TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YUNUS ÖZYAŞAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/16529)
|
|
Karar Tarihi: 31/10/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Serdar
ÖZGÜLDÜR
|
|
|
Serruh KALELİ
|
|
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
Raportör
|
:
|
Fatih
HATİPOĞLU
|
Başvurucu
|
:
|
Yunus
ÖZYAŞAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Hakan
TATAŞ
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, somut ve yeterli gerekçe gösterilmeden matbu
gerekçelerle tutukluluğun devamına karar verilmesi ve tutukluluk süresinin
makul süreyi aşması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının;
yargılamanın makul sürede bitirilememesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının
ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 5/10/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvurucu, Çermik Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla
16/7/2010 tarihinde gözaltına alınmıştır.
6. Savcılık 19/7/2010 tarihinde başvurucunun ifadesini almış ve
aynı tarihte "kasten öldürme", "kasten öldürmeye teşebbüs"
ve "10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer
Aletler Hakkında Kanun'a muhalefet" suçlarından tutuklanması istemiyle
Çermik Sulh Ceza Mahkemesine sevketmiştir.
7. Çermik Sulh Ceza Mahkemesi 20/7/2010 tarihinde başvurucunun
"kasten öldürme", "kasten öldürmeye teşebbüs" ve "6136
sayılı Kanun'a muhalefet" suçlarından tutuklanmasına karar vermiştir.
8. Çermik Cumhuriyet Başsavcılığı dosyayı fezleke ile Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığına (Başsavcılık)göndermiş, Başsavcılık 8/2/2011 tarihli
iddianame ile başvurucu ve diğer şüpheliler hakkında "kasten
öldürme", "kasten öldürmeye teşebbüs" ve "6136 sayılı
Kanun'a muhalefet" suçlarından aynı yer ağır ceza mahkemesine kamu davası
açmıştır.
9. Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) E.2011/94 sayılı
dosya üzerinden yargılamaya başlamış, Mahkeme 10/7/2015 tarihinde yaptığı yirmi
dokuzuncu duruşmada başvurucunun nitelikli kasten öldürme suçlarından 16 yıl 8
ay ve 15 yıl, kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından (altı kez) 8 yıl 4 ay hapis
cezası ile 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan adli para cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir. Mahkeme hükümle birlikte başvurucunun
tutukluluk halinin devamına da karar vermiştir.
10. Başvurucunun hükmen tutukluluğun devamı kararına yaptığı
itirazı Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesince 4/8/2015 tarihinde reddedilmiştir.
11. Karar başvurucuya 4/9/2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
12. Başvurucu 5/10/2015 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
13. Yargıtay 1. Ceza Dairesi-katılan A.K.ya karşı işlenen kasten öldürmeye teşebbüs ve 6136
sayılı Kanun'a muhalefet suçlarından verilen hükümler hariç- başvurucu hakkında
Mahkemece nitelikli kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından
verilen hükümleri 12/10/2017 tarihinde onamıştır.
14. Mahkeme bozulan hükümler yönünden (bkz. § 13) E.2017/490
sayılı dosya üzerinden yargılamaya devam etmiş ve 22/2/2018 tarihli kararıyla
başvurucunun 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan beraatine,
kasten öldürmeye teşebbüs suçundan ise 7 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar vermiştir.
15. Yargıtay dosya sorgulama ekranında yapılan incelemeye göre
kasten öldürmeye teşebbüs suçundan verilen hüküm yönünden dosya temyiz
aşamasında derdesttir.
IV. İLGİLİ HUKUK
16. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Tazminat istemi" kenar başlıklı
141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili bölümü şöyledir:
"Suç soruşturması veya kovuşturması
sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında
yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne
çıkarılmayan,
...
Kişiler, maddî ve manevî her türlü
zararlarını, Devletten isteyebilirler."
17. 5271 sayılı Kanun'un "Tazminat
isteminin koşulları" kenar başlıklı 142. maddesinin (1)
numaralı fıkrası şöyledir:
"Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin
ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde
karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat
isteminde bulunulabilir."
V. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 31/10/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
1. Tutukluluğun Makul
Süreyi Aştığı İddiası
a. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu, yeterli gerekçe gösterilmeden şablon gerekçelerle
tutukluluğunun devamına karar verildiğini ve uzun süredir tutuklu olduğunu
belirterek Anayasa’nın 19. maddesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür
b. Değerlendirme
20. Anayasa'nın "Kişi
hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin yedinci
fıkrası şöyledir:
"Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde
yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme
hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır
bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye
bağlanabilir."
21. Başvurucunun şikâyetlerinin Anayasa’nın 19. maddesinin
yedinci fıkrası çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
22. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun
yollarının tüketilmiş olması şarttır."
23. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45.
maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem,
eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının
tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."
24. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine
bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403,
26/3/2013,§§ 16, 17).
25. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami
süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular
bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece
mahkemesince mahkumiyet hükmü verilmiş ise hüküm kesinleşmemiş olsa da 5271
sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının
tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ahmet Kubilay Tezcan, B.No:
2014/3473, 25/1/2018, §§ 24-27; Ekrem Atıcı,
B. No: 2014/15609, 8/3/2018, §§ 27-30).
26. Bireysel başvuruda bulunduktan sonra 22/2/2018 tarihinde
mahkûmiyetine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına
ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada
incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun
tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece
başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı
Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna uygun
telafi kabiliyetini haiz etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu
tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun
"ikincillik niteliği" ile bağdaşmamaktadır.
27. Açıklanan nedenlerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Makul Sürede
Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
a. Başvurucunun İddiaları
28. Başvurucu, yargılamanın uzun sürdüğünü belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
b. Değerlendirme
29. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi
şöyledir:
"Başvuruda bulunabilmek
için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."
30. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel
başvuru hakkı" kenar
başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:
"İhlale neden olduğu
ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olması gerekir."
31. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru
yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının
tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm
organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya
çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu
nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin iddiaların
öncelikle hukuk sisteminde mevcut idari merciler ve/veya derece mahkemeleri
önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme
kavuşturulması esastır (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 16).
32. 25/7/2018 tarihli ve 7145 sayılı Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 20. maddesiyle,
9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı
Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun'a eklenen geçici 2.
maddeye göre, Anayasa Mahkemesine yapılan ve münhasıran bu maddenin yürürlüğe
girdiği 31/7/2018 tarihi itibarıyla Anayasa Mahkemesinde derdest olan yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiasıyla
ilgili bireysel başvuruların Komisyon
tarafından incelenerek karara bağlanması öngörülmüştür.
33. Anayasa Mahkemesi Ferat Yüksel (B. No: 2014/13828, 12/9/2018) kararında ;
yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ya da yargı kararlarının geç
veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiasıyla 31/7/2018
tarihinden önce gerçekleştirilen bireysel başvurulara ilişkin olarak Tazminat
Komisyonuna başvuru imkânının getirilmesine ilişkin yolu ulaşılabilir olma,
başarı şansı sunma ve yeterli giderim sağlama kapasitesinin bulunup bulunmadığı
yönlerinden inceleyerek bu yolun etkililiğini tartışmıştır (Ferat Yüksel, § 26).
34. Ferat Yüksel kararında özetle; anılan başvuru
yolunun kişileri mali külfet altına sokmaması ve başvuruda kolaylık sağlaması
nedenleriyle ulaşılabilir olduğu, düzenleniş şekli itibarıyla ihlal iddialarına
makul bir başarı şansı sunma kapasitesinden mahrum olmadığı vetazminat
ödenmesine imkân tanıması ve/veya bu mümkün olmadığında başka türlü telafi
olanakları sunması nedenleriyle potansiyel olarak yeterli giderim sağlama
imkânına sahip olduğu hususunda değerlendirmelerde bulunulmuştur (Ferat Yüksel, §§ 27-34). Bu gerekçeler
doğrultusunda Anayasa Mahkemesi ilk bakışta ulaşılabilir olan ve ihlal
iddialarıyla ilgilibaşarı şansı sunma ve yeterli
giderim sağlama kapasitesi olduğu görülen Tazminat Komisyonuna başvuru yolu
tüketilmeden yapılan başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil niteliği ile bağdaşmayacağı
sonucuna vararak başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul
edilemezlik kararı vermiştir (Ferat Yüksel,
§§ 35, 36).
35. Mevcut başvuruda söz konusu karardan ayrılmayı gerektiren
bir durum bulunmamaktadır.
36. Açıklanan gerekçelerle aşağıda başvurunun diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Tutukluluğun makul süreyi aşması nedeniyle kişi hürriyeti
ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş
olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
31/10/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.