun ölümü ile ilgili soruşturma bulunup bulunmadığını sormuştur.

31. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) ortamında yapılan incelemelerden ve Başsavcılık tarafından gönderilen dosyadan özel yetkili Başsavcılık tarafından en son 21/1/2014 tarihinde er ve erbaşların kimliklerinin tespit edilmesine yönelik yazılar yazıldığı anlaşılmıştır.

32. 21/2/2014 tarihli ve 6526 sayılı Kanun'la özel yetkili mahkemeler ile başsavcılıkların kaldırılması üzerine özel yetkili Başsavcılık dosyayı Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına (Terör Suçları Soruşturma Bürosu) 20/3/2014 tarihli görevsizlik kararı ile göndermiştir.

33. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 11/4/2014 tarihinde Askerî Savcılıktan dosyayı talep etmiştir. Bu tarihten sonra olayla ilgili olarak herhangi bir işlem yapılmadığı, sadece iç yazışmaların yapıldığı anlaşılmıştır. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 9/3/2015 tarihli yetkisizlik kararı ile suçun işlendiği yerin Lice ilçesi sınırlarında olduğu gerekçesiyle dosyayı Lice Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir.

34. Lice Cumhuriyet Başsavcılığı 20/3/2015 tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir.

35. Cumhuriyet Başsavcılığının söz konusu kararının ilgili bölümünde, T.G. ve İ.E. isimli kişilerin yanında rütbesinin binbaşı olduğu belirtilen A.nın ismi de şüpheli olarak yer almıştır. Bu karara yapılan itiraz Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 28/5/2015 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Nihai karar, başvurucular vekiline 30/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiş; başvurucular 28/8/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuşlardır.

IV. İLGİLİ HUKUK

36. Konuyla ilgili ulusal ve uluslararası hukuk Anayasa Mahkemesinin Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu (B. No: 2014/15732, 24/1/2018, §§ 32-69) başvurusu hakkında verdiği kararda yer almaktadır.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

37. Mahkemenin 11/9/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

38. Başvurucular yakınlarının askerler tarafından işkenceye maruz bırakıldıktan sonra öldürüldüğünü, bu olaylarla ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütülmediğini, zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi nedeniyle eylemlerin cezasız bırakıldığını belirterek Anayasa'nın 17. maddesinde teminat altına alınan yaşam hakkı ve işkence ve kötü muamele yasağının ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 13. ve 14. maddelerinde teminat altına alınan etkili başvuru hakkı ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

39. Anayasa’nın "Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."

40. Anayasa’nın "Devletin temel amaç ve görevleri" kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“Devletin temel amaç ve görevleri, …Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

41. Yaşam hakkı ile ilgili bir soruşturmanın etkili olup olmadığı yönünden inceleme yapılabilmesi için -mutlak surette gerekli olmasa da- yürütülen soruşturmanın makul bir süreyi aşmaması şartıyla ilgili kamu makamları tarafından nasıl sonlandırılacağının beklenmesi, bireysel başvuru ile getirilen koruma mekanizmasının ikincil niteliğine uygun olacaktır (Rahil Dink ve diğerleri, B. No: 2012/848, 17/7/2014, § 76; Hüseyin Caruş, B. No: 2013/7812, 6/10/2015, § 46).

42. Bununla birlikte başvurucuların yetkili makamlara müracaat etmelerine rağmen doğal olmayan bir ölümle ilgili soruşturma başlatılmamışsa başlatılan soruşturmada ilerleme yoksa veya soruşturma artık etkisiz bir hâl almışsa başvuruculardan soruşturmanın sonucunu beklemelerini istemek makul olmayacaktır. Böyle bir durumda başvurucular, gerekli özeni göstermeli ve şikâyetlerini çok uzun süre geçirmeden Anayasa Mahkemesine sunabilmelidirler (Rahil Dink ve diğerleri, § 77)

43. Böyle bir durumda başvurucular, etkili bir soruşturma yürütülmediğinin farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren otuz gün içinde bireysel başvuruda bulunmalıdırlar. Doğal olarak başvurucuların etkili bir soruşturma yürütülmediğinin ne zaman farkına varmaları gerektiği her davanın şartlarına bağlı olarak değerlendirilecektir (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 87).

44. Öte yandan soruşturmada ilerleme sağlanacağına dair umut verici gelişmeler ve gerçekçi varsayımlar bulunduğu, soruşturmanın ilerlemesini sağlayıcı tedbirler alındığı sürece başvuru yollarını tüketmeden bireysel başvuruda bulunmaları da başvuruculardan beklenmemelidir. Ancak bu hâlde dahi soruşturmanın daha sonra etkisizleştiğini öğrenen başvurucular, durumun farkına vardıkları veya varmaları gerektiği andan itibaren süresi içinde bireysel başvuruda bulunmalıdırlar (Adle Azizoğlu ve Sadat Azizoğlu, § 88).

45. Somut olayda yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere başvurucuların yakınlarının ölümü nedeniyle derhâl bir soruşturma yapılmadığının ilk aşamada belirtilmesi gerekmektedir. Başvuruculardan Behcet Cingöz'ün 4/9/2001 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile Lice Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık) şikâyette bulunması üzerine olaylara dair ilk soruşturma başlatılmıştır. Behcet Cingöz'ün ifadesine de ancak 30/11/2001 tarihinde başvurulabilmiştir. Bunun yanında diğer başvurucu Hanife Tanriverdi'nin ifadesi ise ilk kez 25/9/2013 tarihinde özel yetkili Başsavcılık tarafından alınmıştır.

46. Bu hususla birlikte başvurucular Remziye ve Behcet Cingöz'ün oğlu olan F.C.nin Dolunay köyünde bulunan mezarında başvurucular beyanına göre 1993 yılındaki defninden dokuz yıl sonra mezar açma ve ölü adli muayenesi işlemlerinin yapıldığının da belirtilmesi gerekmektedir. Bireysel başvuru dosyası, UYAP ortamında ilişkilendirilen dosya ve ilgili başsavcılıklar tarafından gönderilen tüm belgelere göre olayda öldüğü iddia edilen F.T.nin mezarının annesi olan başvurucunun ifadesine göre Ortaç köyünde olduğunun bilinmesine rağmen mezarının açılmadığı ve otopsi işleminin yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bir soruşturmada en önemli maddi delilin elde edilebilmesi imkânı varken bu hususta herhangi bir girişimde bulunulmamasının soruşturmada çok büyük bir eksiklik olduğu değerlendirilmiştir.

47. Bununla birlikte olaylarla ilgili olarak 2001 yılında Başsavcılık tarafından yürütülen ve daha sonra Askerî Savcılığa gönderilen dosyada 2009 yılında zamanaşımı nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, başvurucuların bu karara itiraz ettiği ve itirazlarının reddedildiği hususu da nettir. Başvurucular bu karardan dört yıl sonra bu kez özel yetkili Başsavcılığa dilekçe vererek yeniden soruşturma açılması talebinde bulunarak şikâyetçi olmuşlardır.

48. Askerî Savcılık tarafından yapılan soruşturma sırasında olay tarihinde sorumlu olabileceği değerlendirilen yetkililerin tespit edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre Jandarma Bölge Komutanlığı, Lice ve Hazro ilçe Jandarma Komutanlıkları ile yazışmalar yapılarak söz konusu tarihlerde operasyon yürütülüp yürütülmediği, ölen kişilerin gözaltına alınıp alınmadığı hususlarının araştırıldığı tespit edilmiştir. Bunun yanında Askerî Savcılık, tespit edilebilen yetkili kişilerin ifadelerinin alınmasına yönelik olarak diğer askerî savcılıklar ve Cumhuriyet savcılıklarıyla yazışmalar yapmış; ilgililerin tanık olarak ifadelerine başvurulmasını talep etmiştir. Bu aşamada ise bu işlemlerin yeterliliği ve etkinliğinin zaman bakımından yetki ilkelerini aşacak şekilde değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir. Bununla birlikte Askerî Savcılığın yaptığı tüm işlemlerin daha sonra başvuruya konu Başsavcılık dosyasında görülebildiği, Başsavcılık tarafından dosyadan suret alındığı anlaşılmıştır.

49. Bu açıklamalardan sonra Başsavcılıkça yapılan soruşturmanın etkililiğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu soruşturmanın özel yetkili Başsavcılığa 2013 yılında başvurucular tarafından yapılan şikâyetle başladığında şüphe yoktur. Özel yetkili Başsavcılık bu kapsamda başvuruculardan Hanife Tanriverdi'nin ifadesine 25/9/2013 tarihinde başvurmuştur. Başvurucu burada verdiği ifadesinde olay tarihinde köylerine gelen koruculardan sadece H.H.yi tanıdığını söylemiş, eski korucu olması nedeniyle ifade veremeyeceğini değerlendirdiğini belirtmiştir.

50. Özel yetkili Başsavcılık ayrıca başvurucu Hanife Tanriverdi'nin ifadesinde geçen ve bir gazeteye açıklamalarda bulunan Ş.P.nin ifadesine 15/11/2013 tarihinde başvurmuştur. Bu kişinin hem 2005 ve 2013 yıllarında verdiği ifadeler arasında hem de başvurucu Hanife Tanriverdi'nin anlatımlarındaki olayların oluş biçiminde farklılıklar bulunduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte her iki kişi de olayın faillerinin belirlenebilmesine olanak verecek şekilde somut kişi veya kişilerden bahsedememiş, bir teşhiste de bulunamamıştır.

51. Özel yetkili Başsavcılık, olay tarihinde er olarak görev yaptığını beyan eden bir kişinin ifadesine iki kez gizli tanık sıfatıyla başvurmuştur. Gizli tanık ikinci ifadesinde olayı gerçekleştirdiği iddia edilen Binbaşı A.nın kendisine gösterilen kimlik kartlarına göre A.A. adlı kişi olduğunu ilk kez beyan etmiştir. Bunun yanında gizli tanık ayrıca T.D., G.Ö. ve B.Ö. isimli kişilerden de bahsetmiştir. Gizli tanığın iki kez verdiği ifadesinin olaya ilişkin en somut bilgileri içerdiği değerlendirilmiş olmakla birlikte söz konusu ifadelerin içeriklerinin doğruluğu ve teyit edilmesi görevinin Anayasa Mahkemesine ait olmaması nedeniyle bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

52. Bunların yanında başvurucuların 2013 yılında şikâyet dilekçesi vermelerinin dışında soruşturmaya aktif olarak katıldıklarına, yeni delil ileri sürdüklerine, dosyadan fotokopi alma gibi somut talepleri içeren dilekçeler verdiklerine veya başka bir şekilde dosyalarını takip ettiklerine dair belgelere de rastlanmamıştır. Bu anlamda başvurucuların şikâyet dilekçesi verdikten sonra soruşturmanın etkisiz olduğuna dair talep ve iddialarını ileri sürmeden sadece kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verilmesini bekledikleri ve bu karara itiraz ettikleri anlaşılmaktadır.

53. Özel yetkili Başsavcılığın bu ifadelerde ismi geçenlere yönelik olarak ilgili Askerî Komutanlıkla yapılan yazışmalar neticesinde kimlik bilgileri tespit edilebilen askerî personel ile başvurucuların suç duyurusunda şüpheli olarak isimleri yazan diğer kişilerin ifadelerinin alınabilmesi için yazışma yapıldığına dair bir belgeye ise rastlanmamıştır. Başsavcılığın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında da görülebileceği üzere iki askerî yetkilinin net olarak bilinmesinin yanında gizli tanığın ikinci ifadesinde yaptırılan teşhis üzerine olayların birinci faili olarak değerlendirilebilecek askerî personel A.A.nın bilgilerine ulaşılabilmiştir.

54. Özel yetkili Başsavcılığın soruşturma hakkında 6526 sayılı Kanun gereğince 2013/1829 sayılı dosya üzerinden görevsizlik kararı vermesinin ardından yine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu tarafından 2014/8850 sayılı dosya ile soruşturmaya devam edilmiştir. Bu Başsavcılık, gizli tanık ifadelerinde ve diğer belgelerde belirtilen kişilerin tespit edilebilmesi için Komutanlığa 15/7/2013 tarihinde yazı göndermiştir.

55. Komutanlık 6/8/2013 tarihinde verdiği cevapta İ.E.nin emekli olduğunu, T.G.nin görev yaptığını, binbaşı olduğu belirtilen A. hakkında ise bir belgeye rastlanmadığını bildirmiştir. Bu yazı haricinde özel yetkili Başsavcılık tarafından herhangi bir somut, soruşturmada ilerleme sağlayıcı işlem (şüphelilerin ifadesinin alınması için talimat yazılması gibi) yapıldığına dair bir bilgi ve belgeye ulaşılamamıştır. Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosu ise 9/3/2015 tarihinde yetkisizlik kararı vererek dosyayı Başsavcılığa göndermiştir. Başsavcılığın yetkisizlik kararı üzerine kendisine gelen dosyada ise 20/3/2015 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermesi dışında yapılan bir işlem bulunduğuna dair bir belgeye rastlanmamıştır.

56. Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Bürosunun 15/7/2013 tarihinde Komutanlığa yazmış olduğu yazı ve başvurucu Hanife Tanrıverdi'nin 25/9/2013 tarihinde ifadesinin alınmasından sonra soruşturmanın etkililiğini sağlayabilecek nitelikte bir soruşturma işlemi yapmadığı ve bu nedenle başvurucuların bireysel başvuruda bulunmak için soruşturmanın sonuçlanmasını beklemelerinin gerekmediği dikkate alındığında başvurucuların kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendilerine tebliğ edildiği tarihten uzun zaman önce soruşturmanın etkisizliğini fark etmeleri gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle 28/8/2015 tarihinde yapılan başvurunun süresi içinde yapılmış bir başvuru olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.

57. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 11/9/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Behcet Cingöz ve diğerleri [1.B.], B. No: 2015/15096, 11/9/2019, § …)
   
Başvuru Adı BEHCET CİNGÖZ VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2015/15096
Başvuru Tarihi 28/8/2015
Karar Tarihi 11/9/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, 1994 yılında meydana gelen ölüm olayı hakkında etkin soruşturma yürütülmediği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Güvenlik güçlerinin ölümcül güç kullanması Süre Aşımı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 765 Türk Ceza Kanunu 102
104
125
450
5237 Türk Ceza Kanunu 7
66
67
81
302
5271 Ceza Muhakemesi Kanunu 172
173
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi