TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
FERHAN TÜRK BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/15460)
|
|
Karar Tarihi: 8/1/2020
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Zeynep KARAKOÇ
|
Başvurucu
|
:
|
Ferhan TÜRK
|
Vekili
|
:
|
Av. Erdal KUZU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, terör olaylarından doğan zararların tazmin edilmesi
isteminin bekletilmesine ilişkin kararın iptali istemiyle açılan davanın
incelenmeksizin reddi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının; yargılamanın uzun
sürmesi nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği
iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 9/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu, Mardin'in Derik ilçesi Atlı köyünde Diktepe
mezrasında ikamet etmekte iken terör eylemleri ya da terörle mücadele
kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu zarara uğradığı iddiasıyla 17/7/2004
tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında tazminat ödenmesi istemiyle Mardin
Valiliği 1 No.lu Zarar Tespit Komisyonuna (Zarar Tespit Komisyonu)
başvurmuştur.
7. Zarar Tespit Komisyonu 1/11/2012 tarihli kararıyla
başvurucunun Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesinde terör örgütüne üye olma suçlamasıyla devam eden ceza
kovuşturması sonuçlanıncaya kadar müracaat dosyasının karara bağlanmayarak
bekletilmesine karar vermiştir.
8. Başvurucu, anılan işleminin iptali istemiyle Mardin İdare
Mahkemesi (Mahkeme) nezdinde dava açmıştır.
9. Mahkeme 23/12/2013 tarihli kararıyla Zarar Tespit Komisyonu
kararına atıfla ileride karar alınması hâlinde kesin ve yürütülmesi gerekli
olan bu işlem hakkında dava açılabileceğinden davanın incelenmeksizin reddine
karar vermiştir.
10. Mahkeme kararının gerekçesinde, idari davaya konu
edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olmayan Zarar Tespit
Komisyonu kararına karşı açılan davanın esasının incelenmesine olanak
bulunmadığı ifade edilmiştir. Diğer taraftan soruşturmanın (ve kovuşturmanın)
sonucuna göre Zarar Tespit Komisyonu tarafından ileride tazminat talebinin
reddi yönünde karar alınması hâlinde kesin ve yürütülmesi gerekli olan bu
işleme karşı ayrıca dava açılabileceği de vurgulanmıştır.
11. Danıştay Onbeşinci Dairesinin onama ve karar düzeltme
isteminin reddine ilişkin kararları üzerine başvurucu bireysel başvuruda
bulunmuştur.
12. Başvurucu nihai kararı 10/8/2015 tarihinde tebellüğ
etmesinin ardından 9/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
13. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun "Dilekçeler üzerine ilk
inceleme" kenar başlıklı 14. maddesinin (3) numaralı fıkrasının
ilgili kısmı şöyledir:
"Dilekçeler, ...:
...
d) İdari davaya konu olacak kesin ve
yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı,
...
yönlerinden sırasıyla incelenir."
14. 2577 sayılı Kanun'un "İlk
inceleme üzerine verilecek kararlar" kenar başlıklı 15.
maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Danıştay veya idare ve
vergi mahkemelerince yukarıdaki maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hususlarda
kanuna aykırılık görülürse, 14 üncü maddenin;
...
b) 3/c, 3/d ve 3/e bentlerinde yazılı hallerde
davanın reddine,
...
Karar verilir."
15. 5233 sayılı Kanun'un 1. maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya
terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara
uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri
belirlemektir."
16. 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrası ve ikinci
fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
"Bu Kanun,3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanunu'nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya
terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek
kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması
hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.
Aşağıda belirtilen zararlar bu Kanunun kapsamı
dışındadır:
...
f) 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü ve 4
üncü maddeleri kapsamındaki suçlar ile terör olaylarında yardım ve yataklık
suçlarından mahkûm olanların bu fiillerinden dolayı uğradığı zararlar.
İkinci fıkranın (f) bendinde yazılı suçlardan
dolayı ceza kovuşturması açılmış bulunanlar hakkında kovuşturma sonuçlanıncaya
kadar bu Kanuna göre işlem yapılmaz."
17. 5233 sayılı Kanun’un 6. maddesinin son fıkrası şöyledir:
"Dava açma süresi içinde yapılan başvuru,
nihaî işlem sonucunun ilgiliye tebliğine kadar genel hükümlere göre dava açma
sürelerini durdurur."
18. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun
"Tanımlar" kenar
başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Bu Kanunun
uygulanmasında;
a) Şüpheli: Soruşturma evresinde, suç şüphesi
altında bulunan kişiyi,
b) Sanık: Kovuşturmanın başlamasından itibaren
hükmün kesinleşmesine kadar, suç şüphesi altında bulunan kişiyi,
...
e) Soruşturma: Kanuna göre yetkili mercilerce
suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi,
f) Kovuşturma: İddianamenin kabulüyle
başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi,
...
İfade eder."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Mahkemenin 8/1/2020 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Makul Sürede Yargılanma Hakkının İhlal
Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
20. Başvurucu, tazminat istemiyle ilgili idari ve yargısal
sürecin uzun sürdüğünü belirterek makul sürede yargılanma hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
21. Bireysel başvuru yapıldıktan sonra 31/7/2018 tarihli ve
30495 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 25/7/2018 tarihli ve
7145 sayılı Kanun'un 20. maddesiyle 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle
Çözümüne Dair Kanun'a geçici madde eklenmiştir.
22. 6384 sayılı Kanun'a eklenen geçici maddeye göre
yargılamaların uzun sürmesi ve yargı kararlarının geç veya eksik icra edilmesi
ya da icra edilmemesi şikâyetiyle Anayasa Mahkemesine yapılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Anayasa Mahkemesi önünde derdest olan
bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul
edilemezlik kararının tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat
üzerine Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı (Tazminat
Komisyonu) tarafından incelenmesi öngörülmüştür.
23. Ferat Yüksel
(B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında Anayasa Mahkemesi yargılamaların makul
sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç veya eksik icra
edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018 tarihinden önce
gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat Komisyonuna
başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma, başarı şansı
sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı yönlerinden
inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır.
24. Ferat Yüksel
kararında özetle anılan başvuru yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması
ve başvuruda kolaylık sağlaması nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş
şekli itibarıyla ihlal iddialarına makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden
mahrum olmadığı ve tazminat ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün
olmadığında başka türlü telafi olanakları sunması nedenleriyle potansiyel
olarak yeterli giderim sağlama imkânına sahip olduğu hususunda
değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat
Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler doğrultusunda Anayasa Mahkemesi,
ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal iddialarıyla ilgili başarı şansı sunma
ve yeterli giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna
başvuru yolu tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun
ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı sonucuna vararak başvuru yollarının
tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel, §§ 35, 36).
25. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi
nedeniyle kabul edilemez olduklarına karar verilmesi gerekir.
B. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
27. Başvurucu; yıllardır yaşadığı yerin boşaltılması nedeniyle
göç etmek zorunda bırakıldığını, mal varlığına erişemediğini ve mal varlığının
zarar gördüğünü, tarım, hayvancılık ve diğer geçim imkânlarından mahrum
kaldığını ileri sürmüştür. Başvurucu; zararlarının karşılanması talebinin ve
davasının terör örgütüne üye olma suçundan yargılanması nedeniyle
bekletilmesine karar verildiğini, hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü
bulunmadığını, ceza davasının 2009 yılında açıldığını, 5233 sayılı Kanun'un yürürlükte
olmadığı bir dönemde işlediği iddia edilen bir suç nedeniyle tazmin
imkânlarından mahrum kaldığını belirterek mülkiyet, adil yargılanma ve etkili
başvuru haklarının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
28. Anayasa'nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
"Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
29. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddiaları hukuk kurallarını
hatalı değerlendirmesi ve uygulaması neticesinde uyuşmazlığın esasının
incelenememesi hususuna ilişkin olduğu görüldüğünden belirtilen şikâyetler
bağlamındaki ihlal iddiaları mahiyeti gereği adil yargılanma hakkının
güvenceleri arasında yer alan mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
30. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma
hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı,
Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir
unsurudur. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede,
Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan
adil yargılanma hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi, Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkemeye erişim
hakkını içerdiğini belirtmektedir (Özbakım
Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No:
2014/13156, 20/4/2017,§ 34).
31. Mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne
taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını
isteyebilmek anlamına gelmektedir (Özkan Şen,
B. No: 2012/791, 7/11/2013, § 52).
32. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama
özgürlüğü, bir temel hak olmanın yanında diğer temel hak ve özgürlüklerden
gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili
güvencelerden biridir. Bu bakımdan davanın bir mahkeme tarafından görülebilmesi
ve kişinin adil yargılanma hakkı kapsamına giren güvencelerden faydalanabilmesi
için ilk olarak kişiye iddialarını ortaya koyma imkânının tanınması gerekir.
Diğer bir ifadeyle dava yoksa adil yargılanma hakkının sağladığı güvencelerden
yararlanmak mümkün olmaz (Mohammed Aynosah,
B. No: 2013/8896, 23/2/2016, § 33).
33. Bireysel başvuruya konu davada uyuşmazlık konusu edilen
işlem terör olaylarından doğan zararların tazmin edilmesi yolundaki müracaat
dosyasının karara bağlanmayarak bekletilmesine ilişkin işlemdir. Mahkeme,
başvurucu hakkında terör örgütüne üye olma suçlamasıyla devam eden ceza
kovuşturması dayanak gösterilerek kurulan işlemin idari davaya konu
edilebilecek kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olmadığı gerekçesiyle
uyuşmazlığın esasını incelememiştir (bkz. § 10).
34. Bireyin menfaatini henüz etkilemeyen uyuşmazlıkların esası
hakkında karar verilmemesi suretiyle mahkemeye erişim hakkına yapılan
müdahalenin usul ekonomisi ile iyi adalet yönetimi ilkesinin sağlanarak kamu
yararı amacının gerçekleştirilmesi bakımından elverişli ve gerekli olmadığı
söylenemez. Bu itibarla Zarar Tespit Komisyonunun bekletme kararı ile
başvurucuya aşırı ve orantısız bir külfet yüklemediği, ilgili yasal düzenlemede
belirtilen şartlar gerçekleştiğinden (bkz. § 16) bekletme kararı aldığı
görülmektedir. Mahkemenin gerekçesinde de yer verdiği üzere ileride tazminat
talebinin reddi yönünde karar alınması hâlinde bu işleme karşı dava
açılabileceği açık olup uyuşmazlığın esasının incelenebilirliğinin tespitinde
kamu yararı ile bireyin çıkarları arasındaki adil dengeyi gözeten, objektif ve
hukuken kabul edilebilir ölçütler kullanıldığı görülmektedir.
35. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36.
maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkına yönelik bir ihlalin
bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
8/1/2020 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.