TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
SATILMIŞ ÇAĞIRAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/15853)
Karar Tarihi: 21/3/2019
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Hasan Tahsin GÖKCAN
Kadir ÖZKAYA
Raportör
Tuğçe TAKCI
Başvurucular
1. Satılmış ÇAĞIRAN
2. Selin ÇAĞIRAN
3. Songül ÇAĞIRAN
Vekili
Av. Ayşenur DEMİRKALE
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, intihar olayında yakınlarının yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmaması ve olayla ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurucular Songül ve Satılmış Çağıran 2015/15853 numaralı başvuruyu 17/9/2015 tarihinde, tüm başvurucular 2016/11768 numaralı başvuruyu 22/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. 2016/11768 numaralı başvuru ile 2015/15853 numaralı başvuru, konu bakımından aynı nitelikte olmaları nedeniyle 2015/15853 numaralı başvuru üzerinde birleştirilmiş ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde sunulan, ayrıca ilgili Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hasdal 3. Kolordu Komutanlığı Askerî Savcılığından (Askerî Savcılık) temin edilen soruşturma dosyalarındaki bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların yakını olan 1993 doğumlu A.Ç. Muhabere Alayı TASMUS Taburu 1. TASMUS Bölük Komutanlığında muhabere er olarak zorunlu askerlik görevini ifa etmekteyken 10-11/5/2014 tarihlerini kapsar biçimde birliğinden iki günlük hafta sonu izni almıştır. 11/5/2014 tarihinde ablası olan başvuruculardan Selin Çağıran ve kuzeni A.A. ile yemek yedikleri sırada A.Ç., M. Alışveriş Merkezinin (AVM) en üst katından atlayarak intihar etmiştir. A.Ç. kaldırıldığı Özel M.P. Hastanesinde aynı gün vefat etmiştir.
A. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından Resen Yürütülen Soruşturma Kapsamındaki Olaylar
8. Olayla ilgili olarak Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğünce (Emniyet Müdürlüğü) 11/5/2014 günü saat 14.00'te düzenlenen tutanağa göre olayın Emniyet Müdürlüğüne saat 11.45 sıralarında bildirilmesi üzerine olay yerine intikal edilmiş ve o sırada A.Ç.nin ambulansa taşındığı görülmüştür. Bunun üzerine gerekli birimlere haber verilerek hastaneye gidilmiş fakat yapılan tüm müdahalelere rağmen şahsın vefat ettiği ilgili polis memurlarına Özel M.P. Hastanesi tarafından saat 13.00 sıralarında bildirilmiştir.
9. Olayın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına (Cumhuriyet Başsavcılığı) bildirilmesi üzerine resen başlatılan 2014/47902 numaralı soruşturma kapsamında ölü muayenesi işlemini müteakip gerçekleştirilen 11/5/2014 tarihli otopsi işlemi sonucu Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca 23/6/2014 tarihli rapor hazırlanmıştır. Raporda kişinin ölüm sebebinin genel beden travmasına bağlı kemik kırıklarıyla birlikte iç organ ve büyük damar yaralanmasıyla gelişen iç kanama olduğu belirtilmiştir.
10. İlçe Emniyet Müdürlüğünün Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Grup Amirliği tarafından aynı gün olay yeri inceleme raporu düzenlenmiş ve olay yerinin basit krokisi çizilmiştir.
11. Olay anında A.Ç.nin yanında olan ablası S.Ç. 11/5/2014 tarihli kolluk beyanında; İstanbul'da er olarak askerlik görevini ifa eden kardeşinin çarşı izni aldığını, 10/5/2014 tarihinde buluşup gezdiklerini, ertesi gün yine birlikte AVM'ye gittiklerini, üst katta yemek yiyip sohbet ederken kendisinin "Son lokmanı yemedin ablam, hadi onu da ye." demesi üzerine kardeşinin boş boş yüzüne bakıp bir anda oturduğu yerden çevik bir hareketle kalkıp AVM'nin iç kısmında bulunan boşluğa kendisini bıraktığını, kardeşinin askere gitmeden önce psikolojik rahatsızlığı olduğunu ve tedavi gördüğünü, askerde birilerinin dalga geçip hakaret ettiğini, el şakası yaptığını ve bunun hoşuna gitmediğini kendisine anlattığını, kardeşinin psikolojik sorunları nedeniyle intihar ettiğini, kimseden şikâyetçi olmadığını ifade etmiştir.
12. Olay anında A.Ç.nin yanında olan kuzeni A.A. 11/5/2014 tarihli kolluk beyanında 10/5/2014 günü buluşup dolaştıklarını, bir sorun olmadığını, ertesi gün sözleştikleri üzere yeniden buluştuklarını, yemek yerken ablasının A.Ç.ye "Son lokmanı yemedin ablam, hadi onu da ye." demesi üzerine şahsın birden hızla aşağı atladığını ifade etmiştir.
13. Cumhuriyet Başsavcılığı 16/7/2014 tarihli kararıyla olayda kimseye atfedilebilecek suç ve suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu Selin Çağıran; kardeşinin intihara sürüklenmesinde AVM'nin mimari yapısındaki eksiklikler ve AVM'de acil müdahale uzmanı bulundurulmaması nedeniyle birçok kişinin kusuru olduğunu, askerde kardeşine rahatsızlık veren, bunu önlemeyen ve tedavisini tam yapmayanların da kusurlu olduğunu, olay akabinde şaşkınlıkla kimseden şikâyetçi olmadığını belirtmiş olsa da şu anda olayda kusuru bulunan herkesten şikâyetçi olduğunu, soruşturmanın eksik yapıldığını belirtilerek karara itiraz etmiştir.
14. İtiraz, Bakırköy 3.Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik) 31/10/2014 tarihli kararıyla soruşturma dosyası bir bütün olarak değerlendirildiğinde kararın delillere, oluşa, eylemin niteliğine ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
B. Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından Başvurucuların Şikâyeti Üzerine Yürütülen Soruşturma Kapsamındaki Olaylar
15. Başvurucular Songül ve Satılmış Çağıran'ın 29/8/2014 tarihli dilekçeyle Millî Savunma Bakanlığı (MSB) ile adına işlem yapan tüm kişi ve kurumlar, AVM yetkilileri, AVM inşaatının yapılmasına ruhsat veren ilgili belediye başkanlığı ve yetkililerinden şikâyetçi olmaları üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca 2014/78751 numaraya kayden olayla ilgili ayrı bir soruşturma açılmıştır.
16. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13/11/2014 tarihinde MSB'nin adresinin Ankara olması sebebiyle MSB yönünden yapılan görevi kötüye kullanma ve taksirle ölüme neden olma suçlarından şikâyete ilişkin soruşturmanın ayrılmasına karar verilmiştir.
17. Soruşturma kapsamında temin edilen olaya dair kamera kayıtlarının izlenmesi sonucu kolluk tarafından düzenlenen 20/4/2015 tarihli tutanağa göre özetle olay, saat 11.51'de A.Ç.nin yukarıdan buz pistine düşerek hareketsiz kalması, insanların A.Ç.nin etrafına toplanması, bir kişinin A.Ç.ye kalp masajı yapmaya çalışması, 11.58'de sağlık personeli olduğu düşünülen, beyaz kıyafetli üç kişinin buz pistine sedye ile gelerek A.Ç.yi alıp çıkması şeklinde gerçekleşmiştir.
18. Başvuru dosyası kapsamında sunulan belgelerin incelenmesi neticesinde M. Psikiyatri Merkezince düzenlenen 1/7/2014 tarihli yazıda A.Ç.nin 16/3/2013 tarihinde ilk kez söz konusu kliniğe başvurduğu, kendisine organik olmayan psikoz, obsesif kompulsif bozukluk ve majör depresyon teşhisleri konularak 21/5/2013 tarihine kadar ilaç tedavisi ve psikiyatrik tedavi uygulandığının belirtildiği görülmüştür.
19. Soruşturma kapsamında temin edilen, askerlik görevi sırasında düzenlenen A.Ç.nin sağlık safahat raporundan A.Ç.nin anksiyete bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk gibi teşhislerle 17/12/2013 ile 22/4/2014 tarihleri arasında birçok kere değişik asker hastanelerine sevk edilerek ilaç tedavisi gördüğü, hakkında Rehberlik ve Danışma Merkezi (RDM) tarafından takibi, hava değişimi, gece nöbetlerinden muafiyeti, moral motivasyon artırıcı görevler verilmesi, can dostu sistemiyle takibinin yapılması gibi tedbirler uygulanması yönünde öneriler verildiği anlaşılmıştır.
20.Cumhuriyet Başsavcılığı 6/5/2015 tarihli kararıyla ilgili belediye başkanlığı ve AVM yetkilisi olan güvenlik müdürü hakkında yürütülen soruşturmaya ilişkin olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...
Olay yeri CD görüntülerinin polis marifetiyle çözümünde; gerekli müdahalenin yapıldığının tespit edildiği, intihar olayı ile ilgili olarak daha önce 2014/47902 soruşturma numaralı dosya ile tahkikat yapıldığı ve 16/06/2014 tarihinde takipsizlik kararı verildiği, bu karar yapılan itirazın Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 31/10/2014 tarih ve 2014/1863 D.İş sayılı kararıyla reddedildiği, dosyada mevcut deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde şüphelilere atfı kabil suç ve suç unsurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
..."
21. Her iki başvurucu tarafından yapılan itiraz Hâkimliğin 7/8/2015 tarihli kararıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın delillere, oluşa, eylemin niteliğine ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
C. Askerî Savcılık Tarafından Yürütülen Soruşturma Kapsamındaki Olaylar
22. Başvuru dosyasının incelenmesinden Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından MSB yönünden ayrılarak yürütülen soruşturmanın (bkz. § 16) yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, buradan da görevsizlik kararıyla Askerî Savcılığa gönderildiği anlaşılmıştır.
23. Dosyadaki sevk belgesinden A.Ç.nin 6/11/2013 tarihinde askere sevk edildiği, 8/11/2013 tarihinde ise acemi birliği olan Burdur 3. Piyade Eğitim Tugayı 58. Piyade Eğitim Alay Komutanlığı 3. Piyade Eğitim Taburu 8. Piyade Eğitim Bölük Komutanlığına katıldığı anlaşılmıştır.
24. A.Ç.nin 13/7/2012 tarihli son yoklama belgesindeki "Sevk tehiri istiyor musunuz?" şeklindeki soruya bir cevap vermediği, son yoklama sırasındaki sağlık durumu bilgi formunda "Sağlık sorununuz var mı? sağlığınızla ilgili endişeniz var mı?" sorularına "Bilmiyorum.", "Devamlı kullandığınız ilaç ya da madde var mı?" sorusuna ise "Hayır" şeklinde cevap verdiği, askerlik öncesindeki psikolojik rahatsızlıklarına ve gördüğü tedavilere, kullandığı ilaçlara ilişkin herhangi bir bilgi vermeyerek son yoklama işlemlerini yaptırdığı görülmüştür.
25. Ayrıca olay hakkında düzenlenen idari tahkikat raporunun incelenmesinden A.Ç.nin birliğine katılış yaptıktan sonra 18/12/2013 tarihinde ailesine ilk temas mektubu gönderilerek çocuklarının askerlik öncesi sorunları varsa bildirilmesinin talep edildiği, A.Ç.nin ailesi tarafından çocuklarının askerlik öncesinde var olan psikolojik sorunlarına dair birliğine hiçbir zaman bir bildirimde bulunmadığı tespitlerine yer verildiği görülmüştür.
26. Yine A.Ç.nin acemi eğitimi sonrası katıldığı TASMUS Bölük Komutanlığınca ailesine oğullarının sağlığı ile ilgilenileceği, aile olarak kendilerinin de oğullarına destekleyici mektuplar göndermeye devam etmelerinin iyi olacağı yönünde mektup iletildiği görülmüştür.
27. Askerî Savcılık 19/3/2015 tarihli yazı ile A.Ç.nin tedavi ve takibinin yapıldığı asıl hastane olan GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinden (Hastane) müteveffaya uygulanan tedavileri içeren tüm bilgi ve belgeleri talep etmek suretiyle temin etmiştir.
28. A.Ç.nin birliğine katılımından üç gün sonra 11/11/2013 tarihinde ilaçlarının bitmesi nedeniyle kendi isteğiyle RDM'ye başvurduğu, sivil hayatında kendisine yaygın anksiyete bozukluğu tanısı konulduğu, sorunlarının devam ettiği ve algılamada bozukluk yaşadığının gözlemlendiği psikolog tarafından aynı tarihli raporda belirtilmiştir.
29. 27/11/2013 tarihli Psikolojik Danışma Özet Formu'nda da aynı psikolog tarafından aynı tespitlere yer verilerek hastanın RDM takibinin uygun olduğu ifade edilmiştir.
30. 29/11/2013 ile 6/12/2013 tarihleri arasında memleket izni kullanan A.Ç. 6/12/2013 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Ordu MEBS Alayı TASMUS Taburu 1. TASMUS Bölük Komutanlığında telsiz işletmeni olarak görevlendirilmiştir.
31. 8/12/2013 tarihli RDM Kayıt Kabul Formu'nda A.Ç.nin önceden psikiyatrik rahatsızlık geçirdiğine, bu yönde M. Tıp Merkezinde tedavi edildiğine, ilaç kullandığına, iki ay süren sinir krizinin tekrar ettiğine, tedavi olmak istediğine dair bildirimlerde bulunduğu görülmüştür.
32. 19/12/2013 tarihinde Kasımpaşa Asker Hastanesinin sevki üzerine Hastanenin Psikiyatri Er Polikliniğinde yapılan muayenenin 24/12/2013 tarihli sonuç raporunda, A.Ç.ye anksiyete bozukluğu teşhisiyle ilaçlar verildiği belirtilmiş; birlik komutanınca moral motivasyon artırıcı görevler verilmesi, idari ve uyum artırıcı tedbirlerin alınması, RDM tarafından takip edilmesi, ilaçlarını kullandığı müddetçe gece nöbetinden muaf tutulması şeklinde önerilere yer verilmiştir.
33. A.Ç. birliği olan TASMUS Bölük Komutanlığınca doldurulan 17/1/2014 tarihli iş yapacak durumda olmadığı ve askerlik yapamayacağı yönündeki kanaati içeren Kıta Anket Formu'yla birlikte aynı tarihte yeniden Hastaneye sevk edilmiştir. Yapılan muayene sonucu karışık obsesyonel düşünceler tanısıyla Hastaneye yatışı sağlanmıştır.
34. Tedaviyi müteakip düzenlenen 24/1/2014 tarihli epikriz raporunda, A.Ç.nin yapılan ruhsal muayenesinde etrafına ilgisi normal, mizacı sıkıntılı, konuşması artmış, ailevi sorunlarına ve hastalığına yoğunlaşması mevcut, duygulanımı hafif anksiyöz, davranışlarında psikomotor huzursuzluk, kompulsiyon mevcut tespitlerine ulaşıldığı belirtilmiştir. Raporda;iki yıl önce obsesyonel düşünce ve takıntılarının başladığı, banyoda fazla kalma, aşırı titizlik, yaptıklarını tekrar kontrol etme ihtiyacı, kompulsiyonları yapmazsa kendisi ya da ailesine kötü bir şeyler olacağı düşüncesi olduğunun ve ilaç tedavisi gördüğünün öyküsünden ve aile görüşmesinden tespit edildiği ifade edilmiştir. Rapora göre A.Ç. tedaviden fayda görmüş, askerlik görevine başladıktan sonra ilaç tedavisinin bırakılması ve birlik içi stresörlere bağlı şikâyetleri tekrarlamış, Hastanede yatarak gördüğü tedavi sonrası tama yakın remisyon (hastalık belirtilerinin azalması ya da bulunmaması) sağlanarak 24/1/2014 tarihinde taburcu edilmiştir.
35. Ayrıca A.Ç.ye Hastane tarafından 24/1/2014 tarihinde obsesif-kompulsif tedavisinden taburcu edilmesindensonrası için bir aylık hava değişimi raporu verilmiş ve kullanacağı ilaçlar raporda belirtilmiştir.
36. 24/1/2014 ile 24/2/2013 tarihleri arasında hava değişimi iznini kullanan A.Ç. dönüşünü müteakip gönderildiği Kasımpaşa Asker Hastanesinin sevki üzerine 28/2/2014 tarihinde Hastanede muayene edilmiştir. Sonuçta düzenlenen raporda remisyondaki obsesif-kompulsif bozukluk yönünden şahsın ilaçlarını kullandığı müddetçe gece nöbetinden muaf tutulması, bir ay sonra ayrıntılı Kıta İşlevsellik Formu'yla psikiyatri bölümüne sevki, RDM takibi, can dostu sistemine dâhil edilmesi, pasif görevlerde istihdamı, Komutanlığınca uyum, moral ve motivasyon artırıcı tedbirlerin alınması, maddi ve sosyal sorunlarına dair çözüm yolu araştırılması yönünde önerilere yer verilmiş; ilaç tedavisine devam edilmiştir. 28/3/2014 ve 22/4/2014 tarihli muayeneler sonucundaki raporlar da aynı yöndedir.
37. A.Ç. ile RDM takibi kapsamında görüşen Psikolog B.B. tarafından düzenlenen 21/3/2014 tarihli Danışma Özet Formlarında (form), A.Ç.nin ilaçlardan fayda gördüğünü beyan ettiği, şahsın obsesif-kompulsif davranışlarının azaldığı, bu tip durumlardaki personele daha önceden askerliğe elverişsizlik raporu verildiği, şahsın ilaçlardan dolayı nöbette uyukladığını, bu nedenle askerliğinin uzamasından korktuğunu, buna rağmen askerliğini yapmak istediğini belirttiği not edilmiştir.
38. Aynı şekilde Psikolog B.B. tarafından düzenlenen 4/4/2014 tarihli formda, A.Ç.nin hastane dönüşü kendisini daha iyi hissettiğini, herhangi bir problemi olmadığını, askerlik ve görevleri yapma konusunda sorun yaşamadığını, askerliğe elverişsizlik raporu almamak için görevleri konusunda daha motive olduğunu, daha çok çaba gösterdiğini beyan ettiği, personele özel durumundan dolayı daha destekleyici davranılmasının önerildiği görülmüştür.
39. Askerî Savcılık tarafından 19/3/2015 tarihinde A.Ç.nin askerlik öncesinde gördüğü tedavilere dair bilgi ve belgeler talep edilmiştir. Ankara Kamu Hastaneleri Birliğinin 6/4/2015 tarihli yazısı ekindeki evraka göre 10/7/2013 ile 30/10/2013 tarihleri arasında altı kez Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniğinde obsesif-kompulsif bozukluk, organik olmayan psikotik bozukluk ve hafif derecede mental retardasyon tanılarıyla tedavi gördüğü anlaşılmıştır.
40. A.Ç. vefat tarihinden iki gün öncesi olan 9/11/2014 tarihinde RDM takibi kapsamında psikolog B.B. ile görüşmüştür. Psikolog tarafından TASMUS 1. Bölüğüne hitaben yazılan raporda; A.Ç.nin özel durumu nedeniyle bazen arkadaşları ve üstlerinin baskısına maruz kaldığını, bu durumun kendisini biraz üzüp zorladığını, ...14 tertip A. isimli bir personelin kendisine selam veren bir başka personele bu yüzden baskıcı davrandığını, tekmil verdirdiğini, aynı personelin kendisini daha önce de tehdit ettiğini beyan ettiği bildirilmiştir. Raporda; bu personele konuyla ilgili bilgilendirme yapıldığı, görev ve sorumluluklarının hatırlatıldığı belirtilmiştir. Ayrıca 28/3/2014 tarihli rapora göre A.Ç.nin hastaneye sevkini uygun olduğu, personelin hastalığına uygun görev verilmesi gerektiği, özel durumundan dolayı haksız ve yersiz davranışlara maruz kalmasının engellenmesi önerileri verilmiştir.
41. Yine 9/5/2014 tarihli Kıta Anket Formu'nda şahsın iş yapacak durumda olmadığı ve askerlik yapamayacağı yönündeki kanaat yer almaktadır. Psikoloğun beyanına göre A.Ç. 12/5/2014 tarihi için Hastanenin Psikiyatri Polikliniğine sevk edilmiştir.
42. A.Ç. 10/5/2014 tarihinde iki günlük çarşı iznini kullanmış, izninin son günü ve aynı zamanda Anneler Günü olan pazar günü intihar etmek suretiyle vefat etmiştir.
43. Askerî Savcılık tarafından olayla ilgili yürütülen idari tahkikat neticesinde düzenlenen 16/5/2014 tarihli idari tahkikat raporunda, birliğine katıldıktan sonra üstleri tarafından verilen lider danışmalığında, askerlik öncesinde başlayan rahatsızlığı ile ilgili olarak A.Ç.nin sıralı komutanlarınca takip edileceği, RDM'deki psikologla görüştürüleceği, gerekirse hastaneye sevk edileceğinin kendisine bildirildiği, şahsın RDM takibinin yapıldığı, 13/12/2013 tarihinden itibaren RDM'de görevli Psikolog B.B. ile görüşmelerinin başladığı ve A.Ç.nin can dostu sistemine dâhil edildiği, intihar ettiği tarihe kadar on kez hastaneye sevk edildiği, bir hafta hastanede yatarak tedavi görmesini müteakip bir ay hava değişimi izni kullandığı tespitlerine yer verilmiş; tedavi ve muayene safahatının çizelgesi oluşturulmuştur.
44. Aynı tahkikat kapsamında birliğinde görev yapan şahısların alınan beyanlarında A.Ç.nin davranışlarının dengesiz olduğu, bazı şeyleri aşırı tekrarladığı, duraksayarak konuştuğu, unutkan olduğu, sürekli kendisinin iyi bir insan olup olmadığını sorduğu, sivil hayatında kız verilmemesi ve iş bulamamasından korktuğu için "Askerliğe elverişsizdir." raporu almak istemediği, ilkokulda iken dayak yemesi ve babasının kendisine destek vermemesi nedeniyle okuldan soğuyarak okuyamadığını ve bunu takıntı hâline getirdiğini, ailesinden destek göremediğini, içine kapandığını belirttikleri tespitlerine idari tahkikat raporunda yer verilmiştir. Sonuç olarak A.Ç.nin duygu durumunu kontrol etmekte zorlandığı, kolay manipüle olduğu, anlık olumsuz bir duygusal değişim neticesindeki ruhsal bunalımından dolayı ailesine ceza vermek amacıyla ani bir tepki ile intihar ettiği belirtilerek idarenin gözetim ve kontrol noksanlığı bulunmadığı kanaati belirtilmiştir.
45. İdari tahkikat kapsamında 14/5/2014 tarihinde beyanı alınan aynı takım aynı tertip Muhabere Er A.K.nın A.Ç.nin genelde yalnız takıldığını, ailesi ve hastalığından bahsetmediğini, sorunca "Size değil RDM'ye anlatacağım." dediğini, takıntıları ve unutkanlığı olduğunu, askerlik yapmak istediğini, devlette iş bulamam diye askere elverişsizlik raporu almak istemediğini, diğer askerlerle arasının iyi olduğunu, selam verdiğini, intihar etmesine şaşırdığını, Anneler Günü'nden bir gün önce annesiyle telefonla konuşurken ağladığını, komutanlar dahil herkesin onunla ilgilendiğini, intiharına dair bir sebep bulamadığını ifade etmiştir.
46. Aynı erin Askeri Savcılıkça yürütülen soruşturma kapsamındaki 27/5/2014 tarihli beyanında, A.Ç.nin ruhsal durumu ile ilgili aynı bilgileri verdiği, herkes ona iyi davrandığı hâlde onun hep yalnız kalıp uzaklaşmak istediğini, komutanların iyi davrandığını, hastalığını bildikleri için ona kızmadıklarını, kötü davranma ya da kötü şaka yapma türünde bir olaya şahit olmadığını, talep ettiği her zaman revire ya da hastaneye gönderildiğini belirttiği görülmüştür. Can dostu sistemindeki yedek can dostu olarak atanan er dâhil diğer arkadaşlarının da alınan beyanlarında A.Ç.nin ruhsal durumu ve genel yapısıyla ilgili benzer ifadelerde bulundukları görülmüştür.
47.İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan, A.Ç.ye can dostu olarak atanan Er A.B., şahsı birliğe katıldığı günden beri tanıdığını, kendisiyle problemlerini pek paylaşmadığını, yalnız kalmayı tercih ettiğini, komutanları tarafından can dostu sisteminin kendilerine ayrıntılı olarak anlatıldığını, A.Ç.nin intihar edeceğini hiç tahmin etmediğini beyan etmiştir.
48. İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan ve A.Ç.ye 17/1/2014 tarihinde psikiyatri polikliniğine giderken refakatçi olarak atanan Astsubay Çavuş U.Y.nin gitmeden önce H. Üsteğmen'in hastanedeki uzman doktora iletilmek üzere A.Ç.nin askerliğe elverişli olmadığı yönündeki Kıta Kanaat Formu'nu kendisine verdiğini, kendisinin bu kanaati doktora ilettiğini, A.Ç.nin doktora takıntıları olduğunu, nöbetle ilgili sorunu olmadığını, doktorla özel konuşmak istediğini söylemesi üzerine kendisinin çıktığını, sonra da şahsın hastaneye yatışının yapıldığını bildirdiği görülmüştür.
49. İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan ve A.Ç.ye hava değişimi izni sonrasında 28/2/2014 tarihinde psikiyatri polikliniğine giderken refakatçi olarak atanan Uzman Onbaşı S.D.nin A.Ç.ye niçin askere elverişsizlik raporu almak istemediğini sorması üzerine A.Ç.nin kendisine sivil hayatında sorun yaşamasına neden olacağını düşündüğünü söylediğini, doktorun hava değişiminin şahsa yaradığını, daha iyi göründüğünü, ilaçlarını kullanması hâlinde bir problem olmayacağını belirttiğini ifade ettiği anlaşılmıştır.
50. İdari tahkikat kapsamında 16/5/2014 tarihinde beyanı alınan, 13/12/2013 tarihinden itibaren A.Ç. ile RDM kapsamında görüşen Psikolog B.B., şahsın kendisine ailevi problemlerinden ve okul yaşantısındaki zorluklardan dolayı sorun yaşamaya başladığını, lise yıllarında hastalığının iyice arttığını, ailesinden baskı gördüğünü, askerlik yaparken zorlansa da ailesinden gördüğü baskıdan dolayı askerliğe devam edeceğini söylediğini bildirmiştir. Ayrıca A.Ç.nin duygu durumunu kontrol etmekte zorlandığı ve çok kolay manipüle olduğu için anlık olumsuz bir duygusal değişimle intihar etmiş olabileceğini, en son görüşmelerinde motive olmuş şekilde ayrıldığını, onu hastaneye sevk ettiğini, şahsın geleceğe dair planları olduğunu, Anneler Günü'nde kızkardeşi ve kuzeninin yanında intihar etmesinin ailesine verdiği bir tepki olabileceğini, bölük ve alay komutanlarıyla yapılan görüşmelerde şahsa azami tolerans gösterildiği sonucuna vardığını, yardımcı olunup RDM tarafından kendisiyle yakinen ilgilenildiğini, son dönemde kendisini iyice toparlamış ve bundan fayda gördüğünü ifade etmiş olduğunu bildirmiştir.
51. İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan Tabur Komutanı S.C., A.Ç.ye birliğe katılışının ertesi günü lider danışmanlığı verildiğini, RDM tarafından takip edilen personeli kendisinin de yakından takip ettiğini, bu kapsamda şahsın hastalığı ve tedavisinden haberi olduğunu, bizzat kendisinin de gördüğünü, arkadaşlarından şahsın ailevi sorunları ve okulda yediği dayağın etkisiyle olumsuz etkilendiğini öğrendiğini, şahsın ailesine ilk temas mektubu gönderildiği hâlde bir dönüş alınamadığını, askerde verilen görevlerini iyi yapmaya çalıştığını, arkadaşlarıyla sınırlı ilişki kurduğunu, arkadaşlarının bazı şaklarının kendisini rahatsız ettiğini bölük komutanına bildirmesi üzerine bölük komutanlarınca tüm er ve erbaşın davranış şekilleri konusunda uyarıldığını, kendisinin de her fırsatta tertipçilik, hemşehricilik, alay etme, hakir görme gibi konularda personelini ikaz ettiğini bildirdiği görülmüştür. Beyanda, A.Ç.nin AVM'de yemek yiyecekleri masayı kendisinin seçmesi, Anneler Gününde ve yüksek öğrenim gören ablasının yanında intihar etmesi nedeniyle önceden planlamış olabileceğini de değerlendirdiği söylenmiştir.
52. Bölük Komutanı A.S.C. idari tahkikat kapsamındaki 13/5/2014 tarihli beyanında, şahsın hastalığı ve tedavisini bildiğini, ilaçlarının bitmek üzere olduğunu söylemesi üzerine kendisine her türlü yardım ve desteğin gösterileceğini söylediğini, şahsın 8/5/2014 tarihinde Takım Komutanı olan H. Üsteğmene okuyup hayatta bir yere gelmeyi çok istediğini fakat geçmişteki olayları unutamadığını belirttiğini, şahsın askere elverişsiz raporu almak istemediğini, o yüzden 28/1/2014 tarihinde Hastanedeki muayenesinde "ben şu an çok iyiyim, rapor istemiyorum, sivil hayatımda sorun olur, ilaçlarım bana çok iyi geliyor" demesi üzerine doktorunda şahsa "seni iyi gördüm ilaçlarını alman şuan yeterli" dediğinin tespit edildiğini, şahsın askerliğini yapmak istediği hatta daha çok sorumluluk almak istediği yönünde beyanları olduğu, intihar edeceğine dair bir söyleminin olmadığı, ani bir sinir kriziyle intihar ettiğini düşündüğünü ifade etmiştir.
53. Takım komutanı olan Üsteğmen H.A.A. idari tahkikat kapsamındaki 14/5/2014 tarihli beyanında; şahısla ilk görüşmesi olan 13/12/2014 tarihinde psikolojik sorunlarını anladığını ve RDM takibini yakından izlediğini, onu telsiz işletmeni olarak görevlendirdiğini, şahsın kendisine rahatsızlıklarını anlattığını, iyi biri olmasına rağmen bir sinir krizi anında etrafındakilere zarar verebileceğini düşündüğünden ilaçlarını alıp almadığını yakından takip ettiğini, 8/5/2014 günü şahsın üzgün olması üzerine odasına çağırarak yaptığı görüşmede A.Ç.nin takıntılarının tekrar başladığını, bazı insanların kendisine zarar vermesinden korktuğunu, bunu takıntı hâline getirdiğini söylediğini, kendisinin de ona burada güvende olduğunu, kimsenin ona zarar veremeyeceğini söylediğini, ablasıyla buluşmak için izin aldığını, psikologla görüşmesi olduğunu ona hatırlattığını, okuldaki dayak olayını atlatamayıp bunu takıntı hâline getirdiğini belirtmiştir.
54. 16/5/2014 tarihinde, olayla ilgili intihar davranışı ve psikolojik otopsi raporu düzenlemekle Tabip Üsteğmen C.K. görevlendirilmiştir. Bu kapsamda düzenlenen raporda; intihardan iki gün önceki RDM görüşmesinde şahsın devrecilikten dolayı kendini kötü hissettiğinin fark edilmesi üzerine durumun bölük komutanına bildirildiği, birkaç arkadaşına "Hakkını helal et." şeklinde cümleler kurduğu, arkadaşı A.K. tarafından ailevi nedenler ya da tertipçilik/devrecilikten bunu yapmış olabileceğinin söylendiği, şahsın kendisini değersiz hissetmesi nedeniyle sürekli olarak "Ben iyi bir insan mıyım?" diye sorduğu, şahsın son dönemde arkadaşlarından daha çok uzaklaştığı ve son iki haftadır hiçbir aktiviteye katılmadığı, bir başka arkadaşı T.G.nin devrecilik nedeniyle bu eylemi yapmış olabileceği yönünde değerlendirmesi olduğu tespitlerine yer verilmiştir. Raporda sonuç kanaati olarak şahsın ruh sağlığının sağlam olmadığının aşikâr olduğu, tertipçilik/devrecilik anlayışının ve yaşadığı birkaç onur kırıcı hareketin intihar etmesine sebep olacak nitelikte olmadığı, olayın Anneler Günü'nde gerçekleşmesinin de düşündürücü olduğu belirtilmiştir.
55. Dosyadaki Mehmetçik Vakfına ait 23/9/2014 tarihli yazıdan A.Ç.nin anne ve babasına toplam 40.000 TL ölüm yardımı yapıldığı anlaşılmıştır.
56. Askerî Savcılık 24/2/2016 tarihli kararıyla, olaya dair tahkikat ve bilirkişi raporları, tanık ve psikolog beyanları, şahsın tedavisine dair belgeleri ve tüm dosya kapsamını birlikte değerlendirerek olayda kimseye atfı kabil suç ve suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"... bu kişiler yukarıda tekrar eden hususlara ek olarak ve onlardan farklı olarak aşağıda yazılı şeklide beyanlarda bulunmuşlardır.
...
[C.A.] ifadesinde özetle; Müteveffaya arkadaşları tarafından askerlikte yapılan şafak alma şeklinde şakalar yapıldığını, ancak kötü niyetli herhangi bir hareket ve şaka yapıldığına ta1nık olmadığını, komutanlarının ona hastalığı nedeniyle çok iyi davrandıklarını ve ilgilendiklerini beyan etmektedir.
[B.S.K.] ifadesinde özetle; Müteveffaya birlikteki askerler tarafından klasik el şaklarının yapıldığını, kötü niyetli olarak nitelendirebileceğimiz herhangi bir şakanın yapılmadığını, ancak kendisinin psikiyatrik sorunlanrıın ortaya çıkması nedeniyle bu tarz davranışların bir daha yapılmadığını, bu tarz şakaların herkese yapıldığını, Müteveffanın bu tarz şakaları fazla büyüttüğünü, komutanlarının Müteveffaya şaka yapılmaması hususunda kendilerini uyardıklarını beyan etmektedir.
[T.G.] ifadesinde özetle; 'askerlik yaptığı süre içerisinde benim gözlemlediğim kadarıyla üst devremizden olan asker [B.A.], bir keresinde koğuşun temizliğini yapması için ona baskı yapmştı. Bir keresinde de- hatta bu olay [A.] intihar ettiği gün yaşandı- bölük olarak çarşıya çıkma iznimiz vardı, sivil deponun anahtarı [A.Ç.deydi], [A.] bu anahtarı kaybettiği için çarşıya bölüğümüz yaklaşık l saat geç çıktı, bu gecikme nedeniyle herkes daha çarşıya çıkılmadan [A.nın] üzerine geldi ve ona kötü davrandılar. [A.ya] bu olay nedeniyle kötü davrandığını hatırladığım doğrudan bir isim yok, o gün çarşıya çıkacak olan herkes [A.ya] bu baskıda bulundu. Bu olaylar dışında komutanların veya doktorların [A.ya] olumsuz davrandıklarına dair birşey duymadım benim gözlemlediğim kadarıyla iyi davranıyorlardı.' ...
Mu.zb. [A.S.C.] ifadesinde özetle; ... Müteveffaya raporu doğrultusunda gece nöbeti yazmadıklarını, askerliğe elverişli değildir raporu aldırmak istediklerinde Müteveffanın askerliğini tamamlamak istediğini, aynca çürük raporu aldığında sivilde bunun hoş karşılanmayacağını beyan ettiğini, ... müteveffanın aşın alıngan, ... yaşadığı olaylar sıradan bile olsa aşırı tepki gösterdiğini tespit ettiklerini, Müteveffanın bazen arkadaşlarını şikayet ettiğini ... diğerlerin de ise olayı araştırdıklarında basit bir meselenin Müteveffa tarafından ciddi olarak algılandığını tespit ettiklerini, bu nedenlerle anlattığı olayların üzerine çok gidemediklerini, anlattığı hiçbir olayda bir arkadaşının kendisine fiziki müdahalede bulunduğunu, onu ittiğini vs yada ona hakaret ettiklerine veya onu tehdit ettiklerine yönelik bir şikayetinin olmadığını, ... Müteveffanın son zamanlarda askerlik hususunda daha istekli davrandığını, ona verilen emirleri abartacak şeklide harfiyen uyguladığını, intihar edeceğini hiç düşünmediklerini beyan etmektedir.
Müteveffanın hastalık ve tedavi süreci hususlarında Askeri Savcılığımızca bilirkişi olarak PsikiyatriUzmanıDr.Tbp.Bnb.[O.Y.nin] görevlendirildiği,... raporunda; ' ... Dosya içeriğinden anlıışıldığı kadarıyla, askerlik muayenesi ve sevki sırasında Müteveffanın kendi yazılı beyanları da göz önünde bulundurulduğunda müteveffanın askerliğe kabul işlemleri sırasındaki muayene sürecinin yönetmeliklere uygun olarak gerçekleştirildiği, temel askerlik eğitimi süresince gerçekleştirilen muayene, tedavi ve RDM işlemlerinin yönetmeliklerine uygun olarak yerine getirildiği anlaşılmaktadır. ... Yapılan RDM görüşmelerinde, Müteveffanın farklı tarihlerde kendisini daha iyi hissettiğine yada yakınmalannın arttığına dair beyanlarının bulunduğu, buna karşın görüşmelerinin hiç birinde kendisine zarar verme/intihar etme düşüncelerinden sözetmediği anlaşılmıştır. .. Müteveffanın 09 Mayıs 2014 tarihli RDM görüşmesinde kendisine zarar verme olasılığına dair bir gözlemin not edilmemiş olması, hafta sonu iznini ablası ile birlikte geçirmek isteyerek dilekçe vermesi, ... Müteveffanın olaydan bir gün önce gün boyu ablası ile zaman geçirmesi ve bu süre zarfında ablasında da herhangi bir intiba oluşmaması gibi olaya çok yakın tarihlerde gerçekleşen görüşmelerde Müteveffanın intiharına ilişkin gerçek ve somut bir tehlike varlığına dair bir tespitlerinin olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak: ... Müteveffanın tıbbi tedavi ve takip işlemlerinin GAT HEH tarafından usulüne uygun olarak, bilimsel temellere dayanan bir şekilde, düzenli aralıklarla gerçekleştirildiği, RDM birimlerindeki takiplerin de yönergelere uygun olarak yerine getirildigi tıbbi kanaati oluşmaktadır. Temel askerlik hizmeti sırasında ve son görev yaptığı birliğinde de, ruh sağlığı hizmetlerinden düzenli olarak yararlanabilmesi konusunda birlik komutanlıkları tarafından yeterli ve gerekli işlemlerin yapıldığı izlenimi oluşmaktadır...' şeklinde mütalaada bulunduğu anlaşılmıştır.
... Müteveffanın, askere alım sürecinde, birlik komutanlıklarınca Müteveffanın RDM ve Hastaneye sevk ve takip işlemlerinde, RDM ve Hastanelerce yapılan takip, tetkik, tanı ve tedavilerinde herhangi bir usule aykırı bir durum tespit edilmemiştir. Bu itibarla, Milli SavunmaBakanlığı adına işlem yapan kişilerin, doktorların ve sağlık görevlilerinin, birlik personelinin ve başkaca bir kişinin bu hususta cezai (suç) sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir kusurunun olmadığı sonucuna varılmıştır.
Tüm dosya kapsamından Müteveffaya yönelik fiili bir müdahale, darp veya maddi cebir içeren bir eylemin bulunmadığı, buna ilişkin bir iddia ve talep olmadığı gibi buna ilişkin herhangi bir emare olmadığı anlaşılmıştır.
... Yine üst devrelerin alt devrelere yaptırdıktarı bu temizliklerin alt devreler tarafından baskı olarak görüldüğü bilinmektedir. ... Müteveffaya yönelik fiili bir müdahalenin olmadığı, tanıkların hiçbirinin Müteveffaya yönelik hakaret ya da tehdit içerikli bir söz söylendiğini belirtmemiş oldukları göz önünde bulundurulduğunda, Müteveffaya temizlik yapması yönünde baskı yapıldığı şeklinde tasvir edilen eylemin suç boyutuna ulaşmadığı, dolayısıyla herhangi bir suça vücut vermeyeceği sonucuna varılmıştır.
Yine kışla hayatında askerler için çarşı izinlerinin çok değerli olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeple çarşı iznine geç çıkılmasına sebep olan eyleme karşı tepki göstermeleri, bu eylemin bir kişiye yönelmesi durumunda bu kişinin üzerine gelindiği ve kötü davranıldığı algısının oluşması doğaldır. Yine yukarıda değinildiği üzere Müteveffaya yönelik fiili bir müdahalenin olmadığı, tanıkların hiçbirinin Müteveffaya yönelik hakaret ya da tehdit içerikli bir söz söylendiğini belirtmemiş oldukları göz önünde bulundurulduğunda, Müteveffaya temizlik yapması yönünde baskı yapıldığı şeklinde tasvir edilen eylemin suç boyutuna ulaşmadığı, dolayısıyla herhangi bir suça vücut vermeyeceği sonucuna varılmıştır.
Tanık ifadelerinde de belirtildiği üzere, askerler arasında çeşitli şakalaşmaların olduğu, Müteveffaya da bu şekilde şakaların yapıldığı, ancak Müleveffanın bu şak[a]lardan hoşlanmadığı ve hastalığı öğrenildiğinde, bu şakların bir daha yapılmadığı ve bu şakaların da kötü niyetli olarak yapılmadığı göz önünde bulundurulduğunda, el şakası ve şafak alma şeklinde tasvir edilen eylemlerin suç boyutuna ulaşmadığı, dolayısıyla herhangi bir suça vücut vermeyeceği sonucuna varılmıştır. ..."
57. Yukarıdaki gerekçede işaret edilen tanık beyanları ile bilirkişi raporuna başvuru dosyası ve temin edilen belgeler kapsamında ulaşılamamıştır.
58. Karara yapılan itiraz, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kasımpaşa Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesinin (Mahkeme) 10/5/2016 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şu şekildedir:
"...Soruşturma dosyasında mevcut bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından müteveffanın askere alım sürecinin TSK sağlık yeteneği yönetmeliğine uygun olarak yerine getirildiği, Birlik komutanlığınca müteveffanın RDM'ye, hastaneye sevk ve takip işlemlerinde herhangi bir usule aykırılık bulunmadığı, RDM ve Hastanelerce yapılan tetkik, tanı ve takiplerin bilimsel temellere dayanan şekilde, yerine getirildiği, dolayısıyla bu süreçlerde görev almış kişilerin cezai sorumluluğunu doğuracak herhangi bir eylemleri bulunmadığı anlaşılmıştır...
Tanık ifadelerinden askerliği süresince herhangi bir şahsın müteveffaya yönelik hakaret, tehdit ve cebir içeren bir eylemde bulunmadığı, müteveffaya Birlik komutanları tarafından kötü davranılmadığı, arkadaşları tarafından yapılan ve müteveffanın hoşuna gitmeyen şakaların Birlik komutanları tarafından yapılan uyarılar üzerine yapılmamaya başlandığı anlaşılmıştır. Müteveffanın hoşuna gitmeyen şakalaşma ve temizlik yapması yönündeki baskıların cezai sorumluluk doğuracak boyutta bir eyleme dönüşmediği anlaşılmıştır.
3'ncü Kolordu K.lığı As.Savcılığının İstanbul (Anadolu) Cumhuriyet Başsavcılığının ... görevsizlik kararına konu yönleriyle soruşturduğu, kovuşturmaya yer olmadığı kararının hukuka anlaşıldığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir. ..."
59.Mahkemenin ret kararı 24/5/2016 tarihinde, Hâkimliğin ret kararı ise 19/8/2015 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiş olup her iki başvuru da süresinde yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
60. Mahkemenin 21/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların İddiaları
61. Başvurucular;
i. Yakınlarının askerliği öncesindeki psikolojik sorunlarına rağmen askere alındığını, askere elverişsizlik raporu verilmemesi ve askerliğine devam etmesi nedeniyle askerdeki koşulları ve ilişkileri nedeniyle bu rahatsızlığının arttığını ve intiharına neden olunduğunu, intiharına giden süreçte elverişsizlik raporu verilmemesinde kusuru bulunan herkesin sorumlu olduğunu,
ii. Yakınlarının askerde gördüğü baskı ve aşağılayıcı tavırlar içeren muamelelerden etkilendiğini, bu davranışları engellemeyen, psikolojik sorunları olan birinin yanında kontrol edecek biri olmadan izne çıkmasına izin veren, yakınları üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen herkesin sorumlu olduğunu,
iii. İntiharın gerçekleştiği AVM'nin mimari yapısının yeterli koruyuculukta olmadığını ve acil sağlık müdahale ekibinin bulunmadığını, bu yapının inşasında, yapımına izin verilmesinde ve denetimlerinin yapılmasında görev alan AVM yetkilileri ve ilgili belediye yetkililerinin gerekli tedbirleri almamaları nedeniyle sorumlu olduğunu,
iv. Bu konudaki soruşturmanın etkin yürütülmeyerek eksik incelemeyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ve itirazlarının ise gerekçesiz olarak reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkı, etkili başvuru hakkı ile yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
62. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes, yaşama ... hakkına sahiptir.”
63. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
64. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddiaları yakınlarının yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmayarak yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine ve ölümüyle ilgili etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğine ilişkindir. Bu itibarla başvurucuların diğer haklarla bağlantı kurduğu iddialarının da yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
1. İncelemenin Kapsamı Yönünden
65. Başvurucular başvuru formlarında 15/15853 numaralı başvuruda, başvurunun AVM ve ilgili belediye yetkilileri hakkında yürütülen ceza soruşturmasına yönelik olduğunu, 16/11768 numaralı başvuruda ise Askerî Savcılık tarafından MSB mensupları yönünden Askerî Savcılık tarafından yürütülen ceza soruşturmasına yönelik olduğunu açıkça belirtmişler; formların Başvuru Yollarının Tüketilmesi başlıklı kısımlarında da bu süreçlere ilişkin nihai kararlara dair bilgileri sunmuşlardır.
66. Diğer yandan başvurucular Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) nezdinde MSB yetkilileri yönünden tazminat davası açtıkları, ilgili belediye görevlileri yönünden ise İstanbul 13. İdare Mahkemesi nezdinde açılmış olan tam yargı davasının da reddedilmesi üzerine karara itiraz ettiklerini belirtmiş olsalar da bu davalar ve safahatları yönünden herhangi bir bilgi ve belge sunmadıkları gibi başvurucuların bu davalar yönünden herhangi bir iddiaları da bulunmamaktadır. Bu nedenle somut başvuruda bu yargısal süreçler yönünden inceleme yapılmayacaktır.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
67. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, başvurucuların oğlu ve kardeşidir. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir eksiklik bulunmamaktadır.
68. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
69. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 50).
70. Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme yükümlülüğünün yanı sıra pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşama hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).
71. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin ayrıca usule ilişkin yönü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54). Yaşam hakkı kapsamındaki usule ilişkin yükümlülük olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikte soruşturmalarla yerine getirilebilir. Kasten meydana gelen ölüm olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda idari soruşturmalar ve tazminat davaları sonucunda idari bir yaptırım veya tazminata hükmedilmesi, ihlali gidermek ve dolayısıyla mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).
72. Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin davalar açısından farklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Buna göre yaşam hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).
73. Bununla birlikte ihmal suretiyle meydana gelen ölüm olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmalinin olduğu yani olası sonuçların farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri göz ardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda -bireyler kendi inisiyatifleriyle hangi hukuk yollarına başvurmuş olursa olsun- insanların hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi, hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin yargılanmaması 17. maddenin ihlaline neden olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 59-62).
74. Bazı özel koşullarda devletin kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Zorunlu askerlik hizmeti için de geçerli olan bu yükümlülüğün ortaya çıkması için askerî mercilerin kendi kontrolleri altındaki bir kişinin kendini öldürmesi konusunda gerçek bir risk olduğunu bilip bilmediklerini ya da bilmeleri gerekip gerekmediğini tespit etmek, böyle bir durum söz konusu ise bu riski ortadan kaldırmak için makul ölçüler çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamında kendilerinden beklenen her şeyi yapıp yapmadıklarını incelemek gerekir. Ancak özellikle insan davranışının öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar değerlendirilerek yapılacak işlemin veya yürütülecek faaliyetin tercihi dikkate alınarak pozitif yükümlülük; yetkililer üzerine aşırı yük oluşturacak şekilde yorumlanmamalıdır. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesince yapılacak incelemede, basit bir ihmali veya değerlendirme hatasını aşan bir kusurun askerî yetkililere atfedilebilip atfedilemeyeceğinin ortaya konulması gerekmektedir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841, 23/1/2014, § 74).
75. Dosya kapsamında incelenen bilgi ve belgelerden başvurucunun yakınlarının vefatında askerî yetkililerin ve tedaviyi yürüten sağlık personelinin muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmalinin ya da mesleki ödevlerine açıkça aykırı davranarak başvurucuların yakınının ölümüne sebebiyet vermeleri gibi bir durumun bulunmadığı değerlendirilmiştir.
76. Başvuru konusu olayda, olayın idare mahkemesi önünde açılabilecek tam yargı davasında tartışılmasını sağlayabilecek seviyede bir ceza soruşturması da yürütülmüştür. Bu durumda Anayasa’nın 17. maddesi bağlamında devletin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğü, somut olayda mağdurlara idari yargı mercileri önünde açabileceği bir tam yargı davası yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş sayılabilir.
77. Nitekim Anayasa Mahkemesi, askerde intihar eden kişilerin yakınları tarafından AYİM'de açılan tam yargı davalarında idarenin kusurlu olduğunun tespit edilmesi ve ölen kişinin yakını/yakınları lehine belli bir miktar tazminata hükmedilmesi hâlinde yaşam hakkı yönünden mağduriyetin ortadan kalkabileceğini önceki birçok kararında ifade etmiştir (Abdullah Doğan ve Meryem Doğan, B. No: 2014/129, 29/9/2016 §§ 33-54; Aysel Yılmaz ve diğerleri, B. No: 2014/6927, 29/9/2016, §§ 37-55).
78. Somut olayda başvurucular, yakınlarının ölümü hakkında askerî ve sivil savcılıklarca yürütülen ceza soruşturmalarından sonra bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Başvurucular, Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan olup hem askerî yetkililerin ve AVM yahut ilgili belediye çalışanlarının mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı davası yolunu tükettiklerine veya bu yöndeki açtıkları davaların akibetlerine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeyi Anayasa Mahkemesine sunmamışlardır. Bu durumda yaşam hakkının korunamadığına ilişkin şikâyetler yönünden kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olduğundan söz edilemeyecektir.
79. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 21/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.