logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Cem Göçer ve diğerleri [2.B.], B. No: 2015/16699, 2/3/2022, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CEM GÖÇER VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/16699)

 

Karar Tarihi: 2/3/2022

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ömer MENCİK

Başvurucular

:

1. Mehmet Zeki DOĞAN

Vekili

:

Av. Ümit SİSLİGÜN

 

 

2. Murat TÜRK

Vekili

:

Av. Ramazan DEMİR

 

 

3. Cem GÖÇER

Vekili

:

Av. Engin GÖKOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuların posta yolu ile göndermek istediği dokümanların sakıncalı bulunarak gönderilmemesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 21/10/2015 tarihinde yapılmıştır. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

3. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

4. 2015/17773 ve 2016/49677 numaralı başvurular incelenen başvuruyla birleştirilmiştir.

5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

6. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.

III. OLAY VE OLGULAR

7. Başvuru formları ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. 2015/17773 Numaralı Başvuru Yönünden

8. Başvurucu; başvuru tarihinde Bolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır.

9. Başvurucu; bir dergiye kitap tanıtımı, hikâye ve denemelerden oluşan bir mektup göndermek istemiştir. Ceza İnfaz Kurumu Mektup Okuma Komisyonu söz konusu el yazısı metni incelemiş ve içeriğini dikkate alarak metnin Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kuruluna sunulmasına karar vermiştir.

10. Disiplin Kurulu, incelemesinin sonucunda el yazısı metni sakıncalı görerek metnin Kurum dışına gönderilmemesine ve alıkonulmasına karar vermiştir. Disiplin Kurulu, kararında söz konusu metnin suç örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yönelten yalan ve yanlış beyanlar ile örgüt mensuplarını öven ve yücelten ifadeler içerdiğini kabul etmiştir.

11. Başvurucu, Disiplin Kurulu kararına karşı Bolu İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. Hâkimlik 12/6/2015 tarihli kararıyla başvurucunun şikâyetini reddetmiştir. Ret kararında Hâkimlik, Disiplin Kurulu ile benzer nitelikte olan bazı gerekçelere değinmiştir. Söz konusu açıklamalar sonrasında Hâkimlik, dokümanın gönderilmemesinin 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 68. maddesinin üçüncü fıkrasının bir gereği olduğunu, bu nedenle Disiplin Kurulu kararının hukuka uygun olduğunu ifade etmiştir.

12. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı 18/6/2015 tarihinde itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Bolu Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazı reddetmiştir.

B. 2015/16699 Numaralı Başvuru Yönünden

13. Başvurucu; başvuru tarihinde Ankara 1 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır.

14. Başvurucu, avukat olduğunu belirttiği B.T. adlı kişiye bir sayfadan oluşan mektup ile on altı sayfadan oluşan karikatür göndermek istemiştir. Ceza İnfaz Kurumu başvurucuya, söz konusu mektup ve eklerinin savunmaya yönelik olup olmadığını sormuştur. Başvurucu, dokümanın savunmaya yönelik olmadığını bildirmesine rağmen buna dair bir dilekçe vermemiştir. Bunun üzerine Ceza İnfaz Kurumu dokümanı doğrudan Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine göndermiştir.

15. Hâkimlik, başvuruya konu mektubu ve ekindeki karikatürleri incelemiştir. İnceleme sonucunda Hâkimlik, dokümanın savunmaya yönelik olmadığını tespit ettikten sonra içeriğinde yargı mercilerini aşağılayıcı unsurlar bulunduğunu belirtmiş ve ilgilisine gönderilmemesine karar vermiştir.

16. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı 31/8/2015 tarihinde itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Ankara Batı 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazı reddetmiştir.

C. 2016/49677 Numaralı Başvuru Yönünden:

17. Başvurucu, başvuru tarihinde Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktadır.

18. Başvurucu, avukat olduğunu belirttiği A.H.K. adlı kişiye bir doküman göndermek istemiştir. Ceza İnfaz Kurumu savunmaya yönelik olabileceğini değerlendirerek dokümanı doğrudan Edirne 1. İnfaz Hâkimliğine göndermiştir.

19. Hâkimlik başvuruya konu dokümanı incelemiştir. İnceleme sonucunda Hâkimlik, dokümanın savunmaya yönelik olmadığını tespit etmiş ve gönderilmemesine karar vermiştir. Hâkimlik dokümanın içeriğine dair bir değerlendirme yapmamıştır.

20. Başvurucu, Hâkimlik kararına karşı itiraz yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Edirne 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimlik kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek itirazı reddetmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

21. 5275 sayılı Kanun'un "Hükümlünün mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı" kenar başlıklı 68. maddesinin ilgili kısmının olay tarihindeki hâli şöyledir:

"(1) Hükümlü, bu maddede belirlenen kısıtlamalar dışında, kendisine gönderilen mektup, faks ve telgrafları alma ve ücretleri kendisince karşılanmak koşuluyla, gönderme hakkına sahiptir.

(2) Hükümlü tarafından gönderilen ve kendisine gelen mektup, faks ve telgraflar; mektup okuma komisyonu bulunan kurumlarda bu komisyon, olmayanlarda kurumun en üst amirince denetlenir.

(3) Kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgraflar hükümlüye verilmez. Hükümlü tarafından yazılmış ise gönderilmez.

..."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

22. Anayasa Mahkemesinin 2/3/2022 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

23. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan ve adli yardım talebinde bulunan başvuruculardan Murat Türk ve Cem Göçer'in açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. İfade Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucuların İddiaları ve Bakanlık Görüşü

24. Başvurucular, hükümlü olarak bulundukları kurumdan yolladıkları dokümanların somut bir gerekçe olmadan gönderilmediğini, kurumların ve derece mahkemelerinin gerekçelerinin muğlak olduğunu, somut olaya ilişkin bir değerlendirme içermediğini belirtmiştir. Ayrıca başvurucular yapılan uygulamalarla düşüncelerini başkalarına ulaştırmalarının engellendiğini belirtmiş ve ifade özgürlüğü ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

25. Bakanlık görüşünde somut olaya ilişkin bazı açıklamalara ve Anayasa Mahkemesi kararlarına yer verilerek başvurucuların şikâyetlerine ilişkin değerlendirme yapılırken bu hususların dikkate alınması gerektiği açıklanmıştır. Bunun yanında Bakanlık görüşünde derece mahkemeleri kararlarındaki gerekçelerin başvuru konusu dokümanların gönderilmemesi için ilgili ve yeterli olduğu belirtilmiştir. Son olarak alınan tedbirlerin demokratik toplumda gerekli ve orantılı olduğu ifade edilmiştir.

26. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında genel hatlarıyla başvuru formunda belirttiği iddialarını tekrarlamıştır.

2. Değerlendirme

27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Yazılı belgelerin bir başkasına verilmesi, iletilmesi, bastırılması özgürlüğü ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu nedenle mevcut koşullar altında başvurunun ifade özgürlüğü kapsamında incelenmesi gerekir (benzer değerlendirmeler için bkz. Bejdar Ro Amed, B. No: 2013/7363, 16/4/2015, § 40; Murat Türk (2),B. No: 2013/7082, 21/4/2016, § 36).

a. Kabul Edilebilirlik Yönünden

28. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

b. Esas Yönünden

29. Başvuruya konu dokümanların ceza infaz kurumları dışına gönderilmesinin engellenmesi ile başvurucuların ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulduğunun kabul edilmesi gerekir. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 26. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Temel hak ve hürriyetler, ... yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin ... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.

30. Müdahaleye dayanak olan 5275 sayılı Kanun’un 68. maddesinin kanunla sınırlama ölçütünü karşıladığı (benzer değerlendirmeler için bkz. Bejdar Ro Amed, § 51; Murat Türk (2),§ 37; Ahmet Temiz B. No: 2013/1822, 20/5/2015, §§ 37-46), müdahalenin Anayasa’nın 26. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan kamu düzeninin korunması meşru amacı kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını değerlendirmektir. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72; Ferhat Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında benzer değerlendirmeler için bkz. Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, §§ 38-41; Cihat Özdemir, B. No: 2015/214, 9/5/2018, § 21; Eşref Arslan, B. No: 2014/14655, 18/7/2018, §§ 39-43).).

31. Somut olayda başvurucular, kurum dışındaki bazı kişilere doküman göndermek istemiştir. Disiplin Kurulu ve Hâkimlikler dokümanların savunmaya yönelik olmadığını, suç örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yönelten yalan ve yanlış beyanlar ile örgüt mensuplarını öven ve yargı mensuplarını aşağılayan ifadeler içerdiğini kabul etmiş; gönderilmemesine karar vermiştir. Mahkemeler de Hâkimlik kararlarını hukuka uygun bulmuştur.

32. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların ifade özgürlüğünün de Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altında olduğu konusunda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır (Murat Karayel (5), § 27).

33. Öte yandan bir hapis cezasının veya özgürlükten yoksun bırakan benzer bir yaptırımın amacı ve meşruiyeti toplumu suça karşı korumak ve bununla bağlantılı olarak mahkûmların ıslahını sağlayabilmektir(daha geniş değerlendirmeler için bkz. Halil Bayık [GK], B. No: 2014/20002, 30/11/2017, § 36). Mahkûmların kendilerini geliştirmelerine imkân sağlayan edebî metinler oluşturmalarına ve bunları yayımlayabilmelerine imkân tanınması da mahkûmların ıslahı için önem taşımaktadır.

34. Bununla birlikte ifade özgürlüğü mutlak bir hak değildir ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlanabilir. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

35. Terör örgütleriyle veya terör faaliyetleriyle ilişkili olduğu değerlendirilen yazılı bir metnin kişilerin ve ceza infaz kurumunun güvenliğine zarar verme ihtimalinin tespit edilmesinde ilk elden bilgiye sahip ceza infaz kurumu yetkililerinin ve derece mahkemelerinin daha geniş takdir payı bulunduğunda şüphe yoktur (benzer durumlarda ceza infaz kurumu yetkililerinin takdir payına ilişkin değerlendirmeler için bkz. Özkan Kart, B. No: 2013/1821, 5/11/2014, § 51; Ahmet Temiz (6), B. No: 2014/10213, 1/2/2017, § 41). Bunun yanında bahsi geçen doküman gibi yazılı metinlerin bütünüyle ele alındığında özel bir kişiye, kamu görevlilerine veya halkın belirli bir kesimine karşı şiddete teşvik edip etmediğinin belirlenmesi için metinlerde kullanılan terimlerin ve hangi bağlamda yazıldığının dikkate alınması uygun olacaktır (Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 100).

36. Ceza infaz kurumlarınca mahpusların ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerin takdir payı içinde kalıp kalmadığı ve esas itibarıyla demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığı müdahalenin gerekçesine bakılarak anlaşılabilir. Dolayısıyla mevcut başvurudaki gibi ifade özgürlüğüne yapılan müdahalelerde kurumların ve derece mahkemelerinin dava konusu ifadelerin ceza infaz kurumunun asayişini ve güvenliğini tehlikeye düşüren, kamu görevlilerini hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının örgütsel amaçlı olarak haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakaret oluşturan ifadeleri içerip içermediğini değerlendirmeleri gerekir (Bejdar Ro Amed, § 80; idare ve derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapılmaması nedeniyle ihlal sonucuna ulaşılan bir karar için bkz. Kamuran Reşit Bekir [GK], B. No: 2013/3614, 8/4/2015, § 73; derece mahkemelerince söz konusu değerlendirmelerin yapıldığının tespit edildiği bir karar için bkz. Ahmet Temiz (6), §§ 39-44).

37. Somut olayda dokümanın alıkonulmasına yönelik olarak Disiplin Kurulu ve Hâkimlik kararlarında; gönderen, muhatap ve içerik gözetilerek başvuruya konu doküman içeriğinde yer alan hangi sözlerin suç örgütü mensuplarının örgütsel amaçlı haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yönelten yalan ve yanlış beyanlar ile örgüt mensuplarını öven ve yargı mensuplarını aşağılayan ifadeler içerdiği belirtilmeden dokümanın tamamının sakıncalı olduğuna karar verilmiştir. Bu tespitleri yapan kararları denetleyen derece mahkemelerinin kararlarında da söz konusu dokümanların neden sakıncalı olduğu dokümanın içeriğiyle ilişkilendirerek gerekçelendirilmemiştir. Hatta Edirne 1. İnfaz Hâkimliği kararında söz konusu dokümanın içeriğine dair hiçbir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bir dokümanın savunmaya yönelik olmamasının dokümanın gönderilmemesi sebeplerinden hangisi kapsamında kaldığı hususunda bir değerlendirmeye de Edirne 1. İnfaz Hâkimliği kararında rastlanmamıştır. Bunun yanında dokümanların sakıncalı görülen kısımlarının çıkarılarak gönderilmesinin mümkün olup olmadığı hususunun da kararlarda tartışılmadığı anlaşılmıştır.

38. Anayasa Mahkemesi, çok sayıdaki kararında ifade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahalelerin Anayasa'nın 26. maddesini ihlal edeceğini ifade etmiştir. İfade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçelerin ilgili ve yeterli olması gerekir (diğerleri arasından bkz. Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60; hükümlü ve tutuklulara uygulanan disiplin cezaları bağlamında bkz. Eşref Arslan, §§ 50-54; Abdulhamit Babat (3), B. No: 2015/3370, 9/1/2020, §§ 33-37). Sonuç olarak somut olayda Disiplin Kurulu ve Hâkimlikler, başvurucuların göndermek istediği dokümanların gönderilmemesinin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını ilgili ve yeterli bir gerekçe ile gösterememiştir. Bu nedenle başvuru konusu dokümanların gönderilmemesinin demokratik bir toplumda gerekli olduğunun gösterilemediği değerlendirilmiştir.

39. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

40. İfade özgürlüğü şikâyeti yönünden ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucuların adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki şikâyetlerinin ayrıca incelenmesine gerek görülmemiştir.

C. 6216 Sayılı Kanun'un 50. Maddesi Yönünden

41. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

42. Öte yandan ihlalin niteliğine göre yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucuların tazminat talepleri kabul edilmemiştir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Talepte bulunan başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bolu İnfaz Hâkimliğine (E.2015/590, K.2015/608 sayılı karar), Ankara Batı İnfaz Hâkimliğine (E.2015/3745, K.2015/3747 sayılı karar) ve Edirne 1. İnfaz Hâkimliğine (E.2016/1309, K.2016/1324 sayılı karar) GÖNDERİLMESİNE,

E. 239,50 TL harç ve 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 4.739,50 yargılama giderinin başvurucu Mehmet Zeki Doğan'a, 4.500 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin ise diğer başvuruculara ayrı ayrı ÖDENMESİNE,

F. Başvurucuların tazminat taleplerinin REDDİNE,

G. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/3/2022 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Cem Göçer ve diğerleri [2.B.], B. No: 2015/16699, 2/3/2022, § …)
   
Başvuru Adı CEM GÖÇER VE DİĞERLERİ
Başvuru No 2015/16699
Başvuru Tarihi 21/10/2015
Karar Tarihi 2/3/2022
Birleşen Başvurular 2015/17773, 2016/49677

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan başvurucuların posta yolu ile göndermek istediği dokümanların sakıncalı bulunarak gönderilmemesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü Ceza infaz kurumunda ifade İhlal Yeniden yargılama

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5275 Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun 68
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi