TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
RECEP GÜLTEPE BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2015/16737)
Karar Tarihi: 10/1/2019
Başkan
:
Burhan ÜSTÜN
Üyeler
Serdar ÖZGÜLDÜR
Serruh KALELİ
Hicabi DURSUN
Kadir ÖZKAYA
Raportör
Fatih HATİPOĞLU
Başvurucu
Recep GÜLTEPE
Vekili
Av. Cemal DEMİR
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, gözaltı ve tutuklama tedbirinin hukuki olmaması ile soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 16/10/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:
A. Genel Bilgiler
6. PKK'nın terör örgütü olduğu ulusal ve uluslararası makamlar tarafından kabul edilmiş tartışmasız bir olgudur. Anılan örgütün gerçekleştirdiği terörist şiddet, bölücü amaçları dolayısıyla anayasal düzene, millî güvenliğe, kamu düzenine, kişilerin can ve mal emniyetine yönelik ağır tehdit oluşturmaktadır. Bu yönüyle ülkenin toprak bütünlüğünü hedef alan PKK kaynaklı terör, onlarca yıldır Türkiye'nin en hayati sorunu hâline gelmiştir (Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017, §§ 7-18).
7. Bununla birlikte kamuoyunda Demokratik açılım süreci, Çözüm süreci ve Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi gibi farklı isimlerle ifade edilen süreç içinde 2012 yılının son döneminden itibaren PKK tarafından gerçekleştirilen terör saldırıları önemli ölçüde azalmıştır. Ancak Suriye'de son yıllarda yaşanan iç savaşın Türkiye'nin güvenliği üzerinde etkileri olmuş, PKK ve DAEŞ kaynaklı terör olayları yeniden artmaya başlamıştır. Kamuoyunda 6-7 Ekim olayları ve hendek olayları olarak bilinen terör eylemleri bunların başında gelmektedir (Gülser Yıldırım (2), §§ 19-27).
8. Hendek olayları kapsamında PKK tarafından birçok yerleşim yerinde cadde ve sokaklara hendekler kazılıp barikatlar kurularak ve bu barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirilerek teröristler tarafından şehirlerin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çok sayıda terörist, halkın bu yerlere giriş ve çıkışını engellemek istemiştir. Güvenlik güçleri, hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış ve teröristlerle çatışmaya girmiştir. Aylarca devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında çok sayıda güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı imha edilmiştir (Gülser Yıldırım (2), §§ 28-30).
9. Terör saldırılarının gittikçe yoğunlaştığı ve ülkenin birçok bölgesine yayıldığı bu dönemde hem güvenlik güçleri hem de siviller hedef alınmıştır. Bu bağlamda PKK tarafından (başvurucunun seçim bölgesi olan Hakkâri, konuşma yaptığı Şırnak veDiyarbakır'da) 6/9/2015 tarihinde Yüksekova'da askerî karakola, 28/11/2015 tarihinde Sur'da güvenlik görevlilerine, 13/1/2016 tarihinde Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde polis lojmanlarına,24/3/2016 tarihinde Sur'da askerî karakola, 31/3/2016 tarihinde Bağlar'da polis aracına, 11/4/2016 tarihinde Hani'de askerî karakola, 15/4/2016 tarihinde Şırnak'ta güvenlik görevlilerine, 1/5/2016 tarihinde Dicle'de jandarma binasına, 10/5/2016 tarihinde Bağlar'da polis aracına, 12/5/2016 tarihinde Sur'da doğrudan sivillere, aynı gün İstanbul'da askerî servis aracına, 29/5/2016 tarihinde Kulp'ta güvenlik görevlilerine, 30/5/2016 tarihinde Silopi'de polis aracına, 28/6/2016 tarihinde Dicle'de polis aracına, 10/8/2016 tarihinde Sur'da polis ekiplerine, 15/8/2016 tarihinde Bismil'de Bölge Trafik Müdürlüğüne, 9/10/2016 tarihinde Şemdinli'de askerî kontrol noktasına ve 4/11/2016 tarihinde Bağlar'da emniyete ait hizmet binalarına yönelik silahlı ve/veya bombalı saldırılar düzenlenmiş; ayrıca bombalı intihar saldırıları gerçekleştirilmiştir. Bu saldırılarda 60 güvenlik görevlisi ve -aralarında üç çocuk ve Diyarbakır Baro Başkanı'nın da bulunduğu- 51 sivil hayatını kaybetmiş, 308 güvenlik görevlisi ve 289 sivil yaralanmıştır.
B. Başvurucunun Tutuklanmasına İlişkin Süreç
10. Van Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) PKK terör örgütü ile bağlantılı suçlardan başlatılan soruşturma kapsamında 18/9/2015 tarihinde Savcılık tarafından ifadesi alınan başvurucu aynı tarihte serbest bırakılmıştır. İfade tutanağında, başvurucuya yöneltilen suçlamaların açıklandığı belirtilmiştir. Başvurucunun ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Van TEM [Terörle Mücadele] Şube Müdürlüğünde susma hakkımı kullanacağımı beyan ettiğimden ifadem alınmadı. Şu an huzurunuzda ifade vereceğim. Van il merkezinde bulunan iş yerimde çevre illere hitap eden soğutma işi üzerine çalışıyorum. Şunda resmi olarak Halkların Demokratik Partisi Edremit ilçe Başkanı olarak görev yapıyorum. 52 AP 153 plakalı araç benim adıma kayıtlıdır. Partinin belli bir gelir kaynağı olmadığı için parti çalışanları partinin seçim çalışmalarında kullanılmak üzere kendilerine ait araçları partiye tahsis ederler. Ben de bana ait olan 52 AP 153 plakalı aracımın anahtarını HDP Edremit İlçe binasındaki bana ait odada bulunan masanın üzerinde bıraktım ve partide görevli Z.A., N.T., A.S., G.H., Ş.T., E.Ç., L.B., H.E., H.B., ve Ö.T.ye aracı kullanabileceklerini söyledim. Aracın kimde olduğunu, kimin kullandığını, kime verdiklerini bilmiyorum. Aracımda bulunan patlayıcı maddeler, telsizlerden ve diğer eşyalardan herhangi bir bilgim yoktur. Daha önceden zaman zaman aracımı seçimlerde parti çalışmaları için veriyordum hatta 20 gün aracı hiç görmediğim oluyordu. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum."
11. Başsavcılık 30/9/2015 tarihinde dosya içeriğinde bulunacak olan tüm bilgi ve belgelerin gizli tutulmamasının soruşturmayı tehlikeye düşürebileceğinden bahisle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre soruşturma dosyasının incelenmesi ve dosyadaki evraklardan suret alınması hakkının kısıtlanmasına karar verilmesini talep etmiş, Van 2. Sulh Ceza Hâkimliği 1/10/2015 tarihinde dosya içeriğinden veya belgelerden örnek alınmasının kısıtlanmasına karar vermiştir.
12. Savcılık 5/10/2015 tarihinde başvurucunun yeniden ifadesini almıştır. İfade tutanağında, başvurucuya yöneltilen suçlamaların açıklandığı belirtilmiştir. Başvurucunun ifadesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Kendime ait facebook hesabımda aracın çalındığını yazdığım doğrudur. Ancak ticaret işi ile uğraşıyorum ve hakkımda bir soruşturma yürütüldü. Buna ilişkin olarak yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemek için bu şekilde bir açıklama yaptım. İlk ifademde belirttiğim hususlar doğrudur. O ifadede tarafıma aracı tespit ettiğim kişilerle ilgili soru sorulduğunda bende o isimleri vererek onların haberi olabileceğini söylemiştim. Ancak ifadede onlara teslim ettiğim şeklinde geçilmiştir. Ben aracımı eylemlerde kullanılmak üzere kimseye teslim etmedim, üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum. R.B., B.A., G.Ö., H.Ö, E.E., N.T.yi tanımıyorum. İ.A. yanımda çalışan bir işçidir , H.G. yanımda çalışan bir işçidir. Ben üzerime atılı suçu işlemedim. Kendime ait üzerinde kimlik bilgilerim bulunan ruhsatı bulunan aracı böyle bir suç işlenmesi için birisine vermem düşünülemez ..."
13. Savcılık, terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme ve terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanması talebiyle başvurucuyu aynı tarihte sulh ceza hâkimliğine sevk etmiştir. Tutuklama talep yazısının ilgili kısmı şöyledir:
"... PKK/KCK terör örgütünün talimatları doğrultusunda Van ilinde başlayan sokak eylemlerinde bulunduğu ve eylemci gruba molotof dağıttığı yönünde bilgi edinilen 52 AP 153 plakalı aracın 16/9/2015 tarihinde ilimiz Doğu Caddesi üzerinde görülmesi üzerine durdurulmaya çalışıldığı ancak durmayan aracın kaçmaya başladığı, aracın takip edildiği ancak kimliği tespit edilemeyen sürücüsünün aracı bırakarak kaçtığı bildirilmiştir.
Gecikmesinde sakınca bulunan hal nedeniyle araç üzerinde CMK 116 v.d. maddelerine göre arama ve elkoyma işlemi yapılması amacıyla gerekli yazılı talimat verilmiştir. Araçta yapılan aramada 3 adet telsiz, 8 adet el yapımı bomba yapımında dış kap olarak kullanılan malzeme, 9 adet 9x19 mm çap ve tipinde fişek, bir çift inşaat eldiveni ve bir adet pense bulunmuştur.
Araç üzerinde yapılan parmak izi incelemesinde terör örgütünün kırsal alanında faaliyet yürüttüğü yönünde bilgiler olduğu bildirilen R.B. ve H.Ö.nün parmak izleri tespit edilmiştir.
Aracın resmi tescilli sahibinin Recep Gültepe olduğu alınan beyanında Halkların Demokrasi Partisi resmi Edremit İlçe Başkanı olduğunu kendisine ait araçlardan biri olan 52 AP 153 plakalı aracı seçim çalışmalarında kullanılmak amacıyla parti binasına bıraktığını ve isimlerini verdiği parti yetkililerine anahtarı teslim ettiğini belirtmiştir. Şüphelinin ifadesinde belirttiği kişilerin alınan ifadelerinde aracın teslim edildiğine dair bilgilerinin olmadığını beyan ettikleri,
Şüphelinin üzerine atılı suçu işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunduğu anlaşılmakla ... [tutuklanmasına karar verilmesi talep olunur.]"
14. Başvurucu, Van 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 5/10/2015 tarihinde yapılan sorgusunun ardından haftanın belirlenen gününde kolluk birimine başvurma ve yurt dışına çıkamamak şeklinde belirlenen adli kontrol tedbiri uygulanmak şartıyla serbest bırakılmıştır.
15. Savcılık 7/10/2015 tarihinde, Hâkimliğin tutuklama talebinin reddine dair kararına itiraz etmiştir.
16. Savcılığın itirazını değerlendiren Van 1. Sulh Ceza Hâkimliği 8/10/2015 tarihinde, itirazın kabulüne ve başvurucu hakkında -tutuklanmak üzere- yakalama kararı çıkarılmasına karar vermiştir.
17. Anılan karar üzerine yakalanan başvurucunun sorgusu9/10/2015 tarihinde Van 1. Sulh Ceza Hâkimliğince yapılmıştır. Başvurucu, Hâkimlikteki savunmasında önceki savunmalarını tekrar ederek suçlamayı kabul etmemiştir.
18. Başvurucu müdafii ise Hâkimlikteki savunmasında özetle başvurucunun daha önce sorgusu yapıldıktan sonra serbest bırakıldığını, aynı suçlama nedeniyle yeniden tutuklamaya sevk edilebilmesi için yeni bir delilin ortaya çıkmış olması gerektiğini ancak kısıtlama kararı nedeniyle bunu öğrenemediklerini, başvurucunun Halkların Demokratik Partisi Edremit İlçe Teşkilatı eş başkanı olduğunu, adına kayıtlı olan aracının suç işlenirken kullanılmış olabileceğini ancak bu durumla ilgili başvurucunun bilgisinin olmadığını, dosya içinde başvurucunun anılan suçu işlediğine dair hiçbir delilin bulunmadığını ifade ederek başvurucunun serbest bırakılmasını talep etmiştir.
19. Hâkimlik başvurucuyu aynı tarihte terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan tutuklamıştır. Tutuklama kararının ilgili kısmı şöyledir:
"... 'örgüte bilerek isteyerek yardım etme' suçundan şüpheli Recep Gültepe'nin üzerine atılı suçu işlediğine dair; ifadeler, tutanaklar, internette yer alan haber çıktıları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, henüz yakalanamayan firari şüphelilerin olması sebebiyle bu aşamada delil karartma ihtimalinin bulunduğu, bu nedenlebir tutuklama nedeninin var sayıldığı, işin önemi ve verilmesi beklenen ceza dikkate alındığında, tutuklama tedbirinin ölçülü olacağı... [anlaşılmakla tutuklanmasına karar verildi.]"
20. Başvurucunun tutuklama kararına yaptığı itiraz Van 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13/10/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Soruşturma dosyası incelenmesinde; ifadeler, tutanaklar, internette yer alan haber çıktıları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, henüz yakalanamayan firari şüphelilerin olması sebebiyle bu aşamada delil karartma ihtimalinin bulunduğu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, şüphelinin üzerine atılı suçun CMK'nın 100. maddesinde sayılan katalog suçlardan olması ve kimliği hakkında gerçek dışı beyanda bulunduğu dikkate alındığında serbest bırakıldığı takdirde kaçacağına dair somut olgu bulunması sebepleriyle tutuklama nedenlerinin var sayıldığı, yargılama sonunda verilmesi muhtemel cezaya göre tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ... [anlaşılmakla] itirazının reddi ile ... tutukluluk halinin devamına ... karar verilmiştir."
21. Başvurucu 16/10/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
22. Başsavcılık 17/6/2016 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında terör örgütüne üye olma suçundan aynı yer Ağır Ceza Mahkemesindekamu davası açmıştır.
23. İddianamede öncelikle PKK terör örgütüyle ilgili genel bilgilere, daha sonra ise başvurucuya yöneltilen suçlamaya ilişkin olgulara yer verilmiştir. Bu olgular özetle şöyledir:
i. Hendek olaylarının (bkz. §§ 6-9; Gülser Yıldırım (2), §§ 28-30) yaşandığı bir dönemde Van'da PKK terör örgütü üyelerince gerçekleştirilen eylemler esnasında sokak olaylarında eylemcilere molotof dağıtan, eylemleri organize eden, yolları kapatmak amacıyla araçları gasp eden terör örgütü mensuplarının kullandığı aracın -ihbar üzerine güvenlik görevlileri tarafından yapılan araştırma sonunda- başvurucuya ait olduğu belirlenmiştir.
ii. Güvenlik görevlileri 6/9/2015 tarihinde aracı ele geçirmiş ancak terör örgütü mensupları kaçmıştır.
iii. Başvurucuya ait araçta yapılan aramada; üst kısmında delik bulunan 8 adet silindir şeklinde metal parça, üç adet el telsizi, 3 adet adaptör kablosu, 2 adet telsiz mandalı, uç kısmı açık kablo, 2 adet eldiven, 10 adet fişek, poşetler, not kâğıtları ve birden fazla telefon ele geçirilmiştir. Ele geçirilen malzemelerle ilgili yaptırılan kriminal incelemeye göre metal boruların el yapımı patlayıcılarda (EYP) dış kap olarak kullanılan malzemelerden olduğu, telsizlerin DTMF ton gönderme özelliğinin bulunduğu ve EYP'leri patlatmak için uzaktan kumandalı verici anahtar sistemi olarak kullanılabileceği belirtilmiştir.
iv. Başvurucuya ait araçtan elde edilen parmak izlerinden birisinin R.B.ye (PKK terör örgütünde silahlı olarak faaliyet gösterdiği ve Hüseyin/Yusuf/Velak kod ismini kullandığı), diğerinin ise H.Ö.ye (PKK içinde sorumlu düzeyde faaliyet gösterdiği, Andok kod ismini kullandığı belirtilmiştir.) ait olduğu belirlenmiştir. Terör örgütü mensubu bu kişilerin hendek olayları esnasında 14/10/2015 tarihinde Polis Memuru Y.D.yi şehit ettikleri, olay sırasında çıkan çatışmada H.Ö.nün olay yerinde öldürüldüğü, yaralanan R.B.nin ise 19/2/2016 tarihinde tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumunda öldüğü belirtilmiştir.
v. Başvurucunun adli kontrolle serbest bırakılmasından sonra bir sosyal paylaşım sitesinde kendi hesabından paylaştığı mesajda, soruşturmaya konu aracının çalındığını ilan ettiği belirtilmiştir. Savcılık, başvurucunun aracının çalındığına dair herhangi bir başvurusunun olmadığı bilgisine yer vererek başvurucunun da sonradan alınan ifadesinde "yanlış anlaşılmaları önlemek için bu şekilde açıklama yaptığını" beyan ettiğini belirtmiştir.
vi. Sonuç olarak Savcılık, kendisine ait aracı -terör örgütünün kırsal alanından gelen ve şehir merkezinde ayaklanmaları içinhalkı organize eden, terör örgütü mensuplarına patlayıcı madde temin eden- teröristlere vererek sokak eylemlerinde kullandıran başvurucunun örgütün hiyerarşik yapısı içinde yer alarak terör örgütüne üye olma suçunu işlediğini iddia etmiştir.
24. Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) 15/7/2016 tarihinde iddianameyi kabul etmiş ve Mahkemenin E.2016/368 sayılı dosyası üzerinden yargılama başlamıştır.
25. Mahkeme 4/10/2016 tarihinde yaptığı duruşmada başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucunun Mahkemedeki savunmasının ilgili kısmı şöyledir:
"... olay tarihinde halkların demokratik partisi Edremit ilçe eş başkanı olarak görev yapıyordum, partimizin maddi imkanları kısıtlı olduğundan seçim çalışmalarında kullanılmak üzere 52 AP 153 plaka sayılı adıma kayıtlı aracı tahsis ettim ve anahtarını parti binasında kendi odamın masasında bıraktım, ihtiyaç olduğunda araç kullanılıyordu, ben soğutma işi ile uğraşırım, ticaret yaparım, saygın ve güvenilir bir tacirim, bu yaşıma kadar herhangi bir suça karışmadım, sadece siyasi tercihim nedeni ile bu ithamlar ile karşılaştığımı düşünüyorum, halen huzurda bulunan diğer sanık Vedat'ı tanımıyorum, ben parti binasında anahtarı bıraktıktan sonra işlerimin yoğunluğu nedeni ile kendi işlerim ile ilgilendim, aracı kimin kullandığını, hangi işlerde kullanıldığını bilmiyorum ..."
26. Mahkeme 4/10/2016 tarihinde yaptığı duruşmada başvurucunun tahliyesine de karar vermiştir. Mahkemenin tahliye gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Atılı suçun vasıf ve mahiyeti, delillerin büyük ölçüde toplanmış oluşu, sanık savunmasının alınmış bulunması ve tutuklulukta geçen süre nazara alınarak sanık Recep Gültepe'nin bihakkın tahliyesine ... [karar verildi.]"
27. Mahkeme 16/3/2017 tarihinde yaptığı duruşmada başvurucunun örgütün hiyerarşik yapısına dâhil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.
28. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 7/11/2017 tarihli kararı ile başvurucunun istinaf isteminin reddine karar vermiş ve başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:
"... Olay tarihinde Van-Edremit HDP (Halkların Demokratik Partisi) İlçe Başkanı olup, kendisine ait 52 AP 153 plakalı aracı, yasa dışı sokak eylemlerine katılan örgüt mensuplarını ve eylemcileri sokak sokak dolaşarak organize ettikleri, onlara lojistik destek sağladıkları, mağdurlara ait araçları yağmalayarak bu şekilde barikatlar oluşturdukları anlaşılan H.Ö. ve R.B. adlı örgüt üyelerine tahsis eden sanık Recep'in ise silahlı terör örgütüne yardım etme suçlarını işlediklerine ilişkin kabul ve uygulamada isabetsizlik görülmemiştir."
IV. İLGİLİ HUKUK
29. İlgili ulusal hukuk için bkz. Gülser Yıldırım (2), §§ 64-89.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
30. Mahkemenin 10/1/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Gözaltına Almanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiası
31. Başvurucu, daha önce sorgusu yapılıp serbest bırakılmış olmasına rağmen yeni delil ortaya konulmadan tekrar gözaltına alınması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
2. Değerlendirme
32. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47).
33. Somut olayda başvurucunun gözaltı tedbirinin hukuki olmadığına ilişkin iddiasıyla ilgili olarak anılan kararlarda varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
34. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
35. Başvurucu, tutuklamayı gerektirecek somut bir delil olmadığı hâlde tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
36. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
37. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:
"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.
...
Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."
38. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
a. Genel İlkeler
39.Genel ilkeler için bkz. Gülser Yıldırım (2), §§ 110-124.
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
40. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Başvurucu iddianameye de konu olan eylemi nedeniyle terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır. Dolayısıyla başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağı vardır.
41. Bu aşamada tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
42. Somut olayda başvurucu, terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan tutuklanmıştır. Van 1. Sulh Ceza Hâkimliği; tutuklama kararında isnat edilen suçlamaya ilişkin olarak dosyadaki ifadelere, tutanaklara ve internette yer alan haber çıktılarına değindikten sonra tüm dosya içeriğini nazara alarak kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu sonucuna varmıştır (bkz. § 19). Buna göre tutuklama kararında gösterilen delillerin suç işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin temelsiz olduğu söylenemez.
43. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
44. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçu Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç, 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği tutuklama nedeni varsayılabilen suçlar arasındadır (bkz. § 29; Gülser Yıldırım (2), § 148).
45. Somut olayda Van 1. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken işlendiği iddia olunan terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunun niteliğine ve başvurucunun delilleri etkileme ihtimalinin bulunmasına dayanıldığı görülmektedir. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Van 1. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden dayanılan tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığı söylenemez.
46. Öte yandan başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).
47. Öncelikle örgüt suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, B. No: 2015/9756, 16/11/2016, § 214; Devran Duran, § 64).
48. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Hâkimliğin isnat edilen suç için öngörülen yaptırımın ağırlığını, işin niteliğini ve önemini de gözönünde tutarak başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının (bkz. § 19) keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.
49. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia
50. Başvurucu; kısıtlama kararı nedeniyle soruşturma evrakında bulunan belge ve delillere ulaşamadığını, sonuç olarak tutuklamaya karşı etkili bir şekilde itirazda bulunma imkânından yoksun bırakıldığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.
51. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:
"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."
52. Başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.
53. Genel ilkeler için bkz. Gülser Yıldırım (2),§§ 169-174.
54. Savcılığın talebi üzerine Van 2. Sulh Ceza Hâkimliği 1/10/2015 tarihinde soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasına karar vermiştir (bkz. § 11).
55. Başvuru formu ve eklerinde, kısıtlama kararının daha sonra kaldırılıp kaldırılmadığı hususunda herhangi bir bilgi veya belge bulunmamakla birlikte Mahkemece iddianamenin kabul edildiği 15/7/2016 tarihi itibarıyla kısıtlılık, 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca kendiliğinden sona ermiş bulunmaktadır (bkz. § 24).
56. Başvurucuya yöneltilen ve tutuklamaya konu olan suçlamaların ve buna ilişkin olguların tutuklama talep yazısında ve sorgu esnasında başvurucuya sorulan sorularda açıklandığı, başvurucunun da ifadesinde anılan suçlamalarla ilgili ayrıntılı bir şekilde beyanda bulunduğu görülmektedir (bkz. §§ 10-13).
57. Öte yandan tutukluluğa itiraz dilekçesinde başvurucu müdafii tarafından usul ve esasa ilişkin ayrıntılı bir şekilde savunma yapılmıştır. Dolayısıyla başvurucunun ve müdafilerinin isnat edilen suçlamalara ve tutukluluğa temel teşkil eden bilgilere gerek sorgu öncesinde gerekse sorgu sonrasında erişimlerinin olduğu anlaşılmaktadır.
58. Bu itibarla suçlamalara dayanak olan temel unsurların ve tutmanın hukukiliğinin değerlendirilmesi için esas olan bilgilerin başvurucuya veya müdafilerine bildirilmiş, başvurucuya bunlara karşı savunma ve itirazlarını ileri sürme imkânı verilmiş olması dikkate alındığında yaklaşık birkaç ay devam eden soruşturma aşamasında uygulanmış olan kısıtlama nedeniyle başvurucunun tutukluluğa karşı etkili bir şekilde itirazda bulunamadığının kabulü mümkün görülmemiştir.
59. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kısıtlama kararı nedeniyle tutukluluğa etkili bir şekilde itirazda bulunamadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Gözaltına almanın hukuka aykırı olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 10/1/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.