TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
REİS RS ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİMİ MOTORLU
ARAÇLAR TÜTÜN ÜRÜNLERİ DAĞITIM PAZARLAMA SANAYİ VE TİCARET A.Ş. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2015/17259)
|
|
Karar Tarihi: 28/6/2018
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Burhan ÜSTÜN
|
Üyeler
|
:
|
Hicabi DURSUN
|
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN
|
|
|
Kadir ÖZKAYA
|
|
|
Yusuf Şevki
HAKYEMEZ
|
Raportör
|
:
|
M. Emin
ŞAHİNER
|
Başvurucu
|
:
|
Reis RS
Enerji Elektrik Üretimi Motorlu Araçlar Tütün
|
|
|
Ürünleri
Dağıtım Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş.
|
Vekili
|
:
|
Av. Mustafa
AKKAYA
|
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, indirimli özel tüketim vergisi uygulandığı dönemde
yapılan araç satışlarının muvazaalı olduğu gerekçesine dayanılarak resen üç kat
vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisi tarh edilmesi
nedeniyle ayrımcılık yasağı bağlamında mülkiyet hakkının ihlal edildiği
iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru, başvuru formları ve eklerinin idari yönden yapılan
ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
3. Konularının aynı olması nedeniyle ekli tablonun A sütununda
numaraları belirtilen başvuru dosyalarının aynı tablonun (1) numaralı satırında
yer alan 2015/17259 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine ve
incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
71. Maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca başvurunun içtihadın oluştuğu
alana ilişkin olduğu değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenmeden
incelenmesine karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar
özetle şöyledir:
A. Uyuşmazlığın Arka
Planı
8. Başvurucu, farklı ticaret alanları dışında otomobil ve oto
yedek parça ticaretiyle de iştigal eden bir şirkettir.
9. Motor silindir hacmi 1600 cm3ü geçmeyen binek otomobilleri için
uygulanan %37 olan özel tüketim vergisi (ÖTV) oranı 16/3/2009 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 2009/14802 sayılı Bakanlar Kurulu
kararıyla 17/3/2009 ile 16/6/2009 tarihleri arasında geçerli olmak üzere %18’e
düşürülmüştür. 16/6/2009 tarihli Mükerrer Resmî Gazete’de
yayımlanan 2009/15081 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla da indirimli vergi oranı
uygulamasının 16/6/2009 ile 30/9/2009 tarihleri arasında %27 vergi oranı
üzerinden devamına karar verilmiştir.
10. Başvurucu Şirket 16/6/2009 ile 30/9/2009 tarihleri arasında
sattığı araçların ilk iktisabı için %27 oranı üzerinden ÖTV beyannameleri
düzenleyerek ödemeleri yapmıştır.
B. Vergi İncelemesi
Süreci
11. 2009 yılında yapılan ÖTV indirimi teşvikinin amacına uygun
olarak kullanılıp kullanılmadığına ve bu işlemlerde ÖTV açısından herhangi bir
vergi kayıp ve kaçağının bulunup bulunmadığına yönelik olarak Vergi Denetim
Kurulu Başkanlığınca sektörel bazda bir vergi
incelemesi yürütülmüştür. Bu çalışmalar kapsamında üç yüz üç mükellef
incelemeye sevk edilmiştir.
12. Başvurucu Şirket ile ilgili olarak yapılan inceleme
neticesinde düzenlenen 5/7/2013 tarihli raporda;
i. Şirketin indirimli ÖTV’nin uygulandığı 16/6/2009 ile
30/9/2009 tarihleri arasında kurum çalışanları ve kendi adına düzenlediği
faturaların muhteviyatı itibarıyla gerçek araç satışına dayanmadığı saptanmıştır.
Rapora göre faturalarda yer alan alıcı ve araç satış tutarı bilgileri gerçek
dışı olup başvurucu Şirket ÖTV indiriminden yararlanmak için bu faturaları
düzenlemiştir.
ii. ÖTV indiriminin sona erdiği 30/9/2009 tarihinden sonra söz
konusu araçların noter vasıtasıyla üçüncü kişilere devredildiği tespit
edilmiştir. Başvurucu Şirketin gerçek olduğu belirlenen bu satışlar üzerinden
ÖTV beyannamesi düzenlemediği belirtilmiştir.
iii. Üçüncü kişilere yapılan satış tutarlarından, daha önce
kurum çalışanları adına düzenlenen faturalardaki tutarlar arasındaki fark beyan
edilmeyen matrah olarak tespit edilmiştir. Bu şekilde belirlenen fark matraha
%37 oranı uygulanmak suretiyle beyan edilmemiş ÖTV tutarı saptanmış ve araç
satışlarında sahte belge düzenlendiği kabulüyle bu tutara üç kat vergi ziyaı cezası uygulanması önerilmiştir.
13. Vergi İdaresi tarafından vergi inceleme raporundaki öneri
doğrultusunda başvurucu Şirket adına indirimli özel tüketim oranından
faydalanmak amacıyla gerçeğe aykırı satışlar yapılarak ÖTV kaybına neden
olunduğu gerekçesiyle 2009 yılı Ekim ve Kasımayı
dönemleri için resen üç kat vergi ziyaı cezalı ÖTV
tarhiyatı yapılmıştır. Bunun yanında tekerrür hükümleri de uygulanarak ceza
artırılmıştır.
C. Ceza SoruşturmasıSüreci
14. Vergi Denetim Kurulu 18/12/2013 tarihinde başvurucu Şirketin
Yönetim Kurulu üyeleri hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç
duyurusunda bulunmuştur. Soruşturma sırasında düzenlettirilen bilirkişi
raporunda şu hususlara yer verilmiştir:
i. Mükellef Şirketin kendi çalışanlarına 2009 yılında satmış
olduğu motorlu araçların ÖTV indirimli olarak satıldığı ve bu satıştan
kaynaklanan katma değer vergisi (KDV) ve ÖTV’nin tahakkuk ettirilerek ödendiği
belirtilmiştir.
ii. Bilirkişiye göre bu sebeple vergiyi doğuran olay
gerçekleşmediğinden dolayı herhangi bir vergi ziyaı
söz konusu değildir. Bilirkişi ayrıca, Şirketin çalışanları ile yapılan alım
satım işlemi nedeniyle düzenlenen belgelerin sahte olarak kabul edilemeyeceğini
ifade etmiştir.
iii. Bilirkişi sonuç olarak Şirket yönünden yapılan ilgili
dönemdeki motorlu araç satışlarında uygulanan ÖTV indirimlerinin Bakanlar
Kurulu kararına uygun olduğu görüşünü bildirmiştir.
15. Soruşturma sonunda Başsavcılık, söz konusu bilirkişi
raporuna dayalı olarak26/2/2014 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar
vermiştir.
D. Vergi Yargılaması
Süreci
16. Başvurucu Şirket, vergi ziyaı
cezalı ÖTV tarhiyatı işlemlerinin iptali istemiyleAnkara
6. Vergi Mahkemesinde (Mahkeme) farklı tarihlerde dava açmıştır. Dava
dilekçelerinde; başvurucu Şirketin söz konusu araçları aktifine almasının
personeline veya üçüncü kişilere satışının muvazaalı olmadığı, dolayısıyla bu
satışlar nedeniyle düzenlenen faturaların da sahte ve muhteviyatı itibarıyla
yanıltıcı belge olmadığı, vergiyi doğuran olay gerçekleştiğinde ÖTV oranının
%27 olduğu, ikinci el araç tesliminin vergiyi doğuran olay olarak kabulünün
hukuken doğru olmadığı, yasal koşullar oluşmadığı hâlde resen tarh yoluna
gidildiği, inceleme raporunda ifadelerin teşmili yasağının ihlal edildiği, üç
kat vergi ziyaı cezalı ÖTV tarhiyatlarının hukuka
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
17. Mahkeme 31/10/2013 tarihinde davaların reddine karar
vermiştir. Mahkeme kararlarının gerekçelerinde, motorlu araç satışı faaliyetinde
bulunan davacı Şirket tarafından indirimli oranda ÖTV’den faydalanmak için
araçların Şirket adına veya Şirket çalışanları adına satışının yapıldığı ancak
söz konusu satışlar için herhangi bir bedel ödenmediği gibi araçların
kullanılmaya başlanmadığı ve alıcılar tarafından adlarına kayıt ve tescil
ettirilmediği tespitlerine yer verilmiştir. Mahkemeye göre bu sebeple kanunda
aranılan anlamda ilk iktisabın gerçekleşmediği ancak daha sonraki tarihlerde
yapılan satışlar sonucu araçların trafik sicilinde tescil edilerek ilk
iktisabın araçların gerçek alıcılarına satışının yapıldığı tarihlerde
gerçekleştiği gözönüne alınmalıdır. Mahkeme, vergiyi
doğuran olayın salt indirimli oranda ÖTV’den faydalanmak amacıyla araçların
satışlarının yapıldığı tarihte değil araçların gerçek satıcılarına satıldığı
tarihte meydana geldiğini kabul etmiştir. Mahkeme, bu gerekçelerle başvurucu
Şirket adına resen tarh edilen vergi ziyaı cezalı ÖTV
tarhiyatlarında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varmıştır.
18. Başvurucunun Mahkemenin kararlarına yönelik itirazları,
Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 3/2/2015 tarihli kararlarıyla reddedilerek
hükümler onanmıştır. Başvurucu Şirketin karar düzeltme talepleri de Ankara
Bölge İdare Mahkemesince 16/9/2015 tarihinde reddedilmiştir.
19. Nihai kararlar, başvurucu vekiline 16/10/2015 ve 18/11/2015
tarihlerinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 11/11/2015 ve 7/12/2015 tarihlerinde bireysel
başvurularda bulunmuştur.
E. Yeniden Vergi
İncelemesine İlişkin İdari Süreç
21. Başvurucu 16/1/2014 tarihinde Vergi İdaresine müracaat
ederek sektörde kaç adet vergi incelemesi yapıldığı, bu vergi incelemelerinin
sektörün tümünü kapsayıp kapsamadığı ve bu vergi incelemeleri sonucunda ne gibi
işlemler yapıldığı hususlarında bilgi verilmesini talep etmiştir. Başvurucunun
bu talebi 31/12/2014 tarihinde reddedilmiştir.
22. Başvurucu ayrıca 3/12/2014 tarihinde Vergi Denetim Kurulu
Başkanlığına müracaat ederek yeniden inceleme yapılmasını, vergi ziyaı cezasının düzeltilerek maddi ve manevi mağduriyetinin
giderilmesini talep etmiştir.
23. Ankara Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının
31/12/2014 tarihli yazısı ile yeniden vergi incelemesine başlandığı başvurucuya
bildirilmiştir. Bu yazıda ayrıca ilgili dönem vergi beyanlarının takdire
sevkine ilişkin olarak vergi dairelerine yazı gönderildiği belirtilmiştir.
24. İndirimli ÖTV uygulandığı döneme ilişkin farklı uygulamalara
yol açıldığı şikâyetleri üzerine Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca 9/1/2015
tarihinde konu hakkında bir inceleme yapılmıştır. Bu inceleme sonucu düzenlenen
17/3/2015 tarihli Görüş ve Öneri Raporu’nda (araştırma ve inceleme raporu)
öncelikle şu hususa yer verilmiştir:
“Vergi müfettişleri tarafından incelemesi
tamamlanan 292 mükellef hakkında düzenlenen vergi inceleme raporları üzerinde
yapılan inceleme sonucunda tespit edilebilen … aynı konu ve riskli görülen
işlemler benzer olmasına rağmen farklı uygulamalar ve mükellefler açısından
farklı sonuçlar doğuran değerlendirmelerin yapıldığı anlaşılmıştır.”
25. Ayrıca bu raporda şu tespitlere yer verilmiştir:
i. Vergi incelemesi tamamlanan iki yüz doksan iki mükelleften on
ikisi hakkında düzenlenen vergi inceleme raporlarında üç kat vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılması, geriye kalan iki yüz
seksen mükelleften tenkit konusu yapılanlar hakkında ise tek kat vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılması istenmiştir. Rapora göre;
“ÖTV indiriminin uygulandığı dönemlerde
şirketin kendi çalışanlarına ya da şirketle ilişkili kişilere yapılan satış
işlemlerini muvazaa ve sahte belge olarak değerlendirmek suretiyle üç kat vergi
ziyaı cezalı tarhiyat istenilen ve hakkında vergi
suçu raporu düzenlenen mükellefler olduğu gibi tek kat vergi ziyaı cezalı tarhiyat istenilen ve hakkında vergi suçu
raporu düzenlenmeyen mükellefler ile tenkit konusu yapılmayan mükellefler de
bulunmaktadır.”
ii. Raporda farklı sonuçlara varılmasının gerekçesi olarak
incelemeyi yapan vergi müfettişlerinin farklı olması ve ayrıca rapor
değerlendirme komisyonlarının çalışma biçimi ve farklı değerlendirmeler
yapabilmesi gösterilmiştir. Rapora göre;
“… Esas olan, yapılan inceleme sonucunda
ortaya çıkan vergisel sonuçtan ziyade, aynı konuda farklı mükellefler üzerinde
yapılan inceleme sonucunun aynı olmasının sağlanmasıdır. Diğer bir ifadeyle,
inceleme konusu itibarıyla aynı durumda olan mükelleflere vergisel anlamda
farklı işlem yapılmamasına ve aynı (eşit) işleme tabi tutulmasına yönelik
uygulamaların geliştirilmesi esas olmalıdır. İnceleme konusu aynı olsa bile
farklı özellikler gösteren mükelleflerin bu durumlarının dikkate alınacağı
tabiidir…”
iii. Raporda, başvurucu Şirketin mağduriyetinin giderilmesi
talebi yönünden ise devam eden yargı sürecine dikkat çekilerek yeniden vergi
incelemesi yapılmasının vergi mevzuatı bakımından mümkün olmadığı ifade
edilmiştir.
26. Söz konusu raporda, belirtilen olumsuzluklara yol açılmaması
için çeşitli önerilerde de bulunulmuştur. Bu önerilerden bazıları şunlardır:
i. Ülke genelinde sektörel bazda ve
geniş kapsamlı incelemelere başlanmadan önce örnek olarak seçilecek birkaç
mükellef nezdinde inceleme yapılarak çıkacak sonuçlar değerlendirildikten sonra
yapılacak incelemelere yön verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
ii. Aynı konudaki incelemenin aynı gruptaki vergi
müfettişlerince yapılması ve aynı rapor değerlendirme komisyonunca
değerlendirilmesi önerilmiştir.
iii. Aynı konuda farklı değerlendirmelerin yapılması durumunda
uygulamanın nasıl yapılacağının vergi müfettişlerine duyurulmasının yararlı
olacağı belirtilmiştir.
iv. Ayrıca vergi müfettişlerinin hizmet içi eğitimlerine ağırlık
verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
v. Uygulama birliğinin sağlanması için Merkezî Rapor
Değerlendirme Komisyonu kararlarının vergi müfettişlerinin bilgisine sunulması
önerilmiştir.
27. Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı ¼/2015 tarihinde yeniden
başlatılan vergi incelemesini iptal etmiştir. Bu yazıda, yeniden vergi
incelemesi yapılmasının vergi mevzuatı açısından uygun görülmediği belirtilmiştir.
Başvurucu 15/4/2015 tarihinde yeniden başlatılan incelemeye devam edilmesi
talebinde bulunmuştur. Ancak Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının 27/5/2015
tarihli yazısı ile araştırma ve inceleme raporuna dayalı olarak talebinin
reddedildiği başvurucuya bildirilmiştir.
F. Emsal Olarak İleri
Sürülen Vergi İncelemeleri ve Davalar
28. Yine başvurucu ile aynı grupta yer alan başka bir şirkete
yönelik olarak 2009 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarını konu alan 17/4/2013
tarihli vergi inceleme raporu düzenlenmiştir. Bu raporda, mükellef şirketin
kendi adına yaptığı araç satışlarının kullanma amaçlı olmadığından ÖTV’ye tabi
olmadığı ancak daha sonra üçüncü kişilere yapılan satışlar yönünden ÖTV
uygulanması gerektiği tespit edilmiştir. Raporda sonuç olarak mükellef kurum
adına resen ÖTV tarh edilmesi ve tarh edilecek bu tutarlar üzerinden bir kat
vergi ziyaı cezası kesilmesi önerilmiştir.
29. Başvurucunun sunduğu İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin
31/10/2013 tarihli kararında; motorlu araç ticareti yapan davacı tarafından
yapılan işlemlerin muvazaa olarak nitelendirilemeyeceği, davacının vergiden kaçındığı belirtilerek dava
konusu cezalı tarhiyatların iptaline karar verilmiştir. Bu davada verilen
kararın temyiz edildiği ancak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden
yapılan sorgulama sonucuna göre temyiz incelemesinin devam etmekte olduğu
anlaşılmaktadır.
IV. İLGİLİ HUKUK
30. Konu ile ilgili hukuk için bkz. Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş. [GK], B. No: 2015/6728,
½/2018, §§ 33-55).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
31. Mahkemenin 28/6/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Aynı Suçtan İki Kez
Yargılanmama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
32. Başvurucu, indirimli ÖTV uygulandığı dönemde yapılan araç
satışlarına ilişkin olarak vergi aslı tahakkuk ettirildiği hâlde üç kat vergi ziyaı cezasının uygulanmasının da aynı eylemden dolayı iki
defa ceza uygulanması anlamına geldiğini belirterek bu durumun aynı suçtan iki
kez cezalandırılmama hakkını ihlal ettiğini ileri
sürmüştür.
2. Değerlendirme
33. Anayasa’nın 148. Maddesinin üçüncü fıkrası ile 30/3/2011
tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri
Hakkında Kanun’un 45. Maddesinin (1) numaralı fıkrası gereği Anayasa
Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının incelenebilmesi için kamu
gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın Anayasa’da güvence altına
alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Sözleşme) veya
Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerin kapsamına da girmesi gerekir. Bir
başka ifadeyle Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak
ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, §
18).
34. Sözleşme’ye ek 7 No.lu Protokol’ün
4. Maddesinde aynı suçtan iki kez yargılanmama ve cezalandırılmama hakkı
tanınmış ise de başvuruya konu ihlal iddiasının tarihi itibarıyla anılan
Protokol yürürlüğe girmemiştir. Bu itibarla başvurucunun hak iddiasının Anayasa
ve Sözleşme’nin ortak koruma alanının dışında kaldığı anlaşılmaktadır (İffet İnci Gültekin, B. No: 2013/9585,
9/3/2016, § 42).
35. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun aynı suçtan iki kez
cezalandırılmama iddiası yönünden başvurunun diğer kabul edilebilirlik
nedenleri incelenmeksizin konu bakımından
yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi
gerekir.
B. Mülkiyet Hakkı
Bağlamında Ayrımcılık Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları
36. Başvurucu, indirimli vergi oranı uygulandığı dönemde yapılan
araç satışlarının muvazaalı olduğu gerekçesine dayanılarak resen üç kat vergi ziyaı cezalı ÖTV tarh edilmesinden yakınmaktadır.
Başvurucu, tüm sektörü kapsayan bir vergi incelemesi yapıldığını ancak sonuçta
bu sektörde yer alan üç yüz civarı şirketten sadece kendisinin de içinde yer
aldığı oldukça sınırlı sayıda mükellef hakkında üç kat vergi ziyaı cezası uygulandığını belirtmiştir. Başvurucu, vergi ziyaı cezasının üç kat uygulanması nedeniyle uzlaşma ve
benzeri haklardan yararlanamadığını hâlbuki aynı durumdaki diğer şirketlerin
bir kat vergi ziyaı cezası uygulandığı için bu
haklardan faydalandığını ifade etmiştir. Başvurucu, bunun yanında bazı vergi
mahkemelerince davalar kabul edildiği hâlde somut olayda vergi mahkemesinde
açılan davanın reddedildiğini belirtmiştir.
37. Başvurucuya göre aynı konuda sektördeki diğer şirketlerden
farklı olarak üç kat vergi ziyaı ceza uygulanması
haklı bir sebebe dayanmamaktadır. Başvurucu, bu gerekçelerle eşitlik ilkesinin
ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu ayrıca, Bölge
İdare Mahkemesi kararlarında yeterli bir gerekçe olmadığını belirterek adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
2. Değerlendirme
38. Anayasa’nın 35. Maddesi şöyledir:
“Herkes,
mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına
aykırı olamaz.”
39. Anayasa’nın 10. Maddesi şöyledir:
“Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi
düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım
gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
…
Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar.”
40. Anayasa’nın 73. Maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
şöyledir:
“Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere,
malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı,
maliye politikasının sosyal amacıdır.”
41. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun adil yargılanma hakkı
kapsamında ileri sürdüğü kanun yolu mercii tarafından itirazlarının gerekçesiz
olarak reddedildiği ve yapılan yargılamalarda birbiriyle çelişen farklı
kararlar verildiğine dair şikâyetleri, yukarıda belirtilen temel şikâyeti ile
bağlantılı olduğundan mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının ihlali
iddiası kapsamında değerlendirilmiştir.
42. Somut olayda aynı konuya ilişkin yapılan vergi incelemeleri
neticesinde vergi ziyaı cezası uygulanan şirketler
yanında hiç vergi ziyaı cezası uygulanmayan veya
vergi incelemesine gerek görülmeyen şirketlerin de bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ancak başvurucu, başvuru formunda vergi tarh edilmesinden değil de vergi ziyaı cezasının üç kat uygulanması noktasında ayrımcılık
yasağına aykırı davranıldığından şikâyetçi olmuştur. Dolayısıyla inceleme bu
iddia ile sınırlı olarak yapılmalıdır. Buna göre ihtilaf, otomotiv sektöründe
yer alan şirketler arasında indirimli ÖTV uygulandığı dönemde yapılan satışlara
ilişkin vergi incelemeleri sonucu vergi ziyaı
cezasının farklı uygulanması suretiyle ayrımcılık yasağına aykırı davranıldığı
iddiasına ilişkindir.
a. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
43. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
Kadir ÖZKAYA bu görüşe katılmamıştır.
b. Esas Yönünden
44. Başvurucunun aynı konu ile ilgili olarak yukarıda belirtilen
şikâyetleri, daha önce Anayasa Mahkemesince incelenmiş ve karara bağlanmıştır (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş., §§
66-113).
45. Anayasa Mahkemesi; öncelikle Anayasa’nın 10. Maddesinde
sayılan ayrımcılık sebeplerinin sınırlı sayıda olmadığını, bu bağlamda mülkiyet
temelinde de ayrımcılığın yasaklandığını kabul etmiştir. Nitekim Sözleşme’nin
14. Maddesinde mülkiyet (property)
açık bir şekilde ayrımcılık temelleri arasında sayılmıştır. Buna göre kamu
makamlarının mülkiyet hakkının korunması çerçevesinde mülk sahipleri arasında
ayrıma yol açacak müdahalelerde bulunmama yükümlülüğü vardır. Bu sebeple
Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru kapsamında başvuruculara aynı veya benzer
durumdaki diğer mülk sahiplerine göre ayrımcılığa yol açacak farklı bir
muamelenin yapılıp yapılmadığını incelemek durumundadır (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş., §
83).
46. Anayasa Mahkemesi, aynı sektörde söz konusu vergi
incelemesine tabi tutulan şirketler ile nispi olarak benzer koşullarda bulunan
ve haklarındaki tarhiyatlar üç kat cezalı olarak tahakkuk ettirilerek
kesinleştirilen iki şirketin belirlenebilir özellik arz eden bir kategori
oluşturduğu gerçeğinden hareketle aynı sektörde ekonomik faaliyet icra eden ve
tabi olunan vergisel rejim bakımından aynı statüde bulunan şirketlerden bir
kısmı için bir kat vergi ziyaı cezası uygulanmasının,
hakkında üç kat vergi ziyaı cezası uygulanan
başvurucu yönünden farklı bir muamele
olduğu sonucuna ulaşmıştır (Reis Otomotiv
Ticaret ve Sanayi A.Ş., §§ 83-92).
47.Anayasa Mahkemesi, mezkûr kararında vergi incelemesinin
farklı vergi denetim elemanlarınca yapılmış olması nedeniyle farklı vergisel
sonuçlara ulaşılmasının objektif ve makul bir sebebe dayandığı müddetçe anlaşılabilir
bir durum olduğunu kabul etmiştir.Bununla birlikte
kararda, başvuru konusu olaydaki vergi incelemesinin sadece ÖTV bağlamında bu
vergi ile ilgili bir indirimin kötüye kullanılıp kullanılmadığı konusuyla ve
altı ay gibi belirli bir dönemde sadece otomotiv sektörüyle sınırlı olduğu;
dolayısıyla vergi idaresinden uygulama alanı bu kadar sınırlı bir vergi
incelemesi için daha incelemeye girişmeden farklı vergisel sonuçları
önleyebilecek vergiyi doğuran olay, tarh ve tahakkuk açısından çerçeve çizen bir
planlama ile hareket etmesinin beklendiği tespit edilmiştir (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi A.Ş., §§
93-97).
48. Anayasa Mahkemesi, anılan tespit üzerine somut olayın özel
koşulları altında vergi uygulamasındaki farklı muamelenin sonuçlarını ölçülülük
bağlamında ele almıştır. Sonuç olarak her ne kadar kamu makamlarının vergisel
müdahaleler bakımından geniş bir takdir yetkisi bulunmakla birlikte somut
olayın koşulları altında vergi incelemesinin konusu, ilişkin olduğu dönem ve
kapsadığı mükellef grubunun açık bir şekilde sınırlı olduğu dikkate alındığında
mülkiyet hakkına yapılan ayrımcı müdahale yönünden bu takdir yetkisinin daha
belirgin sınırlarının mevcut olduğunu belirtmiştir. Buna göre olayda objektif
ve makul bir gerekçesi gösterilmeden mülkiyet hakkına yapılan ayrımcı
müdahalenin sonuçlarının giderilmediği, müdahalenin boyutu ve sonuçlarının
ağırlığı ile bu sonuçlara yol açan idarenin işlemlerinin başvurucuya aşırı bir
külfet yüklenmesine yol açtığı kanaatine ulaşılmıştır. Dolayısıyla bu gerekçelerle
mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar
verilmiştir (Reis Otomotiv Ticaret ve Sanayi
A.Ş., §§ 102-111).
49.Somut başvuruda da -bu ilkelerden ayrılmayı gerektirir bir
durumun söz konusu olmadığı dikkate alındığında- mülkiyet hakkı bağlamında
ayrımcılık yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
50. Bu sonuç dikkate alındığında mülkiyet hakkına ilişkin diğer
şikâyetlerin ayrı olarak incelenmesine gerek bulunmamaktadır.
51. Açıklanan gerekçelerle mülkiyet hakkıyla bağlantılı olarak
Anayasa’nın 10. Maddesinde güvence altına alınan ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
Kadir ÖZKAYA bu görüşe katılmamıştır.
C. 6216 Sayılı Kanun’un
50. Maddesi Yönünden
52. 6216 sayılı Kanun’un 50. Maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili
mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan
hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava
açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme,
Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
53. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması veya
tazminata karar verilmesi taleplerinde bulunmuştur.
54. Başvurularda, mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının
ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
55. Mülkiyet hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan
kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ekli tablonun Ankara 6.
Vergi Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
56. Mülkiyet hakkının ihlali nedeniyle yeniden yargılama
yapılmasına karar verilmesinin yeterli giderim sağladığı değerlendirildiğinden
tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
57. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 6.353,20 TL harç ve
1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 8.333,20 TL yargılama giderinin
başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Aynı suçtan iki kez yargılanmama hakkının ihlal edildiğine
ilişkin iddianın konu bakımından yetkisizlik
nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA
OYBİRLİĞİYLE,
2. Mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA Kadir ÖZKAYA’nın
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
B. Anayasa’nın 35. Maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa’nın 10. Maddesinde güvence altına alınan
ayrımcılık yasağının İHLAL EDİLDİĞİNE Kadir ÖZKAYA’nın
karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara
6. Vergi Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,
E. 6.353,20 TL harç ve 1.980 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
8.333,20 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
28/6/2018 tarihinde karar verildi.
Bireysel Başvuru Bireysel Başvuru İlk Derece Esas Başvuru
Numarası Tarihi Mahkemesi Numarası Harcı
1 2015/17259 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2319 226,90
TL
2 2015/17261 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2320 226,90
TL
3 2015/17264 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2321 226,90
TL
4 2015/17265 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2323 226,90
TL
5 2015/17267 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2326 226,90
TL
6 2015/17269 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2327 226,90
TL
7 2015/17271 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2328 226,90
TL
8 2015/17273 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2329 226,90
TL
9 2015/17274 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2333 226,90
TL
10 2015/17275 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2335 226,90
TL
11 2015/17276 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2336 226,90
TL
12 2015/17277 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2337 226,90
TL
13 2015/17279 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2338 226,90
TL
14 2015/17281 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2339 226,90
TL
15 2015/17283 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2340 226,90
TL
16 2015/17284 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2341 226,90
TL
17 2015/17285 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2342 226,90
TL
18 2015/17286 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2344 226,90
TL
19 2015/17287 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2347 226,90
TL
20 2015/17289 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2348 226,90
TL
21 2015/17291 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2322 226,90
TL
22 2015/17292 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2346 226,90
TL
23 2015/17294 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2345 226,90
TL
24 2015/17295 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2343 226,90
TL
25 2015/17297 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2334 226,90
TL
26 2015/17299 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2332 226,90
TL
27 2015/17301 11/11/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2325 226,90
TL
28 2015/18645 7/12/2015 Ankara 6. Vergi Mahkemesi 2013/2324 226,90
TL
KARŞI OY
Mahkememiz çoğunluğunca, başvurucunun eldeki (2015/17259 sayılı)
başvurusunda dile getirdiği şikâyetlerinin, Anayasa Mahkemesince, eldeki
başvuru ile tamamen aynı nitelikteki 2015/6728 sayılı başvuruda incelendiği ve
sonuçta başvurucunun mülkiyet hakkı bağlamında ayrımcılık yasağının ihlal
edildiğine karar verildiği, somut başvuruda da o karardan ayrılmayı gerektirir
bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesiyle mülkiyet hakkıyla bağlantılı
olarak Anayasa’nın 10. maddesinde güvence altına alınan ayrımcılık yasağının
ihlal edildiğine karar verilmiştir.
2015/6728 sayılı başvuru hakkında verilen 1.2.2018 günlü
kararda, sayın M. Emin KUZ ve sayın Recai AKYEL ile birlikte yazdığımız karşı
oyda yer alan gerekçelerle, başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olduğu, bu
nedenle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerektiği ve mülkiyet hakkı
bağlamında ayrımcılık yasağının ihlal edilmediği düşüncesiyle çoğunluğun kabul
edilebilirlik görüşüne ve ihlal kararına katılmıyorum.