TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
VELİ DİKME BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/15932)
|
|
Karar Tarihi: 9/5/2018
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin
YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Osman PAKSÜT
|
|
|
Celal Mümtaz
AKINCI
|
|
|
Muammer
TOPAL
|
|
|
M. Emin KUZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Ceren Sedef
EREN
|
Başvurucu
|
:
|
Veli DİKME
|
Vekili
|
:
|
Av. Engin
GÖKOĞLU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan ve hücre
disiplin cezası alan başvurucunun, söz konusu ceza infaz edilirken aynı zamanda
ziyaretçi kabulüne, telefonla haberleşmesine ve televizyon izlemesine de izin
verilmemesi nedenleriyle ifade özgürlüğü ile özel hayatın korunmasını isteme
hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 18/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
7. Ankara 1 Nolu Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümlü olarak bulunan başvurucu hakkında Disiplin
Kurulu tarafından on bir gün hücre cezası verilmiş ve söz konusu ceza,
başvurucunun şikâyeti sonrası nihai olarak Ağır Ceza Mahkemesi kararı ile
kesinleşmiştir.
8. Başvurucu anılan cezaya karşı, hücre cezasıyla birlikte
ziyaretçi görüşüne çıkarılmadığı, telefonla haberleşmesinin ve televizyon
izlemesinin de engellendiği, bu yaptırımların hücre cezası kapsamında kabul edilmesinin
hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle tekrar şikâyette bulunmuştur.
9. Şikâyeti inceleyen Ankara Batı İnfaz Hâkimliği (İnfaz
Hâkimliği) 24/7/2015 tarihinde başvurucunun şikâyetinin reddine karar
vermiştir. İnfaz Hâkimliği, ilgili yasa ve yönetmelik hükümleri uyarınca hücre
cezası infaz edilmekte olan mahpusların ziyaretçiyle görüştürülmelerinin ve
televizyon ya da telefon gibi iletişim araçlarını kullanabilmelerinin mümkün
olmadığını, bunlara yalnızca havalandırma ve kitap okuma imkânlarının sağlanabileceğini
belirtmiştir.
10. Başvurucu ret kararına itiraz etmiştir. İtirazı inceleyen
Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi, usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle
itirazın reddine karar vermiştir. Bu karar başvurucuya 20/8/2015 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
11. Başvurucu 18/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
12. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hücreye
koyma" kenar başlıklı44. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve
ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı
kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü
temastan yoksun bırakılmasıdır.
(3) Onbir günden yirmi güne kadar hücreye
koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:
a) İsyan çıkartmak.
b) Kuruma ağır zarar vermek.
c) Kasten yangın çıkarmak.
d) Adam öldürmek veya öldürmeye kalkışmak.
e) Hükümlü ve tutukluları kasten veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış
yaralamak ile
görevlileri her türlü kasten yaralamak.
f) Cinsel saldırıda veya çocuklara karşı cinsel istismarda bulunmak, bu
suçlara kalkışmak veya cinsel tacizde bulunmak.
g) Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici,
yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici
gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz
ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.
h) Görevlileri veya hükümlü ve tutukluları rehin almak.
ı) Firar etmek veya tünel kazmak.
j) Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel
işleriyle başka
işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için
nüfuz kullanarak grup oluşturmak.
k) Suç örgütlerine ait her türlü yayın, bez afiş, pankart, resim,
sembol, işaret ve benzeri
eşyayı kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek.
l) Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya
yaptırmak.
m) Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet vermek.
(4) Hücre, yaşamsal gereksinmeleri karşılayacak biçimde düzenlenir.
(5) Hücreye konulan hükümlünün, resmî ve yetkili merciler ve avukat ile
görüşmesine engel olunmaz."
13. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün "Hücreye koyma" kenar başlıklı
150. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"(4)
Hücreye konulan hükümlünün, resmî yetkili merciler ve avukatı ile görüşmesine
engel olunmaz.
(5) Hücreye koyma cezasının infazı sırasında hükümlü, günde bir saat
açık havada bulunabilme hakkından mutlaka yararlandırılır ve kitap okumasına
izin verilir."
14. Anılan Tüzük'ün "Telefonla görüşme hakkı" kenar
başlıklı 88. maddesinin (2) numaralı fıkrasının (a) bendi şu şekildedir:
"Hükümlüler,
haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakılma veya kısıtlama cezası
ile hücreye koyma cezasının infazı sırasında olmamak koşuluyla, idarenin
kontrolünde bulunan ve kurumun uygun yerlerine yerleştirilen telefonlardan
yararlandırılır"
15. Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında
Yönetmelik'in "Temel ilkeler"
kenar başlıklı 5. maddesinin (a) bendi şöyledir:
" Ziyaretçi
kabulünden yoksun bırakma ve hücreye koyma disiplin cezası kesinleşmiş olup da
bu cezaları infaz edilmekte olan hükümlü ve tutuklular dışında kalan hükümlü ve
tutuklular ziyaretçiler ile görüşebilir. Ancak; ziyaretçi kabulünden yoksun
bırakma cezası infaz edilmekte olanların resmî ve yetkili merciler ile
avukatları ve kanunî temsilcileriyle; hücreye koyma cezası infaz edilmekte olanların,resmî ve yetkili
merciler ve avukatlarıyla görüşmeleri engellenemez. "
V. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 9/5/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu; hücreye koyma disiplin cezası infaz edilmekte
iken aynı zamandaaçık ve kapalı görüşe çıkarılmasına,
telefonla haberleşmesine ve televizyon izlemesine de izin verilmediğini
belirtmektedir. Bu durumda hücre cezası yanında 5275 sayılı Kanun'un ayrı
maddelerinde öngörülmüş olan bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma, haberleşme
veya iletişim araçlarından yoksun bırakma ve ziyaretçi kabulünden yoksun
bırakma cezalarının da infaz edildiğini iddia eden başvurucu, yasaya aykırı
olan bu durumun aynı eylemi nedeniyle birden fazla kez cezalandırılmasına sebep
olduğunu belirterek ifade özgürlüğü ile özel hayatın korunmasını isteme
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
18. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve
hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583,
10/12/2014, § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğü ile özel
hayatın korunmasını isteme hakları da Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma
altındadır.
19. Bununla birlikte ifade özgürlüğü ve özel hayatın korunmasını
isteme hakları mutlak birer hak niteliğinde değildir ve Anayasa'nın ilgili
maddelerinde öngörülen sebeplerle sınırlanabilir. Bu bağlamda ceza infaz
kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin
sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul
edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara
sınırlama getirilebilir (Hüseyin Sürensoy, B. No: 2013/749, 6/10/2015, §§ 44,
45). Fakat bu sınırlandırmaların da Anayasa’nın 13. maddesinde güvence altına
alınan demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkelerine uygun
olması gerekir (demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkelerine
ilişkin açıklamalar için bkz. Mehmet Ayata, B.
No: 2013/2920, 7/7/2015, §§ 33-38).
20. Başvurucu, hücreye koyma cezasıyla cezalandırılmış
olmasından değil söz konusu cezanın infaz şeklinden şikâyet etmektedir.
21. 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinin gerekçesinin ilgili
bölümü şöyledir:
"Bu
ceza, hükümlünün geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her
türlü temastan yoksun bırakılması suretiyle uygulanır. Ancak hükümlü günde en
az bir saat açık havada bulunabilmek hakkından mutlaka yararlandırılır.
Resmi ve yetkili mercilerin ziyaretleri ile savunma hakkının
dokunulmazlığı nedeniyle avukatların görüşmelerinde bu hükmün uygulanmayacağı
belirtilmiştir."
22. 5275 sayılı Kanun'un 44. maddesinde hücreye koyma cezasının,
mahpusun "her türlü temastan yoksun
bırakılması" anlamına geldiği öngörülmüş, ilgili hükmün madde
gerekçesinde de hücre cezasının bu surette uygulanacağı belirtilmiştir. Aynı
hükümde her türlü temastan yoksun bırakılmanın istisnaları olarak, açık havaya
çıkma hakkı ile resmî ve yetkili merciler ile avukatlarıyla görüşme haklarının
saklı olduğundan bahsedilmiştir. Hükmün gerekçesinde yer verilen "bu hükmün uygulanmayacağı belirtilmiştir"
ibaresinden de anlaşıldığı üzere hücre cezası, resmî ve yetkili merciler ile
avukat ziyaretleri dışında tüm haberleşmenin ceza süresi boyunca engellendiği
bir disiplin cezasıdır. Bu doğrultuda ceza infaz kurumlarıyla ilgili diğer
düzenleyici işlemlerde de, hücre cezası alan
mahpuslara, ceza süresince söz konusu istisnalar dışında haberleşme imkânı
sunulmadığı görülmektedir.
23. Anılan hükümde hücreye koyma cezasının geceli gündüzlü bir
hücrede tek başına tutulma şeklinde infaz edileceği ve bu hücrenin yaşamsal
gereksinimleri karşılayacak şekilde düzenlenmesi gerektiği de belirtilmektedir.
Televizyon, hücre cezasının en fazla yirmi gün verilebildiği göz önüne
alındığında yaşamsal bir gereksinim olarak nitelendirilemez. Bunun yanında,
hücre cezası alan mahpusların ceza süresince kitap ya da dergilere erişimlerine
izin verildiği, nitekim başvurucunun da bu imkâna sahip olduğunu belirttiği
anlaşılmaktadır.
24. Hücreye koyma disiplin cezası, 5275 sayılı Kanun'un disiplin
cezalarının ve bunları gerektiren eylemlerin öngörüldüğü bölümünün en sonunda,
kurumun güvenliği, düzeni veya disiplinini en ağır şekilde ihlal eden eylemlere
karşı düzenlenmiş en ağır disiplin cezasıdır. Bu hâlde hücreye koyma disiplin
cezası, öngörülen istisnalar hariç nitelik itibarıyla kendisinden önce disiplin
cezası şeklinde düzenlenmiş tüm yaptırımları kapsamaktadır.
25. Bu bağlamda hücreye koyma cezasını gerektiren eylemlerin
ağırlığı ve bu cezanın en fazla yirmi gün için verilebildiği gözönüne alındığında, hücre cezası infaz edilmekte olan
başvurucunun bu sürede ziyaretçiyle görüşmesi, telefonla haberleşmesi ve
televizyon izlemesinin engellenmesinin, demokratik bir toplumda gerekli ve
ölçülü olmadığından bahsedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
26.30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı
fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul
edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun
ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin
olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya
zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir
(Hikmet Balabanoğlu,
B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
27. Somut olayda başvurucunun ifade özgürlüğü ile özel hayatın
korunmasını isteme hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu
anlaşılmıştır.
28. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun ifade özgürlüğü ile özel hayatın korunmasını
isteme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ
OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi
mağduriyetine neden olacağından başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten
TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 9/5/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.