logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Alaattin Sadık [2.B.], B. No: 2015/16748, 21/2/2019, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALAATTİN SADIK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2015/16748)

 

Karar Tarihi: 21/2/2019

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Engin YILDIRIM

Üyeler

:

Recep KÖMÜRCÜ

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör Yrd.

:

Halil İbrahim DURSUN

Başvurucu

:

Alaattin SADIK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, idarenin hizmet kusuru sonucu ölümlü bir trafik kazası meydana gelmesi ve bu olaya ilişkin etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 16/10/2015 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

7. Başvurucunun 1970 doğumlu kardeşi Ş.S. 29/6/2014 tarihinde saat 07.50 sıralarında Samsun'un Kavak ilçesinde geçirdiği tek taraflı bir trafik kazası sonucu yaşamını yitirmiştir. Aynı kazada Ş.S.nin eşi ve oğlu da hayatını kaybetmiştir.

8. Kazanın Kavak Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilmesi üzerine Cumhuriyet savcısının talimatı doğrultusunda olay yeri incelemesi yapılmış, olay yerinin krokisi çizilmiş ve fotoğrafları çekilmiştir. Kazadan sonra ayrıca Cumhuriyet savcısının da katılımıyla ölü muayene işlemleri gerçekleştirilmiştir.

9. Olay Yeri Tespit Tutanağına göre kaza Samsun-Ankara kara yolunun Üçhanlar köyü mevkiinde meydana gelmiştir. Tutanağa göre Ş.S.nin kullandığı araç Üçhanlar köyü mevkiine geldiğinde bir anda yoldan çıkarak gidiş istikametine göre yolun solunda, orta refüjde bulunan su kanalına düşmüş; daha sonra orta refüj başlangıç bordür taşlarına çarpmıştır.

10. Kavak Cumhuriyet Başsavcılığı, söz konusu kazaya sürücü Ş.S.nin sebep olduğunu, ancak Ş.S.nin de bu kazada yaşamını yitirdiğini belirterek 4/7/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

11. Başvurucu, 23/7/2014 tarihinde yetkili Cumhuriyet Başsavcılığından kaza yerindeki su kanalının gerekli olup olmadığının araştırılmasını, bu konuda bir kusur varsa ortaya çıkarılmasını talep etmiştir. Başvurucu, su kanalının yapımında ve trafik işaretlerinde kusur olduğunu iddia etmiştir.

12. Kavak Cumhuriyet Başsavcılığı aynı olay hakkında 4/7/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu karara itiraz edilmediğini, yolun orta bölümüne su kanalı yapılmasında herhangi bir kusur olup olmadığının tespitiyle ilgili olarak başvurucunun hukuk veya idare mahkemelerinde dava açma serbestisinin bulunduğunu belirterek 19/8/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

13. Bu karar, başvurucunun itirazı üzerine Samsun 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 21/10/2014 tarihli kararıyla kaldırılmıştır. Samsun 2. Sulh Ceza Hâkimliği bu kararında, başvurucunun hukuk veya idare mahkemelerinde dava açma hakkı bulunmakla birlikte bu durumun olayda kusuru bulunan kişi ya da kişilerin cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmadığını, somut olayda kazanın meydana geldiği yolun yapımında kusur bulunup bulunmadığı hususunda ceza soruşturması kapsamında yeterli bir araştırma yapılmadığını ifade etmiştir.

14. Bu karar üzerine Kavak Cumhuriyet Başsavcılığı, kazanın meydana geldiği yolun yapımının teknik şartlara uygun olup olmadığının tespiti için bilirkişi raporu almıştır. İş Güvenliği Uzmanı B.Ç., İş Güvenliği Bilirkişisi K.A. ve Trafik Bilirkişisi R.A. tarafından hazırlanan 5/6/2015 tarihli bu raporda; kazanın meydana geldiği yolun yapım ve bakımından sorumlu olan kuruluşun bir kusurunun bulunmadığı, araç sürücüsü Ş.S.nin olayda asli kusurlu olduğu ifade edilmiştir.

15. Kavak Cumhuriyet Başsavcılığı 19/6/2015 tarihinde anılan bilirkişi raporu doğrultusunda kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.

16. Başvurucunun bu karara yaptığı itiraz, Samsun 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/8/2015 tarihli kararıyla reddedilmiştir.

17. Bu karar 28/9/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

18. Başvurucu 16/10/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

A. Ulusal Hukuk

19. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun "Taksirle öldürme" kenar başlıklı 85. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

20. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Doğrudan doğruya tam yargı davası açılması” kenar başlıklı 13. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

 “İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.”

21. 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür."

B. Uluslararası Hukuk

22. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) "Yaşam hakkı" kenar başlıklı 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Herkesin yaşam hakkı yasayla korunur..."

23. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) göre kişinin yaşamına ve vücut bütünlüğüne yönelen ancak ihmal suretiyle meydana gelen olaylara ilişkin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara tek başına ya da bir ceza soruşturmasıyla birlikte hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir (Vo/Fransa [BD], B. No: 53924/00, 8/7/2004, § 90; Mastromatteo/İtalya [BD], B. No: 37703/97, 24/10/2002, §§ 90, 94, 95; Calvelli ve Ciglio/İtalya [BD], B. No: 32967/96, 17/1/2002, § 51; Anna Todorova/Bulgaristan, B. No: 23302/03, 24/5/2011, § 73; Ercan Bozkurt/Türkiye, B. No: 20620/10, 23/6/2015, § 59; Cavit Tınarlıoğlu/Türkiye, B. No: 3648/04, 2/2/2016, § 114; Fatih Çakır ve Merve Nisa Çakır/Türkiye, B. No: 54558/11, 5/6/2018, § 42).

24. AİHM trafik kazası sonucu meydana gelen bir ölüm olayı ile ilgili olarak ceza soruşturması yolu tüketildikten sonra yapılan bir bireysel başvuruda, tazminat yoluna başvurulmadığına özellikle vurgu yaparak kabul edilemezlik kararı vermiştir (Emine Demir ve diğerleri/Türkiye (k.k.), B. No: 58200/10, 13/10/2015).

V. İNCELEME VE GEREKÇE

25. Mahkemenin 21/2/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları

26. Başvurucu; yakınlarının ölümü ile neticelenen olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmediğini, olay yerinde ve araç üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadığını, soruşturma kapsamında alınan bilirkişi raporunun ehil kişilerce hazırlanmadığını, soruşturma makamlarınca verilen kararların yeterli gerekçe ihtiva etmekten uzak olduğunu iddia etmiştir. Başvurucu, Kavak Cumhuriyet Başsavcılığının dava açmamakta ve olayı mahkeme huzuruna götürmemekte ısrar ettiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

27. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun ceza soruşturması sürecine yönelik tüm şikâyetlerinin yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

28.Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

 “Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.”

29. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

 “Devletin temel amaç ve görevleri, ... kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”

30. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"...Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

32. Anılan Anayasa ve Kanun maddelerinde yer verilen kanun yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur. Diğer bir ifadeyle temel hak ihlallerini öncelikle idari makamların ve derece mahkemelerinin gidermekle yükümlü olması kanun yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılmaktadır (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).

33. Diğer taraftan etkili bir başvurudan söz edilebilmesi için başvuru yolunun sadece hukuken mevcut bulunması yeterli olmayıp bu yolun uygulamada fiilen de etkili olması ve başvurulan makamın ihlal iddiasının özünü ele alma yetkisine sahip bulunması gerekir. Başvuru yolunun ancak bir hak ihlali iddiasını önleyebilmesi, devam etmekteyse sonlandırabilmesi veya sona ermiş bir hak ihlalini karara bağlayabilmesi, bunun için uygun bir giderim sunabilmesi hâllerinde etkililiğinden söz etmek mümkün olabilir. Yine vuku bulmuş bir hak ihlali iddiası söz konusu olduğunda tazminat ödenmesinin yanı sıra sorumluların ortaya çıkarılması bakımından da yeterli usule ilişkin güvencelerin sağlanması gerekir (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, § 28).

34. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı, Anayasa'nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No: 2012/752, 17/9/2013, § 50).

35. Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme yükümlülüğünün yanı sıra pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında bulunan tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların ve diğer bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).

36. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin ayrıca usule ilişkin yönü bulunmaktadır (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 54). Yaşam hakkı kapsamındaki usule ilişkin yükümlülük olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari nitelikte soruşturmalarla yerine getirilebilir. Kasten meydana gelen ölüm olaylarında Anayasa'nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda idari soruşturmalar ve tazminat davaları sonucunda idari bir yaptırım veya tazminata hükmedilmesi, ihlali gidermek ve dolayısıyla mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 55).

37. Bununla birlikte kasıtlı olmayan eylemler nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin soruşturma yükümlülüğü açısından farklı bir yaklaşım benimsenebilir. Bu kapsamda yaşam hakkının ihlaline kasten sebebiyet verilmeyen durumlarda etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülük, mağdurlara hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması ile yerine getirilmiş sayılabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, § 59).

38. Somut olayda başvurucu, yaşam hakkının kasten ihlal edildiğini ileri sürmemiştir. Başvuru formu ve eklerinde başvurucunun yakınlarının ölümüne kasten sebebiyet verildiği izlenimi edinilmesini gerektirecek bir unsur da saptanmamıştır.

39. Başvuru konusu olayda, kazanın idare veya hukuk mahkemeleri önünde açılabilecek tazminat davalarında tartışılmasını sağlayabilecek seviyede bir ceza soruşturması da yürütülmüştür.

40. Bu durumda -somut olayın koşulları çerçevesinde- yaşam hakkı kapsamında devletin etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğü, başvurucuya idare veya hukuk mahkemeleri önünde açabileceği bir tazminat davası yolunun sağlanması ile yerine getirilmiş sayılabilir.

41. Somut olayda başvurucu, olay hakkında yürütülen ceza soruşturması sürecinin kesinleşmesinden sonra bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki yollardan olup hem idarenin/diğer üçüncü kişilerin mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı davası/tazminat davası yolunu tükettiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belgeyi Anayasa Mahkemesine sunmamıştır.Bu durumda yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetler yönünden kanunda öngörülen yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olduğundan söz edilemeyecektir.

42. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 21/2/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Kabul Edilemezlik vd.
Künye
(Alaattin Sadık [2.B.], B. No: 2015/16748, 21/2/2019, § …)
   
Başvuru Adı ALAATTİN SADIK
Başvuru No 2015/16748
Başvuru Tarihi 16/10/2015
Karar Tarihi 21/2/2019

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idarenin hizmet kusuru sonucu ölümlü bir trafik kazası meydana gelmesi ve bu olaya ilişkin etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Üçüncü kişiler arası eylemler sonucu ölüm/Ağır yaralanma - Usul yükümlülüğü Başvuru Yollarının Tüketilmemesi

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 5237 Türk Ceza Kanunu 85
2577 İdari Yargılama Usulü Kanunu 13
6098 Türk Borçlar Kanunu 49
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi