TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
BUBO ÇEVİREN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/16290)
|
|
Karar Tarihi: 13/6/2019
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
Üyeler
|
:
|
Celal Mümtaz AKINCI
|
|
|
Muammer TOPAL
|
|
|
M.Emin KUZ
|
|
|
Recai AKYEL
|
Raportör
|
:
|
Tuğçe TAKCI
|
Başvurucular
|
:
|
1. Bubo
ÇEVİREN
|
|
:
|
2. Cebrail ÇEVİREN
|
|
:
|
3. Fatma İZCİ
|
|
:
|
4. Jiyan
DURMAZ
|
|
:
|
5. Mazlum EREK
|
|
:
|
6. Mehmet AY
|
|
:
|
7. Mehmet Emin ARIS
|
|
:
|
8. Rahime EREK
|
|
:
|
9. Reşat AYDİN
|
|
:
|
10. Sinan EREK
|
|
:
|
11. Tuncay EREK
|
|
:
|
12. Yasin AVCIL
|
|
:
|
13. Zülfinaz
AVCIL
|
|
:
|
14. Remziye EREK
|
Vekilleri
|
:
|
Av. Erdal KUZU
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, güvenlik güçleri tarafından öldürülme ve zorla
kaybedilme olaylarının meydana gelmesi ve bu olaylar hakkında etkili ceza
soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının; yakınlarının ölümüne ya
da zorla kaybedilmesine dair süreçte yaşadıkları üzüntü nedeniyle başvurucular
açısından kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 17/9/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve ekleri ile Çorum 2. Ağır Ceza Mahkemesinden
(Ağır Ceza Mahkemesi) temin edilen, başvuruya konu yargılama dosyası
içeriğinden tespit edilen ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucular 1993-1994 yıllarında Mardin'de güvenlik güçleri
tarafından öldürüldükleri veya zorla kaybedildikleri iddia edilen şahısların
yakınlarıdır.
A. Altı Kişinin 16/2/1993 Tarihinde
Vefatına İlişkin Olay ve Olgular
8. Başvurucular Bubo Çeviren, Cebrail
Çeviren ve Jiyan Durmaz'ın yakınları Ş.Ç., Y.Ç., Ah.Ç., Ab.Ç., R.Ç. ile başvurucu
Mehmet Emin Arıs'ın yakını M.N.A. 16/2/1993 tarihinde
Mardin'in Derik ilçesi Dumanlı köyünde güvenlik güçleri tarafından
gerçekleştirilen operasyon sırasında vefat etmiştir.
9. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı)
tarafından düzenlenen 16/7/2012 tarihli iddianamede olayın şu şekilde
gerçekleştiği ifade edilmiştir:
"...olay günü köye gelen askerlerin arama
yapmaya başladıkları, [S.Ç..nin] ahırını aradıkları sırada ahır içerisindeki
teröristlerin içeriden el bombası atmaları üzerine 3 askerin şehit olduğu,
girilen çatışmada 3 teröristin ölü olarak ele geçirildiği ve bir teröristin ise
kaçtığı, çatışma sonrasında [Y.Ç.nin] ikametinde bulunan bir kısım askerlerin [Y.den] kendilerini
çıkarmasını istedikleri, [Y.nin de] evin damına açılan bir deliği genişleterek toplam 7
askeri dama çıkardığı, fakat askerlerden birinin [Y.ye] ateş ederek öldürdüğü, çatışmadan yaklaşık 30 dakika
kadar sonra ise şüphelinin olayın geçtiği köye geldiği, kaçan teröristi
yakalama çalışmaları devam ederken evinin önünde bulunan [A.Ç.nin] şüphelinin emri
altındaki askerler tarafından sorgulandığı ve sonrasında öldürüldüğü, [A.
ve Y.Ç.nin]
öldürüldüğü saatlerde şüphelinin Mehmet Emin ARIS [başvurucu] ve [Ş.Ç.yi] sığınağın yapıldığı ahıra götürdüğü, şüphelinin
köyün 1. Azası [M.N.A.yı] ahırın içerisine çağırdığı, aradan 5-10 dakika süre
geçtikten sonra silah sesi geldiği, şüphelinin ahırdan çıktıktan sonra [M.N.A.nın] kardeşi
Mehmet Emin [başvurucu] ile [Ş.ye] ‘girin bakın içerde bir terörist var siz yalan
söylemişsiniz, ahır içerisinde’ diyerek ahıra yönlendirdiği, köylülerin
sorgulanması ve ardından bu şekilde öldürüldükleri, akabinde askerler
tarafından [S.B.] isimli şahsın
ahırına bomba yerleştirildiği, [R.Ç., A.Ç., S.Ç.nin], bu ahıra konulduğu ve çekilen kablo vasıtasıyla
ahırın patlatıldığı, 3 şahsın bu şekilde öldürüldüğü..."
10. Olayla ilgili olarak Derik Cumhuriyet Başsavcılığınca
1993/32 soruşturma numarasıyla yürütülen soruşturma kapsamında başvurucular Bubo Çeviren ve Mehmet Emin Arıs'ın
olay sonrasında kollukta ve Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheli olarak
ifadeleri alınmıştır.
11. Soruşturma dosyasının görevsizlik kararıyla iletildiği
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
diğer dokuz şüpheli ile birlikte başvurucular Bubo
Çeviren ve Mehmet Emin Arıs hakkında terör örgütü
mensuplarına yardım ve yataklık etme suçundan kamu davası açılmıştır.
İddianamede iki başvurucunun da diğer şüpheliler gibi köylerine gelen terör
örgütü mensuplarıyla ilişkiye geçtikleri, onları evlerine aldıkları, onlara
yardım ettikleri, köye gelen güvenlik güçlerine terör örgütü mensuplarını
bildirmeyerek barındırdıkları isnadı yer almaktadır.
12. Her iki başvurucu da, Diyarbakır 1 No.lu DGM'nin 14/6/1993
tarihli kararıyla mahkûmiyet için yeterli, kesin ve inandırıcı delil
bulunmadığından müsnet suçtan beraat etmiştir.
13. Başvurucu Bubo Çeviren, olay
tarihinde Derik İlçe Jandarma komutanı olarak görev yapan M.Ç. hakkında, yakınlarını
öldürdüğü iddiasıyla şikâyetçi olmuştur.
14. Derik Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2003/39 sayılı
soruşturma neticesinde olay hakkında 5/3/2003 tarihinde, şahısların operasyon
sırasındaki çatışma sonucu ölü olarak ele geçirildiğinin olay yeri tespit
tutanağı ve diğer evraktan anlaşılmış olduğu, müştekinin iddiasının devlet
aleyhine tazminat davası açabilme amaçlı ve gerçek dışı olduğu gerekçeleriyle
kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı verilmiştir.
15. Başvurucu Bubo Çeviren'in
karara karşı yaptığı itiraz, Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11/4/2003
tarihli kararla reddedilmiştir. Ret gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
" ...İncelenen hazırlık tahkikat evrakı
arasında mevcut şikayet dilekçeleri, buna göre tespit edilen müştekinin ifadesi
olay tarihine tekabül eden olaya ilişkin tutanak fotokopileri Derik İlçe
Jandarma Komutanlığının cevabi yazısı dikkate alınarak yapılan değerlendirme
sonucunda sanık [M.Ç.]
hakkında müsnet suçtan dolayı verilen Derik C.
Başsavcılığının ...takipsizlik kararında herhangi bir isabetsizlik
görülmediği..."
16. Başvurucu Bubo Çeviren tarafından
2003 yılındaki dilekçeyle Derik Asliye Hukuk Mahkemesinde M.Ç. aleyhine
tazminat davası açılmış, Derik Asliye Hukuk Mahkemesince 18/2/2004 tarihli
kararla daha önceden işlemden kaldırılmasına karar verilen dosya bakımından
yenileme dilekçesi verilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar
verilmiştir.
B. V.A.nın 12/6/1994 Tarihinde Vefatına İlişkin Olay ve Olgular
17. Başvurucular Zülfinaz ve Yasin Avcıl'ın yakını V.A., Derik ilçesi Adakent
köyü yakınlarındaki terör örgütüne ait bir sığınağın güvenlik güçlerine
gösterilmesi işlemi sırasında sığınaktaki terör örgütü üyelerinin açtığı ateş
sonucunda vefat etmiştir. Sonrasında güvenlik güçleri ile terör örgütü
mensupları arasında çıkan çatışmada üç terör örgütü üyesi de ölü olarak ele
geçirilmiştir.
18. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 16/7/2012
tarihli iddianamedeö zet
olarak olayın şu şekilde gerçekleştiği ifade edilmiştir:
"...[V.A.nın] olay tarihinde
Derik İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerince gözaltına alındığı, şahsın
teröristlerin sığınaklarının gösterilmesi ve yerlerinin tespiti için araziye
çıkarıldığı, teröristlerin bulunduğu mağaraya yaklaşıldığında 1’i bayan 3
teröristin ateş etmesi üzerine [V.A.nın] öldüğü, 3 teröristinde öldürüldüğü, müşteki beyanına
göre 4 şahsın açılan büyük bir çukura birlikte gömülmüş olduğu, yine maktulün
oğlu olan müştekinin belirttiğine göre 4 cesedin gömülmesine yardım eden ve
çukuru açan kepçe operatörünün ‘cesetlerden birinin çıplak bayan olduğunu
görünce, inançlarımıza göre bayan ile erkeklerin aynı yere gömülemeyeceğini, 2
mezar kazılması gerektiğini' söylediğini, bunun üzerine jandarma komutanının
kendisine vurduğunu ve 'bunlar insan değil hayvan, hayvanın erkeği ile dişisi
aynı yere gömülebilir, bir kuyu kaz yoksa seni de öldürür o kuyuya gömerim' dediğini
naklettiği, maktulün şüpheli bir şekilde öldürülerek terörist olduğu
bahanesiyle Derik Kimsesizler mezarlığına gömüldüğü iddia edilmiştir..."
19. Olayla ilgili olarak Derik Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından yürütülen 1994/141 sayılı soruşturmada dosya 21/6/1994 tarihli
görevsizlik kararıyla Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
20. Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 14/7/1994
tarihli kararla başvurucuların yakını V.A.nın da
aralarında bulunduğu, ölü ele geçirilen toplam dört şüpheli hakkında ülke
topraklarının bir kısmını devlet egemenliğinden ayırmaya yönelik eylemlerde
bulunma ve terör örgütüne üye olma suçlarından kovuşturmaya yer olmadığı
(takipsizlik) kararı verilmiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucuların yakını V.A.nın yer göstermesiyle gidilen sığınak içindeki terör
örgütü mensuplarının el bombası ve silahla ateş etmesi sonucunda öldüğü, bunun
üzerine güvenlik güçleriyle terör örgütü mensupları arasında çıkan çatışma
sonucunda terör örgütü mensubu diğer üç şüphelinin de ölü olarak ele
geçirildiği belirtilmiştir. Bu karara karşı itiraz edildiğine dair dosya
kapsamında herhangi bir bilgi ya da belgeye rastlanmamıştır.
21. Sonrasında 2011 yılında bir başka şahsın yakınının 1992
yılında güvenlik güçleri tarafından öldürülerek Derik ilçesinde bir mezarlığa
gömüldüğü iddiası üzerine Derik Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen bir başka
soruşturma kapsamında 22/11/2011 ve 23/11/2011 tarihlerinde mezar açma
işlemleri gerçekleştirilmiş ve dört cesede ulaşılmıştır. Cesetlerden birinin
başvurucuların yakını V.A.ya ait olabileceği ihtimali
üzerine cesetlerden elde edilen DNA örnekleri ile şahsın oğlundan alınan örnek
arasında inceleme yapılması ve kimlik tespitine çalışılması amacıyla İstanbul
Adli Tıp Kurumundan (ATK) rapor istenmiştir.
22. Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul ATK'dan
gelecek rapor beklenmeden zamanaşımının yakınlığı nedeniyle kamu davasının
açılması gerektiği kanaatine varılarak olay hakkında 16/7/2012 tarihli
iddianame düzenlenmiştir.
23. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılama sırasında
19/8/2013 tarihli müzekkereyle talep edilmesi üzerine düzenlenen 25/9/2013
tarihli rapor ve 20/1/2014 tarihli ek raporda cesetlerden birinin
başvurucuların yakını V.A.ya ait olduğu, diğer
cesetlerin kimlik tespitinin yapılamadığı bildirilmiştir.
C. M.A.nın 4/1/1994 Tarihinde Vefatına İlişkin Olay ve Olgular
24. Başvurucu Reşat Aydın'ın yakını M.A. 4/1/1994 tarihinde
Derik-Mazıdağı kara yolu üzerinde, kendisine ait ticari araç içinde silahla
ateş edilerek öldürülmüş olarak bulunmuştur.
25. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 16/7/2012
tarihli iddianamede özet olarak olayın şu şekilde gerçekleştiği iddia
edilmiştir:
"...Derik ilçesinde taksicilik yapan [M.A.nın] kimliği tespit
edilemeyen [S.] kod adlı itirafçının
ihbarı üzerine [M.Ç.] tarafından
olaydan 2-3 ay önce iki defa yolunun kesilip darp ve tehdit edildiği, olay günü
de akşam saatlerinde müşterisini Beşkavak köyüne
bıraktıktan sonra Derik ilçesine dönerken Derik Elektrik Trafo Merkezinin
yakınında beyaz bir otomobilin maktulün önünü kesip durdurduğu, sivil giyinimli iki kişinin araçtan indikleri, [M.yi] aracından indirip
kendi plakası çamurla kapalı olan araçlarına aldıkları, birisinin de [M.nin] aracına bindiği,
2 aracın birlikte Derik İlçesine doğru gittikleri, ertesi sabah saatlerinde de
Mazıdağı’na doğru götürülüp, Mazıdağı sınırlarında kendi arabasına
bindirildikten sonra kafasına bir el ateş edilip öldürüldüğü ileri
sürülmüştür..."
26. Jandarma görevlilerince aynı gün olay yerinde Olay Yeri Tutanağı
düzenlenmiş, M.A.nın aynı gün otopsisi
gerçekleştirilmiş ve ateşli silah yaralanması neticesinde vefat ettiği tespit
edilmiştir.
27. Olayla ilgili olarak Mazıdağı İlçe Jandarma Komutanlığı
tarafından Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığına iletilen 5/1/1994 tarihli
fezlekede, M.A.nın silahlı terör örgütü mensuplarınca
yolu kesilerek başına kalaşnikof tüfekle iki kez ateş
edilmek suretiyle öldürüldüğü ve aracının şarampole iteklendiği, otopsi işlemi
sırasında elde edilen 1 adet kalaşnikof boş kovanının
ise ekspertiz raporu temini için Mardin İl Jandarma Komutanlığına iletildiği
tespitlerine yer verilmiştir.
28. Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 1994/02 sayılı
soruşturmada olay hakkında Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığına olaya dair
bilgi verilmiş ve 25/1/1994 tarihli müzekkereyle Mazıdağı İlçe Jandarma
Komutanlığına olayın faillerinin tespitine çalışılması talimatı iletilmiştir.
29. Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 4/2/1994 tarihli
görevsizlik kararıyla soruşturma dosyası Diyarbakır DGM Cumhuriyet
Başsavcılığına iletilmiştir.
30. Sonrasında Mazıdağı İlçe Jandarma Komutanlığı ile Mazıdağı
Cumhuriyet Başsavcılığı arasında 25/3/1994 ile 31/3/1996 tarihleri arasında,
faillerin tespit edilemediği vetahkikatın devam
ettiği yönünde yazışmalar yapılmıştır.
31. Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığı 30/11/1999 tarihinde
maktulün terör amaçlı ya da terör örgütü mensuplarınca öldürüldüğüne dair
dosyada delil bulunmadığı gerekçesiyle soruşturma dosyasını Mazıdağı Cumhuriyet
Başsavcılığına göndermiştir.
32. M.A.nın yakınlarının vekili
tarafından 1/9/2000 tarihli dilekçeyle talep edilmesi üzerine Mazıdağı
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 25/4/2001 tarihli yazı ile soruşturmanın
daimî aramaya alındığı, faillerin tespitine yönelik çalışmaların devam ettiği
bilgisi verilmiştir.
33. Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 29/3/2011
tarihinde, 24/1/2000 tarihli daimî arama kararında belirtilen dava zamanaşımı
süresinin dolduğu gerekçesiyle olay hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar
verilmiştir. Bu karara karşı itiraz edildiğine dair dosya kapsamında herhangi
bir bilgi ya da belgeye rastlanmamıştır.
34. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılama sırasında 4/7/2013
tarihli müzekkereyle talep edilmesi üzerine Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından 15/8/2013 tarihli müzekkereyle, M.A.ya
sanık M.Ç. tarafından işkence yapıldığı iddiasıyla ilgili olarak 1994 yılı ve
öncesine ait hiçbir bilgi ya da belgeye rastlanmadığı Ağır Ceza Mahkemesine
bildirilmiştir.
35. Diğer taraftan başvurucunun yakını M.A. hakkında Derik
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından diğer 267 şüpheliyle birlikte terör örgütü
lehine slogan atma, bez ve pankart taşıma, izinsiz gösteri yürüyüşü yapma
suçlarından soruşturma yürütülmüş; dosya Diyarbakır DGM Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilmiştir.
D. Üç Kişinin 7/2/1994
Tarihinde Vefatına İlişkin Olay ve Olgular
36. Başvurucular Sinan Erek, Tuncay Erek, Remziye Erek, Mazlum
Erek, Fatma İzci ve Rahime Erek zorla kaybedildikleri iddia edilen ve 7/2/1994
tarihinde cesetleri Derik-Mazıdağı kara yolu yakınlarında bulunan M.E., A.E. ve
R.E.nin yakınlarıdır.
37. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 16/7/2012
tarihli iddianamede özet olarak olayın şu şekilde gerçekleştiği ifade
edilmiştir:
"...Maktullerden [M.E.nin] akşamleyin eve
gelmediği, ertesi gün[İ., A., R.E. ve Ra.E.] kahvehanede otururken Mazıdağı yolunda bir cesedin
bulunduğu konuşulunca [M.E.]
olacağını düşüncesiyle [R.E.nin] otomobili ile gitmek üzere yola çıktıkları, Derik'in
çıkışında yapılan yol kontrolü esnasında jandarma tarafından araçlarının da
durdurulduğu, kimliklerinin alındığı, jandarma görevlilerinin bir süre sonra [A.
ve R.E.nin]
kimliklerini geri verdikleri, [Ra.E. ile İ.E.nin] bir süre
bekledikten sonra arabadan çıkıp yanlarına giderek kimliklerini sordukları,
jandarmanın yol kenarında bekleyen panzerdeki görevlilerin yanına
gönderdikleri, bir kaç dakika beklemelerinden sonra panzerden bir jandarmanın
çıkıp kimliklerini verdiği, geriye dönüp baktıklarında [R.E.nin] arabasının
olmadığını gördükleri, [A. ve R.nin] gitmiş oldukları, jandarma görevlilerinin
arabadakilerin acil işimiz var diyerek gittiklerini söylediği, tanıkların
yürüyerek Derik'e geri dönecekleri esnada oradaki görevlilerden birinin bizde
Derik'e gidiyoruz sizi götürelim dediği ve panzerle onları Derik ilçe jandarma
komutanlığına götürüp, bahçesinde panzerden indirdikleri ileri sürülmüştür.
Ertesi gün eve dönmeyen [M.E.]
ile jandarma kontrol noktasında kaybolan [A. ve R.E.nin] cesetleri Derik-Mazıdağ
yolu kenarında Mazıdağ sınırlarında bulunmuştur. Olay
yerinde bulunan kovanların 2 farklı kaleşnikof marka
tüfek ile atıldığı, bu tüfeklerden birinin bir ay önce aynı yerde cesedi
bulunan [M.A.nın] öldürülmesinde de kullanıldığı ekspertiz raporuyla
tespit edilmiştir..."
38. Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerçekleştirilen
ölü muayenesi sonucunda R.E.nin uzun namlulu ateşli
silahla gerçekleştirilen yakın atış sonucunda, A.E. ve M.E.nin
ise uzun namlulu ateşli silahla gerçekleştirilen bitişik atış sonucunda vefat
ettiği tespit edilerek cesetler üzerinde otopsi işlemi gerçekleştirilmesine
gerek görülmemiştir.
39. Kolluk güçleri tarafından olayla ilgili olarak 8/2/1994
tarihli Olay Yeri Tespit Tutanağı düzenlenmiş ve olay yerinin basit krokisi
çizilmiştir. Olay yerinden elde edilen altı boş kovan, ekspertiz raporunun
temini için 10/2/1994 tarihinde Mardin İl Jandarma Komutanlığına
gönderilmiştir.
40. Mazıdağı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen
1994/23 sayılı soruşturma dosyası 16/2/1994 tarihli görevsizlik kararıyla
Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir. Kararda, her üç şahsın
da kimliği belirlenemeyen terör örgütü üyeleri tarafından araçları
durdurulduktan sonra uzun namlulu silahlarla ateş edilmek suretiyle
öldürüldükleri belirtilmiştir.
41. Diyarbakır DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca 1994/1267 sayılı
soruşturmada 23/2/1994 tarihinde olayla ilgili olarak daimî arama kararı
verilmiştir. Aynı tarihli müzekkereyle, olay yerinden elde edilen boş kovanlara
dair ekspertiz raporunun iletilmesi Mardin İl Jandarma Komutanlığından talep
edilmiştir.
42. Bunun üzerine Mardin İl Jandarma Komutanlığınca 4/4/1994
tarihinde Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarından
(Laboratuvar) ekspertiz raporu talep edilmiş, Laboratuvarın 2/5/1994 tarihli
rapor ile altı kovanın üçerli olarak iki ayrı silahla atıldığı ve kovanların
incelenmek üzere faili meçhul olaylar arşivinde geçici olarak alıkonulduğu
bildirilmiştir.
43. 14/3/1994 tarihinden 1/6/2009 tarihine kadar güvenlik
güçleriyle Cumhuriyet başsavcılıkları arasında faillerin tespit edilemediğine,
araştırmaların devam ettiğine yönelik olarak mutat yazışmaların yapıldığı dosya
kapsamındaki belgelerden anlaşılmaktadır.
44. Maktullerin yakınlarının vekili 17/9/2003 tarihinde
soruşturma dosyasının bir örneğini talep etmiştir.
45. Sonrasında DiyarbakırCumhuriyet
Başsavcılığı (CMK mülga 250. madde ile görevli) (Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığı) tarafından 16/5/2012 tarihli müzekkereyle, M.A.nın
öldürülmesi olayında elde edilen bir adet boş kovan ile M.E., A.E. ve R.E.nin öldürüldüğü yerde ele geçirilen altı boş kovanın
aynı silahtan atılıp atılmadığı ya da arşivde kayıtlı başka olaylarda
kullanılıp kullanılmadığı yönünde ekspertiz raporunun iletilmesi Laboratuvardan
talep edilmiştir.
46. Laboratuvarın 29/5/2012 tarihli ekspertiz raporunda; M.A.nın öldürülmesi olayında elde edilen bir adet boş
kovanın M.E., A.E. ve R.E.nin öldürüldüğü yerde ele
geçirilen altı kovanın üçüyle uyumlu özellikler gösterdiği ve aynı silahtan
atıldığı tespitine yer verilmiştir.
47. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 13/7/2012 tarihli
görevsizlik kararıyla M.E., A.E. ve R.E.nin
öldürülmesi olayıyla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2012/3527
sayılı soruşturmanın yürütüldüğünü belirterek dosyayı Cumhuriyet Başsavcılığına
iletmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığı 16/7/2012 tarihli kararla, iletilen
dosyanın 2012/3527 sayılı soruşturmada birleştirilmesine karar vermiştir.
E. 17/5/1994 Tarihinde
Bir Kişinin Zorla Kaybedildiği İddiasına İlişkin Olay ve Olgular
48. Başvurucu Mehmet Ay 17/5/1994 tarihinde askerî araçlarla Kelektepe mezrasından alınıp götürüldüğü iddia edilen ve o
tarihten bu yana kendisinden haber alınmayan P.A.nın
yakınıdır.
49. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 16/7/2012
tarihli iddianamede özet olarak olayın şu şekilde gerçekleştiği iddia
edilmiştir:
"...Kelektepe
Mezrasına sabahleyin saat 08:00 sıralarında biri zırhlı yedisi de [L.R.] marka araçla olmak üzere toplam sekiz araçla
askerlerin geldikleri, içlerinden sadece [A.] üstteğmen diye seslenilen
kişinin bilindiği, yanlarında Bozok köyü korucularından [H.P.] ve kardeşi [M.P.nin
de] olduğu, [P.A.] ile birlikte [Ab.] isimli köylüyü ([Ab.D.] olabilir) alarak köyün aşağısında bulunan meydana
indirdikleri, [A.yı] orada bıraktıkları, [P.A.yı] jiple 1-2 km yukarıda
dağlık alana götürdüğü, yaklaşık bir saat sonra da bu jipin
hızlı bir şekilde gelip köyden geçerek gittiği, kalan askerler de yarım saat
kadar sonra [Ab.nin] da alıp gittikleri, aynı gün ikindi saatlerinde
Derik Üçyol Jandarma Karakolundan [Ab.nin] serbest
bırakıldığı, askerlerin gitmesinden sonra [P.A.nın] götürüldüğü dere kenarında kan izleri, kırık joplar ile birkaç parça [P.A.nın] üzerindekine benzer mavi kot pantolon parçalarının
bulunduğu, o civardaki çobanlardan [P.A.nın]
bağırma sesini duyanların olduğu,o tarihten sonra [P.A.dan] bir daha haber alınamadığı ileri
sürülmüştür..."
50. Başvuru dosyasının incelenmesi neticesinde P.A.nın yakınları tarafından olay sonrasında herhangi bir
başvuruda bulunulduğuna yahut olayla ilgili yürütülmüş herhangi bir
soruşturmaya dair bir bilgi veya belgeye rastlanmamıştır. Nitekim Ağır Ceza
Mahkemesince istenmesi üzerine Mardin İl Jandarma Komutanlığınca iletilen
yazıda arşiv tetkikinden P.A.nın zorla kaybedilmesi
olayıyla ilgili olarak 2010 öncesinde bir vukuat kaydı bulunmadığı, yalnızca
2010 yılında P.A.nın kaybına dair bir başvurunun
yapıldığının tespit edildiği bildirilmiştir.
51. Aynı şekilde Ağır Ceza Mahkemesince istenmesi üzerine
Jandarma Genel Komutanlığınca iletilen yazıda P.A. ile ilgili olarak yalnızca
1/1/2010 tarihli "kayıp şahıs",
"aranıyor" ibareli
arama kaydı bulunduğu bildirilmiştir.
F. Mardin Cumhuriyet
Başsavcılığı Tarafından 16/7/2012
tarihinde Kamu Davası Açılan
Olaylara İlişkin Olarak 2011 Yılı Sonrasında Yürütülen Yargısal Süreç
52. Başvuru dosyasının incelenmesinden ne şekilde yeniden
başlatıldığı tespit edilememiş olmakla birlikte Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından 2011/3193 sayıya kayden bir
soruşturma başlatıldığı ve söz konusu soruşturma kapsamında Derik Cumhuriyet
Başsavcılığından 1991-1995 yılları arasında Diyarbakır DGM Cumhuriyet
Başsavcılığına gönderilen tüm fezleke ve görevsizlik kararlarının birer
örneğinin iletilmesinin istendiği anlaşılmaktadır.
53. Ardından yine Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından
bu kez 7/2/2012 tarihli müzekkereyle, M.Ç.nin Derik
İlçe Jandarma Komutanı olduğu dönemde gözaltında jandarma görevlileri
tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen işkence ya da tecavüz olaylarıyla
ilgili tüm soruşturma ve kovuşturma evrakının ya da fezleke ve görevsizlik
kararlarının örneğinin zamanaşımı sürelerinin yakın olması nedeniyle çok ivedi
olarak iletilmesi Derik Cumhuriyet Başsavcılığından istenmiştir.
54. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talep edilmesi
üzerine Diyarbakır (CMK mülga 250. maddesi ile yetkili) 5. Ağır Ceza Mahkemesi
tarafından 4/3/2012 tarihinde M.Ç.nin üç ay süreyle
iletişiminin dinlenmesine, kayda alınmasına ve sinyal bilgilerinin
değerlendirilmesine karar verilmiştir. 4/6/2012 tarihinde ise ikinci kere üç ay
süreyle olmak üzere aynı yönde karar verilmiştir.
55. 5/3/2012 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından
başvuruculardan Bubo Çeviren'in
müşteki olarak beyanı alınmıştır. Başvurucu bu beyanında kendi yakınlarının ve
diğer bazı başvurucuların yakınlarının öldürülmesinde, olay tarihinde Derik
İlçe Jandarma Komutanı olarak görev yapan M.Ç.nin
sorumluluğu bulunduğuna dair iddialarda bulunmuştur.
56. Yine başvuruculardan Yasin Avcıl'ın
12/3/2012 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından müşteki olarak beyanı
alınmıştır. Başvurucu da beyanında babasının zorla kaybedilmesinde olay
tarihinde Derik İlçe Jandarma Komutanı olarak görev yapan M.Ç.nin
sorumluluğu bulunduğuna dair iddialarda bulunmuştur. Başvuruculardan Zülfinaz Avcıl'ın aynı tarihli
beyanında ise olayda M.Ç.nin sorumluluğu bulunduğuna
dair bir iddiası bulunmamaktadır.
57. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aynı tarihte,
olayla ilgili olarak başvurucular dışındaki bazı şahısların da müşteki olarak
beyanları alınmıştır.
58. 13/3/2012 tarihinde Derik Cumhuriyet Başsavcılığından
16/2/1993 tarihinde gerçekleşen olayda vefat eden Ş.Ç., Y.Ç., Ah.Ç., Ab.Ç., R.Ç.ye ait otopsi
ve ölü muayene tutanakları talep edilmiştir. Ayrıca çeşitli tarihlerde,
Mazıdağı ve Derik Cumhuriyet Başsavcılıklarından olaylarla ilgili soruşturma
dosyalarının örneklerinin iletilmesi ayrı ayrı talep edilmiştir.
59. 9/4/2012 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından
başvuruculardan Reşat Aydin'in müşteki olarak beyanı alınmıştır. Bu başvurucu
da beyanında ağabeyinin öldürülmesinde, olay tarihinde Derik İlçe Jandarma
Komutanı olarak görev yapan M.Ç.nin sorumluluğu
bulunduğuna dair iddialarda bulunmuştur.
60. Cumhuriyet savcısı tarafından 25/4/2012 tarihinde müşteki
olarak beyanı alınan başvurucu Fatma İzci'nin olayda M.Ç.nin sorumluluğu bulunduğuna dair bir iddiası
bulunmamaktadır.
61. Cumhuriyet
savcısı tarafından 14/5/2012 tarihinde müşteki olarak beyanı alınan başvurucu
Mehmet Emin Arıs kendi yakınlarının ve bazı başvurucu
yakınlarının öldürülmesinde olay tarihinde Derik İlçe Jandarma Komutanı olarak
görev yapan M.Ç.nin sorumluluğu bulunduğuna dair
iddialarda bulunmuştur.
62. Aynı şekilde başvuruculardan Mehmet Ay'ın 17/5/2012
tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından müşteki olarak beyanı alınmıştır.
Başvurucu beyanında babasının askerler tarafından götürüldüğünü, ondan bir daha
haber alamadıklarını belirtmiştir. Başvurucu olayda M.Ç.nin
sorumluluğu bulunduğuna dair bir iddiada bulunmamıştır.
63. Sonrasında iddianameye konu edilecek olan yukarıdaki olaylar
hakkında tanık beyanı alınması, ATK raporları temin edilmesi, olaylarla ilgili
soruşturma dosyalarından evrak temin edilmesi gibi birçok soruşturma işlemi
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerçekleştirilmiştir.
64. 2011/3193 sayılı soruşturma dosyası, Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde 4/12/2004 tarihli ve 5271
sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun mülga 250. maddesinde sayılan suçlardan
birinin işlendiğine dair delil elde edilemediği gerekçesiyle 7/2/2012 tarihli
görevsizlik kararıyla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
65. Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından M.Ç.nin şüpheli olarak ifadesinin alınmasını istemiş; M.Ç.
12/7/2012 tarihli ifadesinde olayların 18-20 yıl öncesinde gerçekleşmesi
nedeniyle ayrıntıları hatırlayamadığını, iddialarla ilgili olarak ayrı ayrı
yazılı savunmalar hazırlayıp sunduğunu, suçlamaları kabul etmediğini
belirtmiştir. M.Ç. yazılı savunmalarının ekinde olaylarla ilgili olarak o
tarihlerde jandarma görevlileri tarafından hazırlanan olay raporlarını da
sunmuştur.
66. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2012/3527 numaraya
kaydedilen soruşturmada 16/7/2012 tarihli iddianameyle şüpheli M.Ç. hakkında
birden fazla kişiyi aynı sebeple öldürme suçundan kamu davası açılmıştır.
İddianamede ağırlıklı olarak müşteki ve tanık beyanlarına yer verilmiştir.
İddianamenin ilgili kısımları şöyledir:
"Şüpheli [M.Ç.nin] soruşturmaya
konu olayların gerçekleştiği tarihte Derik İlçe Jandarma Komutanı olduğu,
burada görev yaptığı süre zarfında gerçekleşen ölümlü olayların ve bazı
vatandaşların kaybolması ve bir süre sonra ölü halde bulunmaları ile ilgili
yapılan soruşturmada toplanan delillerle şüphelinin gerek bizzat, gerek verdiği
talimatlarla yukarıda adı geçen maktullerin ölümüne sebep olduğu, bu şekilde
çok sayıda ölen şahıs olduğunun tespit edildiği, bir çok insanın da haksız yere
gözaltına alınarak işkencelere maruz bırakıldığı, bu yönde sistemli ve düzenli
bir hareket tarzının olduğu, aradan geçen süreye rağmen alınan tanık ve müşteki
beyanlarının birbirini doğruladığı ve şüpheliyi işaret ettiği, bu gibi
şikayetlerle soruşturulan olayların tek tek incelendiği ve ayrıntısıyla aşağıda
sıralandığı,
EYLEMLER:
1. OLAY
[1-S.Ç.
2-A.Ç.
3-Y.Ç.
4-A.Ç.
5-R.Ç.
6-M.N.A.] isimli şahısların öldürülmesi (16.02.1993)
...
NETİCE VE OLUŞAN KANAAT:
Müşteki ve tanık beyanlarının birlikte
değerlendirilmesinde beyanların aynı doğrultuda olmaları, birbirlerini
doğrulamaları ve nakzetmemeleri nedeniyle doğru olma ihtimalinin yüksek olduğu,
ayrıca Derik İlçe J. K. lığının Derik Cumhuriyet Başsavcılığına sunduğu [M.Ç.] imzalı ...1993 tarihli yazılarda, sivil
vatandaşların da olayda terörist şahıslardan sayılmak suretiyle toplam 9
teröristin öldürüldüğünün ileri sürülmesine karşılık Derik savcılığının DGM
savcılığına gönderdiği Görevsizlik kararında, maktulleri “sivil vatandaşlar”
olarak nitelendiren ... görevsizlik kararı ile ölen şahısların terörist
olmadığı, terörist unsurlara yardım ve yataklık yaptıklarına dair herhangi bir
delil elde edilemeyen vatandaşlar olduklarının belirtildiği, maktulleri köyde
gerçekleşen çatışma bittikten, köylülerin kendilerine karşı herhangi bir
düşmanca harekette bulunmadıkları sırada öldürüldüğü, bu şahısların suçlu
olduklarına dair herhangi bir bilgiye sahip olmamasına rağmen şüphelinin olay
günü bu şahısları yukarıda belirtildiği şekliyle öldürerek terörist olduklarını
iddia ile atılı suçu işlediği kanaatine ulaşılmıştır.
2. OLAY:[V.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİ(12.06.1994)
...
Bu olayla ilgili sığınaktaki teröristlerin de
çatışma sonucunda öldürüldükleri gerekçesiyle Diyarbakır DGM savcılığı
tarafından takipsizlik kararı verilmiş, daha sonra da evrak imha edilmiştir.
Başka bir iddiayla ilgili olarak Derik
Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyurusu ve fethi kabir talebi üzerine
yapılan fethi kabir işleminde 1’i kadın 4 adet ceset bulunduğu, bu cesetlerin
birinin [V.A.ya] ait olabileceğine dair oluşan şüphe nedeniyle [V.nin] oğlundan alınan
numunelerin çıkarılan kemiklerle karşılaştırılması için Adli Tıp Kurumuna
gönderildiği, cevaben yeni örneklerin istendiği, Cumhuriyet Başsavcılığımızca
eldeki örneklerle mukayese yapılması yönünde tekrar yazı yazıldığı, rapor
geldiği zaman mahkeme dosyasına sunulacağı, soruşturmanın ciddiyeti ve
zamanaşımının yakınlığı gibi hususlar nedeniyle kamu davasının açılması
gerektiği kanaatine varıldığı,
NETİCE VE OLUŞAN KANAAT:
Maktulün teröristlerle gerçekleşen çatışma
sonucu vefat ettiği, kim tarafından öldürüldüğünün kesin belli olmadığı, terörist
olduğuna dair herhangi bir emare olmamasına rağmen terörist gibi gösterilerek
kimsesizler mezarlığına gömüldüğü, iddiaya göre maktulün bilerek öne sürüldüğü
ve ölümüne sebebiyet verildiği, cenazenin gömülme şeklinin bu algıyı kuvvetlendirdiği,
şüphelinin olay tarihinde Derik İlçe jandarma Komutanı olması sebebiyle iddia
konusu eylemlere dahlinin bulunduğu, bu sebeple gerçekleşen neticeden sorumlu
olduğunu kanaatine varılmıştır.
3. OLAY:[M.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİ (04.01.1994)
... Bununla ilgili yürütülmüş soruşturmada
Mazıdağı Savcılığı, suçun tasarlanarak işlendiğine dair delilin bulunmadığı,
765 sayılı TCK’nın 102/2 maddesine göre 15 yıllık zamanaşımı süresine tabi
olduğu ve bu sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle 29.02.2011 tarihinde
takipsizlik kararı vermiştir.
Düzenlenen ölü muayene tutanağına göre,
Mazıdağı jandarma komutanlığı tarafından Derik–Mazıdağı yolunda arabada bulunan
bir erkek cesedinin akrabaları tarafından Mazıdağı Sağlık Ocağına
getirildiğinin bildirilmesi üzerine 01.04.1994 tarihinde saat 11.00 sıralarında
sağılık ocağına gelindiği, [A.A.nın] kimlik tanığı olarak alınan ifadesinde, kardeşinin
çalıştığı taksi durağına gelen [A.]
isimli şahsın, [M.nin] Mazıdağı yolunda kaza yapıp takla attığını ve
şarampole yuvarlandığını söylemesi üzerine bir taksi tutup gittiğini, taksinin
Derik’ten gelirken sağ tarafa burun üstü düştüğünü, ön ve yan camlarının
parçalandığını gördüğünü, Derik Savcılığına bilgi verdiğini, Mazıdağı
sınırlarında öğrenince Mazıdağı jandarması ile birlikte cesedi sağlık ocağına
getirdiklerini, kardeşinin bir düşmanının olmadığını, kimin öldürdüğünü
bilmediklerini beyan etmiştir.
Cesedin incelenmesi sonucunda, sol kaş letarinde giriş yapıp frontal
kemik sağ yarısını palyeter kemiğin gezmot kapsayan 10x10 cm genişliğinde beynin ve gözün hernasiyonu yol açan çıkış deliği, yine aynı şekilde vertekste yan yana biribirinden
bağımsız iki kurşunun giriş yaptığı beyni ve sağ gözü parçalayarak çıktığı,
vücudun yüz kısmının beyin hasarasyondan mütevellit
yüze doğru beyne sıçradığı, çok miktarda katılaşmış kan olduğu, ölüm morluğunun
yüz kısmında teşekkül etmiş olduğu görüldü.
Jandarma tutanağı
04.01.1994 günü saat 08.30 sıralarında
Derik-Mazıdağı karayolunda kendisine ait47 ... 9 plakalı [R.] marka taksi ile Derik istikametinden Mazıdağı
istikametine gitmekte iken Sağmal köyü yol ayrımına yaklaşık 40 metre mesafede
olduğu, yolu kimliği ve sayısı tespit edilemeyen silahlı PKK terör örgütü
mensuplarınca kesilen [M.A.]
isimli şahsın aracın içinde başına kaleşnikof marka
tüfekle 2 elateş edilmek suretiyle öldürüldüğü,
aracın vitesinin boşa alınarak şarampole itildiği, aracın Derik istikametinden
gelişe göre sağda şarampole (dolgu yapılmış) yola 5 metre mesafede dolgunun
bitimine 3 metre kala durduğu, sol yan ön kapısının camının ve ön camının
parçalanmış olduğu, araçta çekirdek giriş ve çıkış izinin bulunmadığı, aracın
içinde boş kovan ve çekirdeğin olmadığı, maktulün otopsi için Mazıdağı sağlık
ocağına gönderildiği, maktulün otopsisi sırasında çıkan 1 adet boş kovanın
ekspertiz raporu için Mardin il jandarma komutanlığına gönderilmiş olduğu
belirtilmiştir.
Ekspertiz Raporu
Diyarbakır Bölge Krim.
Pol. Lab. nın 1994/286 uzmanlık sayılı raporu ile elde edilen 1 adet
kovanın 7,62x39 mm çapında olduğu, arşivde kayıtlı silahlar ile atılıp
atılmadığının araştırılması için KOT: 3732 sırasında geçici olarak alıkonulduğu
bildirilen kovanın 08.02.1994 tarihinde aynı bölgede [M.,R. ve A.E.nin] öldürülmesinde
kullanılan iki silahtan birinden atıldığı (arşivin 3913 sırasında kayıtlı 3
adeti ile çeşitli karakteristik özellikler yönünden uygunluklar bulunduğu)
tespit edilmiştir.
Mazıdağı savcılığı evrakı 1994/2 sayılı
soruşturmaya kaydederek 94/13 sayılı Görevsizlik kararı ile Diyarbakır DGM’ye
gönderilmiş, DGM savcılığı da 30.11.1999 tarihli görevsizlik kararı ile
maktulün terör örgütü tarafından öldürüldüğüne dair delil bulunmadığı
gerekçesiyle evrak iade edilmiştir.
...
Ekspertiz raporunda Aşağıda anlatılacağı gibi
olaydan 1 ay kadar sonra 08.02.1994 tarihinde aynı bölgede [M.,R. ve A.E.nin] öldürülmesinde
kullanılan iki silahtan birinden atılan kurşunlarla [M.A.nın] öldürülmesinde
kullanılan tüfekten atıldığının tespit edildiği, bu şekilde bu şahısları
öldürenlerin aynı şahıslar olduğu kanaatinin güçlenmiştir.
NETİCE VE OLUŞAN KANAAT:
Müşteki ve tanıkların beyanlarının aynı
doğrultuda olduğu, müştekinin şüphelinin düşmanca tutumlarına ve tehditlerine
maruz kaldığı, birkaç kez dövüldüğü ve belirli sürelerle alıkonulduğunun
anlaşıldığı, maktulün şüpheli tarafından öldürülmesi iddiasının ciddi olduğu,
zira maktulün alıkonulmasından önceki tavrının bu izlenimi güçlendirdiği,
ayrıca maktulü öldürmede kullanılan kaleşnikov
tüfeğin 1 ay sonra 3 kişinin daha öldürülmesi olayında kullanıldığının tespit
edildiği, bunun cinayetlerin aynı şahıslarca yapıldığını gösterdiği, [E.] kardeşlerin öldürülme şeklinin şüpheli üzerinde
yoğunlaşan suçu işlediğine dair kuşkuyu arttırdığı, toplanan delillerin şüphelinin
maktulü öldürdüğüne dair yeterli şüphe oluşturduğu kanaatine varılmıştır.
4.OLAY: :[1- M.E.
2-R.E.
3-A.E.nin] öldürülmesi (06.02.1994)
... Mazıdağı savcılığı tarafından görevsizlik
kararı ile Diyarbakır DGM savcılığına gönderilmesi üzerine 1994/1267 sırasına
kaydedilen soruşturma evrakının incelenmesi sonucunda;
Olay Yeri tespit Tutanağı
07.02.1994 günü saat 20.00 sıralarında
Mazıdağı- Derik karayolu yakınında Gümüşpınar köyü Hezas mezrasına 1 km mesafede bir erkek cesedinin
görüldüğünün öğrenilmesi üzerine, sabah saat 06.30 sıralarında belirtilen yere
gelindi. Derik karayolunun 16. km snde yolun 10 metre
uzağında yatar vaziyette bir cesedin bulunduğu, cebinden çıkan belgelerden [M.E.] olduğu, başından vurulduğu, yakınında 41-42 numaralı
altı düz çizgili, kısa topuklu ayak izinin bulunduğu, cesede 1,5, 2 ve 3 metre
uzaklıkta olmak üzere toplam 3 adet kalişnikof tüfeğe
ait boş kovanının bulunduğu,
Yine yolun solunda 47 ...7 plakalı [R.S.] marka aracın yol işaret levhasının önünde önü
Mazıdağı istikametinde olarak bulunduğu,
Birinci cesedin bulunduğu yerin 100 metre
kadar uzağında yolun sağ tarafındaki mıcır birikintisinin kenarındaki
kayalıkların arkasında 2 erkek cesedinin daha olduğu görüldü. Üzerlerinden
çıkan kimliklerden birinin [R.E.],
diğerinin de [A.E.] olduğu,
onların da başlarından vurulmuş olduklarının görüldüğü, bu cesetlerin 3, 4.5 ve
10 metre uzaklarında toplam 3 adet kaleşnikof tüfeğe
ait boş kovan bulunduğu,
Ayrıca olay yerine 150 -200 metre Mazıdağı
tarafında yol kenarından geçen telefon hattından kesilmiş 50 metre
uzunluğundaki telin yolun üzerinde olduğu görülmüştür.
Otopsi ve Ölü Muayene Tutanağı
Jandarma tarafından 07.02.1994 günü saat 18.00
sıralarında Mazıdağı-Derik Karayolu üzerinde bir şahsın öldürülerek
bırakıldığının duyum olarak alındığının ve gerçeklik derecesinin
araştırıldığının bildirilmesi üzerine gerekli tedbirlerin alınması emri
verildi. Ertesi sabah saat 08.00 sıralarında cesetlerin bulunduğunun
bildirilmesi üzerine olay yerine gelindi. Cesetlerin yerlerine işaret konulup
bir arada toplandığı görüldü.
1 numaralı ceset [R.E.] : ... uzun namlulu yivli otomatik silahla YAKIN ATIŞ
sonucu öldüğü,
2 numaralı ceset [A.E.]: ... uzun namlulu yivli otomatik silahla BİTİŞİK
ATIŞ sonucu öldüğü,
3 numaralı ceset [M.E.]: ... yakın atış sonucu öldüğü,
...
JANDARMANIN 08.02.1994 GÜNÜ ALDIĞI İFADELER
...
JANDARMANIN FEZLEKESİ
16.02.1994 tarihli Mazıdağı savcılığına
hitaben yazılan üst yazıda, PKK’lıların maktullerin hareketlerini takip ederek Mazıdağından Derik’e gidecekleri esnada Gümüşpınar
köyü Hezas mezrasını geçtikten sonra yola gerilen tel
ile [R.E.nin] idaresindeki 47 ... 27 plakalı aracı durdurup [R. ve A.yı] aracın içinden
alıp kayalıkların arkasında, [M.yi] ise taş ocağının önünde öldürdükten sonra aracı bir bir tur yaptırıp Mazıdağ
istikametine çevirdikleri, yolun dar olması nedeniyle çevrilirken aracın yoldan
çıktığı değerlendirilmiş, olay yerinde bulunan 6 kovan ekspertiz raporu için
Mardin İl jandarma Komutanlığına gönderilmiştir.
Ekspertiz Raporu
Diyarbakır Bölge kr.
Pl. Lab. nın 02.05.1994 tarihli 1994/924 uzmanlık sayılı ekspertiz
raporuna göre, gönderilen 6 adet 7.62x39 mm çapındaki kovanlar (3-3) olmak
üzere iki ayrı silahtan atılmıştır. Arşivdeki kovanlarla karşılaştırılmak üzere
arşivin kod. 3913 sırasında geçici olarak alıkonulduğu bildirilen kovanlardan 3
ünün 04.01.1994 tarihinde aynı bölgede [M.A.nın] öldürülmesinde
kullanılan silahtan atıldığı (arşivin 3732 sırasında kayıtlı kovan ile çeşitli
karakteristik özellikler yönünden uygunluklar bulunduğu) tespit edilmiştir.
Evrak 16.02.1994 tarihli görevsizlik kararı
ile Diyarbakır DGM savcılığına gönderilerek 1994/1267 sırasına kaydedilmiştir.
...
NETİCE VE OLUŞAN KANAAT:
Maktullerin en son jandarmanın yol kontrolünde
görüldükleri, 4 kişi beraber gelmişken bir anda 2 kişinin arabayla ‘aceleleri
olması’ sebebiyle diğer 2 şahsı bırakıp gitmelerin makul olmadığı ve tecrübe
kurallarına aykırı olduğu, bu 2 şahsın bu şekilde kaybolduktan sonra ateşli
silahla öldürülmeleri, burada kullanılan tüfeğin 1 ay önce [M.A.nın] öldürülmesinde
de kullanılması olay tarihinde İlçe Jandarma Komutanı olan şüpheli üzerindeki
şüpheyi arttırdığı, belirtilen cinayetlerin bu şahsın bizzat veya yönlendirmesi
şeklinde gerçekleştiğine dair dava açmaya yeter derecede şüphe oluştuğu
görülmüştür.
...
6.OLAY:[ P.A.nın] Öldürülmesi(
17.05.1994)
...
NETİCE VE OLUŞAN KANAAT:
Maktulün içerinde Üstteğmen
diye hitap edilen bir rütbelinin olduğu askerler tarafından [Ab.(Ab.)] ile birlikte götürüldüğü, [Ab.nın] geri
gönderilmesine rağmen [P.nin] geri gelmediği, askerlerin gitmesinden sonra [P.nin] götürüldüğü dere
kenarında kan izleri, kırık joplar ile birkaç parça
[P.nin]
üzerindekine benzer mavi kot pantolon parçalarının bulunduğu, o civardaki
çobanlardan [P.nin] bağırma sesini duyanların olduğunun belirtildiği,
maktule o zamandan beri ulaşılamadığı, aradan geçen uzun süre ve öldürüldüğü
iddia edilen yerde bulunan kan, kırık jop ve elbiselerine
binaen öldüğünün kabulü gerektiği, olay tarihinde İlçe Jandarma Komutanı olan
şüphelinin de köye giderek maktulü alıkoyan şahıslardan olduğunun anlaşıldığı,
bu sebeple gerçekleşen neticeden sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
ŞÜPHELİ SAVUNMASI:
Şüpheli talimat yoluyla alınan savunmasında
savunmasını yazılı olarak sunduğunu, iddialarla ilgili olarak ise olayların
18-20 seneye öncesine dayanması nedeniyle savunmasına gerekçe teşkil edebilecek
tüm delilleri bulabilmiş olmadığı, savunmasının acilen alınması istendiğinden
konuyu etraflıca araştıramadığını, bazı iddialara konu olayları
hatırlayamadığını, ancak görevi süresince hiçbir şekilde yasa dışı bir iş
yapmadığını, Astlarına da yasa dışı bir talimat vermediğini, bölgede görev
yaptığı süre zarfında idari ve adli amirlerimizin talimatı dışında bilgisi
haricinde herhangi bir uygulamaya da gitmediğini beyan etmiştir. Evrak uyap üzerinden gelmiş olup, yazılı savunma posta yoluyla
ulaştığı zaman mahkeme dosyasına sunulacaktır.
NETİCE:
Yukarıda ayrıntısıyla belirtildiği gibi
şüphelinin Derik İlçe Jandarma Komutanı olduğu dönemde görev sahasında ikamet
eden sivil vatandaşla terörist unsurlar arasında herhangi bir ayrım yapmadığı,
vatandaşı potansiyel terörist olarak gördüğü ,bunun yukarıda anlatılan
olaylardan anlaşıldığı, bunların dışında teröristlere yardım veya yataklık
iddiası olan durumlarda ise kolluk olarak şüphelileri tespit ve Adli Makamların
talimatlarına binaen delilleri toplaması gerekirken şüphe olsun olmasın sivil
vatandaşları çeşitli şekillerde ve tamamen keyfi bir şekilde öldürdüğü, bu
konuda son derece fütursuz davrandığı, şahitlerin kalmasından çekinmediği,
bunun ötesinde İlçe Jandarma Karakolunda bulunan nezarethanede çok sayıda şahsa
işkence yaptığı ve uzun süre soğukta aç ve susuz olarak beklettiğinin tespit
edildiği, fakat suç tarihi itibariyle 765 sayılı kanuna göre soruşturma
zamanaşımı dolduğundan soruşturma dosyasına dahil edilmediği, sadece zamanaşımı
süresinin dolmasına az bir süre kalan cinayet iddialarının ileri sürüldüğü,
yukarıda olay olay anlatıldığı gibi de şüphelinin çok
sayıda insanı bombalama dahil çeşitli şekillerde öldürdüğü, ölenleri ise adli tahkikate terörist unsurlar olarak sunduğu ve bu yönde
tutanaklar tuttuğu, bu eylemlerinin ne askeri, ne adli ne de mülki görevleri
kapsamında olduğu, görevinin nüfuzunu süistimal
ederek ve dönemin şartlarını kendine perde yaparak görevinin dışında eylemlerle
insanları öldürdüğü ve işkence yaptığı, baskısını Derik İlçesinde ikamet eden
vatandaşa yoğun bir şekilde hissettirdiğinin anlaşıldığı, bütün bunların
şüphelinin yukarıda belirtilen tarihlerde görev sınırları dışında birden çok
şahsı kasten öldürdüğünü gösterdiği, toplanan delillerin şüphelinin atılı
eylemleri işlediği hususunda dava açmaya yeter derecede ciddi şüphe oluşturduğu
anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmesine kanaat getirilmiştir.
..."
67. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinin E. 2012/176 sayılı
dosyasında, yukarıda değinilen ölüm ve zorla kaybedilme olaylarıyla ilgili olarak
sanık M.Ç.nin yargılanmasına başlanmıştır.
68. Sanık M.Ç.nin müdafii
12/9/2012 tarihli dilekçeyle yargılamanın nakli talebinde bulunmuştur. Mardin
Valiliğinin uygun görüşü ve Bakanlığın istemi üzerine Yargıtay 5. Ceza
Dairesinin 17/12/2012 tarihli kararıyla yargılamanın Çorum Ağır Ceza
Mahkemesine nakline karar verilmiştir.
69. Başvurucular ve bazı müştekiler tarafından verilen
11/10/2012 havale tarihli dilekçeyle, mezkûr ölüm ve zorla kaybedilme
olaylarının örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği iddia edilerek Mardin 1. Ağır
Ceza Mahkemesinde süren yargılamanın Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesine (TMK
mülga 10. madde ile görevli) gönderilmesi talep edilmiştir.
70. Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 25/12/2012 tarihli
karar ile Yargıtay 5. Ceza Dairesinin kararı uyarınca yargılamanın kamu
güvenliği gerekçesiyle Çorum Ağır Ceza Mahkemesine nakline karar verilmiştir.
71. Yargılama Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/50 sayılı esasına
kaydedilmiştir. Ağır Ceza Mahkemesince tüm müştekilerin, olayla ilgili bilgisi
olan sivil, asker ve geçici köy korucusu birçok tanığın beyanı alınmıştır.
Ayrıca 5/3/2013 ve 23/10/2013 tarihli müzekkerelerle iddianameye konu olaylara
dair vukuat raporları, ceride kayıtları, harekat günlük durum raporları,
harekat emirleri yetkili askeri makamlardan istenmiştir. Mardin İl Jandarma
Alay Komutanlığı ve Derik İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından olaylarla ilgili
temin edilebilen tüm belgeler Ağır Ceza Mahkemesine iletilmiştir.
72. Yine Ağır Ceza Mahkemesince 30/4/2013 tarihli müzekkereyle
sanık M.Ç.nin Derik İlçe Jandarma Komutanı olarak
görev yaptığı sırada aldığı izin, rapor ve yurt içi, yurt dışı
görevlendirmeleri bilgisinin iletilmesi istenmiştir. Söz konusu bilgiler
Jandarma Genel Komutanlığı tarafından iletilmiştir.
73. Ağır Ceza Mahkemesi, Millî İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet
Genel Müdürlüğünden olaylar ve maktüller hakkında
bilgi istemiş; anılan makamlar gerekli bilgi ve belgeleri Ağır Ceza Mahkemesine
iletmiştir.
74. Yargılama neticesinde Ağır Ceza Mahkemesi 21/5/2014 tarihli
kararla sanığın müsnet suçlardan ayrı ayrı beraatine karar vermiştir. Gerekçeli kararda her olaya
ilişkin müşteki, tanık beyanları ve sanık savunması ayrı ayrı belirtilerek elde
edilen diğer delillerle birlikte her olay ile ilgili olarak varılan kanaat
belirtilmiştir. 120 sayfalık gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...
MAKTULLER [S.Ç.,
Y.Ç., A.Ç., A.Ç., R.Ç.] VE [M.N.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN YAPILAN YARGILAMADA;
...
KATILANLAR VE SANIK TARAFINDAN OLAYIN
DELİLLERİNE İLİŞKİN TALEP EDİLEN BİLGİ VE BELGELER İSTENİLMESİ SONUCUNDA;
Mardin İl Jandarma Komutanlığına, 16/02/1993
tarihinde Dumanlı köyünde meydana gelen çatışmada terörist ve sivil
vatandaşların öldürülmesi olayı ile ilgili olarak 16/02/1993 ve 17/02/1993
tarihli ceride kayıtları ve vukuat raporlarının gönderilmesinin istenildiği,
verilen cevapta ceride kayıtlarına ulaşılamadığının, vukuat raporlarının ise
temin edilerek gönderildiğinin, (Dizi 1038/5 de yer alan) vukuat raporlarında
... belirtilmiştir.
Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nın ...
tahkikatı konulu yazısında, ... yasadışı pkk terör
örgütüne yardım-yataklık yaptığını, lojistik destek sağladığını ve örgüt ile
ilişki içerisinde olduğunu, teröristlerin barınmaları için kendi ahırlarında
sığınak hazırladıklarını, 16/02/1993 günü Derik-Dumanlı köyündeki 9 teröristin
çatışma sonucu ölü olarak ele geçirildiğini, örgüt mensupları ... adlı
teröristlerin evlerine geldiklerini beyan ettiği belirtilmiştir.
Mardin İl Jandarma Komutanlığı’nın 17 Şubat
1993 tarihli gözlem altına alınan şahıslara ilişkin tutulan tutanakta ...
gözaltına alındığı anlaşılmıştır.
Olay yeri görgü ve tespit tutanağında ...
belirtildiği anlaşılmıştır.
Olay yeri krokisininin
incelenmesinde ... ile işaretlendiği anlaşılmıştır.
Sanık [M.Ç.] hakkında Derik C.Başsavcılığının
05/03/2005 tarih, ... karar sayılı takipsizlik kararına ilişkin tüm evrakların
gönderilmesinin istenildiği, gelen belgelerde; ... yapılan soruşturmada Derik C.Başsavcılığı’nın ... takipsizlik kararı ile (Dizi 950/13
de yer alan), Müştekinin iddiasının gerçek dışı olduğu, Devlet aleyhine
tazminat davası açabilmek amacıyla şikayet dilekçesi verildiği, iddiaların
asılsız olduğunun olay yeri tespit tutanağı ve diğer evraklardan anlaşılması
nedeniyle sanık hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiği,
karara karşı yapılan itiraz sonucunda(Dizi 950/8 de yer alan)Midyat Ağır Ceza
Mahkemesinin 2003/37 Müt.esas ve karar sayılı kararı
ile kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararın kaldırılmasına ilişkin yapılan
talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'na yasadışı
örgütlere ilişkili olan kişilere dair edilen bilgi ve belgelerin gönderilmesi
kapsamında ... belirtildiği, ... Derik Cumhuriyet Başsavcılığının 1992/193
hazırlık numaralı soruşturması kapsamında, 267 şüpheli hakkında ... terör
örgütü lehine slogan attıkları, sözde kürdistan ve
terör örgütü ... yı simgeleyen bez parçaları, pankart
ve poster taşıdıkları, kanunsuz toplantı ve gösteri yürüyüşü yaptıkları
suçlamaları ile ilgili olarak iddianame düzenlendiği ve 1992/15 karar sayılı
görevsizlik kararı ile Diyabakır Devlet Güvenlik
Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı' na gönderildiği
bildirilmiştir.
Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'na yasadışı
örgütlere ilişkili olan kişilere dair edilen bilgi ve belgelerin gönderilmesi
kapsamında ... bildirildiği anlaşılmıştır.
...
Müşteki Bubo
Çeviren' in [başvurucu] Derik Asliye Hukuk Mahkemesine sanık [M.Ç.] hakkında açtığı tazminat davasına ilişkin belgelerin
gönderildiği, ... işlemden kaldırılmasına, gerekli harçlar ödenmediğinden
H.U.M.K nun 409/5 maddesi uyarınca davanın açılmamış
sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Derik Sulh Ceza Mahkemesinin 1993/4 sorguya
çekme zabtının gönderildiği, zabıtta ... sorgularının
alınması sonrasında serbest bırakıldıkları anlaşılmıştır.
...terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan
...hakkında Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı'nın
1993/924 hazırlık, ...sayılı iddianame ile Diyarbakır 1 Nolu
Devlet Güvenlik Mahkemesine kamu davası açıldığı anlaşılmıştır.
...
Derik Cumhuriyet Başsavcılığının 1993/32
hazırlık, ...sayılı görevsizlik kararında, maktuller... İdeolojik Amaçla Adam
Öldürmek, Yasa Dışı ...örgütüne yardım ve yataklık yapmak suçundan sanıkların
eylemlerinin 2845 Sayılı Yasanın 9.maddesi kapsamına girmesi sebebiyle
görevsizlik kararı verilerek dosyanın Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Başsavcılığı' na gönderildiği,
Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi
Cumhuriyet Başsavcılığı' nın 18/03/1993 tarih,
...sayılı kararı ile maktuller ...sanıklar hakkında tefrik kararı verilerek
hazırlığın 1993/999 sırasına kayıt edildiği anlaşılmıştır.
...
KANAAT VE SONUÇ:
Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16/07/2012
tarih, 2012/3527 soruşturma, ... iddianamesinin düzenlenmesinde temel ve
hukuki dayanak olarak müşteki ve tanık beyanlarını dikkate alınarak tanzim edimiştir. Bu bağlamda müşteki ve tanık beyanları ayrı ayrı
incelendiğinde;
...
Beyanlarının içeriği dikkate alındığında
müştekinin maktullerin ölümüne ilişkin görgüsünün bulunmadığı, olay hakkındaki
bilgisinin duyum ve yorumlardan ibaret olduğu, zaten beyanlarının bir kısmında
olayları köylülerden duyduğunu beyan ettiği, ancak olayları kimden duyduğuna
ilişkin tam bir bilgi ve isim bildirmediği, özellikle beyanlarını aktarırken
"[A.Ç.nin] ... terör örgütü mensuplarının evlerinde
bulunduğunun anlaşılması halinde askerlerin hem teröristleri hem de kendilerini
öldüreceğini düşündüğü ve bu şekilde bir beyanda veya anlatımda bulunmuş gibi
aktarımda bulunduğu, ancak herhangi bir müştekinin veya tanığın [A.Ç.yle] görüştüğü
yönünde bir beyanlarının bulunmadığı, yine müşteki Bubo
Çeviren [başvurucu]01/07/2013
tarihli beyanlarında olay günü sanığın yanında bir korucu ve onbaşı olduğu
halde evlerine geldiğini beyan ettiği, ancak önceki beyanlarında sanığı
gördüğünden ve evine geldiğinden bahsetmediği,
...
Yine bazı müştekiler tarafından olaya şahit
olduğu belirtilen [S.İ.nin] alınan beyanlarında, öldürülen maktullerin ne zaman
ve kimin tarafından öldürüldüğüne ilişkin beyanlarında herhangi bir açıklamanın
bulunmadığı,...
... olay yeri tespit tutanağı ile olay yeri
vukuat raporları ve idari tahkikat sonrası alınan beyanlar karşılaştırıldığında
birbirini doğruladığı ancak müşteki ve tanıkların maktulleri ölü olarak
bulduklarını beyan ettikleri yerler ile tutanak içeriklerinin birbirini
tutmadığı, ... olay yeri krokisi incelendiğinde müştekilerin beyanlarının
arasında da çelişkiler bulunduğu, beyan ettikleri yerlerin farklı olduğu,
aralarında mesafe bulunduğu, ...
...
...idari tahkikat evrakında ise ...tahkikat
evrakında yer aldığı, olayın nasıl gerçekleştiğine ilişkin olay yeri zabtının düzenlendiği, timde görevli personelin isim
listesinde belirtildiği, yine Mardin İl Güvenlik Komutanlığı tarafından görev
emrinin dosya içerisinde yer aldığı,
Bazı müşteki ve tanıkların beyanlarında
sanığın operasyonun başlamasından itibaren bizzat bulunduğu ve aramalara
katıldığı yönünde beyanlar bulunduğu, bu hususun tespiti yönünde sanığın
savunmalarının alındığı, sanığın savunmalarında...
...
...yine müştekilerin gözaltına alınıp
alınmadıklarının tespiti ve işkence gördüklerine ilişkin bilgi ve belgelerin
temini yönünde yapılan araştırmalarda arşiv kayıtlarının 5 yıllık zamanaşımına
tabi olması ve zamanaşımı sonrasında evrakların imha edildiğinin bildirilmesi
ve müştekilerinde uğradıklarını iddia ettikleri işkence nedeniyle olay akabinde
herhangi bir şikayette bulunmadıkları bildirmeleri karşısında herhangi bir
kanıt ve delilin elde edilemediği anlaşılmıştır.
Dumanlı köyünde meydana gelen olaya ilişkin
müşteki ve tanıkların birbirleriyle çelişen ve soyut iddiaları dışında sanığın
maktuller [S.Ç., A.Ç., R.Ç., A.Ç. ve M.N.A.yı] öldürdüğüne
dair delil elde edilemediği...
...
... sanığın beraatine
karar vermek gerektiği yönünde vicdani kanaat ve sonuca ulaşılmıştır.
MAKTUL [V.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİ OLAYINA İLİŞKİN YAPILAN YARGILAMADA;
...
KATILANLAR VE SANIK TARAFINDAN OLAYIN
DELİLLERİNE İLİŞKİN TALEP EDİLEN BİLGİ VE BELGELER İSTENİLMESİ SONUCUNDA;
1992-1994 yılları arasında meydana gelen
çatışmalarda terörist ve sivil vatandaşların öldürülmesi olayı ile ilgili
vukuat raporları, ceride kayıtları, harekat günlük durum raporları ve harekat
emirleri var ise onaylı suretlerinin gönderilmesinin Mardin İl Jandarma
Komutanlığından istenildiği, verilen cevapta (Dizi 1035/1,2, 3);Belirtilen
tarihlere ilişkin ceride kaydı, harekat günlük durum raporları ve harekat emri
ve bunlara ilişkin tanzim edilen belgelerin saklama sürelerinin dolması
nedeniyle kayıtların imha edilmiş olmaları nedeniyle ulaşılamadığının
bildirildiği ve bu hususta Derik Cumhuriyet Başsavcılığının hazırlık
dosyasından belgelerin temin edilmeye çalışıldığı, Derik Cumhuriyet
Başsavcılığı’nın 1994/141 hazırlık ... nolu kararı
ile görevsizlik kararı verildiği, 1994/1914 hazırlık ve ... nolu
kararı gereğince DGM C.Başsavcılığınca takipsizlik
kararı verildiği ve buna ilişkin belgelerin eklendiğinin bildirildiği,
1992-1994 yılları arasında meydana gelen çatışmada terörist ve sivil
vatandaşların öldürülmesi olayı ile ilgili olarak maktül
[V.A.nın] öldürüldüğü iddiası ile ilgili olarak Terör Olayları Bilgi Sisteminden
alınan ve 12/06/1994 tarihli terör olayına ait vukuat raporunun fotokopisinin
çıkarılarak gönderildiğinin bildirildiği, incelenmesinde ( Dizi 1035/4 de yer
alan); 12/06/1994 günü Mardin ili Derik ilçesi Kuyulu köyü kuzey bölgesinde bir
istihbaratın değerlendirilmesi gözlem altında tutulan bir işbirlikçinin yer
göstermesi sonucu icra edilen operasyonda, 2 ayrı sığınak bulunarak ele
geçirilen malzemeler imha edildiği, ... [V.A.nın] teröristlerin barındığı sığınağın kapağını açarken
teröristlerce açılan ateş sonucu öldüğünün, çıkan çatışmada sığınakta bulunan
... isimli 4 tereröstin ölü olarak silahları ile
birlikte ele geçirildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Evrak ekinde gönderilen (Dizi 1035/6-7 yer
alan) Derik C.Başsavcılığı’ nın
1994/141 hazırlık, ... sayılı iddianamesi ile sanıklar [V.A.], ... eylemlerinin 2845 Sayalı Yasanın 9. Maddesi
kapsamında kaldığından bahisle görevsizlik kararı verilerek, iddianamenin DGM
yetkili Diyarbakır C.Başsavcılığı’na gönderildiği,
Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın
1994/1914 hazırlık, ... karar sayılı kararı ile sanıkların ölmüş olmaları
nedeniyle TCY’ nin 96. Maddesi uyarınca sanıklar
hakkında takipsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.
Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'na yasadışı
örgütlere ilişkili olan kişilere dair edilen bilgi ve belgelerin gönderilmesi
kapsamında ...yer aldığının bildirildiği anlaşılmıştır.
[V.A.nın] öldürüldüğü tarih olan 12 Haziran 1994 tarihinde sanığın herhangi bir
seminer ve toplantıya katılıp katılmadığının bildirilmesinin istenildiği,
verilen cevapta;herhangi bir toplantıya katıldığına
ilişkin bir belgeye rastlanılmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
[V.A.nın] 12/06/1994 tarihinde ölümü ile ilgili hastanece düzenlenen
raporlarının çıkartılarak gönderilmesinin istenildiği, verilen cevapta; Kurumda
bulunan arşiv kayıtlarında rastlanılmadığına ilişkin bilgi verildiği
anlaşılmıştır.
Sanık [M.Ç.nin] Mardin ili
Derik ilçesi Jandarma Komutanlığında görev yaptığı tarihlere ilişkin olarak;
sanığın 15 Temmuz 1992 tarihinde görev başladığı ve 02 Ağustos 1994tarihinde
görevden ayrıldığının belirtildiği anlaşılmıştır.
Ankara Jandarma Genel Komutanlığından, Sanık [M.Ç.nin] kullanmış
olduğu izin ve raporlara ilişkin dökümlerinin çıkarılarak gönderilmesinin
istenildiği, verilen cevapta; ... belirtildiği anlaşılmıştır.
Derik İlçe Jandarma Komutanlığına
03/01/1994-03/10/1994 tarihlerine ait nezarethane defterinin gönderilmesinin
istenildiği, verilen cevabi yazıda; olayla ilgili olarak nezarethane kayıt
defterinin arşivde bulunmadığına dair tutanak tutularak gönderildiği
anlaşılmıştır.
[C.T.] isimli vatandaş 1992
yılında Derik ilçesi Üçyol Jandarma Komutanlığı
bölgesindeki çeliksel petrol civarında düzenlenen
eğlence sırasında jandarma görevlileri tarafından kalabalığın üzerine ateş
edildiğini ... iddia etmesi üzerine soruşturma başlatıldığı, Hacı Abdullah Akın
mezarlığında 22/11/2011 ve 23/11/2011 tarihlerinde mezar açma işlemi yapıldığı,
yapılan işlemlerde birbirine yakın birer metre ara ile gömülmüş üzerlerinde
elbiseleri bulunan yalnızca kemiklerden ibaret 4 adet ceset bulunduğu,
şikayetçi [C.T.nin] cesetlerden birisinin kardeşi [N.T.ye] ait olduğunu iddia ettiği, Cumhuriyet Başsavcılığına
müracaat eden diğer şikayetçiler ... müştekilerden DNA karşılaştırılması
yapılmak üzere kan örneklerinin alındığı,
Adli Emanetin 2013/916 sırasında kayıtlı
eşyalardan 123 kod adı verilen şahsa ait kan örneği, diş ve kemik parçalarının
ve müşteki Yasin Avcıl'a ait kan örneklerinin, ...
torba içerisinde bulunan kemik ve diş parçalarının karşılaştırmasının yapılarak
DNA eşlemesi ile kimliklerinin tespiti yönünde İstanbul Adli Tıp Kurumundan
rapor tanziminin istenildiği, 20/01/2014 tarihinde düzenlenen raporlarda (Dizi
920 de yer alan) ve25/09/2013 tarihinde düzenlenen raporunda ( Dizi 87/1-2 de
yer alan) DNA eşlenmesi ile kimliklendirme 2 nolu cesedin [V.A.ya] ait olduğunun, diğer kemiklerin DNA'larınının
müştekilere uymadığı, kimlere ait olduğunun tespit edilemediğinin bildirildiği
anlaşılmıştır.
MAKTUL [V.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİNE OLAYINA İLİŞKİN :
KANAAT VE SONUÇ
Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16/07/2012
tarih, ... sayılı iddianamesinin düzenlenmesinde temel ve hukuki dayanak olarak
müşteki ve tanık beyanlarının dikkate alınarak tanzim edildiği, bu yönden
müşteki ve tanık beyanları ayrı ayrı incelendiğinde;
...
...
Maktul [V.A.nın] nasıl ve nerede
öldürüldüğünün vukuat raporlarında ve tutanaklarda belirtildiği, bu şekilde
sanığın maktul Vejdin Avcıl'ı
öldürdüğüne ilişkin müştekilerin soyut ve tanık beyanları ile doğrulanmayan
beyanları dışında herhangi bir maddi delilin bulunmadığı,
...
...
... sanığın beraatine
karar vermek gerektiği yönünde vicdani kanaat ve sonuca ulaşılmıştır.
MAKTUL [M.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN YAPILAN YARGILAMADA;
...
KATILANLAR VE SANIK TARAFINDAN OLAYIN
DELİLLERİNE İLİŞKİN TALEP EDİLEN BİLGİ VE BELGELERİN İSTENİLMESİ SONUCUNDA;
Mazıdağ Cumhuriyet Başsavcılığı' nın 199/23 sayılı
yazısı ile 04/01/1994 günü Mazıdağ- Derik karayolunun
sağmal köyü yakınlarında kimliği belirsiz kişilerce öldürülmesi olayı ile
ilgili olarak; suçta kullanılan silahtan atıldığı düşünülen bahse konu boş kovanın nerede bulunduğunun belirlenmesi, olay yerinde
bulunmuş ise aracın içinde mi yoksa dışında mı bulunduğunun, yoksa olay yeri
dışında başka bir yerde mi bulunduğunun tespitinin kolluktan talep edildiği,
25/12/1999 tarihinde düzenlenen (Dizi 33 de yer alan) tutanakta; bahse konu
kovanın nerede bulunduğunun belirtilmediği, ancak olay yeri tespit tutanağında
araç içerisinde başka kovan ve çekirdeğin olmadığının, aracın dışında nerede
bulunduğunun belirtilmediği tespit edilerek buna ilişkin tutanak tutulduğu
anlaşılmıştır.
Olay tarihi olan 04/01/1994 tarihli düzenlenen
olay yeri tespit tutanağında ,... bildirildiği anlaşılmıştır.
Mazıdağ Cumhuriyet Başsavcılığının 04/02/1994 tarih, 1994/02 hazırlık, 1994/13
karar sayılı kararı ile maktul [M.A.nın] öldürülmesine ilişkin iddianame düzenlendiği,
...anlaşılmıştır.
Maktul [M.A.], sanıkları faili meçhul olan ve silahla kasten adam
öldürme suçuna ilişkin olarak Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet
Başsavcılığı'nın 30/11/1999 tarih,... sayılı görevsizlik kararı ile (Dizi 27 de
yer alan): Maktulün terör amaçlı veya terör örgütü mensuplarınca öldürüldüğüne
ilişkin Hiçbir bilgi ve belgeye ulaşılamadığından dosyasının Mazıdağ C.Başsavcılığına
gönderildiği anlaşılmıştır.
Maktulü [M.A.], müştekisi [A.A.], sanığı meçhul olan, maktul [M.A.nın] öldürülmesi
olayına ilişkin Mazıdağ Cumhuriyet Başsavcılığının
29/03/2011 tarih, ... sayılı kararında (Dizi 47 de yer alan); olayın adam
öldürme suçu olduğu, olayın taammüden işlendiğine ilişkin delil bulunmadığı,
765 Sayılı TCK nun 102/2 maddesi uyarınca suçun
zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu, zamanaşımı süresinin 24/01/2000 tarihi
olduğu anlaşıldığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği
anlaşılmıştır.
Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'na yasadışı
örgütlere ilişkili olan kişilere dair edilen bilgi ve belgelerin gönderilmesi
kapsamında... bildirilmiştir.
Diyarbakır Kriminal
Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 29/05/2012 tarihli ekspertiz
raporundan; 04/01/1994 tarihinde Derik- Mazıdağı karayolu üzerinde [M.A.] isimli şahsın öldürülmesi olayı ile ilgili olarak
Mardin İl Jandarma Komutanlığının 26/01/1194 tarihli yazısı ekinde gönderilen
ve tespit edilemeyen olaylar arşivinde ... sırasında kayıtlı bulunan, 7,62 mm
çaplı yabancı kaynaklı bir adet kovan ile,
08/02/1994 tarihinde Derik-Mazıdağı
karayolunun bir grup yasadışı pkk örgütü mensubunca
kesilerek araçlarından indirilen [M.E., A.E. ve R.E.] isimli şahısların öldürülmesi olayı ilgili olarak
Mardin İl Jandarma Komutanlığının 04/04/1994 tarihli yazısı ekinde gönderilen ve
tespit edilemeyen olaylar arşivinde 3913 sırasında kayıtlı bulunan, 7,62 mm
çaplı yabancı kaynaklı iki adet ayrı silahtan atılan 6 adet kovan mikroskopla
karşılıklı olarak yapılan incelemelerinde; 3913 sırasında kayıtlı 3 adet boş
kovan ile 3732 sırasında kayıtlı bulunan 1 adet boş kovan arasında
karakteristik benzerlik bulunduğunun, iki ayrı olaya ilişkin elde edilen 4 adet
kovanın aynı tek bir ateşli silahtan atılmış olduklarının tespit edildiğinin,
3913 sırasında kayıtlı diğer 3 kovanın bilgisayarlı tarama sisteminde yapılan
karşılaştırmada herhangi bir irtibata rastlanılamadığının belirtildiği
anlaşılmıştır.
(Dizi 931/1 de yer alan) Mazıdağ Cumhuriyet
Başsavcılığının 1994/60 hazırlık, ... sayılı görevsizlik kararı ile Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen [S.D.] hakkındaki dosyada verilen 19/07/2006 tarih ve
2006/378 sayılı takipsizlik kararının suretinin gönderildiği anlaşılmıştır.
MAKTUL [M.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİNE OLAYINA İLİŞKİN :
KANAAT VE SONUÇ
Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16/07/2012
tarih, ... sayılı iddianamesinin düzenlenmesinde temel ve hukuki dayanak olarak
müşteki ve tanık beyanlarını dikkate alınarak tanzim edilmiştir. Bu bağlamda
müşteki ve tanık beyanları ayrı ayrı incelendiğinde;
...
...müştekilerin beyanlarında kardeşleri maktul
[M.A.nın] öldürülmesi olayını görmedikleri, olayları ikinci şahıstan duymuş gibi
aktardıkları, ancak bu beyanları kimden duyduklarına ve duydukları kişinin
kimliği yönünde somut bir beyanda bulunamadıkları, olayı gören tanıkların
olduğunu ancak kimliklerini tespit edemedikleri yönünde beyanda bulundukları,
...ancak maktul [M.A.nın] düğün ortamında sanık tarafından tehdit edilmesi
halinde hayatın olağan akışısına göre bu olayı gören
ve duyan kişilerin olmasının gerektiği, ancak bu olayla ilgili hiç bir tanığın
gösterilmediği, yine müşteki [M.A.nın] bir çok kez sanık tarafından haksız şekilde darp
edildiğini söylemesine rağmen herhangi bir şikayetin söz konusu olmadığı, [M.A.nın] beyaz renkli
bir araca iki kişi tarafından bindirildiğinin belirtildiği, maktul [M.A.nın] cesedinin
bulunduğu yerin Mazıdağ İlçesi Sağmal köy ayrımı
civarında bulunduğu, bu yerin sanığın görevli olduğu Derik İlçe Jandarma
Komutanlığının görev alanında bulunmadığı,... Mazıdağ
Cumhuriyet Başsavcılığının 29/03/2011 tarih, 1999/238 soruşturma, ... sayılı
kararında (Dizi 47 de yer alan); olayın adam öldürme suçu olduğu, olayın
taammüden işlendiğine ilişkin delil bulunmadığı, 765 Sayılı TCK nun 102/2 maddesi uyarınca suçun zamanaşımı süresinin 15
yıl olduğu, zamanaşımı süresinin 24/01/2000 tarihi olduğu anlaşıldığından
kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğinin anlaşıldığı,
Müştekilerin kardeşlerinin maktul [M.A.nın] öldürülmesi
olayını görmedikleri, olayları ikinci şahıstan duymuş gibi aktardıkları, ancak
bu beyanları kimden duyduklarına ve duydukları kişinin kimliği yönünde somut
bir beyanda bulunamadıkları, olayı gören tanıkların olduğunu ancak kimliklerini
ve isimlerini tespit edemedikleri yönündeki beyanları, maktul [M.A.nın] cesedinin
bulunduğu yerin Mazıdağ İlçe Jandarma Komutanlığının
görev alanında bulunması, sanığın görevli olduğu Jandarma Karakolu sorumluluk
alanında bulunmadığı, bu konu ile ilgili daha önceden bir soruşturmanın
başlatıldığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın Maktul [M.A.nın] öldürdüğüne ilşkin müştekilerin soyut ve tanık beyanları ile
doğrulamayan beyanları dışında herhangi bir maddi delilin bulunmadığı
anlaşılmıştır.
...sanığın beraatine
karar vermek gerektiği yönünde vicdani kanaat ve sonuca ulaşılmıştır.
MAKTULLER [M.E.,
R.E. ve A.E.nin]
ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN YAPILAN YARGILAMADA;
...
KATILANLAR VE SANIK TARAFINDAN OLAYIN
DELİLLERİNE İLİŞKİN TALEP EDİLEN BİLGİ VE BELGELER İSTENİLMESİ SONUCUNDA;
Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'na yasadışı
örgütlere ilişkili olan kişilere dair edilen bilgi ve belgelerin gönderilmesi
kapsamında... bildirildiği anlaşılmıştır.
MAKTULLER [M.E., R.E.
ve A.E.nin]
ÖLDÜRÜLMESİ OLAYINA İLİŞKİN,
KANAAT VE SONUÇ:
Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16/07/2012
tarih, ... sayılı iddianamesinin düzenlenmesinde temel ve hukuki dayanak olarak
müşteki ve tanık beyanlarını dikkate alınarak tanzim edilmiştir. Bu bağlamda
müşteki ve tanık beyanları ayrı ayrı incelendiğinde;
...
Yukarıda belirtilen tanıkların çelişkili
beyanları, tanık beyanlarında maktullerin kimler ve nasıl öldürüldüğüne ilişkin
herhangi bir bilgi geçmediği halde olay yerinde olmayan müştekiler tarafından
olayın oluşuna ilişkin duyum ve tahminlerden ibaret beyanları dikkate
alındığında, sanığın maktüller [M.E., A.E.
ve R.E.yi]
öldürdüğüne ilşkin müştekilerin soyut ve tanık beyanları
ile doğrulamayan beyanları dışında herhangi bir maddi delilin bulunmadığı,
...sanığın beraatine
karar vermek gerektiği yönünde vicdani kanaat ve sonuca ulaşılmıştır...
...
MAKTUL [P.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİNE İLİŞKİN YAPILAN YARGILAMADA;
...
KATILANLAR VE SANIK TARAFINDAN OLAYIN
DELİLLERİNE İLİŞKİN TALEP EDİLEN BİLGİ VE BELGELER İSTENİLMESİ SONUCUNDA;
Maktül [P.A.nın] öldürülmesine ilişkin olarak 17/05/1994 tarihinde kelektepe mezrasında herhangi bir birliğin görevlendirilip
görevlendirilmediği, görevlendirilmiş ise buna ilişkin tutanak ve belgelerin
gönderilmesinin Mardin İl Jandarma Kotumanlığın’ dan
istenildiği, verilen cevapta ( Dizi 1036/1 ve devamı) ; ... tespit edildiği
belirtilmiştir.
1992-1994 tarihleri arasında Çayköy Kelektepe mezrasında
meydana gelen terör olaylarının sayısı, yeri ve cinsine ilişkin bilgilerin
istenildiği, Mardin İl Jandarma Komutanlığının 21 Şubat 2014 tarihli cevabi
yazısında ...belirtildiği anlaşılmıştır.
...
Ankara Jandarma Genel Komutanlığı'na yasadışı
örgütlere ilişkili olan kişilere dair edilen bilgi ve belgelerin gönderilmesi
kapsamında... tespit edildiği bildirilmiştir.
Faili Meçhul olaylara ilişkin düzenlenmiş
iddianame ve görevsizlik kararlarının dosya içerisinde bulunduğu, Bu
kararlardan;
...
Sivil vatandaşların öldürülmesi olaylarına
ilişkin Kaymakamlık ve Emniyet Müdürlüğü arşivlerinden bulunan bilgi ve
belgelerin gönderilmesinin istenildiği, verilen cevapta ... gönderildiğinin
bildirildiği,
...
MAKTUL [P.A.NIN] ÖLDÜRÜLMESİ OLAYINA İLİŞKİN,
KANAAT VE SONUÇ:
Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16/07/2012
tarih, 2012/3527 soruşturma, ... sayılı iddianamesinin düzenlenmesinde temel
ve hukuki dayanak olarak müşteki ve tanık beyanlarını dikkate alınarak
tanzim edilmiştir. Bu bağlamda müşteki ve tanık beyanları ayrı ayrı
incelendiğinde;
...
Müştekilerin beyanlarında maktül
nedeniyle şikayette bulunduklarını beyan ettikleri, ancak bu hususta yapılan
araştırma sonucunda şikayetin iddia edilen olayın üzerinden 10 yıl geçtikten
sonra 2010 tarihinde gerçekleştirildiği, aynı şekilde Müştekiler tarafından [P.A.nın] alıp
götürüldükten sonra bir çok yere şikayette bulunduklarını belirtikleri halde
maktul [P.A.nın] öldürüldüğü yer, olay yerinden elde edilen deliller (jop, değnek, giysi parçalarının) sıcağı sıcağına ilgili
mercilere iletilmesi gerekekirken evde saklandığı ve
onlarında kaybolduğu şeklindeki beyanların hayatın olağan akışına uymadığı, öte
yandan söz konusu delillerin nasıl kaybolduğu hususunda da beyanlar arasında
çelişkiler bulunduğu, ..., maktulün öldürüldüğü yerde herhangi bir askeri
birliğin görevlendirilip görevlendirilmediği hususunda yapılan araştırma
sonucunda evrakların saklama sürelerinin dolması nedeniyle imha edilmesi
nedeniyle bilgilere ulaşılamadığı, ayrıca maktulün öldürüldüğü bölgede meydana
gelen olaylara ilişkin raporların temini yönünde yapılan araştırmalarda,
31/07/1993 tarihinde 3 silahlı teröristin asker kıyafeti giyerek çobanlara ateş
ettiği, hayvanlarını öldürdükleri şeklinde tutanakların bulunduğu, ... sanığın maktül sanığın maktül [P.A.yı] öldürdüğüne ilişkin
müştekilerin soyut ve tanık beyanları ile doğrulamayan beyanları dışında
herhangi bir maddi delilin bulunmadığı,
...
Müştekilerin soyut birbiriyle çelişkili ve
kesin bir kanaat vermekten uzak iddiaları dışında somut, kesin ve inandırıcı
delil elde edilemediğinden, sanığın tüm suçlar yönünden beraatine
karar vermek gerekmiş..."
75. Karar, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2/6/2015 tarihli
kararıyla onanmıştır. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"...
16.02.1993tarihinde Dumanlı köyünde maktül [S.Ç.nin] evinin ahırında bulunan sığınakta saklanan bölücü
terör örgütü mensupları ile güvenlik güçleri arasında çıkan silahlı çatışmada
üç güvenlik görevlisinin şehit olduğu, iki güvenlik görevlisinin silahla yaralandığı,
terör örgütü mensuplarından üçünün ölü olarak ele geçirildiği, maktüller [S.Ç., Y.Ç., Ab.Ç.,
Ah.Ç., R. Ç. ve M.N.A.nın
da] bu silahlı çatışma sırasında öldükleri,
terör örgütü mensuplarma yönelik yapılan arama ve
operasyonun Tugay Komutan yardımcının sevk ve idaresinde yürütüldüğü, sanığın
silahlı çatışmanın çıkmasından sonra olay yerine intikal ettiği, olayla ilgili
olarak olaydan hemen sonra sanık ve tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulan maktüllerin yakınları ve köy halkından olan kişilerin sanığın
maktüllere yönelik herhangi bir eyleminden
bahsetmemelerine rağmen, aradan 19 yıl geçtikten sonra 2012 yılı içerisinde
başlatılan soruşturma sırasında ve kovuşturma aşamasında alınan ifadelerinde maktüllerin sanık tarafından öldürüldüğüne dair beyanlarının
maddi delillerle doğrulanmadığı gibi kendi içerisinde ve birbirleriyle de
çelişkili olduğu,
12.06.1994 tarihinde [V.A.nın] kırsal kesimde
bulunan sığınakta saklanan bölücü terör örgütü mensupları ile güvenlik güçleri
arasında çıkan silahlı çatışma sırasında terör örgütü mensupları tarafından
açılan ateş sonucu öldüğünün olay nedeniyle düzenlenen 12.06.1994 tarihli olay
raporu içeriğinden anlaşıldığı, aynı olayda dört terör örgütü mensubunun da ölü
olarak ele geçirildiği, olay sırasında sanığın olay yerinde bulunmadığı gibi
olay yerinde bulunan güvenlik güçlerine, maktülün
öldürülmesi konusunda talimat verdiğine, onları suça azmettirdiğine dair
herhangi bir delil bulunmadığı,
04.01.1994 tarihinde [M.A.nın], 06.02.1994
tarihinde [M.E., R.E. ve A.E.nin], sanığın görev yaptığı Derik İlçe Jandarma
Komutanlığı sorumluluk alanı dışında Mazıdağı İlçe Jandarma Komutanlığı
sorumluluk bölgesinde kaleşnikov tüfekle vurulmuş
olarak bulundukları, bu maktülleri ve 17.05.1994
tarihinde maktül [P.A.nın] kaybolması ve öldürülmesi eylemini sanığın yada
sanığın talimatıyla üçüncü bir kişi yada kişilerin gerçekleştirdiğine dair
herhangi bir maddi delil yada doğrudan görgüye dayalı tanık beyanı bulunmadığı,
...
Sanığın üzerine atılı bulunan öldürme eylemlerini
gerçekleştirdiğine dair elde edilen delillerin hükümlülüğe yeter nitelik ve
derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir
kılınmış olduğundan,... sanığın jitem örgütünün Derik
sorumlusu olduğuna, sanığın her bir öldürme eylemi nedeniyle tasarlayarak
öldürme suçundan ayrı ayrı cezalandırılması gerektiğine vesaireye yönelen ve
yerinde görülmeyen temyiz itirazların reddiyle, sanık hakkında öldürme
suçlarından kurulan beraat hükümlerinin tebliğnamedeki
düşünce gibi ONANMASINA..."
76. Bu karar 18/8/2015 tarihinde başvuruculara tebliğ
edilmiştir.
77. Başvurucular 17/9/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuşlardır.
IV. İLGİLİ HUKUK
78. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Çakıcı/Türkiye (B. No: 23657/94, 8/7/1999)
kararında 1993 yılında güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen bir
operasyon sırasında gözaltına alınan yakınının zorla kaybedilmesi olayında,
başvurucunun yakınının akibetini öğrenmeye yönelik
girişimlerine yetkili makamlar tarafından cevap verilmemesi ve uzun süreli
belirsizlik teşkil edilen kaybolma olayının kendisini boş ümitlere ve kedere
sevk etmesi nedenleriyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasını
incelemiştir.
79. AİHM, bir aile üyesinin olaydan dolayı Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nin (Sözleşme) 3. maddesinin ihlal edildiği iddiasında mağdur olup
olmadığını incelerken aile üyesinin çektiği acının, ciddi insan hakları
ihlallerinin mağdurlarının yakınlarında kaçınılmaz olarak yarattığı duygusal
sıkıntıdan farklı boyut ve nitelik kazandıran özel unsurların varlığı şartını
aramaktadır. Bu unsurlar aile bağının yakınlığı, ilişkinin özel koşulları, aile
üyesinin söz konusu olaylara ne ölçüde tanık olduğu, kayıp kişi hakkında bilgi
elde etme çabalarına aile üyelerinin katılımları ve yetkili merciler tarafından
bu husustaki araştırmalara ne şekilde yanıt verildiğidir. AİHM'e
göre bu tür bir ihlalin özü, yakınlarının zorla kaybedilmesi olayından çok
yetkili mercilerin bu durum kendilerine bildirildiğinde gösterdiği tepkiler ve
sergilediği davranışlardır. Özellikle yetkili mercilerin tepkileri ve
davranışları nedeniyle bir akraba doğrudan mağdur olduğunu ileri sürebilir (Çakıcı/Türkiye, § 98).
80. Bu bağlamda AİHM Çakıcı/Türkiye
başvurusunda, başvurucunun yakınının güvenlik güçleri tarafından
götürüldüğü sırada olay yerinde olmadığını, ailesiyle birlikte başka bir ilçede
yaşadığını, yakınının akibeti hakkında bilgi edinmeyi
amaçlayan başvurularını tek başına yapmak, bu şekildeki bir yükü tek başına
yüklenmek zorunda kalmadığını ve yetkili makamların verdiği cevaplardan doğan
ağırlaştırıcı durumların mahkemenin dikkatine sunulmamış olduğunu bir bütün
olarak gözeterek somut olayda, gerçekleşen olayın kaçınılmaz olarak yarattığı
duygusal sıkıntıdan farklı boyut ve nitelik kazandıran özel unsurların
varlığını gösterecek bir husus bulunmadığı belirterek başvurucu açısından
Sözleşme'nin 3. maddesinin ihlal edilmediğine karar vermiştir (aynı kararda
bkz. § 99; benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Şeker/Türkiye,
B. No: 52390/99, 21/2/2006, §§ 81-83).
81. Öte yandan AİHM Taniş ve diğerleri/Türkiye (B. No: 65899/01, 2/8/2005, §§
217-221) kararında, başvurucuların 2001 yılında yakınlarının güvenlik güçleri
tarafından alıkonulması ve zorla kaybedilmesi olayında resmî makamların davranış
biçimleri ve yakınlarının akibetine yönelik
araştırmalarına cevap verme tarzları nedeniyle Sözleşme'nin 3. maddesinin ihlal
edildiği iddialarını incelemiştir. AİHM, somut olayda başvurucuların
yakınlarının başına gelenler hakkında bilgi edinmek ve yakınlarını bulmak için
pek çok girişimde bulunduklarını ve yetkili makamlardan birçok kere bilgi talep
ettiklerini, buna karşın taleplerine dair sürecin yavaş ve etkisiz olduğunu,
ayrıca soruşturmanın iç mevzuat uyarınca gizli yürütülmesi nedeniyle başvurucuların
soruşturma sürecine etkili şekilde katılamadıklarını, belgelere erişim
sağlayamadıklarını, son olarak da yakınlarının akibetine
dair endişelerinin devam etmekte olduğunu gözeterek bu durumun başvurucular
açısından Sözleşme'nin 3. maddesinde güvence altına alınan insanlık dışı ve
onur kırıcı muamele yasağına aykırılık oluşturduğuna karar vermiştir.
V.İNCELEME VE GEREKÇE
82. Mahkemenin 13/6/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin
İddia
1- Başvurucuların İddiaları
83. Başvurucular; yakınlarının o tarihte ilçe jandarma komutanı
olarak görev yapan M.Ç. tarafından ya da onun bilgisi dâhilinde, güvenlik
güçleri tarafından öldürüldüğünü veya zorla kaybedildiğini, bu olaylar hakkında
etkili bir soruşturma yürütülmediğini belirterek yaşam hakkına dair devletin
negatif yükümlülüğünün ve pozitif yükümlülüğünün usul boyutunun ihlal
edildiğini iddia etmektedir.
2. Değerlendirme
84. Anayasa’nın “Kişinin
dokunulmazlığı, maddî ve manevî
varlığı”
kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddî ve
manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."
85. Anayasa'nın “Devletin
temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddesinin ilgili kısmı
şöyledir:
“Devletin
temel amaç ve görevleri, …Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve
toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve
hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak
surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın
maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya
çalışmaktır.”
a.Uygulanabilirlik ve İncelemenin
Kapsamı Yönünden
86. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16).
87. Bir olayda yaşam hakkına ilişkin ilkelerin uygulanabilmesi
için gerekli şartlardan biri de doğal olmayan bir ölümün gerçekleşmesidir.
Bununla birlikte başvurucuya karşı gerçekleştirilen eylemin niteliği ve failin
amacı gibi somut olayın koşulları dikkate alınarak ölüm olayının
gerçekleşmediği bazı durumların da yaşam hakkı çerçevesinde incelenebilmesi
mümkündür (Mehmet Karadağ, B. No:
2013/2030, 26/6/2014, § 20).
88. Anayasa Mahkemesi Hasibe Meşe (B. No: 2015/7748, 7/2/2019, §§ 57-61) ve Alya Demir ve Mehmet Demir (B. No:
2015/7584, 7/2/2019, §§ 46-50) başvurularında zorla kaybedilme olayına dair
ihlal iddialarının da Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkı kapsamında incelenebileceğini belirtmiştir. Somut başvuruda da P.A.nın zorla kaybedilmesine dair iddialar bu belirleme
uyarınca diğer tüm başvurucuların iddialarıyla birlikte yaşam hakkı kapsamında
incelenecektir.
89. Başvurucuların şikâyetlerinin özü devletin öldürmeme
yükümlülüğünün dönemin askerî yetkilisi tarafından veya onun bilgisi dâhilinde
ihlal edildiğine ve olaylarla ilgili olarak etkili bir soruşturma
yürütülmediğine ilişkindir. Somut başvuruya konu olaylar hakkında geçmişte
verilmiş kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) veya daimî arama kararları
mevcut olmakla birlikte Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2011 yılı
içinde bu olaylara dair yürütülmüş soruşturmalar canlandırılmış ve tespit
edilen bir şüpheli hakkında 2012 yılında kamu davası açılmıştır. Dolayısıyla
somut olayda, tamamlanmış bir ceza yargılamasının olduğu, başvurucuların
iddialarını dile getiriş biçimleri gözetilerek ve olaylarla ilgili olarak
yürütülen tüm soruşturma süreci de gözönünde
bulundurularak 2012 yılında M.Ç. hakkında açılan kamu davasıyla sınırlı bir
inceleme yapılacaktır.
b.Kabul Edilebilirlik
Yönünden
90. Yaşam hakkının doğal niteliği gereği, bu hakka yönelik bir
başvuru ancak ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013, § 41).
91. AİHM'in her hâlükârda kabul
edilemez bulduğu bazı başvurularda her bir kabul edilemezlik kriteri yönünden
ayrı bir inceleme yapmaması usulünü benimseyen Anayasa Mahkemesi de birçok
kararında her hâlükarda kabul edilemez bulduğu
başvurularda başvurucuların mağdur sıfatı ile bu bağlamdaki kişi bakımından
yetkiye ilişkin kabul edilebilirlik kriteri yönünden ayrıca bir değerlendirme
yapmamaktadır (bkz. Ahmet Ölker ve Süleyman Ölker,
B. No: 2015/3195, 15/11/2018, §§ 36, 37).
92. Bu bağlamda, somut başvuru aşağıda açıklanan nedenlerle
kabul edilemez bulunduğundan başvurucuların mağdur sıfatı ile kişi bakımından
yetkiye ilişkin kabul edilebilirlik kriteri yönünden ayrıca bir değerlendirme
yapılmasına gerek görülmemiştir.
93. Anayasa'nın 17. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı,
Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve
negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 50).
94. Yaşam hakkına ilişkin negatif yükümlülük kapsamında kamusal
bir yetkiyle güç kullanan görevlilerin kasıtlı ve hukuka aykırı bir şekilde
hiçbir bireyin yaşamına son vermeme ödevi bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 51).
95. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüğü
kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu soruşturmanın temel
amacı, yaşam hakkını koruyan hukukun etkili bir şekilde uygulanmasını, kamu
görevlilerinin müdahalesiyle ya da onların sorumlulukları altında meydana gelen
veya diğer bireylerin filleriyle gerçekleşen ölümler nedeniyle hesap
verilmesini sağlamaktır (Serpil Kerimoğlu ve
diğerleri, § 54).
96. Buna göre bireyin bir devlet görevlisi ya da üçüncü kişi
tarafından hukuka aykırı olarak ve Anayasa’nın 17. maddesini ihlal eder biçimde
bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması
hâlinde Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin
temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel
yükümlülükle birlikte yorumlandığında- etkili resmî bir soruşturmanın
yapılmasını gerektirmektedir (Tahir Canan,
§ 25).
97. Diğer taraftan ceza soruşturmasının temel amacına ilişkin
yükümlülük, kesin olarak bir sonuç elde etmeyi gerektirmez. Anayasa'nın 17.
maddesi, başvuruculara üçüncü kişileri bir suç nedeniyle yargılatma ya da
cezalandırma hakkı vermediği gibi devlete tüm yargılamaları mahkûmiyetle
sonuçlandırma ödevi de yüklemez (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 56).
98. Devletin söz konusu pozitif yükümlülüğünün sonuç yükümlülüğü
olmayıp uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olması, her davada başarılı
olunması veya mağdurların olaylarla ilgili beyanlarıyla bağdaşan bir sonuca
varılması gerektiği anlamına gelmemektedir (Hilmi
Düzgüner, B. No: 2014/9690, 11/5/2017, §
50).
99. Bununla birlikte yürütülen soruşturmada soruşturma
makamlarının olayın nedeninin objektif analizini yapması ve soruşturma
sonucunda alınan kararın elde edilen tüm bulguların kapsamlı, nesnel ve
tarafsız bir analizine dayalı olması gerekmektedir (Cemil Danışman, B. No: 2013/6319, 16/7/2014, § 99).
100. Esasen olayların oluşumuna ilişkin delillerin
değerlendirilmesi idari ve yargısal makamların ödevidir (Rıfat Bakır ve diğerleri, B. No:
2013/2782, 11/3/2015, § 68). Anayasa Mahkemesinin doğrudan ilgili soruşturma ve
yargılama makamlarının yerine geçecek şekilde delillerin değerlendirmesini
kendisinin yapmasının veya yürütülmesi gerekli olan soruşturma işlemlerini
belirlemesinin söz konusu olamayacağı belirtilmelidir. Başka bir ifadeyle
Anayasa Mahkemesinin görevi, bu makamların maddi olaylara ilişkin yaptıkları
değerlendirmenin yerine kendi değerlendirmesini koymak değildir (Hıdır Öztürk ve Dilif
Öztürk, B. No: 2013/7832, 21/4/2016, § 185). Bu konuda asıl sorumlu
ve yetkili olanlar, olayları ilk eldeninceleyen
yetkili adli ve idari mercilerdir. Bunun aksine bir durum, ancak olaya ilişkin
kesin ikna edici nitelikte bulguların varlığı hâlinde söz konusu olabilir (Cemil Danışman, § 58).
101. Ayrıca belirtilmelidir ki etkili soruşturma yükümlülüğü
kapsamında başvuru konusu olaylar açısından yer verilen somut tespitler, hiçbir
şekilde Anayasa Mahkemesince kişilerin masumiyetine veya suçluluğuna ilişkin
bir yorum yapıldığı şeklinde değerlendirilmemelidir (Rıfat Bakır ve diğerleri, § 143).
102. Bu ilkeler ışığında başvuruya konu kamu görevlisinin
karıştığı ve devletin öldürmeme yükümlülüğünün ihlal edildiği iddialarına yönelik
olarak yürütülen ceza soruşturması süreci ağırlıklı olarak 2012 yılında açılan
ve 2011 yılı sonrasında olayda sorumluluğu bulunduğu iddia edilen M.Ç.
hakkındaki kamu davasıyla sınırlı ve bir bütün olarak incelendiğinde 1993-1994
yılları arasında gerçekleşen başvuruya konu olaylar hakkında birtakım
soruşturma işlemleri gerçekleştirildikten sonra soruşturmalarda daimî arama ve
kovuşturmaya yer olmadığı kararları verildiği tespit edilmiştir. Sonrasında
2011 yılında yeniden canlandırılan soruşturmaların tek bir soruşturma altında
birleştirilerek açılan kamu davası üzerinden görüldüğü yargılamada
müştekilerin, maktüllerin diğer tüm yakınlarının ve
olayla ilgili görgüsü ya da bilgisi bulunduğu iddia edilen veya değerlendirilen
sivil-asker tüm tanıkların beyanlarına başvurulduğu görülmüştür.
103. Diğer yandan yargılama makamlarınca olaylarla ilgili olarak
ATK ve ekspertiz raporları, yürütülen tüm soruşturma dosyalarının örnekleri,
soruşturmalar kapsamında verilen kararlar, olaylarla ilgili vukuat raporları,
ceride defterleri gibi olayın maddi yönünü aydınlatmaya yönelik birçok bilgi ve
belge ile istihbari bilgilerin yetkili tüm
makamlardan temin edilerek incelendiği, her olay için ayrıntılı gerekçelendirme
yapılarak sonuca ulaşıldığı anlaşılmıştır.
104. Soruşturmaya ilişkin tüm bu veriler bir arada
değerlendirildiğinde ve yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğünün bir
amaç yükümlülüğü olmayıp uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olduğu
dikkate alındığında, başvurucuların yakınlarının güvenlik güçleri tarafından
öldürülmesi ya da zorla kaybedilmesi iddiaları hakkında yürütülen soruşturma
sürecinin bir bütün olarak derinliğinden ve yargılama makamlarının olayları
aydınlatma isteğinden şüphe duyulmasını gerektiren bir neden bulunmadığı ve
soruşturmanın kendi bütününde tatmin edici olduğu kanaatine varılmıştır.
Başvuruya konu soruşturmada yargılama makamlarının vardığı sonuçtan ayrılmayı
gerektirecek şekilde ve elde edilen delillerin kapsamlı, nesnel ve tarafsız bir
analizine dayalı olarak sonuca ulaşmadıklarının söylenebilmesini mümkün kılan
bir durumun da söz konusu olmadığı değerlendirilmiştir.
105. Açıklanan gerekçelerle başvurucuların yaşam hakkının ihlal
edildiğine ilişkin iddialarının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
B. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
1. Başvurucuların
İddiaları
106. Başvurucular olayların yetkili makamlarca sürüncemede
bırakılarak etkili soruşturulmaması nedeniyle sorumluların cezasız kalmasına
neden olunmasının işkence ve kötü muamele yasağı ile etkili başvuru haklarına
aykırılık oluşturduğunu ileri sürmektedir.
2. Değerlendirme
107. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
§ 16). Başvurucuların etkili başvuru hakkı ile bağlantılı olarak ileri
sürdükleri şikâyetlerinin de kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesi
gerektiği değerlendirilmiştir.
108. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili kısmı
şöyledir:
"Herkes, Anayasada
güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği
iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir..."
109. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar
başlıklı 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Herkes, Anayasada güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek
Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü
tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir."
110. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin
(1) numaralı fıkrası şöyledir:
"Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı
doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."
111. Anayasa Mahkemesi kötü muamele yasağına ilişkin bu tür
şikâyetleri incelediği başvurularda; hakları ihlal edilen kişinin aile
üyelerinin olaydan dolayı ruhsal çöküntü ve üzüntü yaşamalarının kendileri için
kaçınılmaz bir sonuç olduğunu, bu nedenle Anayasa'nın 17. maddesinin bu kişiler
bakımından ihlal edilebilmesi için söz konusu durumun yeterli olmadığını, aile
bireylerinden birinin mağdur olup olmamasının yaşadıkları üzüntüden farklı bir boyut
kazandıracak özel faktörlerin başvuruda var olup olmadığına bağlı olduğunu
ifade etmiştir (Engin Gök ve diğerleri,
B. No: 2013/3955, 14/4/2016, §§ 49-54).
112. Diğer taraftan bir bireysel başvurunun kabul edilebilmesi
için başvurucunun sadece mağdur olduğunu ileri sürmesi yeterli olmayıp ihlalden
doğrudan veya dolaylı olarak etkilendiğini, yani mağdur olduğunu göstermesi
veya mağdur olduğu konusunda Anayasa Mahkemesini ikna etmesi gerekir. Bu
itibarla mağdur olduğu zannı veya şüphesi de mağdurluk statüsünün varlığı için
yeterli değildir (Ayşe Hülya Potur,
B. No: 2013/8479, 6/2/2014, § 24).
113. Buna göre aile bireylerinin kötü muamele yasağı bakımından
mağdur statüsüne sahip olabilmeleri için ölüm olayı nedeni ile kaçınılmaz
olarak yaşadıkları üzüntü farklı bir boyut ve şekil kazanmış olmalıdır (Seyfullah Turan ve diğerleri, B. No:
2014/1982, 9/11/2017, § 121).
114. Öncelikle belirtmek gerekir ki yakınlarının başına gelenler
nedeni ile başvurucuların üzüntü yaşadıklarında bir şüphe bulunmamaktadır.
Ancak somut başvuruda, yakınlarının başına gelen olaylara bizzat tanık
olduklarına, yakınlarının akibeti ile olanlar
hakkında yetkili mercilere pek çok kez başvuruda bulunmalarına rağmen bir sonuç
alamadıklarına ilişkin herhangi bir bilgi ve bulguya rastlanmamıştır.
115. Diğer yandan yapılan incelemede 2011 yılındaki olaylarla
ilgili olarak adli mercilerce yürütülen soruşturma canlandırılmadan önceki
dönemde, başvuruya konu olaylara dair ilgili Cumhuriyet Başsavcılıkları
tarafından birtakım soruşturma işlemlerinin yürütüldüğü, somut başvuruda
neticelenmiş bir kamu davası olduğu, başvurucular tarafından başvurunun dile
getiriliş biçimi ve yürütülen tüm soruşturma süreci gözönünde
bulundurularak fakat ağırlıklı olarak 2012 yılında açılan kamu davasıyla
sınırlı bir inceleme yapıldığı (bkz. § 89), soruşturmanın canlandığı 2011
yılından itibaren yetkili makamların hareketsiz kaldığına dair bir bulgu
bulunmadığı, adli mercilerce gerekli soruşturma yapılarak olaylarda sorumluluğu
bulunduğu iddia edilen bir kişi hakkında kamu davası açılarak yargılama
yapıldığı görülmüştür (benzer yönde değerlendirme içeren AİHM kararı için bkz. Çakıcı/Türkiye, § 98, 99).
116. Değinilen hususlar bir bütün olarak gözetildiğinde olayın
ve yetkili makamların başvurucuların taleplerine karşı verdikleri karşılığın
içeriğinin ve tarzının somut olayın kendine özgü koşulları bağlamında
başvurucuların kötü muamele yasağı bakımından mağdur olduklarını gösterir
mahiyette bir özellik taşımadığı değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucuların
kötü muamele yasağı bakımından mağduriyetlerinin söz konusu olmadığı sonucuna
varılmıştır.
117. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması KABUL
EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kötü muamele yasağının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından
yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
13/6/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.