logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Sedat Demiral [1.B.], B. No: 2015/1538, 28/6/2018, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

SEDAT DEMİRAL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/1538)

 

Karar Tarihi: 28/6/2018

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Burhan ÜSTÜN

Üyeler

:

Hicabi DURSUN

 

 

Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

Kadir ÖZKAYA

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

Raportör

:

Heysem KOCAÇİNAR

Başvurucu

:

Sedat DEMİRAL

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; yargılamanın uzun sürmesi, dosya içindeki raporlara yönelik itirazların dikkate alınmaması ve uyulan bozma ilamı gereğinin yerine getirilmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 22/1/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:

8. Başvurucunun oğlu V.D. 14/6/2004 tarihinde üçüncü şahıs adına kayıtlı araç ile seyir hâlinde iken direksiyon hâkimiyetini kaybederek T.S. adlı şahsa çarpmıştır.

9. T.S. kaza sonucunda malul kaldığı iddiasıyla araç sürücüsü V.D. ile aracın kayıtlardaki maliki gözüken M.Ç. aleyhine 27/9/2004 tarihinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL maddi ve 35.000 TL manevi tazminat davası açmıştır.

10. T.S. açmış olduğu davanın yargılaması sırasında yaralanmasına neden olan aracın kaza tarihinden önce başvurucuya satılıp devredilmesi nedeniyle işleten sıfatının başvurucuda bulunduğunu ve bu durumda gerçekleşen zarardan başvurucunun sorumlu olduğunu belirterek 22/6/2006 tarihinde 5.000 TL maddi ve 35.000 TL manevi tazminat isteğiyle ikinci bir dava açmıştır. İlk derece mahkemesi aralarındaki hukuki ve fiilî irtibat nedeniyle davaları birleştirmiştir.

11. Davacı T.S. 20/9/2006 tarihli dilekçesiyle maddi tazminat talebini 165.000 TL olarak ıslah etmiştir.

12. Kastamonu Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 21/9/2006 tarihli kararla aracı kaza tarihinden önce harici senetle satın alan başvurucu ile aracı sevk ve idare eden oğlunun meydana gelen zarardan sorumlu oldukları gerekçesiyle 165.000 TL maddi ve 35.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar vermiştir.

13. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 6/10/2008 tarihinde maddi tazminat miktarının Adli Tıp Kurumundan usulüne uygun olarak temin edilecek maluliyet oranını gösterir rapora göre hesaplanması gerektiğinden kararı bozmuştur.

14. Mahkeme bozma ilamına uyarak davacının maluliyet oranına ilişkin Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor almıştır. Mahkeme, maluliyet oranının tespitinden sonra maddi tazminat miktarını bilirkişi vasıtasıyla belirlemiş ve 20/12/2011 tarihli kararla başvurucu yönünden davanın kabulüne karar vermiştir. Mahkeme gerekçeli kararında bozma kararı uyarınca yapılan araştırma sonucunda temin edilen bilirkişi raporlarına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ifade etmiştir.

15. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi(Daire) 4/12/2012 tarihli kararla ilk derece mahkemesinin 21/9/2006 tarihli kararı davacının maluliyet oranının belirlenmesi amacıyla bozulmuş ise de anılan bozma kararında işleten sıfatının hangi davalıda olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapılmadığından kaza tarihinde aracın işletenin kim olduğu hususunda tarafların delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine işaret ederek mahkeme kararını ikinci kez bozmuştur.

16. Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi bozma üzerine yapmış olduğu yargılamada 30/5/2013 tarihli duruşmada bozmaya uymuş ve taraflara bozmada belirtilen hususlara ilişkin beyanlarını sunmak üzere süre vermiştir. Taraflar 9/7/2013 tarihli duruşmada yargılamanın önceki aşamalarında vermiş oldukları beyanlarını tekrar ederek yargılamanın iddiaları doğrultuda sona erdirilmesini istemişlerdir. Mahkeme, aynı tarihli duruşmada toplanan delillere göre, başvurucu ve M.Ç. arasında düzenlenen 25/4/2004 tarihli harici satım sözleşmesinde araçtan kaynaklanabilecek her türlü borç ve mesuliyetin başvurucuya ait olacağı hüküm altına alındığından kaza tarihinde işleten sıfatının başvurucuda bulunduğu gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. Mahkeme söz konusu kararla 165.000 TL maddi ve 35.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile başvurucudan tahsiline karar vermiştir.

17. Karar başvurucu tarafından temyiz edilmiştir. Daire, 22/4/2014 tarihinde Mahkeme kararını onamıştır. Başvurucunun karar düzeltme isteğinin 24/11/2014 tarihinde reddedilmesiyle hüküm kesinleşmiştir.

18. Nihai karar 23/12/2014 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş ve başvurucu 22/1/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

19. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

20. Başvurucu, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle manevi baskı ve stres altında kaldığını ileri sürmüştür.

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir nedeni de bulunmadığı anlaşılan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

22. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılamanın süresi tespit edilirken sürenin başlangıç tarihi olarak davanın ikame edildiği tarih; sürenin sona erdiği tarih olarak -çoğu zaman icra aşamasını da kapsayacak şekilde- yargılamanın sona erdiği, yargılaması devam eden davalar yönünden ise Anayasa Mahkemesinin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetle ilgili kararını verdiği tarih esas alınır (Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 50, 52).

23. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin yargılama süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken yargılamanın karmaşıklığı ve kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun yargılamanın süratle sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar dikkate alınır (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 41-45).

24. Anılan ilkeler ve Anayasa Mahkemesinin benzer başvurularda verdiği kararlar dikkate alındığında somut olayda yaklaşık 8 yıl 5 aylık yargılamanın süresinin makul olmadığı sonucuna varmak gerekir.

25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

26. Başvurucu, kazadan sonra çalışmaya devam etmesine rağmen davacı lehine maddi tazminata hükmedilmesi ve maluliyet oranı ile maddi tazminat miktarına yönelik itirazlarının dikkate alınmaması nedenleriyle aleyhine verilen kararın hakkaniyete aykırı olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu ayrıca, Dairenin 4/12/2012 tarihli bozma kararında işleten sıfatına sahip davalının belirlenmesi amaçlanmasına ve ilk derece mahkemesince uyma kararı verilmesine rağmen bozma gereğince işlem yapılmayarak fiilî olarak bozmaya direnildiği gibi verilen kararın da işleten sıfatı yönünden Yargıtayın önceki içtihatlarındaki belirlemelere uygun olmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

27. Anayasa’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvurukonusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren yorum, uygulama ve sonuçlar Anayasa Mahkemesinin denetim yetkisi kapsamındadır (Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013, § 42).

28. Somut olayda ilk derece mahkemesi, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin bozma kararından sonra taraflara delillerini ibraz etmek için süre ve imkân vermiş, ne var ki taraflarca yeni bir delil bildirilmemiştir. Mahkeme yapmış olduğu yargılama sonunda tarafların yargılama boyuncabildirdikleri delilleri gözönünde tutarak trafik kazasına neden olan aracın başvurucu tarafından haricen satın alınmış olduğu ve kaza tarihinde işleten sıfatının başvurucuda bulunduğu kanaatiyle davanın kabulüne karar vermiştir. Bu itibarla başvurucu tarafından ileri sürülen iddialar, mahkemelerce delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olup mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir hususun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

30. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

 “(1)Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…

 (2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

31. Başvurucu 150.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

32. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

33. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 9.500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

34. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206.90 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Diğer ihlal iddialarının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36 maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucuya net 9.500 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 226,90 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.206.90 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2013/183, K.2013/353) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/6/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Sedat Demiral [1.B.], B. No: 2015/1538, 28/6/2018, § …)
   
Başvuru Adı SEDAT DEMİRAL
Başvuru No 2015/1538
Başvuru Tarihi 22/1/2015
Karar Tarihi 28/6/2018

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yargılamanın uzun sürmesi, dosya içindeki raporlara yönelik itirazların dikkate alınmaması ve uyulan bozma ilamı gereğinin yerine getirilmemesi nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Medeni Hak ve Yükümlülükler) Makul sürede yargılanma hakkı (hukuk) İhlal Manevi tazminat
Kanun yolu şikâyeti (hukuk) Açıkça Dayanaktan Yoksunluk
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi