TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
MEDYA GÜNDEM DİJİTAL YAYINCILIK TİCARET A.Ş.
BAŞVURUSU (3)
|
(Başvuru Numarası: 2015/16499)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2019
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
Raportör Yrd.
|
:
|
Derya ATAKUL
|
Başvurucu
|
:
|
Medya Gündem Dijital Yayıncılık
Ticaret A.Ş.
|
Temsilcisi
|
:
|
Kayhan ÖZTÜRK
|
Vekili
|
:
|
Av. Erdal Fatih ÇANAKÇI
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, bir internet sitesinde yer alan haberlere erişimin
engellenmesi kararı verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 13/10/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
7. Konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2015/16494 ve
2015/16499 numaralı bireysel başvuru dosyalarının birleştirilmesine,
incelemenin 2015/16499 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden
yürütülmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
9. Başvurucu www.borsagundem.com
adlı internet sitesinin sahibidir.
10. Adı geçen site; Türk ve dünya borsalarının ve sermaye piyasalarının
canlı olarak takibinin yapıldığı, sermaye piyasalarına ilişkin haberlerin
geçtiği, çok sayıda gazeteci ve yazarın köşe yazılarının periyodik olarak
yayımlandığı bir internet sitesidir.
11. Adı geçen internet sitesinde; Borsa İstanbul A.Ş.de
hisseleri işlem gören bir dizi şirketin hissedarı, yönetim kurulu üyesi ve aynı
zamanda bir aracı kurumun sahiplerinden olan müştekiler ile diğer bazı kişiler
hakkında birtakım haberler yer almıştır. Söz konusu haberlerin bir kısmında
müştekilerin adı geçmemektedir. Müştekilerin adının geçtiği bir kısım haberde
ise Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Borsa İstanbul A.Ş. ve Kamuyu Aydınlatma
Platformu (KAP) verilerine yer verilerek bazı analizler ve yorumlar
yapılmıştır. Söz konusu haberlere göre müştekiler ve diğer bazı kişiler borsada
usulsüz işlemler ve manipülasyon yapmaktadırlar. Haberlerde müştekilerin
sahipleri olduğu şirketin son zamanlarda satın aldığı şirketler hakkında
bilgiler verilmiş; müştekilerin yatırımcıları mağdur ettiği, kendilerinin ise
lüks içinde yaşadığı ve servetlerinin kaynağının merak edildiği iddia
edilmiştir. Haberlerde ayrıca gerek müştekiler hakkında gerek başka şahıslar
hakkında SPK'ya ve savcılığa yapılan suç duyurularına, SPK tarafından yapılan
işlemlere ve bazı ceza yargılamalarına yer verilmiştir.
12. Müşteki (E.Ç.) yukarıda bahsi geçen haberlerde yer alan
bilgilerin doğru olmadığı, çarpıtıldığı ve bu sebeple itibarının zedelendiği,
bu haberler nedeniyle Borsa İstanbul A.Ş.ye kote
edilmiş şirketlerinin hisselerinin değerinin azaldığı iddiası ile adı geçen
internet sitesinde yer alan kırk üç haber içeriğine; müştekiler (M.Ç.) ve
(M.N.) de aynı iddiayla anılan internet sitesinde yer alan on dokuz haber
içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuşlardır.
13. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği 7/7/2015 ve 10/7/2015
tarihli kararları ile erişimin engellenmesi taleplerinin kabulüne karar
vermiştir. Hâkimliğin anılan kararlara ilişkin gerekçesi şöyledir:
"Dosya içindeki internet çıktıları
incelendiğinde;
...
ismiyle açılan sayfalarda yatırımcıları
etkileyecek nitelikte yalan ve yanlış beyanlar bulunduğu, bu haliyle talep
edenin kişilik haklarının ihlal edildiği, yazıların kapsamında
değerlendirilmesi gerektiği ve talep eden vekilinin dilekçesine konu bölümdeki
içeriğe erişimin engellenmesine dair talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş
ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur."
14. Başvurucu anılan karara itiraz etmiş, itiraz dilekçesi ile
erişimi engellenen haberlerde yer alan iddiaların doğruluğuna yönelik
açıklamalarını sunmuş ve dayandığı delilleri dilekçe ekine eklemiştir. İstanbul
8. Sulh Ceza Hâkimliği, 7. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararlarını usul ve yasaya
uygun bularak 2/9/2015 tarihinde başvurucunun itirazlarını reddetmiştir.
15. Ret kararları başvurucuya 14/9/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
16. Başvurucu 13/10/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
17. İlgili ulusal ve uluslararası hukuk kuralları için bkz. Ali Kıdık (B.
No: 2014/5552, 26/10/2017, §§ 21-29) kararı.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 3/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; hakkında haber yapılan müştekilerin halka açık şirketlerin,
aracı kurumların yöneticileri ve hissedarları olduğuna vurgu yapmıştır.
Başvurucu; bu sebeple müştekilerin borsada yaptığı işlemlerin ve eylemlerinin
kamuoyunu yakından ilgilendirdiğini, borsa ve sermaye piyasaları hakkında haber
ve bilgilerin yer aldığı bir internet sitesinde bu tür haberlerin yapılmasının
kamunun yararına olduğunu, bu sebeplerle gerekçesiz olarak haber içeriklerine
erişimin engellenmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının, ifade ve basın
özgürlüklerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun tüm iddiaları ifade özgürlüğü
ve basın özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.
21. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak alınacak “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar
başlıklı 26. maddesi ve “Basın hürriyeti” kenar
başlıklı 28. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
“(26)
Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına
veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi
makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek
serbestliğini de kapsar...
Bu hürriyetlerin kullanılması,... başkalarının
şöhret veya haklarının,... korunması ... amaçlarıyla sınırlanabilir…
Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.”
“(28) Basın hürdür, sansür edilemez…
Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini
sağlayacak tedbirleri alır.
Basın hürriyetinin sınırlanmasında, Anayasanın
26 ve 27 nci maddeleri hükümleri uygulanır…”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
22. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan ifade
ve basın özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
2. Esas Yönünden
a. Müdahalenin Varlığı
23. Başvurucunun sahibi olduğu internet sitesinde yayımlanan
toplam altmış iki habere erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Söz konusu
mahkeme kararları ile başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir
müdahalede bulunulmuştur.
b. Müdahalenin İhlal
Oluşturup Oluşturmadığı
24. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen koşullara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin
ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın
ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla
sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ...
gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
25. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen
ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme, Anayasa’nın
ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygunluk koşullarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi gerekir.
i. Kanunilik
26. Mevcut başvurunun koşullarında 4/5/2007 tarihli ve 5651
sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar
Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'un 9. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı
sonucuna varılmıştır. .
ii. Meşru Amaç
27. Başvuruya konu haberlere erişimin engellenmesine ilişkin
kararın başkalarının şöhret veya haklarının
korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç
taşıdığı sonucuna ulaşılmıştır.
iii. Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine
Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
28. Somut olaya uygulanan genel ilkelerin geniş anlatımı için
Anayasa Mahkemesinin Ali Kıdık
(aynı kararda bkz. §§ 41-67) kararına bakılabilir.
(2) 5651
Sayılı Kanun'un 9. Maddesine Dayanan Erişimin Engellenmesi Kararı Hakkında Bazı
Tespitler
29. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun ile getirilen içeriğin yayından
çıkarılması ve yayına erişimin engellenmesi kararlarına yönelik usulü ayrıntılı
bir şekilde incelemiş (Ali Kıdık, §§ 55-63) ve bu yöndeki ilkeleri birçok
kararında yinelemiştir (örnek olarak bkz. Miyase İlknur ve diğerleri, B. No: 2015/15242, 18/7/2018, §§
32-35; Yeni Gün Haber Ajansi
Basin ve Yayıncılık A.Ş., B. No:
2015/6313, 13/9/2018, §§ 25-28; Özgen Acar
ve diğerleri, B. No: 2015/15241, 31/10/2018, §§ 30-33; IPS İletişim Vakfı, B. No: 2015/14758,
30/10/2018, §§ 27-30). Mahkemeye göre bu usul kanun koyucunun internet
ortamında işlenen suçlarla mücadelenin daha etkin yapılabilmesi, özel hayatın
ve kişilik haklarının hızlı ve etkili bir şekilde korunması ihtiyacı nedeniyle
öngördüğü özel ve hızlı sonuç alınabilecek bir koruma tedbiri kararıdır;
dolayısıyla istisnai bir yoldur (Ali Kıdık, § 55; Miyase İlknur ve diğerleri, § 33; Yeni
Gün Haber Ajansi Basin ve
Yayıncılık A.Ş., § 26; Özgen Acar
ve diğerleri, § 31).
30. Anayasa Mahkemesi başvuruya konu internet yayınına erişimin
engellenmesi tedbirinin alınmasını ancak bir görünüşte haklılık veya ilk
bakışta (prima
facia) haklılık varsa meşru kabul etmekte ve bu usulün ancak
internet yayınının kişilik haklarını apaçık bir şekilde ihlal ettiğinin daha
ilk bakışta anlaşıldığı durumlarda işletilebileceğini belirtmektedir. Anayasa
Mahkemesine göre bir kimsenin çıplak resimlerinin veya video görüntülerinin
yayımlanması gibi kişilik haklarının ihlal edildiğinin daha ileri bir inceleme
yapılmaya gerek olmaksızın ilk bakışta anlaşılabildiği hâllerde 5651 sayılı
Kanun'un 9. maddesinde öngörülmüş olan istisnai usul işletilebilir (Ali Kıdık, §§
62, 63).
(3) Şeref
ve İtibara Yapılan Müdahalelerde Başvurulabilecek Diğer Hukuki Yollar
31. Anayasa Mahkemesi, Ali Kıdık kararında 5651 sayılı Kanun'un 9.
maddesine göre ortada ilk bakışta ihlal bulunmayan hâllerde kişilik haklarının
korunması için genel hukuk ve ceza yollarına başvurulması gerektiği sonucuna
ulaşmıştır (Ali Kıdık,
§§ 66, 67).
(4) Genel
İlkelerin Somut Olaya Uygulanması
32. Başvuru konusu haberler, halka açık sermaye piyasalarında
yaşanan olaylar ve yapılan işlemlerle ilgilidir. Haberlerde yer alan;
müştekiler ile birlikte diğer bazı kişilerin bu piyasalarda usulsüz işlemler
yaptıkları, bu kişilerin piyasaları manipüle ederek yatırımcıları mağdur
ettikleri yönündeki iddialar SPK, Borsa İstanbul A.Ş. ve KAP verileri ile
yorumlanmaktadır. Haberlerde ayrıca anılan kişiler hakkında 6/12/2012 tarihli
ve 6362 sayılı Sermaye Piyasaları Kanunu'na muhalefet nedeniyle açılan
soruşturmalar ve yapılan suç duyuruları ile yargılanmakta oldukları ceza
davalarından bahsedilmektedir. Aracı kurum ve borsada hisseleri işlem gören şirketlerin
hissedarları ve yöneticileri olan müştekiler hakkında piyasadaki işlemleri ve
eylemleriyle ilgili yapılan haberlerde kamu yararı olduğu açıktır. Nitekim
Anayasa Mahkemesi daha önce aynı internet sitesinde müştekilerden biriyle
ilgili aynı minvalde yapılan bir haber nedeniyle gazeteci olan başvurucunun
cezalandırılması nedeniyle basın özgürlüğünün ihlal edildiğine yönelik
kararında, halka açık bir piyasada yaşanan olaylar ve yapılan işlemler ile
ilgili haberin kamuyu yakından ilgilendirdiğini belirtmiştir (Orhan Pala, B. No: 2014/2983, 15/2/2017, §
49).
33. Müştekiler haberlerin gerçeği yansıtmadığını, haberler
nedeniyle şeref ve itibarlarının zedelendiğini, Borsa İstanbul A.Ş.ye kote edilmiş şirketlerinin hisselerinin değerinin
azaldığını ileri sürerek 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesine göre internet
içeriğine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuşlardır. İstanbul 7. Sulh Ceza
Hâkimliğince müştekilerin talebi kabul edilmiştir. Hâkimlik kararının
gerekçesinde; bir bütün olarak haberlerin yatırımcıları etkileyecek nitelikte
yalan ve yanlış ifadeler içerdiği kanaatine varılmış ancak daha ileri bir
değerlendirme yapılmamıştır. Kararda, ne yalan ve yanlış olduğu belirtilen
ifadelere yer verilmiş ne de haber içeriklerinin gerçeği yansıtmadığına ilişkin
tespitin hangi delillere dayanarak ve nasıl yapıldığı belirtilmiştir. Üstelik
müştekilerin isimlerinin dahi zikredilmediği haberler ile KAP ve SPK'nın
internet sitelerinden aynen alıntılanan haberlere neden erişimin engellendiğine
yönelik bir bilgi de mevcut değildir. Başvurucu, Hâkimliğin erişimin
engellenmesi kararlarına itiraz etmiş; itiraz dilekçesinin eklerinde haber
içeriklerinin doğruluğunun kanıtı olarak birtakım deliller ortaya koymuştur.
Ancak itiraz merci herhangi bir değerlendirme yapmadan Hâkimliğin kararlarını
usul ve yasaya uygun bulmuştur.
34. Çelişmesiz bir dava sonucunda yayın içeriğine erişimin
engellenmesi kararı verebilmenin ancak hukuka aykırılığın ve kişilik haklarına
müdahalenin ilk bakışta anlaşılacak kadar belirgin olduğu ve zararın süratle
giderilmesinin zaruri olduğu hâllerde mümkün olduğu hatırlanmalıdır (bkz. §
30). Buna karşılık somut olayda derece mahkemeleri, başvuru konusu haberler ile
şeref ve itibara yapıldığı ileri sürülen saldırının çelişmeli bir yargılama
yapılmadan, gecikmeksizin ve süratle bertaraf edilmesi ihtiyacını ortaya
koyabilmiş değildir. Haber içeriklerinin incelenmesinden de 5651 sayılı
Kanun'un 9. maddesine göre içeriğe erişimin engellenmesi tedbirinin
uygulanmasını gerektirecek ağırlıkta bir durum bulunmadığı görülmektedir.
35. İnternet mecralarında yer alan fikir ve kanaat açıklamaları
nedeniyle bireylerin şeref ve itibar hakkına hukuka aykırı olarak
gerçekleştirilen müdahalelerde mağdurun asıl gayesinin zararının telafi
edilmesi olduğu nazara alındığında özellikle somut başvuruya konu benzer
uyuşmazlıklar açısından koşullara göre diğer ceza veya hukuk yollarının daha
yüksek başarı şansı sunabilecek, kullanılabilir ve etkili başvuru yolları
olduğu anlaşılmaktadır. Dahası müşteki, açacağı çelişmeli bir hukuk davasında
içeriğe erişimin engellenmesi talebini ileri sürme imkânına da her zaman
sahiptir (Ali Kıdık,
§ 86).
36. Sonuç olarak başvurunun bütün koşulları gözönünde
tutulduğunda 5651 sayılı Kanun'un 9. maddesi uyarınca çelişmeli bir yargılama
olmaksızın süresiz olarak etki gösteren tedbir mahiyetinde internete erişimin
engellenmesi kararı verilmesi için gösterilen gerekçeler ilgili ve yeterli
kabul edilemez.
37. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence
altına alınan ifade özgürlüğünün ve Anayasa'nın 28. maddesinde güvence altına
alınan basın özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Serdar ÖZGÜLDÜR bu görüşe katılmamıştır.
3. 6216 Sayılı Kanun'un
50. Maddesi Yönünden
38. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
39.Anayasa Mahkemesinin
Mehmet Doğan ([GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 57-60) kararında, Anayasa Mahkemesince bir temel
hakkın ihlal edildiği sonucuna varıldığında ihlalin ve sonuçlarının nasıl
ortadan kaldırılacağının belirlenmesi hususunda genel ilkelere yer verilmiştir.
40. Başvurucu, ihlalin tespiti ile toplam 310.000 TL manevi
tazminat talebinde bulunmuştur.
41. Anayasa Mahkemesi, başvurucu tarafından yayımlanan haberin
içeriğine erişimin engellenmesine karar verilmesinin demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygun düşmediği ve bu nedenle başvurucunun ifade ve basın
özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Dolayısıyla somut başvuruda
ihlalin mahkeme kararlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
42. Bu durumda ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır.
Buna göre yapılacak yeniden yargılama ise 6216 sayılı Kanun'un 50. maddesinin
(2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda derece mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle
ihlale yol açan mahkeme kararlarının ortadan kaldırılması ve nihayet ihlal
sonucuna uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararların
bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
43. Diğer taraftan somut olay bağlamında yeniden yargılama
yapılmasına karar verilmesi ihlale yol açan yargılama sürecine muhatap olan
başvurucunun bu sürede uğradığı bütün zararları gidermemektedir. Üstelik
ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına
karar verilmekle birlikte başvurucunun muhatap olduğu yargısal süreç devam
etmektedir. Dolayısıyla eski hâle getirme
kuralı çerçevesinde ihlalin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılabilmesi için
ifade özgürlüğünün ihlali nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle ve yeniden
yargılama suretiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında
başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
44. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 453.80 TL harç ve 2.475
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 2.928,80 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. İfade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Serdar ÖZGÜLDÜR'ün
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade
özgürlüğünün ve 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğünün İHLAL
EDİLDİĞİNE Serdar ÖZGÜLDÜR'ün karşıoyu
ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 7. Sulh Ceza
Hâkimliğine (2015/1773 D. İş ve 2015/1821 D. İş) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
E. 453.80 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
2.928,80 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
3/7/2019 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY GEREKÇESİ
Başvuru konusu olayda “erişimin engellenmesi” kararı, anılan
internet sitesinin tamamına değil, anılan sitenin muhteviyatında bulunan
haberlerden 19 haber içeriğine karşı getirilmiştir. 4.5.2007 tarih ve 5651
Sayılı Kanunun “İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi”
başlıklı 9 uncu maddesi ile internet üzerinden yapılan her türlü yayın yoluyla
kişilik hakları ihlâli iddiaları konusunda, bu yayınların muhatabı kişiler
yönünden özel bir koruma sistemi öngörülmüş ve ilgilinin başvurusu üzerine,
ilgili sulh Ceza hâkiminin kararı ile, koşullarının mevcut olması halinde bir
tedbir mahiyetindeki “erişimin engellenmesi” kararı verilebileceği hüküm altına
alınmıştır. İtirazı kabil olan ve itirazın reddedilmesi halinde kesinlik
kazanan bu kararın, kişi hak ve özgürlükleri bakımından öngörülen önemli bir
koruma mekanizması olduğu, bireyin şeref ve itibarının korunması hakkı
çerçevesinde ifade özgürlüğüne getirilmiş olan bu yasal sınırlama sebebinin,
her somut olayda ilgili yargı organınca (sulh ceza hâkimince) değerlendirilip
takdir edileceği, itiraza tâbi bu kararın kesinleşmesinin ancak anılan “tedbir”
yönünden söz konusu olabileceği, “erişimin engellenmesi” kararına muhatap
gerçek veya tüzel kişinin Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve diğer özel kanunların
sağladığı imkândan istifade ile açacağı davalar (örneğin, müdahalenin men’i, tazminat, tespit vb.) yoluyla, internet yayınındaki
iddialarının hukuki haklılığını öne sürebileceği (sürmesi gerektiği), bu
davalarda haklılığının ortaya çıkması sonrasında “erişimin engellenmesi” kararı
veren mercie başvurarak bu kararın kaldırılmasını sağlayabileceği, internet
karşısında tamamen korumasız olan kişiler bakımından öngörülen yasal koruma
sisteminin salt eleştirilmesi ve ihmali suretiyle bir ihlâl değerlendirmesi
yapmanın, ifade özgürlüğünün bireyin şeref ve itibarına terci edilmesi gibi bir
sonuca yol açacağı ve üçüncü kişileri internet yayınları karşısında hukuki
himayeden yoksun bırakacağı, dolayısiyle sanki bir
“yapısal sorun” varmış gibi bir kabulden hareketle henüz hukuki bir ihtilaf
konusu olmayan veya hukuki anlamda sonuçlanmayan bir sorunun, daha başlangıçta
bireysel başvuruya konu yapılmasının hukuka uygun düşmeyeceği ve başvuru
yolları tüketilmeden yapılan bu müracaatın da esas yönünden incelenmesinin
mümkün olmadığı kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına
katılmıyorum.